Ayasofya Müzesi, İstanbulun pek çok inanışın başkenti olduğuna en güzel örneklerden biri. Şehrin en önemli meydanlarından Sultanahmet Meydanında bulunan Ayasofya Müzesi Tarihi Yarımada gezilerinin vazgeçilmez duraklarının başında geliyor. Müzeyle ilgili detayları merak ediyorsanız Ayasofya Müzesi hakkında bilinmesi gerekenler yazımızın devamına göz atabilirsiniz.
İçindekiler
Ülkemizin en kalabalık şehri, dünyanın sayılı metropolleri arasında olan İstanbul, birçok özelliği ve güzelliğinin yanında tarihi mirası ile de gözde şehirlerden. Şehir farklı dönemlere ve medeniyetlere ait surlar, sarnıçlar, kilise ve camiler, yer altı şehirleri gibi çokça tarihi yapıya ev sahipliği yapmakta. Bunların başında da şüphesiz Ayasofya Cami yer almakta. Dünyanın bildiği tarihi bir miras olan Ayasofya, yaşında olup tarihi boyunca farklı dini inançlara mesken olmuş güzide bir mimari eser yapıdır.
Gerek tarihi geçmişi gerekse mimari özellikleri nedeniyle İstanbulda gezilecek yerler listesinin ilk sıralarında yer alan müze şehrin simge yapılarından biri olarak kabul edilmektedir. 31 metrelik etkileyici kubbesi başta olmak üzere müzeye ait bir çok detay burasının Dünyanın 8. Harikası olarak görülmesini sağlamıştır.
yıl boyunca Ayasofyadan daha büyük ve gösterişli bir kilise yapılamamış ve Ayasofya Ortodoksluk patriğinin merkezi olarak imparatorların taç giyerek hükümdarlığını ilan ettiği bir tören yeri olarak da kullanılmıştır.
Yapının bir diğer önemli özelliği ise Ayasofyanın yapıldığı yerde daha önce iki tane daha kilisenin bulunmasıdır. Bu da İstanbulun ve Ayasofyanın bulunduğu yerin Ortodokslar için ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermektedir.
İstanbul Sultanahmet Meydanında yer alan yapı, Doğu Roma İmparatorluğu zamanında Constantius II tarafından yılında inşa ettirildi. Tarihteki yolculuğuna kilise olarak başlayan Ayasofya, ilk dönemlerinde ‘Büyük Kilise’ olarak adlandırıldı. Halk ayaklanmaları, istilalar, yangın, deprem gibi sebeplerle zaman içinde peyderpey yıkılan ve dönemin yöneticileri tarafından yaptırılan Ayasofya, zaman zaman tadilat dolayısı ile halka, ibadete kapatılmış olmasına rağmen yılına değin ‘Kutsal Bilgelik’ adıyla kilise görevi gördü. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi ile Osmanlı himayesine giren şehir ile beraber Ayasofya’da tarihteki kilise görevini tamamlayarak, Fatih Sultan Mehmet savaş ganimeti olarak almış ve cami olarak tarihine devam etmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in imam olarak kıldırdığı Cuma namazı ile gerçekleşmiştir. Yapı bu tarihten itibaren Müslümanların ibadethanesi olarak, şehrin en gözde yapılarından olmaya devam etmesinin yanında dünyanın en eski ibadethanesi olarak bilinir. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin ilanından 12 yıl sonra kendisi ve Bakanlar Kurulu kararı almak suretiyle Ayasofya’yı, yılı itibari ile ibadethane görevinden ayırıp, müze kisvesine kavuşturmuştur. Ayasofya günümüzde de dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçileri ağırlayan kıymetli bir müzedir.
Ayasofya Müzesi’ne ulaşım için özel araç yerine toplu taşıma tercih edilecek ise; İstanbul Anadolu yakasında bulunanlar vapurla Eminönü’ne geçebilir veya Üsküdardan Marmaray hattına binerek Sirkeci durağında inebilirler. Eminönü ve Sirkeci durağından geçen Kabataş-Bağcılar tramvay hattını kullanarak Sultanahmet durağında inebilirsiniz.
Yol Tarifi Al >
Müze girişinden veya İnternet üzerinden bilet alınabileceği gibi, müze kart sahipleri ücretsiz olarak Ayasofya Müzesini ziyaret edebilmektedir.
Ayasofya Müzesi ziyaretlerinde Müze Kart geçerlidir.
Ayasofya Müzesi yıl boyunca ziyaretçilere açık olmasının yanında Yaz ve Kış dönemi olmak üzere iki farklı dönem kapsamında değişen ziyaret saatleri ile hizmet vermektedir.
Yaz Dönemi:
1 Nisan 31 Ekim
Açılık Saati:
Kapanış Saati:
Kış Dönemi:
31 Ekim 1 Nisan
Açılış Saati:
Kapanış Saati:
Ayasofya Müzesi, yaz dönemi boyunca haftanın her günü açık, kış dönemi ise yalnızca Pazartesi günleri kapalıdır.
Ayasofya Müzesini gişeden bilet alarak gezecek turistler için gişe yaz dönemi kapanış saati , kış dönemi saat dır.
İstanbul’da bulunan tarihin en eski ibadethanesi olması özelliğinin yanında en büyük ve eski kilisesi olarak günümüze kadar gelen mimari bir değer olan Ayasofya, zaman içinde tamamen ve kısmen kıyılmış; bulunduğu yerde 3 kez yeniden inşa edilmiş, defalarca tadilat geçirmiştir. Yapımı Constantin I ile başlayan ancak yılında Constantin II tarafından tamamlanan yapı, tarih boyunca farklı mimarlar tarafından yapılıp yenilenmiştir. Kesin olmamakla birlikte Agnadiyos Ayasofya baş mimarı olarak bilinmektedir. Tüm yeniden yapıp ve tadilat süreçleri içinde ise; Mimar Rufinos ( yılı ikinci Ayasofya), Miletli İsidoros-Trallesli Anthemius ( yılı Ayasofya’sı ki günümüze bu hali ile gelmiştir.) İsidorus ( yılı kubbe onarımı), Mimar Trdat ( yılı kilise onarımı), Astras ve Peralta (onarım ve yenileme çalışması) yapının ayakta kalmasına hizmet vermiştir. Dünyaca ünlü Mimar Sinan da Ayasofya’ya katkı sağlamış ve fetih sonrası cami olarak kullanılması için mimari katkılarda bulunmuştur. Fossati Kardeşler ise en kapsamlı tadilat çalışması yapan mimarlar olarak bilinmektedir.
İhtişamlı bir Bizans mimarı yapısı olan Ayasofya günümüze kadar Yunan, Ermeni İsveç ve Osmanlı mimarlarının dokunuşları ile gelmiştir. Yıllar içinde gerek doğal afetlerle gerekse yağmalanmalar ile harap olan müze içerisinde; yapıyı destekleyici payandalar (ki Mimar Sinan tarafından yapılan minareler en belirgin payandalardır), kubbe, tunç kapı, nefler, sutünlar, kemerler, mermer işlemeleri, mozaikler ve çini örnekleri bulunur. Benzeri olmayan yapı bazilika zamanında Bizans mimarisi ve mistisizm sembolleri ile bezenmiş, Osmanlı döneminde cami sıfatına kavuştuğunda ise minare, mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü eklemeleri yapılmıştır. Alt ve üst galeri olarak toplam adet sütün üzerine kubbeli bir yapı olarak inşa edilen Ayasofya duvarları eşsiz mermer işçiliği, altın-gümüş kaplama, renkli cam mozaikler ve hat levhalar ile bezelidir.
Ayasofya Müzesi hakkında bilinmesi gerekenler arasında müzede görülmesi gereken bölümler de önemli bir yere sahip. Eğer dolu dolu bir gezi planınız varsa müzede görmeniz gereken bölümleri araştırmanızda fayda olacaktır.
Az önce de bahsettiğimiz kubbe bölümü belki de yapının en özel yeri. Yerden yüksekliği 55 metre olan kubbe görenleri kendisine hayran bırakacak nitelikte. Çeşitli doğal afetlerde zarar gören kubbe üzerinde günümüzde Kuran-ı Kerimden Nur Suresinin ayeti hat sanatı ile yazılmıştır.
Dışarıdan içeri girişi sağlayan 5 kapı ve koridorlardan kilisenin içine girişi sağlayan 9 kapı da sahip olduğu muhteşem detaylar ile kilisenin mutlaka görülmesi gereken yerlerindendir.
Kilisenin gösterişli yapısında mozaiklerin etkisinin çok büyük olduğunu söylememiz gerek. Müzeyi gezerken birbirinden göreceğiniz birbirinden etkileyici mozaikler gezinizin çok daha keyifli geçmesine olanak tanıyor.
Bunlar dışında Padişah Türbeleri, yılında padişah emriyle inşa edilmiş olan I. Mahmud Kütüphanesi, Dilek Sütunu, Komutan Henricus Dandolonun Mezar Taşı, cami olarak kullanılan döneme ait minber, mihrap gibi yerler de müzeyi ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Ayasofya Müzesi’nin en belirgin özelliği nedir diye düşünülürse, dünyanın en eski katedrali olmasıdır. Yaklaşık metrekarelik iç alana sahip elips şeklinde ki kubbeli yapısı ile en büyük yapı özelliğine sahiptir. En uzunu 20 metre yüksekliğe sahip 70 tona yakın ağırlıkta olan sütunlar Anadolu’nun farklı yerlerinden getirilerek Ayasofya inşasında kullanılmıştır. Yapı 15 asır gibi oldukça eski bir tarihi olması ile de belirgin bir özellik taşımakta. Hem Hristiyan hem Müslüman dinleri için önem teşkil eden Ayasofya, Cumhuriyetle birlikte müze işlevi görmeye başlamış ve tüm dünyaya açılmıştır. Devasa dış yapısı ve mekân genişliği haricinde içerisinde ki mozaikler ile de fazlaca değer kazanan yapı, 5 farklı mozaik dikkat çekmektedir. Apsis mozaiği, kubbe melek tasvirleri, Deisis kompozisyonu, Kommenoslar mozaiği, VI. Leon Mozaiği olarak bilinen ve sadece tarih severlerin değil tüm ziyaretçilerin ilgi ve dikkatini çeken mozaikler tarihe ışık tutmaktadır.
Tasvir Kırıcılık olarak adlandırılan 9. Yüzyıla ait; Hz Meryem ve Hz İsa’nın taht üzerinde tasvirlendiği mozaik Apsis mozaiği olarak bilinir. Kubbe melek tasvirlerinde pandatifler üzerinde resmedilmiş bir baş ve altı kanadı olan birbirinden farklı ölçüde dört adet melek bulunur ve Tanrı’nın tahtını koruduklarına inanılır. Osmanlı döneminde bir kapak ile üzeri kapatılan bu seraphim betimleme son yapılan onarım sırasında kapağın bir kısmının açılması ile görünür hale gelmiştir.
Rönesans’ın başlangıcı olarak kabul gören ve üzerinde Deisis sahnesi resmedilmiş mozaik Hz. Meryem ve Hz. Yahya’nın Hz. İsa’ya kıyamet gününde insanlığın affedilmesi için yakarmalarını betimler. İmparator II. İoannes Komnenos ile o zaman eşi olan Macar asıllı Eirene ve tek oğulları II. Aleksios ile Hz Meryem ve Hz. İsa’nın yer aldığı bir diğer kompozisyon ise Komnenos mozaiği Yüz yılı anlatmaktadır. Mozaik imparator ailesinin Ayasofya için yaptığı bağışı anlatır. Diğer önemli mozaik ise Yüz yıla ait ve imparator kapısı üzerinde bulunan VI. Leon Mozaiğidir. Bu mozaikte diğerlerinden farklı olarak Grekçe bir yazı ile baş melek Cebrail ile Hz. Meryem ile Doğu Roma kralı VI. Leon yer almaktadır.
Doyumsuz bir Ayasofya iç mekân gezisinin devamında dış mekân gezisi ile de birçok türbe, şadırvan, payandalar, muvakkithanesi, sebiller, Mimar Sinan esri olan minareler, hazine binası ve imarethanesi görülebilir. İstanbul tarihi yarım adasında, eski şehir de inşa edilmiş, gerek tarihe ettiği tanıklık, gerek farklı dinlerin mabedi olarak kabul görmesi, farklı yerlerden taşınıp gelen sütunları, benzersiz işliği, ihtişamlı yapısı ve büyüklüğü ile birçok detay güzelliklerinin de eşlik ettiği Ayasofya müzesi, tarih cazibesini günümüzde de korumaktadır. Sadece bir kez ziyaret etmekle yetinilmeyecek değerde eşsiz bir mimari eser olan Ayasofya gezisine, Sultanahmet meydanında yer alan diğer çok önemli tarihi eserlerin gezisinin de eklenmesi gerekir.
Bizans’ın, Osmanlı’nın ve Cumhuriyet dönemlerinin yansıtıldığı, dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akınına uğradığı tarihi ve mistik yapısı ile kendisine hayran bırakan eserlerin yer aldığı İstanbul şehrinin, turistik değeri her geçen gün artmaktadır. Son dönem filmlere ve kitaplara da fazlaca konu olan tarihi yapıların bizzat görülmesi, havasının solunması sadece tarih meraklıları için herkes için farklı ve kıymetli bir deneyim olacaktır.
Ayasofya Müzesi hakkında bilinmesi gerekenler yazımızda sizler için müzeyle ilgili detayları paylaşmaya özen gösterdik. Eğer sizin de bu önemli tarihi yapı hakkında gözlemleriniz ve söylemek istedikleriniz varsa bizimle yorum kısmından paylaşarak takipçilerimizin daha bilgilendirici bir gezi gerçekleştirmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi gibi önemli müzeler, İstanbulda müzekart geçen yerler arasında bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı tüm müzelerde geçerli olan müzekart, yerli turistlere büyük bir fiyat avantajı sunuyor.
Müzekart, Türkiye çapında birçok müzede geçerli. Ancak biz bu yazıda müzekartın İstanbulda geçerli olduğu müzeler üzerine yoğunlaşacağız. İlerleyen satırlarda Türkiyede müzekartın geçerli olduğu tüm müzelerin listesini içeren bir linki de sizlerle paylaşacağım.
Müzekart, Türk vatandaşlarının müzelere bilet almadan girmesini sağlayan pratik bir araç. Bir kez aldığınız müzekart ile Türkiyede yüzlerce müzeye bilet sırası beklemeden giriş yapabiliyorsunuz.
İstanbul’un Topkapı Sarayı ve Arkeoloji Müzesi gibi büyük müzelerini yılda milyonlarca kişi ziyaret ediyor. Bu müzelerin ağırlıklı ziyaretçisi yabancı turistlerden oluştuğu için, giriş ücretleri de Avrupadaki müzelerin fiyatlarıyla orantılı olarak belirleniyor.
15 Dolara veya 15 Avro‘ya denk gelen bir müze giriş ücreti ödemek yabancı ziyaretçilere anormal gelmeyecektir. Çünkü Avrupa‘nın en büyük sanat galerileri olan Louvre, Prado ve Uffizi müzeleri de benzer oranda bir giriş ücreti talep ediyorlar. Ancak Türk Lirası bazında ücretler TL civarına denk geldiği için yerli turistlere çok yüksek bir maliyet çıkıyor.
Bu şartlarda Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerli turistlerin müzeleri ziyaret etmesini teşvik edecek bir çözüm yolu bulmaya yöneldi. Müzekart denen pratik ziyaretçi kartı da böylece ortaya çıktı.
Müzekart fiyati yılında 60 Türk Lirasıdır. İndirimli öğrenci müzekart ise 30 TL karşılığında alınabilir. Bu ücret karşılığında alınacak Müzekart Plus ürünü Türkiye çapında birçok müzede geçerlidir. Bu konularda size alt satırlarda daha ayrıntılı bilgi sunmaya çalışacağım.
Bu arada müzekartın İstanbulda geçerli olduğu yerlerin çoğu Tarihi Yarımadada bulunuyor. Müzekart sayesinde Sultanahmet ve çevresinde konumlanan birçok müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
İstanbulda müzekart satın almak için Topkapı Sarayı, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi gibi müzelerin bilet gişelerine gidebilirsiniz. Ancak müzekart alabilmek için, yanınızda nüfus cüzdanı bulunması gerekiyor.
Şayet İstanbuldaki müzekart satış noktalarında kuyruk beklemek yerine, internetten müzekart almak istiyorsanız seafoodplus.info adresinden bilgilerinizi girerek, kredi kartı ödemesi ile müzekart satın alabilirsiniz.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Müzekart yalnızca sahibi tarafından kullanılabiliyor. Müzekartınızı satın alırken, kimlik bilgileriniz karta işleniyor ve fotoğrafınız da ekleniyor. Bir yakınınızın sizin adınıza bu kartı kullanması, girişteki kimlik denetimi nedeniyle mümkün değil.
Müzekartı satın aldığınız günden itibaren, 1 yıl boyunca Türkiye’de belirlenmiş tüm müzelerde kullanabilirsiniz. Müzekart elbette her seferde bilet parası ödemenize mani olarak, müthiş bir tasarruf sağlıyor. Ancak Müzekart’ın tek marifeti bu değil.
Müzekartın bana kalırsa en önemli özelliği, sizi gişede sıra beklemekten kurtarıyor olması. Örneğin, İstanbul‘un turizm sezonu Nisan ayında Lale Mevsimi ile başlar ve Temmuz-Ağustos sıcaklarında biraz sekteye uğrasa da, Kasım‘a kadar devam eder. Bu aylık dönemde müzelerin önünde uzun kuyruklar oluşur.
Sultanahmet‘teki çok ziyaret edilen müzelerin kapısında, özellikle yaz aylarında uzun kuyruklar görebilirsiniz. Şayet Müzekart olmadan oraya giderseniz, siz de gişe sırası beklemek zorunda kalabilirsiniz. Ancak Müzekart size bu büyük kalabalıkları pas geçme şansı verebilir.
Museum Pass İstanbul, Müzekartın yabancı turistler için üretilmiş olan versiyonudur. Elbette Müzekart ile arasında ciddi bir fiyat farkı vardır. Ancak yerli Müzekart ile karşılaştırınca bazı avantajları da vardır.
Museum Pass Istanbul fiyatı, yılı itibariyle Türk Lirası oldu. İlk bakışta pahalı gibi gelse de, kuyruk beklememek için mutlaka alınması gereken bir şey.
de müzelere gelen zamlar neticesinde Topkapı Sarayına giriş TL oldu. Yabancılar için geçerli olan bu fiyat, sarayın 4 avlusunu ve Aya İriniyi içeriyor. Ancak Haremi de gezmek isteyenler için TLye kombine bilet var.
Yani Museum Pass Istanbul ürününü satın alan yabancılar Topkapının tüm bölümlerini gezerek kartın parasının büyük bir kısmını telafi etmiş oluyorlar. Çünkü Museum Pass sarayın tamamında geçiyor.
Üzerine İstanbul Arkeoloji Müzesi ( TL), Türk ve İslam Eserleri Müzesi ( TL) ve Galata Kulesini ( TL) gezerlerse kartın maliyeti aşağı yukarı çıkmış oluyor.
İstanbulda Müzekart geçen yerler listesini aşağıdaki satırlardan kontrol edebilirsiniz. Mağduriyet yaşamamanız için, dikkatlice bakmanızı öneririm. Çünkü Müzekart, İstanbul’un en çok ziyaret edilen bazı müzelerinde geçmez.
Ayrıca Topkapı Sarayı gibi büyük müzelerin bazı ek bölümlerinde (Harem Dairesi ve Aya İrini) de geçerli değildir. Buna karşılık Dolmabahçe Sarayının ana binasında (Selamlık) geçerli olmadığı halde Harem bölümünde geçerlidir.
İstanbulda müzekartın geçerli olduğu müzeler arasında Topkapı Sarayı, Galata Kulesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri gibi en çok ziyaret edilen yerler var. Tam listeyi aşağıdaki satırlarda bulabilirsiniz. Ayrıca yazıdaki mavi renkli linklere tıklayarak her bir müze ile ilgili daha detaylı yazılara ulaşabilirsiniz.
Müzekart, Türkiyede Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı tüm müzelerde geçerlidir. Bu da ülke çapında yüzlerce müzeyi bedava gezebileceğiniz anlamına geliyor. Türkiye‘de müzekart geçen yerlerin tam listesini Kültür Bakanlığının ilgili sayfasından görebilirsiniz.
Müzekartın Türkiyede geçerli olduğu başlıca müzeler arasında İzmirdeki Efes Antik Kenti, Çanakkaledeki Truva Antik Kenti, Denizlideki Pamukkale, Trabzondaki Sümela Manastırı, Adıyamandaki Nemrut Dağı ve Şanlıurfadaki Göbeklitepe gibi yerleri sayabiliriz.
Dolmabahçe Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı gibi İstanbulun bazı ünlü müzelerinde müzekart geçmez. İstisna olarak, 1 Ocak tarihinden itibaren Dolmabahçe Sarayı’nın yalnızca Harem Dairesi, Müzekart ile ziyaret edilebiliyor. Dolmabahçe Sarayının ana binası olan Selamlık için ise Müzekart geçerli değildir.
Müzekart maalesef İstanbul’un en çok ziyaret edilen bazı müzelerinde geçmiyor. Peki Neden? Çünkü İstanbuldaki bazı müzeler Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından değil, İBB ve TBMM Milli Saraylar gibi kurumlar tarafından işletiliyor. Müzekart da bakanlığın kartı olduğu için aşağıda sıraladığım yerlerde geçmiyor.
İstanbul‘un en büyük müzeleri için geçerli olan müzekart, aynı müzelerin bazı ek bölümlerde geçerli olmayabilir. Örneğin Topkapı Sarayı’nın bünyesindeki Harem Dairesi ve Aya İrini gibi bazı yapılara Müzekart ile girilmez. Efes Antik Kenti‘nde de buna benzer bir uygulama vardır.
İndirimli Öğrenci Müzekart, 30 TL karşılığında müzelere 1 senelik ücretsiz giriş sağlamaktadır. Ancak birçok müzede zaten 18 yaşın altındaki yerli öğrencilere giriş ücretsizdir. Bu sebeple indirimli müzekart daha çok üniversite öğrencileri için gereklidir.
Maximum Müzekart, İş Bankasının Maximum kredi kartları için geçerli olan bir özelliktir. Maximum Kart sahipleri, hiçbir gişeye uğramadan direkt müze turnikelerine gidebilir ve kredi kartlarının Müzekart özelliğini aktif hale getirebilirler.
Maximum Müzekart özelliği, İş Bankası’nın belirlediği tarihler arasında, 1 ay boyunca geçerlidir. Kredi kartınızı MüzeKart’ın geçerli olduğu bir müzede ilk kullandığınız tarihte ücretsiz giriş süreciniz başlayacak ve bu günden başlamak üzere günün sonunda sona erecektir.
İstanbul’da profesyonel turist rehberliği yapan biri olarak yazıda bahsettiğim müzelerin çoğuna sıklıkla gidiyorum. Bu sitede yayınladığım yazılar aracılığı ile de size güncel bilgiler ulaştırmaya çalışıyorum.
Müzelerin tarihi ve koleksiyonları ile ilgili bilgiler elbette çok sık değişmiyor. Ancak müzelerin giriş ücretleri ve müzekart ile ilgili kuralları sıklıkla değişebiliyor. Bu sebeple bu yazıyı yılda birkaç kez güncellemeye çalışıyorum.
Bu yazıyı da en son 3 Haziran tarihinde güncelledim. Eğer sizin müzekart alacağınız tarih ile bu not ettiğim tarih arasında çok fark varsa, başka bir kaynaktan daha teyit etmenizi öneririm. İyi seyahatler!
İstanbul’da Müzekart Geçen Yerler by Serhat Engül
Filed Under: Müzeler, Spotlight