ÖĞRENCİ PORTALIADAY ÖĞRENCİINTERNATIONAL STUDENTS
İnsan hayatının temelini oluşturan, kişiliğin, karakterin, alışkanlıkların, becerilerin ve hatta zekâ gelişiminin en yoğun olduğu dönem çocukluk dönemidir. Çocuğun sağlıklı gelişiminin sağlanması için fiziksel, kültürel ve sosyal yönden kendisini besleyen, destekleyen, uygun öğrenme ve gelişme ortamları sunan mekânlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu mekânların en önemlisi çocuğun iletişim halinde olduğu yakın sosyal çevresi, oturduğu sokak, yaşadığı mahalle ve içinde bulunduğu şehirdir. Kentleşmenin hızla arttığı dünyada çocukların yaşam alanlarını şehirler ve şehirlerin çocuklara sunduğu imkânlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda şehirlerin çocukların ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi, kentleşmeyle birlikte artan hava kirliliği, trafik yoğunluğu, güvenlik sorunları ve çocuklar için uygun kamusal alanlarının yetersizliği gibi nedenlerle çocukların yeterince sokakla ve yaşadığı çevreyle buluşamaması gibi sorunlara çözüm üretilmesi önem taşımaktadır. Çocukların içinde yaşadığı yakın sosyal çevresini oluşturan, toplumsal hafıza ve kültürün gelecek nesillere taşınmasını sağlayan sokak, mahalle ve şehirle güvenli ilişki kurması sağlanmadığında, çocuklar kapalı mekânlarda sürekli televizyon ve bilgisayara maruz kalarak birçok problemle karşı karşıya kalabilmekte, bu durum çocukların biyolojik, fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Diğer yandan çocuklar dünyayı sadece ekrandan tanıyabilmekte, doğadan uzak büyüyerek doğal olana ve çevreye karşı duyarlılığını yitirebilmektedir. Son olarak, bazı kentlerde sokakların olumsuz davranış örneklerine yönelik unsurlar barındırması ailelerin çocuklarını sokaktan uzak tutmasını zorunlu hale getirebilmekte, bu da çocukların sosyalleşme ortamlarını kısıtlayabilmektedir. Çocuğun yeniden yaşadığı yakın sosyal çevre ve şehirle güvenli bir şekilde buluşturulması, olumlu sokak ve çevre ikliminden çocuğun beslenmesi amacıyla her yaştan çocuğa hitap eden kamusal alanların çoğaltılması, oyun alanları, kütüphaneler, parklar ve spor alanlarında çocuklara yönelik iyileştirmelerin yapılarak çocuğun yaşadığı şehirle aidiyet duygusunun oluşturulmasının gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Güzel bir şehirde, güzel çocukluk anıları biriktiren bir çocuğun o şehre sahip çıkması, şehirle bütünleşmesi, yaşadığı şehre ait kültürün taşıyıcısı olması ve yaşadığı şehri her türlü risklere karşı koruması, hem çocuğun gelişimi hem şehrin geleceği açısından önem arz etmektedir. Anahtar kelimeler: çocuk, sosyalleşme, kentleşme, sokak mekânı, mahalle kültürü.