ayetel kürsi dinle / Ayetel Kürsi okunuşu | Bakara suresi ayet

Ayetel Kürsi Dinle

ayetel kürsi dinle

Ayetel k&#;rsi duası nasıl okunur? Ayetel Kursi T&#;rk&#;e Okunuşu

Haberin Devamı

Ayetel Kürsi Arapça okumak için Arap harflerini ve bunların çıkışlarını iyi bilmek gerekmektedir. Arapça harfleri okuyamayanlar için ise Türkçe yazılışlarında okumak ve Arapça okunan şeklini dinlemek ve böylece doğru telaffuz etmek gerekmektedir.

Ayetel Kürsinin Duası Nasıl Okunur?

Ayetel Kürsi Kuran-ı Kerim'de yer alan ayetlerdendir. Bakara suresinin içerisinde yer almasının yanında özellikle Ayetlerin içerdiği mana bakımından üstün tutulmasından ötürü kürsi yani yüksek manası verilmektedir.

Ayetel Kürsi Kuran-ı Kerim'den bir ayet olduğu için okunurken abdestli olmanın faziletleri çok daha büyük olmaktadır. Fakat bunun yanında gusül abdesti bulunan ama namaz abdesti bulunmayan kişilerin de okuması mümkün olmaktadır.

Özellikle çok zor durumda kalındığında bir korku ve endişe halinde ezberden okumak suretiyle Ayetel Kürsi okunabilmektedir.

Haberin Devamı

Ayete Kürsi Arapça Okunuşu ve Türkçe yazılışı şöyledir;

Bismillahirrahmanirrahim

Allahu la İlahe illa hüvel hayyül gayyumu. La teahuzuhu sinetün vela nevm. Lehu ma fissemavati vema fil ardi menzellezi yeşfeu indehu illa bi iznih. Yalemu ma beyne eydiyhim vema fi halfehüm. Vela yuhitune bişey im min ilmihi illa bi maşae. Vesia kürsiyyuhüssemavati vel ard. Vela yeuduhu hıfzıhüma ve hüvel aliyyul azim.

Ayetel Kürsi Oku Dinle Öğren

Bu uygulama hakkında

Bu uyğulamada Ayetel Kürsi arapça okuya ve dinleye bilirsiniz ve arapça okunuşu türkçe mealide yer almaktadır.

Ayetel Kürsi'nin faydaları nelerdir?
Ayetel Kürsi hakkında rivayet olunan hadisler ışığında oldukça büyük faydalara, sırlara ve mucizelere sahip olan bir ayeti kerimedir. Günlük yaşantıda dua etmek için sık sık okunabilir.

Ayetel Kürsi Tevhid ilmi ile ilgili olan en büyük ayeti kerimedir. Bu nedenle okumanın faziletleri faydaları çok fazladır. Allah-u Teala’nın en yüce isminin yer aldığı ayeti kerime bizzat Hz Muhammet (sav) tarafından müjdelenmiştir. Özellikle geceleri yatmadan okuyanın bütün kötülüklerden korunacağı şeytanın ona yaklaşamayacağı meleklerin koruyacağı vurgulanmıştır. Faziletleri şu şekildedir:

- Ayetel kürsi Nas Felak surelerini Nazara karşı okunması tavsiye edilir.
- Namazlardan sonra okumak mendup olarak nitelendirilir.
- Şifa bekleyen hastalar için dua ve şifa ayeti olarak okunabilir.
- Dara düşenin okuması tavsiye edilir.
- Her türlü kötülükten korunmak için her gün 7 Nas, 7 Felak ve 7 Ayetel Kürsi okunması tavsiye edilir
- Ayetel Kursi’nin Kur’an’ın dörtte biri olduğu vurgulanır. Bu nedenle duaların kabul olması için bol bol okunmalıdır.
- Sürekli okuyan darlık, zorluk ve sıkıntı çekmeyecektir. Allahın izniyle bolluk ve berekete kavuşur.

Uyğulama ücretsizdir ve internetsiz çalışıyor

Güncellenme tarihi

18 Eki

AYETEL KÜRSİ OKUNUŞU, Ayetel Kürsi Duası Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Meali Ve Tefsiri ()

Ayetel Kürsi Duası Tecvitli Dinleme Seçeneği

Ayetel Kürsi Faziletleri ve Faydaları

Ayetel Kursi fazileti ve faydası bol bir duadır. Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından faideleri bildirilen bu kıymetli duayı tekrar etmek hayrın davetine, şerrin define vesile olur. Bin bir faydası olan bu ayet-i kerimenin yaşlı, çocuk, hasta, sağlıklı herkese okunması ve gücü yeten herkesçe okunması tavsiye edilir. İşte Ayetel Kürsi faziletleri ve önemi:

1- Uyumadan önce okunduğu takdirde kişinin sabaha kadar kazadan beladan korunmasına, huzurlu ve bereketli bir uyku uyumasına vesile olur. Hz. Muhammed (s.a.v.) "Yatağına yatınca Ayetel Kürsi'yi oku, devamlı olarak Allah'tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır" diye buyurmuştur.

2- Ayetel Kürsi kişinin istediği her vakitte okuyabileceği, faydası ve bereketi bol bir duadır. Sahip olunan varlığa, sağlığa, bolluğa, nimete şükür için okunduğunda bereketi arttırır, sağlık ve afiyetin artışına vesile olur.

3- Allah (C.C)'nin en büyük sıfatlarını barındıran bu dua, O'nun zikriyle bin bir sevaba vesile olur ve Yüce Yaradan'ın rızasını kazandırır.

4- Bu duayı sıkça tekrar etmeyi alışkanlık haline getiren bir Müslüman edindiği sevaplar aracılığıyla cennetlik kullar arasına girer. Günahların affına vesile olan Ayetel Kürsi, kabir ve cehennem azabından kurtuluşun en büyük anahtarlarındandır.

5- Ayetel Kursi, kişiyi şeytanın şerrinden ve onun yolundan giden kötü niyetlilerin eylemlerinden muhafaza kılar. Kişinin çevresindeki kötü niyetli kimselerden, cin ve şeytan gibi kötücül varlıkların vereceği huzursuzluktan emin olmasını ve uzak olmasını sağlar.

6- Şeytanın vesveselerine kapılarak öfkeye, ihtirasa, kin ve nefrete boğulan kimse Ayetel Kürsi okumayı adet haline getirdiğinde bu hislerin yok olduğunu fark edecektir. Ayet-el Kürsi ile Yüce Allah'a sığınan kimse bu duanın gücüyle daha huzurlu ve dingin bir hayata kavuşur. Öfkeli ve huzursuz bir ruh haline sahip kimse böylece rahata erer.

7- Aynı şekilde gece huzursuzluğu, sık sık kabus görme, uykudan korkarak uyanma, içsel bunalım, ürkeklik gibi durumlarda da şifa vesilesidir. Hem yetişkinler hem de çocuklar için bu tip korkularda şifa niyetine okunmalıdır.

8- Anksiyete, depresyon, panik atak, depresyon gibi ruhsal sıkıntılarda da Ayetel Kürsi'nin gücü ve önemi oldukça büyüktür. Bu gibi durumlarda Esma-ül Hüsna ile birlikte Ayetel Kürsi'yi sıkça tekrar etmek kişiyi bulunduğu halden kurtararak ferahlamasına vesile olur.

9- Ayetel Kürsi'nin okunduğu evin bereketi eksik olmaz. Haneye giren para ve nimet eksilmez, daima artar. Şükrü ve duayı alışkanlık haline getiren kimse bu duayı sık sık okuduğunda bereketin haneye aktığını fark edecektir.

Bu duanın okunduğu ev daima melekler tarafından gözetilir. Kötü niyetli ve haset dolu kişiler, şeytan ve onun hizmetindekiler bu eve giremez. Ayetel Kürsi'nin sık sık okunduğu bir ev kazadan, beladan ve her çeşit kötülükten korunur. Evdeki huzursuzluk, kavga, dargınlık ortadan kalkar ve haneye iç huzur hakim olur.

Mutfakta okunan bu dua evin bereketinin artmasını sağlar. Özellikle yemek yaparken, masaya otururken, mutfakta uğraşırken bu duayı zikretmek bereketi ve yemekten alınan şifayı arttırır. Yapılan yemeğin daha bereketli ve lezzetli olmasını sağlar.

Evden çıkarken okunan Ayetel Kürsi kişinin gün boyu kazadan beladan muhafaza olmasına vesile olur. Kişi başına gelecek kazadan beladan emin olur ve buna göre temkinli hareket eder.

Nazar, göz, hastalık ve huzursuzluk durumlarında çocuklara ve bebeklere okunduğunda bu sıkıntıların derhal ortadan kalkmasını sağlar. Özellikle nazar duasıyla birlikte okunduğunda iç ferahlatıcı etkisi vardır. Annelerin bebeklerine gün içinde sıkça Ayetel Kürsi okuması, çocuklara erken yaşta bu duanın öğretilmesi tavsiye edilir.

Para akışının sağlandığı yerde okunduğunda bereket ve bolluk artar. İş yerine girerken, dükkanı açarken, iş yerine ayak basarken okunduğunda huzurlu bir çalışma ortamı, bol kazanç, hayırlı ve bereketli satışa vesile olur.

Hastalıkta en tesirli şifa kaynaklarından biridir. Hasta olan kişiye okunduğunda rahatsızlıklarını hafifletir. Hasta çocuğa, ateşlenen bebeğe, doğuma giren anneye, ameliyattaki hastaya okunduğunda acıların hafiflemesine, şifanın hızla gelmesine vesile olur.

Bakara Suresi'nin ayetinde yer alan ayetel kürsi, Müslümanlar tarafından çokça okunan, zikir haline getirilen bir dua, baştacı edilen bir ayettir. Ayetleri esas dilleri olan Arapça üzerinden okumak yani ayetel kürsiyi Arapça okunuşu ile okumak daha eftaldir. Arapça bilmeyenlerin ayetel kürsiyi Türkçe yazılmış Arapça metin üzerinden okumaları tavsiye edilir. Ayetel kürsinin Türkçe mealini okumak, ayetel kürsinin faziletlerini kavramak, ayetel kürsinin tefsirini bir ders olarak yapmak bir rahmet vesilesi, bir mutluluk payesidir. Ayetlerin Şahı olarak bilinen ayetel kürsi Türkçe anlamı, Arapça okunuşu, faziletleri, dua olması gibi özellikleri ile bilinir.

İçinde Allah'ın kürsüsü zikredildiği için "Ayetü'l-kürsi" adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çeker. Hakkında pek çok hadis bulunan ayetel kürsi, şifa ve korunmaya vesile kılınır. İslâm inancının özünü kapsayan kelime-i şehâdet ve ihlâs sureleri yanında ayetel kürsi bu surelerden daha geniş ve detaylı olarak bu özelliği taşır.

Bu ayet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.

Fikriyat'ın Kur'an-ı Kerim uygulamasında yer alan seçkin hafızlardan, AyetelKürsi'yi dinlemek ve okumak için tıklayın.

AYETEL KÜRSİ ARAPÇA OKUNUŞU

Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm,
lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih,
ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm,
velâ yü-hîtûne bi'şey'in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard,
velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.

AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.

"Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür."

AYETEL KÜRSİ ARAPÇA

AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.

"Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür."

Ayetel Kürsi sesli okunuşu ve Türkçe meali:

AYETEL KÜRSİ FAZİLETLERİ

Rabbimizin büyüklüğünü ve yüceliğini anlatan Ayetel Kürsi insanları tüm kötülüklerden ve beladan koruyup muhafaza eder. Peki, Ayetel Kürsi'nin faziletleri nelerdir?

"Bu âyet herhangi bir evde okunduğunda, şeytanlar o evi otuz gün süreyle terk ederler ve hiçbir büyücü (sihirbaz) erkek ve hiçbir (büyücü kadın) kırk gece süreyle o eve giremez."

(Darimî, Fedâilü'l-Kur'ân 14)

Sahabe-i Kiram bir gün Kur'an-ı Kerîm'de hangi ayetin daha faziletli olduğunu müzakere ederlerken, Hz. Ali (ra) onlara: "Ayetel Kürsi'den haberiniz yok mu?" diye sorduktan sonra sözlerini şöyle sürdürür: "Allah Resûlü, bana şöyle dedi: 'Ya Ali! Beşeriyetin efendisi Hazreti Âdem (Aleyhisselâm); Arapların efendisi Muhammed'dir. Bunda övünülecek bir durum yok. Sözlerin efendisi Kur'ân, Kur'ân'ın efendisi Bakara Sûresi, Bakara Suresi'nin efendisi ise 'Âyete'l-Kürsi'dir."

(Tirmizî, Fedailü'l Kur'an, 2)

Hazreti Ali'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Bedir gününde savaşıyordum. Derken Allah'ın Resulü'nün ne yaptığını göreyim diye, O'nun yanına vardım. Yanına vardığımda O, secde hâlinde: 'Ya Hayyü Ya Kayyûm' diyor, başka bir şey demiyordu. Sonra savaşa döndüm. Daha sonra Resûlullâh'ın yanına tekrar geldiğimde O, aynı şeyleri söylüyordu. Ben, gidip gelmeye ve O'na bakmaya devam ettim. O da, Allah Teâlâ kendisine fethi müyesser kılıncaya kadar, aynı şeyi söylemeye devam etti."

(Fahreddin er-Râzî, 5/)

Âyetü'l-Kürsî'nin, yola çıkılmadan önce okunması gereken ve kişinin yolculuğu boyunca manevî koruma altında muhafazasını sağlayacak bir ayet-i kerime olduğu belirtilir: "Eserlerde (rivayetlerde) vârid olmuştur ki, bir kimse yola çıkmazdan önce Âyetü'l-Kürsiyi okursa, evine dönünceye kadar başına hiç bir belâ gelmez."

(Buhârî, "Hac", 1)

"Kim ki sabahladığı zaman 'Hâ Mîm' (el-Mü'min) sûresinin üçüncü (dönüş Allah'ındır) ayetine kadar ve Âyetü'l-Kürsî'yi okursa onların ikisinin yüzü suyu hürmetine akşamlayıncaya kadar korunur. Onların ikisini akşamlandığında okursa, onların yüzü suyu hürmetine sabahlanıncaya kadar korunur."

(Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 2)

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim ki her farz namazının arkasında Âyetü'l-Kürsî'yi okursa, onun cennete gitmesine ancak ölmemesi mani olur. (Yani ölürse hemen Cennet'e gider)."

(Beyhakî, Şuabu'l-Îmân, 2/, No)

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, İmrân oğlu Musa'ya vahiy gönderdi. Âyetü'l-Kürsî'yi her farz namazın akabinde oku. Çünkü onu her farzın akabinde okuyana şükredenlerin kalbini ihsan edeceğim. Zikredenlerin dilini vereceğim. Peygamberlerin sevabını, sıddîklerin amelini vereceğim. Çünkü buna ancak bir peygamber veya sıddîk ya da kalbi iman için imtihan edilen veya Allah yolunda öldürülmesini isteyen devam eder."

(Nesâî, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle)

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kur'an-ı Kerim'in şerefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kur'an ayetlerinin efendisidir."

(Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, ().)

AYETEL KÜRSİ NASIL İNDİRİLDİ?

Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimize 23 yılda parça parça indirildi. Her inen ayette Peygamber Efendimiz tarafından vahiy kâtiplerine yazdırıldı. Tefsir kitaplarında kaydedildiğine göre bu ayet-i kerime indiğinde Peygamber Efendimiz, vahiy kâtiplerinin başında gelen Zeyd bin Sâbit'i çağırarak bu ayet-i kerimeyi yazdırmıştır.

Hazreti Ali'nin oğlu Muhammed bin Hanefiyye'den aktarıldığına göre bu âyet-i kerîme indiğinde yeryüzünde birtakım olağanüstü hâller yaşanmış, dünyada bulunan putlar yere düşmüş, krallar da dengelerini kaybederek taçlarını düşürmüşlerdir.

AYETEL KÜRSİ TEFSİRİ

İçinde Allah'ın kürsüsü zikredildiği için "Ayetel Kürsi" adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekti. Hakkında hadisler de bulunan "Ayetel Kürsi", çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır.

Kelime-i şehadet ve ihlâs sureleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ'yı tanıtıyorsa Ayetel Kürsi de, onlardan daha geniş ve detaylı olarak, bu özelliği taşır.

Bir önceki ayette peygamberlerin getirdiği bunca ayet ve "beyyine"ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti.

İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği "kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)", peygamberleri desteklemek üzere Allah'ın onlara lütfettiği mucizelerde ve vahiy yoluyla yapılan "sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar"da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.

Şevkânî'nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu ayetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yeter:

"Hz. Peygamber, Übey b. Kâ'b'a 'Allah'ın kitabından hangi ayet en büyüğüdür.' diye sorup "Âyetü'l-kürsî'dir" cevabını alınca onu tebrik etmiştir."

(Müslim, "Müsâfirîn", )

Übey'in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey'i bundan vazgeçirmek üzere, hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca "Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile" dedi ve ekledi: "Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur." Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber'e aktardı. Resûlullah, "Habis doğru söylemiş" buyurdu.

Buhârî'de de Ebû Hüreyre'den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber'e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre'ye şöyle demiştir: "Yatağına yatınca Âyetü'l-kürsî'yi oku, devamlı olarak Allah'tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır."

Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan Yüce Mevla'nın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O'nun vahdaniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm'ın getirdiği imanın tevhid (Allah'ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere "O'ndan başka ilah yoktur" buyurulmuştur.

Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından "O diridir" buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O'nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.

Gerek Araplardaki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah'a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır.Tevhidi açıklayarak başlayan ayet, Allah Teâlâ'nın "kayyûm" sıfatını zikrederek "küçük, aracı, özel görevli tanrılar"a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, "bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan" demektir.

"Onu ne uyku basar ne uyur" cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ'nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O'nu ne uyku basar ne de uyur.

Yerde ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O'na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O'dur. Ayetin bu manayı ifade eden parçası "Yalnız O'na aittir" kısmıyla tevhidi öğretirken "başkasına değil" manasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer tanrılarından söz etmişlerdir.

"Yerde ve gökte" tabiri Arapçada "bütün varlıklar" manasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî manada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.

Allah'a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O'na denk olduklarına değil, O'nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. "Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez" manasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir.

Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah'a yakın ve sevgili kullar olacaktır. Allah'tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür.

Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O'ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur. Kürsî (kürsü), "koltuk, sandalye, taht" anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk manalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ'nın üzerine oturulan maddî alet manasında kürsüsü olamayacağından –bu O'nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mananın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur'an'da Allah'a nispet edilen, "Allah'ın" denilen her şeyi, O'nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ "Allah'ın evi, Allah'ın ruhu, Allah'ın emri, Allah'ın kölesi" tamlamalarında Allah'a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O'nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı "O'nun" diye tanımlanmışlardır.

İbn Abbas'a göre kürsüden maksat ilimdir. O'nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, "kürsüden maksat O'nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O'nun dışında kalamaz" veya "Allah semavatı, arzı, arşı Kur'an'da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir." şeklinde anlamak mümkündür.

Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı ayette zikredilen yüce Allah'a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O'nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.

Fikriyat'ın Kur'an-ı Kerim uygulamasında yer alan seçkin hafızlardan, AyetelKürsi'yi dinlemek ve okumak için tıklayın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir