ayrılık sonrası evreler / Ayrılık sonrası 10 aşama - Mehmet Coşkundeniz

Ayrılık Sonrası Evreler

ayrılık sonrası evreler

Ayrılığın Ardından Yaşanan Acı ve Aşamaları

4 dakika

Ayrılığın Ardından Yaşanan Acı ve Aşamaları

Ne zaman iyi hissedeceğim kendimi? Üzüntüden öfkeye nasıl böyle hızlı geçebiliyorum? Bir ayrılığın ardından gelen acıyı yaşarken insanların sorduğu sorular bunlar. Ayrılık ve ardından gelen acı, yetişkinlerin psikolojik yardım istemesinin en yaygın nedenlerinden biri.

Bir ayrılıktan sonra insanlar farklı acı aşamaları ve tatlarını tecrübe ederler. Bu yazıda ayrılığın berberinde getirdiği acının aşamalarını ve bunların özelliklerini paylaşacağız sizlerle.

1. Aşama: Şok hâli

Bu acının başlangıcıdır. Bu aşamada, kişi hala buna inanamamaktadır. Ayrılığın farkında olmaları ve yeni durumlarının ne olduğunu görmek onlar için zordur. Duygusal olarak, şok döneminde tepki eksikliği var. Kişi hiçbir şey olmamış gibi davranır, hayat her zamanki gibidir.

İnkâr aşaması, “terk edilmiş” insanlarda çok daha belirgindir. “Terk etmiş” insanlarda daha az fark edilir. Durum şudur: ilişkiyi koparmaya karar verenler zaten inkar ve şok aşaması geçmiştir. Bu yüzden, ilişkiyi sonlandırmak için adım atan kişi, yeni durumu çoktan çözmüştür ve inkar aşamasında değildir.

Kişi gözünü bir kez ayrılığa açıp gelecek olanı gözünde canlandırdıktan sonra bir sonraki aşama gelir: kaybı inkar etmek.

“İnkâr aşaması, “terk edilmiş” insanlarda daha çok fark edilir. “Terk etmiş” insanlarda göze çarpan bir özellik değildir.

camdan dışarı

2. Aşama: Kaybı inkâr etmek

Ayrıldıktan sonraki acı aşamalarında inkara rastlıyoruz. Bu aşamada kişi kaybettiklerinin farkındadır, ancak bunu kabul etmeyi istemez. İlişkinin sona erdiğini kabul etmeyi reddeder ve bunun yerine yeniden o ilişkide olmanın hayalini kurar. Bu aşamanın tipik bir örneği, ayrılığın bir hata veya çabuk verilmiş bir karar olabileceği fikrini ortaya koymaktır.

İnkâr aşamasındaki bir zihin, sorunları çözmenin yollarını bulmaya ve ilişkiyi ele almaya odaklanır. Bu aşamanın uyarlanabilir bir işlevi vardır. Kaybı “sindirim” için zaman tanıtır ve iş ve yükümlülüklerinizi yerine getirmeye devam etmenize yardımcı olur. Yavaş yavaş yaşanan ve yaşanacak olan değişimlerin farkına varırsınız.

3. Aşama: Derin üzüntü

Bu aşamada kişi, ayrılığın onun için ne anlama geldiğini kabul etmeye ve deneyimlemeye başlar. Kişi, hayatının nasıl değiştiğinin ve değişmeye devam edeceğinin farkına varmaya başlar. İşte böylesi derin bir üzüntüyü yaratan şey budur. Dünyayı, geleceği ve kendilerini olumsuz bir şekilde görmenin sonucu olarak yaşanır.

Bu aşamaya özgü olarak, Beck’in bilişsel üçlüsüyle uyumlu psikolojik bir işlev bulunmaktadır. İşte derin üzüntü ve depresyon semptomları buradan kaynaklanır. Kaybı gerçekten kabul etmeniz için üzüntü, gerekli bir duygudur. Ve olanlarla bağlantı kurmanıza ve acıyı biraz yavaş yavaş aşmanıza yardımcı olur.

yatakta üzgün

4. Aşama: Suçlama

Bir ayrılığın ardından yaşanan acının aşamaları arasında, suçlama aşaması en tipik olanlardandır . Aslında, diğer tür acıların arasında suçlama hemen fark edilmez. Ancak bir ayrılığın acısından sonra karşılaştığımız en kötü ve karmaşık aşamalardan biridir.

Suçluluk, neleri farklı yaparak ya da neleri söyleyerek ilişkinizi kurtarmış olabileceğiniz sorusunu takıntı hâline getirmenize neden olur. Ayrılmaya neden olan şeyleri düşünüp durmak ve takıntı hâline getirmek, kişiyi psikolojik olarak yıpratabilir ve ciddi anksiyete yaratabilir.

Bir ayrılığın suçunu % üstlenmek, verimsiz bir çaba olacaktır. Ve, her şeyden önce, çok büyük haksızlıktır bu. Çiftler iki kişiden oluşan bir ekiptir ve bir ayrılığın sorumluluğu her zaman paylaşılır. Hissettiğiniz suçluluk duygusunu yaymaya çalışın. Bunu paylaşılan bir sorumluluk olarak görüp zihninizi geleceğe yönlendirin.

5. Aşama: Öfke

Bütün bunlar sizin hatanızmış gibi hissetmeyi bıraktığınızda ve yaşanan her şeyin sorumluluğunu paylaştığınızda öfkeli hissetmeye başlarsınız. Öfke aşaması, en “yararlı” ya da “olumlu” aşamadır. Çünkü birisi ya da bir şey bizi kızdırdığında, ondan kaçınır ve hayatımızdan çıkarmaya çalışırız. Ve bütün bunlar bir ayrılıktan sonra olur… mükemmel bir şeydir bu!

Ayrılıktan sonra acı çekerken öfke neden yaşadığımız en iyi şeydir? Çünkü öfke, iyi yönlendirildiğinde, çok güçlü bir kuvvettir. İlk etapta, kaybettiğiniz kişiden uzakta tutar sizi ve bu, iyileşmek için temel bir unsurdur.

Acı aşamaları esnasında eski sevgilinizle temasta bulunmak, insanların suçlama ya da üzüntü aşamasında sıkışıp kalmasına neden olabilir. Bu durum, kişinin ilerlemesini zorlaştıracaktır.

Gelecekte arkadaş olabilirsiniz eski sevgilinizle ama hâlâ acı içindeyken değil. Dolayısıyla, öfke, canımızı yakan insanlardan uzak durmamıza yardımcı olur. Öfkeyi kişisel durumunuzu geliştirmek, kendiniz hakkında düşünmek ve kendinizle ilgilenmek için kullanın. Ama … dikkatli olun! Bu aşamada sıkışıp kalmayın. Aksi hâlde sizi korumuş olan öfke bu defa size karşı işlemeye başlayacaktır.

kırık resim ve acı

6. Aşama: Kabullenme

Öfkeyi deneyimleyip doğru şekilde kullandıysanız, kabullenme aşmasına geçebilirsiniz. Bu aşamadaki duygular, tamamen pozitif ya da tatmin edici değildir. Bunlar, yaşadıklarınızı kendi hayatınızın hikâyesininn bir parçası olarak görmenize yardım eden duygulardır.

“Suçlama, ilişkiyi kurtarmak için yapmış veya söylemiş olabileceğiniz şeyleri takıntı hâline getirmenize neden olur.”

Kabullenme aşamasındaki insanlar, olanlarla yüzleşmeye başlarlar. Geçmiş veya kaybettikleri şey değil, kendileri üzerinde düşünmeye ve fikirlerini geleceğe odaklamaya başlarlar. Kabullenme, ayrılığın ardından iyileşmenin en kesin yoludur. Kendi başımıza ve kendimiz için bir gelecek yaratma konusunda düşünmemize yardımcı olur.

Son olarak, ayrılık sonrasında acı evrelerinin doğrusal veya birbiriyle ilişkili olmadığını unutmamak önemlidir. Bu özellikle acının  başında fark ettiğimiz bir şey. Yani, kayıp ne kadar yeni ise, acı aşamaları o kadar değişkendir. 1. aşamadan seafoodplus.info, sonra da 2’den 4’e gidebilirsiniz.

Kayıpla başa çıktığınız ve acıyı aştığınız sürece, geriye doğru daha az adım atacağınızı ve ilerleyeceğinizi göreceksiniz. Eskisi kadar güvensiz hissetmezsiniz kendinizi ve geleceğe yeni gözlerle bakmaya başlarsınız.

İlginizi çekebilir

Ayrılık sonrası 10 aşama

1- KARALAR BAĞLAMA

‘The End’ mesajını attınız, karşı taraf da kabul etti. Şimdi ağlayabilirsiniz. Ağlamak iyidir, sizi rahatlatır. Bu dönemde içinizde biraz pişmanlık vardır, “Acaba düzelir miydi?” soruları vardır falan. Geçin bunları. Düzelseydi zaten bu zamana kadar çoktan düzelirdi. Hadi ağlamaya devam

2- MERAK ETME

Siz acı çekiyorsunuz da o ne yapıyor? Sizin kadar üzülüyor mu? Yoksa gününü gün mü ediyor? Arasam mı? Beni merak etmiş midir? Yoksa beni hiç sevmedi mi? Aklınızda bin tane soru Bu soruların yanıtlarını onda bulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bırakın cevapsız kalsın.

3- SUÇLAMA

İlişkinin bitmesindeki tek suçlu oydu. Size birazcık ilgi gösterse, birazcık sevdiğini söylese sonsuza kadar devam edebilirdiniz. Siz çok fedakarlıkta bulundunuz, o ise gününü gün etti. Başkalarının sözlerinin etkisinde kaldı. Tam olarak böyle olmasa da onu suçlamanız çok normal.

4- ÖFKE

Suçlama yetmez tabii. Bol bol küfür edeceksiniz, öfkenizi kusacaksınız. Bazen mesaj atacaksınız, bazen mail yazacaksınız. Sadece ona değil, ayrılmanıza sebep olduğunu düşündüğünüz herkese öfkenizi abartılı şekilde göstereceksiniz. Hatta kendinize bile kızıp “Aptalım ben aptallllllll” diye bağıracaksınız.

5- GEL-GİT DÖNEMİ

Tam bu sıralarda ondan bir mesaj ya da telefon gelecek. Sizi görmek isteyecek. Dayanamayacak, buluşacaksınız. “Yeniden olur mu?” diye ümitleneceksiniz. Sevişip özlem gidereceksiniz. Bunu birkaç kez tekrarlayacaksınız. Tartacaksınız. Ve fakat hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anlayacaksınız.

6- KABULLENME

Artık bu işin tamamen bittiğini, ilişkinin noktalandığını anlama aşamasındasınız. Bu aslında bir çeşit ‘yas aşaması’. “Tamam bitti, buraya kadar” diyeceksiniz ve yasınızı tutacaksınız. Biraz daha ağlayacak, biraz daha sürüneceksiniz. Fakat sizi çok çok rahatlattığını fark edeceksiniz.

7- UYANMA

Bir sabah kalkıp hayatın devam ettiğini fark edeceksiniz. Uzun süredir unuttuğunuz gülümseme yeniden yüzünüzde yerini alacak. Günün güzelliğini, içtiğiniz kahvedeki lezzeti fark etmeye başlayacaksınız. “Hayat onsuz da devam ediyormuş” diyeceksiniz ve kendinize hayret edeceksiniz.

8- HAYATA DÖNME

Uzun süredir ihmal ettiğiniz her şeye geri dönebilirsiniz. Dostlarla dışarı çıkmaya, hobilerinize vakit ayırmaya başlayabilirsiniz. Hatta kendinize yeni ilgi alanları bulabilirsiniz. Alışveriş yapıp giyim ve saç tarzınızı değiştirebilirsiniz.

9- GÜVENSİZLİK

Ayrılık sonrası size ilgi gösterenlere daha az güven duymaya başlarsınız. Daha ince eleyip sık dokursunuz. Çünkü bu acıyı bir daha yaşamaya gücünüz yoktur. Tabii ne kadar dikkatli olursanız olun, her ilişkide böyle bir risk vardır. Zaten aşk gelirse kapıya, korunmak ne fayda

YENİ AŞK VAKTİ

Evet, yeniden aşık olacaksınız. Bunun kaçarı yok. Belki de daha şiddetli yaşayacaksınız. Çünkü o heyecanları, aşkın ruhunuzda yarattığı tatmini, kelebeklerin midenizde pırpır etmesini özlemişsinizdir. Merak etmeyin, her aşk böyle bitmez, size acı çektirmez. Öyleyse, mutlu aşklar sizinle

Aşk acısı bazı evrelerle atlatılır. Önce öfke duyar, inkar ederiz. Sonra depresyon, ardından da kabullenme evresi başlar

Birressamın, Oskar Kokoschka'nın hikayesidir bu. yüzyılın başında, geleneğe göre, genç ressamların para kazanmalarını ve gelişmelerini sağlamak amacıyla, önemli aile büyüklerinin portrelerini yapmaları istenirmiş.
Kokoschka, bu sırada önemli bir portre yapmakla görevliyken, yılında ölen Gustav Mahler'in eşi Alma Mahler ile tanışmış. Bu tanışma, kısa sürede önü alınamaz bir aşk hikayesine dönüşmüş. Tutkulu ve alevli bir macera
Bu durum, Alma'nın yılında mimar Walter Gropius ile evlenmesiyle son bulmuş.
Duyguları yarıda kesiliveren Kokoschka'nın acısını tahmin edebilirsiniz elbette. Bu aşkın acısını sayısız resme aktaran ressam, modern sanatın sıra dışı ürünlerinin doğmasına sebep olmuş. Yaşadığı cinsel deneyimleri bile aktarmış.
Hiç kuşkusuz Alma da sıra dışı bir karaktere sahipti ve Kokoschka'nın karasevdaya tutulmasında, bu durum en büyük etkendi. Sonunda Alma'nın başkasıyla evlenmesinden sonra onu unutmamak adına Kokoschka bir bez bebek yapmış ve gittiği her yere onu da götürmeye başlamış. Tiyatroya bile O bez bebekle geçirdiği uzun sürenin sonunda bir gün bebeğin gırtlağını keserek onu çöpe atmış
Aşk acısının kısa sürede geçirilebileceğini söylediğimde, çoğu zaman fazla iddialı görünüyor. Oysa artık eskisi gibi uzun süre acı çekip zamanın duyguları köreltmesi beklenmeyebilir.
Hatta aşk acısını azaltmak için, uzun uzun neyi neden yaşadığımızı analiz etmek bile gerekmeyebilir. Aslında mantığımızla duygularımızı baskılayıp kontrol altına alıyoruz ama bu bazı bilmediğimiz korkularımızın bilinçaltında köklenmesine, derinleşmesine bile sebep olabiliyor.
Ayrılık acısı -ki bu ölüm bile olsa - bazı evrelerle atlatılır. Önce öfke duyarız. İnkar ederiz. Sonra pazarlık devresi başlar. Daha sonra pazarlığı kazanamayacağımız için depresyon evresi gelir ve en son kabullenme aşamasına gireriz. Bu süreci kimimiz uzun ve zor, kimimiz daha kısa ve rahat geçiririz.
Her insanın bir de enerji bedeni vardır.
Enerji dediğime bakmayın, bu sizin duygularınızın birbirinize aktarıldığı alandır. İki insan iletişime geçtiğinde, eğer görebilseydik, enerji alanlarımızın birbirine aktığını fark edecektik.

POZİTİF DUYGULAR GEÇİRİN
Bir insana negatif duygu verirseniz, onun pozitif duyguları size geçer. Bundan beslenen insanlara da enerji vampiri deniyor. Aslında insan ilişkilerinin temel prensibi, size pozitif duygu veren herkese bunun iadesini yapmanızdır. Yani ona olumlu bir duygu hissettirmelisiniz. Bu kimi zaman hakedilmiş bir takdir ya da iltifat olabilir.
Aşk ilişkisi yaşayan çiftlerde, bir taraf diğerinden önce ilişkiyi keserse, diğer taraf yarım kalacaktır. Enerji alanı birbirine akarken, aniden akış kesildiğinde, kişi acı çekmeye başlar. Çünkü kişisel enerjisini, görünmeyen duygusal bedeninin bir kısmını sevdiği kişiye kaptırmıştır artık ve geri alamıyordur.
Enerji bedeniniz küçülürken ilk aşamada sizi mutlu eden aktiviteler, birden sıkıcı gelmeye başlar. Hayattan zevk alamaz olursunuz. İkinci aşamasında günlük işlerinizi yapamayacak kadar yorgun ve sıkıntılı hissedersiniz. Biraz daha küçüldüğünde artık hafta sonları evde pijamayla dolaşmak ister, sosyal çevrenizle görüşmeleri ertelersiniz. Son aşamasında ise sürekli uyumak istersiniz. Ancak bu aşamada karakter özelliğinize göre ya çok uyur ya da hiç uyku uyuyamayacak hale gelirsiniz.
Sürekli oturur kalkar, sizi terk eden sevgilinizi düşlersiniz. Kah ondan nefret eder, kah onsuz yaşayamayacağınızı düşünürsünüz. Mantıksızca onun geri dönüşünü beklersiniz.

ENERJİ ALANININ BİR KISMI KARŞIDA KALIR
Bu durumu sağlayan en önemli etkenlerden biri, kendi bünyenize ait olan enerji alanınızın bir kısmının onda kalmış olmasıdır. Aslında ihtiyaç ve özlem duyduğunuz şey, onun size yaşattığı duygudur, dolayısıyla da o duygunun parçası olan enerji parçanızdır.
Enerji parçanızı geri isteme hakkınız vardır. Bunu sadece kendinize ait enerji parçanız için yapabilirsiniz. Onunkini çalamazsınız. Enerji parçanızı geri istemek için önce sıkı bir şekilde öfke ve nefretinizi, varsa suçluluk, pişmanlık, utanç, çaresizlik, korku, panik, kontrol etme isteğinizi atmalısınız. İşin en zor kısmı bu gibi görünür ama kolaydır. Topraklama tekniği ile bunu başarabilirsiniz.
Bir kağıt ve kalem alın elinize ve ona söyleyemediğiniz her şeyi, içinizde kalmış tüm duyguların tepkisini verin. Hem de hiç sansürsüz. Ve sonra eğer bedeninizde, kalp bölgenizde ağırlık varsa bir yastık alıp kuvvetle yatağa vurun. Yastığı vurun.
Ağırlığın azaldığını göreceksiniz. Eğer kasıklarınızda ağırlık varsa, yere uzanın.
Duvara bir yastık koyun ve ayaklarınızla o yastığa hızla ve uzun süre vurun.
Ve en önemlisi, bu ilişkiden çıkartmanız gereken hayat dersinin ne olduğunu bulmaya çalışın. Enerji alanınıza dolmuş olan negatif duyguları boşalttığınızda, kendi enerjinizi geri alabilmeniz için yer açılır.
Artık onu kafanızdan silmeniz için gerçek zemin oluşmuştur.
Eğer onu hiç düşünmemeyi başarırsanız, yani ondan beklentinizi keserseniz, işte o zaman muhakkak sizinle irtibat kurmaya çalışacaktır. Ama unutmayın. Kurduğu irtibat sizin enerjinizi geri ödemek için olacaktır.
Bitmiş ilişkiler yeniden başlamaz.
Başlasa bile çok daha kısa ömürlü olur.
Çünkü oradaki alışveriş bitmiştir.
Yukarıdaki öykü, Aşk ve Beyin adlı kitaptan alıntıdır. Nöroloji uzmanı Dr. Bülent Madi'nin kitabını, meraklılarına tavsiye ederim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

SON DAKİKA

Ayrılık psikolojisi ve yasın 5 aşaması

İnsan olmanın kaçınılmaz deneyimlerinden biri, sevdiğimiz bir şeyi yitirmek. Pek çok öğreti sevginin dünyayı döndüren güç olduğundan bahsederken, o sevgiyi atfettiğimiz şeyin artık ulaşılmaz olması sanki tüm dünyamız yıkılmış gibi hissettirir.

Bir ilişkinin bitmesi, iş kaybı, ölüm, kısacası sevdiğimiz şeyden ayrı düştüğümüz her durumda içimizde bir acıyla baş başa kalırız. Öfke, özlem, üzüntü, hayal kırıklığı gibi hissetmek istemediğimiz pek çok duygu kendini göstermeye başlar. Şunu kabul etmek gerekir, hangi insan acı çekmek ister ki, elbette hepimizin acıya karşı ilk tepkisi onu bir şekilde etkisiz hale getirmek olacaktır.

İnsanın temel savunma mekanizmaları acıyla baş etmeye çalışırken devreye yeniden girer. Bazen kendimizi dondururuz, konuşmamaya, iletişim kurmamaya başlarız. İyi ya da kötü bir şey hissetmek istemeyiz. Bazen kaçarız, kendimizi başka yoğunlukların içine atıp aslında hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışırız. Bazılarımız da aşırı telafi yoluna gidebiliriz, sevdiğimiz şeye yeniden ulaşmak için tüm imkanlarımızı ve gücümüzü sonuna kadar kullanmayı deneriz. Her gün geçmişteki anıları yad eder, eski güzel günleri geri getirmek için kendimizi tüketecek şekilde bir çaba içine gireriz.

Tüm bu tepkilerin hepsi insani, hepsi anlaşabilir ancak sevdiğimiz birini kaybetmiş olmanın gerçeği günün sonunda tüm savunmalara üstün gelecektir. Burada devreye yas süreci girer. Yas konusunda önemli çalışmaları olan Elizabeth Kübler-Ross yasın evrelerinin inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmek olduğundan bahseder. İnkar, olanları kabul edemediğimiz, bu yaşanmış olamaz cümlesinin içimizde yankılandığı evredir. Kaybetmenin verdiği şokla yaşadıklarımızın gerçek olamayacağı düşüncesi aklımıza gelir. Öfke, kaybın gerçekliği ile yüzleştiğimizde kendini gösterir, bir suçlu aramaya, bir neden bulmaya çalışırız. İçimizde olan bitene karşı bir isyan başlar. Neden ben, neden benim başıma geldi soruları zihnimizde belirir. Pazarlık evresinde çaresizliği, umutsuzluğu kabul etmeye başlamakla birlikte hala yollar aramayı sürdürürüz. Bir şansım daha olsaydı, son bir kez daha görebilseydim bu evrede en sık kurduğumuz cümlelerdir. Depresyon, gerçeği tamamen kabul ettiğimizde yaşadığımız, belki de acıyı en yoğun hissettiğimiz evredir. Yalnız kalmaya ihtiyaç duyulan, sosyalleşmenin azaldığı, üzüntünün kendini tüm çıplaklığıyla gösterdiğine tanık oluruz. Son evre olan kabullenme, duyguların yaşanılıp bundan sonrasının, geleceğin düşünülmeye başladığı dönemdir. Tekrar hayata uyum sağlamaya başlarız. Her insanda yasın süresi ve görülen evrelerin sıralaması değişebilir.

Temelinde her insan kaybettiği sevginin ardından acı duyar. Bu acıyı yaşamaya ve hissetmeye izin vermek sağlıklı bir yas sürecinin olmazsa olmazıdır. İzin verilmeyen her acı kendini başka yollardan gösterirken aslında kötü hissettiğimiz süreci de zamansal olarak uzatır, sağlıklı bir başlangıcı uzaklaştırır.

Yas tutmaya hakkınız var. Öfkelenmeye, üzülmeye hakkınız var. Kayıplardan sonra kendinize bu hakkı kullanmaya izin vermek, kabule ve iyileşmeye giden yolu kendine açmak olacaktır.

 

İlginizi çekebilir: Kahramanın, içindeki gücü çalıyor olabilir mi?

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir