aziz nesin in biyografisi / Aziz Nesin: Hayatı, Biyografisi, Eserleri ..

Aziz Nesin In Biyografisi

aziz nesin in biyografisi

AZİZ NESİN’İN BİYOGRAFİSİ ÜZERİNE Celâl İNAL yılında İstanbul’da doğan Aziz Nesin, yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirip Harp Okulu’na geçti. (Belki de hayatının en doğru seçimlerinden birini yaptı. Çünkü Türkiye’nin kurucu unsuru olan askerlerin toplumun en diri ve zinde güçlerinden biri olduğunu biliyordu. Toplum mühendisliği yapabilmenin en dolaysız yoluydu askerlik. Topluma yön ve biçim vermek için asker olmak gerekiyordu. Askerlik sadece parıltılı apoletler ve üniforma değil içinde yaşadığı toplumun geleceğine yön verebilmek için de en önemli mesleklerden biriydi. Zaten “her Türk asker doğar”dı.) ’de Ankara'da Harp Okulunu bitirip asteğmen oldu. (Bana kalırsa en sevimli zamanları bu dönem. Birlikte soluk alıp verdiği toplumun evlatlarıyla daha dolaysız bir ilişki kurabildiği zamanlar. Çünkü ülkenin değişik kentlerinden birbirinden farklı yaşama biçimine sahip çocukların “erkekleşme” sürecine, güç ve iktidarla ilk ve en yalın tanıklıklarına şahitlik ediyordu. Sonraki yıllarda ülke coğrafyasını avucunun içi gibi biliyor olmasının altında bu dönemdeki tanıklıkları yer alacaktır. Asteğmenler uzun dönem askerlik yapanlarla kurmay askerler arasında doğal arabulucu bir nitelik taşırlar ve tercihleri çoğu zaman erlerden yanadır. “Mazlumun ahını almamayı” tercih ederler.) 2.Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugâhta görev yaptı. (Sırtını dağlara gözünü de ufka dikip hedef gösteren Aziz Nesin’i hiç gözümün önüne getiremiyorum. Onun gerçek savaş alanı askeri değil, sivil alan’dı. Çağının pasif bir tanığı değil, proaktif, yol gösteren ve bunu yaparken hiçbir şekilde halkının geri bilincini okşamayan, halk dalkavukluğundan medet ummayan ödünsüz bir kişilik sergiledi. Türkçe’ye adıyla birlikte bir hediye bırakarak giden az sayıda insan vardır. “Tam Aziz Nesinlik Olay”la Türkçeye yeni bir ifade kazandırmıştır. Dile getirdiği çarpıklıklar ve ağır eleştiriler getirdiği akıldışılıklar yüzünden bazen yanlış da anlaşıldı: Eleştiriye tahammülü olmayanlar tarafından “Aziz Nesin, Sen Nesin?” türü aşağılanmaya uğradı.) Erzurum Mustahkem Mevkii İstihâm Taburu Bölük Komutanlığı’na atandı. Bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış olan ordu cephaneliğinin boşaltılmasıyla görevlendirildi. (Bu tür deneyimler daha sonra en yakın dostlarını yitirdiğinde bile onu yeise düşürmedi. Acıya katlanabilmek ve her şeye rağmen ayakta durabilmek için gerekliydi bu. Düşmana inat yüzünden gülücükler eksilmedi ve bazen abartıya varırcasına kahkahalar atması “yakanlara” duyduğu tepki yüzündendir.) Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. (Kanımca kimileri gibi sağında solunda namlusu gökyüzüne doğrultulmuş tüfekle fotoğraf çektirmemiştir. Afilli pozlar ve çalım satan edalar içinde olmamıştır. O bizim sivil hayatta başı bereli ödünsüz komutanımızdır çünkü. Sadece aklın emrettiklerinin komutanı. Ortak aklımız ve vicdanımızın sesi. Red ve inkâr edilen bir halk için baskı dönemlerinde “Dağ Türkü” denilmişti. Aziz Nesin kendine yakışan uslubuyla bugün bile henüz çözülemeyen Kürt soruruna ilişkin şunları söyleyecekti. “Bu ülkede dağ Türkleri’ne haksızlık yapılıyor”.) Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla görevlendirildi. (Zaten yaşamının hiçbir döneminde saldırgan olmadı. Hep savunanların yanında yer aldı. Türkiyeli aydının ölüm sessizliğine gömüldüğü 12 Eylül’de askeri darbe döneminde “aydınlar bildirisiyle” haksızlıklara baş kaldırdı.) Askerlikten ayrıldıktan sonra Karagöz Gazetesinde ve Yedigün Dergisinde redaktörlük ve yazarlık yaptı, profesyonel olarak yazarlığa başladı. Thomas More “Ütopya” adlı eserinde “başarısız bir rahip olmaktansa iyi bir insan olmayı seçtim” demişti. Aziz Nesin’in edebiyatçı ve mizahçı kişiliğinin dönüm noktasıdır bu tarih. Bu da onu Türkiye’de sadece yazarak yaşamını sürdürebilen az sayıda insandan biri yapacaktı.) Tan Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı. (4 Aralık'ta tek parti iktidarı üniversite gençlerine Tan Gazetesi'ni yaktırdı.) (Yakanlar bir sonraki yangın için de Aziz Nesin’inin açıklamalarını mazeret sayacaktı. Gerginliklerden medet uman ve Alivilerle – Alevi olmayanları birbirine kırdırtmak isteyenler tarafından yüreklerimizden silinemeyen büyük yangının Sivas, katliamının sorumlusu gibi gösterildi.) Sabahattin Ali ile birlikte Markopaşa ve süreği olan gülmece gazetelerini çıkardı. (“Git derdini Marko Paşa’ya anlat” bu dönemlerden kalmadır. Hak ihlalleri için son başvurulacak merci olarak tanımlanır Marko Paşa. Bütün umarsızlar için başvurulacak son merciidir.) Bursa'ya sürgün edilerek güvenlikte gözaltında tutuldu. (Buna en fazla Bursalılar sevinmiştir. Kamuda bütün meslek grupları için zorunlu olan rotasyon “doğu görevi” aydınlar ve sanatçılar için de gerekli. Ankara’dan ve İstanbul’dan sadece güçlü olanlar ahkam kesebilir.) İkinci kitabı olan 'Azizname' adlı taşlama kitabını çıkardı. Bu kitap için İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda aklandı. (Bunu daha sonra diğer mahkeme süreçleri izleyecektir. Sadece okurlar değil mahkema erkanının da Aziz Nesin’in yazdıklarından haberdar olabilmesi için yapılmıştır bu yargılamalar. Adil bir yargılamada söz savunmaya da verilmektedir.) İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk her üçü birden Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı savıyla aleyhine dava açtılar. 6 ay hapse mahkum edildi ve ceza infaz edildi. (Bu Aziz Nesin’in sadece Türkiye’de değil dünya da tanınmasına ve bilinmesine katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Pehlevi ve Mısır Kralı Faruk’u emin olun pek çok İngiliz, İranlı ve Mısırlı hatırlamaz bile, ama bütün bu ülkelerinin yurttaşları Türkiye denince dört ismi hatırlar, “Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney ve Aziz Nesin”.) İstanbul'da yeni kurulmaya başlanan Levent'te bir dükkan kiralayarak Oluş Kitabevi'ni açtı. Sabahları Levent'teki evlere gazete dağıtıyordu. (Kitabevinde sadece kitap satarak yaşamını sürdüremeyeceğini o da biliyordu. Levent’teki evlere gazete satmak zorunda bırakanlar utansın.) İki küçük çocuğuyla birlikte Levent'teki kitabevinden geçimini sağlayamayınca Beyoğlu'nda Bursa Sokağı'ndaki yeni yapılmış hanın bir odasında 'Paradi Fotoğraf Stüdyosu'nu bir ortağı ile birlikte kurdu. (Burada toplumun ve “halkımızın kuruüzüm tanelerinin” fotoğrafını çekti. Yakışıklı delikanlılar ve güzel kızların vesikalık fotoğraflarının yanına röntgenini çektiği toplumun sorunlu yanlarını da gösterdi.) Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkânlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Aziz Nesin'de suçlu olarak Sıkıyönetimce tutuklandı. (Yıllar sonra asıl suçlunun Teşkilat-ı Mahsusa olduğu anlaşılacaktır. Atatürk’ün Selanik’teki evinin kundaklanması bahane yapılarak İstanbul’daki azınlıkların ev ve işyerleri talan edilmiştir.) - 57 İtalya'da (Bordighera'da) yapılan uluslararası (yirmi iki ulus) gülmece yarışmasında iki yıl arka arkaya birincilik ödülü olan Altın Palmiye'yi 'Kazan Töreni' ve “Fil Hamdi” adlı öyküleriyle kazandı ve bu ödülü devlet hazinesine bağışladı. (Oysa devlet daha sonra yoktan var edilmeye çalışan ve tek geliri Aziz Nesin’in yayanlarının telif ücreti olan Nesin Vakfı’nın faaliyetlerini engellemeye çalıştı.) Zübük adlı haftalık bir gülmece gazetesi çıkarmaya başladı. (Derginin adı ile Türk siyasal yaşamına “kaypak ve kişiliksiz politikacı” anlamına gelen bir sözcük daha kazandırdı.) Sahibi bulunduğu Düşün Yayınevi anlaşılamayan bir nedenle bir gece yandı. Üst fiyatları 3 milyon lira olan (bugünkü para değeriyle en az yarım milyar lira) depodaki kitapları yandı. (“Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz” ve bu ilk yangın değil. Sadece aşkın ateşi yok. Yobazın, bağnazın ve halden bilmezin ateşi daha fazla yakar.) Elli yaşındayken ilk kez pasaport alabildi, ve yurtdışına çıktı. Çağrılı olduğu Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a gitti. (Gecikmiş bir buluşma bu. Darbeciler cezalandırılmazsa bile bir sure sonra unutulur. Yazarlar ve sanatçılar ise bir daha silinemeyecek bir biçimde insanlığın gönlündeki en ayrıcalıklı yerini alır. Reel politik, halkların arasını açarken kültür, sanat ve edebiyat halkları buluşturur.) Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü Altın Kirpi'yi 'Vatani Vazife' adlı öyküsüyle alır. (Bunu ’de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında 'Üç Karagöz' adlı oyunuyla kazandığı ödül, ’da Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında 'İnsanlar Uyanıyor' adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü ve ’te 'Çiçu' adlı oyunla Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülü izler.) Kimsesiz çocukları yetiştirmek için Nesin Vakfı’nı kurdu. (“Hiçbir şey vardan yok, yoktan var edilemez” diyenler bir kez daha yanıldı. Nesin Vakfı’nın yoktan var edildiğini herkes bilir. Nesin Vakfı yaptıklarından dolayı takdir beklemezken hukuki engellerle boğuşmak zorunda kalır. Tabii ki bunun üstesinden gelir.) Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin Lotus ödülünü kazandı. (“Bakmayın çocuklar sarı saçlı olduğuma/ Ben asyalıyım, Afrikalıyım” diyen ozanın ülkesinden bir başka evrensel yazarı hatırladı Asya – Afrika Yazarlar Birliği.) Lotus ödülünü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. (Aziz Nesin’in yazdıkları sadece ülkesinde değil, dünyada da olumlu yankılarını bulacaktı.) Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. (“Yakın komşu uzak kardeşten daha hayırlıdır” diyor bir Suriye atasözü.) TürkiyeYazarlar Sendikası Başkanı seçildi. (Çok prestijli bir sendika. Tabii ki prestijli bir başkanı olacak, fakat bu sendika kaç toplusözleşme yaptı hatırlamıyorum. Bu da benim bilgi eksikligim.) 'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı romanıyla Madaralı roman ödülünü kazandı. (Bir plaket, okurlarının ve dostlarının alkışları ve bir ödül daha…) Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırıldı. 'Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi'nde bir ay kalarak tedavi gördü. (Safra kesesinden ameliyat olacak değildi tabii. Olup bitenler karşısında en çok kalbi ve yüreği yara alıyordu çünkü. İnciniyordu.) ABD'de Indiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrıldı. Pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamadı. (Bu sadece seyahat özgürlüğü elinden alındığı için değil, zaten diğer özgürlüklerin de baskı altına alındığı dönemin kanıtıdır.) (20 Aralık) Şan Sinema Salonu'nda Doğumgünü töreni yapıldı. (Dostları ve okurları 70 mumu birlikte söndürmüşlerdir.) Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. (Gündem yaratan aydınlar dilekçesi’nde nelerden söz ediliyordu? 2 Haziran tarihli Hürriyet Gazetesi’nde aydınlar dilekçesi bir kez daha haber yapılmış ve şunlar söyleniyor: AYDINLAR DİLEKÇESİ Türkiye'nin 12 Eylül rejiminden çıkış sancıları yaşadığı bir dönemde 5 Mart tarihinde Yazar Aziz Nesin, sanatçılar Esin Afşar ve Bilgesu Erenus, eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Fehmi Yavuz, Prof. Hüsnü Göksel ve Prof. Bahri Savcı'dan oluşan bir heyet Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı'na "Türkiye de demokratik düzene ilişkin gözlem ve istemler" başlıklı dilekçeyi sundu. Dönemin bir çok aydınının imzaladığı dilekçede, "toplumun kendisinden haberli olmasının ve her türlü eleştirinin basında yer bulmasının zorunlu olduğu" kaydedildi. Dilekçede örgütlenme ve katılım hakkının anayasal düzenlemeler içinde en geniş güvencelere kavuşturulması da istendi. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dilekçecileri "Vatan hainliği" ile suçlamış ve aydınlar hakkında dava açılmıştı. Ancak dava, aklanma ile sonuçlanmıştı. Bir grup bilimadamı yazar ve sivil toplum örgütü temsilcisi, aydın tarafından imzalanarak, yılında dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e verilen ve kamuoyunda ''Aydınlar Dilekçesi'' olarak bilinen dilekçeyi, 19 yıl sonra yeniden gündeme getirerek, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na verdiler. Dilekçe grubu sözcüsü Şanar Yurdatapan, TBMM İnsan Haklarını Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış'ı ziyaretlerinde yaptığı konuşmada, dilekçeyi Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı'na da sunacaklarını belirterek, 19 yıl önce verilen dilekçeyle ortaya konan sorunların bugün de sürdüğünü söyledi. 19 yıl önce aydın tarafından verilen dilekçenin dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından ''ihanet'' olarak suçlandığını hatırlatan Yurdatapan, ''Neredeyse satırına dokunmadan sadece tarih ve makamları değiştirerek bu dilekçeyi yeniden gündeme getiriyoruz'' dedi.) Ekin A.Ş'nin kurulması girişiminde bulundu. (Çünkü aydın sadece hariçten gazel okuyan değildi. Ekin A.Ş. ile de ihale zengini olmak değil, bu toplumdan aldıklarını yine onlara vermek için gerekliydi bu. Çünkü bütün demokratik kurumlar kapatılmış, tersaneler özelleştirilmek istenmişti.) İngitere'de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi. (Nereden nereye? Sen kalk İngiltere Kraliçesi Elizabeth tarafından mahkemelik ol, 6 ay ceza al, mapus yat. Aynı ülkenin Pen Kulübü seni onur üyesi yapsın. Son gülen kim?) TÜYAP'ın düzenlediği 'Halkın Seçtiği Yılın Yazarı' ödülünü kazandı. (Türk mizahının ve okurlarının aslında tüm zamanlar için seçtiği yılların yazarı olarak anılacaktır.) 'Demokrasi Kurultayı'nın toplanmasında etkin görev aldı. Oluşturulan 'Demokrasi izleme Komitesi'nin iki başkanından biri oldu. (Sadece izleyen değil, müdahale eden bir aydın ve sanatçıydı o.) Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen 'Tolstoy Altın Madalyası'na değer görüldü. (Sadece nefret ve kin üretenler onu tanımak istemedi.) (19 Mart) Ankara'da Sanat Kurumu'nda Yaşı kutlandı. (Dostları ve okurları onun yanıbaşındaydı.) 5 Temmuz Çeşme'deki imza günü sonrası, saat 'te öldü. (Nesin Vakfı’nın çocuklarının oynadığı yere ve onun kıymetini bilen kalplerimize gömüldü.)

kaynağı değiştir]

Çocuk Kitapları[değiştir kaynağı değiştir]

Aşağıda, Aziz Nesin'e özgü başlıca yazım biçimleri verilmiştir.

-beri, -buçuk, aradabir, ara sıra, arayer, azbiraz, azçok, azkaldı, azkalsın, başüstüne, beribenzer, bibakıma, bibaşına, biçok, bidolu, bigün, bikaç, bikez, birara, bir arada, birdenbire, biriki, bisüre, bisürü, bişey, bitakım, bitane, bitek, bitürlü, biyana, biyer, buyüzden, candarma, cıgara, çokaz, enaz, ençok, epiy, fotograf, gülegüle, hangibir, herhangi biri, herneyse, herşey, hertürlü, heryan, heryer, herzaman, hiçbirşey, hiç kimse, hoşgeldin, hoşbulduk, Istanbul, ikidebir, işgören, kıravat, kimbilir, nağra, pek az, pek çok, sağol, Sıvas, tiren, ya da ve yazıyla gösterilen her sayı bitişik

Eserleri[değiştir

Aziz Nesin Kimdir? Aziz Nesin Kitapları,En Önemli Eserleri, Hayatı, Sanat Anlayışı ve Edebi Kişiliği

Giriş Tarihi: Son Güncelleme:

Aziz Nesin kimdir, gerçek ismi Mehmet Nusret Nesin olan şair, 20 Aralık yılında Heybeliada’da dünyaya gelmiştir. 6 Temmuz yılında ise Alaçatı’da vefat etmiştir. Herkes tarafından tanınan ismiyle Aziz Nesin, kısa hikaye, tiyatro ve şiir alanlarında birden çok eseri bilinen Türk mizah yazarıdır. Aziz Nesin hayatı kısa bir örnek vermek gerekirse, yazarın babası Abdülaziz Bey Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinden gelerek İstanbul’a temelli yerleşmişlerdir ve bahçıvanlık yaparak yaşamını sürdürmektedir.

Aziz Nesin Kimdir? Aziz Nesin Kitapları,En Önemli Eserleri, Hayatı, Sanat Anlayışı ve Edebi Kişiliği

Aziz Nesin kimdir, 20 Aralık 'te İstanbul'da dünyaya gelmiştir. senesinde Ankara Harp Okulu'ndan mezun olan şair, senesinde subaylık mesleğini bırakarak gazete yazarlığına geçiş yapmıştır. Aziz Nesin, meslek hayatına senesinde Millet Dergisi ile adım atmıştır. Daha sonraları ise Sabahattin Ali ile beraber Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba isimli dergileri piyasaya sürmüştür. Kısa sürede dünya çapında tanınan bir mizah yazarı oldu. Aziz Nesin hayatı kısaca bu şekildedir.

Aziz Nesin Kimdir?

Aziz Nesin kimdir, bir diğer ismi ile Ahmet Nusret Nesin 20 Aralık tarihinde İstanbul Heybeliada'da dünyaya gelmiştir. Kısa hikaye, tiyatro, mizah ve şiir dallarında birden fazla eseri olan Türk mizah şairidir. Aziz Nesin UNESCO Dünya çeviri bibliyografyasına göre kaleme aldıkları eserleri İngilizceye çevrilen şairler arasında dördüncü olarak yer almıştır. Şairin babası Abdülaziz Bey Giresun şehrinin, Şebinkarahisar ilçesine bağlı olan Ocaktaşı köyünden gelerek İstanbul'a taşınmış ve yaşamını bahçıvanlık mesleğiyle sürdürmüştür.

Aziz Nesin eğitimine küçük yaşlarda İstanbul Süleymaniye'de yer alan Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi 3. sınıfına yazılmıştır. İki sene kadar Darüşşafaka Lisesi'nde eğitim görerek, senesinde ise Kuleli Askeri Lisesini, daha sonra da 'de Ankara'da Harp Okulu'nu bitirerek asteğmen olarak göreve başlamıştır. En sonunda da 'da Askeri Fen Okulu'ndan mezun olmuştur. Aziz Nesin hayatı boyunca toplam 4 kere okul değiştirmiştir. Aziz Nesin Hangi akım ve topluluğa dahil, Aziz Nesin hangi dönemde ortaya çıkmıştır kısaca şöyle özetleyebiliriz; şair Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın toplumcu gerçekçilik akımından gelmiştir.

Aziz Nesin Kitapları, Eserleri, Hayatı, Sanat Anlayışı ve Edebi Kişiliği

Aziz Nesin edebi kişiliği şu şekilde sıralanmaktadır;

  • Yalnızca Türk edebiyatının değil; dünya edebiyatının da bilinen mizah şairi olan Aziz Nesin, Türk mizahını dünyaya yaymıştır ve genç mizah şairlerine örnek olmayı kendine amaç edinmiştir.
  • Yazarlık yaşamına ilk olarak şiirle başlangıç yapmış, daha sonra mizah dışı gerçeklerden yansıyan öyküler yazmış ve mizahi öykülere merak salarak kaleme aldığı onlarca eserle adını duyurmuştur.
  • Eserlerinde işlediği konular şu şekildedir; toplumdaki haksızlık, insanların birbirine karşı yaptığı zulüm, sosyal hayatı zedeleyen davranışlar. En olası durumlardan bile öykü konusu bulmuş ve kaleme almıştır.

Sosyal gerçekçi bir anlayışla eserler veren yazar, yapıtlarında çok fazla abartıya kaçmış, tekrarı çok olan, masal tekerlemelerini andıran cümlelere fazlaca başvurmuş, sade bir dille ve başarılı bir üslupla yazmıştır. Aziz Nesin kitapları ve eserleri olarak toplamda adet bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri şu şekildedir; Gol Kralı, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Surnâme, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Tek Yol.

Aziz Nesin Sözleri

Aziz Nesin'e ait 15'ten fazla söz bulunmaktadır. Bunlar arasından Aziz Nesin sözleri birkaç tane sizler için sıraladık;

  • "Mizah, dünyamızı gülünç olmaktan kurtarır."
  • "Korku, en beşeri duygudur. Benim iktidarlara başkaldırışımı görenlerden kimi beni korkusuz insan sandılar. Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. Korkarım, yine söylerim."
  • "Yani dedim, çocuk çocuk olursa normaldir, büyük olursa değil."
  • "Deliler de ölür, ama hiç ölüler delirir mi?"
  • "İşin zoruna gideceksin. Her zaman zoru dene Zoru yapamasan bile, zoru yapmaya çalışarak hiç olmazsa kolayını yaparsın."
  • "Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur ve orası hep boştur. Sarılınca, sağ yanını onun kalbi doldurur"
  • "Doktorlar anlamadı ama ben hastayım. Hastalığımı biliyorum: umutsuzluk, kırgınlık"
  • "Ölümle şaka olmaz! Diyeceksin. Bizim gibilerin yaşamı bile şakadan geçince, ölümü bir rezillik oluyor."
  • "Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksanız, sorun kendiliğinden çözülecek aslında."

ARKADAŞINA GÖNDER

Aziz Nesin Kimdir? Aziz Nesin Kitapları,En Önemli Eserleri, Hayatı, Sanat Anlayışı ve Edebi Kişiliği

SON DAKİKA

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir