Doğa ya dost bir yaşam mümkün olabilir mi?
Toprak Işık'ın büyük beğeni toplayan "Fen ve Teknoloji" dizisinin ikinci kitabı Baba Beni Anlasana, madde ve değişim konuları üzerine ilham verici bir direniş hikâyesi anlatıyor genç okurlarına
Yıl boyunca okula gitmek yetmezmiş gibi, bir de yaz tatili süresince dershaneye gitmek Olacak şey değil! Ceren, uzun ve yorucu geçen bir eğitim-öğretim yılının getirdiği ruh haliyle hayatında bir takım değişiklikler yapmakta kararlı gibi görünüyor. Peki, ama nasıl?.. Ceren, çareyi kendi gibi isyankâr ruhlu babaannesi Kimya Nine'nin yanına kaçmakta buluyor. Kimya Nine emekli bir profesör. Bizimora adında, ekolojik bir köyde yaşıyor. Yıllar boyunca şehir hayatının getirdiği olumsuzluklardan bunalarak hem ruhsal hem de bedensel bir yeniden doğuş ihtiyacı hisseden Kimya Nine, bu köyde uzun zamandır düşünü kurduğu doğal yaşamın temellerini atıyor. Ceren'i böyle bir adım atmaya yüreklendiren asıl şey ise babaannesinin yıllar önce şehir hayatına karşı sergilediği bu başkaldırış ve girişimci ruh oluyor
Ceren, telaşlı babası Keşif Bey ve duygusal annesi Arzu Hanım'ın tüm ısrarlarına rağmen geri dönmüyor ve bir yolunu bulup Kimya Nine'nin yanında kalmayı başarıyor. Bizimora'da hayat şehirdekinden çok daha güzel, çok daha mutlu geçiyor. Ama tahmin edileceği üzere, şehrin hemen yanıbaşındaki böylesi bir doğal güzellik yüksek medeniyetin gözüne battıkça batıyor Plan hazır: Bizimora'yı yıkıp yerine rant elde edilecek yüksek konutlu bir site projesi hayata geçirmek.
Peki, on yıl boyunca dişiyle tırnağıyla, hiç dur durak bilmeden Bizimora'yı güzelleştirmek için çırpınıp duran Kimya Nine, böyle bir şeye müsaade eder mi dersiniz? Tabii ki hayır! Pes etmek yok! İdealist Kimya Nine'nin idealist torunu Ceren, Başkan'ın oğlu Doruk ve köyün iki sakini Nuh ile eşi Zeynep'i de yanına alarak akıllara durgunluk verecek bir direniş sergiliyor. Üstelik karşılarına çıkan pek çok tatsız tesadüfe rağmen
Çoğunluğu çocuklardan oluşan bir avuç insan topluluğunun gösterdiği bu büyük dayanışma ve mücadele, hayatta karşımıza ne çıkara çıksın umudumuzu asla yitirmememiz gerektiğini bize bir kez daha anımsatıyor. Baba Beni Anlasana, doğa ile dost bir yaşamın mümkün olabilirliğini sorgularken, aynı zamanda böyle bir yaşam biçiminin kaçınılmaz olduğunu da vurgulamaktan geri kalmıyor
Toprak Işık'ın büyük bir titizlikle, 4. 5. ve 6. sınıf fen ve teknoloji ders konularını roman kurgusu içerisinde sunduğu bu keyifli dizi, türünün en iyi örneklerinden biri olarak selamlıyor okurlarını.
(Tanıtım Bülteninden)
Neyleyek ( Bm )
2. Sənə də qalmaz ( Em ) Si notundan 2. Neqaret ritmsiz
3. Küçələrə su səpmişəm ( Am ) Adagio
4. İntizar ( Am ) Canıma qesd eyleyen
5. Əlvida ( Em ) Başta Chopin
6. Nasıl geçti habersiz ( Am ) Sol # sesinden başlayır
7. Ayrılıq ( Gm )
8. Sarı gəlin ( Gm
9. Uşaqlığın neğmesi ( Dm )
Keşke ( Bm )
Bilmem burada daha önce söz etmiş miydik; bizim Yıldırayla İstanbuldan göçme gibi bir hayalimiz var. Hayal de demeyelim de, amacımız, böyle bir orta vadeli planımız var. İstanbulu artık sevmiyoruz. Her gün balkonumuza gelen kumruları, serçeleri, sokakta kavga eden kedileri ya da sahildeki dut ağacımızı sevsek de; vapura binip martılara ekmek atmaktan hiç bıkmasak da; bisikletle bu deli kentin sokaklarında dolanırken papağanların peşine takılsak da; Adalara her gittiğimizde “Oh iyi ki burası var, daha sık gelmeliyiz!” desek de Burayı artık sevmiyoruz. İstanbul bizi boğuyor. Var olan üç beş parça yeşil alanını bile katleden bir kentin (kişi başına düşen yeşil alan miktarı 1,3 metrekare olan bir kentin) nesi sevilir ki zaten?
Amacımız Egede bir yerlere sığınmak. Bir iki yer de var aklımızda; biraz gezip dolaştık zamanında. İş daha da ciddiye bindiğinde son kararımız neresiyse gidip daha kapsamlı bir saha araştırması yapacağız. Dediğim gibi, işin bu kısmı hayal değil, amaç. Ama bunu gerçekleştirdiğimiz zaman neler yaparız diye düşününce hayaller devreye giriyor. Bir kere şöyle güzel bir bahçe hayal ediyoruz. Bir köşesinde enginar falan yetiştireceğimiz, kapısının üzeri hanımeli kaplı bir bahçe. Kediler, keçiler, belki kazlar Neden olmasın? Ben bahçede yer olsa da bir köşesine minik bir seramik atölyesi kursam diye hayal ediyorum. Yıldıray, Roald Dahlınki gibi bir yazma kulübesi düşlüyor. Ben dağda bir ev istiyorum; Yıldıray deniz kıyısına yakın olsun diyor. Dağ ya da deniz, her ikimiz için de etrafı keşfe çıkarken bisiklet tepesinde olmak esas
Üf nasıl da hayale daldım bir anda! Yapılmayacak şey mi ama? Elbette günün birinde bir şeyler olacak. Toprak Işıkın son kitabı “Baba Beni Anlasana”yı okurken, kitabın kahramanlarından Kimya Ninenin hayallerini nasıl gerçekleştirip bunlara sıkı sıkı sarıldığını izlerken “Evet,” dedim, “neden olmasın, elbet bir gün bir şeyler olacak!”
Doruk ve Ceren, okulları yaz tatiline girdiği halde dersaneye gitmek zorunda olan çok yakın iki arkadaştır. Sonunda Ceren isyan bayrağını çeker ve evi terk edip babaannesi Kimya Ninenin yanına taşınır. Onunla bir türlü uzlaşmayı beceremeyen babası küplere binse de Cereni dönmeye ikna edemez. Sonunda bir orta yol bulurlar. Babası her hafta gelecek ve Cerene Fen ve Teknoloji kitabından üç soru soracaktır. Ceren soruları bildiği sürece babaannesinin evinde kalmaya devam edecektir.
Dorukun aile yaşantısı ise bambaşkadır. Tam bir bilgisayar oyunları tutkunu olan Dorukun bir dediği iki edilmez. Doruk, belediye başkanı olan babanın en zayıf noktasıdır.
Kimya Nineye gelince Kimya Nine bundan yıllar yıllar önce bir hayalin peşinden gitmiş ve Bizimora adlı ekolojik yerleşimin temellerini atmıştır. Oğlu bu girişimde annesine destek olmak bir yana, her fırsatta onu bu “boş hayalden” vazgeçirmeye uğraşan biridir. Bir zamanlar öğrencisi olan belediye başkanı ise zaman içinde çok farklı bir yolda ilerlemiştir. Fakat günün birinde Bizimoranın yerine daha kârlı bir yatırım yapılabileceğini fark eden Başkanın yolu Kimya Nine ile yeniden kesişir.
“Baba Beni Anlasana”, Toprak Işıkın daha önce yazdığı “Babam Okulun En Çalışkanı” adlı kitapta olduğu gibi fen ve teknoloji dersini esas alıyor. Bir önceki kitapta “Canlılar ve Hayat” konusunu öyküsüne yediren Işık, bu kez kendine konu olarak “Madde ve Değişim”i seçmiş. Kitabın başında yazan nota göre, yazar fen ve teknoloji dizisine “Fiziksel Olaylar” ve “Dünya ve Evren” konularıyla devam edecekmiş. “Babam Okulun En Çalışkanı” hakkında yazdığım yazıda da dediğim gibi, bilgiyi aktarmanın pek çok yolu var. Toprak Işık bilgiyi bir romana usul usul yedirerek aktarmayı tercih ediyor. Böylece ortaya hem keyifli bir öykü çıkıyor, hem de bilgileri ağır ağır, yorulmadan hazmediyoruz.
Kitap, satırları arasına gizlenmiş fen bilgisi dışında, çok önemli bir konuya daha değiniyor: Sürdürülebilir yaşam. Bizimorada sunulan yaşam modeli, bugün hâlâ ihmal ettiğimiz, yok saydığımız, ciddiye almadığımız ama asıl olması gereken yaşam biçimi. Ekolojik, çevreye duyarlı, çevreyle uzlaşarak yaşanan yeşil bir yaşam modeli sürüyor Bizimorada. Besinlerini tamamen doğal yollarla yetiştirildiği, elektiriğin su ve güneş ile üretildiği, her şeyin dönüştürüldüğü, doğaya saygı duyulan bir yer Bizimora.
“Hayatta tek bir amaç vardır: insan gibi yaşamak. Biz de burada insan gibi yaşamaya çalışıyoruz.” (Kimya Nine)
Ne yazık ki ideal olanın bunun tam tersi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Üç karış yeşilliğe göz diken, onlarca katlı apartmanlarda yaşamanın “medeniyet” kabul edildiği, ranttan gözü dönmüş insanların ortada cirit attığı, giderek görgüsüzleşen ve topraktan, doğadan son sürat uzaklaşan bir toplum olduk. Bunu savunan, destekleyen yöneticiler de cabası Dorukun babası tam da böyle bir adam işte.
“Şehir kurmak sadece bina dikmek değildir. Sadece içi güzel daireler yapmak da değildir. Şehir yaşayan bir organizmadır. Dünya da öyle” (Kimya Nine)
Kitapta ayrıca ebeveyn-çocuk çatışması da birkaç boyutta öne çıkıyor. Ceren ve babası Keşif Beyin çatışması, Dorukla babasının çatışması ve Keşif ile Kimyanın çatışması. Onlar uzlaşma yolu ararken, bize de üzerine düşünülecek çok sayıda ilişki modeli sunuluyor.
“Baba Beni Anlasana” içinde yaşadığımız dünyadan alınmış güzel bir kesit. Bizimora ya da Kimya Nine birer kurgu ögesi olabilir. Ama yaşadığımız dünya gerçek. Yaşadığımız dünyaya yaptıklarımız da. Bunu çocuklara ne kadar erken anlatırsak, onların gözünü ne kadar erken açarsak o kadar yol katederiz.
Ormanı ayağımızın dibine getirmeyi vaat eden müteahhitlere selam olsun!
Baba Beni AnlasanaDolap Kapağı Banu, MSGSÜ'nde Sanat Tarihi okuyup akademik hayatın kıyısından döndü ve kendini televizyonda çeşitli kültür-sanat ve çocuk programları için metin yazarlığı ve senaristlik yaparken buldu. Çocuk kitapları okumayı ve çocuklar için yazmayı, bisiklete binmeyi, seramik yapmayı, origami sanatını ve kâğıt kesip yapıştırmayı seviyor. Bir süredir zamanının çoğunu Cincüce Bobin Hizmetleri isimli seramik ve kâğıt atölyesinde geçiriyor.