bakatalı tayyip / BAKATALI TAYYİP

Bakatalı Tayyip

bakatalı tayyip

’Son Osmanlı Padişahı’nın dedesi Bakatalı Tayyip

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Başbakan Erdoğan, metrobüs hattının açılışında bir pankartla karşılandı: "Son Osmanlı Padişahı I. Recep Tayyip Erdoğan!" Başbakan Erdoğan’ın ailesinin Osmanlı Sarayı ile bir ilgisi var mıydı?

Dede Bakatalı Tayyip, Rize’de İttihatçıların fedaisi miydi? Karadeniz’deki Ermeni ve Rum tehcirinde görev aldı mı? Savaşta nasıl ortadan kayboldu?Bakatalı Tayyip’in bilinmeyen hikáyesi.

TARİH, 8 Mart Ruslar, Rize’yi işgal etti.Yöre halkı evini, bahçesini, hayvanını bırakıp Trabzon’a doğru kaçmaya başladı.

Ruslara en büyük yardımı Karadeniz’deki Rum ve Ermeni çeteler yaptı.

İki yıl önce İstanbul’dan Rize’ye gelen ve buradaki yerli halkın katılımıyla gücünü artıran Teşkilat-ı Mahsusa fedaileri, bu kez işgalci güçlere karşı çete savaşı vermeye başladı.

Bu İttihatçı fedailerin arasında yörede "Bakatalılar" olarak bilinen aileden kimseler var mıydı?

Teşkilat-ı Mahsusa

Tarih, 17 Kasım

Ayrılıkçı çetelerle, onların yöntemlerini kullanarak gayri nizami harp yapmak amacıyla paramiliter Teşkilat-ı Mahsusa kuruldu.

Teşkilat, Harbiye Nezareti’ne bağlıydı. Beş kişilik çelik çekirdek yönetim kadrosu vardı:Dr. Nazım, Dr. Bahaeddin Şakir, Yüzbaşı Atıf (Kamçıl), Binbaşı Süleyman Askeri, Emniyet Müdür Muavini Cemal Azmi.

Başkan, Süleyman Askeri idi.

Teşkilatın iki birimi vardı: Harici ve Dahili.

Harici bölüm, düşman topraklarına gerilla tipi akınlar yapmak, cephe gerisinden sızarak sabotaj eylemleri düzenlemek, düşman hakkında istihbarat toplamak, propaganda yapmak.

Dahili bölüm ise, yurtiçinde asayişi sağlamak, mahalli güçleri örgütlemek, propaganda yapmak.

Sadece askerler değil siviller de -Mehmet Akif’ten (Ersoy) Said-i Nursi’ye, İzmir’de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’den şair Mehmet Emin’e(Yurdakul) kadar- gönüllü olarak teşkilata katıldı.

Her kesimden ve görüşten insanı tek yüksek hedef birleştirmişti: Vatanı savunmak! Bu nedenle Kafkasya’dan Hindistan’a, Avrupa’dan Arabistan çöllerine kadar; sonuçta ömrünü çoktan tamamlamış bir imparatorluğu yeniden diriltmek için öldürdüler, öldüler, esir düştüler.

Tarih, 1 Kasım

Ruslar, karadan ve denizden Karadeniz’e harekáta başladı.

Rus donanması Karadeniz kıyılarını bombalarken, kara ordusu Artvin’i işgal etti.

Aynı günlerde Teşkilat-ı Mahsusa fedaileri İstanbul’dan Karadeniz’e geldi ve merkezi Trabzon’da bulunan Lazistan Müfrezesi Komutanlığı kuruldu. Bölgedeki neredeyse tüm erkekler silah altına alındı.

Kimler yoktu ki gönüllüler arasında; Tuzcuoğlu Memiş Grubu, Basaoğulları, Alemdaroğulları, Sipahioğulları, Mataracılar vs.

Bakatalı Tayyip bunlar arasında mıydı? Bilinmiyor!

Ermeniler kurmayı düşündükleri Büyük Ermenistan sınırları içine Doğu Karadeniz’i katmak istiyorlardı. Rumlar da Ermenilerle ittifak halindeydi.

Savaş sırasında Rus ordusuna destek veriyor, cephe gerisinde ayaklanma çıkarıyorlardı.

Trabzon vilayeti salnamesinde merkez, Canik, Rize ve Gümüşhane’de 50 bin Ermeni vardı. Hepsi değil ama önemli bir bölümü iç bölgelere tehcir edildi. Ancak göç yollarında saldırılar, hastalıklar ve nakliye araçlarının olmaması yüzünden binlerce Ermeni öldü.

Bu arada sadece Ermenilere tehcir yapılmadı. 16 Haziran ’da eli silah tutan yaş arasındaki Rumlar da Karadeniz’den uzaklaştırıldı.

Bu tehcir sırasında Bakatalı Tayyip görev yaptı mı? Bilinmiyor!..

Kahraman Laz uşakları

Ermeni ve Rum tehcirlerine rağmen, Sarıkamış’ta büyük kayıp veren Osmanlı Ordusu, Rusların Karadeniz harekátını durduramadı. Rus Ordusu, Trabzon’a kadar yaklaştı.

Teşkilat-ı Mahsusa müfrezelerinin mevcudu bin kişiye kadar düştü. Bu fedailerin de tek yapabildikleri; Rus askerlerinin kıyafetlerini giymek ve içlerine sızıp eylem yaparak Rusları durdurmaktı.

Rizeli Pekmezli Köyü’nden Serdümen Recep, Çakıroğullu İsmail Ağa, İkizdereli Süleyman Sırrı,Mataracı Mehmet, Pazarlı Talatorzade Fevzi, Rizeli Lazoğlu Mustafa, kahramanlıklarıyla örnek oldular.

Rusya’daki Bolşevik devrimi sonucu Ruslar çekilmeye başladı.

Fakat Ermenilerin Karadeniz’i bırakmaya hiç niyeti yoktu. Teşkilat-ı Mahsusa ile aralarında kanlı çarpışmalar oldu. Rize, 2 Mart ’de kurtarıldı.

Bakatalı Tayyip kayıptı

Bakatalı Tayyip kayıp

Potamya; Rize’nin Güneysu İlçesi’nin Osmanlı dönemindeki adıydı.

İlçeye bağlı Tepebaşı (Singaz) ile Dumankaya (Pilihoz) köylerini birbirinden ayıran ve "Ayane Dağı" olarak bilinen tepede, Rus işgalinden kalma çadır direkleri bugün hálá mevcuttur.

Başbakan Erdoğan’ın baba tarafı Pilihozludur.

Babası bu köy doğumlu; Ahmet Erdoğan.

Dedesi Bakatalı Tayyip.

Kafkasya’dan geldikleri söyleniyor. Başbakan Erdoğan’a göre Gürcüler.

Yöre halkına göre Bakatalılar, Çeçen ya da Çerkez.

(Dr. Turgut Günay’ın "Rize İli Ağızları" kitabına baktım, "Bakata" sözcüğünü bulamadım.)

Bakatalı Tayyip hakkında hemen hemen hiç bilgi yok.

Çünkü Birinci Dünya Savaşı’nda kayboldu.

Bir iddiaya göre köylülerle girdiği cami kavgasında köylüler tarafından öldürüldü.

Rize’deki çarpışmalar sırasında şehit düştüğü de söyleniyor. Düzenli orduda mı görev aldı; yoksa Teşkilat-ı Mahsusa müfrezelerinde mi yer aldı, pek bilinmiyor.

İttihatçı fedailere katıldığı yorumları da yapılıyor.

Dedesi konusunda Başbakan Erdoğan da -belki de sorulmadığı için- bugüne kadar hiç konuşmadı.

Başbakan’ın biyografisini anlatan kitaplarda da Bakatalı Tayyip’in adı yok.

Pilihoz Köyü’ndeki sarp kayaların olduğu tepenin en üstü, Ruslarla çarpışarak ölenlerin anısına "Şehitlik" adıyla bilinmektedir.

Kim bilir Bakatalı Tayyip de isimsiz kahramanlardan biridir.

Kayıp Bakatalı Tayyip, arkasında dul bir eş ve bir oğul bıraktı; Ahmet.

Küçük yaşta babasız kalan Ahmet’i, bir iddiaya göre amcası, bir diğer iddiaya göre üvey babası Molla Yunus büyüttü.

Molla Yunus seferberlikte askere alınmadı; anlatılanlara göre, bunun sebebi çevrede eli kalem tutan eğitimli tek kişinin o alması.

Bakatalı Tayyip pek anımsanmasa da Molla Yunus ilçede tanınmış biri. İlginç bir karakter:

Gerek Osmanlı döneminde İttihatçılara ve gerekse milli mücadele döneminde Kuvayı Milliye’ye destek veren Molla Yunus’un, Cumhuriyet devrimlerinin halk tarafından anlaşılması ve benimsenmesinde de önemli katkıları olduğu dile getiriliyor. Keza Rize’de Latin harflerini ilk öğrenen ve halka öğreten kişi olarak anılıyor. Rize’deki şapka devrimine karşı çıkan yobazlara karşı duruşuyla hatırlanıyor.

Ahmet Erdoğan genç yaşında aynı köyden Fatma Hanım ile evlendi. ’da oğlu Hasan, bir yıl sonra da ikinci oğlu Muhammed dünyaya geldi.

Ahmet Erdoğan, ailesini köyde bırakıp İstanbul’a göçtü. Bütün göçmen Rizeliler gibi denizcilik yaparak hayatını kazandı. İstanbul’da Tenzile Hanım’la ikinci evliliğini yaptı. Bu evlilikten de iki oğlu, bir kızı oldu; Mustafa, Vesile ve "Son Osmanlı Padişahı I. Recep Tayyip Erdoğan!"

Berlin’de unutulan iki mezarı kim getirecek

TALAT Paşa’nın Berlin’de öldürülmesinin üzerinden 13 ay geçmişti

Said Halim Paşa’nın Roma’da vurulmasının ardından ise 4 ay

Tarih, 17 Nisan

Yer Berlin

İttihatçı Dr. Bahaeddin Şakir, eşi Cenan Hanım, Talat Paşa’nın dul eşi Hayriye Hanım, eski Trabzon Valisi Cemal Azmi, eşi Müzeyyen Hanım, oğlu Kemal Ekmel’in nişanlısı, annesi ve Resuhi Bey gece misafirlikten dönerken Ermeni teröristlerin saldırısına uğradılar.

Dr. Bahaeddin Şakir ve Cemal Azmi şehit oldu.

Tıpkı Talat Paşa gibi onların naaşı da İstanbul’daki İngilizci hükümet tarafından istenmedi.

Yıllar sonra Adolf Hitler, Türk-Alman ilişkilerini kuvvetlendirmek için özel bir jest yapıp Talat Paşa’nın naaşını 25 Şubat ’te Türkiye’ye gönderdi.

Bahaeddin Şakir ile Cemal Azmi’nin mezarı ise bunca yıla rağmen Berlin’de unutuldu gitti.

Tıpkı Ömer Naci’nin mezarının Kerkük’te unutulduğu gibi.

Tıpkı ilk Türk hava şehitlerinin mezarlarının Şam’da unutulduğu gibi.

Tarih, 27 Haziran

"Ermeni Suikast Komiteleri Tarafından Şehit Edilenlerin Ailelerine Verilecek Emlak ve Arazi" hakkında yasa çıktı.

Talat Paşa’nın eşi Hayriye Hanım; Dr. Bahaeddin Şakir’in eşi Cenan ve oğulları Alp ile Celasin; Cemal Azmi’nin eşi Müzeyyen Hanım ve oğlu Yüzbaşı Kemal Ekmel ve diğer şehitler yasadan yararlandırıldı.

İsimlerini Ziya Gökalp’in, soyadlarını Atatürk’ün verdiği Alp Erk ve Celasin Erk ile anneleri Cenan Hanım’a İstanbul Osmanbey’de dört katlı bir ev verildi.

Cenan Hanım bu dört katlı evinin alt katlarını kiraya vererek çocuklarını büyüttü. ’de Cenan Hanım vefat edince bu bina Emniyet Sandığı’na olan bir ipotekten dolayı satıldı.

Ve bu bina sonra ne oldu dersiniz; Ermeni Okulu!

Ermeni teröristlerin Dr. Bahaeddin Şakir ve Cemal Azmi’yi öldürmelerinin nedeni belliydi.

Ermeni tehciri sırasında Cemal Azmi, Trabzon Valisi’ydi.

Dr. Bahaeddin Şakir ise Teşkilat-ı Mahsusa’nın Doğu Bölgesi sorumlusuydu.

Her ikisi de binlerce Ermeni’nin ölümünden sorumlu muydu? Bu konuda tek belge yoktur.

Sadece 8 Mart ’da kurulan Divan-ı Harbi Örfi’nin verdiği gıyabi tutuklama kararı vardır. Yargılanmamışlardır. Mahkeme, Almanya’ya kaçmış olan Dr. Bahaeddin-Cemal Azmi gibi İttihatçıları Almanya’dan resmen istedi. Fakat Alman hükümeti, mahkeme kararının siyasi olduğunu öne sürerek bu isteği reddetti.

Suçlu-suçsuz tartışmaları-polemikleri günümüzde hálá sürüyor. Sürmelidir de.

Ancak bu tartışmalar sürerken, Dr. Bahaeddin Şakir’in iki kimsesiz Ermeni çocuğunu evlatlık alıp İstanbul’a getirdiği de gözden kaçmamalıdır. Bu çocuklardan biri İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda yıllarca görev yapmıştır.

Her şeyi tartışalım. Sorulardan korkmayalım.

Ama bu arada Ermeni teröristler tarafından şehit edilen Dr. Bahaeddin Şakir ve Cemal Azmi’nin Berlin’deki mezarını getirelim.

Kızsak da, sövsek de, sevsek de onlar bizim tarihimiz.

ANALİZ

Cumhuriyet mitinglerine niye düşmanlar

ÜZERİNE basa basa yazıyorum:

Ermeni tehciri sırasında yapılan katliamlar bizim tarihimizin yüz karasıdır. Bunun hesabı görülmelidir. Böylece Temmuz Devrimi (II. Meşrutiyet) üzerindeki gölge kalkmalıdır.

Bazı liberal aydınlar, son dönemde konuyu İttihatçılar ve Kemalistlerle hesaplaşma noktasına getirmek istemektedir.

Oysa bilinir ki, İttihatçılar ve Kemalistlerin ayrı yönleri çoktur.

Ama ısrarla, sistematik bir şekilde aynı/benzer gösterilmeye çalışmaktadırlar. Neden?

Aslında mesele salt bizim topraklara özgü değildir. Küreselleşmeyle ilgilidir.

Ülkemizde her yeni gibi görünen "düşünce", ne hikmetse önce Batı’da doğar, sonra bizim "tercüme yazarlarımız" tarafından ülkemize ulaştırılır.

Bugün fikir hayatımızda estirilen "düşünce terörü"nün benzerini Fransızlar da yaşadı.

20 yıl önce Fransa’da İhtilali’nin yılı nedeniyle sert tartışmalar oldu. Sözde tartışmanın özü, "despotizme karşı demokrasi"ydi!

"Demokrasi"den ne kastedildiği muğlak olsa da, "despotizmin" ne olduğu belliydi: Jakobenizm!

Bir siyasal hareket hangi koşullarda doğmuş, nasıl örgütlenmiş ve neyi hedeflemiş gibi soruların tartışılması gerekirken, aynı Türkiye’de olduğu gibi Fransa’da da, devrimlere karşı toptan bir karalama kampanyası başlatıldı.

Bunun öncüleri ABD’li neo-conlar ve onların takipçileri Avrupalı liberaller ile yeni solculardı.

Bugün bizde Enver Paşa’lar, Mustafa Kemal’ler nasıl yerin dibine batırılmak isteniyorsa; dün Fransa’da Robespierre, Danton, Marat da, tarihi referanslar aranmadan, sadece ideolojik sloganlara indirgenerek karalamalara maruz bırakıldılar.

20 yıl önce Fransız medyasında ne varsa bugün Türkiye medyasında o tartışma var! Maksat aynı; "demokrasi" sözcüğüne sığınarak, tarihsel birikimler konusunda sürekli demagoji yapmak. Kafaları karıştırarak devrimci ruhu öldürmek. Başkaldırma düşüncesini yok etmek. Tarihte gelinen son noktanın, neo-liberalizm olduğunu beyinlere şırınga etmek!

Bu nedenle neo-liberaller, Jakobenliği şiddet kullanarak kurulmuş tüm keyfi diktatörlüklerin adı haline getiriveriyor. "Saddam da cumhuriyetçiydi" sözünün nereden çıktığını sanıyorsunuz?

Amaç belli; aydınlanma idealleri unutturulmak isteniyor. Jakobenlerin baş sloganı "cumhuriyetçilik" bu nedenle hedef alınıyor. Türkiye’deki Cumhuriyet mitinglerinin suç haline getirilmesi çabası bunun sonucudur.

Muhalefet edenlerin "darbeci" gösterilmeleri bunun sonucudur.

Ve bu nedenledir ki, bugün Jakoben/devrimci/Cumhuriyetçi olduğunu söylemek hayli cesur olmayı gerektirmektedir.

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Ba&#;bakan, kendisinin ve aile üyelerinin adlar&#;n&#;n bir yerlere verilmesine bay&#;l&#;yor. Verilen her yeni adla, tarihe mal oldu&#;unu hissediyor.

An&#;msay&#;n; Recep Tayyip Erdo&#;an ad&#;, memleketi Rize'de kurulan üniversiteye verildi.

Kilis'te meydana verildi.

Bingöl'de mahalleye verildi.

Ankara'da, Samsun Çar&#;amba'da, Aksaray'da, Bayburt'ta, Sivas'ta ve &#;anl&#;urfa'da bulvarlara verildi.

&#;stanbul Sancaktepe'de caddeye verildi.

Karaman'da soka&#;a verildi.

Kas&#;mpa&#;a'da stada verildi.

Erzurum'da kültür merkezi ve spor kompleksine verildi.

Esenyurt'ta parka verildi.

Yine Esenyurt'ta yüzme havuzuna verildi.

Recep, Tayyip, Erdo&#;an olarak üçüz bebeklere verildi.

Henüz resmi olarak de&#;il ama; Yusufeli'nde yap&#;m&#; sürdürülen Türkiye'nin en büyük baraj&#;na verildi.

***

Ba&#;bakan'&#;n ad&#;n&#; ta&#;&#;yan yüzlerce "yer" daha var ama takdir edersiniz ki hepsini buraya s&#;&#;d&#;rmam mümkün de&#;il

Sadece Ba&#;bakan'la kalsa yine iyi Recep Tayyip Erdo&#;an'&#;n annesinin dedesi Kemal Mutlu'nun ad&#; Sar&#;kam&#;&#;'ta bir caddeye verildi.

***

Annesi Tenzile Erdo&#;an'&#;n ad&#; hem Van depreminde y&#;k&#;lan Erci&#;'teki Atatürk &#;lkö&#;retim Okulu'nun yerine yapt&#;r&#;lan okula

Hem de Isparta'daki Anadolu Ö&#;retmen Lisesi'ne verildi.

***

Kar&#;s&#; Emine Erdo&#;an'&#;n ad&#; henüz Türkiye'de tedavüle girmese de Pakistan'daki depremden sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti taraf&#;ndan yapt&#;r&#;lan k&#;z sanat okuluna verildi.

Hem kar&#;s&#;n&#;n, hem kendisinin ad&#; Singapur'daki Botanik Park&#;'nda yeti&#;en iki orkideye verildi.

Yine ikisinin adlar&#;, Recep Tayyip Erdo&#;an Üniversitesi taraf&#;ndan ke&#;fedilen sazanlara verildi.

&#;imdi de babas&#;n&#;n ad&#; Rize'de yapt&#;r&#;lan imam-hatip lisesine veriliyormu&#;

***

Yetmez; dedesi Bakatal&#; Tayyip'in ad&#; da örne&#;in bir cezaevine verilmeli

Babas&#;n&#;n birinci e&#;i Fatma Han&#;m unutulmamal&#;; ona da uygun bir yer bulunmal&#; Fatma Han&#;m'dan do&#;an abileri Hasan'&#;n, Muhammed'in

Babas&#; Ahmet Erdo&#;an'&#;n ikinci evlili&#;i Tenzile Han&#;m'dan do&#;an abisi Mustafa'n&#;n, ablas&#; Vesile'nin

K&#;zlar&#; Sümeyye ve Esra'n&#;n

O&#;ullar&#; Burak ve Bilal'in

Torunlar&#; Ahmet Akif ve Mahinur Albayrak ile Ömer Tayyip ve Ali Tahir Erdo&#;an'&#;n adlar&#; da bir yerlere verilmeli

***

Birileri diyor ki; "Cumhurba&#;kan&#; seçilirse, sonumuz felaket olur"

Günayd&#;n teyzem!

Adam yapaca&#;&#;n&#; yapm&#;&#; zaten; sadece kendi ad&#;n&#; vermekle kalmam&#;&#;, tüm sülalesini geçirmi&#; üstümüze Bundan sonras&#; balay&#;!

Bilmem, anlatabildim mi?

Olsa olsa en fazla ülkenin ad&#; da de&#;i&#;ir; RTE Cumhuriyeti olur!

Ayr&#;ca; bence fena da olmaz:

Çünkü ya&#;ad&#;&#;&#;m&#;z bunca rezilli&#;in hiçbiri, Atatürk'ün kurdu&#;u Türkiye Cumhuriyeti'ne yak&#;&#;m&#;yor!

B&#;R GÜN!

RTE Cumhuriyeti ba&#;l&#;kl&#; yaz&#;y&#; bitirince nedense (!) akl&#;ma Yunus Emre'nin &#;u sözleri geldi:

***

Vaktinize haz&#;r olun,

Ecel vard&#;r, gelir bir gün

Emanettir ku&#;ça can&#;n,

&#;ss&#; (sahibi) vard&#;r, al&#;r bir gün!

Tutmaz olur tutan eller,

çürür &#;u, söyleyen diller,

sevip kazand&#;&#;&#;n mallar,

varislere kal&#;r bir gün

Yunus Emre'm bunu söyler;

a&#;k&#;n deryas&#;n&#; boylar,

&#;u yüce kö&#;kler, saraylar,

viran olur kal&#;r bir gün!

GÜNÜN SORUSU

Said-i Nursi'nin yolundan gidenlerin bir araya geldi&#;i Nur cemaatinin en köklü kolu olan "Yeni Asyac&#;lar", Cumhurba&#;kanl&#;&#;&#; seçimlerinde Ekmeleddin &#;hsano&#;lu'nu destekleyeceklerini aç&#;klam&#;&#;lar. Sorum, K&#;l&#;çdaro&#;lu bu ismi aç&#;klad&#;&#;&#;nda hiç itiraz etmeden kabullenen ve yeni bir aday aray&#;&#;&#;n&#; ele&#;tiren CHP'lilere:

Geceleri uyuyabiliyor musunuz?

SAAT&#;N FATURASI SAHTE 'SAAT KAÇ'INK&#; GERÇEK!

17 Aral&#;k soru&#;turmas&#; sonras&#; Reza Zarrab'&#;n hediye etti&#;i saatle gündeme gelen eski Devlet Bakan&#; Zafer Ça&#;layan'a "Saat kaç?" diye soran vatanda&#;&#; dün yazm&#;&#;t&#;m.

Asl&#;nda bu haberi ilk olarak, Soma'daki kazan&#;n meydana geldi&#;i gün Ayd&#;nl&#;k yazm&#;&#; Ancak o gün ya&#;ad&#;&#;&#;m büyük &#;oktan ve ac&#;dan olsa gerek, unutmu&#;um!

Neyse H.E. isimli bu vatanda&#; dün Oda TV'ye konu&#;mu&#; ve bu olaydan sonra ya&#;ad&#;klar&#;n&#; &#;öyle anlatm&#;&#;:

"Ben K. Hastanesi'nde departman yöneticisiydim. Ertesi gün sabah hastaneyi aram&#;&#;lar. Ö&#;len saatlerinde i&#;ten ç&#;kar&#;ld&#;m."

***

Zafer Bey öyle birkaç ki&#;inin önünde de&#;il, bak&#;n yüz binlerin önünde soruyorum:

Saatiniz kaç?

Hatta, nereden geldi o saat?

Faturas&#; neden sahte ç&#;kt&#;?

Paras&#;n&#; kim ödedi?

Hadi beni de att&#;rsan&#;za

Konu&#;tum; Genel Yay&#;n Yönetmenimiz Yener Güne&#; sizden telefon bekliyor, arad&#;&#;&#;n&#;z anda beni atacak!

GÜNÜN &#;SYANI

Suriye'deki Esad kar&#;&#;tlar&#;na y&#;llard&#;r s&#;&#;&#;nma hakk&#; tan&#;yan ve iki milyona yak&#;n Arap'&#;n Türkiye'de ya&#;amas&#;na izin veren AKP hükümeti, I&#;&#;D'in katletti&#;i Türkmenler'in s&#;&#;&#;nma talebini reddetmi&#; &#;syan&#;m bu karar&#; verenlere:

Övüne övüne bitiremedi&#;iniz insanl&#;&#;&#;n&#;z, sadece Araplar için mi geçerli?

S. FİGEN ÖZEN : "Bakatalı Tayyip !"

,, - image

Baba tarafından Gürcistan’da başlayıp, Potamya’dan İstanbul’a, Ankara’ya kadar uzanan bir yol hikayesi…

11/Ağustos/ tarihinde yaptığı Gürcistan gezisinde Erdoğan; “Ben de Gürcü’yüm, ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir.” demiştir.

Bir kişinin aslını inkar etmemesi doğaldır. Ancak Erdoğan’ın aile soy ağacında göze çarpan çok önemli bir nokta vardır.

Babası- Ahmet Erdoğan

Dedesi-nüfus kağıdında Teyüp- Bakatalı Tayyip…

Ancak tüm araştırmacıların birleştiği bir nokta var. Rize ili ağzında, Osmanlı-Türkçe Sözlüğü’nde, Laz ve Hemşince dilinde “Bakata” sözcüğü yok.

Bakata, Güney Osetya’nın başkenti Tskhinvali’ye bağlı bir köy… Tuhaf bir tesadüf olsa gerek, başkentin nüfusu oldukça karışık. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yüzde 38 ile

Yahudiler çoğunlukta. Yüzde Gürcü, yüzde Ermeni ve yüzde Oset..

Görüldüğü gibi aralarında Türk yok…

Ahmet Erdoğan’ın ilk eşi Havuli Hanım. İşin tuhafı Erdoğanların kütüğünde, Havuli, Fatuli, Farfuli gibi isimler göze çarpmaktadır. Bazıları bu isimleri Lazca diye savunmaktadır. Ancak Lazca ’da bu isimler yok. Hangi dilde kullanıldığı da şüpheli…

Annesi- Tenzile Erdoğan…

Büyük dedem, Rize Güneysulu Kemal Mutlu, burada, Sarıkamış’ta şehit düşerek HAKK’ın rahmeti ile kucaklaştı. Derler ki; tüfeğine sarılı olarak, donarak şehit olduğunu gördük ve badeta gözlerindeki soğuğun verdiği gözyaşları buz damlacıkları gibi, damlamış halde şehit olmuş” ( 7Mayıs/ Sabah gazetesi)

İşin garibi yürürlüğe giren “Soyadı Kanunu”ndan tam 20 sene önce bu mübarek adam (!) Mutlu soyadını kullanmaktadır.

Bunun yanı sıra Milli Savunma Bakanlığı’nın “Şehitlerimiz” adlı beş ciltlik yayınında ben fakirin baba tarafından büyük dayısı Elmadağlı Yakup’un adı ve künyesi var ama, Erdoğan’ın şehit olduğunu iddia ettiği Kemal Mutlu’nun ne adı ne de sanı var. Sarıkamış Şehitleri’nin yer aldığı 1. Paylaşım Savaşı kategorisinde Rizeli şehidin arasında KEMAL MUTLU diye biri yok.

(Yazının bu bölümünde Sn. Soner Yalçın’ın “Kayıp Sicil- Erdoğan’ın Çalınan Dosyası” adlı kitap kaynak olarak kullanılmıştır.)

******

Ve şimdi “Ben Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldım” diyen zat-ı muhterem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cumhurbaşkanlığına aday…

Elindeki evlilik yüzüğünü göstererek “ Bütün zenginliğim bu, eğer bir gün zengin olursam bilin ki haram yemişimdir.” Demesi beni hiç ilgilendirmiyor.

Hatta “Dünyanın 7. en zengin başbakanı” olmasına aldırmıyorum.

Ne hastahane zincirleri, ne duvarı aşılmaz villalar, ne bankadaki milyonlar, dünürlerine, yandaşlarına verdiği ihaleler ne de yontulmuş haliyle verdiği mal beyanını da beni ilgilendirmiyor.

&#;Devlet malından bir hırka bile aşıran, savaşta ölse bile şehit sayılmaz&#;&#; (seafoodplus.infoed S.A.V).

Çünkü bunlar hakkında verilen hüküm sabittir. Yozlaştırılan ve üsttekilerin hukuku haline gelen Türk adaletinin görmezden geldiği ne varsa mutlaka ilahi adaletin tokadını yiyecektir.

Bundan adım kadar eminim.

Beni iktidarın başının PKK ile yaptığı ittifak ve bebek katili Öcalan’ı siyasi bir aktör haline getirmesi ilgilendiriyor.

Örneğin bir “Habur rezaleti” çıkmıyor aklımdan.

ABD’den habersiz sınır ötesine kuş bile uçamadığını, askerin verilen emirlerle elinin kolunun bağlandığını biliyorum.

Henri Barkey’in şu sözü hiç aklımdan çıkmamaktadır. ”Biz AKP ile birlikte Türk ordusunu kafesledik”

Tam 32 kez “ Biz BOP Eşbaşkanı’yız. Bize verilen görevi yapıyoruz.” dediği de aklımda…

Nedir kendisine verilen görev? İllüminati’nin efendileri on üç çete reisine ve onların icra organlarına hizmet etmektir.

Hizmeti makbul görüldüğü içindir ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ocak &#;teki Amerika ziyareti sırasında New York’ta “Amerikan Musevi Komitesi” tarafından &#;Yahudi Cesaret Ödülü&#; olan “Davut Boynuzu” ile taltif edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekirse Amerikan Yahudi Konseyi’nden Yahudi Cesaret Ödülü&#;nü alan sadece Türkiye’den değil tüm Müslüman dünyadan tek devlet adamı Tayyip Erdoğan’dır.

Mehmet Metiner’e yazdırdığı Kürt Raporu malum.. Bu raporda “75 yıllık rejim sorgulanmalıdır.” Demiştir. Sorgulanmalı dediği rejim CUMHURİYETTİR.

Onun için şehitler “kelle”, bölücü başı “sayın”dır.

PKK ile yapılan anlaşmalar verilen tavizler son noktaya dayanmıştır. “Terörle mücadele” rafa kaldırılmış, Başbakan Erdoğan’ın yönettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti üç buçuk eşkıyanın önünde diz çöktürülmüştür.

“Çözüm süreci”, Türkiye’de ulus devleti, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü yok etme sürecidir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Türk milletiyle birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti hedef tahtasına oturtulmuştur.

Terör örgütü PKK; adeta bir devlet statüsünde görülmüş ve siyasi literatüre göre “” TARAF” kabul edilmiştir.

Bakatalı Teyüp”ün torunu Erdoğan, adaylık açıklamasında yaptığı konuşmada Anayasa’nın değiştirileceğini söylemiştir.

Erdoğan’ın TBMM’nin tatile girmesini engelleyerek; mutlaka çıkmasını adeta emrettiği yedi maddelik tasarı, bu yıkım sürecinin kilit anahtarıdır.

Ulus devleti kuran “Türk vatandaşlığı” kurumunun Anayasa’dan çıkarılması hedeflenmektedir. Türk vatandaşlığı yok edilecektir. Recep Tayyip Erdoğan ve HDP’nin Anayasa’sında Kürtçe resmi dil kabul edilecek ve Türk milletini ayakta tutan dil köprüsü yıkılacaktır.

“Prens Sabahattin’in torunları”nın anayasası, merkeziyetçilik ilkesi yerine ademi merkeziyetçilik sistemini benimseyecektir.

AKP kurulurken, CFR’nin memorandumunu tüzükleştirenler, bu konuda verdikleri sözü yerine getireceklerdir.

AK KİTAP-sayfa 8:

“Partimiz merkeziyetçi idareden uzaklaşmayı öngörmektedir.”

Bu cümlenin anlamı ise çok açık ve basittir. Türkiye küresel çetelerin emir ve talimatları doğrultusunda şehir devletlere bölünecektir.

CIA’nın çetecileri gene iş başındadır. Kuvvacı çeteler ise…

Bölücü Kürtlerin oyları uğruna Çankaya adayı(!), Türk milletinin kanına ekmek doğramaktadır.

Beni ilgilendiren ve üzerinde durulması gereken durum budur. Zenginlik, para sıfırlama iddiaları, ihaleye fesat karıştırma, belediye başkanı iken yaptığı usulsüzlükler, Rahşan Affı’ndan faydalanarak davalardan kurtulması, hakkında verilen fezlekeler, dokunulmazlık zırhının kurtarıcılığına sığınması, şaibeler elbette göz ardı edilmemelidir.

Ancak esas olan vatandır. Erdoğan’ın “tek adam” olma hırsı, başkanlık sistemini yedeğine alarak ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve ulus devleti açıkça tehdit etmektedir.

Gözleri güneşten kamaşan yarasalar Cumhuriyet’in çatısına konuşlanmak istemektedirler.

Cumhurbaşkanlığı Yemini:

Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasa’ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Gerçek şudur. Bu meşruiyeti olmayan bu seçimi kim kazanırsa kazansın, fark etmez; TBMM’de Türk milletinin huzurunda yalan yere yemin edecektir.

“Bakatalı Tayyip” veya diğerleri. Fark etmeyecektir.

Figen ÖZEN /07/Antalya

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan, Mart
Türkiye cumhurbaşkanı
Görevde
Makama geliş
28 Ağustos
Başbakan Ahmet Davutoğlu
()
Binali Yıldırım()
Yardımcı Fuat Oktay()
Cevdet Yılmaz(günümüz)
Yerine geldiğiAbdullah Gül
Türkiye başbakanı
Görev süresi
14 Mart &#;- 28 Ağustos
CumhurbaşkanıAhmet Necdet Sezer
()
Abdullah Gül()
Yardımcı
Yerine geldiğiAbdullah Gül
Yerine gelenAhmet Davutoğlu
Adalet ve Kalkınma Partisigenel başkanı
Görevde
Makama geliş
21 Mayıs
Başkan YardımcısıBinali Yıldırım
(, günümüz)
Numan Kurtulmuş
(günümüz)
Yerine geldiğiBinali Yıldırım
Görev süresi
14 Ağustos &#;- 27 Ağustos
Yardımcı Mehmet Ali Şahin
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenAhmet Davutoğlu
İstanbul Büyükşehir Belediyebaşkanı
Görev süresi
27 Mart &#;- 6 Kasım
Yerine geldiğiNurettin Sözen
Yerine gelenAli Müfit Gürtuna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
22, 23 ve dönem milletvekili
Görev süresi
11 Mart [1]&#;- 28 Ağustos
Seçim bölgesi - Siirt
- İstanbul (I)
- İstanbul (I)
Türk Devletleri Teşkilatıdönem başkanı
Görev süresi
12 Kasım &#;- 11 Kasım
Yerine geldiğiİlham Aliyev
Yerine gelenŞevket Mirziyoyev
Görev süresi
28 Ağustos &#;- 11 Eylül
Yerine geldiğiAbdullah Gül
Yerine gelenNursultan Nazarbayev
Kişisel bilgiler
Doğum Recep Tayyip Erdoğan
26 Şubat () (69&#;yaşında)
Beyoğlu, İstanbul, Türkiye
Milliyeti Türk
Partisi Millî Selamet Partisi
()
Refah Partisi
()
Fazilet Partisi
()
Bağımsız
()
Adalet ve Kalkınma Partisi
(, günümüz)
Diğer siyasi
bağlantıları
Cumhur İttifakı
(günümüz)
Evlilik(ler)

Emine Erdoğan (e.&#;)

Çocuk(lar) Ahmet Burak Erdoğan
(d. )
Bilal Erdoğan (d. )
Esra Erdoğan (d. )
Sümeyye Erdoğan
(d. )
Yaşadığı yer Kavacık Subayevleri, Keçiören, Ankara[2]
()
Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Ankara
(günümüz)
Bitirdiği okul
Mesleği Siyasetçi
Hükûmeti 59, 60, 61, ve hükûmetler
Dini İslam
Ödülleri Tatar MadalyasıÜstün İnsani Hizmet NişanıAgricola MadalyasıNişan-ı PakistanAltın Post NişanıFIESP NişanıKosova Bağımsızlık MadalyasıKRG Order Danaker - Danaker NişanıAltın Kartal NişanıNijer Federal Cumhuriyet NişanıHaydar Aliyev NişanıAmir Amanullah Han NişanıSomali Yıldızı NişanıUlusal Bayrak NişanıLeopold Nişanı (Belçika)Fildişi Sahili Ulusal NişanıUlusal Liyakat NişanıMDG National Order - Grand Cross 1st Class - Madagaskar Devlet Yüksek NişanıŞeyh Isa bin Salman El Halife NişanıBüyük Mübarek NişanıSudan Yüksek NişanıTunus Devlet NişanıUlusal Aslan NişanıMali Ulusal NişanıGagauz Yeri NişanıMoldova Cumhuriyet NişanıParaguay Devlet NişanıEl Libertador NişanıBilge Prens Yaroslav Ukrayna Devlet NişanıTürkmenistan Devlet İş Birliği NişanıDiyarın Tacı NişanıOrder Dostik 1kl ribYüksek Düzeyli İmam Buhari NişanıSupreme Order of Turkic World ribbon bar
İmzası
Takma adı

Recep Tayyip Erdoğan (d. 26 Şubat ; Beyoğlu, İstanbul), Türksiyasetçi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı, Türkiye'nin ve günümüzdeki cumhurbaşkanıdır. yılları arasında 11 yıl Türkiye başbakanlığı yapan Erdoğan, üç dönemdir Türkiye cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmektedir. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini onaylayan anayasa değişikliği referandumu sonrasında yılında gerçekleştirilen seçimle doğrudan halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştur. yılında gerçekleştirilen seçimle ikinci defa cumhurbaşkanı seçilmiştir. Son olarak yılında gerçekleştirilen seçimle üçüncü defa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

ve yılları arasında Refah Partisi'nden İstanbulbüyükşehir belediye başkanlığı görevini yürüttü. Kurucuları arasında yer aldığı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 13 yıl boyunca genel başkanlığı görevini sürdürdü, Türkiye anayasa değişikliği referandumu sonrası tekrar Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı oldu. Genel başkanlığı sırasında , , , ve [6] genel seçimlerinde partisi, birinci parti olmuştur.

yılında Millî Selamet PartisiBeyoğlu gençlik kolu başkanlığına ve aynı yıl İstanbul il gençlik kolları başkanlığına seçilen Erdoğan, Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu'ndan yılında mezun oldu. Millî Selamet Partisi'nin 'de kapatılması sonrasında, 'te kurulan Refah Partisi ile siyasi hayatına devam etti. milletvekili ara seçimlerinde milletvekili, yerel seçimlerinde ise Beyoğlu belediye başkanı adayı olarak seçimlere girse de her iki seçimde de seçilemedi. Milletvekili adayı olduğu genel seçimlerinde ise milletvekili olmasına rağmen tercihli oy sistemi sebebiyle Yüksek Seçim Kurulu milletvekilliğini iptal etti. yerel seçimlerinde elde ettiği %25,19'luk oy oranı ile İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçildi. 6 Aralık 'de Siirt'te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 'da girdiği cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 'da tahliye edildi.

14 Ağustos 'de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı ve partinin genel başkanlığına seçildi. Parti, girdiği ilk seçimler olan genel seçimlerinde %34,43'lük oy oranı ile Abdullah Gül'ün başbakanlığında hükûmeti kurarken, siyasi yasağı süren Erdoğan seçimlere girememişti. Siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan yasa değişikliği talebinin uygulamaya girmesiyle siyasî yasağı kalktı. 9 Mart 'te gerçekleştirilen ara seçimlerdeSiirt milletvekili olarak meclise girdi. Başbakan Gül'ün istifasını sunmasıyla, 14 Mart 'te başbakanlık görevine geldi. Genel başkanlığını yürüttüğü Adalet ve Kalkınma Partisi, genel seçimlerinde oyların %46,58, genel seçimlerinde ise oyların %49,83'ünü alarak Erdoğan'ın başbakanlığında sırasıyla ve hükûmetleri kurdu. Sonraki süreçte yapılan genel seçimlerde partisi 'de %42,56[7], 'de ise %35,62[8][9] oy alarak en yüksek milletvekili sayısına ulaştı. Parti ayrıca, oyların %41,67'sini aldığı yerel seçimleri, oyların %38,39'unu aldığı yerel seçimleri, oyların %43,40'ını aldığı yerel seçimlerinde ve oyların %42,55'ini aldığı yerel seçimlerinde[10] de en çok oy toplamayı başaran parti konumundaydı. anayasa değişikliği referandumu sonrasında anayasada yapılan değişiklikle birlikte cumhurbaşkanının ilk defa doğrudan halk oyuyla seçilmesinin önü açılırken, adaylığını koyduğu 'te yapılan seçimlerde aldığı %51,79'luk oy oranıyla cumhurbaşkanı seçildi ve başbakanlık ile partisindeki görevinden ayrılarak cumhurbaşkanlığı görevine 28 Ağustos 'te başladı. cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların %52,59'unu aldı ve ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi.[11] cumhurbaşkanlığı seçiminde de oyların %52,18'ini alarak üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildi.[12] 3 Haziran tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan göreve başlama töreni sonrasında görevine başladı.[13]

İlk yılları ve eğitimi

Recep Tayyip Erdoğan'ın babası Ahmet Erdoğan, Bakatalı Tayyip olarak da bilinen Tayyip Efendi'nin oğluydu.[14][15] Recep Tayyip Erdoğan'ın 11 Ağustos 'teki Gürcistan ziyaretinden birkaç ay sonra çıkan haberlerde kendisinin bu ziyaret sırasında "Ben de Gürcüyüm, ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir." dese de[16] de 'de NTV'de katıldığı bir programda Türk olduğunu söyledi.[17]OdaTV, 'da yayınladığı habere göre dedesinin taşıdığı Bakatalı lakabının, Gürcistan'ın Şida Kartli bölgesine bağlı Bagata köyü olduğu öne sürülmektedir.[18] Murat Ümit Hiçyılmaz, Güneysu Seyahatnamesi adlı kitabında, arşiv kayıtlarına göre Erdoğan'ın ailesinin yıldır Yüksekköy köyünde yaşamakta olduğu ve kökenleri Orta Asya'ya dayanan ailenin Kafkasya üzerinden bölgeye geldiği ifade edilmektedir.[19] Doğum tarihi net olarak bilinmeyen Ahmet Erdoğan'ın mezar taşında (Rumi takvime göre ) yazarken, kimlik bilgilerinde yazmaktadır.[20] Güneysu'dayken Havuli ile gerçekleşen ilk evliliğinden Mehmet () ve Hasan () isimli iki erkek çocuğu olan Ahmet Erdoğan, bir süre sonra İstanbul'a yerleşirken eşini ve çocuklarını Güneysu'da bıraktı.[20] İstanbul'a geldikten bir süre sonra Şirket-i Hayriye'ye girdi ve kıyı kaptanı olarak çalışmaya başladı.[14] Havuli ile olan evliliği devam ederken, Mehmet ile Havva'nın kızı Tenzile Mutlu'dan () Recep Tayyip, Mustafa (d. ) ve Vesile (d. ) adlı üç çocuğu oldu.[14][21][22] Havuli 'de vefat edince Ahmet Erdoğan ile Tenzile Mutlu arasında resmî nikâh yapıldı.[23][24] 26 Şubat 'te İstanbul'un Beyoğlu ilçesi Kasımpaşa semtinde doğan Recep Tayyip Erdoğan,[25][26]Tayyip adını dedesinden, Recep adını ise doğduğu günün Hicrî takvime göre Recep ayına denk gelmesinden dolayı aldığı belirtilmiştir.

Kendisiyle yapılan bir röportajda çocukluk döneminde simit ve su sattığını ifade eden Erdoğan,[27] kendisi hakkında hazırlanan Usta'nın Hikâyesi belgeselinde ise çocukluğunda yaz aylarında gittiği Rize'de çay ve fındık topladığını aktarmıştı.[28] İlkokul eğitimini aldığı Kasımpaşa'daki Piyalepaşa İlkokulu'ndan 'te, lise eğitimini aldığı ve yatılı olarak okuduğu Fatih'teki İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden ise 'te mezun oldu.[25][29] yılında okuduğu liseye adı verildi. İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde okuduğu dönemde Camialtıspor'da amatör olarak futbol oynadı.[30] İmam hatip mezunlarının üniversiteye girme konusunda uygulanan kısıtlamalar nedeniyle liseyi dışarıdan bitirme sınavlarına girerek fark derslerini verdi ve Ekim'inde Eyüp Lisesi'nden mezun olarak ikinci bir lise diploması aldı.[31][32][33] Aynı yıl, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ne bağlı Aksaray Yüksek Ticaret Okulu'na girdi.[34] Temmuz 'te İETT'de geçici işçi statüsüyle işe alınırken, kurumun futbol takımında da futbolculuk yapmaya devam etti.[35] 18 Haziran tarihli istifa mektubuyla İETT'deki görevinden ayrıldı.[36][37] Bu dönemden sonra bir süre amatör takımlardan Erokspor'da futbol oynadı.[36] eğitim-öğretim döneminde İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi bünyesindeki yüksekokullar İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi, Ticarî Bilimler Fakültesi adı altında birleştirilirken, Erdoğan Şubat 'de buradan mezun oldu.[38][39][40] Bu kurum daha sonraları, Temmuz'unda kurulan Marmara Üniversitesi'ne bağlanarak Marmara Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi adını alırken, Erdoğan'ın diploması da bu kurumdandır.[39][40]

Erken siyasi kariyeri

Ana madde: Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk yılları ve kariyeri

Erdoğan, Mahmud Abbasve arkalarında 16 büyük Türk ülkesini temsil eden temsilcilerle ()

Lise yıllarında Millî Türk Talebe Birliği'ne girdi.[14][36] 'te Millî Selamet Partisi (MSP) Beyoğlu gençlik kolu başkanlığına, yılında ise MSP İstanbul il gençlik kolları başkanlığına seçildi.[41][42] MSP'nin 12 Eylül Darbesi sonrasında kapatılmasına kadar bu görevini sürdürdü.[43][44] Mart'ında zorunlu askerlik görevini yerine getirmek üzere silah altına alındı.[44] Dört aylık acemiliğini İstanbul'un Tuzla ilçesindeki Tuzla Yedek Subay Piyade Okulu'nda yapmasının ardından, kıta hizmetini Kâğıthane'deki 3. Kolordu 6. Piyade Tümeni Piyade Alayı Karargâh Servis Bölüğü'nde kantinlerin idaresinden sorumlu subay olarak gerçekleştirdi.[45][46][47]

19 Haziran 'te kurulan Refah Partisi ile siyasete geri döndü ve yılında Beyoğlu ilçe başkanı oldu.[48] Ertesi yıl düzenlenen genel kongrede merkez karar ve yürütme kurulu üyesi seçilirken, aynı yıl partinin İstanbul il başkanlığına getirildi.[48]28 Eylül 'daki milletvekili ara seçimlerine Refah Partisi'nin İstanbul adayı olarak girse de seçilemedi.[49]26 Mart 'daki yerel seçimlerde Beyoğlu belediye başkan adayı oldu.[49] %22,83 oranında oy toplayan Erdoğan, %29,29 oranında oy alan Sosyaldemokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan'ın gerisinde kalarak belediye başkanı seçilemedi.[50] Sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük olduğunu öne sürerek seçim sonuçlarına itiraz eden Erdoğan, İlçe Seçim Kurulu Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan'a hakaret ettiği gerekçesiyle Özcan tarafından mahkemeye verildi ve 18 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı.[51] Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmalarına katılmayan Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.[51] Yaklaşık bir ay sonra, 27 Nisan günü tutuklandı ve bir hafta kadar Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldıktan sonra bin lira kefaletle serbest bırakıldı.[52] Mahkeme ise kendisini "hakime hakaret" suçundan altı ay hapis ve 20 bin lira para cezasına çarptırsa da, Türk Ceza Kanunu'nun maddesi gereğince hapis cezası tecil edilerek bin liralık para cezasına çevrildi.[52]

20 Ekim 'deki genel seçimlerine Refah Partisi'nin İstanbul 6. bölge 1. sıradan adayı olarak girdi.[53] Seçimlere Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak yaparak giren Refah Partisi,[54] İstanbul'dan %16,73 oranında oy aldı. dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine giren Erdoğan, ilk kez uygulanan seçmenlerin parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebildiği tercihli oy sisteminde seçmenlerin tercihini ikinci sıradaki aday Mustafa Baş'tan yana kullanması sebebiyle, sonuçların belli olmasından birkaç gün sonra Erdoğan'ın milletvekilliği Baş'a geçti.[55] Sandıklardan Erdoğan'a yaklaşık 9 bin tercihli oy çıkarken, Baş'a yaklaşık 13 bin oy çıkmıştı.[55]

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ()

27 Mart 'teki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için Refah Partisi; Erdoğan, Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş, Temel Karamollaoğlu ve Veysel Eroğlu için kamuoyu araştırması yaptırmıştı.[56] 15 Ocak günü parti başkanı Necmettin Erbakan tarafından Erdoğan'ın İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı olacağı açıklandı.[57]Seçimlerde Erdoğan %25,19 oy oranı alarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçildi.[58] Belediye başkanlığı döneminde 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Kentin trafik ve ulaşım açmazına karşı 50'den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi.[59]

Başkanlık dönemine ilişkin olarak 18 dosyadan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dava açıldı. Bunlardan bazıları AKBİL Skandalı,[60] İSFALT,[61]İSTAÇ ve İDO[62] ile ilgili yolsuzluk davalarıdır. Bu davalar, milletvekili olduğunda dokunulmazlığı nedeniyle dokunulmazlığı süresince donduruldu.

Hapis dönemi

6 Aralık 'de Siirt'te düzenlenen bir açıkhava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada, Ziya Gökalp'ın yılında Balkan Savaşı'ndaki Türk askerler için yazdığı "Asker Duası" adlı şiirinin sonradan değiştirilmiş bir sürümünden bir dörtlük okudu.[63][64] Okuduğu dörtlüğün bu şekliyle Gökalp'e ait olduğunu belirten Erdoğan, konuyla ilgili olarak "konuşmamın bütünü incelendiğinde millî birlik ve beraberlik mesajım verildiği görülür" demişti.[65] Daha sonraları Erdoğan'ın okuduğu sürümün, Türk Standardları Enstitüsünün 'te çıkarttığı Türk ve Türklük kitabında bulunduğu ortaya çıktı ancak kim tarafından değiştirildiği anlaşılamadı.[63]

Ziya Gökalp'in "Asker Duası" şiirinden bir kıta Erdoğan'ın okuduğu dörtlük

Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan'a imdâd eyle Yârabbi!
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!

Minareler süngü, kubbeler miğfer
Camiler kışlamız, mü'minler asker
Bu ilâhi ordu dinimi bekler
Allahu Ekber, Allahu Ekber.

Konuşmayla ilgili olarak bir inceleme başlatıldı ve YargıtayCumhuriyet BaşsavcısıVural Savaş, Erdoğan'ın konuşmasının yer aldığı görüntüleri inceledikten sonra, Refah Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davayı görüşen Anayasa Mahkemesi Başkanlığına iletti.[66]DiyarbakırDevlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, Erdoğan hakkında Türk Ceza Kanunu'nun /2 maddesine göre "halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçlamasıyla hazırladığı iddianamesini 12 Şubat 'de tamamladı.[67] Bir yıldan üç yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Erdoğan'ın yargılanmasına 31 Mart günü başlandı.[68] 21 Nisan 'de sonuçlanan dava, Erdoğan'ın iddianamede bahsedilen suçu işlemesiyle sonuçlandı ve Erdoğan'a bir yıl hapis ile bin TL ağır para cezası verildi. Daha sonra kendisini duruşmadaki hâli ve tavrı göz önüne alınarak cezası 10 ay hapis ve milyon bin TL para cezasına çevrildi.[69] 3 Haziran'da açıklanan gerekçeli karara göre Erdoğan, "Siirt'te yaptığı konuşmayla dindar ve dindar olmayan diye bölünen kesimler arasındaki gerginliği canlı tutmayı amaçlamakta"ydı. "Bunları inanç birliği maksadıyla söyledim" şeklindeki ifadesinin inandırıcı bulunmadığı belirtilirken, "Benim referansım İslam'dır" diyerek topluluğu inanan ve inanmayan olarak ayırdığı belirtildi. "Cezanın ertelenmesine yer olmadığı" ibaresinin de yer aldığı kararın bir aykırı oya karşılık oy çokluğuyla alındığı ve Yargıtay'a başvurulabileceği kaydedildi.[70] Mahkemenin aldığı karar 23 Eylül'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından, bire karşı dört oyla onaylandı.[71] Kararın ardından kendisine siyasi yasak getirilen Erdoğan, herhangi bir partiyle birlikte veya bağımsız olarak herhangi bir seçime katılamayacaktı.[71] 25 Eylül'de Yargıtay tarafından açıklanan gerekçeli kararda Erdoğan'ın söylemlerinin "savaş çağrısı" niteliği taşıdığı belirtilmekteydi.[72] Ceza infaz yasası gereği hapis cezası 4 ay 10 güne inerken, çeşitli ertelemeler sonrasında İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevini bırakarak 26 Mart günü Kırklareli'nin Pınarhisar ilçesindeki Pınarhisar Cezaevi'ne girdi.[73][74][75] 24 Temmuz 'da ceza süresini tamamlayarak cezaevinden tahliye edildi.[76]

Siyasi yasaklı olduğu dönem

Fazilet Partisi'nin, Anayasa Mahkemesi tarafından daimi kapatılmasının ardından, bağımsız kalan milletvekilleri, yeni parti kurma çalışmalarını "gelenekçiler" ve "yenilikçiler" olarak adlandırılan iki kanattan sürdürdü. "Millî Görüşçü" olarak adlandırılan kanat, Recai Kutan'ın genel başkanlığında 20 Temmuz 'de Saadet Partisi'ni kurarken, "değişimci" kanat da, Tayyip Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 'de, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdu ve Tayyip Erdoğan, parti genel başkanlığına seçildi.[77] Erdoğan "Biz gömleğimizi değiştirdik" ifadesiyle muhafazakârlardan büyük tepki aldı.[78] Kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım seçimlerinde kayıtlı seçmenin oy kullanan kişisi içinden adet oy alarak %34,28 ile birinci parti oldu.[79][80]

Erdoğan, siyasi yasağı bulunduğu için seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi. Seçim sonrasındaki Hükûmet, Abdullah Gül başbakanlığında kuruldu. Bu hükûmet döneminde Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisine yasa teklifi sunuldu. Bu yasa değişikliği TBMM tarafından oy çokluğuyla kabul edilse de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı "öznel, somut ve kişisel" olduğu gerekçesiyle veto etti. Daha sonra aynı yasa değiştirilmeden mecliste tekrar kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Sezer yasa değişikliğini bu kez onayladı. Bu yasanın kabulüyle Erdoğan'ın milletvekili seçilmesi için yasal bir engel kalmadı. Seçimlerde Siirt milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz'ün milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından Siirt'teki seçimlerin tekrar edilmesi kararlaştırıldı. Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk sıradaki adayı Mervan Gül'ün adaylıktan çekilmesi ile Erdoğan partinin birinci adayı olarak Siirt seçimlerine girdi ve oyların %85'ini alarak kazandı.

Başbakanlığı ()

Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinin ardından Başbakan Abdullah Gül, Erdoğan'ın başbakan olması için Cumhurbaşkanı Sezer'e istifasını sundu. Sezer bu kez hükûmeti kurma görevini Erdoğan'a verdi ve genel seçimlerden yaklaşık üç ay sonra Erdoğan başkanlığında Hükûmet kuruldu. 22 Temmuz tarihinde yapılan Dönem Milletvekili Seçimlerinde %46,6 oy alarak milletvekili çıkaran Adalet ve Kalkınma Partisi, Recep Tayyip Erdoğan'ı başbakanlık koltuğuna ikinci kez taşıdı.[82] 12 Haziran tarihinde Dönem Milletvekili Seçimlerinde oy yüzdesini %49,83'e çıkarmış ve Türkiye genelinde oy alarak toplamda milletvekili ile üçüncü kez hükûmet kurma yetkisini kazanmıştır.[83]

Altyapı ve ulaşım

yılı sonunda ülke genelindeki bölünmüş devlet ve il yolların toplam uzunluğu &#;km, otoyolların uzunluğu ise &#;km iken; yılı itibarıyla sırasıyla &#;km ve &#;km'lik yol inşasıyla bu uzunluklar sırasıyla &#;km ve &#;km'ye ulaştı.[84] Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması sonrasında başbakanlık görevinden ayrıldığı dönem de dâhil olmak üzere yılı itibarıyla &#;km'lik bölünmüş devlet ve il yolu inşası gerçekleştirildi.[85] yılında inşası başlamış olan Bolu Dağı Tüneli ve yılında inşasına başlamış olan Nefise Akçelik Tüneli 'de tamamlandı, 'de ise Avrasya Tüneli ve Konak Tüneli'nin temelleri atıldı. Konak Tüneli'nin inşası 24 Mayıs 'te tamamlandı. Türkiye'nin ilk denizaltı tüneli olan ve İstanbul Boğazı'nın altından geçen Marmaray'ın 'te başlayan inşası 'te tamamlandı. yılları arasında devlet ve il yollarında 41,2&#;km uzunluğunda 84 tek tüp tünel, 86,9&#;km uzunluğunda 46 çift tüp tünel; otoyollarda 1&#;km uzunluğunda tek tüp tünel ve 21,1&#;km uzunluğunda 12 çift tüp tünel; tüm yollarda ise toplam 64,3&#;km uzunluğunda tek tüp tünel ve ,8&#;km uzunluğunda 75 çift tüp tünel hizmete girdi.[86] 'te, İstanbul Boğazı üzerindeki üçüncü köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile İzmit Körfezi üzerindeki İzmit Körfez Köprüsü'nün inşalarına başlandı. yılları arasında toplam uzunluğu ,2&#;km'yi bulan köprü inşa edilirken, köprünün bakım ve onarımı tamamlandı.[87] yılı itibarıyla inşa edilen köprülerin toplam uzunluğu ,6&#;km'ye, toplam sayısı 'a, bakım ve onarımı yapılan köprü sayısı ise 'ye ulaşmıştı.[88] İlk hattı 'da Ankara-Eskişehir arasında devreye giren Yüksek Hızlı Tren daha sonraları çeşitli illere yayıldı.

'de 25 olan ülkedeki havalimanı sayısı, Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde inşası tamamlanan 27 havalimanıyla birlikte 52'ye yükseldi.[89] Uluslararası seferlerin düzenlendiği Hatay Havalimanı, Şanlıurfa GAP Havalimanı ve Hasan Polatkan Havalimanı 'de, Zafer Havalimanı ise 'de açılırken; İstanbul'daki üçüncü havalimanının inşasına 'te başlandı.

Mart itibarıyla, Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 18'i hidroelektrik santrali olmak üzere baraj inşa edildi.[90][91]

ayrı yerleşim biriminde kentsel dönüşüm yapılarak TOKİ önderliğinde toplu konutlar yapıldı.[92]

Haberleşme

'de hizmete giren E-Devlet uygulamasıyla halkın, çeşitli devlet hizmetlerine İnternet üzerinden ulaşabilmesi sağlandı.[93]

'de Türksat 3A,[94] 'te Türksat 4Ahaberleşme uyduları,[95] 'de ise Türkiye'nin ilk yer gözlem uydusuGöktürk-2 uzaya gönderildi.[96]

Eğitim

yılında eğitime ayrılan bütçe milyar TL iken yılında yaklaşık 7 katına çıkarak milyar TL'ye ulaştı.[97] yılında UNICEF işbirliğiyle başlatılan "Haydi Kızlar Okula!" kampanyasıyla ülkedeki kızların okula gitmesi ve eğitim seviyesindeki cinsiyet dengesizliğinin giderilmesi amaçlandı.[98][99] Kampanya sayesinde 'de %87 olan kız çocuğu okullaşma oranının geçen yıl %96 seviyesine yükseldi.[]

yılında 70 olan üniversite sayısı,[] yılı sonunda doğru 'un üstüne çıkarak[] ülkedeki 81 il de en az bir üniversiteye sahip oldu.[] yılında bu sayı 'ya ulaştı.[] 'de, 'da başlatılan FATİH Projesi kapsamında çeşitli okullardaki bazı sınıflara akıllı tahta konuldu ve bazı öğrencilere tablet bilgisayar dağıtıldı.[][] eğitim-öğretim döneminde itibaren uygulanan 4+4+4 Eğitim Sistemi'yle birlikte 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yerine 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçildi.[]

Ekonomi

tarihleri arası işsizlik oranları

AK Parti iktidara gelmeden önce Kara Çarşamba olarak da bilinen Türkiye ekonomik krizi yaşanmıştır. Türkiye'nin Şubat finansal krizi, beklenmedik ölçüde ekonomik daralmayla sonuçlanmasının ötesinde, ülkenin orta vadeli perspektifini değiştiren yeni koşulları da beraberinde getirmiştir.[]

Erdoğan'ın Başbakanlık görevine başladığı yılından 'a kadar Türkiye ekonomisi büyüme göstermiş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının %1,11'inden %1,37'sine yükselmiştir.[] Bu oranla Türkiye, AB ülkeleri arasında en iyi performansı yakaladı.[] Ayrıca Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na olan borcu bitirildi.[] Erdoğan'ın performansı Cumhuriyetin diğer dönemleriyle kıyaslandığında da ‘kuruluş yılları’ özelliği taşıyan Atatürk dönemi hariç, en yüksek performanslardan biridir.[] Siyasi istikrar sağlandı, ekonomi güçlendi ve sosyal refah seviyesi ciddi oranlarda yükseldi.[]

yılları arasındaki enflasyon oranları
GSYİH yüzdesi olarak altı büyük Avrupa ülkeleri ekonomilerinin tarihleri arasında kamu borç durumu, (Türkiye açık mavi çizgide belirtilmiş).

Türk ekonomisinde uluslararası krizi takiben ’in son çeyreğinde durgunluk başladı. Ekonomik durgunluk bir yıl sürdü, Türk ekonomisinde güçlü bir küçülmeye sebep oldu ve işsizlik oranını yüzde 10’dan yüzde 14’e kadar yükseltti. ve ’de GSYH sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 8’den daha fazla büyüdü; Türkiye’yi, Çin'den sonra dünyada en fazla büyümeyi sağlayan ikinci ülke konumuna yükseltti. Bu büyüme, işsizlik oranının kriz öncesi seviyesine düşmesini sağladı. 'e gelindiğinde, cari işlemler açığı %10’luk oranla tarihinin en yüksek noktasına ulaşarak dünya rekorunu da kırdı. Türk lirası'nın değeri, aşırı sermaye girişinin etkisiyle yükseldi. AK Parti Hükûmeti, “ekonomiyi yeniden dengeleme” adlı bir uyum operasyonu yapmaya karar verdi. Bütçedeki eğitim payı ’de yüzde 10’dayken, ’de yüzde 15’e yükseldi; sağlık harcamalarının payı da yüzde 2,6’dan yüzde 5,8’e yükseldi. Bu zaman içerisinde GSYH reel olarak yüzde 50’den fazla yükseldiği için, eğitim ve sağlık harcamalarının reel artışın GSYH içindeki pay artışlarından daha fazla oldu.[]

'li yıllarda cari işlemler dengesinin bozulma sürecinin giderek artması

Ekonomik iyileşmelere karşın yüksek cari açık eleştiri aldı. Türkiye yılında 65 milyar dolarlık cari açık verdi. yılında&#;%-2’lerde olan cari açık ’te&#;%-7,9’a yükseldi. ’de 51,6 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, ’te ,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. İthalat 4,7 kat artmış oldu. ’de ,6 milyar dolar olan dış borç stoku sonu itibarıyla milyar dolara yükseldi. 'de ,8 milyon dolar olan Toplam Millî gelir, ’te bu rakam milyar doları aştı.[]

Kürt sorunu

Ayrıca bakınız: Çözüm süreci

'da Başbakan Erdoğan yönetimindeki hükûmet, çeyrek asırdır süren ve resmî rakamlara göre 40 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açan Türkiye-PKK çatışmasını bitirmeye yardım edecek bir plan duyurdu. Avrupa Birliği tarafından da desteklenen çözüm süreci planıyla birlikte tüm medya yayınlarında ve siyasi kampanyalarda Kürtçe kullanımına izin verildi, ayrıca daha önceden Türkçe isimlerle değiştirilen Kürtçe şehir ve kasaba isimlerinin yeniden yapılandırılması kararı alındı.[] Konuyla ilgili olarak Erdoğan, "Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine engel olan kronik sorunları çözmek için cesur bir adım attık." diye konuştu.[] Ayrıca çıkarılan yasayla birlikte silah bırakan PKK mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirlerin alınması kararlaştırdı.[] 23 Kasım 'de Ankara'daki bir televizyon konuşması sırasında Erdoğan, 9 Ağustos tarihli bir belgede Dersim İsyanı sırasında bölgede 13 bin kişinin öldürüldüğünün ifade edildiğini belirtti ve Dersim'de yaşananları bir katliam olarak nitelendirerek, "eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" dedi.[][][]

İnsan hakları

Erdoğan'ın başbakanlık dönemi sırasında Terörle Mücadele Kanununun geniş kapsamlı yetkileri azaltıldı ve demokratik standartları ilerleterek özelde etnik ve dini azınlık haklarını genişletmeyi amaçlayan demokratik açılım süreci başlatıldı. Ancak süreç uzun sürmedi; Avrupalı yetkililer süreç sonrasında özellikle ifade özgürlüğü,[][]basın özgürlüğü[][][] ve Kürt azınlık hakları[][][][] gibi konularda daha otoriter yöntemlere dönüldüğünü ifade ettiler.[] Aktivistlerin LGBT haklarının kamusal alanda tanınması için yaptığı talepler hükûmet tarafından reddedildi[] ve ülkenin LGBT topluluğu kabine üyeleri tarafından yapılan hakaretlere maruz kaldı.[]

Sınır Tanımayan Gazeteciler, Erdoğan'ın başbakanlığının son dönemlerinde basın özgürlüğü konusunda sürekli bir düşüş gözlemledi; Basın Özgürlüğü Endeksi'nde basın özgürlüğü konusunda Erdoğan'ın ilk dönemlerinde sırada olan Türkiye, 'te ülke arasında sıraya düştü.[]Freedom House ise bir dönem iyileşme gözlemleyerek ülkenin 'da 48/ olan Basın Özgürlüğü Puanı'nı 'de 55/ olarak değiştirdi.[][][][]

'de Erdoğan ve hükûmeti, 'larda devlet tarafından el konan Hristiyan ve Yahudi azınlık mülklerinin iadesi konusunda yasal düzenlemelere gitti.[] Sonrasında hükûmet, toplamda 2 milyar dolar değerindeki mülklerin azınlıklara aktarıldığını duyurdu.[]

AK Parti-Gülen Hareketi çatışması ve 17 Aralık soruşturması

Ana maddeler: AK Parti-Gülen Hareketi çatışması ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması

Erdoğan, başbakanlık döneminde kürsüde konuşma yaparken ()

17 Aralık tarihinde Cumhuriyet SavcısıCelal Kara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Mali Şube Müdürlüğü ekipleri, aralarında iş adamları, bürokratlar,[] banka müdürleri, kamu görevlileri ve Türkiye Hükûmeti kabine üyesi üç bakanın oğullarının olduğu 47 kişinin, "rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık" suçlarını işledikleri iddiasıyla gözaltına alındığı soruşturma başlattı.[] Olaydan ardından soruşturmayı yürüten savcılar, adli kolluk amirleri ve memurlarının ciddi bir kısmının görev yerleri Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığınca değiştirildi veya görevden alındı.[] 29 Ocak 'te soruşturma savcısı Celal Kara, 11 Şubat tarihli HSYK kararnamesi ile de soruşturma iznini veren İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'ün aralarında bulunduğu hakim ve savcının görev yeri değiştirilmiş,[] Erdoğan kamuoyunda "rüşvet skandalı" olarak adlandırılan bu soruşturmayı hükûmetine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak niteledi.[] Daha sonra Gülen Hareketi'ne bağlı dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler ve 3 bakanın 17 Aralık soruşturması sonrası istifası ile AK Parti ve Gülen Hareketi arasında açık bir çatışma süreci başlamış, Erdoğan 17 Aralık soruşturması ve iddialarını "Türkiye içi ve dışındaki karanlık çevrelerin oyunları" olarak değerlendirmiştir.[]

Cumhurbaşkanlığı (günümüz)

Ana maddeler: Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi ve Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (5 Eylül )

Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde seçilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi yılında dolduğundan, Türkiye anayasa değişikliği referandumu gereği Türkiye'de ilk kez cumhurbaşkanı halk tarafından doğrudan seçilmiştir.[] İlk turu 10 Ağustos tarihinde olacak bu seçim için Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nu,[]HDP ise Selahattin Demirtaş'ı adayları olarak belirlemiştir.[] 1 Temmuz tarihinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, AK Partili bütün milletvekillerinin imzası alınarak Cumhurbaşkanı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladı.[] Erdoğan'ın açıklamadan sonra olan konuşmasında ilk defa kullanılan Erdoğan logosu, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın ABD başkanlık seçimlerinde kullandığı logoya benzetilmiştir.[][] Seçim kampanyasında kullanılan slogan ''Milletin Adamı Erdoğan'' şeklinde oldu.[] Seçimde Erdoğan %51,79 oy oranıyla birinci sırada, İhsanoğlu %38,44 oy oranıyla ikinci sırada ve Demirtaş %9,76 oy oranıyla üçüncü sırada yer aldı.

Erdoğan, 28 Ağustos 'te yemin etti ve Türkiye'nin on ikinci cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Bıraktığı başbakanlık koltuğunu ise 29 Ağustos'ta yeni başbakan Ahmet Davutoğlu doldurdu. %51,79 oranında oy aldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyun beklenenden az olduğu eleştirilerine "Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler oldu. Bizi de %52 destekledi." diye cevap verdi.[]

Başkanlık gündemi

Cumhurbaşkanlığı Sarayı

Ana madde: Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Türkiye)

Erdoğan, Ankara'daki Atatürk Orman Çiftliği'nin yaklaşık 50 dönümü kullanılarak inşa edilen ve başlarda AK Saray olarak adlandırılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın inşası yüzünden birçok eleştiri topladı.[] Bir sit alanı olarak korunan Atatürk Orman Çiftliği'nde inşaat yasağı bulunduğu için sarayın inşasının durdurulmasına dair çeşitli mahkeme kararları çıksa da inşaat tamamlandı.[] Muhalefet, bunu hukukun üstünlüğünün açıkça ihlal edilmesi olarak değerlendirdi.[] Proje; inşaat sürecinde yolsuzluk, yaban hayatına zarar verilmesi ve yeni yollar yapılması için çiftlikteki hayvanat bahçesinin tahribi gibi konularda sert eleştirilere ve iddialara maruz kaldı.[] Ayrıca inşasını yasa dışı olarak değerlendiren muhalifler tarafından 'Kaç-Ak Saray' olarak adlandırıldı.[]

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir