başın sol arka alt tarafında şişlik / Oksipital nevralji (Başın arka kısmında ağrı) - Doç.Dr. Kenan KIBICI

Başın Sol Arka Alt Tarafında Şişlik

başın sol arka alt tarafında şişlik

Başın sol tarafı neden ağrır?

Baş ağrıları kişiler için oldukça zorlayıcı olabilir ve çalışmak, gündelik aktiviteleri gerçekleştirmek gibi becerilerden alıkoyabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yetişkin nüfusun en az %47’si son 1 yıl içinde en az bir kez baş ağrısı yaşamıştır. Bazı kişiler için baş ağrıları kroniktir, bazılarında ise zaman zaman görülür.

Ağrı, başın bir yanında veya her iki yanında birden ortaya çıkabilir. Başın sol tarafında ağrının çeşitli nedenleri mevcuttur.

Migren ağrıları başın bir tarafında başlayarak orada kalabilirler. Migrenin esas sebepleri halen tam olarak anlaşılamamış olsa da kan damarlarının önce kasılıp sonra genişledikleri, bu şekilde beynin bir bölgesine fazla kan gitmesine sebep oldukları ve bunun da ağrı ve basınç yaptığı düşünülmektedir.

Bu başın her iki yanında veya sadece sol yanında görülebilir. Alkol, beslenme, stres, yüksek sesler, kokular ve başka birçok tetikleyiciler migrenlerin ortaya çıkmasına yol açabilir.

Küme tipi baş ağrıları genellikle başın bir tarafında görülür, genellikle de peş peşe 2, 3 veya daha fazla kez yaşanırlar. Bu tip baş ağrıları sigara içenlerde daha sıklıkla ortaya çıkar, ayrıca hava değişiklikleriyle de tetiklenebilirler. Küme tipi baş ağrıları alerjiyle karıştırılabilir. Küme tipi baş ağrıları genellikle ırsi olarak geçebilmekte veya başa alınan bir darbe sonrasında ortaya çıkabilmektedirler.

Başın sol tarafında ağrının bir diğer nedeni sinüzit olabilir. Sinüzit probleminde sinüs boşluklarının içi tahriş veya enflame olmuştur. Sigara dumanına maruz kalmak, mevsimsel alerjiler ve diğer solunum yolları hastalıkları bu hastalığa katkıda bulunabilirler. Sinüzit, birden çok sinüs boşluğunda ortaya çıkabileceği gibi, yüzün veya kafanın sol yanındaki tek bir sinüs boşluğunda da oluşabilir. Sinüs baş ağrıları genellikle migrenle karıştırılır. Aralarındaki fark migren baş ağrılarında birçok diğer belirtinin de görülmesidir.

Eğer beynin sol yanında bir anevrizma varsa bu durum başın sol tarafında ağrıya yol açabilir. Genellikle küme tipi veya migren baş ağrısı görülür. Anevrizmalar doğuştan veya çok yüksek tansiyonun sonucu olabilirler. Bazı vakalarda anevrizmalar çok büyüyene ve patlama aşamasına gelene kadar belirti vermezler. Bu aşamada baş ağrısı çok şiddetli olacaktır. Anevrizmaya bağlı baş ağrıları ayrıca fiziksel olarak aşırı yorgunluk dönemleri şeklinde belirti verebilir.


Hemen Sağlık

Kafa tabanı tümörleri nasıl belirti veriyor?

Kafa tabanı cerrahisinde uzmanlaşmış olan Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, bu alanın beyin cerrahisindeki en riskli bölge olduğunu söylüyor. Kafa tabanı cerrahisinin; tümörler, damar lezyonları, gelişim anomalileri, konjenital anomaliler gibi problemlerle ilgilendiğini belirten Bozbuğa, bu bölgede oluşan tümörlerin belirtileri hakkında önemli açıklamalar yaptı.

Eser AKGÜL

Yayınlanma: 11:33 - 04 Eylül 2018 Güncellenme:

Kafa tabanı tümörleri nasıl belirti veriyor?

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, kafa tabanı cerrahisi hakkında bilgiler verdi ve beyin tümörlerinin belirtililerini anlattı:

Kafa tabanı cerrahisi, beynin oturduğu kısımdaki problemlerle ilgileniyor. Tümörler, damar lezyonları, gelişim anomalileri, konjenital anomaliler bu bölgede en çok görülen problemler arasında sayılıyor. Beynin bu kısmına cerrahi müdahalede bulunmak çok zordur yani beyin cerrahisinin en zor alanı diyebiliriz. Beyin o bölgeyi örtmüş olduğu için oraya ulaşmak çok zordur ve bütün hayati yapılar kafa tabanında birbirleriyle iç içe olduğu için müdahale edilmesi en riskli bölgedir.

Bu cerrahi alan bir yönüyle yeni, bir yönüyle değil. Kafa tabanına yüz yıl önce de müdahaleler yapılmış ama son 30 yıl içinde teknolojinin çok ilerlemesiyle yeniden gündeme gelen bir cerrahi alan. Bazen kafa tasını keserek, bazen de vücut boşluklarından yani burundan, ağızdan girip cerrahi müdahale yapabiliyoruz. Ama çoğunlukla kemik pencere açmak gerekiyor.

kafa-tabani-cerrahisi-shutter

Kafa tabanında her bir milimetre çok şey ifade ediyor. Beyin, cerrahi sırasında sürekli oyun kurduğunuz, strateji yaptığınız, duruma göre çok ince planlar yaptığınız bir alan. Bunu önceden tümüyle öngörüp planlamak mümkün değil.

EN SIK GÖRÜLEN TÜMÖR: MENİNGİOM

Beyinde 130 tür civarında tümör çeşidi görülüyor. Bunlar arasında çok yaygın ve nadir görülenleri var. Kafa tabanı tümörleri diğer bölgelerdeki kadar çok görülmüyor. Ancak görüldüğünde de çok ağır tablolara sebep oluyor. O bölgede bulunan beyin zarı beyni ve tabanı tümüyle sarıyor. İşte o zardan çıkan meningiom dediğimiz tümörler var ki kafa tabanında en sık gördüğümüz tümörler bunlardır. Meningiyom beyin tümörlerinin de yüzde 15 ile 20’sini oluşturur. Kafa tabanında kemik ve kıkırdak dokudan çıkan tümörler de bu gruba girer. Ayrıca kafa tabanında kafa sinirleri var ki burada çıkan tümörler de kafa tabanı tümörü sayılıyor. Kafa tabanı cerrahisi sadece tümörlerle ilgilenmiyor; o bölgedeki anevrizmalar ve diğer damarsal problemler, doğuştan anomaliler, şekil bozuklukları gibi ya da travmalarda da yine kafa tabanı cerrahisini yapıyoruz.

KAFA TABANI TÜMÖRLERİ NASIL BELİRTİ VERİYOR?

Beyin çok fonksiyonel bir organ olduğu için tümörlerinin belirtileri çok çeşitli olabiliyor. Kafa tabanı tümörlerinin çoğunluğu iyi huylu olduğu yani yavaş büyüyen tümörler olduğu için geç anlaşılıyor. Çünkü vücudun ve daha fazlasıyla beynin bir adaptasyon mekanizması vardır ve yavaş gelişen bir sorun karşısında duruma dapte olma kapasitesini kullanıyor ve tümör büyük bir hacme ulaşana kadar bir belirti vermiyor. Yani sinsi bir hastalık diyebiliriz.

Kafa tabanı tümörleri bize geldiğinde genellikle büyük bir hacme ulaşmış oluyorlar. Beynin tabanında kafa sinirleri olduğu için görme bozuklukları, koku bozuklukları, yüz felçleri, yutma güçlükleri görülebiliyor.Beyin sapını etkilediklerinde kolda ya da bacakta kuvvet kayıpları, duyu bozuklukları, yürüme bozuklukları, çift görmeler gibi belirtiler verebiliyor. Tabi bu belirtiler başka hastalıkların da belirtisi olabiliyor. Ama bugün görüntüleme tekniklerinin gelişmesi tanı koymayı çok kolaylaştırdı. MR ve renkli MR ile tümörün varlığını anlayabiliyoruz ve teşhisten sonra pek çok inceleme ile küçük ayrıntıları yakalayabiliyoruz.

Kafa tabanı ameliyatları zor ve uzun süren ameliyatlardır. Bir hastamın ameliyatının tam 19 saat sürdüğünü hatırlıyorum. Sonrasında da bütün hayati parametrelerinin çok iyi takip edilmesi yani yoğun bakımda birkaç gün kalması gerekiyor.

GENETİK Mİ?

Genetik penetransın ne ölçüde olduğu önemli. Beyin tümörlerinin bazılarında genetik etkiler ortaya kondu ama birebir genetik etkinin neden olduğu bir tümör yok.

Bel fıtığı ameliyat edilmeli mi?İlginizi ÇekebilirBel fıtığı ameliyat edilmeli mi?Aşırı sıcaklar beyni nasıl etkiliyor?İlginizi ÇekebilirAşırı sıcaklar beyni nasıl etkiliyor?

ameliyatbaş ağrısıbel fıtığıbeyingenetiktümörÜsküdarÜsküdar Üniversitesi

Kafa Tabanı Tümörü

Kafatasının alt kısmında bulunan ve beynin üzerinde oturduğu alana, kafa tabanı adı verilir. Kafa tabanında, sinirler ve kan damarlarının içinden geçtiği sayısız delikler bulunur. Beyni, sinüs, göz ve kulaklar gibi bölümlerden ayıran kafa tabanı, karmaşık ve bir o kadar fonksiyonel bir yapıya sahiptir. Kafa tabanı tümörleri, kafatası kemiği, sinüs, beyin, sinir ve damarlarda oluşan bozukluklardan etkilenerek oluşabilir. Ön, orta ve arka olmak üzere üç bölümden oluşan bölgede meydana gelen tümörlerin tedavisi de tümörün oluştuğu yere göre farklılık gösterir.

Kafa Tabanı Tümörü Nedir?

Beyni önemli ölçüde koruyan ve fonksiyonlarını gerçekleştirmesine katkıda bulunan kafa tabanında görülen iyi ve kötü huylu kanser oluşumlarına kafa tabanı tümörü denir. Bu tümörler, yavaş büyüyen ve belirtileri bakımından oldukça sinsice ilerleyen malign oluşumlardır. Kafa tabanının orta, ön ya da arka kısmında gelişebilen tümörlerin, ameliyatla çıkarılması son derece güçtür. Bununla birlikte teknolojinin gelişimine endeksli olarak ilerleyen tıbbi tedaviler, robotic cerrahi gibi birçok alternatifin de tedavi sürecine eklenmesiyle oldukça gelişmiştir. Kafa tabanı tümörü, beyni dışarı doğru iten ve fiziksel fonksiyonları etkileyen, önemli ve az rastlanan beyin tümörü çeşididir.

Kafa Tabanı Tümörünün Belirtileri Nelerdir?

Belirtiler kişiden kişiye ve tümörün bulunduğu yere göre değişiklik gösterir. Büyüme hızı birçok kafa tabanı tümöründe yavaştır. Tümör büyüdüğünde, göz sinirleri, beyin, atardamarlar gibi hayati organlara bası yaparak fonksiyonlarını fark edilir ölçüde değiştirir. Bu nedenle, vücudun verdiği sinyallere dikkat etmek önemlidir. Burnu etkileyen tümörler, koku ve nefes alma gibi fonksiyonları zorlaştırır. Hipofiz bezine baskı uygulayan kafa tabanı tümörleri yutmayı ve hatta görmeyi engelleyebilir. Kafa tabanı tümörlerinde ayrıştırıcı ve en belirgin belirtiler arasında baş ağrısı, yutkunma güçlüğü, koku alma duyusunda bozulma, bulanık veya çift görme, duyma kaybı gibi işlevsel bozulmalar gelir. Vücutta oluşan lekelenmeler,  benler, et benleri ve siğiller de kafa tabanı tümörlerinin belirgin habercisi olabilir. Bu nedenle, ben oluşumlarını yakından takip etmek hastalığı önceden teşhis etmek adına önemlidir.

Kafa Tabanı Tümörü Neden Olur?

Hastalığın net olarak kesinleşmiş nedenleri olmamakla birlikte, kafatasının radyasyona maruz kalması, böcek ilaçları ve arsenik gibi zehirli kimyasallara maruz kalınması, risk faktörleri arasında yer alır. Bu tip risk faktörleri, ancak hastalığın oluşumunu tetikleyen ve arttıran nedenler arasında gösterilebilir. Genetik yatkınlık, kafa tabanı tümörü oluşumunda risk faktörü oluştursa da “kesin olarak genetik bir hastalıktır” denilemez.

Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Fiziksel olarak ortaya çıkan belirtiler her ne kadar hastalığın teşhisinde önemli bir ipucu verse de teknik tanımlamalar da teşhisi destekleyen en güçlü faktörlerdir. Genel olarak bu yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Fiziksel Muayene: Hekim tarafından yapılacak fiziksel muayenede hastalığın belirtileri, kişinin genel sağlık durumu ve varsa kronik hastalıkları gibi konular değerlendirilir. Sinir sistemini kontrol etme amaçlı olarak duyma, refleksler, görme, düşünme ve hatırlama becerileri gibi birçok önemli konu gözden geçirilir.
  • MR ve BT: Manyetik Rezonans (MR) VE bilgisayarlı tomografi (BT) kafa tabanı tümörünün teşhisinde önemli rol oynayan görüntüleme yöntemleridir. Bu yöntemler, hem kafa tabanı tümörü hem de diğer beyin tümörlerinin belirlenmesinde sıklıkla başvurulan teşhis araçlarıdır.
  • Kemik Taraması ve PET: Hastalık şüphesi bulunan kişiye radyoaktif madde enjekte edilerek tümörün tam olarak nerede yerleştiği görülür. Kemik taraması adı verilen bu yöntem sayesinde, tümörün çevredeki diğer organlara sıçrayıp sıçramadığı da belirlenmiş olur. PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) yöntemiyle, kanserli hücrelerin büyüme aşamasında olduğu evre görüntülenir. PET yöntemi, BT yöntemi ile beraber kullanılarak daha kesin sonuçlar elde edilebilir. PET çekimi öncesinde kişiye radyoaktif glikoz enjekte edilerek bu maddenin boyadığı kanserli hücreler, beyindeki normal sağlıklı hücrelerle kıyaslanır. Hastalığın hangi bölümlere yayıldığı ve yayılmaya devam ettiği gözlemlenir.
  • Anjiyografi ve Endoskopi: İnce bir kamera yardımıyla burundan girilerek tümörün yeri keşfedilmeye çalışılır. Tümörün hangi tip hücrelerden oluştuğunu belirlemek için, biyopsi yapılması gerekebilir. Burundan içeri gönderilen kamera ve ince iğne biyopsisi yardımıyla parça alınarak, tümörün iyi ya da kötü huylu olduğu belirlenebilir.
  • Baş ve Boyun Testleri: Bu bölgelerdeki bazı bölümlerin çalışma fonksiyonlarını gözlemlemek için, birtakım fonksiyonel test modelleri uygulanır. Hastanın fiziksel belirtileri ve tümörün yerine göre, testlerin türü de belirlenir. Duyma kaybı olan hasta için odiometri testi, denge testleri, görme ve ses telleri için uygulanan testler, bu araştırma yöntemleri arasındadır.

Kafa Tabanı Tümörlerinin Çeşitleri Nelerdir?

Serebellopontin Köşe Tümörleri: Beyin ve beyincik arasındaki bölgede tutunan tümörler, kafa tabanı tümörleri arasında en sık rastlanılan tümör çeşitleridir. Belirtileri, diğer kafa tabanı tümörleri ile büyük benzerlik gösterir.

Menenjiyoma: Beyin zarı tümörleri, kafa içinde yer alan tümörlerin  yaklaşık %18’ini oluşturur. Sıklıkla iyi huylu tümörler olup etraftaki yapılara saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Arka kafa çukuru, en sık yerleştikleri alandır. Denge bozukluğu, kulak çınlaması ve işitme kaybı gibi kulakla ilgili şikayetler, erken dönem belirtilerindendir. 

Glomus Tümörleri: Kulak tümörleri olarak da bilinen bu tümörler, yerleştikleri alana göre iki türde adlandırılır. Birincisi Glomus Timpanikum diğeri de Glomus Jugulare tümörleridir. Kulağın içinden başlayan Glomus tümörü, Glomus Timpanikum sıklıkla nabızdan gelen sesle eş zamanlı kulak çınlaması şeklinde bulgu verir. Kulağın altındaki büyük toplardamardan başlayan Glomus Jugulare tümörleri ise sıklıkla uzun süre belirti göstermez. Yutma bozuklukları, yüz felci, işitme kaybı hatta kalp çarpıntısı ve ritm bozuklukları gibi belirtiler, tümör yeterince büyüdükten sonra ortaya çıkan bulgulardır.

Kordoma: Kafa tabanının orta kısmına yerleşen tümör çeşididir. Etrafındaki yapıları ve kemiği iterek büyüdüğü için genellikle tahrip edicidir. Kafa tabanında yerleşir ve zamanla sinüsün içine kadar girerek burun tıkanıklığına yol açabilir. Belirtileri erken teşhisini kolaylaştıracak ölçüde çeşitlidir. Bu belirtilerin başlıca olanları, görme kaybı ya da çift görme, baş ağrısı, yüzde ağrı, denge bozuklukları, kulak çınlaması ve işitme kaybıdır.

Kondrosarkom: Kötü huylu tümörler olup hızlı ve oldukça saldırgan bir yapıya sahiptirler. Hem etraftaki hem de uzak organlara sıçrayarak (metastaz) tutunabilir ve onları işgal ederler.

Lipom ve Hamartom: İyi huylu kafa tabanı tümörleridir. Belirtileri diğer kafa tabanı tümörleri ile benzer. Bu yönüyle başta kötü huylu olduklarını düşündürebilir ancak BT ve MR tetkikleri ile kolayca diğer tümör çeşitlerinden ayırt edilebilirler.

Kolesteatoma: Kafa tabanı tümörleri arasında sık görülen tümör çeşitlerinden biridir. Genellikle doğuştan meydana gelen hücre artıklarından meydana gelirler. Sinsi ve oldukça yavaş bir büyüme hızına sahiptirler. Belirtilerini vermesi ve fark edilmesi 20’li yaşlardan sonra gerçekleşir. İşitme kaybı, kulak çınlaması, yüz felci, baş ağrısı gibi diğer kafa tabanı tümör çeşitleriyle benzerlik gösteren belirtileri mevcuttur.

Epitel Hücreli Tümörler: Kulağın içinde ve temporal kemik üzerinde büyüyen tümörlerdir. Dış kulak kanalının derisinde oluşmaya başlar ve büyüdükçe iç ve dış yönlere doğru yayılır. Kötü huylu bir tümör olup, etraftaki yapıları iterek ve baskı uygulayarak gelişir. Metastaz oluşumu olasılığı yüksektir.

Endolenfatik Kese Tümörü: İç kulağın kese biçimindeki uzantısında gelişen tümörlerdir. Nadir rastlanırlar ve işitme kaybı belirtileri ile kendilerini gösterirler. Hastanın tümör gelişen kulağı, zaman zaman iyi ya da kötü duyma gibi dalgalanmalar geçirebilir. Baş dönmesi atakları da ortaya çıkarabilen tümör, Meniere hastalığı ile zaman zaman karıştırılır.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kafa tabanı tümörleri, tedavisi bakımından birçok seçenek içerir. Cerrahi yöntemler, kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları ya da sadece izlemeye bağlı süreçler, tedavi yöntemlerini oluşturur. Tedavi sırasında bu yöntemlerin bir ya da birkaçı bir arada kullanılabilir. Tümörün yeri, yayılım bölgesi, hızı, iyi veya kötü huylu olması, hastanın farklı kronik rahatsızlıklarının bulunması, tedavi yöntemini seçmek adına belirleyicidir.

Kemoterapi, cerrahi müdahaleyi destekleyici bir yöntem olarak tek başına ya da ameliyat sonrasında uygulanır. Tümörün yeri bakımından cerrahi müdahalenin uygun bulunmadığı durumlarda, radyasyon tedavisi çözümsel bir yaklaşımdır. Kafa tabanı tümörü, cerrahi olarak güvenle çıkarılabilecek bir yerdeyse, ameliyat tek çözüm yöntemidir. İyi huylu tümörlerde burun içinden uygulanan endoskopik cerrahi yöntemler uygulanabilir ve kafa tabanı tümörleri için birçok cerrahi uygulama yöntemi söz konusudur. Herhangi bir biçimde hastanın hayatını olumsuz yönde etkilemeyen ve büyümeyen iyi huylu tümörler için, cerrahi müdahalelere gerek kalmadan, izleme yöntemi de yeterli olabilir.

Kafa Tabanı Tümörü Cerrahisi Nasıl Uygulanır?

Kafa tabanı tümörleri, ulaşılması zor beyin alt taban bölgesinde olduğundan, operasyonların güvenli ellerde yapılması önemlidir. Yeni nesil tıp teknolojileri sayesinde, günümüzde bu operasyonlar mikroskobik yöntemlere ilaveten robotik cerrahilerle de üst seviyelere taşınmıştır. Kafa tabanına ulaşmak için kafatası kubbesinin kaldırılarak aşağıya doğru inilmesi, istenmeyen sonuçların oluşmasına neden olabilir. Sinirler ve bu bölgedeki hassas dokuların zedelenmesi, ameliyat sonrasında kalıcı hasarların ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bu nedenle, teknolojinin de hızla ilerlemesiyle ortaya çıkan yeni yöntemler, cerrahi uygulamalar açısından daha fonksiyonel çözümlerdir. Endoskopik yöntemlerle başta burundan, kulak içi, gözlerin arasından, geniz bölgesi ya da boynun arka kısmından girilerek tümör başarıyla çıkarılır. Operasyon sonrasında hassas sinirlerin zarar görmemesi, koku ve görme gibi fonksiyonların kaybedilmemesi için ameliyatlarda üst güvenlik tedbirleri oluşturan nöromonitörizasyon ve nöronavigasyon gibi üstün teknolojik yöntemler de kullanılır. Ameliyat süreci oldukça uzundur. Kafa tabanı tümörü ameliyatlarında, 19 saate varan uzun süreler olabilmektedir.

Ameliyat Sonrası Bakım ve İyileşme Süreci

Uzun süren ameliyat sonrası, hastanın ortalama 7 günlük bir süre boyunca hastanede kalması uygun görülür. Hasta, genel sağlık durumuna da bağlı olarak bir iyileşme grafiği sergiler. Ameliyat öncesindeki yaşam kalitesi, sigara ve alkol kullanımı gibi olumsuz etkenlerin hastanın hayatında var olup olmaması, iyileşme sürecinin kısalığı üzerinde etkilidir. Ameliyat sonrasında gerekli görüldüğü taktirde kemoterapi ve radyoterapi süreçleri doktor tarafından planlanır. Hastaya uygulanacak ilaçlar ve kullanım süreleri de iyileşme sürecinin gidişatında oluşan koşullara göre programlanır.

Oksipital nevralji , genellikle başın bir tarafında başın arkası ve kulak arkasında boynun üst kısmında elektrik çarpması gibi zonklayıcı ve kronik bir ağrı ile karakterize baş ağrısının farklı bir türüdür.

Tipik olarak, oksipital nevralji ağrısı boyunda başlar ve daha sonra yukarı doğru yayılır.

Bazı bireyler de ağrı kafa derisi, alın bölgesi ve gözlerin arkasında olabilir. Bu hastaların kafa derisi dokunmaya karşı hassas , özellikle gözleri ışığa karşı duyarlı olabilir. Ağrının yeri büyük ve küçük oksipital sinirler tarafından sağlanan alanları ile ilgilidir . Bu alanlar kafa derisi,kafanın arka tarafı boyun üst bölgesidir .

Ağrı sinirlerin tahriş ya da yaralanmalarının neden olduğu, osteoartrit, omurga da aşırı sıkı boyun kasları ile sinirlerin sıkışması, baş arkasına travma sonucu olabilir, tümörler ya da boynun lezyonları diğer nedenleridir. Lokalize iltihap veya enfeksiyon, gut hastalığı, diyabet, damar iltihabı (vaskülit), ve başını sık uzun sürelerle aşağıya ve öne doğru durumda tutmak (uygunsuz postür) aynı zamanda oksipital nevralji ile ilişkilidir. Pek çok durumda, bununla birlikte, hiçbir neden bulunamayabilir. Bir anestezik sinir bloğundan sonra pozitif tepki (ağrı kesici) teşhisi teyit edecektir.

Tedavi genellikle semptomatiktir ve masaj ve dinlenme içerir. Bazı durumlarda, özellikle şiddetli ağrılarda antidepresanlar kullanılabilir. Diğer tedaviler doğrudan etkilenen bölgeye lokal sinir blokları ve steroid enjeksiyonları içerebilir.

Bu tedavilere rağmen düzelmeyen olgularda cerrahi tedavi yapılabilir. Sinir üzerindeki, siniri sıkıştıran kılıf kesilerek tedavi edilir.

Oksipital nevralji hayatı tehdit eden bir durum değildir. Birçok kişi ısı, dinlenme, anti-inflamatuar ilaçlar ve kas gevşeticiler içeren tedavi ile ağrı nöbetini sona erdirebilir veya azaltabilir .

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir