ingiltere hakkında ekşi sözlük'te okuduğum, bana en ilginç gelen bilgilerden biri "don't throw the baby out with the bath water" atasözüydü. hikaye biraz saçma geldiğinden biraz araştırdım. aslında sözün ortaya çıktığı ülke ingiltere bile değil.
atasözünün anlamı "istenmeyen durumlardan kurtulma girişimi sırasında değerli fikirleri veya şeyleri de kaybetmek" yani bir nevi kurunun yanında yaşın da yanması.
okuduğum yazıdaki rivayete göre orta çağ ingiltere'sinde aile üyeleri babadan başlayarak sırayla tek bir fıçıda banyo yapıyordu. aile üyelerinin banyo sırasında bebekler en son sıraya sahipti. bebeğe sıra gelene kadar su o kadar kirlenip bulanıklaşıyordu ki, yıkanma işlemleri sonrasında fıçıdaki su dökülürken, herhangi bir şey -bebek bile- o bulanıklıkta fark edilmeyip su ile beraber gidebilirdi.
ama burada mantıksız bir durum var. neden küçücük bir bebek zifte dönmüş bir suda banyo yaptırılsın ki? biraz araştırınca daha gerçekçi bilgilere ulaşmak mümkün.
bu ifade, 'lerde ilk defa thomas murner isimli bir almanın hicivli bir yazısında görülüyor. sonrasında 'lerde sebastian franck isimli başka bir almanın atasözleri kitabında geçiyor. kitapta "yaşlı bir atı üzerindeki değerli semer ve gemleri almadan at hırsızının avlusuna göndermek" örneğiyle açıklanıyor sözün anlatmak istediği ilke.
thomas carlyle isimli bir iskoçyalı, kölelikle ilgili bir makalesinde kullanıyor ilk defa. kölelikle ilgili fikirlerini içeren makalesinde dökülecek olan kirli suyu köleliğin kaldırılmasıyla; bebeği ise kölelerin sunduğu faydalı hizmetle benzeştiriyor. (yani bakın köleliği kaldırıyorsunuz ama içindeki yararlı şeyleri de yok etmiş oluyorsunuz, kurunun yanında yaşı da yakmayın kabilinden). makalesinde siyahların hizmet etmek için doğduğuna ve doğuştan yalnızca hizmetçi olarak yararlı olduklarını öne sürüyor. aslında savunduğu şey siyahların köle olarak kullanılması değil, ömür boyu hizmetçi olmaları ve hizmetlerinin karşılığında kendilerine ödeme yapılması gerektiği. yani kölelikten, ücret alan kölelere evrilmeleri gerektiğini savunuyor.
ifadenin hikayesi aşağı yukarı böyle, banyo sırasında sona kalan bebekle ilgili hikaye ise şehir efsanesi.
Kelime Bilgisi
Kelime Bilgisi/ Sözlük
5 dakikalık okuma
İngilizce konuşmanın temelini kelime bilgisi ve dil bilgisi kuralları oluşturuyor. Dil bilgisi ile kelime dağarcığını birleştirebildiğin zaman, artık İngilizceyi akıcı kullanabiliyorsun demektir.
İngilizce öğrenirken kelime dağarcığını geliştirmek, düzenli olarak yeni kelimeler öğrenmek İngilizce öğrenme yolculuğunda oldukça önemli. Ancak yeni kelimeler öğrenerek, ifade etmek istediğimiz şeyi doğru bir şekilde karşı tarafa aktarabilir, günlük ve resmi ortamlarda konuşma dilimizi zenginleştirebiliriz.
Her gün İngilizce çalışmak, ana dili İngilizce olan eğitmenlerle 7/24 online dersler yapmak istersen, bu sayfadaki iletişim formunu şimdi doldur. Open English’i yakından tanı!
Ev eşyaları, özellikle günlük konuşmamız içerisinde bir şeyin yerini tarif ederken, günlük rutinlerimizden bahsederken sıklıkla kullandığımız nesneler.
Kahve bardağımı kahve makinesinin yanındaki dolapta bulabilirsin.
*You can find my coffee mug in the cupboard next to the coffee machine.
You left your watch on the coffee table.
*Saatinisehpanın üzerinde unutmuşsun.
The mirror near your bed is too small.
*Yatağının yanındaki ayna çok küçük.
Gördüğün gibi aslında en basit bir cümlelerde bile ev eşyalarının İngilizcesini bilmemiz gerekiyor.
Aşağıda evin bölümleri özelinde ihtiyacın olabilecek ev eşyalarını ve İngilizcelerini bulabilirsin. Öğrendiğin yeni kelimeleri cümle içinde kullanarak pratik yapmayı unutma.
Mutfakta bulabileceğin İngilizce ev eşyalarını ve eşyaların Türkçe karşılıklarını aşağıdaki listede görebilirsin.
Blender / Mixer | Karıştırıcı / Mikser |
Bottle opener | Şişe açacağı |
Bowl | Kase |
Bread box | Ekmek sepeti |
Coffee maker / Coffee machine | Kahve makinesi |
Colander | Kevgir |
Cooker | Ocak |
Cooker hood | Davlumbaz |
Corkscrew | Tribuşon |
Cupboard | Mutfak dolabı |
Deep freeze | Derin dondurucu |
Deep fryer | Fritöz |
Dish sponge | Bulaşık süngeri |
Dishcloth | Bulaşık bezi |
Dishwasher | Bulaşık makinesi |
Drawer | Çekmece |
Egg cooker | Yumurta pişirici |
Electric grill | Elektrikli ızgara |
Fork | Çatal |
Freezer | Dondurucu |
Fridge / Refrigerator | Buzdolabı |
Fruit juicer | Meyve sıkacağı |
Frying pan | Kızartma tavası |
Glass | Bardak |
Grater | Rende |
Kettle | Su ısıtıcı |
Kitchen counter | Tezgah |
Knife | Bıçak |
Ladle | Kepçe |
Meat grinder | Kıyma makinesi |
Microwave oven | Mikrodalga fırın |
Mug | Kupa bardak |
Napkin | Peçete |
Oven | Fırın |
Paddle box | Aspiratör |
Pan | Tava |
Plate | Tabak |
Pressure cooker | Düdüklü tencere |
Saucepan | Tencere |
Serving | Servis, tabak |
Shelf | Raf |
Sink | Lavabo |
Spatula | Spatula |
Spice container | Baharatlık |
Spoon | Kaşık |
Stove | Ocak, fırın, soba |
Tablecloth | Masa örtüsü |
Tap | Musluk |
Teaspoon | Çay kaşığı, tatlı kaşığı |
Toaster | Ekmek kızartma makinesi |
Toaster machine | Tost makinesi |
Waste bin | Çöp kutusu |
Wooden spoon | Tahta kaşık |
Can you please put the dirty spoon into the dishwasher?
*Lütfen kirli kaşığı bulaşık makinesine koyabilir misin?
You can find my saucepans and pressure cooker in the cupboard near the fridge.
*Tencerelerimi ve düdüklü tenceremibuzdolabının yanındaki dolapta bulabilirsin.
Oturma odasında bulabileceğin İngilizce ev eşyalarını ve eşyaların Türkçe karşılıklarını aşağıdaki listede görebilirsin.
Air conditioner | Klima |
Armchair | Kollu koltuk |
Bookcase | Kitaplık |
Carpet | Halı |
Chair | Sandalye |
Chest of drawers | Çekmeceli dolap |
Coffee table | Kahve masası / Sehpa |
Couch | Kanepe |
Curtain | Perde |
Cushion | Yastık |
Dinner table | Yemek masası |
Fireplace | Şömine |
Floor lamp | Lambader |
Kumanda | Remote |
Lamp | Lamba |
Lampshade | Abajur |
Lounger/ recliner | Dinlenme koltuğu / televizyon koltuğu |
Mirror | Ayna |
Painting | Tablo |
Picture | Resim / Fotoğraf |
Plant | Bitki |
Rug | Kilim |
Shelf | Raf |
Sofa – Kanepe | Kanepe |
Speakers | Hoperlörler |
Swivel chair | Dönen koltuk |
Television | Televizyon |
TV stand | TV standı |
Vase | Vazo |
I am about to buy a new carpet and It will definitely match my sofa.
*Yeni bir halı almak üzereyim ve kesinlikle kanepemle uyum sağlayacak.
I put my mother’s picture on the shelf today.
*Bugün annemin resmini rafa koydum.
Yatak odasında bulabileceğin İngilizce ev eşyalarını ve eşyaların Türkçe karşılıklarını aşağıdaki listede görebilirsin.
Alarm Clock | Çalar saat |
Bed | Yatak |
Bedside Lamp | Gece lambası |
Blanket | Battaniye |
Bunk beds | Ranza |
Chest of drawer | Çekmeceli dolap, şifoniyer |
Closet | Gömme dolap |
Cushion / Pillow | Yastık |
Double Bed | Çift kişilik yatak |
Dressing table | Makyaj masası |
Mirror | Ayna |
Nightstand | Komodin |
Pillowcase | Yastık kılıfı |
Quilt | Yorgan |
Rug | Kilim |
Sheet | Çarşaf |
Single Bed | Tek kişilik yatak |
Wardrobe | Giysi dolabı |
I love sleeping on a brand new sheet.
*Yepyeni bir çarşafta uyumaya bayılıyorum.
The mirror in my bedroom is too small, so I decided to buy a bigger one to use near my wardrobe.
*Yatak odamdaki ayna çok küçük, bu yüzden gardırobumun yanında kullanmak için daha büyük bir tane almaya karar verdim.
Banyoda bulabileceğin İngilizce ev eşyalarını ve eşyaların Türkçe karşılıklarını aşağıdaki listede görebilirsin.
Bathrobe | Bornoz |
Bathroom cabinet | Banyo dolabı |
Bathtub | Küvet |
Comb | Tarak |
Conditioner | Saç kremi |
Dustpan & broom | Faraş & süpürge |
Faucet | Musluk |
Floss | Diş ipi |
Hair dryer | Saç kurutma makinesi |
Hairbrush | Saç fırçası |
Liquid soap | Sıvı sabun |
Mat | Paspas |
Mirror | Ayna |
Scissor | Makas |
Shampoo | Şampuan |
Shower stall | Duş kabini |
Sink | Lavabo |
Soap | Sabun |
Soap dispenser | Pompalı sıvı sabunluk |
Soap holder | Sabun tutucu |
Toilet | Tuvalet |
Toilet brush | Tuvalet fırçası |
Toilet Flush | Sifon |
Toilet paper | Tuvalet kağıdı |
Toilet paper holder | Tuvalet kağıdı tutucusu |
Toothbrush | Diş fırçası |
Toothpaste | Diş MACUNU |
Towel | Havlu |
Towel rail | Havlu askılığı |
Washing machine | Çamaşır makinesi |
I put used towels into the washing machine.
*Kullanılmış havluları çamaşır makinesine koydum.
Banyo dolabımın içine senin için bir tarak ve diş fırçası koydum.
*I put a comb and toothbrush for you in my bathroom cabinet.
İngilizce öğrenme yolculuğunda düzenli olarak yeni İngilizce kelimeler öğrenerek İngilizceni zenginleştirebilir, söylemek istediklerini doğru bir şekilde karşı tarafa aktarabilirsin. Open English’te yeni kelimeler öğrenebileceğin, öğrendiğin yeni kelimeleri sürekli olarak pekiştirebileceğin birçok içerik ve alıştırma seni bekliyor. Bugün kaydol, yeni kelimeler öğrenmeye hemen başla!
Open English hakkında daha fazla bilgi almak için bu sayfadaki iletişim formunu doldur, sana en kısa sürede dönelim.