batınilik nedir felsefe / 13 Müslüman Düşünür ve En Büyük Eserleri | seafoodplus.info

Batınilik Nedir Felsefe

batınilik nedir felsefe

7- T&#;rk Alevili&#;i -3

Türk Alevili&#;i -3

Kur’an Ve Alevilik
Alevili&#;n özünde Kur’an-&#; Kerim’in inançsal ve toplumcu yorumu bulunur.  Bu yorum biçimine  de Bat&#;nilik denilir. Kur’an’a özü aç&#;s&#;ndan ba&#;l&#;l&#;k Anadolu Alevilerinin en az senedir k&#;lavuz olarak kulland&#;klar&#; “Buyruk”larda yer al&#;r. Alevi kitleye önderlik eden pir ve rehber anlat&#;l&#;rken deniliyor ki:

“Pir ve rehberin kesinlikle okuryazar olmas&#; gerekir. &#;eriatta okuryazar olmas&#; gerekir. &#;eriatta okuryazar olmayan müftü görülür mü; ya da okuryazar olmayan hoca olur mu? ku&#;kusuz olmaz. okuryazar olmayan insan e&#;e&#;e benzer. Oysa, pirin yol gösterici olmas&#; gerekir. Ancak okudu&#;unu anlayan, dünyay&#; ve toplumu tan&#;yan kimse sorunlara do&#;ru çözüm bulabilir. Tanr&#;’n&#;n gönderdi&#;i kitab&#; (Kur’an ve di&#;er kutsal metinler) bilmeyen, Tanr&#;’y&#; nas&#;l bilebilir. &#;nsanlar do&#;u&#;tan bilgi sahibi olsalard&#;, Tanr&#;, peygamberlere kitap göndermezdi.

Kitaps&#;z pir, &#;eytand&#;r. Talipler ise pire ba&#;l&#;d&#;r. Bu nedenle, taliplerin böyle cahil pirlerin izlerinden gitmemeleri ve sözlerine itibar etmemeleri gerekir. Kimi pirler, ‘Ak’tan okurum, kara’y&#; bilmem’ diyerek okuryazarl&#;&#;&#; küçümserler. Böyle söyleyen pir, Kur’an’&#; inkar etmi&#; demektir. Ak’tan okumak, a&#;&#;klara özgüdür. Oysa, a&#;&#;klar&#;n da Kur’an’a uydu&#;u sürece o gerçek a&#;&#;kt&#;r. Sözleri Kur’an’a uymayan a&#;&#;&#;&#;n sözüne itibar edilmez. Bilge ki&#;i, ham ile has&#; birbirinden ay&#;r&#;r, do&#;ru yolu bulur. Talip; pir, rehber ve a&#;&#;&#;&#;n söylediklerini anlamazsa mür&#;id ve üstaddan ö&#;renip do&#;ru yola gitmelidir.

Ayetsiz, kitaps&#;z söz söyleyip nasihat eden pirin söyledi&#;i sözler sayg&#;n de&#;ildir. Söylenen sözün kesinlikle Kur’an’a uymas&#; gerekir. A&#;&#;&#;&#;n serveti alt&#;n ise Kur’an mihenk ta&#;&#;d&#;r; üstadlar sarraft&#;r. Bir sarrafa alt&#;n getirildi&#;inde önce mihenk ta&#;&#;na sürer; alt&#;nsa al&#;r, de&#;ilse geri çevirir.

()

Pir, gecenin ikinci yar&#;s&#;ndan sonra kalk&#;p gün do&#;uncaya kadar Tanr&#;’ya ibadet ve niyaz etmelidir. O zaman pirin nefesi keskin olur. oysa günümüzde pirler yeyip içip ku&#;lu&#;a de&#;in yat&#;yorlar.

 

‘Kur’an bizim dedemize inmi&#;. Bakal&#;m ne buyurmu&#;? Biz bu dünyaya niye geldik? Yar&#;n tanr&#; kat&#;na ne yüzle ç&#;kar&#;z? Bu taliplerin hakk&#;n&#; bizden sorarlarsa ne kar&#;&#;l&#;k veririz? diye dü&#;ünmeyen pirin vay haline!”

(Buyruk, Fuat Bozkurt düzenlemesi, s. 23 vd.)

Buyruk’un “Ölmeden Önce Ölmek” bölümü, Alevi insan&#;n&#;n pi&#;mesi (e&#;itilmesi) ve sa&#;lam inanç sahibi yap&#;lmas&#;n&#; i&#;liyor. Burada, talip (Yola gönül verenler) için &#;öyle davranmas&#; ö&#;ütleniyor: “Kur’an ne buyurduysa ona göre davranay&#;m.”

Buyruk, dedeler (Pirler) ile talipler aras&#;ndaki ili&#;kiyi anlat&#;rken diyor ki:

“&#;nsan insan&#; günahtan ar&#;tamaz, düzeltemez. Pir ve rehber, insan&#;n kendisini düzeltmesi için araçt&#;r.

 

Talibin suçu, pirin ba&#;&#;&#;layaca&#;&#; türden ise, küçük ise, pir gerekli cezay&#; verir ve ‘Bizim günümüzde iyi oldun, biz seni ba&#;&#;&#;lad&#;k; umar&#;z ulu Tanr&#; da ulu divan&#;nda seni ba&#;&#;&#;lam&#;&#; olsun.” diye dilekte bulunur; hay&#;r dua eder.

 

Ama talibin günah&#; büyükse ve pir onun mal&#;na ya da güzelli&#;ine kap&#;l&#;p, ‘&#;yisin; seni günah&#;ndan geçtim!’ derse, Hakk&#; bat&#;l eder. Mah&#;er günü Tanr&#;, talibin hesab&#;n&#; o pire soracakt&#;r ve diyecektir ki: “Dünyada benim vekilim olan pirler gelsin, bugün hesap günüdür”

O pir, seafoodplus.infoed’e inen Kur’an’da buyrulanlara göre hükmedip Hakk&#; Hak etti ise ne mutlu ona. O zaman Tanr&#;, ‘Gel, sevab&#;n&#; al! Sen hesab&#;n&#; önce dünyada vermi&#;sin.’ deyip o piri cennete alacakt&#;r.

 

Yanl&#;&#; hüküm veren piri Tanr&#; sorguya çekecek ve ona, ‘Ey asi! Sen dünyada Tanr&#; m&#;yd&#;n? Ben seni Muhammed-Ali’nin soyundan bo&#;una m&#; getirdim? Oysa sen inanmadan, kendi ç&#;kar&#;n için kendi bildi&#;in gibi yol sürdün. Büyük günah i&#;leyen talibe, dünya mal&#; için, ‘iyisin!’ dedin. Kur’an’&#;, hadisi bir yana b&#;rakt&#;n, ‘Ben babamdan böyle gördüm!’ dedin. Oysa baban yapt&#;klar&#;n&#;n hesab&#;n&#; kendi verir. &#;imdi ba&#;&#;n&#; kurtar!’ diye hesap soracakt&#;r.

Bu nedenle kesin olmayan, belgelenmemi&#; hadislere göre hüküm verilmez. Arapça’da söz çoktur. Bunlar&#;n Türkçe’ye çevrilmesinde birçok yanl&#;&#; ortaya ç&#;kar. Kesinlikle Kur’an’a göre karar vermek gerekir. Pir, Tanr&#;’n&#;n vekili say&#;l&#;r. Ona bir emanet verilmi&#;tir. Emanete h&#;yanet edilir mi? (s. 91 vd.)”

Buyruk’ta Kur’an d&#;&#;&#; hüküm verilmesi kar&#;&#;s&#;nda Alevi vatanda&#;a nas&#;l davranmas&#; gerekti&#;i de anlat&#;l&#;yor ve bunun için &#;u yol öneriliyor:

 

“Talip; pirin durumunun kitaba uygun ama söylediklerinin kitaps&#;z oldu&#;unu görürse, bir kamil mür&#;it (bilge ki&#;i, bilgin lider) bulup o piri kitaba uymaya ça&#;&#;rmal&#;d&#;r. Ama pir, kamil mür&#;idin sözüne uymay&#;p ayetsiz, hadissiz hükmünü yürütmeyi sürdürürse art&#;k o talip o pirin dar&#;na durmamal&#;d&#;r. Gidip seafoodplus.info Ali soyundanba&#;ka bir pir bulup onun ete&#;ini tutmal&#;d&#;r.

Kitaba uymayan pir, &#;eytand&#;r. Böyle bir pirin dar&#;na duran talip, &#;eytand&#;r, &#;eytan dar&#;nda durmu&#; say&#;l&#;r.

Ermeni, Rum, Yahudi ulular&#; bile kendi kitaplar&#;na ba&#;l&#;d&#;rlar (s. 93)”

 

Alevilik Felsefesi
Anadolu’daki Alevilik kökü en az 3 bin y&#;l eskiye uzanan ulusal kültürün &#;slam’&#;n halkç&#; özüyle kayna&#;t&#;r&#;ld&#;&#;&#; bir ya&#;ama biçimidir. Bu ya&#;ama biçiminin kendine özgü tarihi ve felsefesi vard&#;r. Bu felsefeyi kavramadan Alevili&#;i anlamak ve ö&#;renmek olanaks&#;zd&#;r.

Alevilik, felsefesini temelde, &#;slamiyet’ten alm&#;&#;t&#;r. &#;&#;in özünü de zahir-bat&#;n çelikisi/çat&#;&#;mas&#; olu&#;turur. Alevilik bu çeli&#;kide “bat&#;n/iç-öz” olan&#; temsil eder. Bat&#;n felsefesinde &#;slam’&#;n e&#;itlikçi ve ak&#;lc&#; yorumu ile Budizm, Sabiilik, Zerdü&#;tlük, Maniheizm, Musevilik, &#;sevilik, eski Ege kültürü, &#;amanizm; Gök Tanr&#; kültü ve atalar kültü etkili olmu&#;tur. Bütün bu inanç sistemini Türk halklar&#; de&#;i&#;ik ça&#;larda ve farkl&#; co&#;rafyalarda kabul etmi&#;lerdir.

Bugün bat&#;ni anlamdaki gerçek Alevilik Türkiye’de ya&#;amaktad&#;r. Bu özelli&#;i &#;ran’&#;n Türk nüfusunun bulundu&#;u yerlerde de az-çok görmek de mümkündür.

&#;slam topluluklar&#; tarih içinde dini, reforme ederek onu ideoloji olarak kullanm&#;&#;lard&#;r. Türk halklar&#; da tarihsel geli&#;im sürecinde &#;slam dini ile kar&#;&#;la&#;t&#;klar&#;nda; onu kendi bak&#;&#; aç&#;lar&#;na göre &#;ekillendirerek kabul etmi&#;lerdir. Bu yüzden her millet&#;slam dinini; kendi yap&#;s&#;na göre uydurarak alm&#;&#;; böylece, her toplumda ayr&#; bir &#;slam anlay&#;&#;&#; &#;ekillenmi&#;tir. Türk &#;slam&#; dedi&#;imiz &#;slam’&#;n bugün Arap ülkelerindeki &#;slam’dan oldukça farkl&#; olmas&#;n&#;n de dine; milli kimli&#;in ve ço&#;rafyan&#;n verdi&#;i &#;ekilden ibarettir.

Türkler Arapemperyalizminin sald&#;r&#;lar&#; kar&#;&#;s&#;ndabu dinle ili&#;kiye girdiklerinde; elbetteki sömürücü güçlerin ideolojisine de&#;il; bu emperyalist odaklara kar&#;&#; ç&#;kan dü&#;üncelere bakt&#;lar ve onlar&#; kendilerinin mal&#; yapt&#;lar. Böylece; seafoodplus.info Ali ve ailesi; Türklerde kutsal bir kimlik kazand&#; ve seafoodplus.info Ali, giderek ulula&#;t&#;r&#;ld&#;.

&#;slam’&#;n De&#;il Sünnili&#;in 5 &#;art&#;
Bütün Müslümanlar, son peygamber seafoodplus.infoed Mustafa’n&#;n geçmi&#; peygamberlerin tümünün bilgisini ta&#;&#;d&#;&#;&#;na inan&#;rlar. Bu inan&#;&#;a göre &#;slam Peygamberi, peygamberli&#;in mührü (sonu) olarak bütün Tanr&#;sal bilgilere sahiptir.

 

Peygamber’in iletti&#;i Tanr&#; bildirimlerinden (vahiy) olu&#;an Kur’an da, geçmi&#; Tanr&#; kitaplar&#;n&#; (&#;ncil, Zebur, Tevrat) kapsar, a&#;ar

Fakat, Kur’an’&#; görünür (biçimsel, &#;ekil) yönüyle inceledi&#;imizde, orada 1- Emirler, 2- Yasaklar, 3- Yapt&#;r&#;mlar, 4- Cezalar ve mükafatlar d&#;&#;&#;nda fazla bir &#;ey bulamay&#;z.

&#;slam’&#;n Sünni kolu; Kur’an’&#; Kerim-i böyle &#;ekilci biçimde yorumlar. Bu yorumu yapanlar; &#;slam dinini, “Savm, salat, hacc ü zekat, kelime-i &#;ahadet” biçiminde formüle edilen 5 &#;art’a ba&#;lanma&#;&#;lard&#;r. Namaz k&#;lmak, Ramazan orucu tutmak, zekat vermek, Hacc’a gitmek ve Kelime-i &#;ahadet getirmek, i&#;in &#;eklinden ibarettir. Bu kavramlardan söz edilse bile Kur’an’&#; Kerim’de &#;slam’&#;n 5 &#;art&#; gibi bir formül de yer almaktad&#;r. Aleviler, bu 5 &#;art&#;n &#;slam’&#; de&#;il; Sünnili&#;i ba&#;lad&#;&#;&#;n&#; kabul ederler. Sadece Kelime-i &#;ahadet temel &#;art olarak görülür. &#;nsanl&#;k tarihinin dinsel özeti say&#;lacak bir kitap olan Kur’an; Aleviler taraf&#;ndan 5 &#;arta ba&#;lanacak kadar basit kabul edilmi&#;tir. Bu nedenle Aleviler taraf&#;ndan Kur’an’&#;n d&#;&#; (görünür) anlam&#;n&#;n ötesinde bir de iç (bat&#;n) anlam&#; oldu&#;u ileri sürülmü&#; ve buradan yola ç&#;karak yeni bir ideoloji yarat&#;lm&#;&#;t&#;r

&#;slam dinini 5 &#;arta ba&#;layarak yorumlayan ve ya&#;ayan Müslümanlara kar&#;&#;n; Kur’an’a daha küresel anlamlar yükleyerek yorumlayan ve ya&#;ayan Müslümanlar da ortaya ç&#;km&#;&#;lard&#;r. Anadolu Alevili&#;ini de olu&#;turan bu görü&#;e göre; Kur’an’&#;n &#;eklinden çok, özü önemlidir.

 

Halk&#;, yanl&#;z namaz, oruç, hac gibi biçimsel tap&#;nmalarla yo&#;uran bu anlay&#;&#;, muhalefet gruplar&#;n&#; &#;slamiyet’in d&#;&#;&#;na iterek etkisizle&#;tirmeye çal&#;&#;&#;yordu. Muhalefetin, sald&#;r&#;lara ayn&#; silahla kar&#;&#; ç&#;kmas&#; kaç&#;n&#;lmazd&#;. Böylece, Kur’an’&#;n Bat&#;ni yorumu ortaya ç&#;kt&#;.

 

Bat&#;nilik Nedir?
Tanr&#; bildirimi olan vahiylerin (Kur’an’&#;n) görünür (biçimsel) anlam&#;nda ba&#;ka bir de iç (öz) anlam&#; oldu&#;unu savunan görü&#;, Bat&#;nilik’tir. Bu yorum biçimi; Kur’an’&#;, egemen s&#;n&#;f&#;n ç&#;kar&#;na göre kullanan Sünni anlay&#;&#;a kar&#;&#; ç&#;kma yoludur. Kur’an’&#;n bat&#;ni anlam&#; üzerindeki ilk yorum, seafoodplus.info Ali’de görülür. &#;öyle diyor seafoodplus.info Ali:

 

“Kur’an’daki bütün ayetlerin dört anlam&#; bulunur.
1- Zahir (d&#;&#;, biçim, lafzi) anlam..
2- Bat&#;n (iç, özsel) anlam
3- Had (limit, s&#;n&#;r) anlam
4- Mutalla (Tanr&#;sal tasar&#;m) anlam

Bunlardan, zahir, dil ile ikrar içindedir. Bat&#;n, kalp yoluyla kavramak ve onaylamak içindir. Had, me&#;ru ve uygun olanla olmayan&#; belirtir. Muttala ise, Allah’&#;n her ayetle insanda gerçekle&#;tirmek istedi&#;idir.”

 

seafoodplus.infoed’in ayetlerle ilgili olarak &#;u hadisi (sözü), bütün önemli kaynaklarda vard&#;r: “Kur’an’&#;n bir d&#;&#; görünü&#;ü (zahiri) bat&#;n&#; (iç derinli&#;i) vard&#;r. Bu bat&#;n&#;n ard&#;ndan da ba&#;ka bir bat&#;n gelri. Birbiri içinde yer alan gökküreleri biçiminde bu bat&#;n&#;n da ba&#;ka bat&#;n&#; (derinli&#;i)  bulunur. Böyleve, yedinci bat&#;ni anlama kadar var&#;l&#;r.”

Bu sözlere, Alevilik yolunun önemli teorisiyenlerinden, y&#;l&#;nda Abbasi Sultan&#;’n&#;n zehirleterek öldürdü&#;ü Alt&#;nc&#; &#;mamCafer-i Sad&#;k’&#;n &#;u aç&#;klamas&#; kat&#;l&#;nca, olgu daha da ayd&#;nlan&#;r.

 

“Allah’&#;n kitab&#; (Kur’an) dört &#;ey içerir:
1- Aç&#;klanm&#;&#; deyi&#;ler, ifadeler (ibareler) vard&#;r.
2- &#;&#;aretler vard&#;r.
3- Özel nitelikli duyumsanabilen alemin üzerinde bir ba&#;ka aleme ili&#;kin gizli anlamlar, ince anlamlar (letaif) vard&#;r.
4- Yüce manevi ö&#;retiler (hakikatler) vard&#;r.

 

Lafzi (özel) ifade; d&#;&#; anlam, topluluk için, herkes (avam) içindir. &#;&#;aretler; seçkinler, özel yetenekte olanlar içindir. (havas). Gizli anlamlar (letaif); Allah dostlar&#; (evliya) içindir. Yüce, manevi ö&#;retiler (hakikatler); nebilere, peygamberlere aittir.”

Bu söylenilenlerden ç&#;kan sonuç: Kur’an’&#;n, yani Tanr&#; bildirimlerinin yanl&#;zca harflerden olu&#;an kelimeler ve cümleler toplulu&#;u olmad&#;&#;&#;d&#;r. Vahiylerin ancak özel bilgi ile anla&#;&#;lacak iç (gerçek) anlam&#; bulundu&#;u bu görü&#;ler aç&#;k aç&#;k vurguluyor.

 

Bilgisi ve içsel derinle&#;mesi olmayan ço&#;unluk kesimi, Kur’an’&#;n d&#;&#; anlam&#;nda çak&#;l&#;p kalm&#;&#;t&#;r. &#;eriat (yapt&#;r&#;mlar, emirler) kap&#;s&#; denilen bu en d&#;&#; yüz, avam için oldu&#;undan, Sünnilik &#;slam toplumlar&#;nda say&#;sal olarak fazla olmu&#;tur.

 

Burada, Sünni mezheplerin en büyü&#;ü olan Hanefilik’in kurallar&#;n&#; olu&#;turan Ebu Hanife’ye ö&#;retmenlik yapan Alt&#;nc&#; &#;mam Cafer-i Sad&#;k’&#;n görü&#;lerine yeniden göz atmak gerekiyor. Bir &#;iirinde, herkesin bildi&#;inin ötesinde ba&#;ka bir bilginin bulundu&#;unu &#;öyle vurguluyor &#;mam Cafer-i Sad&#;k:

“&#;lim cevherini gizlerim cahilden
Anlay&#;p da fitne kopmas&#;n, derim.
seafoodplus.info de böyle yapt&#; elbet
Hasan’la Hüseyin’e bunu etti vesiyet.

Tanr&#;m, ilminden bir cevher gören
Sorar bana: Putperest misin sen?
Müslümanlar çirkin i&#;i güzel san&#;rlar
Ve kan&#;m&#; dökmeyi helal tan&#;rlar.”

Peki, kimdir burada sözü edilen cahiller? çirkin i&#;i güzel görenler, Peygamber torunlar&#;n&#;n kan&#;n&#; dökmeye haz&#;r olanlar kimdir? Ve, burada söz konusu olan ilim nedir? imam Cafer-i Sad&#;k neyi gizlemektedir.

 

Gerçek &#;udur: &#;mam Cafer-i Sad&#;k’&#;n gizledi&#;i, bat&#;n bilgisidir. Yani Kur’an’&#;n, yani &#;slamiyet’in yanl&#;z namaz-oruç olmad&#;&#;&#;n&#;n bilgisidir.

Zahir-Bat&#;n &#;eriat-Hakikat
Alevi inanc&#;nda, Kur’an’&#;n d&#;&#; anlam&#;; yasaklar&#;, emirleri, cezalar&#; ve mikafatlar&#; kapsar. Zahir yönünün kar&#;&#;l&#;&#;&#;&#;eriatt&#;r. &#;eriat basama&#;&#;; kabaca namaz, oruç, zekat, hac gibi emirlerden olu&#;ur.

 

Bat&#;n anlam ise, &#;slamiyet’in insanda gerçekle&#;tirmek istedi&#;ini hedef al&#;r. Bat&#;n yönün kar&#;&#;l&#;&#;&#; seafoodplus.infot, insan&#;n gerçek mümin haline gelmesinin ifadesidir. Alevilere göre, Peygamber ve onun kitab&#;nda dile getirilen görü&#;lerinin amac&#;, insan&#; gerçek insan yapmaya yöneliktir. Namaz, oruç, zekat, hac, bu amac&#;n ancak vas&#;talar&#;d&#;r. Anadolu insan&#;, hakikate, tarikat ve marifet kap&#;lar&#;ndan ula&#;&#;ld&#;&#;&#;na inan&#;r. Bu dört kap&#;n&#;n 40 makam&#;, 40 makam&#;n da menzili vard&#;r.

4 Kap&#;, 40 Makam
Anadolu Alevili&#;inin temel kavram&#; ve felsefesi bu 4 Kap&#;’da somutla&#;&#;r. &#;&#;te bu kavram, Sünnilikle Alevili&#;i kesin olarak ay&#;r&#;r.

Alevi felsefesinin temel kavram&#; olan &#;eriat-hakikat çeli&#;kisi, Anadolu’da da ya&#;at&#;l&#;r. Fakat çeli&#;ki, yumu&#;ak geçi&#;lerde biraz törpülenir. Bunu için; d&#;&#;tan öze do&#;ru gidi&#;te, dört a&#;ama (Kap&#;) oldu&#;u vurgulan&#;r.

Birinci kap&#;&#;eriat kap&#;s&#;d&#;r. Bu kap&#; s&#;radan insanlar içindir. Kur’an’&#;n d&#;&#; (sözel-lafzi) anlam&#;na denk dü&#;er. &#;slamiyet’in ba&#;lang&#;ç noktas&#;n&#; ifade eder. Hac&#; Bekta&#; Veli’ye göre; &#;eriat&#;n tamamlanmas&#; için on ko&#;ulu yerine getirmek gerekir. Sünnilikte dinin temeli say&#;lan namaz, oruç, hac, zekat, ancak bu on &#;arttan birisidir. K&#;sacas&#;; dinsel anlay&#;&#; Alevilikte son derece yay&#;l&#;r ve dar kal&#;plar&#;n d&#;&#;&#;na ta&#;&#;r&#;l&#;r. Sünnilikte, dindar olman&#;n  ve dinin temeli say&#;lan namaz, oruç, zekat, hac dört a&#;amadan biridir, yani ancak onda biridir. Hac&#; Bekta&#; Veli’nin bu görü&#;ünün Sünnilikle asla uyu&#;mayaca&#;&#; ortadad&#;r.

&#;kinci kap&#; tarikat kap&#;s&#;d&#;r. Kur’an’&#;n (&#;slamiyetin) gerçek anlam&#;na ula&#;mak için tutulan özel yolun ad&#;d&#;r tarikat.

 

Tarikat, &#;eriat&#; geride b&#;rak&#;p daha derine dal&#;&#;&#; ifade eder. &#;eriattaki kitlesellik, azalarak tarikata da yans&#;r.

Son yüzy&#;l içinde Sünni karekterli olarak ortaya ç&#;kan Nurculuk, Süleymanc&#;l&#;k, Biberlik gibi dinsel giysili siyasi ak&#;mlar&#;, burada anlatan tarikat kavram&#;n&#;n içine sokmaya olanak yoktur. Çünkü söz konusu ak&#;mlar, daha çok Sünni tekkeler gibi görünüyorlar.

 

Tarikat, Kur’an’&#;n iç anlam&#;na ula&#;may&#; hedefleyen bir anlay&#;&#;a ba&#;l&#; olarak yorumlanmak durumundad&#;r. Böyle olunca, Bat&#;niler tarikat yolcular&#; say&#;lmak durumundad&#;r. Kur’an’&#;n bat&#;ni anlam&#;na ula&#;may&#; hedeflemeyen hiçbir ak&#;m; ad&#;, tarikat da olsa, tarikat say&#;lmaz.

Tarikatte hedef, dinin özüne, manevi derinli&#;ine ula&#;mak oldu&#;u için, bu olgunlu&#;u sa&#;layacak önderlere ihtiyaç vard&#;r. Buna biz, mür&#;it (ayd&#;nlat&#;c&#;, yol gösterici) deriz. Alevilerde, bu mür&#;itlik i&#;i seyyidlerin (dedelerin) görevidir. &#;nsan&#;n mür&#;itsiz bu iç derinli&#;i kavrama olana&#;&#; yoktur.

 

Üçüncü kap&#; marifet kap&#;s&#;d&#;r.&#;nsan&#;n hem d&#;&#; (zahiri) bilgi, hem iç (bat&#;ni) bilgiyle donanmas&#;, bu donan&#;ma uygun davranmas&#; sürecidir.

Marifet, daha çok bireysel plan çerçevesi içinde kal&#;r.

 

Dinin (Kur’an’&#;n) gerçek anlam&#;na ula&#;mak için son kap&#; (son a&#;ama) Hakikat kap&#;s&#;d&#;r.

Alevi felsefesinde, insan, tarikat kap&#;s&#;nda marifet, oradan da hakikate çekilmeye çal&#;&#;&#;r. Burada amaç, insan&#;n mükkemelle&#;tirilmesidir bu kap&#;n&#;n durak noktas&#; insan&#;ntoprak olmas&#;d&#;r. Toprak olan insan ise “&#;nsani Kamil”dir. Bu en mükkemel varl&#;k’&#;n topra&#;a dönü&#;le anlat&#;lmas&#;, insan&#;n asl&#;na dönü&#;tür. Dinsel metinlerde ilk insan&#;n (Adem’in=Adam’&#;n) topraktan yap&#;ld&#;&#;&#; vurgulan&#;r. &#;&#;te Alevilikte hedef, &#;nsan-i Kamili yaratmakt&#;r.

Alevilikte inanc&#;, 4 kap&#;ya ve 40 makama ay&#;rmak, insanlar&#; kurallarla bo&#;mak de&#;ildir. Tam tersine, bu yakla&#;&#;m, insana say&#;s&#;z seçenekler sunmakt&#;r.

Hac&#; Bekta&#; Veli’ye göre &#;eriat kap&#;s&#;n&#;n 10makam&#; vard&#;r Namaz, oruç, zekat,hac, bu on makamdan yanl&#;z birisidir. Böyleve &#;eriat&#;n bile, yanl&#;z namaz-oruç olmad&#;&#;&#; hakikati ç&#;kar kar&#;&#;m&#;za.

Alevili&#;in bu inanc&#;, hakikate giden yolu tek &#;eritten 40 &#;erite ç&#;karm&#;&#;t&#;r. Bu geni&#; yol, 40 &#;eritlik yol; elbette ki insanlara tek &#;eritlik yoldan daha rahat gelmi&#;tir.

 

&#;imdiye kadar Sünni tarihçilerin göstermek istedikleri gibi; Bat&#;niler; &#;slamiyet d&#;&#;&#; topluluklar de&#;ildir. Kur’an’&#;n iç anlam&#; bulundu&#;una inanan, as&#;l anlam&#;n bu oldu&#;unu savunan kesimler bat&#;nidir. Bu nedenle Aleviler, Bat&#;nidirler.

Bu anlay&#;&#;&#;n, felsefenin de&#;i&#;ik biçimde yorumlanmas&#; ve uygulanmas&#;, Bat&#;nilerin Aleviler oldu&#;u gerçe&#;ini de&#;i&#;tirmez.

 

Tevil ve Tesfir
Aleviler, Kur’an’da dile getirilen gerçeklerin, Sünnilerin anlad&#;klar&#;ndan farkl&#; oldu&#;una inan&#;rlar. Kur’an’&#;n, biçime ba&#;l&#; kal&#;narak aç&#;klanma i&#;i tefsirdir. Tefsir, tenzil olunan&#;n (inen-vahyolunan) aç&#;klanmas&#;d&#;r. Tevil ise bu aç&#;klanman&#;n özünü göstermektir. Tefsir, &#;eriata ba&#;l&#;yken; tevil, hakikati gösterir. Tefsir zahirin, tevil bat&#;nin&#;n kar&#;&#;l&#;&#;&#;d&#;r.

 

Kur’an’&#;n (Tanr&#; bildirimlerinin) biçime ba&#;l&#; kalarak aç&#;klanma i&#;i, tefsirdir. Tefsir; cümlelerin (maddi seslerin; sözlerin) &#;eriat ilmine dayan&#;larak aç&#;klanmas&#; oldu&#;u için, iç yön ile ba&#;lant&#;s&#; yoktur. Tanr&#; taraf&#;ndan bildirilen vahiylerin lafzi yönünü; yani, kurallar&#;,yapt&#;r&#;mlar&#; açmak olarak tefsir, Sünni kesimlere uygulan&#;r.

 

Kur’an’&#;n manevi cephesini anlamak için yap&#;lan yorumlara ise tevil deniliyor. Tevil; bir metni, bir sözü, asl&#;na götürmek; o sözün gerçek anlam&#;na ula&#;mak demektir. Tevil olay&#; ile vahiy, d&#;&#; görünü&#;ünden kurtularak asl&#;na çevrilir. Yani, zahir, bat&#;na dönü&#;türülür.

Tefsirde, &#;eriat a&#;amas&#;nda kal&#;n&#;rken tevilde hakikate ula&#;&#;l&#;r. Bu yorumu yapabilmek için bir rehber (aydinlat&#;c&#;) bulunmasi gerekir. &#;&#;te bu rehber, imamdir.

&#;lk imam, “Ben konu&#;an Kur’an’&#;m” derken; Kur’an’&#;n sözlerini tekrarlayan veya aktaran bir vas&#;ta oldu&#;unu de&#;il; onun özünü kavray&#;p anlatacak bilgisi oldu&#;unu vurgulamak istiyordu. Elbette, seafoodplus.info’nin söylemek istedi&#;i &#;ey, Kur’an’in hakikat cephesi idi.

Kur’an’&#;n Alevi felsefesindeki bu yorumlan&#;&#; biçimi, bir mecaz de&#;ildir. Mecaz, benzetmek demektir. Halbuki tevil ile benzetme yap&#;lmaz, manevi gerçek aç&#;klan&#;r.

 

Böylece tevil, bat&#;na yani içyüze ula&#;mak demektir. &#;çyüze ula&#;mak ise, Kur’an’&#;n d&#;&#; yüzünü yani &#;eriat&#; a&#;mak; kurallar ve yapt&#;r&#;mlar geride b&#;rakmakt&#;r.

Tevil ile, ilahi bildirimler (vahiyler) gerçek anlamlar&#;na yükseltilirler. Burada bildirmenin (vahyin) yani tenzilin kar&#;&#;t&#; bir durum vard&#;r.

 

Tenzilde, Tanr&#;’dan insana ini&#; varken; tevilde, Insandan Tanr&#;’ya (ebedi gerçeklere) yükseli&#; söz konusudur.

Vahiy ile bilgi elde etme yolu, Muhammed ile kapanm&#;&#;, sona ermi&#;tir. Fakat ilham yolu ile, ke&#;if yolu ile bilme olgusu süreçektir. Ke&#;if yolu ile gizli olan, örtülü bulunan, gerçe&#;e ula&#;may&#; engelleyen sebepler yok edilir.

 

Tevil olgusu; ayetlerin gerçek anlam&#;n&#; kavrama davran&#;&#;&#; olarak Islamiyet’in ilk dönemiyle birlikte ortaya ç&#;km&#;&#; say&#;l&#;r. Maddi gerçeklikle s&#;n&#;rlanamayan Islamiyet, manevi gerçeklik düzleminde (hakikat) aranmal&#;d&#;r.

Manevi gerçeklik ise manevi miras yoluyla aktar&#;lan bir ilimle kavranabilir. Bu ilim ise, imamlar&#;n, (12 Imamlar) Peygamber’in manevi mirasç&#;lar&#; olarak yaptiklari aç&#;klamalarda yer al&#;r.

Alevi Sünnet kavram&#;, bu anlamda vard&#;r. Ve Peygamber’in getirdi&#;i dinin manevi cephesini ifade eder. Peygamber’in koydugu kurallar&#;n (sünnet) gerçek anlamda ya&#;at&#;lmas&#; Alevilikte mümkün olmu&#;tur.

 

Bu ilimde iç yüz (bat&#;n, öz) aç&#;&#;a ç&#;kart&#;l&#;rken d&#;&#; yüzü gizlenir.
D&#;&#; yüz mecazd&#;r, benzetmedir. Oysa içyüz (hakikat) gerçek do&#;rudur. Kur’an metnini olu&#;turan vahiyden ç&#;kart&#;lacak sonuç (manevi anlam), benzetme (mecaz), öz anlam&#;n (bat&#;n&#;n, hakikatin) d&#;&#; yüzü olan &#;eriatt&#;r. Yani; &#;eriat, gerçek de&#;il, gerçe&#;e benzeyendir.

 

Mecaz, gerçe&#;in kendisi olmad&#;&#;&#;na göre, Islamiyet’i d&#;&#; yüzle s&#;n&#;rl&#; görmek, Islamiyet’i asl&#;yla de&#;il benzeriyle s&#;n&#;rlamakt&#;r.

 

Öyleyse benzeyenle (&#;eriat) yetinmemek zorunlulu&#;u ortaya ç&#;kar. Benzeyen (&#;eriat) olgusundan; benzeyenin benzedi&#;ine (hakikat, vahyin özü) ula&#;mak için d&#;&#;ar&#;dan içeriye girmek gerekir. Yani; zahirden bat&#;na dalmak; yani &#;eriatten hakikate ula&#;mak gerekir. Bu ise tevil olur.

Tanr&#; bildirimlerinin (vahiy) gelmesi yani inmesi tenzildir. Bu bildirimler peygamber taraf&#;ndan duyrulur (tebli&#;).

A&#;a&#;&#; inen (vahiy) biçim, söz halindeyken semboldür. Bu sembol hakikati sembolize eder. Sembol, gerçe&#;in kendisi de&#;ildir. Gerçe&#;in kendisine ula&#;mak için geleni geldi&#;i yere yükseltmek (tevil) &#;artt&#;r. Sembolize edilen (simelenen) ancak böyle ortaya ç&#;km&#;&#; olur. Bu da, hakikate ula&#;mak demektir.

 

Tanr&#;’n&#;n bildirimlerini ileten Resuldür. Bu bilgileri öz anlamlar&#;na yükselten ise velidir

Bu durumde, nebi ile veli; birbirine ba&#;l&#;, birbirlerinin sebebi ve sonucu; birbirlerinin zorunluluklar&#;d&#;rlar.

(yukar&#;daki bilgiler, Henry Corbin; Islam Felsefesi Tarihi adl&#; çal&#;&#;madan özetlenmi&#;tir).

&#;mam (veli), Imamet (velayet)
Böyle olunca, hakikat (bat&#;ni yön, iç anlam, gerçek anlam) resmi ve dinsel makamlar&#;n koydu&#;u dogmalar (dinsel kurallar) olarak de&#;erlendirilemez. Hakikat, yani gerçek Müslümanl&#;k; dinsel kurallar&#;n ötesindedi. Bunu, s&#;radan bir insan kolay kolay anl&#;yamaz. Hakikatin anla&#;&#;lmas&#; için rehberlerin, mür&#;itlerin olmas&#; gerekir.

Peygamberlik halkas&#; tamamland&#;&#;&#;na göre, yeni bir peygamber gelmiyecektir.öyleyse Kur’an’&#;n iç anlam&#;n&#; insanlara kim ö&#;retecektir? Burada Alevi dü&#;üncesinin ikinci bir özelli&#;i olan velayet kavram&#; ortaya ç&#;kar.

Kur’an’&#; Kerim, incelendi&#;inde görülecektir ki peygamber seafoodplus.infoed her &#;eyden önce tebli&#;cidir. Yani, Tanr&#;sal bildirimleri insanlara iletmekle görevlidir. Bu görev nübüvvet (nebilik), yapan “nebi”dir. Kur’an’&#;n Rad Suresi (13) ayet: “Ey Muhammed () vazifen sadece tebli&#; etmektir.” Ayni konu Al-i Imran: ayet, Maide: ayet, Furkan: ayet, Neml: ayet, Ankebu: ayet, &#;ura: ayet, Cin: ayet, Rad: 7. ayettetekrar edilmi&#;, ba&#;ka birçok ayetle de peki&#;tirilmi&#;tir. Tebli&#; i&#;i, seafoodplus.infober’in ölümüne de&#;in sürmü&#;tür.

seafoodplus.infoed, vefat etmi&#;, böylece mübüvvet (peygamberlik) olgusu kapanm&#;&#;t&#;r. Fakat, O’nun aktard&#;&#;&#; Tanr&#; bildirimleri, yanl&#;z aktarma (biçim, kelime, gözle alg&#;lanan cümleler) olarak m&#; kalmal&#;d&#;r? Onun özünün aç&#;klanmas&#; gerekmez mi?

 

&#;&#;te bu görev, imamlar&#;n görevidir. &#;&#;te burada sözü edilen Imam ile günlük dilde cami görevlisi olarak bilinen imam&#;n hiçbir ilgisi yoktur. &#;mam, önderdir, hakikatin perdesini aralay&#;p onu, haz&#;r gönüllülere gösterendir.

 

Yine, Sünnülikte mezhep kurmu&#; olan alimlerin adlar&#; önüne konulan imam s&#;fat&#; ile Alevi imamlar&#; çok farkl&#;d&#;r.

&#;mam-&#; Azam (en büyük imam) s&#;fat&#;n&#; yanda&#;lar&#;ndan alan Hanefi mezhebi kurucusu Ebu Hanife de bu anlamda imam de&#;ildir.

Bunlar; Alevilikteki imam kavram&#;n&#;n toplumsal etkisinden yola ç&#;kan bu yüce güce ortak olmay&#; amaçlayan Sünni kesimden insanlarIn sonradan ortaya ç&#;kan tasarruflar&#;d&#;r.

 

Alevilikteki imam, Kur’an’&#;n bat&#;ni yönünü aç&#;&#;a ç&#;karan bilgi ile yüklü ki&#;idir. &#;mam, Islamiyet’in özünü gösteren önderdir. Bu öz ise kesinlikle toplumsald&#;r. Bireyi toplumun bir üyesi olarak ele al&#;p en mükemmel olan seviyeye ç&#;karmak ister.

Alevilikte nübüvvet (peygamberlik) halkas&#; tamamland&#;ktan sonra velayet halkas&#;n&#;n ba&#;lad&#;&#;&#; kabul edilir. Velayete, imamet de denilir.

Velayet, nübüvvetin içyüzüdür. Yani, nübüvvet velayetle tamamlan&#;r, manevi anlamda da sürdürülür. Velayet, insan&#;, Islam’&#;n gerçek özüne eri&#;tirmeyi, s&#;rlar çözmeyi, ayd&#;nlatmay&#; kapsar.

Nas&#;l, zahirin yerine bat&#;n (iç) geçerse, &#;eriat&#;n ötesi hakikat ise nübüvvetin ötesi de (denli&#;i, sürdürülmesi) velayettir (Bu velayetin Anadolu’da nübüvvetin önüne geçirildi&#;i ve hatta Tanr&#;sal bir nitelik verildi&#;i de gerçektir).

Anadolu Alevileri, velayeti, On Iki Imam’&#;n yüklendi&#;ine inan&#;r. On Iki Imam kavram&#;, velayet yüklenen ve yürüten manevi önderleri kapsar.

Bu yükümlülük sonradan uydurulmu&#; veya ad&#; belli 12 ki&#;iye sonradan isnat edilmi&#; de&#;ildir. Bu durum, ba&#;&#;ndan beri böyle kabul edilmi&#;tir. &#;mamlar da bilgileri ile bu görevi yürütmü&#;lerdir.

Alevilikte Ayr&#;l&#;k
&#;mamet, kesinlikle soy takip eder ve seafoodplus.info üzerinden seafoodplus.infoed’euzan&#;r. bu durum; 12 Imam kavram&#;n&#;n Türklerdeki soydan gelmeye dayal&#; &#;aman (kam/oyun/ozan-bah&#;&#;/bask&#;) gelene&#;ine benzemektedir.

6. Imam Cafer-i Sad&#;k’tan sonra imam&#;n kim oldu&#;u konusunda, o zamanki Alevi dünyas&#;nda çok önemli bir yar&#;&#;ma ortaya ç&#;km&#;&#;t&#;r. Cafer-i Sad&#;k’tan sonra, onun o&#;lu Ismail’in imaml&#;&#;a geldi&#;ini söyleyen devrimci bir kesim olmu&#;tu. Bunlara Ismaililer denildi.

Alevi (&#;ii) dü&#;üncede ortaya ç&#;kan bu ayr&#;l&#;k, &#;u veya bu &#;inin imam kabul edilmesinin çok ötesindedir. Ayr&#;l&#;&#;&#;n nedeni, felsefe ile ilgilidir. Bunlar kesinlikle bat&#;ni yorum sahibi idiler ve Sünnilikle taban tabana z&#;t bir ideoloji yaratm&#;&#;lard&#;.

&#;mam Hüseyin’in torunlar&#;ndan Zeyd’in ad&#;na ba&#;l&#; olarak meydana ç&#;kan Zeydiyye kolu, imam kavram&#; d&#;&#;&#;nda Alevi dü&#;üncesiyle pek ilintili say&#;lmaz.

&#;smaili anlay&#;&#;&#;na göre, Sünni Islamiyet’in kurallar&#;n&#; içeren namaz, oruç, hac gibi özellikleri kabul edilmez. y&#;l&#;nda hakka yürüyen ve Mehdi kabul edilen Ismail’i imam tan&#;yan Ismaililer, y&#;l&#;nda Kuzey Afrika’da iktidar&#; ele geçirdiler. Sonra M&#;s&#;r’&#; zaptettiler. Kahire’de el Ezher Üniversitesi’ni kurdular. Ticarette, Hindistan’a de&#;in a&#; kurup orada bir koloni olu&#;turdular. Sanatta büyük at&#;l&#;m yapt&#;lar.

Bunlar, kendilerinin Peygamber’in k&#;z&#; Fat&#;ma’n&#;n soyundan geldikleri için Fat&#;mi olarak adland&#;r&#;ld&#;lar.

Fat&#;mi Devleti içinde ç&#;kan çat&#;&#;ma sonucu, Ismaili Alevili&#;i ikiye bölündü. Muntas&#;rbillah’in ölümü üzerine, o&#;ullar&#; Nizar ve Müstali mücadeleye ba&#;lad&#;.

Nizar hapiste öldü. Fakat, onun yanda&#;lar&#;, do&#;uya göç ederek, Hazar Denizi’nin güneyindeki Alamut Kalesi’ni ele geçirdiler. Burada, Nizariye denilen (Sabbahilik diye biliniyor) militan Alevili&#;i ya&#;atmaya ba&#;lad&#;lar.

Almut Ismailili&#;i

Alevili&#;in h&#;zla yay&#;ld&#;&#;&#; s&#;rada kurulan Selçuklu Devleti, Sünnilerin en kuvvetli devleti idi. O&#;uzlar&#;n göçebe kesiminin Alevili&#;i benimsemelerine kar&#;&#;n Selçuklu yöneticileri, Sünni idiler. Çünkü Selçuklular&#;ndevlet kurduklar&#; Iran bölgesinin egemenleri genelde Alevi egilimli idiler. Onlarla mücadeleye giri&#;en Selçuklu beyleri zorunlu olarak kar&#;&#;t tav&#;r tak&#;nd&#;lar. Bu yöneticiler, Sünnili&#;i korumay&#; ba&#;l&#;ca vazifeleri sayd&#;lar.

Türk yönetici kesimi daha Emeviler zaman&#;nda ba&#;lamak üzere, Sünni anlay&#;&#;&#; zorunlu olarak benimsediler. Çünkü onlar, Emevi ve Abbasi devletlerinde padi&#;ahlar&#;n (halifelerin) muhaf&#;z kuvvetini ve hassa ordusunu olu&#;turuyorlard&#;. Selçuklular&#;n yönetici kesimi de biçimsel bile olsa bu yolu izlemi&#;lerdi.

&#;smaili Aleviler, çok kuvvetli olan kuvvetli olan Selçuklularla sava&#;mad&#;lar. Bu devleti içeriden çökertmek için, Iran’a seçme daileri (propagandac&#;) gönderdiler. Selçuklular, bunun fark&#;na vard&#;lar ve misilleme yapt&#;lar. Her tarafta medreseler açarak, Alevi propagandas&#;n&#; önlediler. &#;&#;te, byle bir zamanda yepyeni bir metot ile Hasan Sabbah ortaya ç&#;kt&#; ve Selçuklu Imparatorlu&#;u için büyük bir tehlike oldu.

Hasan Sabbah
Hasan Sabbah, Ismaili Alevilerinin mücadelesi içinde parlak zekas&#;yla dikkatleri toplad&#;. &#;ran, o s&#;ralarda Türklerin yo&#;unla&#;t&#;&#;&#;, bir uç nokta idi. Buradaki Alevilerin ileri gelenleri, Hasan Sabbah’&#; özel surette yeti&#;tirilmek üzere, Fat&#;m&#; Halifesi’nin yan&#;na gönderdiler ().

&#;yi bir ö&#;renim gören Hasan Sabah, Kahire’de görgü ve bilgisini daha da art&#;rd&#;. Fakat ba&#;a geçerek yeni halife hususunda devletin ileri gelenleri gelenleri ile anla&#;amad&#;. O, halifenin o&#;lu Nizar’&#;n imam olmas&#;n&#; istiyordu. Bu sebepten Nizar lehine propaganda yapmak üzere M&#;s&#;r’dan ayr&#;ld&#;. Nizar, halife olmad&#;&#;&#; halde, ölünceye kadar onu imam tan&#;d&#;. y&#;l&#;nda Iran’a geldi. Bu yüzden Hasan Sabbah taraftarlar&#;na Nizari’ler de dendi.

Hasan Sabbah, Iran’da bir müddet sakl&#; kald&#;ktan sonra, Alevilerin çok miktarda bulundu&#;u da&#;l&#;k bir yer olan Taberistan’a (Hazar Denizi’nin güneyi) gitti. Burada yapt&#;&#;&#; propagandalar neticesinde, pek çok taraftar toplad&#;. Bilhassa Alamut Kalesi’ni (Kartal Yuvas&#;) ele geçirdikten sonra () faaliyetini art&#;rd&#;.

Hasan Sabbah, Alamut Kalesi’ne yerle&#;tikten sonra, Bat&#;ni (Ismaili) te&#;kilat&#;n&#; kurdu. Amac&#;, sosyal düzeni de&#;i&#;tirmekti.

 

Hasan Sabbah, ilk olarak halifelik sorunu ile u&#;ra&#;t&#;&#;&#;n&#; ileri sürdü. Gerçekte o, Abbasi halifetini ve Selçuklu Devleti’ni y&#;kmakistiyordu. Bunu, Vezir Nizamülmülk anlaakta seafoodplus.info alanda Melik&#;ah’a baz&#; ö&#;ütlerde bulundu: Hasan Sabbah’&#;n dü&#;man&#; olan Vezir Nizamülmülk &#;öyle diyordu buradaki Alevi hareketi için: “Her devirde ve ülkede, hükümdara kar&#;&#; ayaklanmalar olmu&#;tur; lakin, hiç bir &#;ii mezhebi Bat&#;niler kadar u&#;ursuz olmam&#;&#;t&#;r. Zira onlar&#;n amac&#;, Islamiyet’i ve bu devleti bozmakt&#;r, y&#;kmakt&#;r. Kulaklar&#;n&#; ve gözlerini, bir sesin ç&#;kmas&#;na ve bir olay&#;n meydana gelmesine dikmi&#;lerdir. Her f&#;rsatta ve her felakette, kulübelerinden f&#;rlayacak olan bu &#;ii köpekleri, &#;ii mezhebini yayacaklar ve her &#;eyi y&#;kacaklard&#;r, lakin hiçbir dü&#;man, Muhammed’in dini ve Sultan&#;n devleti için onlar kadar tehlikeli ve korkunç de&#;ildir. Ben öldükten sonra, büyük ve seçkin insanlar&#; kuyulara att&#;klar&#;, davul sesleriyle kulaklar&#; ç&#;nlatt&#;klar&#; ve s&#;rlar&#;n&#; aç&#;&#;a vurduklar&#; zaman bu sözlerim hat&#;rlanacak ve bu bu felaket gününde sultan, bütün bu söylediklerimde hakl&#; oldu&#;umu görecektir”

Bat&#;niler, bir müezzini öldürmekle i&#;e ba&#;lad&#;lar. Bunun üzerine Meliki&#;ah, Hasan Sabbah’a bir mektup yazd&#;, bu i&#;leri b&#;rakmas&#;n&#;, dine dönmesini istedi. Hasan Sabbah verdi&#;i cevapta, dindar oldu&#;unu, fakat halife ve Nizamülmülk’ün kötü yolda oldu&#;unu bildirdi.

Melik&#;ah’&#;n elçisi, Hasan Sabbah’&#;n yan&#;na var&#;nca, baz&#; fedailer b&#;çakla, baz&#;lar&#; da kendilerini kaleden atmak suretiyle, canlar&#;na k&#;yarak, bir gösteri yapt&#;lar. Hasan Sabbah,elçiye, bu militanlardan 20 bin ki&#;i oldu&#;unu söylemi&#;tir.

Hasan Sabbah’&#;n, Bt&#;nili&#;i kentlerde yaymas&#; çok zordu. Buralar, devletin s&#;k&#; denetimi alt&#;ndayd&#;. Burulardaki Alevi çal&#;&#;malar&#; &#;iddetle eziliyordu. Zaten, hükümet onu ve adamlar&#;n&#; kanun d&#;&#;&#; ilan etmi&#;. Bu nedenle Hasan Sabbah, çal&#;&#;malar&#;n&#;  yeralt&#;na kaydard&#;.

Alamut Kalesi ba&#;ta olmak üzere, yeni kaleler al&#;nacak veya yap&#;lacak, buralar Bat&#;niler yerle&#;tirilecek, böylece Batinili&#;in yay&#;lmas&#; sa&#;lanacakt&#;r. Bat&#;nili&#;in yay&#;lmas&#;na engel olanlar hançerle öldürülecektir.

Nizamülmülk, bu Alevi propagandas&#;ndan kurtulmak için, Alamut Kalesi’ne ordu gönderdi. Kale ku&#;at&#;ld&#;. Fakat bu esnada Nizamülmülk, bir Bat&#;ni tarafindan öldürüldü. Melik&#;ah da öldü (). Bu yüzden ku&#;atma kald&#;r&#;ld&#;.

Selçuklu Devleti’nde karga&#;a devri ba&#;lay&#;nca, Hasan Sabbah, propagandas&#;na h&#;z verdi. Yeni yeni kaleler zaptederek veya yapt&#;rarak, Bat&#;nilerin say&#;s&#;n&#; art&#;rd&#;. Yeni cereyan&#; kabul etmeyenler öldürüldü. Bu yüzden Ismaililik Horasan, Iran ve Kuzey Suriye’ye kadar olan yerlerde yay&#;ld&#;.

Bat&#;nilere kar&#;&#; en sert mücadeleyi Mehmet Tapar açt&#;. Mehmet Tapar, Alamut Kalesi’nden sonra Bat&#;nilerin en sa&#;lam kalesi olan &#;ahdiz Kalesi’ni ald&#; ve yerle bir etti. Reisleri Abdülmelik Atta&#;i ile birçoklar&#; öldürüldü. Atta&#;i’nin ba&#;&#; kesilerek Ba&#;dat’a, halifeye gönderildi. Atta&#;i’nin Selçuklu saray&#; adamlar&#;na ö&#;retmenlik ederek, haremdeki kad&#;nlara giyecek satarak onlar&#; kendi taraf&#;na geçirdi&#;i ö&#;renildi. Ayn&#; zamanda, vezir Sadülmülk de onunla mektupla&#;t&#;&#;&#; anla&#;&#;ld&#;&#;&#;ndan öldürüldü ().

Mehmet Tapar, bir fetihname ile cinayetler yuvas&#;n&#;n al&#;nd&#;&#;&#;n&#; ve y&#;k&#;ld&#;&#;&#;n&#;, Islam dünyas&#;na duyurdu. Sünniler buna sevindiler. Fakat, Alamut Kalesi hala ayakta duruyordu. Mehmet Tapar onu da yerle bir etmek için, Nizamülmülk’ün o&#;lu Vezir Ahmet ile Emir Cavl&#;’y&#; kale üzerine gönderdi. Bunlar pek çok Bat&#;ni öldürdüler, fakat k&#;&#; geldi&#;inden geri döndüler (). Bat&#;niler bunun öcünü almak için Vezir Ahmet’i yaralad&#;lar.

Bu olay, onlar&#;n cesaretini çok art&#;rd&#;, cinayet ve bask&#;lar&#;n fazlala&#;t&#;rd&#;lar. Mehmet Tapar, bu i&#;i kökünden kazmaya karar verdi. Atabey Eni&#;tekin &#;iir-Gir komutas&#;nda çok kuvvetli bir ordu gönderdi.

Ordunun Alamut Kalesi komutas&#;na, k&#;&#;&#;n da devam edebilmesi için evler, barakalar yapt&#;r&#;ld&#;, erzaklar depolara yerle&#;tirildi. Fakat Mehmet Tapar’&#;n ölmesi, ku&#;atmaya kat&#;lan baz&#; birliklerin komutana sormadan ayr&#;lmalar&#; yüzünden bu son ku&#;atma da bozgunla neticelendi (). Ordunun bütün a&#;&#;rl&#;klar&#; Bat&#;nilerin eline geçti.

Hasan Sabbah’&#;n y&#;l&#;nda ölmesinden faydalanan Vezir Ka&#;ani, Bat&#;nilere kar&#;&#; en &#;iddetle mücadeleyi açt&#; (). &#;mparatorlu&#;un her yan&#;na fermanlar gönderdi. Bat&#;nilerin nerede görülürse görülsün öldürülmelerini, mallar&#;n&#;n ya&#;ma ve ailelerininesir edilmesini emretti. Her yanda Bat&#;niler kovaland&#; ve tepelendi. Bat&#;nilerin buna tepkisi sert oldu. Bir sene sonra Ka&#;ani, Bat&#;niler taraf&#;ndan öldürüldü ().

Buna kar&#;&#;l&#;k Bat&#;nilerin Horasan’daki &#;efleri öldürüldü. Bu durum kar&#;&#;s&#;nda Bat&#;niler, hükümetle anla&#;mak zorunda kald&#;lar. Bu anla&#;mada, Sancar’a yap&#;lmak istenen suikast&#;n da etkisi olmu&#;tur. Hasan Sabbah yanda&#;&#; bir kad&#;n arac&#;l&#;&#;&#;yla hükümdar&#;n yata&#;&#;n&#;n ba&#;ucuna bir hancer saplanm&#;&#; ve ayn&#; zamanda &#;u haber iletlmi&#;ti: “Kendisine sevgisi olmasayd&#;, bu hançeri yumu&#;ak gögsüne saplamak kolay olacakt&#;.” Bu anla&#;maya göre, Bat&#;niler yeniden kale yapmayacaklar, silah sat&#;n almayacaklar, dinlerine kimseyi ça&#;&#;rmayacaklar, büyük &#;ehirlerde oturmayacaklar, vurguncluk ve soygunculuk yapmayacaklard&#;.

Böylece, Selçuklu Devleti, Bat&#;nili&#;i bir mezhep olarak kabul ediyor ve onlar&#;n say&#;s&#;n&#; dondurmaya çal&#;&#;&#;yordu. Yanl&#;z imparatorlukta ya&#;ayan halk, &#;iiler ve Sünniler olmak üzere, iki büyük dü&#;man s&#;n&#;fa ayr&#;lm&#;&#; bulunuyordu ki, bu, devletin y&#;k&#;lmas&#;nda en büyük rolü oynayacakt&#;.

Bat&#;niler prensip olarak inançlar&#;n&#;n yay&#;lmas&#;na engel olanlar&#;, hançerle öldürdüklerinden pek çok devlet adam&#;, vezir, vali, komutan ve devlet ba&#;kan&#;n&#; hançerlediler. Bunlar aras&#;nda Abbasi Halifesi Müster&#;id, Vezir Nizamülmülk, Vezir Ke&#;ani hatta, bir ihtimale göre Melik&#;ah, Musul Valisi Mevdud, Aksungur Porsuki gibi çok önemli kimseler vard&#;r.

Bat&#;niler öldürme yolu ile halk&#; ve devlet adamlar&#;n&#; sindirdikleri gibi, pek çok komutan ve devlet adam&#;n&#; da, Bat&#;ni yaparak, ya&#;amak ve yay&#;lmak imkanlar&#;n&#; sa&#;lam&#;&#;lard&#;r.

Bu sebepten, Bat&#;nili&#;in beyni ve yay&#;lma merkezi olan, kartal yuvas&#; Alamut Kalesi, Mo&#;ollar zaman&#;na kadar ya&#;am&#;&#;, nihayet Hülagu y&#;l&#;nda kaleyi zaptederek ve içindekileri öldürerek, faaliyetine son vermi&#;tir.

Nizariler, Ismaili felsefesini daha da geli&#;tirdiler. Kur’an’&#;n bat&#;ni yorumunu, imam anlay&#;&#;&#;n&#; biraz daha toplumsalla&#;t&#;rd&#;lar. ’da, Mogollar&#;n Alamut’u y&#;kmalar&#;na de&#;in ça&#;&#;malar&#;n&#; sürdürdüler. Alamut Ismailileri, silahlar&#;ndan çok, yaratt&#;klar&#; felsefe ile etkili oldular

 

Türk boylar&#;n&#;n bat&#;ya göçmeleri s&#;ras&#;nda, Islam dünyas&#; fikirsel olarak Sünni ve Alevi ö&#;retisini olu&#;turmu&#;, sistemle&#;tirmi&#;ti.

Yeni yeni Müslüman olan Türklerin k&#;rsalda kalan bölümü, &#;eriat&#;n getirdi&#;i kat&#; kurallarla zorla&#;t&#;r&#;lan Sünni Islam’dan çok, bat&#;ni yönü öne ç&#;kartan Alevi Islam’&#; ye&#;liyordu.

Göç yolunun üzerindeki Alamut Ismailileri, göçebe Türklerin Alevili&#;i benimsemesinde etkili oldular.

Hemen belirtelim Alamut Ismailili&#;ini, Hasan Sabbah’la özde&#; gören anlay&#;&#;, resmi Sünni saraylar&#;n&#;n görü&#;lerini tekrardan ba&#;ka bir &#;ey yapm&#;yor.

Gerek Abbasiler, gerek Selçuklular, Sünni otoriteye kar&#;&#; ç&#;kan bu Ismailileri kötülemek için her yolu denediler. Onlar&#;, yalanc&#; cennet yaratmakla, ha&#;ha&#; içirdikleri militanlarla bir katiller ordusu kurmakla suçlad&#;lar. Bu atmosferi, güzel ç&#;plak k&#;zlarla süsleyerek namus konusunda da dokundurma yapt&#;lar.

 

Böylece bir sap&#;klar toplulu&#;u gibi gösterdiler Ismailileri. Bu görü&#;lerine dayanak olarak da, Ismaililere dü&#;man yazarlar&#;n kitaplar&#;n&#; gösterdiler.

Fakat Ismaili yazarlar&#;n kitaplar&#;, bunlar&#;n iftiradan ba&#;ka bir &#;ey olmad&#;&#;&#;n&#; ortaya koyuyor.

&#;smaili Bat&#;nili&#;inin Anadolu’ya önemli ölçüde etkisi oldu&#;u, ara&#;t&#;rmalar objektif ölçülerle yap&#;l&#;rsa görülecektir.

 

Anadolu Alevileri, 12 Imam’a ba&#;l&#;d&#;r. Fakat 12 Imam Alevili&#;in, Ismaili Alevili&#;i önemli ölçüde beslemi&#; görünüyor.

Özelikle, bat&#;ni anlam&#; öne geçirip &#;eriat&#;n kurallar&#;n&#;n d&#;&#;lanmas&#;, Ismaili anlay&#;&#;&#;n etkisi olarak ortaya ç&#;k&#;yor. Fakat, 12 Imam Alevili&#;inde de, bat&#;ni anlama a&#;&#;rl&#;k verildi&#;i ortadad&#;r.

 Bugünkü Iran’da Ne Var?
&#;ran’da resmi mezhep olan Caferilik’in özünde, 12 Imam Alevili&#;i vard&#;r.

 

Fakat, bu Alevilik günümüzde, tamameni&#;di&#; edilmi&#;, bozulmu&#; bir Aleviliktir.

&#;mamlar, ba&#;lang&#;çtan beri Kur’an’&#;n d&#;&#; (öze, lafzi) anlam&#;n&#; de&#;il, iç (bat&#;n, öz) anlam&#;n&#; öne ç&#;kar&#;&#;lard&#;r, yanda&#;lar&#;na da bunu aç&#;lam&#;&#;lard&#;r.

&#;slamiyet’te önemli olan &#;eriat de&#;il hakikat oldu&#;u, özelikle belirtilmi&#;tir. &#;mam Cafer bile, bunu özelikle vurgulam&#;&#;t&#;r. &#;ran &#;iili&#;i,günümüzde art&#;k &#;iilik olmaktan ç&#;km&#;&#;t&#;r. Irak’la sava&#; s&#;ras&#;nda yanl&#;z kalan Molalar, Müslümanlardan destek sa&#;lamak amac&#;yla, Sünnilerle farklar&#; olmad&#;&#;&#; tezini i&#;lemi&#;ler, bunu ispat için de &#;eriat&#; tam olarak uygulay&#;p Alevili&#;i yok etmi&#;lerdir. &#;ran &#;iili&#;i, bugün Hanefilik’ten daha tutucudur.

&#;ran’da yapt&#;&#;&#;m ara&#;t&#;rmada gördüm ki, geleneksel &#;ian&#;n temel ilkesi olan “tevella ve teberra”n&#;n “teberra” bölümü iptal edilmi&#;tir.Tevella ve teberra;“Ali ve evlad&#;n&#; (Ehl-i Beyt) sevmek; bunlar&#; sevmeyenleri sevmemek”tir. Humeyni ard&#;llar&#;; Iran’da, “Ehl-i Beyt’i sevmeyenleri sevmemek (teberra)”ilkesini art&#;k reddetmektedirler. Bu konuyu içeren Humeyni’nin kimi eserleri de gizli bir yasakla devred&#;&#;&#; b&#;rak&#;lm&#;&#;t&#;r.

Anadolu’daki Aleviler, Iran’&#;n &#;eriatç&#;larla bu yak&#;nla&#;mas&#;n&#;n kültürel ve ideolojik bir teslim olu&#; oldu&#;unu bilmi&#; ve Bat&#;ni öze ba&#;l&#; kalm&#;&#;t&#;r.

 

Böyle olunca, bugün Iran’da gündemde olan Caferilik, Türkiye’deki gerçek 12 Imam Alevili&#;inden (12 Imam &#;iili&#;i) farkl&#;d&#;r.

 

Çünkü, Iran’da Bat&#;ni öz, yanl&#;z imamlar&#;n yetkisi gündeme gelince hat&#;rlatmakta fakat, ibadet tamamen Sünni anlay&#;&#;a göre yap&#;lmaktad&#;r.

 

Sünni Islam devletlerinden kabul görmek anlay&#;&#;&#;ndaki Iran yönetimi,Sünni dört mezhebe benzer be&#;inci bir mezhep yaratarak Iran’&#;, gelene&#;inden koparm&#;&#;t&#;r. Egemen &#;ii dü&#;üncesi, giderek Sünnile&#;mi&#;tir.

Tak&#;yye (Gizlenme) Ve S&#;rr
Alevilik, Islamiyet’in hakikat cephesini temel alan dinsel giysili bir toplumsal örgütlenme idi. Bu nedenle de iktidar&#;n alternatifi olarak her ça&#;da, her ülkede varl&#;&#;&#;n&#; hisettirdi. &#;ktidara aday olu&#; nedeniyle s&#;k&#; biçimde izlendi, ezilip yok edilmeye çal&#;&#;&#;ld&#;. Bu nedenle de Aleviler, kendilerini mümkün oldu&#;unca gizlemeye çal&#;&#;t&#;lar. Bu gizlenme olay&#;na, dinde, tak&#;yye denir.

 

Aleviler; tak&#;yyenin Islamiyet’e uygun bir davran&#;&#; oldu&#;unu söylerler. Onlara göre; tak&#;yye Kur’an’da bile yer alm&#;&#;t&#;r. Örne&#;in 4. Sure’nin ayeti &#;öyle der: “&#;üphesiz, Allah, size, emanetleri ehline vermenizi buyurdu.”

&#;&#;te, buradaki emanet; Islamiyet’in özü hakk&#;ndaki bilgidir; hakikattir. Hakikatin s&#;rr&#;n&#; ehil olmayana açarsan&#;z; onu anlamaz ve bunu bozgunculuk olarak, dinsizlik olarak damgalayabilir. &#;mam Cafer-i Sad&#;k da daha önce aktard&#;&#;&#;m&#;z &#;iirinde, bundan ac&#; ac&#; yak&#;n&#;r zaten.

 

&#;ktidara aday olan kar&#;&#;t bir dü&#;üncenin örtünmesinin (tak&#;yye) do&#;al say&#;lmas&#; gerekir. Ki&#;iler, zorda kald&#;klar&#;nda, inançlar&#;n&#; gizliyebilirler. Bunun örne&#;i; seafoodplus.infoed dönemindebile ya&#;anm&#;&#;t&#;r. Yalanc&#; peygamber Müseyleme, k&#;l&#;c&#;n&#; çekip bir Müslüman’&#;n bo&#;az&#;na dayam&#;&#; ve “Söyle, peygamber ben miyim, Muhammed mi?” diye sormu&#;tu. O Müslüman, Müseyleme’ye; “Evet, sen peygambersin!” demi&#;ti. Can&#;n&#; böyle kurtard&#;ktan sonra gelip bunu seafoodplus.infoed’e anlatm&#;&#;; do&#;ru mu, yanl&#;&#; m&#; yapt&#;&#;&#;n&#; sormu&#;tu. Peygamber; bu davran&#;&#;&#; yanl&#;&#; saymam&#;&#;t&#;

Alevilik ortaya ç&#;k&#;p daArap feodalizmine kar&#;&#; halk mücadelesi ba&#;lay&#;nca, zorunlu olarak Alevi kitleler de tak&#;yyeye ba&#;vurdular. Çünkü, olay çok ciddiydi. Bu nedenden, Be&#;inci Imam Muhammed Bak&#;r &#;öyle der:

 

“Bizim davam&#;z; zordur, çetindir. Zorlu bir çaba göstermeyi gerektirir. Ancak yüce dereceli bir melek veya kalbi Allah taraf&#;ndan s&#;nanm&#;&#; bir mümin kul ona güç yetirebilir.”

Bu dava, yukar&#;dan beri  aç&#;klad&#;&#;&#;m&#;z, Alevi dünya görü&#;üdür  bu dünya görü&#;ü, avam denilen s&#;radan halk tabakalar&#;n&#;n anlamayaca&#;&#; ölçüde derinle&#;tirilmi&#;tir; felsefi bir sistem haline getirilmi&#;tir. Bu nedenle; Alevili&#;i anlamak benimsemek ve savunmak kolay bir i&#; olmam&#;&#;t&#;r. Bu yüzden de Alevi kesim genellikle az&#;nl&#;kta kalm&#;&#;t&#;r.

Aleviler; kendi yollar&#;n&#; iyi bildikleri halde, onu yabanc&#;lara; kar&#;&#;t dü&#;üncede olanlara açamad&#;klar&#; için, bu dü&#;ünce bir s&#;r gibi yorumlanm&#;&#;, çözülmesi için çok çaba harcanm&#;&#;t&#;r.

Asl&#;nda, ortada s&#;r denilen bir &#;ey yoktur. Alt&#;nc&#; Imam Cafer-i Sad&#;k bu s&#;r olay&#;n&#; &#;öyle aç&#;klar;

 

“Bizim davam&#;z, s&#;r &#;cinde s&#;rd&#;r. Ama örtülü kalan &#;eyin (s&#;rr&#;n) s&#;rr&#;d&#;r. Bu öyle bir s&#;rrd&#;r ki, onu ancak ba&#;ka bir s&#;r aç&#;layabilir. Bu s&#;r içinde s&#;rd&#;r ve ba&#;ka bir s&#;rra da gerek duymaz.”

 

Kar&#;&#;&#;k gibi görünen bir aç&#;klama. Basitçe aç&#;klarsak, &#;öyle diyor Imam Cafer:

Alevilik ancak Alevilikle aç&#;klanabilir. Onu, Aleviler bilebilir.
Bu, asl&#;nda bir s&#;r da de&#;ildir. Gerçe&#;in kendisidir. Gerçe&#;i çözmek için ba&#;ka bir gerçe&#;e gerek duyulmaz. Arad&#;&#;&#;n edebi gerçeklik, bizim davam&#;zd&#;r

Tak&#;yye olay&#;, Birinci Imam Ali’nin ya&#;am&#; ile ba&#;lam&#;&#; say&#;l&#;r. Çünkü, seafoodplus.info davran&#;&#;&#; ile tak&#;yyeyi uygulam&#;&#;t&#;r.

&#;mam Hüseyin, Islam dininin elden gitti&#;ini, putperestlik törelerinin hortland&#;&#;&#;n&#;, insanlar&#;n ezildi&#;ini görmü&#;; tak&#;yye kuvvetlendirmek için kendini aç&#;&#;a ç&#;karm&#;&#; ve Alevi inanc&#; u&#;runa can&#;n&#; vermi&#;ti. Bu davran&#;&#;&#;, tak&#;yyenin sadece bir kaçma, geri ad&#;m atma, siniklik olmad&#;&#;&#;n&#; da göstermesi bak&#;m&#;ndan ö&#;retici olmu&#;tur.

Daha sonra, tak&#;yye, gerek acem, gerek Türk Alevileri taraf&#;ndan uygulanm&#;&#;t&#;r.

Burada önemli bir sorun gündeme geliyor.
&#;imdiye kadar; Alevi yol büyüklerinin ya&#;amlar&#;n&#; inceleyenler; onlar&#;n koyu birer Sünni gibi ibadet ettiklerini görüp &#;a&#;&#;r&#;yorlar ve kendi kendilerine soruyorlar: “Acaba bunlar Alevi de&#;il mi?” baz&#;lar&#; da biçimsel ibadetlere bakarak onlar&#;n Alevi olam&#;yaca&#;&#;n&#; söylüyorlar. Kimileri de, eski Alevi büyükleri ile &#;imdiki Alevilerin farkl&#; insanlar olabilece&#;ini dü&#;ünüyor.

Tabii, bunlar Alevili&#;i, Alevilikte gizlemeyi bilmemekten kaynaklan&#;yor. Günümüzde Alevilik üzerine yaz&#;l&#;p çiziliyorsa, bu devlet bask&#;s&#;n&#;n kalkmas&#; sonucu Alevilerin gizlenme gere&#;ini duymamalar&#; ve baz&#; yol bilginlerinin basit örneklerini yabanc&#;lara açmalar&#;ndand&#;r. Ayr&#;ca, Alevi kesimden ç&#;kan yazarlar da kendi toplumlar&#;n&#;n inanc&#;na ait baz&#; bilgiler aktarm&#;&#;lard&#;r.

Aleviler, katliamlardan kurtulmak için tak&#;yyeyi de&#;i&#;ik biçimlerde uygulam&#;&#;lard&#;r.
a- Gerekti&#;inde, kendisini Sünni gibi göstermi&#; ve namaz k&#;lmak, oruç tutmak durumunda kalm&#;&#;lard&#;r. Daha sonra da yollar&#;n&#;n gere&#;i gibi ibadetlerini yerine getirmi&#;lerdir

b- Ço&#;unlukla da kendilerini soyutlam&#;&#;lar, Sünnilerden uzak bölgelere çekilmi&#;lerdir.

c- Birbirleriyle anla&#;mak, i&#;aretle&#;mek için kimi bölgelerde özel dil bile geli&#;tirilmi&#;tir. Örne&#;in, Tokat bülgesindeki Alevi Gaygel Türkmenlerinin 25 ile 30 kelimelik bir gizli dili bulunmaktad&#;r

ç- Alevi olduklar&#;ni gizlemelerine kar&#;&#;l&#;k, giyimi, davran&#;&#;&#;, t&#;ra&#; biçimleriyle bile Aleviler birbirlerini tan&#;yacak teknikler geli&#;tirmi&#;lerdir. Bu giyim ve davran&#;&#;lar; genelde toplumun ölçülerine uygun olmu&#;, özelde de&#;i&#;mi&#;tir. Yani onu anlayan anlam&#;&#;t&#;r

Kitap: Türk Alevili&#;i
Yazar: R&#;za Zelyut
Ekleyen: Seyyid Hakk&#;

kaynağı değiştir]

Ana maddeler: Baba İlyas, Baba Haydar, Hacı Bektaş Veli, Baba İshak ve Barak Baba

Meşhur Velâyet-Nâme onu Şiîliğin unvan mezhebini taşıyan Câ’fer-i Sâdık’tan Beyazid Bistâmî’nin getirdiği hırkayı giymiş olan “Lokman Perende” vasıtasıyla Hoca Ahmed Yesevî’ye bağlar. Velâyet-Nâme üzerinde uzmanlaşmış yazarların nakletiklerine göre Hacı Bektâş’ın tarikât silsilesi önce Kutb’ûd-Dîn Haydar

kaynağı değiştir]

TasavvufunŞiîlik ile alâkalı olduğu ve bazı mutasavvıfların müteşeyyî’ oldukları bilinmekle beraber, bu olguyu bütüne yayarak tasavvuf Şiîlikten doğmuştur ve her ikisinin kökeni de İran’dadır demek mümkün değildir. Tasavvufun kökeni epey eski zamanlara dayanmaktadır. Yeni Eflâtunculuk, Yunan felsefesi, Kabalizm ve İran etkilerinin henüz oluşmamış olduğu eski devirlerde de tasavvuf hareketlerine rastlamaktayız. Bu ilk mistiklere ait eserlerden günümüze kadar elimizde kalanları bulunmamakla beraber, sadece rivayet ve menkıbeleri hayâtta kalmıştır. Tasavvufa Helenistik etkiler Hâkim Tirmizî’den sonra Fârâbî’nin getirdiği yenilikler sayesinde girmeye başlamıştır. Şiî/Müteşeyyî’ SûfîlerleSünnîmutasavvıfları birbirleriyle karıştırmamaya özen göstermek gerekir. Bu nedenledir ki, İslâm ortadoksluğundan farklılık gösteren her fikir hareketinin Şiî veyahut da Şiîlik ve Bâtınîlik ile ilgili olduğunu ileri sürmek hatalı olur. İslâmî felsefe akımlarından bazılarının hiç de Bâtınî olmamalarına rağmen kendilerini dışarıya karşı böyle göstermektedirler.[4]

Ayrıca bakınız: Bâtıni, Şiîlik, Tasavvuf, Kabbala ve Felsefe

Tefsir anlayışları; Bâtınîlerin taraftar toplama amacıyla muhkem ayetler üzerinde te’vil yollarına başvurdukları ifade edilir.[5]

Budizm, Şamanizm, Hristiyanlık, Mazdek[6] ve Mani[7][8] dinlerindeki inançların İslam toplumlarınca benimsenmeleri[değiştir kaynağı değiştir]

Ana maddeler: Ekberilik, Kalenderîlik, Kadiriye, Sühreverdiyye ve Mevlevîlik

O yüzyıllarda, Selçuklular zamanında faaliyet gösteren en etkin Tasavvufî-Bâtınî-Tarikât mensupları Melâmetî, Kalenderî ve Haydarîler’den oluşmaktaydı. Bu Bâtınî-Tarikât temsilcileri daha ziyâde göçebeler arasında barınan ve halka hitap etmekle görevli olan “Babalar” idi. Eğitimli çevrelerden uzakta yaşayan bu “Bâtınî-Babalar” yüzyıllar boyunca beri kulaktan kulağa yayılan hurafelerle yıpranmış olan nakilleri bir veli tipi kanalıyla tasvir etmek suretiyle, ve bu efsaneleri bir takım hârikalar ve kerâmetler ile süsleyerek bedevî ruhunun hoşlanacağı koşmalar, rubâîler, destanlar şeklinde halka anlatıyorlardı. “Bâtınî-Türkmen Babaları” Oğuz boylarının anlayacakları bir dilde, efsane ve masalları ilâhî bir hava ile içerisine İslâmî bir boyutu da ilâve etmek suretiyle halka sunmak hususunda çok başarılı oluyorlardı.

On ikinci yüzyılda Bağdat’ta Abdülkâdir Geylânî ve Şihab’ed-Dîn Ömer Sühreverdî, Konya’da ise Mevlâna Celâleddîn Rûmî, Endülüslü Muhy’id-Dîn-î Ârabî, Lem’at yazarı Fahreddin Irakî ve Sadr’ed-Dîn Kunevî gibi farklı geleneklere mensup tarikât pîrlerinin yayınlarla meşgul oldukları görülmektedir. İslâmî çevreler içinde tasavvufun pek revaçta olduğunu anlamamıza yardımcı olan bunca meşhur şahsiyetlerin arasında özellikle de Save’deki Kutb’ûd-Dîn Haydar tekkesi bu yüzyıldaki en tanınmış zâviyelerin başında gelmekteydi.

Ayrıca bakınız: İbn Arabi, Baba Haydar, Abdülkâdir Geylânî, Ebû Hafs Ömer es-Sühreverdî ve Celâleddîn Rûmî

Hacı Bektâş Veli[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir