bayramda oruç tutmak haram mı / Bayramda oruç tutmak haram! - Hayatın İçinden Haberleri

Bayramda Oruç Tutmak Haram Mı

bayramda oruç tutmak haram mı

Bayramda oruç tutmanın günah olup olmadığını gündemde yerini aldı. Müslüman alemi, 'Ramazan Bayramı'nda oruç tutmak günah mı, sevap mı?' sorularının cevabını araştırıyor. Peki, bayramda oruç tutulur mu? İşte bayramda oruç tutulup tutulmayacağına dair Diyanet açıklaması

BAYRAMDA ORUÇ TUTULUR MU, BAYRAMDA ORUÇ TUTMAK GÜNAH MI?

Ramazan bayramının 1. günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu bir iftar gününde oruçlu olmak, Allah'ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ve bunun yakışıksız bir davranış olduğu aşikardır. Bu nedenle, bayramda oruç tutmak doğru değildir.

BAYRAMDA ORUÇ TUTMAYA DAİR DİYANET AÇIKLAMASI

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yaptığı açıklamaya göre, bayramda oruç tutulup tutulmaması gerektiğine dair detaylı açıklama şöyle:

"Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan bayramının birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, ; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, ). Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır.

Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir "genel iftar ziyafeti" hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona "fıtır bayramı (iftar bayramı)" denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah'ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun yakışıksız bir davranış olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah'ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Buhârî, Savm, ; Ebû Dâvûd, Savm, 49)."

AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTULUR MU? ARİFE GÜNÜNDE ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ NEDİR?

Arefe günü Ramazan ve Kurban bayramlarının ortak dini günleri arasında yer alıyor. Kurban Bayramı'nın arefe gününde oruç tutup tutmama konusu tartışılırken, Ramazan ayının son günü, Ramazan Bayramı'ndan bir önceki gün olan arefe gününde oruç tutmak gereklilikler arasında yer almaktadır.

Arefe, Bayramın müjdecisidir. Peygamberimiz, " En hayırlı, kabulü şayan olan dua, Arefe günü yapılan duadır." (Tirmizî, Dua, 8; Malik, Dua, ) buyurmuşlardır.

Bayramın birinci günü oruç tutulur mu? Ramazan Bayramı’nda oruç tutulur mu? Hangi günler oruç tutmak yasaktır?

Ramazan Bayramı'na artık az bir süre kaldı. Müslümanlar Ramazan ayını geride bırakarak bayramı karşılaşmaya hazırlanıyor. Bu günlerde ise en fazla merak edilen konular ise 'Ramazan Bayramının birinci günü oruç tutulur mu?' ve Hangi günler oruç tutmak yasaktır?' 'Bayramda oruç tutulur mu?' soruları oldu. İşte Diyanet'in bu sorulara verdiği yanıt

Yayınlanma:

Bayramın birinci günü oruç tutulur mu? Ramazan Bayramı’nda oruç tutulur mu? Hangi günler oruç tutmak yasaktır?

Ramazan Bayramı için geri sayım başladı. İslam alemi için büyük öneme sahip Ramazan ayı sonrasında bayram karşılanıyor. Peki bayramın 1. günü oruç tutulur mu? Oruç tutulması yasak olan günler hangileridir? Diyanet İşleri Başkanlığı merak edilen bu soruların yanıtını paylaştı.

ORUÇ TUTULMASI YASAK OLAN GÜNLER HANGİLERİDİR?

Dinimizde, oruç tutmanın emredildiği veya tavsiye edildiği günler olduğu gibi, oruç tutmanın yasaklandığı veya hoş karşılanmadığı günler de vardır. Yasağın mahiyetine ve ağırlık derecesine göre, bugünlerin bir kısmında oruç tutmak haram veya tahrîmen mekruh, diğer bir kısmında ise tenzîhen mekruhtur.

Oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında bayram günleri gelir. Hz. Peygamber (s.a.s.) iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki, birisi Ramazan bayramının birinci günü, diğeri kurban bayramı günleridir. Ramazan bayramının sadece birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak yasaktır. Bu günlerde oruç tutmanın yasak oluşunun nedeni, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmalarıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir. Bundan dolayı, ona “fıtır/iftar bayramı” denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü bu yönüyle bir aylık Ramazan orucunun iftarı olmaktadır. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah'ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki bunun en azından edep dışı olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah'ı anma günleri olduğunu belirtmiştir.

Hacıların, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri bulunduğu takdirde, Zilhicce'nin 8. “terviye” ve 9. “arefe” günlerinde oruç tutmamaları daha uygun olur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), arefe günü Arafat'ta olanların oruç tutmalarını yasaklamıştır. Çünkü hac ibadetini yaparken daha zinde ve canlı olmaları, öncesinde nafile oruç tutmuş olmalarından daha hayırlıdır.

Bunların dışındaki bazı günlerde oruç tutmak ise çeşitli sebeplerle mekruh sayılmıştır. Mesela; sadece âşûrâ gününde (Muharrem ayının gününde) oruç tutmak, yahudilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için mekruh görülmüştür. Şek günü (Şaban ayının sonuna gelip, Şaban'dan mı yoksa Ramazan'dan mı olduğunda şüphe edilen gün) oruç tutmak mekruhtur. Hz. Peygamber (s.a.s.), Ramazan'ı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır.

İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak mekruhtur. Buna visâl orucu (savm-i visâl) denir. Hz. Âişe'nin belirttiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) visâl orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir.” diye cevap vermiştir.

BAYRAM GÜNLERİNDE ORUÇ TUTULUR MU? 

Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan bayramının birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur.  Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona “fıtır bayramı (iftar bayramı)” denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah'ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun yakışıksız bir davranış olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah'ı anma günleri olduğunu belirtmiştir.

Ramazan Bayramı ne zaman? Ramazan Bayramı hangi günlere geliyor?İlginizi ÇekebilirRamazan Bayramı ne zaman? Ramazan Bayramı hangi günlere geliyor?Arefe günü ne zaman? Arefe ne demek? Arefe hangi güne denk geliyor?İlginizi ÇekebilirArefe günü ne zaman? Arefe ne demek? Arefe hangi güne denk geliyor?

Bayramın 1. g&#;n&#; oru&#; tutulur mu, g&#;nah mı? Diyanet’e g&#;re bayramda oru&#; tutmanın h&#;km&#; nedir?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 21,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

İslam alemi için onbir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, bu gece tutulan son oruç ile birlikte tamamlandı. Birlik ve beraberliğin sembolü Ramazan bayramı ise yarın başlayacak. Müslümanlar, bayram günleri, bayram namazı ile başlarken akraba ziyareti ile devam ediyor. Ramazan ayında tutamayacakları oruçları kaza edecekler veya bayrama kavuşmanın huzuruyla oruç tutmak isteyenler, Diyanet’in konuyla ilgili yorumunu merak ediyor. Peki Bayramda oruç tutulur mu, günah mı? İşte, Diyanet’in konuyla ilgili yaptığı açıklama…

1/3Bayramın 1. günü oruç tutulur mu, günah mı Diyanet’e göre bayramda oruç tutmanın hükmü nedir
2/3BAYRAMDA ORUÇ TUTULUR MU
3/3BAYRAM GÜNLERİ NE İBADET YAPILIR

Bayramda oruç tutmak haram!

NECDET İÇEL

Geleneklerimizin çoğu batı adetlerine benzemeye başladı. Maalesef tatil ve bayram anlayışlarımız da kendi ruh kökümüzden ve değerlerimizden uzaklaşıyor. Bu noktasıyla kendi değerlerimiz açısından "bayram telakkisi" üstünde durmak gerekmektedir. Çünkü İslam'a göre bayram, sırf eğlenceyle geçirilecek bir tatil müddeti değildir.

Hz. Peygamber (s.a.s) bayramı "Yeme, içme ve Allah'ı zikir günleri" olarak tavsif ve tarif etmiştir. Bayramın bütün Müslümanlarca böyle anlaşılmasını sağlamak maksadıyla Peygamber'in fiili tedbir aldığını da görmekteyiz.

İmam-ı Maliki'nin "muvatta" adlı hadis kitabındaki rivayetine göre, Abdullah İbni Huzafe, Kurban Bayramı sırasında Mina'da hacılar arasında dolaşarak: "Bu günler yeme, içme ve Allah'ı anma günleridir" diye ilan etmek üzere vazifelendirilmiştir. Büdeyl İbnü Verka da, insanları devesine binmiş olarak takip edip: "Resulullah sizlere bugünlerde oruç tutmamayı emrediyor, bugünler yeme, içme günleridir" diye ilanda bulunanlardandır. Bu hüküm Kurban Bayramı için geçerlidir. Ramazan Bayramı içinse, bayramın sadece birinci gününde oruç tutmak haramdır, isteyenler ikinci günden itibaren Şevval ayı süresince sünnet olan altı gün oruçlarına başlayabilir.

AKRABALARI ZİYARET

İslam'ın bayram telakkisinde yeme, içme, eğlence ve zikrullah birlikte yer alır. Birini diğerinden ayırmak mümkün değildir.

Helal kılınan eğlence ve bayram sevincini yaşama havasının, meşru hududu taşmayacak şekilde ileri götürülmesini önlemek maksadıyla bayramın dini yönünü belirtmeye seafoodplus.infober özel bir değer atfetmiştir.

Ramazan Bayramımıza da önce bayram namazıyla başlayacağız. Bayram namazına gelmeden önce tatlı bir şey yemek sünnettir. Yani Allah'a karşı oruçlu olmadığımızı bu suretle göstereceğiz. Bayram namazından sonra önce çocuklarımızla sonra yakın akrabalarımızla ve komşularımızla bayramlaşacağız. İslam'ın sıla-i rahime (akraba bağlılığına) verdiği önem gereği mümkün olduğu kadar yakın-uzak demeden bütün akrabalarımızla bayramlaşacağız. Kabristanlıkları da ve oralarda yatan akrabalarımızı da asla unutmayacağız.

MEŞRU EĞLENCE

Bayramlarda teşvik edilen "yeme ve içme"nin helal dairesinde olacağı açıktır. Zamanımızda, bir kısım gafil Müslümanların batılıları taklit ederek bayramlarda, tatillerde yer verdikleri aşırılıkların hiçbir dini ruhsatı yoktur. Bayramlardaki meşru eğlencede bizzat Hz. Peygamber'in tatbikatı ile, bayram günlerinde eğlencenin caiz olduğunu göstermektedir. Hatta, alimler Peygamber'in tatbikatına dayanarak: "Bayramlarda eğlenerek sevinç gösterisinde bulunmak, dinin sembollerindendir" demişlerdir.

Bayram günü müzik dinlenmesini uygun gören rivayetler de mevcuttur. Bunun da şehveti tahrik etmeyen ifadeler türünden olması önemlidir. Bayramınızı tebrik eder, nice nice bayramlara ulaşmanızı yüce mevlamızdan niyaz ederim.

Gerçek mümin kimdir?

Doç. Dr. Himmet Konur

Din denilince daha çok inanç esasları, ibadetler, insanlar arası ilişkilere dair bazı dini hükümler ve ahiret hayatına dair bilgiler hatıra gelmektedir. Böyle bir din algısı yanlış olmamakla birlikte eksiktir. Zira Kur'an'a, Hz. Peygamber'in söz ve uygulamalarına ve hatta İslam düşüncesi ve medeniyeti tarihine bakıldığında, insandan varlığın her boyutuyla derin düşünce, inceleme ve araştırmaya dayalı bir ilişki kurmasının istendiği görülür. Din bunun için vaz' edilmiştir.

- "() Bu Kur'an, insanların ayetlerini düşünmeleri ve akıl sahiplerinin de öğüt almaları için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (Sad, 38/29)

İnsanın Allah'a karşı olduğu gibi kendine, diğer insanlara ve topyekun tabiata karşı da sorumlulukları vardır.

Allah insanı yaratmış ve ona farkında olduğu ve olmadığı sayısız nimet vermiştir. Ayet-i kerimede şu uyarıda bulunulmaktadır:

- Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin istifadenize sunduğunu, gizli ve açık bütün nimetleri size bol bol verdiğini görmüyor musunuz? () (Lokm31/20).

SEVGİ VE SAYGI

Bu durumda insanoğlundan beklenen, bütün bu nimetleri düşünerek Allah'a inanması, güvenmesi, saygı ve sevgi duymasıdır. Aksini yaptığı takdirde O'na karşı nankörlük etmiş olur ki, bu da ahlaki açıdan onaylanacak bir tutum ve davranış olarak nitelendirilemez.

İnsanın diğer insanlarla ilişkileri de insan onuruna yaraşır tarzda olmalıdır. İnsanoğlu hemcinsleri hakkında iyi ve güzel şeyler düşünmeli, onları iyilik ve güzelliğe davet etmelidir. Onlarla iyilikte yarışmalıdır. Hata ve yanlışa düştüklerinde de onların bu durumdan kurtulması için en güzel hal çaresini bulmaya çalışmalıdır. (Nahl, 16/).

İnsan tabiata karşı da sorumludur. Tabiatın farkına varmalı, onu yok veya değersiz bir şey farz ederek yaşamamalıdır. Çünkü yer, gök ve ikisi arasındakiler boş yere yaratılmamıştır. (Sad, 38/27). Kur'an'da sık sık çeşitli tabiat varlıklarının ve olaylarının; ayın, güneşin, yıldızların, ırmak ve denizlerin, geceyle gündüzün insan hayatı için taşıdığı öneme değinilir.

YÜCE KUDRET

-"Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ardı ardına gelmesinde, insanlara faydalı yüklerle denizlerde yüzen gemilerde, Allah'ın gökten yağdırarak ölü toprağı dirilttiği yağmurda, her türlü canlıyı yeryüzüne dağıtıp yaymasında, rüzgarları ve gök ile yer arasında emre amade bulutları yönlendirmesinde Allah'ın varlığını ve kudretini bildiren deliller vardır. Fakat bunu anlayacak olanlar, aklını çalıştırıp düşünen kimselerdir." (Bakara, 2/).

Tabiattaki her varlığın ve olayın insan ile arasında hayati bir ilişki vardır. İnsanoğlu bu ilişkiye zarar verecek hal, hareket ve uygulamalardan kaçınmalıdır. Aksi halde emanete ihanet etmiş ve imtihanı kaybetmiş olur.

TABİATI TAHRİP

İnsan nefsine ve nesline yönelik tehdit ve tehlikelere karşı da uyanık ve hazırlıklı olmakla yükümlüdür. (Bakara, 2/; Adiyat, /2). Doğrudan canına kasteden kişi ve topluluklara karşı olduğu gibi tabiatı tahrip yoluyla kendisine ve hemcinslerine zarar verenlere karşı da mücadele etmelidir.

Kısacası gerçek bir mümin inanç ve ibadetler yanında bütün varlıklar hakkında derin bir bilince sahiptir. Onlarla ilişkisini ahenkli bir şekilde sürdürür. İnsanlığın inanç ve ibadetler konusundaki duyarsızlığı ve zaafları kadar tabiata karşı duyarsızlıkları da onu rahatsız eder. Varlığı bir bütün olarak görür ve yaşar. Bunu başaramayanlar ise Yunus'un ifadesiyle, "Halka müderris olsa da hakikatte asidir."

BİR AYET

De ki: Ey kafirler! 'Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim ibadet ettiğime tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size; benim dinim bana!" (/K)

ÜÇ HADİS

* Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

* Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.

* Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddık (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzab (çok yalancı) diye yazılır.

MENKIBE

Benim kocam rızık veremez, rızık yer

Allah dostlarından Hatemül Esam Hazretleri uzun bir yolculuğa çıkacaktı. Ailesine yolculuktan gidip geri dönene kadar, 'Neye ne kadar ihtiyacın olur?' diye sordu:

- Ben uzun bir yolculuğa çıkıyorum, dönünceye kadar ihtiyaçlarını bana bildir ona göre sana erzak bırakayım.

Kadın tevekkül de, Hatemül Esam'dan aşağı kalır mı?

- Ben senden, yaşayacağım zamana kadar yetecek erzak bırakmanı istiyorum.

Hatemül Esam Hazretleri:

- Ey kadın! Ben senin ne kadar yaşayacağını nasıl bilebilirim?

Hanımı:

- Mademki; benim ne kadar yaşayacağımı bilmiyorsun, benim rızkıma da karışma, benim rızkımı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak.

Bu sözün üzerine söz söylemeden Hatemül Esam sefere çıkar. Komşuları Hatemül Esam'ın hanımını, yalnızlık çekmesin diye sıkça ziyaret ederler. Aradan zaman geçtiği için, komşularından biri yiyecek içecek bir eksikliğinin olup olmadığını öğrenmek için der ki:

- Kocan giderken ne kadar erzak bıraktı. Kadın bu soruyu, bir şeye ihtiyacının olup olmadığını öğrenmek için sormuştu.

- Benim kocam rızkı veren değildir, rızkı yiyendir. Rızkı ancak Allah verir, der.

RAMAZAN ANISI

AYKUT YENİCE anlatıyor

İLGO Başkanı / Konak Belediye Meclis Üyesi

Oruçlu olduğunu doyunca hatırladı

İzmir Lokantacılar ve Gazinocular Odası Başkanı Aykut Yenice, Konak Belediyesi Meclis, Beşiktaş Kulubü, İzmirspor Kulubü ve İzmir Tenis Kulubü kongre üyesidir. Aktif kişiliğiyle İzmir'in tanınmış simalarından olan Yenice, baba mesleği lokantacılığı farklı konseptlerle sürdürür. Konu "yemek" olunca elbette hafıza arşivi Ramazan'da karşılaştığı pek çok olayla doludur. Aykut Yenice, işte bunlardan birini şöyle anlattı:

Aileden gelen lokantacılığımızda her Ramazanda onlarca ilginç durumla karşılaştık. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay, unutulur gibi değil. Ramazan'da çeşit az da olsa gün içinde oruç tutmayanlar için lokantamızda yemekler bulunur. Geçtiğimiz günlerde yaşlarında genç biri adeta koşarak girdi lokantaya. Aşçıbaşı neler olduğunu saydı, adam hemen hemen hepsinden istedi. Karnını iyice doyurdu, ardından; "Kemalpaşa tatlısı var mı?" diye sordu. Uzaktan izliyorum. Aşçıbaşının birşey farketmiş de 'müşteri velinimetimizdir' düsturu ve esnaf terbiyesiyle hissettirmemeye çalışan tavrıyla cevap yetiştiriyordu: "Yok efendim. Güllaç hazırlıyoruz ama akşama. Yani iftardan sonra" Daha sözlerini tamamlayamadı. Adam, bir çığlık attı, şaşırdım.

"Eyvah yandım! Ben oruçtum" diye pişmanlık havasına büründü, bağırıyor. Neredeyse, bizi suçlar gibi, "Neden sormadınız" bile dedi.

Ben devreye girdim, "Ne münasebet beyefendi, sorulur mu?" diye, sonra, "Ama hatırlamadığınıza göre bir şey olmaz üzülmeyin" gibi sözlerle teselli etmeye çalıştık. Sakinleşmiyor. Bu arada söylenerek kapıya yöneldi. Para bile teklif etmedi hatta orucun kefaretini sanki bize ödettirecek hali vardı. Ertesi gün, lokantacı bir meslektaşımla karşılaştım, "Başkan sana bir şey anlatacağım" diye başladı, aynı olayı aktardı. Ben sadece, "Olur böyle şeyler.. "diyerek geçiştirdim. Anlamıştım, bir gün önce bana gelip aynı numarayı yapan adamdı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir