bebeklerde ast alt yüksekliği / Karaciğer Enzimleri Neden Yükselir? Belirtileri Nelerdir? | Özel Başarı Hastanesi

Bebeklerde Ast Alt Yüksekliği

bebeklerde ast alt yüksekliği

Karaciğer fonksiyon testleri geniş bir başlığı kapsamaktadır. AST, ALT, laktat dehidrogenaz hepatoselüler hasarı; protrombin zamanı, parsiyel tromboplastin zamanı, INR (international normalized ratio), albümin, faktör 5 ve 7 sentez fonksiyonları; gama glutamil transpeptidaz, alkalen fosfataz, 5&#;nükleotidaz safra akışı ve kolestaz; bilirubin, serum safra asitleri hepatik ekskresyon fonksiyonları hakkında bilgi verir1.

ALT sadece hücre sitoplazmasında, AST ise hem sitoplazmada hem de mitokondride bulunur. Karaciğer hastalıklarında ALT, AST&#;den daha spesifik bir enzimdir. AST ve ALT karaciğer dışında kalp kası, iskelet kası, dalak, akciğer, böbrek, pankreas ve eritrositlerde bulunur. Ancak AST&#;nin bu organlardaki aktivitesi ALT&#;den daha yüksek olduğu için bu organ hasarlarında ALT&#;den çok daha fazla yükselir2,3.

Biyokimyasal test sonuçlarında aminotransferazlar için belirtilen referans aralıkları genellikle erişkinler için geçerli olmakla birlikte çocuklarla ilgili değerler çoğunlukla çalışma düzeyindedir. England ve ark. sağlıklı çocuktan elde ettikleri toplam ALT değeri ile ilgili yaptıkları çalışmada üst sınır değeri 18 aydan küçük erkeklerde 60 U/L, kızlarda 55 U/L; 18 ay ile 5 yaş arası erkeklerde 40 U/L, kızlarda 35 U/L olarak saptamışlardır4. Kelishadi ve ark. nın yaş arası çocukta yaptıkları çalışmada ALT için üst sınırı 40 U/L olarak belirlemişlerdir5.

Aminotransferaz düzeylerinde 3 katına kadar yüksek değerler hafif derecede, kat arası değerler orta derecede ve 10 katından daha fazla değerler ise ağır derecede yükseklik olarak kabul edilir6.

Hepatotropik virüsler ve sistemik febril enfeksiyona yol açan diğer virüsler sıklıkla hepatite neden olarak aminotransferazlarda farklı düzeylerde yüksekliğe neden olurlar. Tablo 1&#;de aminotransferaz yüksekliğine yol açan enfeksiyöz hastalıklar görülmektedir. Bakteriyel sepsis, parazitik ve fungal enfeksiyonların seyri sırasında yine aminotransferazlar etkilenmektedir7.

Hepatit virüslerini içeren serolojik panel ilk basamak tetkikleri arasında yer alır. Öncesinde sağlık problemi olmayan bir çocukta bulantı, kusma, halsizlik, ishal yakınmaları eşliğinde aminotransferaz düzeylerinde 10 katından daha fazla artış söz konusu olduğunda akut hepatit-A enfeksiyonu açısından mutlaka tetkik edilmelidir8. Hepatit-A aşısının rutin aşı programına girmesi nedeniyle hastalığın görülme oranında düşüş beklenmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde halen sıklıkla görülen bruselloz, ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde endemik olarak görülmektedir. Birçok organı tutabilen bruselloz akut hepatit tablosuna yol açarak karaciğer enzimlerinde orta veya ağır düzeyde bir artışa neden olabilmektedir9.

Teitelbaum ve ark.10 çocuklarda rotavirüs gastroenteritine bağlı olarak sıklıkla hafif düzeyde aminotransferaz yüksekliği olabileceğini belirtmişlerdir.

Obezite tüm dünyada yaygınlaştığı gibi ülkemizde de hızla artmaktadır. Ülkemizde çeşitli illerde yapılan çalışmalarda çocuklarda obezite oranının % arasında değiştiği bildirilmektedir11. Engelmann ve ark.12 obez infant ve çocuklarda ALT yüksekliğinin nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı için bir belirteç olabileceğini belirtmişlerdir. Çocuklarda obezitenin artması ile birlikte nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı da daha sıklıkla tanı almaya başlamaktadır13. Nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, obeziteden başka Tip-2 diyabetes mellitus ve dislipidemi gibi metabolik hastalıklar ile de birliktelik göstermektedir14.

Antibiyotikler, antitüberküloz ilaçlar, antikonvulzanlar, parasetamol, nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, kemoterapotikler, bitkisel çaylar, yüksek doz vitaminler ve mantarların aminotransferazlarda yüksekliğe neden olabildikleri bilinmektedir15. Hastalar özellikle son ay içerisinde kullandıkları ilaçlar açısından sorgulanmalıdır.

Tiroid hormonları, organların büyümesi, gelişmesi ve fonksiyonları için gerekli hormonlardır. Bu hormonlar, hepatositler dahil tüm hücrelerde bazal metabolik hızı düzenler. Bu hormonlarla ilgili bozukluklarda karaciğer fonksiyonları da etkilenmektedir16.

Doğumsal metabolizma hastalıkları, protein, karbonhidrat ve yağların sentez veya katabolizmasında anormalliklere yol açan enzim defektleri nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardır. Çocuklarda nadir görüldükleri düşünülse de tüm karaciğer hastalıklarının %&#;unu oluşturur17. Bu nedenle devam eden aminotransferaz yüksekliği, hekimi altta yatan karaciğer hastalığı veya multisistem tutulumlu metabolik hastalıklar açısından uyarmalıdır. Tablo 2&#;de aminotransferaz yüksekliğine yol açabilen metabolik hastalıklar görülmektedir.

Alfa-1 antitripsin eksikliği, otozomal resesif geçişli olup çocuk hastalarda neonatal kolestaz, kronik karaciğer hastalığı ve karaciğer yetmezliğinin en sık nedenlerinden biridir. PiZZ fenotipi karaciğer hastalığından sorumludur, ancak heterozigot durumunda hepatit C, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı ve kriptojenik siroz gibi diğer karaciğer hastalıklarının riski veya progresyonunda artışa yol açabildiği belirtilmektedir. Karaciğer hastalığının mekanizması tam olarak anlaşılamamış olsa da yapılan çalışmalarda mutant Z &#;1 antitripsin moleküllerinin hepatositlerden taşınımının azaldığı görülmüştür. Z proteinin hepatositin endoplazmik retikulumunda birikimi, ışık mikroskopisinde karakteristik periyodik asid Schiff-pozitif granüllerin görünümüne neden olur. Ayrıca Z proteinin endoplazmik retikulumda birikmesi, nükleer faktör kapa B, endoplazmik retikulum kaspaz, B-hücre reseptör ilişkili protein 31 ve hücresel antioksidan koruyucu mekanizmaların ortadan kalkışıyla otofajik cevapların aktivasyonuna yol açar. Tüm bu mekanizmalar sonucunda hepatoselüler ölüm gerçekleşir18.

Kistik fibroz, kistik fibroz transmembran regulatör (CFTR) gendeki mutasyondan kaynaklanan multisistemik tutulumlu genetik bir hastalık olup buna bağlı karaciğer hastalığı da artan bir şekilde tanı almaktadır. CFTR yokluğu, duktular klor sekresyonunu değiştirerek visköz biliyer sekresyon oluşmasına ve zamanla biliyer obstruksiyon gelişerek fokal biliyer siroz ve sonunda siroza neden olur. Kistik fibroz hastalarının %&#;sinde karaciğer hastalığı gelişir. Hastalık asemptomatik karaciğer fonksiyon testlerindeki bozukluktan portal hipertansiyon ve kronik karaciğer yetmezliğinin eşlik ettiği siroza kadar geniş bir yelpazede görülebilir. Ursodeoksikolik asit tedavisi ile safra akışında ve aminotransferazlarda düzelme olduğu gösterilmiştir ancak fibroza ilerlemeyi durdurmadığı belirtilmektedir19.

Familyal intrahepatik kolestaz sendromları, hepatosit kanaliküler membran transport mekanizmalarındaki defekt nedeniyle oluşan otozomal resesif geçişli sendromlardır. Progresif familyal intrahepatik kolestaz-1 (PFIC-1): FIC-1 (ATP8B1) genindeki mutasyondan kaynaklanır. Hastaların kliniğinde sarılık, şiddetli kaşıntı, büyüme geriliği, hepatosplenomegali ve karaciğer yetmezliğine ilerleme gibi ağır bir klinik form olabileceği gibi, sarılığın eşlik ettiği veya etmediği aralıklı kaşıntı formu da olabilir. FIC-1, hepatositlerin kanaliküler membranında, kolanjiositlerde, ince barsak ve pankreas dokusunda bulunmaktadır. FIC-1 mutasyonu sonucunda safra asitlerinin biliyer ekskresyonu azalmakta ve serum safra asidi düzeyi artmaktadır. ALT, AST ve direkt bilirubin düzeyleri artış gösterirken GGT düzeyi normal veya düşüktür. Karaciğer biyopsisinde bulgular portal inflamasyon ve fibroz varlığına göre değişkenlik gösterir. Kolestiramin, ursodeoksikolik asit (UDKA) ve biliyer diversiyon bir kısım hastada etkili olabilir. Son dönem karaciğer yetmezliğinde karaciğer transplantasyonu endikasyonu vardır19.

PFIC ABCB11 geninde mutasyon vardır. Serum safra asitleri artmış olduğundan dirençli kaşıntı ve kolestaz vardır. AST, ALT düzeyleri yüksek, GGT düşüktür. Karaciğer biyopsisinde inflamasyon, dev hücre transformasyonu, portal fibroz vardır. Çocukluk çağında hepatoselüler karsinoma (HCC) gelişebilir. Bu nedenle serum alfafetoprotein düzeyi ve ultrasonografik değerlendirme belli aralıklarla yapılmalıdır. Hafif formu BRIC-2 olarak adlandırılır. Kronik karaciğer yetmezliği, HCC ve şiddetli kaşıntı karaciğer transplantasyonu için endikasyon oluşturur19.

PFIC Multidrug resistans P-glikoprotein, MDR-3 (ABCB4) genindeki mutasyondan kaynaklanır. Bu gen, kanaliküler fosfolipid transportundan sorumludur. Kaşıntı ve sarılık kliniği vardır. Diğer iki durumdan farklı olarak GGT yüksektir. Karaciğer biyopsisinde safra yolu proliferasyonu ve periportal fibroz vardır. MDR3 mutasyonu, tekrarlayan kolesterol safra taşları ile birliktedir. Kolesistektomi ve UDKA tedavisi ile tekrarlar önlenebilir19.

Safra asit sentez bozuklukları, infantlarda persistan kolestazın %2&#;sini oluşturur. Kolesterol ile başlayan safra asit sentezi, sitozol, mitokondri ve peroksizomlarda bir dizi enzimatik basamak sonucunda oluşur. Herhangi bir basamaktaki aksaklık, toksik safra asiti birikimi ile sonuçlanır. En sık görülenlerden 3&#;-hidroksisteroid oksidoredüktaz ve 3&#;-hidroksi streoid dehidrogenaz eksikliği tedavi edilmediğinde kronik karaciğer hastalığına ilerleyen neonatal kolestaza neden olurlar. Peroksizomal safra asiti sentez bozuklukları arasında en ağır klinik Zellweger sendromunda görülür. Kolik asit ile tedaviye çoğu hasta yanıt verir. Multisistem tutulumu olan hastalarda karaciğer nakil endikasyonu yoktur20.

ATP7B genindeki mutasyon sonucunda ortaya çıkan Wilson hastalığı çocuklarda genellikle rutin fizik muayene sırasında asemptomatik olarak veya kronik hepatit, siroz ve fulminan karaciğer yetmezliği tablosunda saptanabilir. Hastaların bir kısmına kardeşindeki hastalıktan dolayı tarama yapıldığı sırada tanı konur. Nörolojik semptomlarla başvuru daha çok erişkinlerde olmakla birlikte adölesanlarda da ilerleyici disartri, disfaji, apraksi ve tremor şeklinde görülebilmektedir. Nörolojik tutulumu olan hastaların yaklaşık üçte birinde psikiyatrik bozukluk olmaktadır. canlı doğumda bir sıklıkta görülen hastalığın &#;den fazla mutasyonu saptanmıştır21.

Kayser-Fleisher halkası varlığı, serum seruloplazmin düzeyi düşüklüğü, idrar bakır düzeyinin artışı ve karaciğer biyopsisinde bakır düzeyinin yüksek olduğu görüldüğünde tanı koymak kolaydır ancak bazı hastalarda bulgular bu kadar belirgin olmayabilir. D-penisilamin, trientin ile şelasyon tedavisi Wilson hastalığının ilerlemesini önler, ancak dekompanse siroz, fulminan karaciğer yetmezliği veya nörolojik hasarı geriye döndürmez. Ekstrahepatik bulgular gelişmeden önce yapılan karaciğer transplantasyonu karaciğerdeki metabolik bozukluğu düzeltir21.

Neonatal hemokromatoz veya neonatal demir depo hastalığı; karaciğer, pankreas, endokrin bezler veya diğer dokularda büyük miktarlarda demir birikimi ile karakterizedir. Fatal neonatal karaciğer hastalığının bir nedenidir. Etkilenen infantlarda perinatal dönemde yüksek ferritin düzeyi, yüksek demir saturasyonu (>%98), hipoalbuminemi, hipoglisemi, hiperbilirubinemi ve koagulopati vardır. Karaciğerdeki hasar, doğum öncesinde başlamaktadır. Tanı, ya kalp, pankreas ve endokrin bezlerdeki demirin manyetik rezonans spektroskopi ile gösterilmesiyle ya da dudak veya yanak iç kısmından alınan biyopsilerde asiner tükrük bezlerdeki siderozun gösterilmesiyle doğrulanır. Deferoksamin, E vitamini, N-asetilsistein, selenyum ve prostaglandin-E1 karışımı ile tedavi denenmiş, ancak etkinliği tam gösterilememiştir. Karaciğer transplantasyonu tedavi seçeneği olarak düşünülebilir22.

Herediter fruktoz intoleransı (HFİ), aldolaz-B eksikliği sonucu oluşur ve fruktozfosfatın dihidroksiaseton fosfat ve D-gliseraldehide dönüşümü bloke olur. Fruktozfosfatın birikimi ile glikojen fosforilazın inhibisyonuna bağlı olarak hipoglisemi meydana gelir. Fazla miktarda fruktozfosfat ATP&#;nin azalmasına ve buna bağlı olarak yetersiz protein sentezine neden olur. Sonuçta karaciğer ve renal yetmezlik ortaya çıkar. HFİ&#;li hastalar, diyetlerine fruktoz, sukroz veya sorbitol girinceye kadar asemptomatiktir. Hastalığın başlangıç zamanı ek gıdalara geçiş döneminde veya meyve-sebzeler yenmeye başlandığı zamana denk gelir. Fruktoz içeren besin alındığında hipoglisemi, bulantı, kusma, karın ağrısı ve letarji ile bulgu verir. Tanısı konulmamış olgularda büyüme geriliği, karaciğer hastalığı ve renal tubuler disfonksiyon meydana gelir. Hastalar kendiliğinden tatlı gıdalardan kaçınır ve fruktoz içermeyen gıdalara yönelir. HFİ&#;li hastalarda diş çürüğüne rastlanmaması karakteristiktir. Tedavide fruktoz, sukroz ve sorbitol içermeyen diyet ile beslenme yeterlidir19.

Fruktoz 1,6-bifosfataz eksikliği ise FBP1 geninde mutasyonla oluşan kadın predominans genetik heterojen bir hastalıktır. Glikoneogenezde defekt olduğu için özellikle glikojen depoları yetersiz yenidoğanlarda açlıkla glikoneogenetik öncüllerin (laktat, gliserol, alanin) birikimine yol açar. Enzim karaciğer, jejunum ve böbrekte eksik olup kan ve idrar laktik asit, keton, alanin, trigliserid, ürik asit birikimi ile sonlanır. Karaciğer biyopsisinde fibrozis olmaksızın yağlı dejenerasyon vardır. Hastalar tatlı ve fruktozlu besinlerden kaçınmaz. Tanıyı karaciğer biyopsisinde enzim eksikliğinin gösterilmesi destekler. Hastalarda fruktoz-sukrozun kısıtlanması yeterlidir, eliminasyon gerekmez23.

Galaktozemi, galaktozfosfat üridil transferaz (GALT) enzimi eksikliği sonucu oluşur. QR mutasyonu en sık görülen mutasyondur. GALT eksikliği galaktozfosfatın uridin difosfat (UDP) galaktoza dönüşümünü bloke eder. Galaktozfosfat birikimi hastalığın tipik kliniğine yol açar. Süt alımı ile saatler içerisinde kusma, diyare, letarji ve hipotoni gelişebilir. Devamlı galaktoz alımı hemoliz, karaciğer hastalığı, sarılık, laktik asidoz ve renal tubuler asidoza yol açar. Yenidoğan döneminde Escherichia coli sepsisi ile presente olabilir. Kronik süreçte büyüme geriliği, hepatomegali, splenomegali, siroz ve katarakt gelişir. Galaktozsuz diyet ile transplantasyona ihtiyaç kalmaz. Yoğun tedaviye karşın mental retardasyon ve over disfonksiyonu gelişebilir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu ve asit yakınması olan yenidoğan bebeklerde ayırıcı tanıda düşünülmelidir24.

Glikojen Depo Hastalıkları (GDH), glikojen sentez veya katabolizmasını düzenleyen enzimlerdeki defekt sonucu primer olarak karaciğer ve/veya kasları etkileyen hastalıklardır. Kronik karaciğer yetmezliği, hepatik tümörler veya düzeltilemeyen metabolik disfonksiyon varlığında karaciğer nakli endikasyonu vardır. Tip 1, 3, 4, 6 ve 9 glikojen depo hastalığı karaciğer ile sınırlıdır. Tip 6 ve 9 hafif seyirlidir ve karaciğer nakline ihtiyaç duyulmaz25.

GDH Tip 1: Glukozfosfataz eksikliği vardır. Glukozfosfataz eksikliği tip-1a, glukozfosfataz transporter eksikliği tip-1b olarak adlandırılır. Tip-1b&#;de farklı olarak nötropeni vardır. Moleküler genetik çalışmalar ile ayırımı yapılır. İnfant birkaç aylık olduğunda açlık hipoglisemileri, karında distansiyon ve büyüme geriliği meydana gelir. İlk semptomlar ek gıdaya geçinceye kadar gözden kaçabilir. Karakteristik taş bebek yüzü, yanaklarda subkutanöz aşırı yağ birikimi neticesinde olur. Distandü karın masif hepatomegaliye bağlıdır. Biyokimyasal olarak açlık sırasında plazma laktat, ürat ve trigliserid artışı ile birlikte ketotik hipoglisemi vardır. Bunlara ilave olarak GDH tip-1b hastaları, nötropenik olduğundan dolayı enfeksiyon veya inflamatuvar barsak hastalığı kliniği ile gelebilirler. Karaciğer histolojisinde glikojen depolanmasına bağlı hepatositlerde balonlaşma vardır. Tedavinin amacı hipoglisemilerin önlenmesidir. İnfantlar sık aralıklarla beslenir ve gece boyunca nazogastrik besleme yapılır. Çiğ mısır nişastası hipoglisemi gelişmesini önler. GDH tip-1b&#;li hastalara granülosit stimulan faktör tedavisi uygulanır. Metabolik kontrol sağlanamazsa adölesan dönemde hepatik adenom gelişebilir ve maligniteye dönüşüm gösterebilir. Hastalar malignite gelişim riskinden dolayı yıllık ultrasonografi ile takip edilmelidir. Alfafetoprotein ve karsinoembriyonik antijen düzeyi belli aralıklarla kontrol edilmelidir. Büyük hastalarda renal disfonksiyon gelişebilir. Karaciğer nakli sistemik metabolik defekti düzeltir25.

GDH Tip 3: Glikojen debrancher enzimi kodlayan gende mutasyon vardır. Fenotip, tip 1&#;e göre daha hafiftir, ancak semptomatik hipoglisemiler vardır. Beslenme ayarlanması ile tedavi edilir, karaciğer nakli gerekmez. Çoğu hastada karaciğer ve kas tutulumu vardır. Çocukluk döneminde kas zayıflığı pek görülmez25.

GDH Tip 4: İnfantil siroz ile karakterizedir. Glikojen branching enzimi kodlayan gende mutasyon vardır. Karaciğer, kalp, kas, deri, ince barsak, beyin ve periferik sinir sisteminde glikojen birikir. Diğer organlar etkilenmezken karaciğer yetmezliği durumunda karaciğer nakil endikasyonu vardır25.

Mitokondriyal solunum zinciri hastalıkları, çocukluk çağında görülen metabolik hastalıklar arasında en sık görülen grubu oluşturur. Heterojen bir kliniğe sahip olduğundan çoğu zaman tanı koymada güçlük yaşanır. Herhangi bir organ sistemi etkilenebilir. Çoğunlukla beyin, kas ve karaciğer etkilenir. Olguların %10&#;unda karaciğer yetmezliği saptanır. Sadece karaciğer tutulumu varlığında karaciğer nakli endikedir26.

Tirozinemi tip 1, 1/ sıklıkta görülen otozomal resesif bir hastalıktır. Tirozin katabolizmasındaki son basamakta görev alan fumaril asetoasetat hidrolaz enziminde defekt vardır. Fumaril asetoasetat ve malelil asetoasetat birikimi ile sonuçlanır. Bu metabolitlerin yan ürünlerinden birisi de tanısal bir belirteç olan süksinil asetondur. Tirozinemi, akut karaciğer yetmezliği, kronik karaciğer hastalığı, HCC, renal tübüler disfonksiyon ve epizodik porfiri benzeri nörolojik atak şeklinde kliniğe sahip olabilir. Süksinil aseton, &#;-aminolevulinik asit metabolizmasını inhibe eder. Ataklar sırasında ekstensor hipertoni, kusma ile birlikte şiddetli ağrı veya paralitik ileus, kas zayıflığı, self-mutilasyon olabilir. 2-(2-nitrotrifluoromethylbenzol)-1,3-cyclohexendiome (NTBC) ile metabolitlerin birikmesi önlenir. Tedavi yetersizliğinde veya karaciğerde lokalize HCC varlığında karaciğer nakli endikedir27.

Gaucher hastalığı en sık görülen lizozomal depo hastalığı olup glikoserebrozidaz eksikliği sonucu dokularda glikoserebrozid birikimi ile gider. Niemann Pick tip A ve B hastalığında sfingomyelinaz enzim eksikliğine bağlı olarak lizozomlarda sfingomyelin birikir. Niemann Pick tip C&#;de farklı olarak intraselüler kolesterol transportunda defekt vardır. Bu hastalıklarda aminotransferaz yüksekliği ile birlikte hepatosplenomegalinin olması depo hastalığı açısından düşündürür. Kemik iliğinde depo hücrelerinin görülmesi ve genetik çalışmalar ile tanısı kesinleştirilir28,29.

Kolesteril ester depo hastalığında, lizozomal asit lipaz eksikliği sonucu özellikle karaciğer, dalak ve makrofajlarda kolesteril ester birikimi olur ve mikrovesiküler steatoz sonucu karaciğer yetmezliği ile sonuçlanır. Hastaların büyük çoğunluğunda hepatomegali görülür ve beraberinde serum total kolesterol, LDL-kolesterol, triglserid ve aminotransferazlar yüksek iken HDL kolesterol düşük saptanır. Yayınlarda rekombinan lizozomal asit lipaz replasmanının efektif olduğu belirtilmektedir30.

Üre siklus bozuklukları, neonatal dönemde hiperamonyeminin primer nedenidir. Fakat diğer organik asidemiler de hiperamonyemi ile presente olabilir. Anoreksi, hipotermi, letarji, irritabilite, kusma, hiperventilasyon ve nöbet olabilir. Akut dönemde protein alımı kısıtlanır, yeterli glukoz infüzyonu yapılır, intravenöz ve oral sodyum benzoat, fenilasetat ile nitrojen atılımı sağlanır, hemodiyaliz ile serum amonyağı uzaklaştırılır. Uzun dönem tedavide diyetle protein alımı kısıtlanır. Tekrarlayan serum amonyum yüksekliklerinde nörolojik sekeller oluşabilir. Karaciğer nakli nörolojik sekel olmadan önce planlanmalıdır31.

Eritropoetik protoporfirya, hem biyosentez yolağındaki son enzim olan ferroşelataz eksikliği sonucunda ortaya çıkar. Karaciğerde protoporfirin birikimi ile ilerleyici karaciğer yetmezliğine neden olabilmektedir32.

Özellikle sağ kalp yetmezliğinde hepatik konjesyona bağlı olarak hepatik disfonksiyon gelişir. Akut kalp yetmezliğinde gelişen kardiyojenik iskemik hepatitte aminotransferaz düzeylerinde ani ve şiddetli bir artış görülür33. Kardiyak neden düzeltilirse hepatik disfonksiyon geriler.

Otoimmün hepatit, karaciğerde self antijene karşı otoimmün yanıt sonucu gelişen progresif inflamatuvar fibrozan bir hastalık olup siroza kadar ilerleyebilmektedir. Aminotrasferaz yüksekliği, hipergammaglobulinemi ve otoantikor varlığı ile karakterizedir. Tiroidit, tip-1 diyabet, hemolitik anemi, ülseratif kolit gibi diğer otoimmün hastalıklar eşlik edebilir. Aynı şekilde sistemik lupus eritematoz, Sjögren sendromu, skleroderma, juvenil idiyopatik artrit gibi diğer bağ dokusu hastalıkları ile de ilişkilidir34.

Pek çok hematolojik hastalıkta karaciğer etkilenmektedir. Hemoliz varlığında eritrositlerin yıkımına bağlı olarak AST düzeylerinde artış gözlemlenir. Orak hücreli anemide hemoliz ve inefektif eritropoez sonucunda AST yüksekliği, beraberinde laktat dehidrogenaz ve indirekt bilirubin artışı görülür. Dissemine intravasküler koagülasyonda hemolize bağlı sarılık ve fibrinoliz meydana gelir. Sepsis ve hipotansiyon hepatoselüler hasara katkıda bulunur. Antifosfolipid antikor sendromunda hepatik veya portal venöz tromboz sonucunda Budd-Chiari sendromu, hepatik venookluziv hastalık, portal hipertansiyon ve siroz gelişebilir. Kryoglobulinemide karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk saptanabilir. Lösemi, lenfoma ve diğer hematolojik malignensilerde karaciğer infiltrasyonuna bağlı olarak aminotransferaz düzeylerinde artış olabilir. Hemofagositik sendrom, ateş, hepatosplenomegali, sitopeni, hemofagositoz ile karakterize olup kolestaz, aminotransferaz düzeylerinde orta derecede artış, ferritin yüksekliği, hepatik sentez fonksiyonlarında azalma ve fulminan karaciğer yetmezliğine yol açabilir35.

Çocuklarda izole aminotransferaz yüksekliği, kas hastalıklarının ilk bulgusu olabilir. Wright ve ark.36 nın çalışmasında muskuler distrofi tanısı konulan çocukların ALT/AST yüksekliği ile kreatin kinaz (CK) yüksekliğinin saptanması arasında geçen ortalama süreyi 7 ay olarak bildirmişler ve CK düzeyinin ilk basamak testi olarak bakılmasını önermişlerdir.

Serum AST yüksekliğine neden olan nadir durumlardan biri de AST enziminin immünglobulin G ile kompleks oluşturarak makro-AST oluşumudur. Tek başına AST yüksekliğinde diğer nedenler ekarte edildikten sonra makro-AST düşünülmelidir37.

Barsaklar ve karaciğer arasındaki anatomik ve fizyolojik yakınlıktan dolayı, gastrointestinal sistem hastalıklarında hepatobiliyer sistem sıklıkla etkilenmektedir. İnflamatuvar barsak hastalıkları ve malabsorbsiyon sendromlarında aminotransferaz yüksekliği ile karşılaşılabilmektedir. İnflamatuvar barsak hastalığı olan çocuk hastalarda %60&#;a kadar geçici aminotransferaz yüksekliği olabilmektedir38. Prevalans çalışmalarında çölyak hastalığı olan çocuk hastaların yaklaşık %&#;sinde tanı sırasında aminotransferaz yüksekliği bildirilmektedir. Çölyak hastalığında karaciğer etkilenmesinin patogenezinde intestinal permeabilite artışı ile toksinler, antijenler, inflamatuvar sitokinler ve otoantikorların portal dolaşıma geçmeleri, barsak mikrobiyotasındaki değişiklikler, kronik intestinal inflamasyon ve genetik yatkınlık sorumlu tutulmaktadır39.

Sonuç olarak, karaciğer fonksiyon bozukluğunun çok çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle viral hepatitler olmak üzere viral olmayan enfeksiyonlar, otoimmün, metabolik, toksik karaciğer hastalıkları düşünülmelidir. Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı akılda tutulmalıdır. Özellikle nadir görüldükleri düşünülen metabolik karaciğer hastalıklarının unutulmaması önemlidir.

Çocuk Hastalıkları Çocuklarda AST,ALT değerleri Karaciğer Enzimleri

Merhaba hanımlar. Benim prematüre kızım var doğum yaşına göre 16 aylık. 2 ay geriden hesaplanıyor. Dün fazla kilo almıyor diye doktora götürmüştük kan testi yaptı detaylı ve alt ast değerleri yüksek çıktı. Henüz doktora göstermedik yarın sabah göstereceğiz ama ben biraz araştırdım çok kötü şeyler yazıyor. Ast ( referans aralığı), Alt ( referans aralığı) çıktı. Bunun yanı sıra B12 değeri ( referans aralığı) çıktı. Total demir bağlama kapasitesi ( referans aralığı) çıktı. Tümbunları araştırdıkça çok korktum. Daha önce bu testler yapılmış mı diye e-nabızdan geçmiş tahlillerine baktım defa yapılmış zaman zaman ast hep referans üstü çıkmış kimi zaman 42 kimi zaman 70 kimi zaman Alt de zaman zaman yüksek çıkmış bazende referans değeri arasında çıkmış. Ama şimdi ikiside yüksek. Yakın bi zamanda ilaçta vermedim sadece d vitamini damlası ve kan damlası kullanıyorum. Daha önce değerleri referans dışı çıktığında hiç doktor bize bu konuyla alakalı bir şey demedi. Bi sorun olsaydı derdi diye düşünüyorum ama internetten araştırınca çok korktum lütfen bana yardımcı olur musunuz 😢hakkınızı helal edin çok uzun yazdım

AST (Aminotransferaz) nedir? AST y&#;ksekliği veya d&#;ş&#;kl&#;ğ&#;n&#;n nedeni nedir? AST normal değeri ka&#; olmalı?

Kan testi ölçümü ile beraber hemogram yani kan sayımı üzerinden AST değeri ortaya çıkarılmaktadır. Özellikle referans aralığının altında ya da üzerinde seyretmesi ile beraber belli başlı bazı hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu yüzden erken teşhis ile beraber tedavi yöntemlerinin ele alınması büyük öneme sahiptir. Laboratuvarda gerçekleştirilen kanser testi ile beraber aminotransferaz değerinin miktarı ortaya çıkarılır. Meydana gelen belli başlı bazı hastalıklar için düşüklüğü yüksekliği üzerinden, sebep olan rahatsızlık adına tedavi yöntemleri Uzman doktor kontrolü altında ele alınır.

AST (Aminotransferaz) nedir? AST yüksekliği veya düşüklüğünün nedeni nedir?

Vücudun içerisinde meydana gelen farklı kimyasal reaksiyonlar konusunda enzimler önemli görev üstlenmektedir. Bu görevlerden birini alan AST, mutlaka belli bir değer kapsamında referans aralığı içerisinde yer almalıdır. Özellikle yüksekliği ve düşüklüğü noktasında farklı hastalıklardan bahsetmek mümkündür. AST değerinin yükselmesi ile beraber karaciğerde belli başlı bazı hastalıklardan bahsetmek mümkün. Karaciğere fazla yük binmesi ile beraber bazı toksin maddelere maruz kaldığına dair de bilgi verebilmektedir. Genel olarak ise aminotransferaz ast değerinin yüksek çıkması belli başlı bazı hastalıklar nedeniyle yaşanabilmektedir.

- Kronik hepatit,

- Siroz, (Karaciğerde meydana gelen yaralar ya da hasarlar)

- Bazı ameliyatlar,

- Karaciğer kanseri,

- Safra kanallarında meydana gelen tıkanma problemleri

Bu gibi nedenlerden dolayı aminotransferaz yani AST değerinde önemli oranda artış gerçekleşebilmektedir. Böyle zamanlarda laboratuvarda gerçekleştirilen kan testi ile beraber hemogram üzerinden kan sayımı hangi hastalığın sebep olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Böylece gerekli tahliller ile beraber teşhis üzerinden tedavi yöntemleri uzman doktorun kararına uygun şekilde gerçekleştirilir.

AST düşüklüğü ise yükselmesinin aksine sağlıklı bir vücudu temsil eder. Tabii yine de aşırı derecede düşük olması belli başlı bazı hastalıkların nedenleri olarak ortaya çıkabilmektedir.

- Diyaliz,

- Üre yüksekliği,

- Gebelik,

- Şeker koması,

- Böbrek hastalıkları,

- B6 vitamini eksikliğinden yaşanan sorunlar,

Bu gibi problemler söz konusu olduğunda aminotransferaz değerinin referans aralığına göre çok düşük olması anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda öncelikle ilaç tedavisi ile beraber bazı operasyonel müdahale eder doktor kararında gerçekleşebilmektedir. Ancak genel olarak AST düşüklüğü herhangi bir hayati risk faktörü oluşturacak hastalığı temsil etmez. Bunun aksine aminotransferaz yüksekliği ise çok ciddi ölümcül hastalıklara işaret edebilmektedir.

AST normal değeri kaç olmalı?

AST değerleri doğumdan itibaren 3 yaşa kadar oldukça yüksek seyreder. Ancak daha sonra çocuklar ve yetişkinler adına belirlenmiş olan referans aralığına döner. Bu durum özellikle kadın ve erkeklerde cinsiyete bağlı olarak miktar açısından değişkenlik gösterebilmektedir.

- Sağlıklı bir erkek için yetişkin AST değeri, ‘10 ila 40 birim/ litre’ dolayında seyretmektedir,

- Sağlıklı bir kadın adına istek yetişkin AST değeri, ‘9 ila 32 birim/litre’ şeklinde öne çıkmaktadır,

Çocuklarda ise farklı yaş gruplarına bağlı olarak değişkenlik yaratabilmektedir. Yapılan kan testi ile beraber kan sayımı üzerinden sonuçlar çıkarılır. Bu sonuçlara bağlı olarak ele alınan değerler düşüklüğü ya da yüksekliğine bağlı olarak ne tür hastalıkla mücadele edildiğine dair bilgi verir. Bu doğrultuda düşüklüğünden ziyade yüksek çıkması ciddi hastalıklar ile karşı karşıya kalma durumunda ortaya çıkarmaktadır.

AST testleri kanda zarar görmüş dokudan salınan AST miktarını ölçme konusunda önemli bir potansiyel teşkil etmektedir. Bu miktar diğer ismi ile kısaltılmış SGOT olarak da bilinmektedir. Normalin çok üzerinde çıkması ile beraber ciddi hayati risk faktörlerine ortaya çıkarma noktasında bu değerler oldukça önemlidir. Erken teşhis ve tanı ile beraber gerekli tahlillerin yanı sıra AST testinin yapılması, sorunun ortaya çıkması için önemli bir katkı sağlar. Tabii tek başına yeterli olabilecek bir test değildir. Aynı zamanda bu test ile beraber belli başlı bazı tahlillerde uzman doktor kontrolü altında ele alınır. Daha sonra kesin olarak anlaşılan hastalık üzerine ne tür tedavi yöntemlerini uygulanacağına dair çözümler masaya yatırılır.

AST nedir? Bebeklerde Ast (Aspartat Aminotransferaz) Yüksekliği Kaç Olmalı?

Karaciğer, enerji depolanması ve kimyasalların filtre edilmesi gibi birçok önemli görevi gerçekleştirir. Karaciğer fonksiyonlarının bozulması, vücutta birçok aksamaya ve önemli sorunlara neden olur. İnsan metabolizmasının ana organı olan karaciğer, AST ve ALT gibi birçok enzimin oluşumundan sorumludur. Karaciğerde mevcut olan ya da oluşabilecek sorunları tespit etmek için bakılan en yaygın test, Aspartat Aminotransferaz (AST) ve Alanin Aminotransferaz (ALT) sonuçlarıdır. AST testi, Alanin Aminotransferaz (ALT) testi ile birlikte yapılır. AST ve ALT arasında yapılan oranlamaya göre karaciğer fonksiyonları değerlendirilir. AST ve ALT, hasarlı olan karaciğer hücrelerinden daha fazla salınır. İnsan metabolizmasının ana organlarından biri olan karaciğer, AST ve ALT gibi birçok enzimin oluşumundan sorumludur. AST düşüklüğü ve yüksekliği konularına geçmeden önce sıklıkla merak edilen “AST nedir?” sorusunu yanıtlamak gerekir.

AST nedir? Bebeklerde Ast (Aspartat Aminotransferaz) Yüksekliği Kaç Olmalı?

İçindekiler

Aspartat Aminotransferaz / AST Nedir?

AST nedir? AST, kanda bulunan diğer kan hücreleri gibi sürekli olarak bir miktar kanda bulunur. Kan hücrelerini ölçmek için yapılan biyokimya laboratuvar testi ile aspartat aminotransferaz (AST) düzeyi ölçülür. AST sonucuna bakarak karaciğer çalışma fonksiyonu ve karaciğer harabiyeti araştırılır. AST ve ALT kıyaslaması yapılarak karaciğer hastalıkları ve nedenleri hakkında bilgi sahibi olunabilir. Hasar gören karaciğer, kana daha fazla AST karışmasına ve dolayısıyla AST yükselmesine sebep olur. Aspartat aminotransferaz (AST) yüksekliği, karaciğer ya da AST bulunan böbrek, beyin ve kalp gibi diğer organlarda hastalık olabileceği şüphesini uyandırır. Ayrıca kas hasarlanmaları da AST yüksekliğine neden olabilir. Karaciğer fonksiyonlarında bozulma olmasıyla bu değer yükselir ve hastalık olabileceği anlamına gelir. Karaciğer hastalıklarına aşağıdaki nedenler örnek olarak verilebilir ve bu durumlarda AST değerlerine bakılabilir:

  • Akut ve kronik hepatit gelişen hepatit virüsleri,
  • Aşırı alkol alımı,
  • Obezite,
  • Karaciğeri yoran ilaç kullanımı (Örneğin akne tedavisi için kullanılan ilaçlar),
  • Kaşeksi (Aşırı kilo kaybı),
  • Sarılık,
  • Siroz,
  • Koyu renkli idrar,
  • Ciltte kaşıntı,
  • Mide bulantısı,
  • Ayak ve bacaklarda ödem olması,
  • Sürekli halsizlik/yorgunluk,
  • Diyabetik ya da metabolik sendrom varlığı.

Aspartat Aminotransferaz / AST Testi Nasıl Yapılır?

Aspartat Aminotransferaz (AST) testi diğer laboratuvar testleri gibi vücuttan alınan kan ile değerlendirilir. Öncesinde hazırlık yapılmasına gerek duyulmaz fakat hastadan, bir gün öncesinde alkol almaması beklenir. Uygun olan damardan kan alınarak laboratuvara gönderilir ve incelemesi yapılır.

Aspartat Aminotransferaz (AST) Yüksekliği ve Düşüklüğü Nedir?

Aspartat Aminotransferaz (AST) normal değerleri kadınlarda IU/L, erkeklerde ise IU/L referans aralığında olmalıdır (1). AST yüksekliği bazı önemli hastalıkların belirtisi olabileceği gibi AST düşüklüğü de bazı nedenlere bağlı olarak görülebilir. Bu nedenlere böbrek hastalıkları, üre yüksekliği, diyabetik ketoasidoz, gebelik ve B6 vitamin eksikliği örnek olarak verilebilir. AST yüksekliği ise halsizlik, mide bulantısı ve kusma, iştahsızlık ve kilo kaybı, sarılık ve karın ağrısı gibi belirtilerle kendini belli edebilir.

Bebeklerde AST Yüksekliği Normalde Kaç Olmalıdır?

Yenidoğan dönemi hastalıklarında erken tanı çok büyük önem taşır. Bu dönemde farklı hastalıklar benzer belirtiler gösterebilir. Erken ve doğru tanının çok önemli olduğu yenidoğan döneminde, doğru tanı ve tedaviyle normal gelişim sağlanabilir. Yenidoğan dönemde aileden tıbbi öykü alınması son derece önemlidir. Örneğin anneden geçebilen hepatit varlığı olması, rahatsızlık hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bu yüzden aileden alınan sağlık öyküsü, bebeğin sağlığını korumak ve uygulanacak tedavileri belirlemek açısından değerlidir. Hepatit gibi virüslere bağlı oluşabilecek hastalıkların ve karaciğer fonksiyonunun değerlendirmesi için bebeklerden de AST/ALT değerleri istenir. Yapılan testlerde ALT, AST&#;ye göre daha spesifik bir enzimdir. Aminotransferaz artışı gözlenen hastalar değerlendirilirken önemli olan ALT ve AST enzimlerinden hangisinin daha fazla yükselmiş olduğudur. Transaminaz yüksekliği olan hastalarda şunlara dikkat edilmelidir:

  • Daha önce görülen AST/ALT yüksekliği,
  • Halsizlik, hızlı yorulma,
  • İştahsızlık,
  • Karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma,
  • Sarılık,
  • Viral enfeksiyon,
  • İdrar rengi.

Aminotransferazlar için belirtilen referans aralıkları daha çok yetişkinler için olmakla birlikte çocuklar ile ilgili belirtilen değer aralıkları daha çok yapılan araştırmalara dayanmaktadır. ALT üst değeri için 18 aydan küçük erkeklerde 60 U/L, kızlarda 55 U/L&#;dir. 5 ile 18 yaş arası erkeklerde 40 U/L, kızlarda 35 U/L değer aralığındadır. 10 ile 18 yaş arası kız ve erkek çocuklarda ise ALT üst sınırı 40 U/L olarak belirlenmiştir. (2)

Halsizlik, yorgunluk, mide ağrısı, mide bulantısı ve kilo kaybı gibi sorunlar yaşıyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Kaynakça:

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir