Kızıma Hitap Şekilleri, Kızıma Hitap Sözleri, Kızıma Seslenme Kelimeleri, Kızıma Hitap Kelimeleri, Çocuğuma Hitap Şekilleri, Evlada Hitap Şekilleri, Annenin Kızına Hitap Sözleri, Tek Kelimelik Hitaplar Kızıma, Kızım İçin Hitap Sözleri
Her anne ve baba oğluna ya da kızına seslenirken onun çok sevdiği bir şey ile ya da evladının fiziksel özelliği ile hitap edecek bir kelime bularak çocuğuna öyle seslenmek ister. Kızıma yeni hitap sözleri söylemek istiyorum diyorsanız buyurun yazımızı okumaya.
Aşk
Ömrüm
İncim
Yarim
Canım
Balım
Ruhum
Kuzum
Sunam
Rüyam
Aşkım
Şansım
Sevdam
Kalbim
Tatlım
Dünyam
Tutkum
Işığım
Çileğim
Küçüğüm
Huzurum
Aybalım
Biricik
Hayatım
Miniğim
Lokumum
Güneşim
Şekerim
Şahanem
Oğluma Hitap Şekilleri
Meleğim
Soluğum
Kedicik
Eşsizim
Prenses
Yeminim
Dikenim
Nefesim
Hazinem
Efsanem
Talihim
Aybalam
Denizim
Böceğim
Biberim
Kurbağam
Tontişim
Fındığım
Sevdalım
Fıstığım
Pufpufum
Tatlışım
Kartanem
Değerlim
Minyonum
Birtanem
Sincabım
Minnağım
Gamzelim
Tosbikim
Yıldızım
Sevgilim
Herşeyim
Ruh eşim
Tavşanım
Tonbiğim
Yüreklim
Kelebeğim
Kelebeğim
Karamelim
Can parem
Ay tenlim
Nur tanem
Tek aşkım
Kıymetlim
Prensesim
Kurabiyem
Ay parçam
Sol yanım
İlk aşkım
Delibalım
Aşk kuşum
Lolipopum
Okyanusum
Miniciğim
Ay yüzlüm
Nar tanem
Çikolatam
Kar tanem
Sarışınım
Gülücüğüm
Aşk tanem
Mutluluğum
Gün ışığım
Aşk ateşim
İnce sızım
Sevdiceğim
Tek şartım
Nur yüzlüm
İnci tanem
Bal gözlüm
Gece kuşum
Gökkuşağım
Tebessümüm
Cici Kuşum
İç huzurum
Sarı kuşum
Aşk bahçem
Ela gözlüm
Şekerparem
Aşk parçam
Kara kuzum
Sevdaluğum
Al yanaklım
Aşk böceğim
Kalp atışım
Kara sevdam
Diğer yarım
Minik kuşum
Kıyamadığım
Gülen yüzüm
Göz bebeğim
Bal topağım
Kış güneşim
İlk neferim
Mis kokulum
Bal peteğim
Sevgi selim
Tavşancığım
Alem güzeli
Bordo mavim
İlk bebişim
Bal böceğim
Soluk alışım
Ballı lokmam
Kınalı kuzum
Kara bebeğim
Gönül ışığım
Başımın tacı
Bal kaymağım
Dünya Güzeli
Deniz gözlüm
Güzel gözlüm
Hayat amacım
Hayat ışığım
Güzel yüzlüm
Bal yanaklım
Uğur böceğim
Nehir gözlüm
Duman gözlüm
Sarı çiçeğim
Kara güzelim
Ağzımın tadı
Gözümün nuru
Üzümlü kekim
Bal suratlım
Sırma saçlım
Minik gözlüm
Keman kaşlım
Teni beyazım
Badem gözlüm
Tek gerçeğim
Hayat güneşim
Güzel kokulum
Altın kalplim
Sarı papatyam
Cennet bahçem
Sarı kanaryam
Benim bebeğim
Kara kartalım
Ekişili yüzüm
Deniz fenerim
Sevgi böceğim
Elma yanaklım
Sevgi çiçeğim
Çiçek kokulum
Yaşam sebebim
Sarı civcivim
İlk göz ağrım
Yol arkadaşım
Vazgeçilmezim
Sarı kırmızım
Güzel yüreklim
Hayatımın aşkı
Güzel suratlım
Minik kurbağam
Gözümün bebeği
Ömrümün baharı
Cennet kokulum
Gülen gözlerim
Ömürlük sevdam
Moral kaynağım
Kalbimin ritmi
Tatlı yanaklım
Hayatımın tadı
Varlık sebebim
Kurban olduğum
Ömrümün sahibi
Kiraz dudaklım
Bayram şekerim
Başımın belası
Kalbimin çiçeği
Göynümün sahibi
Sarışın bebeğim
En güzel mısram
Bitanecik aşkım
Gönlümün tanesi
Kalbimin sahibi
Kalbimin sızısı
Katmerli böreğim
Gönlümün bahçesi
Karanfil kokulum
En güzel hayalim
Gökyüzü suratlım
Tek vazgeçilmezim.
Hayata tutunduğum
Kalbimin sol yanı
En güzel manzaram
Parlayan yıldızım
Fıstıklı çikolatam
İki gözümün çiçeği
Hayatıma renk veren
Gülüşlerimin sebebi
En büyük zenginliğim
Hayatımı renklendirenim
Karşılık beklemeden sevdiğim
Çocuklarla iletişime geçerken zihnimizdeki hazır kodları kullanırız. Bu kodlar, sıradan, rutin, sorgulanmamış bir şekilde hafızamızda durur. Bunların zihnimize nasıl yerleştiğini düşünmeyiz. Zaten düşünmeye pek de vakit yoktur. Üstelik bir de çalışan anne isek… Hız ve iş arasındaki zamanda çocukla baş başa kalırız. Dolayısıyla iletişimimiz ve ilişki biçimlerimiz bu hızdan epeyce etkilenir.
Zamanla içinde yaşadığımız sosyal evren farklılaştıkça zihinsel kodlarımıza yeni bilgiler eklenir ve çocuklarla iletişimimiz de bu yeni formlara göre ayarlanır. Sorgulamadan, öyle birden bire bir akışın içinde yaşarken; çarşıda, alışveriş merkezinde, küçücük çocuğuna; "aşkım, prensesim, paşam, anneciğim, babacığım" diyen birçok anne babayı da duyarız… Önce olaydaki vahamet dikkatimizi çeker, sonra yeni dünyanın farklı olana cazibesi baskın gelip de kulaklarımızı tırmalasa bile akıntıya kapılmış gibi sorgusuz sualsiz bu hitaplarla çağırmaya başlarız çocuklarımızı…
Oysa birçok psikoloğun internet sitesi, kitap, gazete ve dergilerde ki uzman görüşlerinin hepsi bu yanlış gidişe dikkat çekmekte. Kendi yaşanmışlıklarından örneklerle; çocuklara karşı bu hitapları kullanmamaları tavsiye edilmekte ama anne babalar bu tavsiyeyi çok da dikkate almamakta. Medya ve dizilerin etkisi de su götürmez bir gerçek. Bugünlerde yayında olan bir dizide kocaman kızına "anneciğim" diyen bir dizi oyuncusu var. Bununla birlikte medyadan neşet eden bir başka tehlike de, çocuklarımızın çizgi filmler ve oyunlardaki Yunan tanrı ve tanrıçalarının isimlerini kendi oyun kahramanlarına koyarak onları dolaşıma sokmaları. Bunda anne ve babanın kendilik algısının ve mevcutla ilişkisinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kendilik algısında geçmiş kalıplar demode, mevcutla ilişkisi ise orta sınıf ekonomik refahının içinde sınıf atlama telaşında. Bu durum değişimin yeni hitaplarla bezenmesini normalleştirmekte. Yeni bir güç ve statü ilişkisinin sarhoşluğu, çocuklarımıza hakikatle bağlantısı olmayan hitapları kullandığımızı ve bunun yanlışlığını gizlemekte. Bilakis daha inceltilmiş, estetik hitap tarzı olarak da şehirli kesim üzerinde hızla yayılmakta. Nitekim çocuk çok kısa bir zamanda geri dönüşlerle sizi yanlışınızla yüz yüze bırakmakta.
Bu hitaplar neden yanlış?
Çünkü çocuğun kendilik algısını bozuyor, alt-üst ediyor. Çocuk, kim ve ne olduğunu kendisine söylenen hitaplar, kelimeler, cümleler üzerinden kurgular ve kendini öyle inşa eder. Kendiyle hitap arasında çarpık ve yanlış duruşu ancak aklı başına geldikten sonra yaptığı geri dönüşlerle yüzümüze çarptığında anlaşılır. Bu geri dönüşü yapacak duruma gelme sürecinde geçen zaman ise çocuk zihninin meşguliyetidir. Henüz konuşamayan fakat hitapla kendi arasındaki yanlışlığı fark eden çocuğun yaşadığı travmatik durum hiç de azımsanmayacak bir olaydır. Mesela yeğenini cadı diye seven bir teyze kendince iyi bir iş yapıyor çünkü sevgiyi gösteren davranma biçimleriyle çocuğa yaklaşılıyor ama çocuk daha yeni yeni, çat pat, konuşmaya başlar başlamaz hemen "Ben cadı değilim" şeklinde bir geri dönüşle hakikati açığa çıkartıyor. Bu konuşmanın başlama sürecinde zihnin duruma verdiği tepki ise kod bilgi olarak yerleşiyor. Demek ki mesele iyi niyet, iyi davranışta değil, hakikatle ilgili olması. Çocuğun zihin dünyasında, hakikate ait kelimeler daha kabul görür vaziyette.
Birçok anne-babadan duyduğumuz; "anneciğim, babacığım, prensesim, aşkım, paşam" gibi hitapları da aynı şekilde düşünmeliyiz. Prensesim diye diye kendini prenses zanneden bir çocuğun, akran ilişkisinde sağlıklı davranma biçimleri geliştirmesi mümkün değil. Bir dizi var, üç yaşında çocuk; "Ben zaten prensesim" diyor, prensesin ne olduğundan habersiz. Bu hitaplarla yetişen çocukların toplumsal alanda ne gibi durumlar yaşadıkları henüz test edilme aşamasında değil. İnsan ile ilgili sosyo-psikolojik testler için bir 50 sene geçmesi gerekiyor ama çocukların geri dönüşlerinden meselenin çok da normal olmadığı anlaşılabilir. Tanıştığım bir çocuk psikoloğu da, çocuğuna anneciğim diye hitap eden bir danışanına çocuğun; "Ben senin annen miyim neden bana öyle diyorsun" diye geri dönüş yaptığını söylemişti. Bunun gibi örnekleri çoğaltmamız mümkün ve giderek de artacak gibi gözüküyor.
Nasıl hitap etmeliyiz?
Çocuğun zihin dünyası hakikati kabul etmeye büyükten daha meyyal çünkü savunma mekanizmalarının konforunu henüz keşfedememiş. O yüzden öncelik, kendi isminin kullanılmasında olmalı. Yine hakikatle ilişkili olarak "yavrucuğum, çocuğum" gibi duygu yoğunluklu ifadeleri de kullanmak gerekir. Korktuğu, ağladığı durumlarında yavrucuğum, olumsuz davranışları karşısında da çocuğum hitabı yerinde olacaktır. Nitekim birkaç sene sonra çocuk bunun da ayırdına varacak ve "Kızdıklarında 'çocuğum', ağladığımda 'kızcağızım' derlerdi" diyerek hikâye edecektir durumu. O zaman burada esas gözetilmesi gereken ölçünün hakikatle ilişkide doğrudanlık olduğu karşımıza çıkıyor.
Neden böyle yapmalıyız?
Öncelikle çocuk bizim mülkümüz değil. Emanet edilen bir hazine. Sahibiyle anlaştığımız üzere Yaradan'ın istek ve beklentileri doğrultusunda yetiştirmektir bizden beklenen. Bu emeğin bize sermaye/değer ilişkisi üzerinden katkısı sadaka-yı cariyedir. Bu anlamda Kuran'a baktığımızda; "Ey oğulcuğum" hitabı, hakikatle ilişkinin nasıl kurulacağı bağlamında bize rehberdir aynı zamanda. Hz. Peygamber de henüz çocuk olan Hz. Enes için; "yavrucuğum, iki kulaklı" hitaplarını kullanıyor ki burada da hakikatle bir ilişki kurulmakta.
Bu durumda bize düşen, çocuğun aklını karıştırmayacak, kendilik algısını doğru oluşturacak, mevcutla ilişkisini alt-üst etmeyecek hitaplarla çocuklara seslenmemizdir. Çocuklarımızı burjuvavarî öykünmelerimize kurban etmek yerine, onları ayakları yere sağlam basan, özgüven sahibi - ki günümüzde bazen kabalık ve hodgamlık özgüven olarak tanımlanabiliyor- insanlar olarak yetiştirmektir bize düşen.
Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Heyecanlı bir bekleyişin ve onlarca hazırlığın ardından gelen minik aile üyeleri dünyanın her noktasında bebek tebrik mesajları ile kutlanmaya değer önemli anlardan biridir. Sevdikleriniz, komşularınız, iş arkadaşlarınız ve daha pek çok yakın çevrenizde bebek bekleyen ve sağlıklı bir şekilde onu dünyaya getiren yakınlarınıza yeni doğan bebek mesajları iletmek isteyebilirsiniz. Onların heyecanına, mutluluğuna ve hissettikleri o tarifsiz duygulara hitap etmenizi sağlayan onlarca farklı yeni doğan bebek tebrik mesajı çeşitlerini sizler için bir araya derledik.
“Çocuk büyütmek ne kadar da zor” diyebilirsiniz. Elbette bir canlıyı dünyaya getirmekle kalmayıp onun her şeyinden sorumlu oluyorsunuz. Agucuk yaparak bir bebeğin, yemek verip uyutarak da bir çocuğun büyümeyeceğini bilmeyen yoktur. Yetişkin bireyler gibi çocukların da psikolojisi olduğu unutulmamalı. Kurduğumuz her cümlenin ve gösterdiğimiz her davranışın çocukların ruhsal dünyalarında bir yeri vardır. Bu nedenle aşırı sevgi dolu sözcüklerin de çocuklar için sakıncalı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Çocuğunuz en kıymetliniz olsa bile ona sevginizi ‘aşkım’, ‘hayatım’, ‘sevgilim’ gibi ifadelerle belirtmeyin. Anne ve babaların çocuklarıyla sıcak ilişki kurmak istemeleri onlara güven hissettirir. Ebeveynler sıklıkla çocuklarına dokunup onları koklayıp öpmek ister. Ancak bu noktada anne ve babaların çocukları için rol model olduğu unutulmamalı. Ebeveynlerin gerek tutum ve davranışları, gerekse konuşurken seçtikleri kelimeler çocuğun gelişim sürecinin her aşamasında etkili olur. Çocuklara gelişim sürecinde söylenmemesi ve yapılmaması gerekenler
Çocuğa sıcak bir dokunuşta bulunmak ve göz teması kurarak gülümsemek sevgiyi ifade etmenin en doğru yolu. Sözcüklerle çocuğu çok fazla odak noktası yapmak, yani ‘sen her şeyden önemlisin’ mesajı vermek onun ruhsal gelişiminde olumsuz etki yaratabilir. Bu şekilde verilen mesajlar, gelecekte kişilik patolojileri yaşamasına, yani narsist, benmerkezci bir kişilik oluşturmasına zemin hazırlayabilir.
Çocuğunuzun ebeveynlerinden duyduğu sevgi dilini farklı şekillerde algılamaması için ismiyle hitap etmeye ağırlık verin. Örneğin; birbirlerine ‘aşkım, hayatım’ gibi söylemleri olan ebeveynler çocuklarına da aynı ifadeleri kullandıklarında çocukta rol karmaşası yaşatır. Bu nedenle çocuğun aile içindeki rolüyle, anne, baba rolü arasındaki ayrımı doğru şekilde öğrenebilmesi için ebeveynlerin duyduğu sevgi sözcükleri de farklı olmalı. Böylece, sağlıklı gelişim süreci desteklenerek sağlıklı bir şekilde devam edebilir.
Çocuklar özellikle cinsel gelişim sürecinde de anne babayı model alır ve bu nedenle sözler ve davranışlar daha da önem kazanır. Çocuklar cinsel kimliğini oluştururken ebeveynlerin kurduğu 'eş ilişkisi'ni gözlemler. Yetişkinlik döneminde karşı cinsle kuracağı ilişkiyi de kendi karşı cins ebeveyninden öğrenir. Çocuklar 2, yaşına geldiğinde cinsel kimlik evresi diye tanımlanan fallik evreye geçer. Bununla birlikte kız çocukların babaya, erkek çocukların da anneye karşı gizli bir hayranlığı başlar. Anne-baba-çocuk(lar) üçgeninde; çocuk anne ve babasından doğru mesajları almalı. Örneğin; annenin erkek çocuğuna ‘aşkım’, ‘sevgilim’ gibi kelimelerle hitap etmesi çocuğun babasıyla kurduğu ilişkide rol karmaşası yaşamasına sebep olur. Babanın otoritesini görmezden gelen çocuğun cinsel kimliğini keşfetmesi ve bireyselleşmesi de engellenir.
Anne-baba-çocuk ilişkisinde sevgi, otorite ve birey arasındaki ilişki sağlıklı kurulmuşsa, bu çocuğun ileriki yaşamına yansır ve onun tüm ilişkileri aynı rahatlık ve güven duygusuyla devam edebilir. Çünkü çocuğun bireyselleşme süreci sağlıklı bir şekilde tamamlanmış olur. Fakat bu dönemde hem anne hem de babadan kaynaklanan engelleyici, cezalandırıcı, yasaklayıcı tutumlar varsa çocukta ruhsal gelişim süreci olumsuz etkilenir. Sonuçta, çocuk bireyselleşemez ve aynı zamanda cinsel kimlik gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayamaz.
Çocuğunuzla günün belli zamanlarında anne-baba-çocuk olarak zaman geçirmek çocuğun aile kavramını benimsemesini kolaylaştırır. Duygusal anlamda hem anne hem de babayla birlikte kaliteli zaman geçiren çocuklar, kendini güvende hisseder. Bu sayede aile içi roller çocuk tarafından benimsenebilir.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.