ben sana değil resmine aşığım / Sevmek Zamanı - Vikisöz

Ben Sana Değil Resmine Aşığım

ben sana değil resmine aşığım

Meral:“Neden fotoğrafıma bakıyordun? Bana ait olan bir şeyi öğrenmek hakkımdır.”

Halil:"Hayır… Sana ait bir mesele değil bu. Resminle benim aramdaki bir durum seni ilgilendirmez. Ben senin resmine aşığım" 

Meral:"İyi ama âşık olduğun benim resmim. İşte ben de buradayım. Söyleyeceklerini dinlemeye geldim”

Halil:"Sen resmin değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil, resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın”

Meral:"Bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.”

Halil:"Evet, bir korkudan ileri geliyor. Bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de, sana âşık olsaydım o zaman ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Hâlbuki resmin bana dostça bakıyor ve ebediyen bakacak”

Meral: "Ben de resmim gibi sana bakmak istiyorum. Âşık olmak istiyorum"

Halil:"Hayır, hayır Benimle resminin arasına girme. İstemiyorum seni. Ben senin yalnız resmine aşığım" 

Meral:"Gerçek aşktan kaçıyorsun?”

Halil:"Sana âşık değilim"

Meral:"Olmaz böyle şey, resmime âşık olman beni sevmek demektir. Dünden beri hep sözlerini düşündüm. Sen bana âşık olduğunu söylemekten korkuyorsun”

Halil:"Olmayan bir şeyi nasıl söylerim? Niçin beni anlamamakta inat ediyorsun? Ben senin resmine aşığım. İşte hepsi bu kadar”

Meral:"Sen, ben yokken resmimi sevdin. İşte ben varım artık. Resmin aslı benim. Bundan sonra ikimiz bu sevgiyi paylaşacağız. Bu aşkın yarısı bana ait"

Halil:"Sen dostlukların, aşkların kolay mı kurulduğunu, kolay mı sürdürüldüğünü sanıyorsun? Resminle aramda ne kadar uzun zamanlar geçti. İlk karşılaşmamızı dün gibi hatırlarım. Birden bana iyilikle, sevgiyle bakan bir yüz gördüm. Elbiselerim eskiydi. Kirliydim. Sakallarım uzamıştı. İnanamadım. O insanca bakışı bir daha göremem diye resme bakmaktan korkuyordum. İkinci kere zorlukla baktım sana. Gene iyilik, gene sevgi vardı gözlerinde. Nihayet değişmezi bulmuştum. Resmin benim içime bakıyordu. Boş evde soğuk kış gecelerini beraber yaşadık. Bana hep dostlukla, iyilikle, sevgiyle baktı. Çok zamanlar gidip yüzünü tutardım. Gözlerini öperdim. Saçlarına değdirirdim ellerimi"

Meral:"Benim bakışlarımda da sevgi var. Resmim yerine seni sevebilirim”

Halil:"Hayır Hayır, istemiyorum seni. Benim dünyama girmeye kalkma. Sonra merhametsizce yıkarsın onu. Resmin benim kendimden bir parça. Bırak onu ben seveyim. Sen sevmek isteme beni. Senin ellerini tutmak istemiyorum. Sonra çekersin o ellerini benden. Ben resmine aşığım. Ölünceye kadar da onu seveceğim" 

İnsan sevgiye düş(e) görsün Düş(e) görse bu sevgiyi… Gönül kapısından gire görsün hele bir.

Sevdiğine ulaşmak, ona kavuşmak, onda erimek, onda yok olmak, ona kendini adamak, iki ayrı varlıkken/bedenken tek bir varlık/beden olmak ister "yaratılmışların en şereflisi" olan insan. Bunun için de mücadele eder, acı çeker, sıkıntılar yaşar ve sonunda fani olan bu dünyada kendini adayarak sonsuzluğa ulaşır.

Halil. Boyacıdıseafoodplus.infoin ıslak olduğu, ağaçların yapraklarını döktüğü, yağmurun durup dinlenerek yağdığı, dalgaların kıyıya vurup vurup kendi sularına çekildiği, sisler içindeki Büyükada'da çalıştığı evlerin birinde duvarda gördüğü fotoğrafla aşka düşer.

Hiç beklenmedik bir anda kalbini sessizce saran sevgi ateşi başını döndürmeye başlar ve sarhoş olan bedeni içinde bulunduğu durumu kavrayamayacak hale gelir.

Günlerce gidip gelir, gelip girer gizlice, fotoğrafın duvarda asılı olduğu eve.

Orada kendine bir düş/hayal/hayat/dünya yaratır ve o dünyanın içinde duvarda asılı olan fotoğrafa kendinden geçercesine bakar, sever, âşık olur ve ondan başkasını göremeyecek hale gelir.

Düşsel dünyası fotoğraftaki kadını var eden, ona o anlamları veren, sevgi öznesinin, Meral'in, gelmesiyle sarsılır, darmadağın olur.

Meral onun yarattığı düşsel dünyasını yıkıp kendisini var eder. Halil'in ulaşmak/kavuşmak istediği aşk acısı, düşsel dünyasında kendinden geçercesine baktığı surete, nesneye olan aşk, asıl olana/varlığa/özneye, gerçek dünyada var olan ve fotoğrafı varlığıyla var eden Meral'e geçer.

Halil gölde bir kayığın içindedir. Kayığın içinde gelinlik giydirilmiş bir manken ve Meral'in fotoğrafı vardır. Halil mankene daha önce Meral'in fotoğrafına aşkla baktığı gibi bakar.

Halil aşkla bakadururken sevgi nesnesine, bir araba gölün kıyısında durur. Arabanın içinde gelinliğiyle Meral iner. Kendinden geçercesine baktığı mankenden Meral'i göremeyen Halil bir süre sonra Meral’in varlığıyla dolar.

Birbirlerine aşkla  bakarlar… Bakışları birken birçok olur, sevinçleri gibi.

Halil, kayığı Meral'e doğru çevirerek binmesini sağlar.

Halil'in tutkuyla baktığı mankenin yanına oturan Meral, önce varlığıyla var ettiği fotoğrafı suya atar sonra da mankeni.

Meral kendi varlığı ile daha önce fotoğrafı nasıl yok ettiyse mankeni de yok ederek, "hakikat benim", "sevgi öznesi  de benim" dercesine varlığıyla gönül kapısından girer bembeyaz gelinliğiyle.

Meral ve Halil kayığın içinde birbirlerine sarılarak iki varlıkken tek bir varlık olmanın sırrına erişirler aşkla. Artık her şey seven ve sevilenden ibarettir.

Aşk ile tek bir varlık haline gelen beden(ler)e üç el ateş edilir.

Tek bir varlık olmanın sırrına erişen Halil ve Meral aşk ile bu fani dünyadan sonsuzluğa ulaşırlar. (KT/NV)

*Film:Sevmek Zamanı Yönetmen:Metin Erksan,

Aşk Bir Kareden İbarettir: Sevmek Zamanı

"Ben senin resmine aşığım. Benimle resminin arasına girme."

Sevmek Zamanı, yılında yapılmış olmasına karşın yapıldığı tarihin çok ötesinde bir Türk filmidir. Gerek işlediği konusu gerekse film içindeki diyaloglar itibarıyla bunu da biz izleyicilerine aksettiriyor. Filmin oyuncu kadrosunda Müşfik Kenter (Halil), Sema Özcan (Meral) ve Süleyman Tekcan (Başar) yer alırken yönetmen koltuğunda ise Metin Erksan oturuyor.

Geçimini boyacılıkla sağlayan Halil bir gün boyacılık yaptığı adadaki evlerden birinde gördüğü tablodaki kadın suretine aşık olur. Ve bu aşkın onda uyandırdığı hissiyatla hemen hemen her gün bu boyadığı evdeki tabloyu görmeye gider. Yine tablodaki aşık olduğu sureti görmeye gittiği bir gün evin sahibi olan ve tablodaki kadın (Meral) eve zamansız gelir. Halil'in tabloya hayran hayran baktığı sırada karşılaşırlar. Halil'in hayalleri bu karşılaşma neticesinde yıkılır. Ancak tablodaki kadın Meral, Halil'le karşılaştıktan sonra ona aşık olmuştur. Meral'in film içindeki repliği de bunu destekler niteliktedir: "İyi ama aşık olduğun resim benim resmim işte, ben de buradayım, söyleyeceklerini dinlemeye geldim," der. Fakat Halil kendi dünyasında oluşturduğu tabloya aşıktır. Aynı şekilde Halil'in de film içindeki repliği Meral’e cevap niteliğindedir: "Resmin sen değilsin ki, resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncemi yıkarsın. Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor."

Filmin içinde geçen bu repliğin sanat, sinema, edebiyat ve sosyoloji çevrelerince birçok anlam barındırdığını söylersek hata etmiş sayılmayız. Bir örnekle açıklayacak olursak bu replik biz izleyenlere platonik aşkı anlatıyor. Madde değil mana bağlamında. Buradan anlaşılıyor ki Halil karakteri ideal olanın peşinde, bunun bilincinde ki asıl olan madde değil mana bir doyumunda. Ve denilebilir ki Halil'in film içindeki karakteri adeta Platon'un idealar kavramına göndermelerle doludur.

"Ben senin resmine aşığım. Benimle resminin arasına girme."

Halil'in sanki bir puta tapan kul gibi Meral'e değil de onun suretine ve daha da ötesinde o suretin geri planında arzuladığı dünyaya doğru yaptığı içsel yolculuğun, beşeri bir aşkın yanında manevi ve tasavvufi bir açılımı da içermesi kuvvetle muhtemeldir. Putperestlik olarak nitelenen inanç ögelerinin ülkemizde, tıpkı dünyada olduğu gibi yanlış bilinen ve algılanan bir niteliği vardır. Zannedilir ki putperestlikte kişi ya da toplum, bir maddeye secde ediyor ve tapınıyor. Aslında putperestlik, tamamen ruhsal koşullanmalar altında geliştirilen ve tabir yerindeyse bir maddenin aracılık etmesiyle manevi aleme doğru çıkılan ruhsal bir seyahatin gerçekleştirildiği bir inanç sistemidir. Hal böyleyken Halil'in surete karşı duyduğu ve gitgide fazlalaşan aşk bu suretin gerisinden Halil'in gönül dünyasına açılan bir kapının da anahtarı pozisyonuna oturmaktadır. Suret; Halil'e karşı nazlanmayacaktır, dünya dertlerinden bahis açmayacaktır ve kapris yapmayacaktır.

Film genel sahneleri ve içeriği itibarıyla Doğu-Batı, zengin-fakir, madde-mana derinliği çatışmasını modernite eşliğinde bizlere sunuyor. Bu modernitenin getirmiş olduğu birtakım çekim tekniği, müzikal altyapının yeniliği ve eski aşk motifini yeni bir modern dünya kurmak için yeniden düzenlemesiyle Sevmek Zamanı, modernist bir film olmayı çokça hak ediyor. Örnek verecek olursak Meral'in yakın plan çekimleri biz izleyenlere anlamsız gelse de aralara bilinçli bir şekilde yerleştirilmiştir. Ve bu yerleştirmeler modern sinemada “ kare” tekniğini akıllara getirir. Müzikal alanda ise her ne kadar ara geçiş sahneleri ve bu sahneleri doldurmakta kullanılan Batı müzik unsurlarının buraları doldurmaktaki başarısını görmezden gelemesek de Derviş Mustafa’nın ut ile göründüğü sahneler geleneğe yeterince gönderim yapmaktadır. Aynı zamanda Türk musikisine ait eserlerin piyanoyla harmanlanması modernist bir yapı yaratma çabasının en güçlü göstergesidir.

Filmde izleyiciler tarafından fazla dikkat edilmeyen ve asıl sinema izleyicisi olarak nitelendirdiğimiz kitle tarafından fark edilen bir konu vardır. Bu da; kızın sanayici babası, kızını Halil’e vermeye dünden razıdır. Filmin içinde geçen "Ben geleneksel babalar gibi değilim." repliği ise bunu destekler niteliktedir. Ve topluma hakim olan hiyerarşik yapıya bir gönderme yapıyor. Çünkü ortada boyacı bir kişiyle zengin bir ailenin kızı olan Meral'in evlenmesi söz konusudur. Türk toplumunun kendi içinde geçirdiği veya geçirmeye çalıştığı modern, çağdaş ve özgürlükçü aile yapısını burada görüyoruz. Sanki sonrası Türkiye’sinin bir özetidir.

Filmle ilgili en büyük muamma ise düğünden kaçarak Halil'in yanına gelen Meral'in daha sonrasında Halil'le beraber kayık içinde gölün kıyısından uzaklaşırken bir anda ortaya çıkan Başar tarafından öldürüldüğü mü? Yoksa ikilinin sarılarak göle atlayıp intihar ettiği mi?

Şiir Adam 💫

“Ben senin resmine değil de sana âşık olsaydım o zaman ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor, iyilikle bakıyor ve ebediyen bakacak. Hayır! Benimle resminin arasına

“Ben senin resmine de&#;il de sana â&#;&#;k olsayd&#;m o zaman ne olacakt&#;? Belki bir kere bile bakmayacakt&#;n yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bak&#;yor, iyilikle bak&#;yor ve ebediyen bakacak. Hay&#;r! Benimle resminin aras&#;na girme. &#;stemiyorum seni! Ben senin yaln&#;z resmine a&#;&#;&#;&#;m.”

Sevmek Zaman&#;

sevmek zamanımüşfik kenterhalilreplikFilm repliklerialıntıanlamlıtürk sinemasıyeşilçam49 notesMar 27,

Sevmek Zamanı

Sevmek Zamanı, yapımı siyah-beyaz Metin Erksan filmi.

Filmin teması surete aşık olmadır. Boyamaya girdiği bir evin duvarında asılı kadın resmine aşık olan boyacı Halil'in ve resmin sahibi Meral'in öyküsü anlatılır. Vikipedi

İlk gösterim tarihi: 22 Nisan

Yönetmeni: Metin Erksan

Senaryo: Metin Erksan, Kemal Demirel

Film müziğinin bestecisi: Metin Bükey

Görüntü yönetmeni: Mengü Yeğin

Yapım yılı: , Türkiye


Halil: Resminle benim aramdaki bir durum, seni ilgilendirmez. Ben senin resmine âşığım.
Meral: İyi ama âşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de buradayım, söyleyeceklerini dinlemeye geldim.
Halil: Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.
Meral: Bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.
Halil: Evet. Bu korku sevdiğim bir şeye ebediyen sahip olmak için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de, sana âşık olsaydım ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor. Ve ebediyen bakacak.

— Sen dostlukların, aşkların kolay mı kurulduğunu, kolay mı sürdürüldüğünü sanıyorsun? Resminle ilk karşılaşmamızı dün gibi hatırlarım. Elbiselerim eskiydi, kirliydim, sakallarım uzamıştı. Birden bana iyilikle, sevgiyle bakan bir yüz gördüm. İnanamadım, ikinci kez zorlukla baktım resmine. Gene iyilik, gene sevgi vardı gözlerinde. Nihayet değişmezi bulmuştum. Resmin benim içime bakıyordu. Benim kendimi görüyordu. Bana hep dostlukla, iyilikle, sevgiyle baktı.

— Sana aşık olarak kalmak istiyorum, işte hepsi bu kadar.

— Şu acılarını at bir üstünden, gerisini sonra konuşuruz.

— İki insanı ilişkisi çok güzel bir şey.

— Dostluğu aşan ilişkilerden niçin kaçıyorsun?

— Bu sözünle aşık olmayı kastediyorsan, dostluğu bu dünyada hiçbir şey aşamaz.

— O halde sen bana aşık olmaktan da öte duygular içindesin.

— Hayır, ben sana aşık değilim.

— Olmaz böyle bir şey. Resmime aşık olman demek, beni sevmen demektir.

— Olmayan bir şeyi nasıl söylerim? Niçin beni anlamamakta ısrar ediyorsun? Ben senin resmine aşığım işte hepsi bu kadar.

— Sen ben yokken resmimi sevdin. İşte ben varım artık. Resmin aslı benim. Bundan sonra ikimiz bu sevgiyi paylaşacağız. Bu aşkın ayrısı bana ait.

— Sen dostlukların aşkların kolay mı kurulduğunu kolay mı sürdürüldüğünü sanıyorsun?

— Sakın benim dünyama girmeye kalkma, yoksa merhametsizce yıkmaya kalkarsın onu.

— Belki resmimin arkasında ben yaşıyorumdur. Sen beni görmeye çalışmadın. Ama istesen de istemesen de ben varım Halil!

— İnsanların gerçekten aşık olamayacaklarını sanırdım. Senin resmime olan tutkum bütün inançlarımı yıktı, Ben de sana aşık oldum.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir