benign folliküler nodül ile uyumlu sitolojik bulgular / Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi

Benign Folliküler Nodül Ile Uyumlu Sitolojik Bulgular

benign folliküler nodül ile uyumlu sitolojik bulgular

Adem Karataş1, Serdar Giray2, Önder Peker3, Özlem Aydın3, Umut İnce3, Faruk Alagöl4, Mete Düren1, Halil D. Azizlerli4

1İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
2Florence Nightingale Hospital, Genel Cerrahi, İstanbul, Türkiye
3Nişantaşı Patoloji Grubu, İstanbul, Türkiye
4İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Özet

Giriş: Tiroid ince iğne aspirasyon biopsisi (İİAB) tiroid nodüllerinin uygun tedavi protokolünün belirlenmesinde önemli bir metoddur. Ancak İİAB her zaman tiroid nodülünün karakterine ait yeterli veya doğru bilgiyi vermeyebilir. Bu çalışmada Papanicolau Society of Cytopathology tarafından önerilen Bethesta tanısal sınıflaması kullanılarak tiroid sitoloji-histoloji uyumu irdelendi.

Yöntem: Tiroid İİAB yapılan hastanın histopatoloji (HP) sonuçları değerlendirildi. İİAB değerlendirmesinde Bethesta 'ye uygun olarak yetersiz, benign, foliküler lezyon, foliküler neoplazm, şüpheli malign ve malign olmak üzere 6 tanısal kategori kullanıldı.

Bulgular: Hastaların 'ü kadın 52'si erkekti. Yaş ortalaması 42,8 () yıl olarak hesaplandı. İİAB sonucu yetersiz gelen 13 hastaya İİAB tekrarı yapıldı. Bu hastaların İİAB sonucları 9 benign, 4 foliküler lezyon olarak geldi. Bu sonuçlar ilgili Bethesta gurubuna dahil edildi. 86 hastanın İİAB sonucu benign olarak geldi. HP sonucunda ise 69 hastada (% 28,1) benign, 17 hastada (% 7) foliküler adenom olarak değerlendirildi. İİAB sonuçları foliküler lezyon (FL) veya foliküler neoplazm (FN) gelen hasta HP sonuçlarının çeşitliliğine göre 3 ayrı alt grupta değerlendirildi. Bunlardan ilk gruptaki 11 hastanın İİAB sonuçları FN ve Hurthle hücreli neoplazm (HHN) olarak yorumlandı. HP sonuçlar ise 5 (%2) foliküler adenom (FA), 2 (%1) Hurthle hücreli adenom (HHA) ve 4 (%2) PTK olarak tanı aldı. İkinci grupta yer alan 64 hastanın İİAB sonucu FL olarak yorumlandı. Bu hastaların HP sonuçları ise 59 (% 24) FA, 3 (%1) HHA ve 2 (%1) benign olarak değerlendirildi. Üçüncü grupta yer alan 25 hastanın İİAB sonucu FL olarak değerlendirildi. HP sonuçlar ise 3 (%1) foliküler tiroid kanseri, 2(%1) PTK, 10 (%4) Foliküler adenom+ başka bir odakta PTK, 8 (%3) benign ve 2 (%1) benign ancak başka bir odakta PTK olarak değerlendirildi. İİAB sonucu şüpheli malign gelen 7 (%2) hastanın HP sonuçları PTK olarak değerlendirildi. İİAB sonucu malign olarak gelen 52 (%21) hastanın HP sonuçları PTK olarak değerlendirildi.

Sonuç: İİAB tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde önemli bir bilgi kaynağıdır. Sitolojik sonuçların başarısı bilgi, deneyim, teknik ekipman ve patoloji açısından standart bir terminoloji geliştirilmesi ile ilişkilidir. Bethesta sınıflaması 6 tanısal grup içerir ve sitolojik analiz açısından faydalıdır. Bu 6 grup içerisinde en çok tanısal farklılık gösteren grup foliküler lezyonlar ve neoplazmlardır. Bu grupta malignite oranı % 9 dur.

Anahtar Kelimeler: Bethesta sınıflaması, İİAB, foliküler lezyon, tiroid

Giriş

İİAB (ince iğne aspirasyon biyopsisi) tiroid nodülleri için uygun tedavi protokolünün belirlenmesinde çok önemli bir araçtır. 'de Einhorn ve Franzen tarafından tanımlanan bu tanısal yöntem ancak 'den sonra yaygın kullanılır hale gelmiştir[1,2]. Tiroid nodülleri ya palpasyonla ya da baş boyun bölgesinin radyolojik değerlendirmesi esnasında saptanır. Tiroid nodüllerinin tamamı cerrahi tedavi gerektirmez. İİAB'nin asıl rolü hastaları cerrahi ve konservatif tedavi seçeneği açısından ayırmasıdır. Ancak günümüzde İİAB ile yapılan sitolojik tanının standart bir terminolojisi yoktur[]. Hatta bu terminoloji kurumsal ve bireysel farklılıklar bile göstermektedir.

Bu çalışmamızda aynı ekip tarafından takip edilen hastaların İİAB ve histopatoloji (HP) sonuçları Papanicolaou Society of Cytopathology tarafından önerilen 6 tanısal kategori içeren Bethesta sınıflaması kullanılarak incelenmiştir[6]. Bu çalışmada amaç ; İİAB ve HP arasındaki ilişkiyi görmek ve özellikle hangi hasta gruplarında malignite açısından daha dikkatli olunması gerektiğini irdelemektir.

Gereç ve Yöntemler

Tek soliter tiroid nodülü ya da multinodüler guatr da dominant nodül için İİAB yapılan ve ardından tiroidektomi uygulanan hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Sitolojik sınıflama için yetersiz,benign, foliküler lezyon (FL), foliküler neoplazm (FN), şüpheli malign ve malign olmak üzere 6 tanısal kategori kullanıldı. İİAB'lerin tamamı US (ultrasonografi) eşliğinde 22 kalibrelik iğne ve 10 cc'lik enjektör kullanılarak alındı. Patolog işlem sırasında hazır bulundu. Lamlara püskürtülen aspirasyon materyali May- Grünwald- Giemsa ile boyanarak ışık mikroskobunda incelendi.

En az 10 folikül epitel hücrelerinden oluşmuş minimum ayrı gruptan oluşan materyal yeterli kabul edildi. Sitolojik değerlendirmede hücre yoğunluğu, nükleus sitoplazma oranı, boyanma özellikleri, pleomorfizm, nükleus büyüklüğü, kümelenme gibi özellikler göz önüne alındı. İİAB sonucu yetersiz gelen 13 hastaya İİAB tekrarı yapıldı ve sonuçlarına göre ilgili kategoriye dahil edildi. Genç erkek hasta, solid ve 2 cm'den büyük nodül tekrar açısından uyarıcı faktör olarak kabul edildi. İİAB sonuçları HP sonuçları ile karşılaştırılarak değerlendirildi.

Sitolojik tanının özgüllük ve duyarlılık oranları histopatolojik tanı esas alınarak değerlendirildi. Foliküler lezyonların özgüllük ve duyarlılık oranını nasıl etkilediğini göstermek amacıyla iki ayrı formül uygulandı. İlkinde benign kategori negatif öte yandan foliküler neoplazm, şüpheli malign ve malign kategori pozitif kabul edildi. İkincisinde malignite riski düşük foliküler lezyon grubu negatif kabul edildi[3]. Özgüllük ve duyarlılık hesaplamasında şu formüller kullanıldı: Duyarlılık: Doğru pozitif/Doğru pozitif+Yanlış negatif. Özgüllük: Doğru negatif/Doğru negatif+ Yanlış Pozitif.

Bulgular

Hastaların 'ü kadın 52'si erkekti. Yaş ortalaması 42,8 () yıl olarak hesaplandı. İİAB sonucu yetersiz gelen 13 hastaya İİAB tekrarı yapıldı.Bu hastaların İİAB sonucları 9 benign, 4 foliküler lezyon olarak geldi. Bu sonuçlar ilgili Bethesta gurubuna dahil edildi. 86 hastanın İİAB sonucu benign olarak geldi. HP sonucunda ise 69 hasta (% 28,1) benign , 17 hasta (% 7) foliküler adenom olarak değerlendirildi. İİAB sonuçları foliküler lezyon (FL) veya foliküler neoplazm (FN) gelen hasta 3 ayrı alt grupta değerlendirildi. Bunlardan ilk gruptaki 11 hastanın İİAB sonuçları FN ve Hurthle hücreli neoplazm olarak yorumlandı. HP sonuçları ise 5 (%2) foliküler adenom (FA), 2 (%1) HHA ve 4 (%2) PTK olarak tanı kondu.

İkinci grupta yer alan 64 hastanın İİAB sonucu FL olarak yorumlandı. Bu hastaların HP sonuçları ise 59 (% 24) FA, 3 (%1) HHA ve 2 (%1) benign olarak değerlendirildi. Üçüncü grupta yer alan 25 hastanın İİAB sonucu FL olarak değerlendirildi. Ancak bu hastalarda patoloğun kişisel dipnotu HP sonucunun diğer 64 hastalık gruba göre neoplazm/maligniteye daha yakın olabileceği yönünde oldu. HP sonuçlar ise 3 (%1) foliküler tiroid kanseri, 2 (%1) PTK, 10 (%4) PTK +Foliküler adenom, 8(%3) benign ve 2 (%1) benign ancak başka odakta PTK olarak değerlendirildi. (Tablo 1, 2)

İİAB sonucu şüpheli malign gelen 7 (%2) hastanın HP sonuçları PTK olarak değerlendirildi. İİAB sonucu malign olarak gelen 52 (%21) hastanın HP sonuçları PTK olarak değerlendirildi.

Foliküler lezyonların hesaplama dışı tutulduğu uygulamada özgüllük ve duyarlılık sırasıyla %92 ve %, foliküler lezyonların negatif kabul edilerek hesaplamaya dahil edildiği uygulamada özgüllük ve duyarlılık sırasıyla %96 ve %92 olarak hesaplandı.

Tartışma

Günümüzde tiroid nodüllerinin tanı ve tedavisinde hala kesinleşmiş bir algoritma yoktur. Ancak İİAB ilk basamak tanı yöntemi olarak yaygın kullanılmakta ve tedavinin seyrini etkileyen önemli bir araç olarak kabul görmektedir[7,8]. Buna rağmen bazı yazarlar İİAB'nin cerrahi planı açısından bir etkisinin olmadığını bildirmişlerdir[9]. Bunun aksine İİAB uygulamasının hem tedavi seçimini kolaylaştırdığı, hem de cerrahi uygulanacak hastalarda reoperasyon gereksinimini azalttığı bildirilmiştir[2,10,11]. Azalmış reoperasyon oranı aynı zamanda reoperasyon komplikasyonlarından korunmak demektir. İİAB özgüllük ve duyarlılığı %% arasında değişmektedir. Ayrıca sitolojik-histolojik uyuşmazlık oranı % arasındadır[3,10,12].

İİAB'de sağlıklı sonuç elde edebilmenin ilk şartı, yeterli örnekleme yapmaktır. En az 10 folikül epitelyum hücresi ve minimum ayrı gruptan oluşmuş materyal yeterli olarak kabul edilebilir[13,14]. Ancak bunun aksine foliküler hücre sayısının gerektiğine dair fikir birliği sağlanamamıştır[15]. Klinik bilgi, görüntüleme çalışmalarının yeterliliği, US eşliğinde biopsi, yerinde değerlendirme gibi kriterler örnek yeterliliğini direkt etkileyen faktörlerdir. Yanlış negatif sitolojik tanıların en sık sebebinin örnek yeterliliği ile ilişkili olduğu görülmektedir[16,17]. Burada uzun süre birlikte çalışmış deneyimli bir ekibin varlığı hem İİAB yeterliliğini, hem de sitolojik-histolojik uyum oranını olumlu etkiler. Özellikle ortak bir tanısal kriter geliştirilememiş ve bireylere göre farklı yorumlanabilecek tanısal zorluklar söz konusu olduğunda patolog-cerrah arasındaki iletişim kıymetlidir. Her sitopatolog kendisinin rahat olduğu pratik prensipler geliştirmelidir[3].

İİAB sonucu yetersiz olarak değerlendirilen hastalarda İİAB mümkünse US eşliğinde tekrar edilmelidir. İlk İİAB değerlendirmesi negatif gelen hastaların İİAB tekrarında şüpheli malign ya da malign sonuçlar görülebildiği ve tekrarlanmış sitolojik incelemenin daha kesin tanı sağladığını bildiren çalışmalar mevcuttur[]. Ancak bu çalışmalarda hangi hastalarda tekrar İİAB yapılması gerektiğine dair kriter belirtilmemiştir. Bu nedenle tekrar değerlendirmeyle ilgili henüz netleşmiş kriterler yoktur ve tüm hastalara İİAB tekrarı ekonomik değildir[]. Bizim uygulamamızda genç erkek hasta, solid ve 2 cm'den büyük nodül tekrar açısından uyarıcı faktör olarak kabul edilmiştir.

İİAB'de şüpheli malign, malign olarak değerlendirilen olgularda operasyon önerilmektedir. Büyümüş, atipik nukleuslu, nukleus içi psödoinklüzyonlar ve ince granüler kromatin içeren sitolojik örnekler malignite açısından risk taşır. Bizim serimizde 7 şüpheli malign hastanın 4'ünde sitolojik incelemede foliküler neoplazi- PTK ayrımı yapılamadığından yeniden konsülte edildi. Sonuç PTK şüphesi olarak değerlendirildi. Bu 7 hastanın ve ilk sitolojik tanısı malign gelen 52 hastanın tamamında HP sonucu PTK olarak bulundu. 8 hastada PTK multisentrik olarak bulundu. İİAB'nin PTK tespit etmekteki başarısı %95'in üzerindedir[21,22]. Ancak mikrokarsinomlar ve kistik papiller karsinomlar yanlış negatif tanı açısından yanıltıcı olabilir. Bu sebeple İİAB değerlendirilmesinde bu lezyonların dışlanması gerektiği bildirilmiştir[23].

Çalışmamızda irdelediğimiz grup sitolojik değerlendirmede foliküler lezyon/ foliküler neoplazi tanısı olan gruptur. Bu grup İİAB'nin &#;Gri Alanı&#; dır[2]. Kendi serimizde sitolojik değerlendirmede FN/ FL tanısı olan hastaların HP incelemesinde ortaya geniş bir tanısal farklılık çıkmıştır.

Ayrıca foliküler lezyonlar ve neoplazmlar yöntemin özgüllük ve duyarlılığını etkilemektedir. Bizim çalışmamızda düşük malignite riski taşıyan foliküler lezyon grubu hesaplamaya negatif olarak dahil edildiğinde özgüllük ve duyarlılık oranları sırasıyla %92, %'den %96, %92 olarak değişmiştir. Foliküler lezyonlar duyarlılığı olumsuz etkilemektedir ve bu durum klinikte histopatolojik değerlendirme açısından bakıldığında mutlak cerrahi ihtiyacı olmayan hastaların cerrahi olarak tedavi edilmelerine yol açmaktadır.

Literatürde sitolojik-histolojik uyumsuzluk oranı foliküler lezyonlar söz konusu olduğunda %30'a ulaşmaktadır[24,25]. Bizim serimizde bu oran rastlantısal olarak bulunan malign odaklar, İİAB yapılan nodülün dışında bir odak dışlandığında %12 olarak hesaplanmıştır. Hipersellüler adenomatoid nodül, foliküler adenom, iyi diferansiye foliküler karsinom ve papiller karsinom foliküler varyantının benzer sitolojik özellikler taşıması nedeniyle bu lezyonların İİAB'de ayrımı zordur[13]. Papanicolau Soci-ety'nin rehberi foliküler lezyonlar ile ilgili % oranında malignite riski taşıdığını, İİAB tekrarının ve radyolojik-klinik bulgularla birlikte değerlendirmenin faydalı olabileceğini bildirmiştir. Aynı çalışmada foliküler neoplazmlar için ise non-papiller lezyon/neoplazm, Hurthle hücreli lezyon ve neoplazmın ifade edildiği, % oranında malignite riski taşıdığı, İİAB'de bu tanıyı alan hastaların histopatolojik değerlendirme için cerrahiye gereksinim duyduğu bildirilmiştir. Foliküller neoplazmlar için alternatif tanımlama olarak &#; foliküler neoplazm için şüpheli&#; grup demek önerilmiştir[6]. hastadan oluşan ve Papanicolau Society'nin önerdiği tanısal kategoriyi kullanarak yapılan bir İİAB çalışmasında foliküler neoplazi tanısı almış hastaların tedavisinin karmaşık ve birçok faktör tarafından etkilendiğini bildirmiştir[3]. Bazı çalışmalar FN kategorisindeki hastaların yüksek malignite riski nedeniyle cerrahi girişime aday hastalar olduğunu söylerken bazı çalışmalarda malignite riski ile nodül çapının (2 cm'den büyük nodüllerde risk artmıştır) ilişkili olduğunu belirtmektedir[15,26,27]. Foliküler karsinom tanısı sadece kapsül veya vasküler invazyonu göstermekle mümkün olduğundan ve İİAB ile nodüle ait tüm odaklar değerlendirilemeyeceğinden foliküler neoplazm tanısı olan hastalara histopatolojik inceleme amacıyla cerrahi uygulanmalıdır[4,26,28]. Foliküler lezyonu olan hastalarda İİAB sonucu klinik ve radyolojik bulgular eşliğinde gözden geçirilmeli ve tekrar seafoodplus.info değerlendirmeler sonucunda lezyonun benign olduğuna dair net bulgular yoksa bu hastalar cerrahi girişim adayıdır[6].

Çalışmamızda FL/FN tanısı olan hastanın HP sonucu 64 foliküler adenom, 18 PTK (bu hastaların 10'unda eşlik eden FA ve 2'sinde benign nodül dışında başka odakta PTK saptandı) 3 FTK, 5 hurthle hücreli adenom ve 10 benign nodül olarak saptandı. Malignite oranı %9 olarak bulundu.

Sonuç olarak, İİAB tiroidin nodüler hastalığını değerlendirmede özgül ve duyarlı bir tekniktir. Gerek İİAB yapılış tekniği gerek sitopatolog ve klinisyenin deneyimi sonucu doğrudan etkiler. Sitolojik inceleme için kurumsal hatta bireysel farklılıklar olabilir. Hata oranının azaltılması klinisyen, radyolog, patolog arasında ortak bir dil geliştirilmesi ile mümkün olabilir. Papanicolau Society'nin önerdiği 6 farklı tanısal kategoriyi içeren sınıflama hasta triajı açısından kolaylık sağlamaktadır. Ancak foliküler lezyonlar taşıdıkları %9 malignite riski ile hala histopatolojik tanı farklılığının en fazla olduğu tanısal grup olma özelliğini korumaktadır.

Kaynaklar

  1. Einhorn J, Franzen S. Thin-needle biopsy in the diagnosis of thyroid disease. Acta Radiol ; &#;
  2. Hamburger JI, Hamburger SW. Declining role of frozen section in surgical planning for thyroid nodules. Surgery ; &#;
  3. Yang J, Schnadig V, Logrono R, Wasserman PG. Fine-needle aspiration of thyroid nodules: a study of patients with histologic and clinical correlations. Cancer Cytopathol. ;
  4. Clary KM, Condel JL, Liu Y, Johnson DR, Grzybicki DM, Raab SS. Interobserver variability in the fine needle aspiration biopsy diagnosis of follicular lesions of the thyroid gland. Acta Cytol ;&#;
  5. Baloch ZW, Fleisher S, LiVolsi VA, Gupta PK. Diagnosis of &#;&#;follicular neoplasm'': a gray zone in thyroid fine-needle aspiration cytology. Diagn Cytopathol ;&#;
  6. Papanicolaou Society of Cytopathology Recommendations for Thyroid Fine Needle Aspiration. Available at URL: www. seafoodplus.info Accessed July 27,
  7. Geisinger RK, Silverman JF. Fine needle aspiration cytology of superficial organ and body sites. Philadelphia: Churchill Livingstone,
  8. Singer PA. Evaluation and management of the solitary thyroid nodule. Otolaryngol Clin North Am ;
  9. Brooks AD, Shaha AR, DuMornay W, et al. Role of fine needle aspiration biopsy and frozen section analysis in the surgical management of thyroid tumors. Ann Surg Oncol ; &#;
  10. Greenblatt D, Woltman T, Harter J et al. Fine-needle aspiration optimizes surgical management in patients with thyroid cancer. Ann Surg Oncol ;
  11. Chen H, Nicol TL, Udelsman R. Follicular lesions of the thyroid. Does frozen section evaluation alter operative management? Ann Surg ; &#;
  12. Baloch ZW, LiVolsi VA. Fine-needle aspiration of the thyroid: today and tomorrow. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab. ;
  13. İnan G, Sert S, Bircan S, et al. Tiroid lezyonlarında tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi ve histopatoloji sonuçlarının karşılaştırılması. S.D.Ü. Tıp Fak. Derg.
  14. Ünlü Y, Özardalı İ, Bitiren M. Tiroidin soğuk nodüllerinde ince iğne aspirasyon biyopsisi Genel Tıp Derg ;
  15. Baloch Z, Layfield LJ. Quest for a uniform cyto-diagnostic approach to thyroid aspiration: a consensus proposal. Diagn Cytopathol ;&#;
  16. Baloch ZW, Tam D, Langer J, Mandel S, LiVolsi VA, Gupta PK. Ultrasound-guided fine-needle aspiration biopsy of the thyroid: role of on-site assessment and multiple cytologic preparations. Diagn Cytopathol ;&#;
  17. Ghofrani M, Beckman D, Rimm DL. The value of onsite adequacy assessment of thyroid fine-needle aspirations is function of operator experience. Cancer ;&#;
  18. Baloch Z, LiVolsi V, Jain P, et al. Role of repeat fine-needle aspiration biopsy (FNAB) in management of thyroid nodules. Diagn Cytopathol. ;&#;
  19. Flanagan MB, Ohori NP, Carty SE, Hunt JL. Repeat thyroid nodule fine-needle aspiration in patients with initial benign cytologic results. Am J Clin Pathol ;&#;
  20. Hundahl SA, Fleming ID, Fremgen AM, Menck HR. A National Cancer Data Base report on 53, cases of thyroid carcinoma treated in the USA, &#; Cancer ;&#;
  21. Aksoy H, Alıcı S. Tiroid nodülleri: Genel özellikleri ve tanı metodları. Van Tıp Derg ;
  22. Buley ID. Thyroid gland. In: Gray W, Mc- Kee GT. Diagnostic cytopathology (2nd Ed) London, Churchill Livingstone, ;
  23. Rios A, Rodriguez JM, Galindo PJ, Montoya M, Tebar FJ, Sola J, Canteras M, Parrilla P. Utility of fine-needle aspiration for diagnosis of carcinoma associated with multinodular goitre. Clin Endocrinol ;
  24. Block MA, Dailey GE, Robb JA. Thyroid nodules indeterminate by needle biopsy. Am J Surg ;
  25. Löwhagen T, Granberg P, Lundell G, Skinnari P, Sunblad R, Willems JS. Aspiration biopsy cytology (ABC) in nodules of the thyroid gland suspected to be malignant. Surg Clin North Am ;
  26. Deveci MS, Deveci G, LiVolsi VA, Baloch ZW. Fine-needle aspiration of follicular lesions of thyroid. Diagnosis and followup [online]. Cytojournal ;
  27. LiVolsi VA, Baloch ZW. Follicular neoplasms of the thyroid. View, biases, and experience. Adv Anat Pathol ;&#;
  28. Pu RT, Yang J, Wasserman PG, et al. Does Hurthle cell lesion/neoplasm predict malignancy more than follicular lesion/ neoplasm on thyroid fine-needle aspiration? Diagnostic Cytopathology ; &#;
Yüksek rezolüsyonlu US aygıtlarının kullanılması ile birlikte tiroid US incelemeleri ve boyun bölgesine yapılan yüzeysel US ile Doppler US incelemeleri sonrasında palpe edilemeyen nodüller dahi gösterilebilmektedir2,9. Ayrıca boyun, toraks BT ve MRG incelemeleriyle de insidental olarak saptanan nodül sayısı artmıştır. Bu nodüllerin çoğu benign olmakla birlikte palpe edilemeyen nodüllerin saptanması malign olup olmadıkları konusunda endişelere yol açmaktadır10. Bilindiği gibi benign tiroid nodülleri uzun süre benign olarak kalırlar11. Bu da malign-benign ayırımının önemini ortaya koymaktadır. Tiroid kanserlerinin yavaş büyüdüğü bu nedenle düşük morbidite ve mortaliteyle ilişkilendirildikleri bilinmekle birlikte kapsül dışına büyüme, lenf nodu ile uzak organ metastazına yol açmış tiroid mikrokarsinomu serileri de bildirilmiştir5.

İnce iğne aspirasyon biyopsisi tiroid nodüllerinin histolojik karakterizasyonu açısından ilk ve en sık başvurulan yöntemdir. Sarıtaş ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmada tiroid soğuk nodüllerinde sitopatolojik tanı yolunda İİAB&#;nin ilk yöntem olarak kabul edilmesi sonucuna varmışlardır12. İİAB ile birlikte tiroid kanseri tanısında yaklaşık iki kat artış görülürken cerrahi işlemlerde belirgin bir azalma dikkati çekmektedir13. İİAB cerrahi ile kıyaslandığında kolay uygulanabilir bir yöntem olmasına karşın US ve diğer inceleme yöntemleri ile saptanan her nodüle İİAB yapmak mümkün değildir. Bununla birlikte çoğu cerrahi ve iç hastalıkları uzmanı palpe ettikleri her nodüle İİAB önermektedir. MNG olgularında her nodüle biyopsi yapmak olgulardaki anksiyete ve ağrı göz önüne alındığında oldukça zor olacaktır. Bu nedenle İİAB yapılırken nodül seçiminde seçici olunmalıdır. Papini ve arkadaşları palpe edilemeyen tiroid nodülleri ile US eşliğinde yapmış oldukları İİAB çalışmasında düzensiz sınırlı ve mikrokalsifikasyon içeren hipoekoik nodüllerde malignite olasılığının artmış olduğunu ortaya koymuşlardır5. Bayrak ve arkadaşları malign nodüllerin solid iç yapı, hipoekojenite, mikrokalsifikasyon ve düzensiz sınır ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir14. Ancak Çiriş ve arkadaşları İİAB çalışmalarında US&#;de malign nodülleri tespit etmede kesin ölçüt bulamamışlar15.

Biz bu çalışmada toplumda % oranında karşılaşılan tiroid nodüllerinin benign-malign ayırımında ve İİAB sırasında nodül seçiminde yardımcı olabilecek US bulgularını tanımlamaya çalıştık.

Yapılmış diğer çalışmalarla birlikte değerlendirildiğinde bizim çalışmamız sonucunda da hiçbir US bulgusu maligniteyi göstermede hem duyarlı hem de özgül olarak bulunmamıştır5,13,16,17. Araştırdığımız US bulguları arasında hipoekojenite ile belirsiz sınır benign ve malign nodül ayırımında istatiksel olarak anlamlı çıkarken (p=, p=) diğer US bulguları (nodül sayısı, boyutları; nodüllerin kalsifikasyon, kistik alan, halo içerip içermedikleri; şekli özellikleri; eko yapısı) ile benign ve malign nodül ayırımında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. Ayrıca karışık ekojenitedeki nodüllerin yüksek oranda benign olduğu ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu dikkati çekmiştir (p=). Hipoekojenite benign-malign ayırımında yüksek oranda özgül çıkarken (%78), belirsiz sınır özelliği yüksek oranda duyarlı (%80) bulunmuştur. Bu bulgular literatür ile uyumluluk göstermektedir5-7,13,15. Mikrokalsifikasyon, lobulasyon, kistik alan içermeme, heterojen iç yapı birçok çalışma sonucunda1,10,13,16,19-20 tiroid karsinomu tanısında önemli US bulguları olarak kabul edilmekle birlikte bizim çalışmamızda gruplar arasında belirgin bir farklılık bulunmamıştır. Bu çalışmamızdaki kısıtlayıcı faktör olan malign-şüpheli nodüllerin sayısının azlığına bağlanmaktadır. Ancak çalışmamız sonucunda benign nodüllerin %88&#;inde kalsifikasyon, %94&#;ünde lobülasyon olmadığı; malign-şüpheli nodüllerin ise %75&#;inde kistik alan olmadığı ve %95&#;inin heterojen iç yapısına sahip olduğu dikkati çekmektedir. Literatürde iç yapı heterojenitesi-homojenitesi ile ilgili yapılmış az sayıda çalışma bulunmaktadır. Moon ve arkadaşlarının16 yapmış olduğu geniş serili çalışmada malign nodüllerin heterojen iç yapısına sahip olduğu ancak bu sonucun istatistiksel olarak anlamsız olduğu ortaya konmuştur. Kovacevic ve Skurla21 yapmış oldukları bir çalışmada heterojen iç yapı ile malign nodüller arasında anlamlı bir ilişkiden söz etmemekle birlikte bu çalışmada benign ya da malign nodül oranı bizim çalışmamızdan daha azdır.

Çalışmamızda son zamanlarda yapılan diğer çalışmalarla benzer olarak nodül boyutlarının1,10,22,23 ve tek nodül-MNG ayırımının malignite tanısında önemli olmadığı1,23,24 ortaya konmuştur. Bu &#;&#;MNG olgularının malignite olasılığı tek nodüle göre düşüktür&#;&#; klasik bilgisiyle çelişmektedir25.

Sonuç olarak İİAB sırasında radyologlara malignite olasılığı yüksek olan nodül seçiminde yardımcı olabilecek US bulguları arasında en yaralı olanlarının hipoekojenite ve belirsiz sınır özellikleri olduğu söylenebilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir