En az iki şey arasında türlü yönlerden bağlantı bulunan iki şeyden zayıf olan nesne ya da kavramın anlamca güçlü olana benzetilmesi olayına teşbih adı verilir. “gibi” edatıyla benzetme yapılabileceği gibi başka sözcüklerde de benzetme yapılabilir. Bu tür edatlara teşbih sanatında “benzetme edatı” adı verilir.
Değirmen misali döner başım.
Değirmen: kendisine benzetilen
misali: benzetme edatı
başım: benzeyen
döner: benzetme yönü
Benzetme unsurlarının tamamının kullanıldığı benzetme türüne ayrıntılı benzetme veya “Teşbih-i Mufassal” adı verilir.
Ellerim bir kanat gibi titrekti
Tutmasam gözümden yaş inecekti
Benzeyen: ellerim
Kendisine benzetilen: kanat
Benzetme yönü: titrekti
Benzetme edatı: gibi
─ Bir rüzgar gibi geçti önümüzden.
─ Ağaçlar da şair gibi solgun ve umutsuzdu.
─ Bir kısa gün gibi bir ömür geçti de anlayamadım.
─ Bir okyanus kadar derindir aşk,
─ Halil İbrahim sofrası gibi zengindi soframız.
─ Ah şu yalnızlık bıçak gibi
Ne yana dönsem batar
Teşbih unsurlarının tamamının söylenip sadece benzetme yönü söylenmeden yapılan teşbih biçimine verilen addır.
Aşkını bir menekşe gibi taktım yakama
Benzeyen: aşkını
Kendisine benzetilen: menekşe
Benzetme yönü: X
Benzetme edatı: gibi
─ Hayaller bir gerçeklik gibi kurgulandı.
─ Anılarımız bir film şeridi gibiydi.
─ Gemiler bir kuğu gibi geçiyordu Boğaz’dan.
─ Ay misali bir yüze tutuldum ki sormayın…
─ Teknoloji modern bir dev gibi…
─ Çocukken mahallenin arıları gibiydik.
Diğer tüm benzetme unsurlarının kullanılıp yalnızca benzetme edatı söylenmeden yapılan teşbih biçimine verilen addır.
Bir alevdin içimde yakıp da kavuran
Yağmur oldun gözümde hiç durmadan yağan
Benzeyen: sen (sevgili)
Kendisine benzetilen: alev
Benzetme yönü: yakıp kavurma
Benzetme edatı: X
─ Yollar kıvrıla kıvrıla giden bir yılan…
Önümüzdeki dağlar geçit vermeyen bir dev…
─ Yollar köyleri saran eskimiş çerçeveler…
─ Ben inleyen bir bülbül sen vefasız gonca gül
─ Gönül ayna olmuş sevgimi yansıtıyor.
─ Hasretinle kurumuş fidana döndüm.
Yalnızca benzeyen ve kendisine benzetilenin söylenmesiyle yapılan teşbihe “teşbihi beliğ” adı verilir.
Gider oldum kömür gözlüm, hoşçakal!
Benzeyen: göz
Kendisine benzetilen: kömür
Benzetme yönü: X
Benzetme edatı: X
─ Sen gül olsan ben bülbül
Şiiri bir martı, bir dalga, bir rüzgar
─ Aşkın mahpushane, içinde ben mahkûm
─ Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli
─ Ay yüzlüm derdine düşeli
─ Takoz Recep kendi kalesine müthiş bir gol attı.
Örnek Soru 1:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde teşbih sanatı kullanılmıştır?
A) Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek
Benimse vardı o gün pek çok işlerim görecek
B) Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına
C) Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda
Münzevi balıklarız aynı kavanozlarda
D) Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz
E) Bir göz gibi süzüyor beni camdan gece
Dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce
Çözüm: E seçeneğinde gece gündüze benzetilerek teşbih sanatı yapılmıştır.
Örnek Soru 2:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde edebi sanatlardan teşbih sanatı kullanılmıştır?
A) Gelmedin son hayal de yanıp yanıp kül oldu
Bu deruni kavgada kırılan gönül oldu
B) Gelmedin yıldırımlar düştü hülyalarıma
Nasıl kıydın be zalim masum rüyalarıma
C) Susarsam anlatır mı seni göklere tarih
Bensiz olur mu sabah güler mi kara talih
D) Gelmedin koptu zincir parçalandı anılar
Sardı bütün ruhumu tükenmeyen ağrılar
E) Gel, düştüğün ateşte ömür boyu kavrul, de
Bir kuru yaprak gibi sokaklarda savrul, de
Çözüm: E seçeneğinde “Bir kuru yaprak gibi sokaklarda savrul, de” dizesinde teşbih yapılmıştır. Sevgilinin sokaklarda başıboş dolaşması, rüzgârın savurduğu bir yaprağa benzetilmişti
Örnek Soru 3:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde benzetmenin dört ögesi de bulunan bir “teşbih” vardır?
A) Her hatıra bir damla yaş oldukça gözümde
B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi
C) Canlandı hayalimde o mazideki yazlar
D) Nazarın ok misali karanlıkları deler
E) Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi
Çözüm: A seçeneğinde hatıra yaşa, B seçeneğinde deniz ejdere benzetilmiş; benzetme edatı ve yönü kullanılmamış, teşbih-i beliğ yapılmıştır. C ve E seçeneklerinde teşbih kullanılmamıştır. D seçeneğinde ise,
Benzeyen: nazar (bakış)
Kendisine Benzetilen: ok
Benzetme yönü: delmek
Benzetme edatı: misali
kullanılarak dört ögeli bir teşbih yapılmıştır.
Benim yarim bezden kilim
Dokunur Konya’da Konya’da
Yukarıdaki dizelerde söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İstiare B) Tezat C) İstifham D) Teşbih-i Beliğ E) Teşhis
Beyitte şair yarini kilime benzetmiştir. Ama benzetmenin iki ana ögesi olan benzeyen ve benzetilen olduğu için “teşbih-i beliğ” sanatı yapmıştır.
Şununla etiketlenmiş: Söz Sanatları
Teşbih ya da benzetme nedir?,Teşbih Çeşitleri Nedir?,Teşbih Türleri Nelerdir,Teşbih Çeşitleri Hakkında Bilgi,Teşbih Çeşitleri
Teşbih Nedir? ,Teşbih Çeşitleri Nedir?
Teşbih, aralarında ortak yön bulunan iki varlık ya da kavramdan nitelikçe zayıf olanı güçlü olana benzetmektir. Teşbih sanatı, sözü daha etkili kılmak, anlatılmak isteneni daha belirgin biçimde anlatmak için yapılır.
Ahmet tilki gibi kurnazdır.
Bu cümlede teşbih (benzetme) yapılmıştır. Bilindiği gibi, tilki çok kurnaz bir hayvandır. Bu cümleden Ahmet’in de kurnaz olduğunu anlıyoruz. Bu durumda tilki ile Ahmet’in ortak yönü kurnazlıktır. Kurnazlık niteliği daha güçlü olan ise tilkidir. Ahmet’in çok kurnaz olduğunu anlatabilmek için Ahmet, kendinden daha kurnaz bir canlı olan tilkiye benzetilmiştir. “Ahmet kurnazdır.” cümlesinin etki gücüyle “Ahmet tilki gibi kurnazdır.” cümlesinin etki gücü aynı değildir. Bu etki gücünü sağlayan ise teşbih (benzetme) sanatıdır.
Benzetmenin dört öğesi vardır:
⦁ Benzeyen: Birbirine benzetilen iki şeyden nitelikçe daha zayıf olana “benzeyen” denir. Yukarıdaki teşbihte benzeyen “Ahmef’tir.
⦁ Kendisine benzetilen: Birbirine benzetilen iki şeyden nitelikçe daha güçlü olana “kendisine benzetilen” denir. Yukarıdaki teşbihte kendisine benzetilen “tilki”dir.
⦁ Benzetme yönü: Birbirine benzetilen iki şey arasındaki ortak niteliğe “benzetme yönü” denir. Yukarıdaki teşbihte benzetme yönü “kurnazlık”tır.
⦁ Benzetme edatı: Benzerlik ilgisini kurmaya yarayan sözcüklere “benzetme edatı” denir. Yukarıdaki teşbihte benzetme edatı “gibi”dir.
Bu öğelerden benzeyen ve kendisine benzetilen, teşbihin temel öğeleri; benzetme yönü ve benzetme edatı da teşbihin yardımcı öğeleridir.
Yine doldu gemimizin arması Bizim gemi martı gibi pek oynak
Enis Behig Koçyürek
Şair, bu dizelerinde, gemiyi, oynaklığı yönünden martıya benzeterek teşbih sanatı yapıyor. Bu teşbihte “gemi” benzeyen, “martı” kendisine benzetilen, “oynak olmak” benzetme yönü, “gibi” de benzetme edatıdır.
Burada insan, toprak gibi, güneş gibi, deniz gibi bereketli; Burada insan gibi verimli deniz, güneş ve toprak
Nazım Hikmet Ran
Şair, birinci dizede insanı bereketli olma yönünden toprak, güneş ve denize benzetiyor. İkinci dizede ise deniz, güneş ve toprağı, tersinden bir okumayla insana benzeterek “zincirleme teşbih” yapıyor. İlk dizede “insan” benzeyen, “toprak, güneş, deniz” kendisine benzetilen, “gibi” benzetme edatı, “bereketli” de benzetme yönüdür. İkinci dizede ise “”toprak, güneş, deniz” benzeyen, “insan” kendisine benzetilen, “gibi” benzetme edatı, “verimli” de benzetme yönüdür.
⦁ * *
Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir
M. Emin Yurdakul
Bu dizelerde Mehmet Emin Yurdakul, şairleri haykırmayan bir milleti, sevenleri toprak olmuş (ölmüş) öksüz bir çocuğa benzetiyor.
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim
Nazım Hikmet Ran
Şair, Anadolu’yu, şekil yönünden Uzak Asya’dan dörtnala koşarak gelen bir kısrak başına benzeterek teşbih sanatı yapıyor.
Teşbih, unsurların bulunup bulunmamasına göre farklı isimler alır:
Dört öğesi de bulunan teşbihe “teşbih-i mufassal” veya “ayrıntılı benzetme” de denir.
Aktı gönlüm su gibi sen serv-i dil-cûdan yana Sen de mâyil ol revân ey serv akar sudan yana
Zatî
(Gönlüm, su gibi gönlü çeken servi boylu sen sevgiliden yana aktı. Ey servi boylu güzel, sen de akar sudan yana akmaya eğilimli ol.)
Şair, bu dizelerinde gönlünü akması yönüyle suya benzetmiştir. Burada “gönül”, benzeyen, “su” kendisine benzetilen, “gibi” benzetme eîlatı, “akmak” da benzetme yönüdür. Teşbihin dört öğesi de söylendiği için bu teşbihe “teşbih-i mufassal (tam benzetme)” denir.
Benzetme yönünün söylenmediği teşbihe “teşbih-i muhtasar (kısaltılmış benzetme)” denir.
Bayram sabahı otogar mahşer yeri gibiydi.
Bu cümlede otogar, kalabalık olma yönünden mahşer yerine benzetilmiş; ancak benzetme yönü olan “kalabalık” söylenmemiştir. Bu teşbihte “otogar” benzeyen,
“mahşer yeri” kendisine benzetilen, “gibi” benzetme edatıdır. Bu teşbihe “teşbih-i muhtasar (kısaltılmış benzetme)” denir.
Rüya gibi bir yazdı.
Bu cümlede “yaz”, rüyaya benzetilmiş ancak benzetme yönü söylenmemiştir. Bu teşbihte “yaz” benzeyen, “rüya” kendisine benzetilen, “gibi” benzetme edatıdır. Buna “teşbih-i muhtasar (kısaltılmış benzetme)” denir.
Benzetme edatı bulunmayan teşbihe “teşbih-i müekked” denir.
Beşikten başlayıp mezara uzanan Tenha ve korkulu bir köprüdür ömrüm
Cahit Sıtkı Tarancı
Şair, bu dizelerinde ömrü, beşikten başlayıp mezara uzanan tenha ve korkulu bir köprüye benzetiyor. Burada “ömür” benzeyen, “köprü” kendisine benzetilen, “beşikten başlayıp mezara uzanan tenha ve korkulu” da benzetme yönüdür. Bu benzetmede benzetme edatı kullanılmamıştır. Benzetme edatı olmadığı için bu teşbihe “teşbih-i müekked (pekiştirilmiş benzetme)” denir.
Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık
Cahit Sıtkı Tarancı
Şair, bu dizelerinde yalnızlığı geniş, siyah gölgesi hayatını kaplayan, tepesinde kanat germiş bir kartala benzetiyor. Bu teşbihte de benzetme edatı kullanılmamıştır. Bu dizelerdeki teşbihe de “teşbih-i müekked (pekiştirilmiş benzetme)” denir.
Sadece benzetmenin temel unsurlarıyla yani sadece benzeyen ve kendisine benzetilenle yapılan teşbihe “teşbih-i beliğ (güzel benzetme)” denir. Teşbih-i beliğde benzetme yönü ve benzetme edatı söylenmez.
Gümüş bir dumanla kapandı her yer Ömer Bedrettin Uşaklı Şair burada dumanı rengi yönüyle gümüşe benzetiyor. Ancak benzetme yönü ve benzetme edatını söylemeden sadece benzeyen ve kendisine benzetileni söyleyerek teşbih-i beliğ yapıyor. Bu teşbihte “duman” benzeyen, “gümüş” ise kendisine benzetilendir. Yardımcı ögelerse söylenmemiştir.
Yarin dudağından getirilmiş Bir katre alevdir bu karanfil
Ahmet Haşim
Şair bu dizelerinde karanfili kırmızı bir aleve benzetiyor. Buradaki teşbih aslında “alev gibi kırmızı karanfil”dir. “Alev” kendisine benzetilen, “karanfil” benzeyen, “kırmızı” benzetme yönü, “gibi” de benzetme edatıdır. Ancak şair, benzetme yönü ve benzetme edatını söylemeden sadece teşbihin temel öğeleri olan benzeyen ve kendisine benzetileni söyleyerek teşbih-i beliğ yapmıştır.
Servilerin içinde bir alev Emirsultan Ömer Bedrettin Uşaklı Şair burada Emirsultanı servilerin içinde yanan kırmızı, parlak bir aleve benzetiyor. Ancak benzetme yönü ve edatını söylemeden sadece teşbihin temel öğeleri olan benzeyen ve kendisine benzetileni söyleyerek teşbih-i beliğ yapıyor. Burada “Emirsultan” benzeyen, “alev” kendisine benzetilendir.
Sırma kâkül sîm gerden züif tel tel ince bel Gül yanaklı gülgüli kerratli mor hareli
Nedim
Şair, bu dizelerinde “sırma kâkül (saçı gümüş tele benzetiyor)”, “sim gerden (gerdanı gümüşe benzetiyor)” ve “gül yanak (yanağı güle benzetiyor)” olmak üzere üç teşbih-i beliği bir arada yapmıştır.
Bal dudaklım, gül yanaklım Gözlerinde kaldı aklım
Ahmet Ergin
Bu dizelerde “bal dudak” ve “gül yanak” olmak üzere iki teşbih-i beliğ vardır.
Kömür gözlüm, gül dudaklım Sen de bir gün perişan ol
Tavlusunlu Hicrani
Bu dizelerde “kömür gözlü” ve “gül dudaklı” sözlerinde teşbih-i beliğ yapılmıştır.
Sırma saçlım, fidan boylum Gelir salını salını
Tavlusunlu Hicrani
Bu dizelerde “sırma saçlı” ve “fidan boylu” sözlerinde teşbih-i beliğ yapılmıştır.
Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak yönün birden çok olduğu benzetmelere “teşbih-i temsili” denir. Bu tür teşbihlerde ortak yönler sırayla belirtilir. En sonda da temel öge açıklanır.
NEVHA
Feminin rengi aks edip tenine Yeni açmış güle misâl olmuş İn’itâfile bak ne âl olmuş Serv-i sîmin safâlı gerdenine O letâfetle ol nihâl-i revân Giriyor göz yumunca rüyâma Benziyor, aynı kendi hülyâma Bu tasavvur dokundu sevdâma Âh böyle gezer mi hiç cânân? Gül değil arkasında kanlı kefen Sen misin, sen misin garîb vatan?
Namık Kemal
Bu dizelerde “vatan”, sevilen bir kadına benzetilmiştir. Kadın ile vatan arasındaki ortak yönler dile getirildikten sonra benzeyen öge olan “vatan” söylenmiştir.
Tags:Teşbih ya da benzetme nedir?