Antalya bimekan şahıs Kaleiçi sokak arasında ölü bulundu.
Edinilen bilgiye göre, Muratpaşa ilçesi Kaleiçi Barbaros Mahallesi Hamit Efendi Sokak’ta bir şahsın hareketsiz yattığını gören vatandaşlar durumu, Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbarla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde 66 yaşındaki Yaşar Figen’in yaşamını yitirdiğini belirledi. Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri yaptıkları ön incelemede şahısta, herhangi bir darp ve kesici alet izine rastlamadı. Terlikleri yakınında bulunan Figen’in cansız bedeni olay yeri ekiplerinin incelemesinin ardından adli tıp kurumu morguna kaldırıldı. Yaşar Figen’in yaklaşık 3 yıldır Kaleiçi bölgesinde yaşadığı ve çevredeki esnaf tarafından yardımlarda bulunulduğu öğrenildi.
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm Antalya haberleri, bu bölümde seafoodplus.info editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Antalya Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.
Bimekan bulmaca cevapları aşağıda
Bimekan, Bimenşen, Bimil, Bimiz, Bimonthyl, Bimuelos, Bin askerden olusan birliğe tümene verilen ad, Bin beş yüz yıl yaşadığına inanılan efsanevi sümer kralı, Bin can ile, Bin dokuz yüz altmışlı yıllarda doğan ve daha sonra reggaeye dönüşen jamaika müziği, Bin dokuz yüz on iki yılında batan transatlantik, Bin dokuz yüz otuz sekizde doğmuşözellikle ince bir işçiliğin egemen olduğu çanaklarıyla tanınmış kadın seramik sanatçımız, Bin kişilik askeri birliği kumanda eden komutan, Bin metrekarelik bir alan ölçüsü birimi, Bin mısradan meydana gelen manzum eserler, Bin yerinden yamalı derviş hırkası, Bin yılı içine alan zaman dilimi milenyum, Bina eteği etek duvarı veya subasman, Bina girişlerinde elektrik şebeke hattını sigorta sistemi ile düzenleyen kutu, Bina ve ağaç olmayan arazi,
seafoodplus.infoözlükİletişimSitemap
bi mekan: evsiz, mekansız, yersiz, yurtsuz.
bi-vefa: vefasız.
bihter: daha iyi, çok iyi, en iyi.
bile: birlikte, beraber.
bilece: birlikte.
bilekçe: kolbağı, kelepçe.
billah: Tanrı adına içilen ant.
bili: bilgi, ilim.
bilişmek: tanışmak.
bimâr: hasta, sayrı.
bînihayet: sonsuzluk.
birim birim: birer birer.
birke: büyük havuz, gölcük
biryân: kebap, kızartma.
büryân: kebap, kızartma.
bişe: meşe, orman.
biti: mektup, kitab, amel defteri.
bizâr: bezmiş, usanmış.
bizzazure: zaruri olarak.
bor: çukur yer, delik deşik, çorak, ekilmemiş tarla.
boran: rüzgârla karışık kar.
âb: su.
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
ademi: insan, adam.
ağu: zehir.
ahir-kâr: işin sonu.
akl-ı mead: ahirete dönük akıl.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
ama: geyik.
andelip: bülbül, seher kuşu.
arkuru: aykırı, ters
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
avurmak: eğilmek, çevirmek.
ayn-i irşid: irşadın ta kendisi, aydınlatma.
azıtmak: yoldan çıkmak, sapıtmak.
bahâdır: yiğit.
bâran: yağmur
bedirlenmiş: ayın on dördüne benzemiş.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
bider: tohum.
boyağ: boya.
bülbül teki: bülbül gibi.
cicim: örtü ya da perde olarak kullanılan ince kilim.
cırnak: tırnak.
çâk: yarık, yırtık, yırtmaç.
çerviş: yemekteki yağ.
çizmek: çözmek.
daim: sürekli, her an, daima.
davulbaz: büyük davul, davul çalan.
deprenmek: kımıldamak, hareket etmek, sarsılmak.
devinmek: kımıldamak, iki yana dönüp sallanmak.
divan durmak: ayakta saygıyla durmak.
duhan: duman, tütün
eazi: aziz, izzetli, yüksek.
Ehl-i beyt: Hane halkı, Hz. Muhammet'in ailesi. Hz. Muhammet, Hz Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin.
emval: mallar
esma: ismin çoğulu, isimler.
Ezrayıl: Azrail
fena: yok olma, yokluk, geçiş gitme. Tasavvufta maddi varlıktan sıyrılıp Hakk'a ulaşma.
fidanrıar: fidanlar.
gaf: gaflet hali.
gayıtmak: dönmek, geri dönmek.
Geyikli Hasan: On dördüncü yüzyılda yaşamış, Bursa'nın Osmanlılarca ele geçirilmesine katılmış, Baba İlyas dervişlerinden bir Sufi. Geyiklerle gezip arkadaşlık ettiği için bu adı almış.
goynuvan: koynuna.
gulgule: çığlık, gürültü, patırtı.
günüz: gündüz.
hâk: toprak.
hamakat: ahmaklık, anlayışsızlık.
harc: vergi, bir iş için kullanılan madde, bir işe sarfedilen emek, sarf.
hatar: tehlike.
hercai: seafoodplus.infoçbir şeyde kararlı olmayan kimse, gelgeç, yeltek. 2.Aşkta değişken.
Hicret: Memleketten memlekete göç, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi ki İslam takviminde tarih başı sayılır.
hulle donu: cennette hurilerin giyeceği elbise.
ılgar: verilmiş söz, ant.
ıvaz: karşılık, taviz.
muhtesip: belediye başkanının görevi, belediyeye verilen vergi.
ins ü can: insanlar ve cinler.
ivmek: acele etmek.
kahr: kahır, dert.
kanda: nerde, nerede.
kat: ön, huzur.
keffaret: karşılık
kerem: merhamet, bağışlama, onur, lûtuf, iyilik.
kıl ü kal: dedikodu.
kiraman katibi: insanların iki tarafında bulunup, sevaplarını ve günahlarını yazan meleklerin adı.
konalka: konak, konaklama yeri
küfran: iyilik bilmemek, gördüğü iyiliği unutmak, insanlığını unutmak.
lâin: lânetli, kovulmuş, istenilmeyen.
maad: dönülen, dönüp gidilecek yer. ahret, dünyadan sonraki yaşam.
maksut: maksat, amaç.
mazul: çıkarılmış, azledilmiş.
menal: ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk.
metel: şaşkın.
milk: mülk.
muhannet: korkak, alçak, kadın gibi, kalleş.
mübâriz: dövüşçü, kavga eden.
mürde: ölmüş
namlı namlı: öbek öbek, parça parça, bölük bölük.
nerban: deveci.
nuşin: lezzetli, tatlı.
ören: virane.
payvend: köstek, atın ayağına vurulan bağ, bukağı.
pilte: fitil.
rahman: merhamet sahibi, Tanrı.
rıza: memnunluk, istek, arzu.
saddak: doğrulama sözü, doğrudur demek.
salaca: tabut, teneşir.
sayış günü: kıyamet günü.
selîm: doğru, temiz.
seyil: sahil, kıyı.
sim: gümüş, gümüş, tel, ziynet, süs eşyası.
subh: sabah vakti.
sünük: kemik.
Şeddad: Tanrılık davasında bulunan ilk hükümdar. İrem kentinin kurucusu.
şeyda bülbül: gülün sevgisiyle kendini yitirmiş bülbül.
tâat: Tanrı buyrukları, ibadet.
tanış: tanıdık kimse, bildik.
tecdid: yenileme, yeniden yapma.
tevhit: birlemek, Tanrı'yı bilmek.
tûba: cennette bulunduğuna inanılan çeşitli lezzetli yemişler veren bir ağaç.
uğur: ön.
usul: ölçülü, mevzun, uzun, uslu, akıllı.
üşmek: toplanmak.
visâl: kavuşma, sevgiliye kavuşma.
yarağ: gerekli.
yeksan: yerle bir, birlikte, beraber, her zaman, denk, bir, eşit.
yuka: ince.
zâr: ağlama, inleme.
zerrin: altından yapılma, altın görünüşlü, altın renkli.
zülfbend: saç bağı.