Dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken bir kadının suskunluğudur.
Doğuşta her kız çocuğu zayıf narin hassastır.
Hepsinin hayalleri farklıdır.
Kiminin hayali beyaz atlı prens pembe panjurlu evdir.
Kimisinin hayali okuyarak istediği mesleğe sahip olmak,
Ne bileyim anne olmak iyi bir eş, iş kadını olmaktır.
Hiçbiri acılı kötü endişeli korkak bir hayal kurmamıştır.
Oysa hayaller hep yarım kalır
Çocuklarımıza hayatı öğretirken önce mutlu olmaları gerektiğini anlatmayı unutuyoruz.
Erkeklere; “Daha çok okumalısın işin olmalı, çalışman lazım yarın evleneceksin ev geçindireceksin çoluk çocuk bakacaksın” diye söyleyerek, korkutarak büyütüyoruz.
Erkeklerin aklında ise kadın evde oturup tüketen ömür boyu ona bakmak zorunda olduğun biri gözüyle bakılıyor.
Aynı zihniyet kız çocuklarına da “Yok kız kısmı okumaz, okuyup ne yapacak işe girse adı çıkar söz laf olur el alem ne der, alan adam bakar oturup çocuk büyütsün kocasına hizmet etsin” diye cahilce düşüncelerle onları akılları bulanmış olarak yetiştiriyoruz.
Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz derhal kadının hayat şartlarına bakın
Evlenince eşi izin vermez birçok şeye, çalışamazsın, gezemezsin giyemezsin, yasaklarla anlamsız kıskançlıklarla evinde otur çocuk bak bana hizmet et demeye getirirler.
Erkekler çalışmaya, kadınlar hizmet etmeye odaklı şartlandırılıyorlar.
Fark etmeden aslında çocuklarımızı hayattan korkutuyoruz ve koparıyoruz.
Hele evlilik birliği de görücü usulü ile olduysa doğru dürüst birbirini anlamadan dinlemeden yapılmışsa ona da uygun bir kılıf var tabi ki “nikah sevdirir” derler, sonra bekle dur ne zaman sevecek ben zaman seveceğim diye.
Dayatılmış evlilik ve onun omuzlara yüklediği sorumluluklar yorar iki tarafı da monoton bir zaman diliminde yaşam akar gider.
Sonrasında en ufak sözler davranışlar diken olur batar tartışmalar başlar kavgaya şiddete dönüşür ölüme kadar gider.
Adam evliyken sahiplenmez de kadınını, boşanmaya kalkınca da kadın, gurur yapar kaldıramaz.
Şiddete sığınır.
Kadın hayattaki en mükemmel enstrümandır ama ne yazık ki her erkek nota bilmez.
Evlilik kötü gidiyorsa ailelerin ilk tavsiyesi “Çocuk yapın evliliğiniz düzene girer” diye akıl verir,
Çocuk da olur değişen bir şey yoktur hatta dayanamamazlık artar,
Aile yine olaya müdahildir, yeni bir nasihat gelir; “Boşanamazsın çocuk var, hiç babasız anasız büyür mü çocuklar, otur yuvanı bozma” derler.
Ah sonra bir gün bir haberle yanar yürekler, ölümle cinayetle biter sizin zorla direttiğiniz evlilikler, çocuklar yetim öksüz kalmış psikolojisi bozulmuş bir insan, geleceğe dair yıkılmış bütün hayaller ne umut kalmıştır ne de başka bir şey.
Mutsuz bir nesil yetişir.
Bırakın çocuklarınız çocukluğunu gençliğini yaşasın hangi mesleği istiyorsa onu yapsın kızlarınızı okutun kendi ayakları üstünde durabilsinler,
Hayır istemiyorum diyebilsinler.
Bir kadının şımarmasında hiçbir mahsur yoktur.
Zira yerini seven çiçeğin coşkusu her zaman seyredilmeye değerdir.
Güçlü olsunlar.
İstemedikleri bir hayatı yaşamalarına zorlamayın onları.
Evlenirken evin anahtarını hediye edin kızınıza dilediği zaman dönebilsin diye.
Sakarya’nın son dakika haberlerini NetGaste’den takip edin
See this in the appShow more