birlikte kuvvet doğar anlamı / Практический курс турецкого языка (стр. 1 ) | Контент-платформа Pandia.ru

Birlikte Kuvvet Doğar Anlamı

birlikte kuvvet doğar anlamı

2-курс турк тили - копия

Вопрос 44.

Cümleyi uygun ekle tamamlayınız. "Öğrenciler yeni üniversitenin açıl......na katıldılar".

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

– mayı

( )

– ışı

( )

( )

– mek

( )

-meyi

Вопрос 45.

"Işığı söndür....... yattı" cümlesini uygun zarf-fiil ekiyle tamamlayınız.

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

-ip

( )

-en son

( )

-up

( )

-gen

( )

-üp

Вопрос 46.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi zarf-fiil eki almıştır?

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

Ağlayanın malından gülene fayda gelmez.

( )

Defterimi evde unuttum.

( )

Emekli olalı tam sekiz yıl oldu.

( )

Tencereyi ocağa koydum.

( )

Solmuş çiçekleri çöpe attım.

Вопрос 47.

Aşağıdaki fiillerin hangisi birleşik zamanlı bir fiildir?

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

temizledik

( )

sildi

( )

geldiler

( )

oturduk

( )

almıştık

Вопрос 48.

Aşağıdaki fiillerin hangisi birleşik zamanlı bir fiil değildir?

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

yaşamıştı

( )

verecekti

( )

yüzermiş

( )

dinliyordu

( )

gelmemeli

Вопрос 49.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf-fiil eki kullanılmıştır?

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

Ağaçtan yapraklar döküldü.

( )

Adam ceketi giydi.

( )

Her zaman uyanınca beni ararsın.

( )

Onun konuşması beni rahatsız etti.

( )

Selim dans ediyor.

50. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil eki kullanılmıştır?

(Тип: Одиночный выбор, Баллов: 1, Попыток: 1)

( )

Pencereyi siliyor.

( )

Doktor yarın gelir.

( )

Ankara'ya gittiler.

( )

Beyaz elbisemi çok severim.

( )

Derse gelmeyen öğrenciler arkadaşlarından not aldılar.

Kurtların saldırısı

Резервное размещение материалов: Ruindex.net Алфавитный указатель рубрик

МИНИСТЕРСТВО ОБРАЗОВАНИЯ И НАУКИ

РОССИЙСКОЙ ФЕДЕРАЦИИ

ТАТАРСКИЙ ГОСУДАРСТВЕННЫЙ

ГУМАНИТАРНО-ПЕДАГОГИЧЕСКИЙ УНИВЕРСИТЕТ

Р. Х. ХАЛИТОВА, О. В. ШЕМШУРЕНКО

ПРАКТИЧЕСКИЙ КУРС

ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА

УЧЕБНОЕ ПОСОБИЕ

КАЗАНЬ 2007

Рекомендовано кафедрой восточных языков

Татарского государственного

гуманитарно-педагогического университета

в качестве учебного пособия

УДК 809.

, Шемшуренко курс турецкого языка/ Под ред. кандидата филол. наук, доцента .- Казань:ТГГПУ, 2007.- 87с.

Настоящее учебное пособие содержит тексты на турецком языке и разнообразные лексико-грамматические упражнения к ним, направленные на совершенствование навыков практического владения турецким языком и расширение словарного запаса. Пособие может быть использовано на занятиях со студентами лингвистических вузов, изучающими турецкий язык в качестве основной или дополнительной специальности, а также на курсах иностранных языков. «Практический курс турецкого языка» рекомендуется всем лицам, интересующимся турецким языком.

Научный редактор – , кандидат филол.

наук, доцент

Рецензенты: , кандидат

пед.наук, доцент

, кандидат филол.

наук, доцент

© ,

, 2007

Derse Hazırlık

1. Hiç hayvanat bahçesine gittiniz mi? Gittiyseniz hangi hayvanlar dikkatinizi çekti?

2. Sincap gördünüz mü? Gördüyseniz bazı özelliklerini anlatınız?

Sincaplar ve kuşlar

Odam birinci katta. Pencerem bahçenin tenha ve yemyeşil bir köşesine bakar. Yalnız kaldığım zamanlar bu pencerenin önünde oturur, çimenlere, ağaçlara, rüzgâr elinde yaprakların oynamasına bakar, böylece gözlerimi eğlendirirdim. Bu bahçe köşesinde kuşların pencereme kadar yaklaşması ve bir böcek parçası için kanat kanada döğüşmesi ne eğlenceliydi! Hele ağaçlardan inen kına renkli sincabın çimenler üzerinde sıçraya sıçraya gitmesi ikide bir yerde bulduğu yiyeceği elleri arasına alıp, iki ayağı üzerinde kalkması ve küçücük gözleriyle etrafı gözetleyerek kemirmesi ne dinlendirici bir tabiat ve saffet tablosu idi!

Sincapları yakından tanırım. Çocukluğum dağlık, yabanî bir memlekette geçti. Orada biz çocuklara, oyuncak yerine, ayı yavrusu, karaca, tilki veya sincap getirilirdi. Üst katta, sandık odasında, dolaplar arkasında, tilkilerimiz saklanırdı: bahçede büyük bir ağacın gölgesinde esir bir kartal, uçak genişliğindeki kanatlarını germiş, pençelerini tutan koca bir zinciri şangırdatırdı: ayı, homurdanarak bahçenin yüksek duvarları üzerinde dolaşır ve kurşun hızıyla uzaklara taş atardı. Kurnaz ve çevik sincapları evde tutmak değildi; getirdikleri gün boyunlarına geçirdiğimiz parlak çıngıraklı kırmızı tasmalarıyla ellerimizden kaçar ve büyük çitlembik ağacının sık yaprakları içinde kaybolurlardı. Günlerce bahçemizin ağaçları bir yerde durmayan esrarengiz, ince çıngırak sesleriyle çınlar dururdu.

Bu derece korkak bir hayvanın Frankfurt hastahanesi bahçesinde hemen hemen insan bacakları arasında böyle emniyetle dolaşması bana hayret verirdi.

Fakat oralarda bu dostluk yalnız sincaplara has değildir. Umumî parklarda serçeler gelip parmaklara konar, kumrular omuzlara yerleşir, göllerde ve havuzlarda altın gözlü balıklar kendilerine uzanan ele dostça yaklaşırlardı.

Hayvanla insanın bu güzel arkadaşlığına, gördüğüm bütün Avrupa şehirlerinde rastladım. Bu dostluk, bazı yerlerde hayvana bir nevi şımarıklık bile vermiştir.

Venedik’te San Marco meydanında seyyahlar, hatıra fotoğrafı çektirmek için ellerinde yem, güvercinlerin tenezzül edip yaklaşmalarını bekler. Bir gün kuşların iltifatına bir türlü mazhar olmayan şişman bir kadının sinirden hıçkıra hıçkıra ağladığını görmüştüm. Kuşlar her nedense bu kadını sevmemişti.

Ahmet Haşim

(Frankfurt Seyahatnamesi’nden)

A. Sözlük çalışmaları

a) Kelimeler: tenha, saffet, yabanî, homurdanmak ve sincap kelimelerinin anlamlarını öğreniniz. Tenha, saffet ve yabanî kelimelerini cümle içinde kullanınız.

b) Deyimler, gruplar: hayret vermek ve el uzatmak deyimlerinin anlamlarını öğrenip bu deyimlerinin anlamlarını öğrenip bu deyimleri birer cümlede kullanınız.

B. Metnin incelenmesi

1. Yazarın en büyük eğlencesi nedir?

2. Yazar, sincapları nereden tanıyor?

3. Ahmet Haşim’e hayret veren olay nedir?

4. Avrupa’da hayvanlarla insanların dostluğunu anlatan cümleleri gösteriniz?

5. Hayvanlara gösterilen ilgi, onları nasıl etkiliyor?

6. Şişman kadın niçin ağlıyor?

C. Dil ve anlatım

a. ...Çimenlere, ağaçlara, rüzgâr elinde yaprakların oynaşmasına bakar, böylece gözlerimi eğlendirirdim. Bu cümlede geçen ‘gözlerini eğlendirmek’ sözünden ne anlıyorsunuz?

b. Parçada da okuduğunuz gibi, dostluk, bazen hayvanlara bile şımarıklık vermektedir. Aynı durum insanlar arasında da oluyor mu? Örnekleriyle anlatınız?

c. Pencerem, bahçenin tenha ve yemyeşil bir köşesine bakar. Bu cümlede ‘bakar’ sözcüğünün yerine hangi kelimeyi koyabilirsiniz?

D. Tür ve şekil

Okumuş olduğunuz gezi yazısında Ahmet Haşim, hayvanların, insanlarla olan dostluğunu anlatmıştır.

Günümüzde çevre, hızla yok olmaktadır.

Bu durumdan hayvanlar da olumsuz yönde etkilenmektedir. Hayvanların, insanlarla olan dostluğunun devam etmesi için çevreyi koruma adına neler yapılabilir?

F. Yazar hakkında bilgi

Ahmet Haşim ()

Fecr-i Ati edebî topluluğunun en büyük şairdir. Batı anlayışında ilk mısrayı getirmiştir. Sembolist-empresyonist bir şairdir. Haşim, şiir ve nesri (düz yazı) birbirinden kesin çizgilerle ayırır. Ona göre şiir duyulmak için, düz yazı ise anlaşılmak için yazılır.

Eserlerinden Bazıları: Piyale (1928 Şiir), Göl Saatleri (1921 Şiir), Frankfurt Seyahatnamesi (1933 Gezi).

G. Перевести на турецкий язык:

тихий и зелёный уголок сада, радовать взор, то и дело, медвежонок, красные ленточки с колокольчиками, удивлять кого-либо, быть присущим кому-либо, общественные парки, избалованность (распущенность).

Derse Hazırlık

1.Dost sözü ile arkadaş sözü arasında bir fark görebiliyor musunuz?

2.Dostluğun önemi ne zaman ortaya çıkar?

3.Kara gün dostu sözü sizde neleri çağrıştırıyor?

Dostluğun değeri

Hükümdar Debşelim, filozof Beydaba’ya sordu:

- Birbirine en içten bağlı dostların karşılıklı sevgilerini nasıl paylaştıklarını, bundan nasıl yararlandıklarını anlamak istiyorum.

Filozof cevap verdi:

-Akıllı kimse, dostluğu her şeyden üstün tutar. Bir sıkışık durumda dostluk bölüşülür. Güvercin ile fare bunun örneğidir.

Hükümdar sordu:

Bu, nasıl oldu?

Dahar kenti yakınında avı bol bir yer vardı. Avcılar buraya sık sık uğrarlardı. Buradaki iri ve dalları birbirine girmiş gür ağaçlar arasında, özgür kuşlar yaşardı. Bir gün çirkin yüzlü, kötü huylu bir avcı, elinde sopası, sırtında ağı ile ormana girdi; ağını attı, üzerine yem tanelerini serpti, yakın bir yerde saklandı.

Çok geçmeden önde başkanları olduğu halde, bir sürü güvercin alana üşüştü: tuzağı görmeyerek taneleri yemeğe başladılar; ağın içine düştüler. Avcı, sevinç içinde meydana çıktı. Onu gören güvercinler kurtulmak ümidiyle çırpındılar, fakat bu çabalar boşa gitti. Güvercinlerin başkanı bunlara dönerek:

-Felâkete karşı gelebilmek için aramızdaki el birliğini kaybetmeyelim, hiçbirimiz kendi canını arkadaşının canından üstün tutmasın. Hepimiz birlikte hareket ederek tek kuş gibi uçalım: bu sayede hep birlikte kurtulalım, dedi.

Gerçekten güvercinlerin hepsi kendilerini toplayıp kanat birliği yaptılar, birdenbire ağı da taşıyarak gök yüzüne doğru yükseldiler. Avcı yaralacaklarını umarak yükselen kuşların tekrar döneceklerini sandı.

Güvercinlerin başkanı, durumu gözden geçirerek arkadaşlarına döndü. İkinci tedbirini açıkladı:

-Avcı peşimizdedir, böyle açıkta uçarsak bizi görür, nereye konacağımızı anlar. Kapalı yerlerde uçarsak bizi izleyemez, peşimizi bırakmak zorunda kalır. Biz de benim yakın dostum farenin ülkesine gider, orada ağdan kurtuluruz.

Güvercinler, başkanlarının sözünü dinlediler. Avcı da bunları ele geçiremeyeceğini anlayıp geri döndü.

Güvercinler, gide gide farenin bulunduğu yere vardılar, burada yere indiler. Farenin her tehlikeye karşı hazırladığı yüz deliği vardı. Başkan onu adı ile çağırdı:

-Zeyrek!

Fare, derhal koşup geldi, onu ağın içinde görünce şaşırarak sordu:

-Nasıl oldu da bu duruma düştün?

Başkan anlattı:

-Bilmiyor musun? İyi kötü ne varsa hepsi başa gelebilir: Güneş ve Ay bile tutulur.

Bunun üzerine fare, başkanı bağlayan düğümleri kemirmeğe başladı. Başkan buna razı olmadı:

-Önce öteki güvercinleri kurtar, sonra bana gel, dedi.

Fare bu söze aldırmadı, başkanın dayatması üzerine:

-Sen kendine acımıyor musun? Nefsinin hakkını gözetmiyor musun? dedi.

Başkan anlattı:

-Beni kurtarmakla işe başlarsan belki de yorulur, gevşersin, belki de onları kurtarmakta yavaşlarsın. Fakat ötekilerle işe başlarsan, yorulsan bile dostun olan birini ağ içinde bırakmağa razı olmazsın, dedi.

Fare:

-İşte, dedi, bu düşünce sana olan sevgimi atıracak bir davranıştır. Büyük bir istekle bütün ağı kemirmeğe başladı ve çok geçmeden bitirdi.

Güvercinler, sevinçle havalanarak yurtlarına döndüler.

Sözlük çalışmaları

Kelimeler: hükümdar, paylaşmak, fare, gür, huy, sopa, ağ, üşüşmek, tuzak, felâket, ummak, şaşırmak, düğüm, kemirmek, dayatmak ve gevşemek kelimelerinin anlamlarını sözlükten bulunuz. Huy, üşüşmek, felâket, ummak, tuzak ve sopa kelimeleriyle birer cümle kurunuz.Deyimler, gruplar: içten bağlanmak, karşı gelmek, boşa gitmek, kanat birliği yapmak deyimlerinin anlamlarını öğreniniz. Bu deyimleri kullanarak birer cümle kurunuz.

Metnin incelenmesi

1. Hükümdar Debşelim’in, filozof Beydaba’dan öğrenmek istediği nedir?

2. Beydaba’nın anlattığı hikâyede avcı, güvercinleri nasıl yakalıyor?

3. Güvercinler başkanının felâketten kuetulabilmek için önerdiği çare nedir?

4. Avcı, ağ ile birlikte havalanan güvercinlerin peşinden niçin gitmektedir?

5. Güvercinler başkanının ağdan kurtulmak için önerdiği ikinci çare nedir? Bu öneri sonuç veriyor mu?

6. Güvercinler başkanı, kendini bağlayan düğümleri, farenin kemirmesini niçin istemiyor?

Dil ve anlatım

a. ‘Felâkete karşı gelebilmek için aramızdaki el birliğini kaybetmeyelim’ cümlesindeki el birliğini kaybetmeyelim sözleri yerine, aynı anlamı karşılayacak kelimeler bulunuz.

b. El birliğini kaybetmeyelim ve kanat birliği yapalım sözlerini anlam bakımından karşılaştırınız.

c. Bir parçadaki temel fikre ana fikir denir. Buna göre ‘Dostluğun Değeri’ parçasındaki temel düşünce (ana fikir) nedir?

Tür ve şekil

a) Mensur (düz yazı) bir fabl okudunuz. Okuduğumuz fablda dostluğun önemi vurgulanmıştır. Metinde, birlikten kuvvet doğar, düşüncesi işlenmiştir.

b) Fabllarda, hayal öğesi (unsuru) bir araç, ahlâk dersi ise asıl amaçtır.

c) Fablların hayalî kişileri ve olayları altında her zaman gerçek kişiler, gerçek olaylar gizlidir.

d) Siz de, birlikte hareket etme, dostluğun önemi konusunda söylenmiş sözlerini araştırınız.

E. Tartışma

-Bilmiyor musun? İyi, kötü ne varsa hepsi başa gelebilir. Güneş ve Ay bile tutulur. Bu sözlerin ne anlama geldiğini sınıf içinde tartışınız.

F.Перевести на турецкий язык:

Противостоять беде (несчастью), спастись, делать что-либо сообща (сотрудничать), полагать, считать, быть вынужденным делать что-либо, согласиться на что-либо, жалеть (сожалеть).

Derse Hazırlık

Kurt nasıl bir hayvanıdır? Hangi özellikleriyle tanınır?Kurtla ilgili bildiğiniz ata sözleri varsa söyleyiniz?

Arkamızdan gelen kiracı, bu son uğultuyu işitince, kısa ve kuru bir sesle bağırdı:

-Kurtlar geliyor! Dikkat edin; bütün hızınızla haydi!

İhtiyar adam adeta şaşırmıştı:

-Kurtlar mı? Nerede? Hani? diye kekeliyordu.

Kiracı, arkamızdan atları hızla kırbaçlıyordu. Sesinin boğukluğunu muhafaza ederek soluyordu.

-Bizi gördüler! Arkamıza düştüler! Haydi, beyim hayvanları biraz daha mahmuzla, haydi!

Artık can korkusu baş göstermişti. Hayvanlar bile kulaklarını dikerek delicesine koşuyorlardı. Gerimizde hiç eksilmeyen bir kurt uğultusu vardı. Sanki kulaklarımızın içinde bir hayvan sürüsü haykırıyor. İçimiz sivri tırnaklar ve keşkin dişlerle tırmalanıp koparılıyordu.

Kar yine durmadan yağıyordu. Hızla gelip geçerken yüzüme parça parça kar taneleri doluyor. Korkunun, kurtulmanın ateşinde, yine dizi dizi su halinde çenelerimize doğru eriyip akıyordu. Kirpiklerimiz beyaz beyaz olmuştu. Gözlerimizi açamıyorduk. Yarı kapalı göz kapaklarımızın arasından önümüzü, bir adım ilerimizi görmeğe çalışıyorduk.

Aman yarabbi... Korku ne müthiş şeymiş! İnsan bir hayvan haline geliyor! Tıpkı bir dağ geyiği gibi, bir ceylan gibi ta uzaklardan gördüğümüz ufacık bir avcı sürüsünden canımızı parçalarcasına kaçıyorduk.

Atlar, terlemeye, köpüklenmeye başlamıştı. Deli gibi koşuyor, sık sık korkulu nefeslerle soluyorlardı.

Kurt sesleri gerimizde yaklaşır gibi oluyordu. Her an ensemizin bir kurt ağzı ile dişleneceğini, sırtımıza iri bir kurdun sıçrayacağını bekliyorduk. Derimiz, soğuk soğuk ürperiyordu. İhtiyar adam hayvanının boynuna yarı eğilmiş bir halde idi. Dizginlere sıkı sıkı yapışmış, başı, kıvırcık tüylü paltosunun yakaları arasında kaybolmuştu. Uzaklardan bir çığ inişi halinde garip ve korkunç sesler gelmeğe başlamıştı. Donmuş kar yığınları arasında sıçrayan atların nal sesleri, solumaları ıkınıp acı acı kişneyişleri arasında bu ses, bir türlü anlaşılmıyor, uzanıp kıvrılan helezonlar halinde kulaklarımıza çarpıyordu.

Kiracılardan biri birdenbire yürek paralayıcı bir cığlık kopardı:

-Heyyy... Kurtlar göründü!.. Haydi basın mahmuzlara... Bırakın gemleri be... Geride kalan yandı!

Bir anda başımı çevirerek geriye baktım. İndiğimiz bayırın ta üstünden birer nokta halinde karartılar geliyordu. Keskin ve kuru kurt sesleri dalga dalga havaya çarpıyor, dağılıp parçalanıyordu. At başı gelen kiracım, artık korkusunu gizleyemiyor, çenesini duru beyaz hayvanının boynuna yapıştırıp soluyordu:

-Haydi gülüm. Haydi tosunum, haydi aslanım!

Ufak bir dönemeci döndük... Kısa bir bayırı daha çıkmağa başladık. Önde giden kiracı haykırıyordu:

-Basın hayvanlara!.. Korkmayın ha gayret... Çeyrek saat sonra köye gideriz. Bırakın gemleri!.. Sıkın kendinizi!

Kısa bayırı tırmandıktan sonra, geriden gelen kurt sürüsünü görebiliyorduk tam olarak. Azgın azgın durmadan koşuyorlardı. Ara sıra başlarını göğe kaldırarak uluyor, kar yığınları arasında birer sinek gibi uçuşuyorlardı.

Zavallı hayvanlarımız, artık iyice huylanmışlardı. Geriden gelen ölüm tırpanlarından, ileri doğru bütün hızlarıyla, soluyarak kaçıyorlardı.

Düz bir yoldan bütün hızımızla, koşarken birdenbire keskin bir çığlık koptu ve ihtiyar adam bir anda atından aşağı yuvarlandı.

-Uaay Allah’ım!..

Başımı dehşetle geriye çevirdim. Müthiş, müthiş, müthiş şey..! Bir ceviz büyüklüğünde karlı yoldan koşan ihtiyar birdenbire yere kapaklandı ve az gerisinden gelen kara ve korkunç kurt sürüsü bir anda üzerine üşüştü.

R. Şevki Yeşim

(İçimizden Biri’nden - 1934)

A. Sözlük çalışmaları

a) Kelimeler: mahmuzlamak, çığ, dehşet, üşüşmek ve tırpan kelimelerinin anlamlarını sözlükten bulup bu kelimeleri cümle içinde kullanınız.

b) Deyimler, gruplar: can korkusu, baş göstermek ve çığlık koparmak deyimlerinin anlamlarını öğrenip bu deyimleri cümle içinde kullanınız.

B. Metnin incelenmesi

1. İhtiyarın kekelemesinin sebebi nedir?

2. Kurtların saldırısı atları da etkiliyor mu? Nasıl?

3. İnsanlar, niçin soğuk bir ürperti içindedirler?

4. Kiracılar, hayvanlara nasıl sesleniyor? Sebebi nedir?

5. İhtiyar adamın kurtlar tarafından parçalandığını hangi sözlerden anlıyorsunuz?

C. Dil ve anlatım

a. ‘Korku ne müthiş bir şeymiş! İnsan, bununla bir hayvan haline geliyor! Tıpkı bir dağ, geyiği gibi, bir ceylan gibi ta uzaklardan gördüğümüz ufacık bir avcı sürüsünden, canımızı parçalarcasına kaçıyorduk.’ Yukarıdaki cümlede yer alan benzetmeleri gösteriniz.

Из за большого объема этот материал размещен на нескольких страницах:
1 234567

Заказать написание учебной работы

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir