biz bir ölür bin diriliriz pir sultan abdal / pir sultan abdal - sayfa 3 - uludağ sözlük

Biz Bir Ölür Bin Diriliriz Pir Sultan Abdal

biz bir ölür bin diriliriz pir sultan abdal

Pir Zöhre Ana Forum > Alevilik Genel > Alevi Türküleri ,Alevi Deyişleri ,Alevi Semahları > Pir Sultan Abdal'ın Nefesleri (halk dilinde şiirleri)


PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Pir Sultan Abdal'ın Nefesleri (halk dilinde şiirleri)



donanma44

26-07-2013, 02:33

Pir Sultan Abdal'ın Nefesleri (halk dilinde şiirleri)

Yol içinde yol ararsan
Yol Muhammed Ali'nindir
Yetmisiki dil içinde
Dil Muhammed Ali'nindir

Hani bizden evvel gelen
Bes vaktini tamam kilan
On parmagi pinar olan
El Muhammed Ali'nindir

Varma cahilin yanina
Ugrarsin serrin seline
Lanet Yezid'in canina,
Tem Muhammed Ali'nindir

Söyler Pir Sultan'im söyler,
Hakk'in birligini birler
Dogmus alemlere parlar,
Nur Muhammed Ali'nindir

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:34

Uyur iken uyardilar
Diriye saydilar bizi
Koyun olduk ses anladik
Sürüye saydilar bizi

Halimizi hal eyledik
Yolumuzu yol eyledik
Her çiçekten bal eyledik
Ariya saydilar bizi

Hakk'in yoluna dizildik
Dost defterine yazildik
Bal olduk serbet ezildik
Doluya saydilar bizi

Pir Sultan Abdal'im sunda
Çok keramet var insanda
O cihanda bu cihanda
Veliye saydilar bizi

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:35

Su kanli zalimin ettigi isler
Garip bülbül gibi zareler beni
Yagmur gibi yagar basima taslar
Dostun bir fiskesi yaralar beni

Dar günümde dost düsmanim bell'oldu
Bir derdim var ise simdi ell'oldu
Ecel fermani boynuma takildi
Gerek asa gerek vuralar beni

Pir Sultan Abdal'im can göge agmaz
Hakk'tan emr'olmazsa irahmet yagmaz
Su ellerin tasi hiç bana degmez
Ille dostun gülü yaralar beni

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:36

Yine mihman gördüm gönlüm saz oldu
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz
Kar kis yagar iken bahar yaz oldu
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz

Misafir gelirse kismeti bile
Misafir Hizir'dir özürünü dile
Büyük küçük ani hep Hizir bile
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz

Bir eve kahr olsa misafir gelmez
Çalissa çirpinsa eksigi bitmez
Çagirsa bagirsa bir ere yetmez
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz

Misafir ask kapisinin dilidir
Hizir misafirin gonca gülüdür
Tanri misafiri Sah'im Ali'dir
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz

Himmet eyle pirim misafir gele
Yavan yasik yiyip yüzümüze güle
Pir Sultan uguru tut sen gel eve
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:36

Su karsiki karli dagi gördün mü
Rüzgarini bulmus eriyip gider
Akan sularindan ibret aldin mi
Yüzünü yerlere sürüyüp gider

Sürünün önünde giden avcilar
Sicak sicak günde yakar günesler
Evvel ezel yemis veren agaçlar
Anlar da kalmamis kuruyup gider

Kadirsin Allah'im sen de kadirsin
Üstümüze dört direkli çadirsin
Çagirdigimiz yerde hazir nazirsin
Cümlemiz üstüne yürüyüp gider

Deryamiz derindir bizim boylanmaz
Bin nasihat etsen biri dinlemez
Gidi merkep hiçbir yere baglanmaz
Basinda yulari sürüyüp gider

Pir Sultan'im söyler sözü özünden
Asikin sakinir iki gözünden
Olur olmaz münkirlerin sözünden
Eksilmez gölümüz kuruyup gider

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:37

Seyyah olup su alemi gezerim
Bir dost bulamadim gün aksam oldu
Kendi efkarimca okur yazarim
Bir dost bulamadim gün aksam oldu

Iki elim kalkmaz oldu dizimden
Bilmem amelimden bilmem özümden
Akittim kanli yas iki gözümden
Bir dost bulamadim gün aksam oldu

Yine boralandi daglarin basi
Akittim gözümden kan ile yasi
Emaneti alir ol veren kisi
Bir dost bulamadim gün aksam oldu

Bozuk su cihanin pergeri bozuk
Yaziktir su geçen ömüre yazik
Tükendi daneler kalmadi azik
Bir dost bulamadim gün aksam oldu

PIR SULTAN'im eydür ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum çullar geydim bir zaman
Bir dost bulamadim gün aksam oldu

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:37

Sultan suyu gibi çaglayip akma
Erilir gam yeme divane gönül
Er basimda duman, dag basinda kis
Erilir gam yeme divane gönül

Yikilir mi Hakk'in yaptigi havuz
Sah-i merdaninin, biz de kilavuz
Üç günlük dünyada, su yahsi yavuz
Erilir gam yeme divane gönül

Pir Sultan Abdal'im, sirdan sirada
Bu is böyle oldu, kalsin burada
Cümlemiz niyetlendigi murada
Erilir gam yeme divane gönül


PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:38

Sordum sari çigdeme
Sen nerede kislarsin
Ne sorarsin hey dervis
Yer altinda kislarim

Sordum sari çigdeme
Yer altinda ne yersin
Ne sorarsin hey dervis
Kudret lokmasi yerim

Sordum sari çigdeme
Senin benzin ne sari
Ne sorarsin hey dervis
Hak kokusu çekerim

Sordum sari çigdeme
Anan baban var midir
Ne sorarsin hey dervis
Anam yer babam yagmur

Sordum sari çigdeme
Sende kardeslik var mi
Ne sorarsin hey dervis
Ben erlerle kardesim

Pir Sultan erenlerle
Yüzü dolu nurlarla
Ak sakalli pirlerle
Çigdemde dervislik var

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:39

ALÇAKTA YÜKSEKTE YATAN

Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetisin imdada aldi dert beni
Basimi alip hangi yere gideyim
Gittigim yerlerde buldu dert beni

Oturup benimle ibadet kildi
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalin kiliç olup üstüme geldi
Çaldi bölük bölük böldü dert beni

Üstümüzden gelen boran kis gibi
Yavru sahin pençesinde kus gibi
Seher çagi bir korkulu düs gibi
Çagirta çagirta aldi dert beni

Abdal Pîr Sultan'im gönlüm hastadir
Kimseye diyemem gönlüm yastadir
Bilmem deli oldu bilmem ustadir
Söyle bir sevdaya saldi dert beni

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:40

Ben dervisim diye gögsün gerersin
Hakk'i zikretmeye dilin var midir
Sen kendini görsene ilden n'ararsin
Hâli hâl etmeye hâlin var midir

Birgün balik gibi aga sararlar
Mürsidinden rehberinden sorarlar
Tütsü yakip köse köse ararlar
Ben ariyim dersin balin var midir

Dertli olmayanlar derde yanar mi
Tahkik dervis ikrarindan döner mi
Her bir uçan gül dalina konar mi
Ben bülbülüm dersin gülün var midir

Pîr Sultan'im senin derdin desilmez
Derdi olmayanlar derde düs olmaz
Mürsidsiz rehbersiz yollar asilmaz
Mürsid eteginde elin var midir

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:40

pir sultan abdalın nefesleri (halk dilinde şiirleri)

BIR NEFESCIK SÖYLEYELIM

Bir nefescik söyleyelim
Dinlemezsen n'eyleyelim
Ask deryasin boylayalim
Ummana dalmaya geldim

Ask harmaninda savruldum
Hem elendim hem savruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yetmeye geldim

Ben Hakk'in ednâ kuluyum
Kem damarlardan biriyim
Ayn-i cem'in bülbülüyüm
Meydana ötmeye geldim

Ben hak ile oldum asna
Kalmadi gönlümde nesne
Pervaneyim atesine
Oduna yanmaya geldim

Pîr Sultan'im yeryüzünde
Var midir noksan sözümde
Eksiklik kendi özümde
Dârina durmaya geldim

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:41

KUL OLAYIM KALEM TUTAN ELINE

Kul olayim kalem tutan eline
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz
Sekerler ezeyim sirin diline
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz

Allahi seversen kâtip böyle yaz
Dün ü gün ol Sah'a eylerim niyaz
Umarim yikilir su kanli Sivas
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz

Sivas illerinde zilim çalinir
Çamli beller bölük bölük bölünür
Ben dosttan ayrildim bagrim delinir
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz

Münafikin her dedigi oluyor
Gül benzimiz sararuban soluyor
Gidi Mervan sâd oluban gülüyor
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz

Pir Sultan Abdal'im hey Hizir Pasa
Gör ki neler gelir sag olan basa
Hasret koydu bizi kavim kardasa
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:42

YALAN DÜNYA

Yürü bire yalan dünya
Yalan dünya degil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya degil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kiyamete
Kalan dünya degil misin

Tanri'nin Aslan'in alan
Düldül'ü daglara salan
Yedi kere issiz kalan
Kalan dünya degil misin

Bak su k isa, bak su güze
Ciger kebab oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya degil misin

PIR SULTAN'im ne yatarsin
Kurmus çarkini dönersin
Ne konarsin. ne göçersin
Kalan dünya degil misin

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:42

Bir güzelin asigiyim, erenler
Onun için tasa tutarlar beni
Gündüz hayalimde gece düsümde
Kumdan kuma savuruyor yel beni

Al gül olsam al gerdana takilsam
Kemer olsam ince bele sarilsam
Köle olsam pazarlarda satilsam
Yarim deyi al sinene sar beni

Abdal Pir Sultan'im gamzeler oktur
Hezaran sinemde yaralar çoktur
Benim senden özge sevdigim yoktur
Inanmazsan git Allah'a sor beni

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:43

Bir yavru yolladim gurbet ellere
Emaneti sana boz atli Hizir
Seni bekçilerler nice ellere
Emaneti sana boz atli Hizir

Nice günler gördüm bahti karali
Nice günler gördüm dertli çareli
Bir yavru yolladim yürek yarali
Emaneti sana boz atli Hizir

Hak'tan bize bizden halka zulüm yok
imanim var vadesize ölüm yok
Senden baska kanadim yok kolum yok
Emaneti sana boz atli Hizir

Pir Sultan Abdal'im böyle m'olacak
Beklerim yollarin yavrum gelecek
Anali babali murad alacak
Emaneti sana boz atli Hizir

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:43

Derdim çoktur hangisine yanayim
Yine tazelendi yurek yarasi
Ben bu derde nerden derman bulayim
Meger Sah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül cevreyleme güle yaziktir
Çok hasretlik çektim bagrim eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi

Benim uzun boylu serv-i çinarim
Yüregime bir od düstü yanarim
Kiblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabimdir iki kasin arasi

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayilmaz
Münkir üflemekle çirag söyünmez
Tutusunca yanar askin çirasi

PİR SULTAN'im kati yüksek uçarsin
Selamsiz sabahsiz gelir geçersin
Asik muhabbetten niçin kaçarsin
Böyle midir ilimizin töresi

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

26-07-2013, 02:45

Koyun beni Hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Benim pirim gayet ulu kisidir
Yediler ulusu, kırklar esidir
Oniki imamın server başıdir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa
Iste kemend, iste boynum asarsa
Iste hançer, iste kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Ulu mahşer günü olur divan kurulur
Suçlu, suçsuz gelir anda derilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Pir Sultan'im arsa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

PİR SULTAN ABDAL


donanma44

13-08-2013, 22:44

Dünyadan el çek ey divane gönlüm,
Ulaş bir üstada er ile görüş.
Mürşidin nazarından yad edersen,
İkilikten geçip bir ile görüş.

Mürşide yüzünü sürmek dilersen,
Emrine zatına ermek dilersen,
Hakk’ın cemalini görmek dilersen,
Nur ile nur olup sır ile görüş.

Sen nefsini öldür olagör yeksan,
Erler meydanında olagör kurban.
Yedi iklim, dört köşede lamekan,
Erenlerin sırrı nur ile görüş.

Aşık-ı sadıklar ölegelmiştir,
Ağlayanlar bir gün gülegelmiştir.
El ele el Hakk’a yola gelmiştir,
Tanı kendi özün pir ile görüş.

Pir Sultan’ım kemter kuldur Şah’ına,
Hünkar Hacı Bektaş nazargahına.
Deli gönül hak ol düş dergahına,
Er olayım dersen er ile görüş.

Pir Sultan Abdal


Hak Nasip Eylese Dergaha Varsam

Hak nasip eylese dergaha varsam
Bir dem divanına dursam ya Ali
Eğilsem eşiğine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali

Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Zerrece gelmezdi gönlüme güman
Ali'm Düldül'e bindiği zaman
Önünce Kanber'in olsam ya Ali

Kanber gibi hizmetine yeldirsen
Bir dem ağlatırsan bir dem güldürsen
Çekip Zülfikar'ın beni öldürsen
Elim eteğinden çekmem ya Ali

Çeker miyim eteğinden elimi
Hak katında kabul ettim ölümü
Doğru sürsek erenlerin yolunu
Mümince kulların sevsem ya Ali

Mümin olan neresinden bellidir
Hakk'ı söyler nefesinden bellidir
Erenlerin demi gonca güllüdür
Tomurcuk güllerin dersem ya Ali

Mümin olan müslimini yetirse
Yetirse de ayn-ı ceme getirse
Dizini dizime verip otursa
Doyunca yüzüne baksam ya Ali

Pir Sultan'ım niyaz eyle pirine
Umarım ki dergah gire kalbine
İnandın mı Hak Muhammed Ali'ye
Bir gün fırsat elden gider ya Ali

Pir Sultan Abdal


([Only Registered Users Can See Links])


İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni...
Hızır Paşa bir gün Pir Sultan Abdal’ı huzuruna çağırtır. Pir Sultan o sırada dergâhta halkla sohbet etmektedir. Askerler köye gelmeden onların geleceğini anlar. Allah tarafından kendisine ayan olur. Dergâhtakilere,

• Onlar gelmeden, ben gideyim, der.
Musahibİ Ali Baba da:
• Pirim sen kal, ben giderim. Sen gidersen köyümüz dağılır,
der. Pir Sultan Abdal ise, Ali Baba’ya:
• Sen Hızır’ın zulmüne dayanamazsın, der. Ali Baba, yine de gider. Ali Baba giderken köyün girişinde askerlerle karşılaşır. Askerlere:

• Kimi arıyorsunuz? Niçin geldiniz? Diye sorar. Askerler de:
• Pir Sultan Abdal’ı almaya geldik, der. Ali Baba bunun üzerine:
• Pir Sultan Abdal benim. Hızır beni niçin istemiş?
Diye sorar. Askerler, Ali Baba’ya şu cevabı verir:
• Bunu bilmeyecek ne var... Ya asacak, ya zindana atacaktır,
derler. Bunları duyan Ali Baba, kendisinin Pir Sultan olmadığını, Pir Sultan’ın köyde olduğunu söyler. Askerler köye girip Pir Sultan Abdal’ı köyden alırlar ve yola koyulurlar.

Hızır Paşa, Pir Sultan’ı darağacına gönderirken, çevrede biriken halka zorla Pir Sultan’ı taşlattırır. Pir Sultan’ın musahibi Ali Baba, taş atmaya kıyamadığı için yolda topladığı kır çiçeklerini pirine atar. Ali Baba’nın bu davranışı Pir Sultan’ı yürekten yaralar. Bunun üzerine aşağıdaki deyişi söyler:

"Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz
Hakk’tan emr olmazsa irahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni"


İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni...
Hızır Paşa bir gün Pir Sultan Abdal’ı huzuruna çağırtır. Pir Sultan o sırada dergâhta halkla sohbet etmektedir. Askerler köye gelmeden onların geleceğini anlar. Allah tarafından kendisine ayan olur. Dergâhtakilere,

― Onlar gelmeden, ben gideyim, der.
Musahibİ Ali Baba da:
― Pirim sen kal, ben giderim. Sen gidersen köyümüz dağılır,
der. Pir Sultan Abdal ise, Ali Baba’ya:
― Sen Hızır’ın zulmüne dayanamazsın, der. Ali Baba, yine de gider. Ali Baba giderken köyün girişinde askerlerle karşılaşır. Askerlere:

― Kimi arıyorsunuz? Niçin geldiniz? Diye sorar. Askerler de:
― Pir Sultan Abdal’ı almaya geldik, der. Ali Baba bunun üzerine:
― Pir Sultan Abdal benim. Hızır beni niçin istemiş?
Diye sorar. Askerler, Ali Baba’ya şu cevabı verir:
― Bunu bilmeyecek ne var... Ya asacak, ya zindana atacaktır,
derler. Bunları duyan Ali Baba, kendisinin Pir Sultan olmadığını, Pir Sultan’ın köyde olduğunu söyler. Askerler köye girip Pir Sultan Abdal’ı köyden alırlar ve yola koyulurlar.

Hızır Paşa, Pir Sultan’ı darağacına gönderirken, çevrede biriken halka zorla Pir Sultan’ı taşlattırır. Pir Sultan’ın musahibi Ali Baba, taş atmaya kıyamadığı için yolda topladığı kır çiçeklerini pirine atar. Ali Baba’nın bu davranışı Pir Sultan’ı yürekten yaralar. Bunun üzerine aşağıdaki deyişi söyler:

"Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz
Hakk’tan emr olmazsa irahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni"


Ayrılık Derdinin Dermanı Nedir

Uğrum sıra giden Boz Atlı Hızır
Ayrılık derdinin dermanı nedir
Şu iki aleme olmuşsun nazır
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Sığanmıştır ağca kolda bilekler
Hak katında kabul olsun dilekler
Arş yüzünde secde kılan melekler
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Küseyim de ben yarime küseyim
Siyah zülfün mah yüzüne asayım
Kerbela'da yatan İmam Hüseyin
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Hani şu dünyanın toprağı taşı
Akıttım gözümden kan ile yaşı
Urum illerimin Hacı Bektaş'ı
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Ak saya giyinmiş incedir beli
Ben pirimi gördüm tatlıdır dili
Allah'ın arslanı Hazret-i Ali
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Gıcılar da dağlar başı gıcılar
Çıkmaz oldu içerimden acılar
Arafat Dağı'ndan gelen hacılar
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Dünyayı sorarsan bir dipsiz anbar
Ali'nin yoldaşı Zülfikar Kanber
Kabe'yi yaptıran Halil Peygamber
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Deryanın yüzünde dönen üç gemi
Yiyelim içelim sürelim demi
Geminin sahibi ol Hızır Nebi
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Pir Sultan Abdal'ım içtim cür'adan
Okudum ağını bilmem karadan
Yeri göğü cüml'alemi Yaradan
Ayrılık derdinin dermanı nedir










Pir Sultan Abdal


VİRAN BAHÇELERDE BÜLBÜL ÖTER Mİ ([Only Registered Users Can See Links])
Viran bahçelerde bülbül öter mi?
Gönül eğlencesi gül olmayınca.
Merhemsiz yareler onar biter mi?
Bir gerçek veliden el olmayınca.

Nefse uyan Hakk'a uymuş değildir,
Gaziler namazın kılmış değildir.
Bu gezen abdallar derviş değildir,
Arkasında hırka şal olmayınca.

Tabip olmayınca yaram sarılmaz,
Mürşit olmayınca pire varılmaz.
Yüz bin asker olsa yezit kırılmaz,
Eli Zülfikarlı Al(i)'olmayınca.

Bu aşk meydanında bir divan olur,
O meydana düşen nevcivan olur.
İtikatsiz talip boş kovan olur,
Vızılar arısı bal olmayınca.

Değme arif bunu böyle bilemez,
Bilse dahi yine arif olamaz.
Her dede ölüyü diri kılamaz,
Hünkar Hacı Bektaş Veli olmayınca.

İki melek gelir sual sorarlar,
Dökerler hurcunu, gevher ararlar.
Bir kılın üstüne köprü kurarlar,
Geçemezsin Hakk'a kul olmayınca.

Pir Sultan'ım baştan dalga aşırır,
Bu aşkın dolusu aşka düşürür.
Her bildiğin rehber çiğ mi pişirir?
Yanıp ateşlere kül olmayınca.

Pir Sultan Abdal


Hızır Paşa’nın zulmü var ise
Ne yapayım benim de bir ahım var
Senin tuğlu padişaın var ise
Benim arkam kal’em bir Allahım var

Şol icra Tanrısı yatmaz uyumaz
Kimsenin hakkını kimsede komaz
Hünkar sağır olmuş ünümü duymaz
Masumlar boğdurur padişahım var

Gönül verdim ikrar verdim Hayder’e
Geçmem beni etseler pare pare
İrafizi deye çektiler dare
Acab benim bunda ne günahım var

Pir Sultan Abdal’ım yedullahımız
Batına hükmeder padişahımız
Sahib çıkar miskin kul(a) Allahımız
Şefaat edecek güzel şahım var

Pir Sultan Abdal


Ah Hüseyin Vah Hüseyin

Alemlerin serverisin
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Hasan, Hüseyin'in yari
Muhammed'in gözü nuru
Hem Ali'nin yadigarı
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Zuhur oldun İmam Zeynel
Muhammet Bakır'dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

İmam Cafer'dir yarimiz
Musa-i Kazım şahımız
Budur şems ile mahımız
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Ali Musa ilim hüner
Muhammet Taki el sunar
Hüseyin'im deyip yanar
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Ali Taki, Hasan Asker
Muhammet Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Pir Sultan haber ([Only Registered Users Can See Links]) ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar, hem gülistan
Ah Hüseyin, vah Hüseyin











Pir Sultan Abdal


Bir Gece Muhammet




Bir gece Muhammet evde yatarken
Üç melek geldi de nida getirdi
Selman'ın şeklinde bir oğlan girdi
Ne güzel izzetle sala getirdi

Muhammet oğlana yerini verdi
Geçti oğlan seccadeye oturdu
Cebrail oğlandan nişan istedi
Zühre yıldızını alna getirdi

Bu oğlanın Ali olduğun bildiler
Aman mürvet deyü dara durdular
Özlerinden hayli sitem sordular
Cebrail Cennet'ten elma getirdi

Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı
Bir paresin Şah'ım nuş edip kandı
Üçünü melekler Hakk'a götürdü

Bak Bari Taala hoş nazar kıldı
Yed'iklim çar köşe Ali'ye verdi
Biri Düldül biri Zülfikar oldu
Fatma da Kanber'i ana götürdü

Pir Sultan'ım eydür gitti gelenler
Arayrp özünde gevher bulanlar
Muhammet Ali'yle arşa duranlar
Cümle melekleri ceme götürdü








Pir Sultan Abdal


FadimeBK

19-06-2014, 22:00

Bir Gece Muhammet




Bir gece Muhammet evde yatarken
Üç melek geldi de nida getirdi
Selman'ın şeklinde bir oğlan girdi
Ne güzel izzetle sala getirdi

Muhammet oğlana yerini verdi
Geçti oğlan seccadeye oturdu
Cebrail oğlandan nişan istedi
Zühre yıldızını alna getirdi

Bu oğlanın Ali olduğun bildiler
Aman mürvet deyü dara durdular
Özlerinden hayli sitem sordular
Cebrail Cennet'ten elma getirdi

Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı
Bir paresin Şah'ım nuş edip kandı
Üçünü melekler Hakk'a götürdü

Bak Bari Taala hoş nazar kıldı
Yed'iklim çar köşe Ali'ye verdi
Biri Düldül biri Zülfikar oldu
Fatma da Kanber'i ana götürdü

Pir Sultan'ım eydür gitti gelenler
Arayrp özünde gevher bulanlar
Muhammet Ali'yle arşa duranlar
Cümle melekleri ceme götürdü








Pir Sultan Abdal










Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı



Bu nefeste de geçtiği gibi elmayı 4'e bölüp dağıtmak sevapmış.


Kaynat muhabbetin kazanın kaynat
Bir nasihat eyle dostlara dinlet
Gevher deryasında gevher al da sat
Azizim sultanım sen safa geldin

Sohbette hezaran muhabbet açar
Mümin kullarına Hak rahmet saçar
Yari olan yarinden geçer
Azizim sultanım sen safa geldin

Yari olan arar yarini bulur
Eser bad-ı saba gönlüm de farır
Yükün katerlenmiş Nevruz'dan gelir
Azizim sultanım sen safa geldin

Abdal olan giyer hırkayı şalı
Yar için çekeriz ah ile zarı
Er irfan ceminde süreriz demi
Azizim sultanım sen safa geldin

Pir Sultan Abdal'ım ağladım güldüm
Yardan ayrılalı dar halde kaldım
Çok şükürler olsun cemalin gördüm
Azizim sultanım sen safa geldin














Pir Sultan Abdal


Fetva Vermiş Koca Başlı Kör Kadı

Fetva vermiş koca başlı kör kadı
Şah diyenin dilin keseyim deyü
Satır yaptırmış Allah'ın laneti
Ali'yi seveni keseyim deyü

Şen kulların örüğünü uzatmış
Müminlerin baharını güz etmiş
On ikiler bir arada söz etmiş
Aşıkların yayın yaşayım deyü

Hakk'ı seven aşık geçmez mi candan
Korkarım Allah'tan korkum yok senden
Ferman almış Hıdır Paşa sultandan
Pir Sultan Abdal'ı asayım deyü

Pir Sultan Abdal


Ya Ali

Hak Muhammed Ali geldi dilime
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali
Külli günâhımı aldım elime
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali
Hadîce Fâtıma mihr-i muhabbet
Yine senden olur kuluna rahmet
İmâm Hasan, İmâm Hüseyn mürüvvet
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali
İmam Zeynelâbidîn’e erelim
İmamların dîvanına duralım
Doksan bin erlere niyâz edelim
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali
İmâm-ı Ca’fer’dir dîdemin nuru
İmam Bâkır imâmların süruru
Dilerim çektirmeye âh u zârı
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali
Mûsâ-yi Kâzım’dan İmam-ı Rızâ
Umarım inâyet edesin bize
Günahım çok benim diyeyim size
Mürvet günâhıma kalma ya Ali
İmâm Takî, İmâm Nakî’dir virdim
Onlara sığındım dayandım durdum
Hasan-ül Asker’e yüzümü sürdüm
Mürvet günâhıma kalma ya Ali
Pir Sultan’ım tamam oldu sözümüz
Muhammed Mehdi’ye var niyâzımız
On iki imâma bağlı özümüz
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali


Pir Sultan Abdal


Yürü Bre Yalan Dünya








Yürü bre yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya değil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin

Tanrı'nın Arslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin

Bak şu kışa, bak şu güze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin

Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarkını dönersin
Ne konarsın. ne göçersin
Kalan dünya değil misin






























Pir Sultan Abdal


Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızıkların veren Ali değil mi

Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali'm Padişahtır Muhammet vezir
O fermanı yazan Ali değil mi

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Günahkarım nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi

PİR SULTAN ABDAL


Hü diyelim gerçeklerin demine,
Gerçekierin demi nurdan sayılır.
On'ki imam katarına düzülen,
Muhammet Ali'ye yardan sayılır.

İhlas ile gelen bu yoldan dönmez,
İkilikten geçip birliğe ermez.
Eri Hak görmeyen Hakk'ı hiç görmez,
Gözü bakar amma körden sayılır.

Bir talip ki ikrarında durursa,
Çerağ gibi yanıp yağı erirse,
Eksikliğin kendisinde görürse,
O da erdir gerçek erden sayılır.

Üç gün imiş şu dünyanın safası,
Safasından artık imiş cefası.
Gerçek erenlerin nutku nefesi,
Biri kırktır kırkı birden sayılır.

Pir Sultan Abdal'ım Bağdat'tır vatan,
İkilikten geçip birliğe yeten,
Erenler yoluna kıl ü kal satan,
Yolun dikenidir hardan sayılır.

Pir Sultan Abdal


Pir Sultan Abdalım düşmüştür gama
Kimi dara gider kimi zindana
Canlari dergahta aç susuz koyma
Ya Ali sen sakla senden isterim.

Pir Sultan Abdal


Hak nasip eylese dergâha varsam,
Bir dem divanında dursam yâ Ali.
Eğilsem dizine niyâz eylesem,
Yüzüm kademine sürsem yâ Ali.

Yüzüm kademine sürdüğüm zaman,
Zerrece gelmezdi gönlüme güman,
Şâhım düldülüne bindiğin zaman,
Önünce Kanber'in olsam yâ Ali.

Kanber gibi hizmetinde götürsen,
Bir dem ağlatıp, bir dem güldürsen,
Çekip Zülfikâr'ı beni öldürsen,
Elim eteğinden kesmem yâ Ali.

Keser miyim eteğinden elimi?
Kabul ettim Hak yolunda ölümü,
Doğru sürün erenlerin yolunu.
Mümin canlarından olsam yâ Ali.

Mümin olan neresinden bellidir?
Hakkı söyler nefesinden bellidir.
Erenler bağının gonca gülüdür.
Tomurcuk güllerin dersem yâ Ali.

Pir Sultan'ım beni mihman götürsen,
Götürsen de ayn-i cem'e yetirsen,
Dizini dizime vursan otursan,
Doyası yüzüne baksam yâ Ali.

Pir Sultan Abdal


Hasretinle beni üryan eyledin
Beklerim yolların gel efendim gel
Gönül kuşu kalktı cevlan eyledi
Beklerim yolların ali ali gel efendim gel

Evvel ahir sensin dönmezem senden
Meyl ü muhabbetin çıkar mı candan
Gönül göç eyledi kevn ü mekandan
Beklerim yolların gel efendim gel

Tevarih çoğaldı da hadden aştı
Urum sofuları bildiğin şaştı
Şimdi gayret Şah-ı Merdan'a düştü
Gözlerim yolların gel efendim gel

Horasan'dan kalktı Hind'i yararak
Top top olmuş hariciler kırarak
Bendelerin Şah'ına yalvararak
Beklerim yolların gel efendim gel

Bozuldu yolcular yollarda kaldı
Ayin erkan gitti dillerde kaldı
Bendelerin zayıf hallerde kaldı
Beklerim yolların gel efendim gel

Pir Sultan'ım Allah Allah diyelim
Gelin nikabını elden koyalım
Takdir böyle imiş biz ne diyelim
Beklerim yolların gel efendim gel













Pir Sultan Abdal


Allah Allah Desem Gelsem

Allah Allah Desem Gelsem
Hakkın Divanına Dursam
Ben Bir Yanıl Alma Olsam
Dalında Bitsem Ne Dersin

Sen Bir Yanıl Alma Olsan
Dalımda Bitmeye Gelsen
Ben Bir Gümüş Çövmen Olsam
Çeksem İndirsem Ne Dersin

Sen Bir Gümüş Çövmen Olsan
Çekip İndirmeye Gelsen
Ben Bir Avuç Çavdar Olsam
Yere Saçılsam Ne Dersin

Sen Bir Avuç Çavdar Olsan
Yere Saçılmaya Gelsen
Ben Bir Güzel Keklik Olsam
Bir De Toplasam Ne Dersin

Sen Bir Güzel Keklik Olsan
Bir Bir Toplamaya Gelsen
Ben Bir Yavru Şahin Olsam
Kapsam Kaldırsam Ne Dersin

Sen Bir Yavru Şahin Olsan
Kapıp Kaldırmaya Gelsen
Ben Bir Sulu Sepken Olsam
Kanadın Kırsam Ne Dersin

Sen Bir Sulu Sepken Olsan
Kanadım Kırmaya Gelsen
Ben Bir Deli Poyraz Olsam
Tepsem Dağıtsam Ne Dersin

Sen Bir Deli Poyraz Olsan
Tepip Dağıtmaya Gelsen
Ben Bir Ulu Hasta Olsam
Yoluna Yatsam Ne Dersin

Sen Bir Ulu Hasta Olsan
Yoluma Yatmaya Gelsen
Ben Bir Can Alıcı Olsam
Canını Alsam Ne Dersin

Sen Bir Can Alıcı Olsan
Canımı Almaya Gelsen
Ben Bir Cennetlik Kul Olsam
Cennete Girsem Ne Dersin

Sen Bir Cennetlik Kul Olsan
Cennete Girmeye Gelsen
Pir Sultan Üstadın Bulsan
Bilecek Girsek Ne Dersin

Pir Sultan Abdal


Ben de şu dünyada üç güzel gördüm

Ben de şu dünyada üç güzel gördüm
Birisi kalbimde durana benzer
Birisi Muhammet birisi Ali
Şu garip halimden bilene benzer

Mümin olanların tez gelir yazı
Cennette huriye benziyor yüzü
Şu nazlı dilberin hercayi sözü
Mart ayında esen borana benzer

Yaz gelince sular köpük saçılır
Lâle sümbül çiçekleri açılır
Zoğal avcı çıkmış diye kaçınır
Çöllerde sevdiğim cerana benzer

Mümin olanların kalbi tacıdır
Mürşit eşiğine varan hacıdır
Berk basma sabana boynum acıdır
Zor edip zerveyi kırana benzer

Abdal Pir Sultan'ım göğe süzüldü
Sırat'ın üstünde nizam kuruldu
Mümin olan gaflet gıllet yazıldı
Dört kitap içinde Kur'an'a benzer






















Pir Sultan Abdal


Bir seferim vardır Urum üstüne
Yüce dağ başında eri gözlerim
Al elimi kaldır kırklar yediler
Bir himmeti keskin piri gözlerim

Bismillah dedim de girdim helale
Gözüm açıp baktım bir hub cemale
Sıdk ile çağırdım ceddim celale
Eriş Hızır Nebi carı gözlerim

Kuduretten yanar şem'a ışığı
Mevla'm Hak diyenin üğrür beşiği
Din serveri Muhammed'in eşiği
Halil'e yapılan şarı gözlerim

Keskin Zülfikar'la Ali gazada
Umarım inayet ede bize de
Bağdat'ta Mansur'un canı cezada
Kemendim boynumda darı gözlerim

Pir Sultan Abdal'ım sır Ali sırrı
Sırat'ı geçenin Cennet'tir yeri
Veyselkara Hint'ten Yemen'den beri
Muhammet Ali'de nuru gözlerim





























Pir Sultan Abdal


Ali'nin Düldül'ün Bin De Göreyim

Ali'm gelir diye karşı giderler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim
Bindiği Düldül'ün mehdin ederler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Ayağına altın nallar çaktırmış
Gözlerine yeşil sürme çektirmiş
Üzengisin cevahirden yaptırmış
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Kuduretten gem vurulmuş başına
Lezzet vermiş dudağına dişine
Bir nur doğmuş eğerinin kaşına
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Üstüne binersen yükseğe basar
Bir dizgin eylesen yel gibi eser
Nice kafirlerin kellesin keser
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Pir Sultan Abdal'ım dengi bulunmaz
Bin konaklık yere gitse yorulmaz
Kısmet olsa havalarda görünmez
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim


Pir Sultan Abdal


ELA GÖZLÜ YARDAN BİZE GEL OLDU

Ela gözlü yardan bize gel oldu,
Varamam şu yerler yazlanmayınca.
Hiç talip kalmadı ehl-i dil oldu,
Gerçekler bilinmez izlenmeyince.

Ali'yi sevenler ayan eylemez,
Saklayıp sırrını beyan eylemez.
Erenler nutkunu nihan eylemez,
Muhabbet kurulup sözlenmeyince.

Ali'yi sevenler gönül döşürür,
Döşürür de aşk kazanın taşırır.
Her mürşit çiğ talip mi pişirir,
Ateş yakıp altı közlenmeyince.

Pir Sultan Abdal'ım demek olur mu?
Hercai dilbere emek olur mu?
Rızasız lokmasın yemek olur mu?
Mürşit nazarında tuzlanmayınca.

Pir Sultan Abdal


Agâh olun hey erenler,
Gelen Murtaza Ali'dir.
Ahdine sadık duranlar,
Gelen Murtaza Ali'dir.

Turnaya vermis sesini,
Melekler tutar yasını.
Klrklar ile yer üzümü,
Yiyen Murtaza Ali'dir.

Toprağa vermis yüzünü,
Kan ile yumus özünü.
Hep binip devesini,
Seken Murtaza Ali'dir.

Ali çeker kılıcını,
Düldül çeker köçünü,
Muhammet'in miracını,
Gören Murtaza Ali'dir.

Ali Fatima'nın yari,
Aslklar çeker zarı.
Yezitler Zülfikar'ı,
Çeken Murtaza Ali'dir.

Cennetteki kızıl elma,
Gül benzi sararıp solma.
Pir Sultan'ım gafil olma,
Gelen Murtaza Ali'dir.

Pir Sultan Abdal


On iki İmam'a uyanlardanız,
Hakka doğru gider bu yollarımız.
Biz Âl-ü evlâdı sevenlerdeniz,
Hergün tesbih eder bu dillerimiz.

Biatımız aldık biz de uludan,
Mürvet kimden kaldı Hazret Ali'den.
Bizim îkrarımız Kalû beli'den,
Eldedir etekte bu ellerimiz.

Mümin idim münafıktan uşandım,
Miyan beste tarikata döşendim.
Kemer bestelerden kuşak kuşandım,
Pir elinden bağlıdır bellerimiz.

Biz müminiz kalbimizde kara yok,
Bizde yoğa var demezler, vara yok.
Şimden geri ayrılmaya çare yok,
Har elinde açılır güllerimiz.

On iki İmam'ın bizdedir nuru,
Şâh-ı Velayet'in bizdedir sırrı.
Açıktır aynımız, gönlümüz duru,
Sedefli mercanlı gönüllerimiz.

Düzel Pir Sultanım katara düzel,
Biz de ikrar verdik kadim ü ezel.
Bir sevdaya düştük, sevdası güzel,
Vardır türlü türlü hayallerimiz.

Pir Sultan Abdal


Açıldı cennet kapısı,
Lal-ü gevherdir yapısı.
Kıldan incedir köprüsü,
Geçebilirsen gel beri.

Canımız melek canıdır,
Tenimiz Selman tenidir.
İçilen aslan sütüdür,
İçebilirsen gel beri.

Ben hocama kul olmuşum,
Üstadtan öğüt almışım.
Ben kanadın bağlamışım,
Uçabilirsen gel beri.

Ben has bahçenin gülüyüm,
Ayn-i cemin bülbülüyüm.
Kırk kapının kilidiyim,
Açabilirsen gel beri.

Pir Sultan'ım Haydar heman,
Dağları bürüdü duman.
İşte İncil, işte Kur'an,
Seçebilirsen gel beri.

Pir Sultan Abdal


Gündüz hayalimde, gece düşümde,
Her derdime derman İmam Hüseyin.
Yılın on'ki ayın seherlerinde,
Her dertlere derman İmam Hüseyin.

Dividim var kalem tutmaz elimde,
Hakk'ın kelamın okurum dilimde.
Muhammed'in sancağının altında,
Mazlum mazlum duran İmam Hüseyin.

Aşk kitabın Huda bana gönderdi,
Gökten Cebrail de yere indirdi.
Yezitleri cehenneme gönderdi,
İblis çıkmaz ordan İmam Hüseyin.

Hatice rehberi divanda bir yar,
Fatma Ana ağlar hem saçın yolar.
Hak bir terazidir, mizanın kurar,
Şehit donu giyen İmam Hüseyin.

Pir Sultan ne güzel bulmuş yerini,
Ben pirime kurban verdim serimi.
Muaviye oğlu mülcem soyunu,
Sürelim dergahtan İmam Hüseyin.

Pir Sultan Abdal


Hak için kendini kurban eyleyen,
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin.
Cümle erenlere ferman eyleyen,
Erenler serdarı İmam Hüseyin.

Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı,
Erenler rahının bir gül-i bağı,
Ciğerler paresi gönül durağı,
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin.

Ceddi Muhammet'tir atası Ali,
Anası Fatıma cihana veli.
Cümle evliyalar ederler beli,
Evliyalar piri İmam Hüseyin.

Batının sultanı, müminin şahı,
Gayıp aleminin şems ile mahı.
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı,
Matem ile zarı İmam Hüseyin.

Pir Sultan Abdal tut damenin anın,
Düşmanına düşman ol hanedanın.
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın,
Erenler hünkarı İmam Hüseyin.

Pir Sultan Abdal


Aç artık dost kollarını,
Gel ey dostum yavaş yavaş.
Yol karanlık gözüm görmez,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Dardayım gel artık ulaş,
Muhabbet yolunu dolaş.
Sensin dost yarama ilaç,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Haydar'ı Şah senin adın,
Bilirim sende muradım.
Çok peygambere uğradım,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Artık bana aç kolları,
Yağmur geçti, yağar dolu.
Boynumda gezer dost kolu,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Sanadır bu sözüm sana,
Artık al ulu divana.
Kavruldum dost yana yana,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Pir Sultan başka yol bilmez,
Senin bu yolundan dönmez.
Alev oldu gayrı sönmez,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Pir Sultan Abdal


Bülbül ne yatarsın kalk figan eyle,
Şakıyıp ötmenin günleri geldi.
Yeşil yaprak arasında gül kaldı,
Sevip koklamanın günleri geldi.

Benim yarim gelişinden bellidir,
Ak elleri deste deste güllüdür.
Bizi ziyan eden esmer tenlidir,
Niyaza varmanın günleri geldi.

Abdal Pir Sultan'ım, bu dünya fani,
Boz bulanık akar dağların seli.
Yanına almış da nazlı dilberi,
Doldurup içmenin günleri geldi

Pir Sultan Abdal


Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni
Başımı alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerlerde buldu dert beni

Abdal Pir Sultan'ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem ustadır
Şöyle bir sevdaya saldı dert beni

Pir Sultan Abdal


Ali'm gelir diye karşı giderler,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.
Bindiği Düldül'ün mehdin ederler,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.

Ayağına altın nallar çaktırmış,
Gözlerine yeşil sürme çektirmiş.
Üzengisin cevahirden yaptırmış,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.

Kuduretten gem vurulmuş başına,
Lezzet vermiş dudağına dişine.
Bir nur doğmuş eğerinin kaşına,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.

Üstüne binersen yükseğe basar,
Bir dizgin eylesen yel gibi eser.
Nice kafirlerin kellesin keser,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.

Pir Sultan Abdal'ım, dengi bulunmaz,
Bin konaklık yere gitse yorulmaz.
Kısmet olsa havalarda görünmez,
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim.

Pir Sultan Abdal


Bâtın erlerinden Sultan-ı Server,
Geldi dergâhımız oldu münevver.
Yanında rehberi Hazret-i Kanber,
Heman bir dem geşt ü güzar göründü.

Bir ulu dergâha varıp eriştim,
Erenler elinden bir dolu içtim.
Aklımı zay edip hal olup düştüm,
Kuruldu bir ulu pazar göründü.

Gönüller tahtının bülbülü geldi,
Elinde bir dolu gül rengi geldi.
Önüme bir sini dopdolu geldi,
Bu hal bize ondan uçar göründü.

On'ki tarikatin nişanı mevcut,
Pir Sultan'ım, onda pirim de mevcut.
Gördü cümlemizi onda bir vücut,
Pervaz vurup gökte uçar göründü.

Pir Sultan Abdal


İki nokta üç hurufun sahibi,
Ali'dir ki Şah-ı Merdan Ali'dir.
Küfrü iman edip terkeden habı,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Yer yoğuken, gök yoğuken var olan,
Ars yüzünde kandildeki nur olan,
Gahi merkez olup gahi yer olan,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Al kırmızı giyip küffarı kıran,
Tutup ejderhanın etrafın dolan,
Kavaslık eyleyip muhiti bulan,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir

Yolda muhammed'in hatemin alan,
Peygamber vasisi musahip yaran,
Teri katre ile zirame eren,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir,

İbrahim’e Davut Musa’ya asa,
Beyli handan olup ejderha ise,
Keşişi dirildip giren atese,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir

Car mel’unun gördügünü seyreden,
Magripten top atıp maşrıktan tutan,
On sekiz bin alemleri var eden,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Pir Sultan'ın derdine derman kılan,
Cümleyi mestedip sevdaya salan,
Küfe'de kafirin şarını alan,
Ali'dir ki Şah-ı Merdan Ali'dir.

Pir Sultan Abdal


Allah birdir Hak Muhammed Ali'dir
Anın ismi cümle alem doludur
Bu yol Hak muhammed Ali yoludur.
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Özünü arıtıp pak eyler isen,
Bahrileyin ummanlara dalarsan
Hakkın cemalini görmek dilersen
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Şah Hasan'ın ismi gönülden gitmez
Şah Hüseyin deyen diller yorulmaz
Bu yolda ölene sorgu sorulmaz
Gel Muhammed Ali dergahına gel

İmam Zeynelabidin’in abına
Yezid sığmaz oldu derler kabına
Livaül hamd sancağının dibine
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Kurban olalım gel Bakır oğluna
Uymayalım ol Yezid'in fiiline
Biz uyalım İmam Cafer yoluna
Gel Muhammed Ali dergahına gel


İmam Musa Kazım canlar canıdır
Ali Musa Rıza mürvet kanıdır
Yarın varacağımız Hak divanıdır
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Taki'yi bilen Naki ile buluşur
Varır Hasan Askeri'ye karışır
Anlara ulaşan Hakka ulaşır
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Pir Sultan Abdal'ım mürvet Hüda'dan
Çıkıp gidelim şu fani dünyadan
El aman dilersen pirim Mehdi'den
Gel Muhammed Ali dergahına gel

Pir Sultan Abdal


Banaz'dan sürdüler bizi Sivas'a,
Erler himmet edin ben gidiyorum.
Garipçe canıma kıldılar cefa,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Gidi kafir gelir dedim imana,
Kuzular ağlıyor hem yana yana,
Getirip de hapsettiler zindana,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Gidi dideceğim yoldan kalmadı,
Güzel Şah'a gelir dedim gelmedi,
Pirimizden bize himmet olmadı,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Urganım çekildi sığındım dara,
Üstüme döküldü ağ ile kara,
Muhbirim üstünde çıralar yara,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Pir Sultan Abdal'ım kolum büküldü,
Aktı gözüm yaşı yere döküldü,
Ahir urgan boğazıma takıldı,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Pir Sultan Abdal


Bir kişi özünde ikilik olsa,
Hakk'ın didarını görmez billahi.
Hor bakarsa evliyanın yoluna,
Eli bir gerçeğe ermez billahi.

Cihanı seyahat edip gezerse,
Doksan bin kelamı okur yazarsa,
Bir mümin yezide kuşak çözerse,
Derdine dermanı bulmaz billahi.

Eli ile komadığın alırsa,
Yalan söyler Hakk'a asi olursa,
Tövbe etmez günah gümrah olursa,
Cehennem oduna yanar billahi.

Bir mümin yezide kızını verse,
Anası babası ilayık görse,
Yüz bin kere başı secdeye varsa,
Hak da günahından geçmez billahi.

Bir mümin yezidin yüzüne baksa,
Gayet gökçek olsa şol meyli aksa,
Ol müslim bacıdan zürriyet doğsa,
Arsız meydanında kalır billahi.

Pir Sultan'ım der ki: Hakk'ın emrini,
Koyuverse bir kişi avradını,
Mümin olan bilir bunun dadını,
Yedi başlı hınzır olur billahi.

Pir Sultan Abdal


Ben de şu dünyaya geldim giderim,
Kalsın benim davam divana kalsın.
Muhammet Ali'dir benim vekilim,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Yorulan yorulsun, ben yorulmazam,
Derviş makamından ben ayrılmazam.
Dünya kadısından ben sorulmazam,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Ben de vekil ettim bar-i hudamı,
O da kulu gibi zulüm ede mi?
Orda söyletirler bir bir adamı,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Dolanıp çevrilip birgün gelirsin,
Ettiğin işlere pişman olursun.
Orda da mı Hızır Paşa olursun?
Kalsın benim davam divana kalsın.

Mümin müslim döşürür de cem olur,
Anda sınık yaralara em olur.
Kara taş erir de safi mum olur,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Pir Sultan Abdalım, dünya fanidir,
Giden adil beyler, gelen ihvandır.
Kırklar'ın divanı ulu divandır,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Pir Sultan Abdal


Alçakta Yüksekte

Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetisin imdada aldi dert beni
Basimi alip hangi yere gideyim
Gittigim yerlerde buldu dert beni

Oturup benimle ibadet kildi
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalin kiliç olup üstüme geldi
Çaldi bölük bölük böldü dert beni

Üstümüzden gelen boran kis gibi
Yavru sahin pençesinde kus gibi
Seher çagi bir korkulu düs gibi
Çagirta çagirta aldi dert beni

Abdal Pîr Sultan'im gönlüm hastadir
Kimseye diyemem gönlüm yastadir
Bilmem deli oldu bilmem ustadir
Söyle bir sevdaya saldi dert beni


GÖZLEYİ GÖZLEYİ


Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu.

Alim ne yatasın car günün geldi.

Karalar kalmadı kara yurt oldu.

Pirim ne yatasın car günün geldi.


Yezit lahnet gömleğini giydiler.

Sene tamam olduğunu bildiler.

Güzel dostlarıma nasıl kıydılar.

Alim ne yatasın car günün geldi.


Kızıl ırmak gibi bendinden boşan.

Düldül eğerlensin Zülfükâr kuşan.

Halep ten Mardin den Sivas’a döşen.

Alim ne yatasın car günün geldi.


Sancak kalksın kaz ovaya dikilsin.

Mümün olan kullar şaha çekilsin.

Mazlumlar zalımdan hakkını alsın.

Alim ne yatasın car günün geldi.


Abdal PİR Sultan’ım nefesim haktır.

Hak diyen kullara şüpemiz yoktur.

Şimdi ki talibin înkârı çoktur.

Alim ne yatasın car günün geldi.


Muhammed’in üç beni var yüzünde
Biri sabır, biri şükür, biri dua
Kudretten yanar anın çırağı
Biri sabır, biri şükür, biri dua

Şükür imiş her işleri bitiren
Mümin kulu rahmetine yetiren
Sabır imiş, şu dünyayı götüren
Biri sabır, biri şükür, biri dua

Sabır imiş şu dünyanın temeli
Verdiği nasibe şükür demeli
İsteyen kullara hayır ameli
Biri sabır, biri şükür, biri dua

Sabr edelim gönül, ne gelir elden
Sabırlı kulunu sevmez mi sultan
Yusuf’u kurtardı kuyudan çölden
Biri sabır, biri şükür, biri dua

Pir Sultan Abdal’ım gönlüme giren
Suçluyu suçsuzu bakmadan gören
İsteyen kulların muradın veren
Biri sabır, biri şükür, biri dua.


Koca başlı koca kadı
Sende hiç din iman var mı
Haramı helâli yedi
Sende hiç din iman var mı

Fetva verir yalan yulan
Domuz gibi dağı dolan
Sırtına vururum palan
Senin gibi hayvan var mı

İman eder amel etmez
Hakk’ın buyruğuna gitmez
Kadılar yaş yere yatmaz
Hiç böyle kör şeytan var mı

Pir Sultan’ım zatlarımız
Gerçektir şöhretlerimiz
Haram yemez itlerimiz
Bu sözümde yalan var mı

PİR SULTAN ABDAL


Bende şu dünyaya geldim geleli
Emanetten Libas giymişe döndüm
Sahibi çıktı da elimden aldı
Koru yerde koyun yaymışa döndüm

O yar geldi geçti geri bakmadı
Hendekler kazdırdım sular akmadı
Çok yuva bekledim yavru çıkmadı
Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm

Pir Sultan Abdal ım bu dünya fani
Baştan başa kim sürdü bu devranı
Yar'in bir çift sözü üşüttü beni
Yüce dağ başında buymuş a döndüm.


Her seher vaktinde güller dikelim.
Dikip de diktiğimiz yerde bitelim.
Bir dal gülün terazisini Hak tutalım.
Hü diyelim dem sürelim Ali aşkına.
Ali'yel-Mürteza'nın yolu aşkına.

Pir Sultan Abdal


Şu yalan dünyaya geldim geleli
Özge elden özge yar bulamadım
Yaralandım al kanlara bulandım
Elimin kanını yur bulamadım

Güzel olan neyler altın akçayı
Arif olan düzer türlü bohçayı
Vücudumda seyreyledim bahçeyi
Dosta el değmedik nar bulamadım

Dostun zülüfleri deste deste
Erenler Hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halin nedir der bulamadım

Felek benim kırdı kolum kanadım
Baykuş gibi viranlarda tünedim
Bu gün üç güzelin nabzın sınadım
Can feda yoluna der bulamadım

Felek benim kurulu yayımı basdın
Her köşe başında yolumu kesdin
Keskin kadeh ile dolumdan içtin
Yandı yüreciğim kar bulamadım

Pir Sultan Abdal'ım dağlar ben olsam
Dağlarda biten laleler ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost elinden tatlı bal bulamadım

Pir Sultan Abdal


Benim aslım Horasan'dan Hoy'dandır,
Kırklar olduğun Kanber de yandadır,
Tanrı'nın arslanı Ali nurdandır.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklara Rum eline sökün eyledi,
Döndü geri cümle kırklara söyledi,
Bir etek kun ilen derya bağladı.

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar Urum'a geçti, sen duydun mu?
Tanrı'nın arslanı geldi, bildin mi?
Pınar yanında kendini buldun mu?

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar bir bir arda sökün eyledi,
Domuz kafirlerin yolun bağlandı,
Tanrı'nın arslanı imdat eyledi.

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Geldi Kazova'sın duman bürüdü,
Kara kafirlerin yağı eridi,
Allah Allah deyüp Kırklar yürüdü.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar Rum elinde mekân tuttular,
Makamlar açtılar, çırağ yaktılar,
Bütün kafirleri dine çektiler.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Pir Sultan'ım bu sözleri söyledi,
Kafirlerin, Yezitlerin ağladı,
İlk selamı esselâda söyledi.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Pir Sultan Abdal


Bu dünyanın evvelini sorarsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali
Sen bu yolun sahibini ararsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali

Tahtını terketti İbrahim Edhem
Süleyman Nebi'ye verildi hatem
Her kulun alnına yazıldı sitem
Kişinin çektiği yoludur yolu

Erenler öldürür yoldan şaşanı
İhlas ile kaldırırlar düşeni
Tarikatta her kişinin nişanı
Erenler katında bellidir belli

Erenler elinden dolu içildi
Ol saatte kıl-ü kaiden geçildi
Firdevs-i alada güller açıldı
Cennet-i alanın gülüdür gülü

Pir Sultan Abdal'ım ummana daldı
Yenemedi kendin engine saldı
Hak-i payınıza yüz süre geldi
Erenlerin kemter kuludur kulu
Pir Sultan Abdal


Bizim içtiğimiz dolu
Doluların dolusudur
Ela gözlü mestaneler
Şah Ali'nin kuzusudur

Ol Şahtan gelen gaziler
Gönül mürşidin arzular
Bu gün de bayramdır bize
Her gün de bayramdır bize

Hak bize nasibin verdi
Lokmanların hasın verdi
Yezid'e cevr-ü cefasın
Mümine safasın verdi

Alçacık yemiş dalı
Altında yeşil halı
Ver muradımı benim
Ya Muhammet ya Ali

Yezitler aralandı ya
Müminler sıralandı ya
On iki imam, Şah Ali
Bu yolda paralandı ya

Kırmızı geyen gelsin
Yezid'i kıran gelsin
On sekiz bin alemin
Nasibin veren gelsin

Pir Sultan'ım der gaziler
Yazıldı nurdan yazılar
Durdu analı kuzular
Mürşit de pirin arzular

Pir Sultan Abdal


Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar şaha gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar şaha gidelim

Gönül çıkmak ister, şahın köşküne
Can boyanmak ister, Ali müşküne
Pirim Ali on ik'imam aşkına
Açılın kapılar şaha gidelim

Her nereye gitsem, yolum dumandır
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır
Zincir boynum sıktı hayli zamandır
Açılın kapılar şaha gidelim

Yaz selleri gibi akar çağlarım
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım
Garip kaldım, şu arada ağlarım
Açılın kapılar şaha gidelim

Ilgın ılgın eser seher yelleri
Yare selam eylen urum erleri
Bize peyik geldi, şah bülbülleri
Açılın kapılar şaha gidelim

PİR SULTAN'ım eydür mürvetli şah'ım
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar şaha gidelim


Doğrusu da yolun gider Fırad'a
Bize yardım eyle Şeyh Ahmet Dede
Koca Haydar Abdal hey Mansur Dede
Gün bugünkü gündür dün elden gitti

Pir Sultan'ın Yıldız'dadır durağı
Mümin olanların kaynar yüreği
Abdulvahap Gazi telli bayrağı
Gün bugünkü gündür dün elden gitti


Yezitler aralandı ya
Müminler sıralandı ya
On iki imam, Şah Ali
Bu yolda paralandı ya

Kırmızı geyen gelsin
Yezid'i kıran gelsin
On sekiz bin alemin
Nasibin veren gelsin

Pir Sultan'ım der gaziler
Yazıldı nurdan yazılar
Durdu analı kuzular
Mürşit de pirin arzular
Pir Sultan Abdal


Pir Sultan Abdal söyle sesleniyor:

Gündüz hayalimde gece düsümde
Gel dinim imanim Imam Hüseyin
Yilin oniki ay sabah seherinde
Her dertlere derman Imam Hüseyin

Dividim var kalem tutmam elimde
Hakkin kelamin okurum dilimde
Muhammedin sancaginin dibinde
Salinir da mazlum Imam Hüseyin

Pir Sultan ne güzel bulmus yerini
Ben pirime kurban verdim serimi
Muaviye oglu Mülcem soyunu
Sürülsün dergahtan der Imam Hüseyin


Yüre bire Hızır Paşa
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir

Nemrud gibi Anka n'oldu
Bir sinek havale oldu
Davamız mahşere kaldı
Yarın bu senden sorulur


Şah'ı sevmek suç mu bana
Kem bildirdin beni Han'a
Can için yalvarmam sana
Sehinşah bana darılır


Hafid-i Peygamber'im has
Gel Yezid Hüseyn'imi kes
Mansur'um beni dara as
Ben ölünce il durulur


Ben Musa'yım sen Firavun
İkrarsız Şeytan-ı lain
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür dirilir


Pir Sultan Abdal


On İki İmam'a uyanlardanız

On iki İmam'a uyanlardanız,
Hakka doğru gider bu yollarımız.
Biz Âl-ü evlâdı sevenlerdeniz,
Hergün tesbih eder bu dillerimiz.

Biatımız aldık biz de uludan,
Mürvet kimden kaldı Hazret Ali'den.
Bizim îkrarımız Kalû beli'den,
Eldedir etekte bu ellerimiz.

Mümin idim münafıktan uşandım,
Miyan beste tarikata döşendim.
Kemer bestelerden kuşak kuşandım,
Pir elinden bağlıdır bellerimiz.

Biz müminiz kalbimizde kara yok,
Bizde yoğa var demezler, vara yok.
Şimden geri ayrılmaya çare yok,
Har elinde açılır güllerimiz.

On iki İmam'ın bizdedir nuru,
Şâh-ı Velayet'in bizdedir sırrı.
Açıktır aynımız, gönlümüz duru,
Sedefli mercanlı gönüllerimiz.

Düzel Pir Sultanım katara düzel,
Biz de ikrar verdik kadim ü ezel.
Bir sevdaya düştük, sevdası güzel,
Vardır türlü türlü hayallerimiz.

Pir Sultan Abdal


Güvercin donunda gördüm oturur
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı
Zemheride elma-sını yetirir
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı


Tekkesine geyik postu döşeden
Cemine de kurban gelir köşeden
İnüb Âl'Osman'a kuşak kuşatan
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı


Târik tutub kara taşı kaldıran
Mucizat gösterüb kendin bildiren
On iki öküzü bir kazana dolduran
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı


Seksen bin evliya çerağın yakar
Doksan bin evliya gülbengin çeker
Çeşmesinden suyu çağlayıp akar
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı


PİR SULTAN'ım kork Allah'ın işinden
Tesellimiz aldık pınar başından
Bizde geçtik ol Delikli Taş'ından
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

Pir Sultan Abdal


Gelin özümüzü sitem edelim
Hile ile hurda ile yalan hal olmaz
Üstat nazarından doğru varalım
Yalan söyleyenlerle hakkın kulu olmaz
***
Hak ile Hak olalım aynı
Rehber önünce kılalım tapu
Arıda birlikte yaparlar yapı
Birlikte bitmeyen arının balı olmaz
***
Ne güzelce hal imiş haller içinde
Ne tatlı dil imiş içinde
Tarikler içinde yollar içinde
Muhammed Ali'nin yolu gibi yol olmaz
***
PİR SULTANIM Haydar özümüz sırdır
Görmez yezidin gözleri kördür
Erenlerin yolları kaimdir birdir
Hülyanın her tepe yolu bulunmaz.


Eğer gözlü isen dizil katara
Bu yol gözlünündür, körün değildir
Ne yitirdin, ne ararsın burada
Bu gül bülbülündür, hârın (dikenin) değildir
***
Benim mürşidimin gönlü ganidir
Mürşidin dîdârı Hak dîdârıdır
Girebilir isen gönül evidir
Giremezsen senin yerin değildir
***
Kapıya varmadan dibe geçilmez
Mürşit olmadan müşkül seçilmez
Çarşıya varmadan dükkân açılmaz
Mürşit eteğinde elin var mıdır?
***
İkilik tutanın hem yüzü kara
Cihanda kendine bir mürşit ara
Eğer âşık isen gel gir katara
Ãşık değil isen yerin değildir
***
Bak şu erenlerden gelen doluya
Çaylak kâr eylemez şahin avına
Pir Sultan’ım çağır gelsin pirine
Gelip yetişmezse pîrin değildir.


Kadı makamına divan kurulmuş
Doğru söyleyenler burdan kovulmuş
Cahil ile yol alması zor olmuş
Medet pirim Ali yetiş ya şimdi

Pir Sultan Abdal'ım Şah'a giderim
Yolumdan dönersem serin veririm
Hınzır paşa zalım kuldur bilirim
Yetiş medet Pirim, yetiş ya şimdi
Pir Sultan Abdal


Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdan oğlu İmam Üseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Üseyin


Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler rahının bir gül-i bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmam Üseyin


Ceddi Muhammet'tir atası Ali
Anası Fatıma cihana veli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmam Üseyin


Batının sultanı müminin şahı
Gayıp aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı
Matem ile zarı İmam Üseyin


Pir Sultan Abdal tut damenin anın
Düşmanına düşman ol hanedanın
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın
Erenler hünkarı İmam Üseyin


Temennaya geldim erenler size,
Temenna edeyim destur olursa.
Mür’vet kapıların bağlaman bize,
İçeri gireyim destur olursa.

Pirim deyü divanına geçeyim,
Destinizden ab-ı hayat içeyim.
İzniniz olursa ağzım açayım,
Bir ma’na söyleyim destur olursa.

Talib günahkardır pir meydanında,
Zülfikar oynuyor durmaz kınında.
Rehberin önünde hak meydanında,
Kemerbest olayım destur olursa.

Rehbere bağlıdır talibin başı,
Durmuyor akıyor didemin yaşı.
Arafat dağında koçun savaşı,
Erkâna düşeyim destur olursa.

Pir Sultan Abdal’ım hey güzel Şah’ım,
Günahlıyım arşa çıkıyor ahım.
Pire kurban olsun bu tatlı canım,
Terceman olayım destur olursa.


Her sabah her sabah seher yelleri
Seher yelleriyle esen' AIi'dir
Muhammed kılavuz Mahşer yerine
İslamın sancağın çeken Ali'dir
***
Dayanı gör kardaş gönül gücüne
Azığın yok mudur ahret göçüne
On ik' İmam gibi Cennet içine
Ab-ı Kevser ile akan Ali'dir
***
Bindiler Düldüle Şarka gittiler
Horasan şehrine akın ettiler
Mü'minlerin feryadına yettiler
Mervan' Yezid'i basan Ali'dir
***
Nerede arasam hazır bulunur
Okur dört Kitabı iyi bilinir
Bayram ayı gibi doğar dolunur
Seher yelleriyle esen Ali'dir
***
Münkirin gıdası Haktan kesildi
Nesimî yüzüldü Mansur asıldı
Dünya yetmiş kerre doldu eksildi
Dolduran AIi'dir dolan Ali'dir
***
Hakkın emri ile Cebrail indi
İndi de Ali'nin koluna kondu
Zülfikar kuşandı Düldüle bindi
Yezidin neslini kesen Ali'dir
***
Pir Sultan'ım eydür şâd olup güldü
Ka'be-i şeriften bir nida geldi
Hakkın emri ile dört Kitap indi
Okuyan Muhammed yazan Ali'dir


Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi?
Yaratmıştır on sekiz bin âlemi
Rızıkların veren Ali değil mi?

Gelin vazgeçelim biz bu gümandan
Vallahi çıkarız dinden imandan
Şefaat umarız on'ki imamdan
Anların atası Ali değil mi?

Yaratıldı mülcem ol oldu düşman
Kast etdi Ali’ye oldu peşiman
Kangı kitapta var ol ömer osman
Kur’an’da okunan Ali değil mi?

Bin bir adı vardır bir adı hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali’m padişahtır Muhammed vezir
O fermanı yazan Ali değil mi?

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Günahkârım nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi?


Ali'dir cümle dillerde söylenen
Kısbetini krallardan bürünen
Cebrail'e nur içinde görünen
Allah bir Muhammed Ali'dir Ali

Arslan olup yol üstünde oturan
Selman'a destinde nerkis getiren
Kendi cenazesin kendin götüren
Allah bir Muhammed Ali'dir Ali

Yer gök arasına nizamlar kuran
Ak kağıt üstüne yazılar yazan
Engür şerbetini Kırklara ezen
Allah bir Muhammed Ali'dir Ali

Muaviye'yi terkisine bindiren
Hamza pehlivana deve gönderen
Yezid'in gözüne perde indiren
Allah bir Muhammed Ali'dir Ali

Pir Sultan'ım eydür, ummana dalan
Yezid'in kalbini gümana salan
Bin saatli yolu kuşlukta alan
Allah bir Muhammed Ali'dir Ali


Ey erenler evliyalar serveri
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali
Tariki naci nin sensin rehberi
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali

Sen bilirsin cümlemizin halını
Yetişmiş meyvanın kırma dalını
Düştük kaldır bizi uzat elini
Gayret eyle bize Şah Seyyid Ali

Erenler sağı solu sendedir
Cümle tariklerin kolu sendedir
Şah Hasan Hüseyin in yolu sendedir
Şefkat eyle bize Şah Seyyid Ali

PİR SULTAN' ım eydür yola aşığız
Ta ezelden böyle kalb-i sadığız
Severiz eş şahım bağrı yanığız
Rahmet eyle bize Şah Seyyid Ali

Pir Sultan Abdal


Bizim yolumuz 'civan-mert' yolu..
Gönlünde ''kin-kibir' olan gelmesin...

Pir Sultan Abdal


Yol içinde yol ararsan
Yol Muhammed Ali’nindir
Yetmiş iki dil içinde
Dil Muhammed Ali’nindir

Hani bizden evvel gelen
Beş vakiti tamam kılan
On parmağı pınar olan
El Muhammed Ali’nindir

Sardı dağları ahımız
Gönülde yatar Şahımız
Bağışlansın günahımız
Hal Muhammed Ali’nindir

Seyrim düşmüştür bülbüle
Bülbül efgan eder güle
Bunca çektiğimiz çile
Bil Muhammed Ali’nindir

Cennet kapısı geçildi
Canlara rahmet saçıldı
Bağ-u bahçeler açıldı
Gül Muhammed Ali’nindir

Döner Ademoğlu döner
İkrar verenleri sınar
İkrardan döneni kınar
Kul Muhammed Ali’nindir

Pir Sultan Abdal’ım söyle
Sen Hak’ın methini eyle
Yol gidersen bundan böyle
Yol Muhammed Ali’nindir.

Pir Sultan Abdal


7 Derviş bir kilime sığar...
İki Sultan 7 iklime sığmaz..

Pir Sultan Abdal


Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi


Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi


Pir sultan ALİ şahımız
Hakka ulaşır ahımız
Oniki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi


Pir Sultan Abdal


Bu dünyanın evvelini sorarsan,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.
Sen bu yolun sahibini ararsan,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Tahtını terketti İbrahim Edhem,
Süleyman Nebi'ye verildi hatem.
Her kulun alnına yazıldı sitem,
Kişinin çektiği yoludur yolu.

Erenler öldürür yoldan şaşanı,
İhlas ile kaldırırlar düşeni.
Tarikatta her kişinin nişanı,
Erenler katında bellidir belli.

Erenler elinden dolu içildi,
O saatte kıl-ü kalden geçildi.
Firdevs-i Ala'da güller açıldı,
Cennet-i alanın gülüdür gülü.

Pir Sultan Abdal'ım ummana daldı,
Yenemedi kendin engine saldı.
Hak-i payınıza yüz süre geldi,
Erenlerin kemter kuludur kulu.

Pir Sultan Abdal


Bir gece Muhammet evde yatarken
Üç melek geldi de nida getirdi
Selman'ın şeklinde bir oğlan girdi
Ne güzel izzetle sala getirdi

Muhammet oğlana yerini verdi
Geçti oğlan seccadeye oturdu
Cebrail oğlandan nişan istedi
Zühre yıldızını alna getirdi

Bu oğlanın Ali olduğun bildiler
Aman mürvet deyü dara durdular
Özlerinden hayli sitem sordular
Cebrail Cennet'ten elma getirdi

Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı
Bir paresin Şah'ım nuş edip kandı
Üçünü melekler Hakk'a götürdü

Bak Bari Taala hoş nazar kıldı
Yed'iklim çar köşe Ali'ye verdi
Biri Düldül biri Zülfikar oldu
Fatma da Kanber'i ana götürdü

Pir Sultan'ım eydür gitti gelenler
Arayip özünde gevher bulanlar
Muhammet Ali'yle arşa duranlar
Cümle melekleri ceme götürdü

Pir Sultan Abdal


Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
Yoksulun öcünü alalım
Tevekkeltü taalallah

Özü öze bağlayalım
Sular gibi çağlayalım
Bir yürüyüş eyleyelim
Tevekkeltü taalallah

Açalım kızıl sancağı
Geçsin Yezid'lerin çağı
Elimizde aş bıçağı
Tevekkeltü taalallah

Pir Sultan'ım geldi cuşa
Münkirlerin aklı şaşa
Takdir olan gelir başa
Tevekkeltü taalallah

Pir Sultan Abdal


Gelin erenler seyran edelim
Açıldı kapısı Seyyid Ali'nin
Eksiğimiz bilip dâra duralım
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Çekti sancağını dağlar dolanır
Mü'min olan canlar aşka bulanır
Kurbanlar tığlanır, çerağ uyanır
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Ne güzel baharı yetmiştir şimdi
Lalesi sümbülü açmıştır şimdi
Abdallar semahı tutmuştur şimdi
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Baba İbrahim şehitler eridir
Kırkların ceminden o da beridir
Pirim cansız duvarları yürütür
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

PİR SULTAN' ım eydür kendi özümüz
Güzel şahımız var niyazımız
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Pir Sultan Abdal


Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan...

On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemend-i bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan...

Pir Sultan Abdal'ım derim Vallahi
Ölsem terk etmem pirimi billahi
Huzur-i mahşerde dilerim Şah'ı ali den
Yine vaz geçmem ala gözlü Şah'ımdan...


Şah-ı Merdan kullarıyız
Mevla'dan gayri değiliz
Kanaat ile yürürüz
İlla tokuz, aç değiliz

Evliya gönlümüz aldı
Kalbimiz nur ile doldu
Gözlerimiz cemal gördü
Cennete muhtaç değiliz

Evvel biziz ahir biziz
Heman leyl-ü nehar biziz
Gül açılmış bahar biziz
Biz yaz olduk kış değiliz

Yüzlerden kırklara erdik
Tarikat ehlini bulduk
Yedilerden haber ([Only Registered Users Can See Links]) sorduk
Üçlerdeniz, hiç değiliz

Pir Sultan'ım göçün göçün
Sızdık eridik Hak içün
Dünyayı terk etmek içün
Altun olduk tunç değiliz








Pir Sultan Abdal


Evvel baştan Muhammed'e salavât.
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Ecel gelip ömür gülü solmadan,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

Hasan-Hüseyin Ali'nin oğulları,
Şehitler yoluna giderler doğru.
İmam Zeynelâbâ Hüseyn'in oğlu,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

İmâm-ı Bâkırdan vuralım demi,
Cafer-i Sâdık'tan aldım erkânı
İmam Mûsâ kaldır gönülden gamı,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

İmam-ı Rızâ'dan olsun hidâyet,
Takî ile Nakî kılsın inâyet.
Ol Hasan Askerî şâh-ı vilâyet,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

Pir Sultan Abdâl'ım söyledi heman,
Yezid'in kalbinden gitmedi güman.
Âhir nefesinde Oniki İmam,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.


Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu
Alim ne yatarsın günlerin geldi
Korular kalmadı kara yurt oldu
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Sancak gele Kazovaya dikile
Münafık başına taşlar döküle
Mümin olan da Hakka çekile
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Kızılırmak gibi bendinden boşan
Hamadan Mardinden Sıvasa döşen
Düldül eğerlendi zülfikar kuşan
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Sene tekmil olduğunu bildiler
Yezit münafık gömleğin giydiler
Kasteyleyip imamlara kıydılar
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Abdal Pir Sultanım bu sözüm haktır
Vallahi sözümün hatası yoktur
Şimdiki sofunun yezidi çoktur
Alim ne yatarsın günlerim geldi
***Pir Sultan Abdal


Hak için kendini kurban eyleyen,
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin.
Cümle erenlere ferman eyleyen,
Erenler serdarı İmam Hüseyin.

Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı,
Erenler rahının bir gül-i bağı,
Ciğerler paresi gönül durağı,
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin.

Ceddi Muhammet'tir atası Ali,
Anası Fatıma cihana veli.
Cümle evliyalar ederler beli,
Evliyalar piri İmam Hüseyin.

Batının sultanı, müminin şahı,
Gayıp aleminin şems ile mahı.
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı,
Matem ile zarı İmam Hüseyin.

Pir Sultan Abdal tut damenin anın,
Düşmanına düşman ol hanedanın.
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın,
Erenler hünkarı İmam Hüseyin.


Çekilip kirklar' a vardik,
Niye geldin can dediler;
Baş kesip niyâz eyledik
Geç otur meydan dediler..

Kirklar meydani ganinin dir,
Görenin kalbin eridir
Külli şeklerden biridir
Nerelisin can dediler..

Kirklar ile yedik içtik,
Kaynayip sohpette coştuk
Yetmiş yil kürede piştik
Daha çiğsin yan dediler..

Rehberine ver özünü,
Erenler göre gönlünü
Müsahibin hak, bileni
Edelim ihsân dediler..

Pir sultan'im kânim katlim,
Gönlümü gönlüme kattim
Doksan yilda ölü yattim
Yine sağsin can dediler..

Pir Sultan Abdal..


Arkası Yok Deme Şah'ım Oğlunun





Arkası yok deme Şah'ım oğlunun
Zahirde batında yüz bin er vardır
On dört masum ile On İki İmam
Yanınca Muhammed'le Ali vardır

Önümüzce Rabbim sözüm pişirir
Yaramaz sofuları Şah şaşırır
Dervişler arı oldu çiçek devşirir
Arının gömecinde balı vardır

Şükürdür derler dostumun düşmanı
Oddan kılıçtan keskindir gülbengi
Kırmızıdır donu hem aldır rengi
Renginde dürüm dürüm alı vardır

Şükürdür derler dostumun figanını
Kalır mı sandın erenler ahını
Horasan'da yatar derler İmam Rıza'yı
Yeşil türbe üstünde nuru vardır

Pir Sultan'ım der ki vaktın beklesin
İkrarını mümin olan haklasın
Arif olan kalb evine saklasın
Erenlerin çok gizli yolu vardır








Pir Sultan Abdal


Bir nefescik söyleyeyim
Dinlemezsen neyleyeyim
Aşk deryasın boylayayım
Ummana dalmaya geldim

Ben Hak ile oldum aşna
Gönlümüzde yoktur nesne
Pervaneyim ateşine
Oduna yanmaya geldim

Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yoğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yenmeğe geldim

Ben hakkın edna kuluyum
Kem damarlardan beriyim
Ayini Cem’in bülbülüyüm
Meydana ötmeğe geldim

Pir Sultanım der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmaya geldim.


Şu yalan dünyaya geldim geleli
Özge elden özge yar bulamadım
Yaralandım al kanlara boyandım
Elimin kanını yur bulamadım

Dostun zülüfleri destedir deste
Erenler hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halin nedir der bulamadım

Felek kırdı benim kolum kanadım
Baykuş gibi viranlarda tünedim
Bugün üç güzelin nabzın sınadım
Can feda yoluna der bulamadım

Pir Sultan Abdal'ım dağlar ben olsam
Dağlarda biten laleler ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost elinden tatlı bal bulamadım


Geçebilirsen Gel Beri

Açildi cennet kapisi
Lal-ü gülherdir yapisi
Kildan incedir köprüsü
Geçebilirsen gel beri

Canimiz melek canidir
Tenimiz süleyman tenidir
Içtigimiz aslan sütüdür
Içebilirsen gel beri

Ben hocama kul olmuşum
Üstattan ögüt almişim
Ben kanadim baglamişim
Çözebilirsen gel beri

Ben has bahçenin gülüyüm
Ayn-i cemin bülbülüyüm
Kirk kapinin kilidiyim
Açabilirsen gel beri

PIR SULTAN’im Haydar heman,
Daglari bürüdü duman
Işte Incil, işte Kur’an
Seçebilirsen gel beri

Pir Sultan Abdal


Ne kadar bilsen de bilire danış,
Danışan dağları aşar mı aşar.
Danışmadan yola gitse bir kişi,
Yorulup yollardan şaşar mı şaşar.

Altından bir pula olur mu kail?
Konuş ki ehl ile olasın ehil.
Konuşma cahille olursun cahil,
Kişi itibardan düşer mi düşer.

Uzak ol cahilden kamile yakın,
Sözümde mana yok darılma sakın.
Hasmın karıncaysa merdane takın,
Ummadık taş başa düşer mi düşer.

Budur kainatın yekta güheri,
Kalbi gevher olan olmaz serseri.
Bir kişi içerse ab-ı kevseri,
İrfan meydanında coşar mı coşar.

Abdal Pir Sultan'ım, böyle mi olur?
Herkes ettiğini elbette bulur.
Alıcı kuşların ömrü az olur,
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar.

Pir Sultan Abdal


Her sabah her seher cümbüşe gelir
Dağlar ya muhammed Ali çağırır
Erenler meclisi bağı gülüstanı
Güller ya Muhammed Ali çağırır

Destur verin gökte uçan kuşlara
Bakmıyon mu gözden akan yaşlara
Sular başın vurur taştan taşlara
Çağlar ya Muhammed Ali çağırır

Pir Sultan Abdal'ın çoktur aşığı
Aşık olanların yanar ışığı
İmam Hasan Şah Hüseyin'in beşiği
Sallar ya Muhammed Ali çağırır


Âşıkın başına gelmez hal olmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Erenler basmamış yerlere yüzü
İletüp çamura çiğnetme bizi
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Âşık olan âşık dârdan ayrılmaz
Takî Nakî seven âşık yorulmaz
Tâlip bunalmazsa pîri çağırmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Bu hal ile biz onlara katıldık
Kemlik ettik dışarıya atıldık
Bir münkirin tuzağına tutulduk
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Pir Sultan’ım daim düşmektir işi
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın serçeşme başı
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin


Türap olup düştüm toza
İncinme gönül incinme
Tahammül eyle her söze
İncinme gönül incinme

Türaplık cümlenin başı
Üstüne atarlar taşı
Daim çiğnenmektir işi
İncinme gönül incinme

Koy sana kötü desinler
Her ayıbına gülsünler
Hergün gıybetin kılsınlar
İncinme gönül incinme

Muhammet Miraç'tan indi
Ali'm nur ile boyandı
Bühtan Fatm'Ana'ya indi
İncinme gönül incinme

Pir Sultan'ım geçer aylar
Geçinir yoksullar baylar
Herkes sıfatını söyler
İncinme gönül incinme


Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların dost ardında kaldım
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım

Sana derim sana ey kaşı kare
Artıyor eksilmez dost sinemde yâre
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanh doianlı dillerde kaldım

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider oy benim katarım
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım

Pir Sultan Abdal'ım ben de gülmedim
Aradım derdime dost derman bulmadım
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım

Pir Sultan ABDAL


Çeke Çeke Ben Bu Dertten Ölürüm
Seversen Ali'yi Değme Yarama
Ali'nin Yoluna Serim Veririm
Seversen Ali'yi Değme Yareme

Ali'nin Yaresi Yar Yaresidir
Buna Merhem Olmaz Dil Yarasıdır
Ali'yi Sevmeyen Hakk'ın Nesidir
Seversen Ali'yi Değme Yareme

Bu Yurt Senin Değil Konar Göçersin
Ali'nin Dolusun Bir Gün İçersin
Körpe Kuzulardan Nasıl Geçersin
Seversen Ali'yi Değme Yareme

Ilgıt Ilgıt Oldu Akıyor Kanım
Pir Yoluna Kurban Verilir Serim
Benim Derdim Bana Yeter Efendim
Seversen Ali'yi Değme Yareme

Pir Sultan Abdal'ım Deftere Yazar
Hilebaz Yarinle Olur Mu Pazar
Pir Melhem Çalmazsa Yaralar Azar
Seversen Ali'yi Değme Yareme


Mürşide varmaya talip olursan
İptida insandan rehber isterler
Verdiğin ikrara doğru gelirsen
Ahd ile peymandan rehber isterler

Rehberin var ise olursun insan
Rehberin yok ise kalırsın hayvan
Arasat gününde açılır meydan
Açılan meydanda rehber isterler

Mürşidin nazarı müşkülü seçer
Kamil olan talip sıratı geçer
Can kuşu kafesten akıbet uçar
Tenden uçan candan rehber isterler

Şah-ı Merdan bir yol kurdu kuluna
Bu yola giden rehberden biline
Girmek ister isen İmam yoluna
On İki İmamdan rehber isterler

Tarikat babına girmek dilersen
Hakikat güllerin dermek dilersen
Erenler sırrına ermek dilersen
Sır ile pinhandan rehber isterler

Pir Sultan’ım söyler bu hikayeti
Yirmi sekiz harfle yedi ayeti
Nefsini bilmektir sözün gayeti
Bilmeğe irfandan rehber isterler

Pir Sultan Abdal


Benden selam söyle o güzel Şaha
Kurduğu yolla gitmiyor talip
Herkes kendisine bir yol sürüyor
Mürşit buyruğunu tutmuyor talip

İçeri giriben ikrar Hakk diyor
Dışarı çıkıben ikrar yok diyor
Senden gayrı bana mürşit çok diyor
Verdiği ikrardan dönüyor talip

Yolun uğrar ise söylerim sözün
Varsın doğru yola gitmesin talip
Sen mürşitlik hakkın ifa edersen
Günahı boynuna tutmasın talip

Pir Sultan Abdal’ım ben bir biçare
Boynunu da eğip durmuyor dara
Gönüle de düştü bir sınık yara
İnliye inliye geliyor talip

Pir Sultan Abdal


Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler rahının bir gül-i bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin

Ceddi Muhammet'tir atası Ali
Anası Fatıma cihana veli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmam Hüseyin

Batının sultanı müminin şahı
Gayıp aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı
Matem ile zarı İmam Hüseyin

Pir Sultan Abdal tut damenin anın
Düşmanına düşman ol hanedanın
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın
Erenler hünkarı İmam Hüseyin

Pir Sultan Abdal


Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.

Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.

Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.

Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.

Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.

Pir Sultan Abdal


Çevrilip çevrilip üstü yanımdan
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil
Benim derdim yeter bir de sen katma
Ötme turnam ötme gönül hoş değil

Bir sağlık yeğ imiş dünya varından
Nice vazgeleyim zülfün telinden
Ayrı düştüm ol Şah'ımın ilinden
Ötme turnam ötme gönül hoş değil

Bakmaz mısın akan suyun coşkuna
İn havadan otur gönlüm köşküne
Seni beni yaradanın aşkına
Ötme turnam ötme gönül hoş değil

Pir Sultan'ım eydür kestin amanım
Bulamazsın bencileyin tamamın
Seversen Ali'yi On İki İmam'ın
Ötme turnam ötme gönül hoş değil


Pir Sultan Abdal


Pir Sultan Abdal’ın Yol’dan dönenlere, ikrarını satanlara ilenmesi boşuna değil…


Döndün mü benden yüzü dönesi
Verdiğin ikrara saldım ben seni
İkrarı boynuna kement olası
Verdiğin ikrara saldım ben seni

Zemheride yağan karlar erimez
Aşk atına binen gönül farımaz
İkrar birdir iki yere verilmez
Verdiğin ikrara saldım ben seni

İkrar verdim ikrarıma güderim
İkrarsız dilberi ya ben n'iderim
Varıp bir ikrarlıya şefaat ederim
Verdiğin ikrara saldım ben seni

İkrar verir ikrarından dönücü
Arayıp da kendin gibi bulucu
Bak sonunda gelsin hakkın kılıcı
Verdiğin ikrara saldım ben seni

Pir Sultan Abdal'ım ahirim aman
Münkirin göynünden gitmesin güman
Şefaat etmesin o ahir zaman
Verdiğin ikrara saldım ben seni


Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların ardında kaldım
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım

Sana derim sana ey kaşı kara
Artıyor eksilmez dost sinemde yara
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider benim katarım
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım

PİR SULTANım, ben de gülmedim
Aradım derdime derman bulmadım
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım


Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemend-i bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

KAradır kaşları benzer kömüre
Münafıklar zarar verir ömüre
İki ellerim bağlasalar demire
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Eğer beni katsa kervan göçüne
Götürseler Hindistan'a Maçin'e
Urganım atsalar darağacına
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Pir Sultan Abdal'ım derim vallahi
Ölsem terk eylemem Pir'i billahi
Huzur-i mahşerde dilerim Şah'ı
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Pir Sultan Abdal


Hu diyelim gerçeklerin demine,
Gerçekierin demi nurdan sayılır.
On'ki imam katarına düzülen,
Muhammet Ali'ye yardan sayılır.

İhlas ile gelen bu yoldan dönmez,
İkilikten geçip birliğe ermez.
Eri Hak görmeyen Hakk'ı hiç görmez,
Gözü bakar amma körden sayılır.

Bir talip ki ikrarında durursa,
Çerağ gibi yanıp yağı erirse,
Eksikliğin kendisinde görürse,
O da erdir gerçek erden sayılır.

Üç gün imiş şu dünyanın safası,
Safasından artık imiş cefası.
Gerçek erenlerin nutku nefesi,
Biri kırktır kırkı birden sayılır.

Pir Sultan Abdal'ım Bağdat'tır vatan,
İkilikten geçip birliğe yeten,
Erenler yoluna kıl ü kal satan,
Yolun dikenidir hardan sayılır.


Bizden selam söylen Kul Himmet kardaşa
Vücudun şehrini gezsin de gelsin
Yedi kat yer ile yedi kat göğün
Onun manasını versin de gelsin

Benim aradığım Hazret-i Ali
Altından dökülmüş Düldül'ün nalı
Kırk arşın kuyudan kim çıkarmış yolu
Yolun tedarikin sürsün de gelsin

Dervişlik dediğin bir kolay iştir
Ali'nin gördüğü mübarek düştür
Canı yok cismi yok bu nasıl kuştur
Bu kuşun dilinden bilsin de gelsin

Derviş dediğin arıdır özü
Araya mı gitti garibin sözü
Demirin üstünde karınca izi
Karanlık gecede görsün de gelsin

Pir Sultan Abdal'ım özümüz darda
Seni sakınırım ağyar nazarda
Çıkmadık can kazılmadık mezarda
Cenaze namazın kılsın da gelsin


Beni görüp yönün öte döndürme
Yine gitmez meylim sendedir sende
Yıkıp hilâl kaşlariını yere indirme
Günah sende değil bendedir bende

Şeker vardır dudağında dilinde
Arzumanım kaldı gonca gülünde
Sen bir padişâhsın hükmün elinde
Senin ile dâvam sendedir sende

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam
Engeller içinde sırrın söylemem
Çok günah işledim inkâr eylemem
İk'ellerim kızıl kandadır kanda

Nice beyler ile gezdim yoruldum
Kan bulanık aktım duruldum
Sencileyin çok güzele sarıldım
Dahi sevgin candadır canda

Pîr Sultan Abdal'ım böyle deyiptir
Âşıklar güzeli sevegeliptir
Bir güzel sevmeyle kanlı m'oluptur
Kellem terkidedir yandadır yanda


Hû erenler bir müşkülüm var benim,
Server Muhammed'in nuru nerdedir?
Aşka düştüm gece gündüz yanarım,
Muhammed Ali’nin nuru nerdedir?

Serim verdim erenlerin yoluna,
Gönül arzu çeker cennet bağına.
Ol Muhammed Mustafa'nın nuruna,
Uğrayan mürurun yolu nerdedir?

Yedisi sırdadır, ayandır beşi,
Allah'a malumdur her kulun işi.
Üç yüz altmış altı deryanın başı,
Akan ırmakların gölü nerdedir?

Yalancı dünyanın varın getiren,
Zemheride gonca gülün bitiren,
Güvercin donuna girmiş oturan,
Hünkar Hacı Bektaş Veli nerdedir?

Pir Sultan'ım eydür: Üçler, Yediler,
Yolun kılıncını yolda kodular.
Dil verip de şöyle kılınç dediler,
On iki İmam'ın yolu nerdedir?


Bu dünyanın evvelini sorarsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali
Sen bu yolun sahibini ararsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali

Tahtını terketti İbrahim Edhem
Süleyman Nebi'ye verildi hatem
Her kulun alnına yazıldı sitem
Kişinin çektiği yoludur yolu

Erenler öldürür yoldan şaşanı
İhlas ile kaldırırlar düşeni
Tarikatta her kişinin nişanı
Erenler katında bellidir belli

Erenler elinden dolu içildi
Ol saatte kıl-ü kaiden geçildi
Firdevs-i alada güller açıldı
Cennet-i alanın gülüdür gülü

Pir Sultan Abdal'ım ummana daldı
Yenemedi kendin engine saldı
Hak-i payınıza yüz süre geldi
Erenlerin kemter kuludur kulu

Pir Sultan Abdal


Erenlerin erkanına yoluna,
Ta ezelden aşık oldum erenler.
Canı gönülden soruştum dolaştım,
Şükür mürşidimi buldum erenler.

Can ile gönülden gezdim aradım,
Didar ile muhabbettir muradım,
Kestim kurbanımı, gördüm didarım,
Mürüvvet kapına geldim erenler.

Vermişim canımı, korkmam ölümden,
Zahit bilmez gerçeklerin yolundan,
Yezit oğlu yezitlerin elinden,
Çok demdir didardan kaldım erenler.

Sen Hakk'ı yabanda arama sakın,
Kalbini pak eyle, Hak sana yakın,
Ademe hor bakma gözünü sakın,
Cümlesin ademde buldum erenler.

Pir Sultan’ım, arzedeyim halimi,
Sarfedeyim elimdeki varımı.
Şükür gördüm erkanını yolunu,
Ya bugün, ya yarın öldüm erenler.

Pir Sultan Abdal


BANA MEDET SENDEN OLUR EFENDİM

Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların ardında kaldım.
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım.

Sana derim sana ey kaşı kara
Artıyor eksilmez dost sinemde yara.
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım.

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider benim katarım.
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım.

Pir Sultan Abdalım, ben de gülmedim
Aradım derdime derman bulmadım.
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım.


Enel hak dedim de çekildim dara
Edep erkan bize doğru yol oldu
İki melek gelmiş sual sormaya
Yardımcımız şah-ı merdan Ali oldu

Bir bade verdiler al da iç diye
Arkamızdan haber verdi uç diye
Kıldan yaratılmış köprü geç diye
Üstüne uğradım doğru yol oldu

Bir kapı açıldı içeri vardım
Bir ayak üstüne çok vakit kaldım
Hak nizam terazi ben orda gördüm
Etim sındı kemiklerim halloldu

Tamam oldu meleklerin hepisi
Hakk'a tavaf eder kulun topusu
Sekiz yerden açmış cennet kapısı
Firdevs-i aladan bize gel oldu

Abdal Pir Sultan'ım alemler mahı
Ay gibi doğmuştur cihanın şahı
İkrar verdim pire dönmem vallahi
Durağımız muhabbetten göl oldu


Şah-ı Merdan Ali kurdu bu yolu
Hazret-i Fatıma cihanın gülü
Evvel Seyyit Ali aldı yürüdü
Kırkların serdarıdır Kızıl Deli

Tanrı dağ konma çökmüş oturur
Yıldız salını ayağına getirir
Bir avuç toprakla hudut geçirir
Kırkların serdarıdır Kızıl Deli

Pirim etini kendi defin eyledi.
Çaldı taşı pare pare eyledi
Pirim Ali bu kelamı söyledi
Kırkların serdarıdır Kızıl Deli

Gör pirim küffara netti neyledi
Şehr horozlarına dua eyledi
Sarı Kızı iki pare eyledi
Yadsıda horozları ündürün Kızıl Deli

Pir Sultanım eydür sancak getiri
Zemheride gonca güller bitiri
Kalenin altına üstünü getiri
Rum’un fethin eden şah Kızıl Deli

"Pir Sultan Abdal "


GÜZEL ŞAHTAN BİZE

Güzel Şah'tan bize bir dolu geldi
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver
Bavlum Sultan Kızıl Veli'den geldi
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver

Payım gelir erenlerin payından
Oniki imam nesli Ali soyundan
Selman'ın içtiği üzüm suyundan
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver

Beline kuşanmış nurdan bir kemer
Aşkın dolusunu içenler kanar
Herkes sevdiğine bir dolu sunar
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver

Pir Sultan'ım, hamı, hası seçerim
Hak okurum, aşk kitabın açarım
Yar elinden ağu gelse içerim
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver


Pir Sultan Abdal


Seher vakti Şah kervanı gidiyor
Onun katarından ayırma bizi
Kanberi önünde katar ediyor
Onun katarından ayırma bizi

Muhammet Ali'dir cihan evveli
Bir Arap geliyor eli develi
Rum'u irşat etti Bektaş-ı Veli
Onun katarından ayırma bizi

Gül kokusu Muhammet'in teridir
Ah ettikçe karlı dağlar eritir
Hatice, Fatma Hakk'ın yaridir
Onun katarından ayırma bizi

Cebrail hem kanadını açınca
Rahmet suyun yer yüzüne saçınca
Hasani Hüseyin curasından içince
Onun katarından ayırma bizi

İmam Zeynel bekler zindan içini
Umarım bağışlar mücrim suçunu
Bakır, Cafer yükletince göçünü
Onun katarından ayırma bizi

Kazım Musa, Rıza Hakk'ın nurudur
Taki, Naki, Askeri, Mehdi sırrıdır
Selman'ın yerinde deste gülüdür
Onun katarından ayırma bizi

Pir Sultan Abdalım Mehdi nic'oldu
On İki İmamların tahtı nic'oldu
Pirin eşiğine giden hacı oldu
Onun katarından ayırma bizi
( Pir Sultan Abdal )


Güzel âşık cevrimizi,
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır,
Yiyemezsin demedim mi?

Yemeyenler kalır naçar,
Gözlerinden kanlar saçar.
Bu bir demdir, gelir geçer,
Duyamazsın demedim mi?

Bak şu aşıkın haline,
Ne gelse söyler diline.
Can ü başı Hak yoluna,
Koyamazsın demedim mi?

Aşıklar harabat olur,
Hak yanında hürmet bulur.
Muhabbet baldan tatl'olur,
Doyamazsın demedim mi?

Girelim Ali serine,
Çıkalım meydan yerine.
Küfrümüz iman yerine,
Sayamazsın demedim mi?

Dervişlik ulu dernektir,
Görene büyük örnektir.
Yensiz yakasız gömlektir,
Giyemezsin demedim mi?

Pir sultan, Ali şahımız,
Hakk'a ulaşır ahımız.
On'ki imam katarımız,
Uyamazsın demedim mi?


Yatarım Muhammed, kalkarım Ali
Gittiğimiz on'ki İmam yolu
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Hele bir yol safa geldin, desene

Kırmızı güller solmaz mı sandın
Pir Sultan Abdal'ı gelmez mi sandın
Bir safa geldin de demez mi sandın
Hele bir yol safa geldin, desene


Hakk için kendini kurban eyleyen
Şahı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Muhammed Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler bağının gülşeni bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmâm Hüseyin

Ceddi Muhammed'dir atası Ali
Anası Fâtıma cihan evveli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmâm Hüseyin

Batının sultanı müminler şahı
Gaib âleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'im diye ederler ahı
Matem ile zarı İmâm Hüseyin

Pir Sultan'ım eydur tutar damanın
Dostunun dostuyuz biz hanedanın
Dü çeşmi değilmi şah-ı merdanın
Erenler hünkârı İmâm Hüseyin


Deli gönül inil inil inleme
Kadir Mevla'm hasretime sal beni
Viranlıkta görsen baykuş sanırsın
Bir hüma kuşuyum sen de bil beni

Ulu bezirganım kumaş satarım
Gök yüzünde uçan kuşu tutarım
Yetmiş iki dilden bilir öterim
Anın için fark edemez el beni

Ak pınarın boz bulanık seliyim
Ol sebepten aklım yoktur deliyim
Naci derler dört güruhun biriyim
Ararsan Hak divanında bul beni

Gider idim ben de kendi işime
Aşkın doluları yağdı başıma
Ağu kattı benim tatlı aşıma
Ummanlara gark eyledi sel beni

PİR SULTAN'ım ırak yoldan gelirsin
Gevherin kıymetin nerden bilirsin
Eksikliğim çoktur sen de bilirsin
Eksiklikle kabul eyle gel beni


Mürşide varmağa talib olursan
İbtida insandan rehber isterler
Verdiğin ikrara doğru gelirsen
Aht ile peymandan rehber isterler

Rehberin var ise olursun insan
Rehberin yoksa kalırsın ******
Arasat günü açılır meydan
Açılan meydanda rehber isterler

Muhammed Ali’nin nurun görmeğe
On iki İmam’a doğru varmağa
Erenlerin divanında durmağa
On iki erkândan rehber isterler

Mürşidin nazarı müşkili seçer
Kamil olan talip Sırat’ı geçer
Can kuşu kafesten akıbet uçar
Tenden uçan candan rehber isterler

Mürşidin var ise olursun insan
Mürşidin yok ise kalırsın ******
Arasat gününde kurulur mizan
Açılan mizandan rehber isterler

Şah-ı Merdan bir yol kurmuş kuluna
Bu Yola giden rehberden biline
Gitmek ister isen imam yoluna
Oniki imamdan rehber isterler

Tarikat babına girmek istersen
Hakikat güllerin dermek istersen
Erenler sırrına ermek istersen
Sır ile pinhandan rehber isterler

Pir Sultanım söyler bu hikayeti
Yirmisekiz harf yedi ayeti
Nefsini bilmektir sözün gayeti
Bilmeğe irfandan rehber isterler


Kısmet verip bizi salan çöllere
Ya eceldir ya didardır ya nasip
Felek bizi saldı özge hallere
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Kısmet verip çevre çevre yeldirdi
Bilmediğim hikmetlere daldırdı
Çekip ayrılığın okun doldurdu
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Felek arka vermiş çerhin devine
Arıt kalbin evin iman sevine
Türlü dalga geldi gönlüm evine
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Muhannettir dünyasını kayıran
Şol Gani Settar'dır açlar doyuran
Beni de sevgili yardan ayıran
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Pir Sultan Abdal'ım der ki vardığım
Ulu dergahtır yüzler sürdüğüm
Bilmediğim hikmetleri bildiğim
Ya eceldir ya didardır ya nasip


Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.

Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.

Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.

Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.

Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.

Pir Sultan Abdal


Açıldı Cennet kapısı
Lal-ü güherdir yapısı
Kıldan incedir köprüsü
Geçebilirsen gel beri

Canımız melek canıdır
Tenimiz Selman tenidir
İçtiğimiz aslan sütüdür
İçebilirsen gel beri

Ben mürşidime kul olmuşum
Üstattan öğüt almışım
Ben kanadım bağlamışım
Çözebilirsen gel beri

Ben has bahçenin gülüyüm
Aynı cemin bülbülüyüm
Kırk kapının kilidiyim
Açabilirsen gel beri

Pir Sultan'ım Haydar heman
Dağlar bürüdü duman
İşte İncil işte Kur'an
Seçebilirsen gel beri

Pir Sultan Abdal


Gam elinden benim zülfü siyahım
Peykân değdi sinem yaralandı gel
Hüdâ hakkı için ağlatma beni
Bugün sevda candan aralandı gel

Gamdan hisar oldu mekânım yurdum
İşitmez âvazım dinlemez virdim
Bir değil beş değil on değil derdim
Düğümler baş verdi sıralandı gel

Hasretinle vasıl olam mı böyle
Mecnun'a da baki kalır mı Leylâ
Ölümlü dünyadır gel helâl eyle
Yüklendi barhanam gidelendi gel

Ne çekerse dertli sinem dağ olmaz
Günler gelir geçer ömür çoğ olmaz
Neşterlidir yaralarım onulmaz
Göğerdi çevresi karalandı gel

Pir Sultan Abdal'ım haftada ayda
Günler gelir geçer bulunmaz fayda
Gönül Hak arzular camm hayhayda
Toprağım üstüme kürelendi gel

Pir Sultan Abdal


Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızıkların veren Ali değil mi

Gelin vazgeçelim böyle gümandan
Vallahi çıkarız dinden imandan
Şefaat umarız On'ki İmam'dan
Anların atası Ali değil mi

Yaratıldı Mülcem ol oldu düşman
Kasd etti Ali'ye oldu peşiman
Kangı kitapta var ol Ömer Osman
Kur'an'da okunan Ali değil mi

Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali padişahtır Muhammed vezir
Bu fermanı yazan Ali değil mi

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Yüzü kara nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi

Pir Sultan Abdal


Yükletin barhanem develer ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Yoldaş olup gitmen iller ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin

Şu illerin çektiği perde
Beni sen düşürdün onulmaz derde
Karar alıp duramıyom bir yerde
Beni İmam Hüseyin'e gönderin

Benim ne davam var şu iller ile
Benim davam Hak ehli kullar ile
Kerbela'ya giden abdallar ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin

Kutlu günler doğup doğup aşmadan
Ceset farıyıp da akıl şaşmadan
Dağları kar alıp kırcı düşmeden
Beni İmam Hüseyin'e gönderin

Pir Sultan Abdal'ım bir hava ile
Arşa çıkardılar bin dava ile
Kanber'in güttüğü boz deve ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin....

(Pir Sultan Abdal)


Evvelin eveli Muhammed Ali
Zahir batın kerem Şah-ı Merdan'ın
Tenimiz Muhammed, canımız Ali
Cümle şad-ü hürrem Şah-ı Merdan'ın

Vücudun fer'idir zuhura gelen
Muhammed'dir Şah'ın kudretin bilen
Adem'e tecelli eyleyip gelen
Adı ism-i azam Şah-ı Merdan'ın

İbrahim varından geçti Halil'dir
Ateşi gülistan eden Celil'dir
Rehber Muhammed'dir, mürşit Ali'dir
Al-i ABA ayn-cem Şah"ı Merdan'ın

Aşıklar, erenler yolun izledi
Gönül hanesine Şah'ı gizledi
Hem Muhammed Şah Ali'yi gözledi
Celâli mükerrer Şah-ı Merdan'ın

Pir Sultan'ım bu vücudun sultanı
Bir katre de sır eylemiş ummanı
Hakikat sultanı ol kerem -kanı
Hep insana mahrem Şah-ı Merdan'ın

Allah Allah


Arzusun çektiğim gül yüzlü dostum
Erenlerin demi nurdan sayılır
On iki İmam katarına dizilsen
Muhammet Ali'ye yardan sayılır

İhlas ile giden bu yoldan dönmez
Dost olan dostundan ikilik bulmaz
Eri hak bilmeyen hakkı bulamaz
Gözü bakar ama körden sayılır

Üç beş imiş bu dünyanın sefası
Sefasından artık etmiş cefası
Gerçek erenlerin nutku nefesi
Biri kırktır kırkı birden sayılır

Gerçek aşık menzilinde durursa
Ocak gibi yapıp yağı erirse
Bir kişi kusuru özden görürsen
O da erdir gerçek erden sayılır

Abdal Pir Sultan'ım Bağdat'tır vatan
İkilikten çıkıp birliğe biten
Erenler yoluna kil ü kal katan
Yolun dikenidir hardan sayılır


Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler rahının bir gül-i bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin

Ceddi Muhammet'tir atası Ali
Anası Fatıma cihana veli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmam Hüseyin

Batının sultanı müminin şahı
Gayıp aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı
Matem ile zarı İmam Hüseyin

Pir Sultan Abdal tut damenin anın
Düşmanına düşman ol hanedanın
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın
Erenler hünkarı İmam Hüseyin


DÜNYA BENİM DİYE GÖĞSÜNÜ GERME

Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Kurtulamazsın Azrail'in elinden
Bir gün olur çıkarırlar evinden
Allah'ın ismini koyma dilinden
Dünya kadar pulun olsa ne fayda

Sen de dersin söz içinde sözüm var
Çalarsın çırparsın oğlum kızım var
Senin şunda üç beş arşın bezin var
Bütün dünya malın olsa ne fayda

Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin
Helalını haramını seçmezsin
Kesilir nasibin su da içmezsin
Akan çaylar senin olsa ne fayda

Pir Sultan Abdal'ım çökse otursa
Küll-i günahlarım alsa götürse
Dünya benim diye çekse getirse
Dünya sana baki kalmaz ne fayda


Meyil verme nasa murdar olursun
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Tutulur dilin söylemez olursun
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Bir gün olur çıkarırlar evinden
Allah'ın ismini koyma dilinden
Kurtulamazsın Azrail'in elinden
Dünya kadar fendin olsa ne fayda

Yalan söyler kov gıybette sözün var
Güvenir gezersin oğlun kızın var
Şunda senin üç beş arşın bezin var
Dünya kadar malın olsa ne fayda

Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin
Yersin haram helal geçmezsin
Kesilir nefesin su da içmezsin
Akan çaylar senin olsa ne fayda

Pir Sultan'ım bunu böyle vird etti
Vardı bir mürşitten el etek tuttu
Mürşidin ağırlayan Hakk'a yetti
Tutulmaz nasihatim söylesem ne fayda


"Enel Hak" dedik de çekildik dara,
Edep erkan bize doğru yol oldu.
Sorgucular geldi sual sormaya,
Yardımcımız Şah-ı Merdan Al'oldu.

Kıldan köprü kurmuş, gel de geç deyi,
Pirim bana dolu verdi iç deyi.
Arkamdan bir el vurdu uç deyi,
Üstüne uğradım tozlu yol oldu.

Bir kapı açıldı, içeri girdim,
Bir ayak üstünde bin saat durdum.
Mizan terazisin ben orda gördüm,
Eridi kemiğim, ilik hall'oldu.

Dara durdu meleklerin hepisi,
Ona secde kıldı mümin tapusu.
Karşımda açıldı cennet kapısı,
Hakk'ın emri ile bize gel oldu.

Pir Sultan'ım der ki: Şahların şahı,
Yüzüne nur doğmuş Ali'nin mahı.
Ben pirimi gördüm, dönmem bir dahi,
Durağımız ab-ı Kevser göl oldu.

Pir Sultan Abdal


Ben de şu dünyaya geldim giderim
Kalsın benim davam divana kalsın
Muhammet Ali'dir benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın

Yorulan yorulsun ben yorulmazam
Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

Ben de vekil ettim bar-i hudamı
O da kulu gibi zulüm ede mi
Orda söyletirler bir bir adamı
Kalsın benim davam divana kalsın

Dolanıp çevrilip birgün gelirsin
Ettiğin işlere pişman olursun
Orda da mı Hızır Paşa olursun
Kalsın benim davam divana kalsın

Mümin müslim döşürür de cem olur
Anda sınık yaralara em olur
Kara taş erir de safi mum olur
Kalsın benim davam divana kalsın

ir Sultan Abdal'ım dünya fânidir
Giden adil beyler gelen ihvandır
Kırkların divanı ulu divandır
Kalsın benim davam divana kalsın

PİR SULTAN ABDAL


Gidi Yezid başımıza bey oldu
Zârım Hacı Bektaş Velî’dir benim
Nice Türkmen koyaklarda zay oldu
Ahım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Bu yıl bu dağların karı alaca
Her gün sardığımız kanlı salaca
Medet mürvet deyip varsam ilaca
Cârım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Gam kervanım kaldı dağlar başında
Değirmenler döner gözüm yaşında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Varım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Pir Sultan Abdal’ım diriyim ölmem
Derimi yüzseler yüzümü dönmem
Pîrim Kalender’den gayrıyı bilmem
Şâhım Hacı Bektaş Velî’dir benim.


NASIL YAR DİYEYİM

Nasıl yar diyeyim ben böyle yara
Mecnun edip çöle saldıktan sonra
Alemin bağına bülbüller konar
Nidem benim gülüm solduktan sonra

Coşkun çaylar gibi çağlamayan yar
Gönlünü gönlüme bağlamayan yar
Benim bu halıma ağlamayan yar
Daha ağlamasın öldükten sonra

Pir Sultan Abdal'ım sürem bu yolu
İnsan-i kâmilin olurum kulu
İster yağmur yağsın isterse dolu
Nidem ben bu ummana daldıktan sonra


Kesildi takati feri tutmuyor
Atlar düzüm düzüm kardan çıkmıyor
Kamber cevapladı daha gitmiyor
Aman Sultan Hızır carıma gel gel

Kıratın gözünü duman bürüdü
Kesildi takati feri kurudu
Gözüm yaşı sel sel oldu yürüdü
Aman Sultan Hızır carıma gel gel

Dereye indim de çıkardım şalvar
Kanbere dedim ki Habibe yalvar
Bundan öte daha ne çetin yol var
Aman Sultan Hızır carıma gel gel

Geldiğe çıktım da baktım geriye
İkis'ala binmiş bir doruya
Onu da seyyettim Aslan Ali"ye
Aman Sultan Hızır carıma gel gel....

Abdal Pir Sultan'ım oynadık güldük
Çok şükür Mevlaya yolu bulduk
Akşam namazında biz Ceme durduk
Aman Sultan Hızır carıma gel gel ..


Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların ardında kaldım
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım

Sana derim sana ey kaşı kara
Artıyor eksilmez dost sinemde yara
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider benim katarım
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım

PİR SULTANım, ben de gülmedim
Aradım derdime derman bulmadım
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım


Sultan Nevruz günü cemdir erenler
Gönüller şaz oldu ehl-i imanın
Cemal yari görüp doğru bilenler
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Cümle eşya bu gün destur aldılar
Aşk ile didara karşı yandılar
Erenler ceminde bade sundular
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Erenler dergahı ruşen bu günde
Doldurmuş badeyi sunar elinde
Susuz olan kanar kendi gölünde
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Sultan Nevruz günü canlar uyanır
Hal ehli olanlar nura boyanır
Muhip olan bu gün ceme dolanır
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Pir himmet eyledi bu gün kuluna
Cümle muhip bu gün cemde buluna
Cümle eşya konar kudret balına
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Aşık olan canlar bu gün gelürler
Sultan Nevruz günü birlik olurlar
Hallak-ı cihandan ziya alurlar
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Pir Sultan'ım eydür erenler cemde
Akar çeşmim yaşı her dem bu demde
Muhabbet ateşi yanar sinemde
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın


Gelin özümüze sitem edelim
Hile ile hud’a ile hal olmaz
Hakkın divanına biz de gidelim
Hak katında yalan söze yer olmaz

Yine gerçeklerden açtık kapıyı
Bir pirin önünde kıldık tapıyı
Arı birlik ile yapar yapıyı
Birlik ile bitmeyende bal olmaz

Erenler gafletten kalktı uyandı
Gerçeklerin hünerine boyandı
Bu yolun içine girdi de kandı
Gaziler bu yolda hiç vebal olmaz

Ali kulu olan Hak’tan utana
Var pazarlık eyle cevher satana
Bu yolun içinde riya tutana
Sürün gitsin dört kapıda yer olmaz

Pir Sultan’ım eydür; Kalbimiz nurdur
Müminler gözlüdür münafık kördür
Erenlerin yolu kadimdir, özdür
Her tepenin başında bir yol olmaz


Ben dervişim dersin göğsün açarsın
Hâli hâl etmeğe hâlin var mıdır
Kendini gör elde sen ne ararsın
Hakk'ı zikr etmeğe dilin var mıdır

Dertli olmayanlar derde yanar mı
Sadık derviş ikrârından döner mi
Her uçan kuş gül dalına konar mı
Ben bülbülüm dersin, gülün var mıdır

Her bir balık gibi ağa sararlar
Rehberinden mürşidinden sorarlar
Şem'a yakıp köşe köşe ararlar
Ben arıyım dersin, balın var mıdır

Mürşit huzurunda dâra durmağa
Dâra durup Hakk'a boyun vermeğe
Muhabbetten geçip hırka geymeğe
Car perdeden derviş şalın var mıdır

Pir Sultan'ım senin derdin deşilmez
Derdi olmayanlar derde duş olmaz
Rehbersiz mürşitsiz yollar açılmaz
Mürşit eteğinde elin var mıdır


Türk destanlarında Kurt, yol göstericidir. Buhranlı anlarda ortaya çıkar imdada yetişir. Kurt mitinin Alevi Bektaşi halk sofizmindeki yeri, gök ehli olma, don değiştirme, gaibi görebilme, müjdeleyip, cezalandırabilme noktasındadır.
Türkmen Ulu Ozanı Pir Sultan Abdal'ın nefeslerinde de Bozkurt geçer.

Pir Sultan'ım, var mı sözün hatası.
Öldü hırsı nefsin hakka yetesi.
İsmail'e inen koçun atası.
Kurt donunda alıp giden kimdi.

Ali bindi düldül ata.
Can dayanmaz bu fırkata.
Bozkurt ile kıyamete.
Kalan dünya değil misin.


alıntıdır..


Kırklar meydanında erkan isteyen,
Arıtsın kalbini çöksün otursun.
Erenler önünde lokmayı sunan,
Hicap perdesini döksün otursun.

Ona lokma sunanlar narkı var,
Talibinden talibe yolun farkı var.
Yol içinde türlü türlü görgü var,
Herkes görgüsünü görsün otursun.

Evvel gerek olmuş mürebbi minnet,
Mürebbi farz olmuş, musahip sünnet.
Farzı farz eylemiş sünneti sünnet,
Her kardaş akranın bulsun otursun.

İkrar verdik, geldik girdik araya,
Hatır yıkıp göç eyleme saraya.
Alır üstad verir seni küreye,
Çeliğin darbına dursun otursun.

Pir Sultan’ım eydür: Kandilde nura,
Er gerektir, erenler yolun süre.
Mümin Müslim derildiler bir yere,
Muhabbet gölüne dalsın otursun...


Yemen illerinden beri gelirken
Turnalar Ali'mi görmediniz mi
Hava üzerinde sema ederken
Turnalar Ali'mi görmediniz mi

Şahım Hayber kalesini yıkarken
Nice yezid halka olmuş bakarken
Muhammed Mustafa Miraç çıkarken
Turnalar Ali'mi görmediniz mi

Kim gördü deryada balık izini
Eğilip öptü Kamber'in yüzünü
Nerde dinler Ali'm hub avazını
Turnalar Ali?mi görmediniz mi

Havanın yüzünde sema tutarken
Ab-ı Kevser şarabından içerken
Muhammed'im gülü reyhan biçerken
Turnalar Ali'mi görmediniz mi

Şeriat yolunu Muhammed açtı
Tarikat menilin Murtaza seçti
Bu meydandan nice erenler geçti
Turnalar Ali'mi görmediniz mi

Pir Sultan'ım eydür vuran gidiyi
Dilim zirkederen daim Hüda'yı
On iki imamların nesli sultanı
Turnalar Ali'mi görmediniz mi


Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.

Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.

Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.

Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.

Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.

Pir Sultan Abdal


Türap olup düştüm toza
İncinme gönül incinme
Tahammül eyle her söze
İncinme gönül incinme

Türaplık cümlenin başı
Üstüne atarlar taşı
Daim çiğnenmektir işi
İncinme gönül incinme

Koy sana kötü desinler
Her ayıbına gülsünler
Hergün gıybetin kılsınlar
İncinme gönül incinme

Muhammet Miraç'tan indi
Ali'm nur ile boyandı
Bühtan Fatm'Ana'ya indi
İncinme gönül incinme

Pir Sultan'ım geçer aylar
Geçinir yoksullar baylar
Herkes sıfatını söyler
İncinme gönül incinme


Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu
Alim ne yatarsın günlerin geldi
Korular kalmadı kara yurt oldu
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Sancak gele Kazovaya dikile
Münafık başına taşlar döküle
Mümin olan da Hakka çekile
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Kızılırmak gibi bendinden boşan
Hamadan Mardinden Sıvasa döşen
Düldül eğerlendi zülfikar kuşan
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Sene tekmil olduğunu bildiler
Yezit münafık gömleğin giydiler
Kasteyleyip imamlara kıydılar
Alim ne yatarsın günlerin geldi

Abdal Pir Sultanım bu sözüm haktır
Vallahi sözümün hatası yoktur
Şimdiki sofunun yezidi çoktur
Alim ne yatarsın günlerim geldi

***Pir Sultan Abdal


Gidi Yezid başımıza bey oldu
Zârım Hacı Bektaş Velî’dir benim
Nice Türkmen koyaklarda zay oldu
Ahım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Bu yıl bu dağların karı alaca
Her gün sardığımız kanlı salaca
Medet mürvet deyip varsam ilaca
Cârım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Gam kervanım kaldı dağlar başında
Değirmenler döner gözüm yaşında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Varım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Pir Sultan Abdal’ım diriyim ölmem
Derimi yüzseler yüzümü dönmem
Pîrim Kalender’den gayrıyı bilmem
Şâhım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Pir Sultan Abdal


Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
Hüseyn'in kanın alalım
Tevekkeltü tealallah

Özü öze bağlayalım
Sular gibi çağlayalım
Bir yürüyüş eyleyelim
Tevekkeltü tealallah

Açalım kızıl sancağı
Geçsin Yezid'lerin çağı
Elimizde aşk bıçağı
Tevekkeltü tealallah

Mervan soyunu vuralım
Hüseyn'in kanın soralım
Padişahın öldürelim
Tevekkeltü tealallah

Pir Sultan'ım geldi cuşa
Münkirlerin aklı şaşa
Takdir olan gelir başa
Tevekkeltü tealallah


([Only Registered Users Can See Links])


Bu yıl bu dağların karı erimez
Eser bâd-ı sabâ yel bozuk bozuk
Türkmen kalkıp yaylasına yürümez
Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk

Kızılırmak gibi çağladım aktım
El vurdum göğsümün bendini yıktım
Gül yüzlü cerenin bağına çıktım
Girdim bahçesine gül bozuk bozuk

Elim tutmaz güllerini dermeye
Dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
Dört cevabın manâsını vermeye
Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk

Pir Sultan'ım yaratıldım kul diye
Zâlim paşa elinden mi öl diye
Dostum beni ısmarlamış gel diye
Gideceğim amma yol bozuk bozuk

Pir Sultan ABDAL


Ey erenler evliyalar serveri
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali
Tariki naci nin sensin rehberi
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali

Sen bilirsin cümlemizin halını
Yetişmiş meyvanın kırma dalını
Düştük kaldır bizi uzat elini
Gayret eyle bize Şah Seyyid Ali

Erenler sağı solu sendedir
Cümle tariklerin kolu sendedir
Şah Hasan Hüseyin in yolu sendedir
Şefkat eyle bize Şah Seyyid Ali

PİR SULTAN’ ım eydür yola aşığız
Ta ezelden böyle kalb-i sadığız
Severiz eş şahım bağrı yanığız
Rahmet eyle bize Şah Seyyid Ali


Pir Sultan Abdal, idam edileceği dar ağacına doğru yürürken Hızır Paşa emir verir: "Herkes Pir Sultan'ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak bilsin." Uğruna mücadele ettiği halk, Pir Sultan'ı taşlamaya başlar. Taşlar Pir Sultan'a kadar gelmekte, ama ona değmeden yere düşmektedir. Pir'in musahibi Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan Pir'e bir gül atar. Gül Pir'e değer ve yaralar. Al kanlar akar Pir'in bedeninden. Can dostunun bu hareketinden incinen Pir'in dudaklarından şu nefes dökülür:

Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle dostun bir fiskesi yaralar beni.

Dar günümde dost düşmanım belli oldu.
Bir derdim var idi, şimdi elli oldu.
Ecel fermanı boynuma takıldı.
Gerek asa, gerek vuralar beni.

Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz.
Haktan emir olmazsa rahmet yağmaz.
Şu ellerin taşı hiç bana değmez.
İlle dostun bir tek gülü yareler beni.

Pir Sultan Abdal...


vBulletin v4.2.3, Copyright ©2000-2023, Jelsoft Enterprises Ltd.

Şairin hayatı ile ilgili bilgilerin büyük bir kısmı, çeşitli halk rivayetleri ile başta Pertev Naili Boratav, Aldülbaki Gölpınarlı ve Cahit Öztelli olmak üzere bazı araştırıcıların, Pir Sultan Abdal mahlaslı şiirlerden elde ettikleri çıkarımlardan ve yorumlardan ibarettir. Bu yapılırken âşığın yaşadığı kabul edilen 16. yüzyılda gelişen olaylar ve bu olayların şiirlerdeki yansımalarından hareket edilmiştir. Bu çıkarımlara göre âşığın adı Haydar’dır ve köken olarak Yemenli’dir (Boratav ve Gölpınarlı 1943: 27). Bazı rivayetlerde ise Pir Sultan Abdal’ın ailesinin Horasan’ın Hoy şehrinden göçerek Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyüne gelip yerleştiği yer almaktadır (Gölpınarlı 1969: 9). Umay Günay (2008: 315), Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinin muhtevasını, tasavvuf bilgisini ve kelime hazinesini dikkate alarak onun ciddi bir medrese ve tekke eğitimi almış olabileceğini söyler. Doğan Kaya, Pir Sultan Abdal’ın bu eğitimini Çorum’da aldığını ve bir süre sonra sipahi olarak orduya katılıp Belgrad seferine (1521) iştirak ettiğini ayrıca Budin’in (1529) fethinde de bulunduğunu, zaferden sonra Çorum’a döndüğünü bir müddet sonra da Sivas’ta bir Bektaşi dergâhında posta oturduğunu nakleder (2009: 417).

Pir Sultan Abdal’ın şeyhi, şiirlerinde pîrim diye andığı Hasan Efendi olmalıdır (Öztelli 2012: 38-39). Kul Himmet ile Kul Hüseyin, Pir Sultan Abdal’ın adı bilinen müritleridir (Öztelli 2012: 40). Pir Sultan Abdal’ın Seyyit/Seyit Ali, Pir Mehmet, Er Garip adlarını taşıyan üç oğlu, Sanem adında bir kızı ile Elif adında bir de kız kardeşi vardır (Öztelli 2012: 48). Pir Sultan Abdal’ın musahib’i, bugün Sivas’ta adına bağlı bir mahalle ve cami bulunan Ali Baba’dır. Pertev Naili Boratav, 1939’da Banaz’da yaptığı çalışmada, Pir Sultan Abdal’ın soyundan geldiği söylenen Haydar Efendi’ye köy halkının büyük bir hürmet beslediğine şahit olur (Boratav ve Gölpınarlı 1943: 34). Tahir Kutsi Makal (1999: 20), günümüzde Pir Sultan’ın soyunun Banaz’da Şimşek, Türkan ve Yiğit ailelerinde sürdüğünü kayda geçirir.

Pir Sultan Abdal’ın ne zaman ve nerede öldüğü de kesin olarak belli değildir. Onun ölümü üzerine çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Pir Sultan Abdal’ın Safevi taraftarlığı ve bu taraftarlığı sebebiyle katılmış olabileceği birtakım kalkışmalar dolayısıyla Sivas’ta belli bir süre hapsedildiği ve akabinde de bugün Kepçeli olarak bilinen yerde bir zaman kendisinin müridi de olan Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından astırıldığı rivayet edilmektedir. Pertev Naili Boratav’ın tespit ettiği rivayete göre, Sofular köyünde yaşayan Hızır, Banaz’a gelerek Pir Sultan Abdal’a mürit olur. Belli bir zaman sonra Pir Sultan Abdal’a “Pirim bana himmet ver de bir makama geçeyim, büyük adam olayım.” der. Pir Sultan, “Ulan Hızır, ben dua ederim, sen büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, gelir beni asarsın.” der. Pir Sultan’ın himmetiyle İstanbul’a giden Hızır, paşa (vali) olarak Sivas’a döner. Hızır Paşa, şeyhi Pir Sultan’ı bir gün makamına davet eder ve ona ikramlarda bulunur. Pir Sultan, ikramları haramla elde edilmiş şeyler olduğunu düşündüğü için yemeyi kabul etmez. Hatta köpeklerinin bile bu haram şeyleri yemeyeceklerini söyler. Gerçekten de köpekler önlerine konan yemekleri yemezler. Hızır Paşa, bu yapılanları hakaret olarak görür ve Pir Sultan’ı Toprakkale’de hapse kor. Bir zaman sonra içinde ‘şah’ sözcüğü geçmeyen üç şiir söylerse Pir Sultan’ı affedeceğini söyler. Pir Sultan sırasıyla, Hızır Paşa bizi berdar etmeden / Açılın kapılar Şah’a gidelim; Kul olayım kalem tutan eline / Kâtip ahvalimi Şah’a böyle yaz ve Ala gözlü pirim sen himmet eyle / Ben de bu yayladan Şah’a giderim ayaklı şiirleri söyler. Hızır Paşa, bu üç şiiri dinledikten sonra Pir Sultan’ın asılmasını emreder. Pir Sultan Abdal asıldıktan sonra hırkasının darağacında asılı kaldığı kendisinin ise Sivas’ı, dört farklı yönden terk ettiği halk arasında yayılır (Boratav ve Gölpınarlı 1943: 35-39).

Pir Sultan Abdal’ın Belgrat seferi (1521) ile Budin’in (1529) fethinde bulunduğu yönündeki bilgiler, onun en geç 1500’lerin başında doğmuş olabileceğini gösterir. Osmanlı sipahisi olarak bazı seferlere katılmış da olsa Pir Sultan’ın Osmanlı hanedanına karşı muhabbet beslediği söylenemez. Onun, Osmanlı-Safevi çatışmasının yoğun olarak yaşandığı dönemde Safevi hanedanından yana tavır aldığı görülmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Bağdat’ı fethi (1534) üzerine söylediği şiir, Pir Sultan Abdal’ın Safevi taraftarlığı konusunda şüpheye yer bırakmayacak bir belge sunmaktadır. Pir Sultan Abdal’ın devamlı kavuşmayı arzuladığı ve bir gün mutlaka çıkıp geleceğini düşündüğü şah, 1548’te Anadolu üzerine sefere çıkan Şah Tahmasb (saltanatı 1524-1576) olmalıdır (Aslanoğlu 2000: 60). Onu bir şiirinde, Koca Haydar Şah-ı cihan torunu / Ali nesli güzel imam geliyor (Avcı 2012: 171) şeklinde anar.

Halk rivayetlerinde Pir Sultan Abdal’ı astıran kişi olarak adı geçen Hızır Paşa’nın tarihî kişiliğini saptamak için yapılan çalışmalar, aynı zamanda Pir Sultan Abdal’ın da ölüm tarihini belirlemeye yönelik olmuştur. Pir Sultan Abdal’ın Şah Tahmasb zamanında yaşadığı sabit olduğundan onu astıranın, 1552’de Köstendil, 1554’de Şam Beylerbeyi olan, 1560’da da Bağdat’a Beylerbeyi tayin edilip 1567’de ölen Hızır Paşa olduğu söylenebilir (Gölpınarlı 1969: 9). Buna göre Pir Sultan Abdal’ın 1560’larda Hakk’a yürüdüğünü tahmin etmek olanaklı görünmektedir. Pir Sultan Abdal’ın mezarının nerede olduğu da tam olarak bilinmemektedir. Pir Sultan hakkındaki rivayetlerde, onun asıldığı yerde gömülü olduğu kaydı vardır. Asıldığı yerin dışında Erdebil, Merzifon ve Çiçek Yaylası’nda (Eğin-Divriği arası) da birer mezarının olduğu rivayet edilmektedir (Kudret 2003: 19).

Pîr Sultan Abdal’ın ‘eser’ olarak kabul edilebilecek müstakil cönk, yazma veya matbu nüshası olan bir eseri yoktur. Bazı cönk ve mecmualarda dağınık olarak bulunan şiirleri daha çok sözlü belleklerde yaşatılmış ve günümüze taşınmıştır.

Pir Sultan Abdal mahlaslı şiirlere yer veren en eski kaynak, 1608’de yazılan Menâkıbü’l-Esrâr Behcetü’l- Ahrâr dır. Bu eserde, Gafillen bacadan düşme / Evvel kapu şeraittir, İsmin anınca salâvat verenler / Meşrebim virdim Muhammed Ali’dir (Deligöz 2007: 88) ve Âşıktan ahval isterler / Tasdik ehli kal isterler (Boratav-Gölpınarlı 1943: 25), ayaklı şiirler Pir Sultan Abdal mahlasını taşımaktadır. Pir Sultan Abdal’ı bilim dünyasına tanıtan ilk yazı Fuat Köprülü’ye aittir ve bu yazıda âşığın iki manzumesine yer verilmiştir (Köprülü 1928'den aktaran Öztelli 2012: 471). Âşık hakkındaki ilk kitap neşri ise Sadettin Nüzhet’e aittir. Kitapta, yazarın değişik cönk ve mecmualardan derlediği yüz beş şiir ile altı nefes’in bestesi yer almaktadır (Sadettin Nüzhet 1929'dan aktaran Boratav-Gölpınarlı 1943: 11, 19). Pertev Naili Boratav ile Abdülbaki Gölpınarlı’nın ortaklaşa hazırladıkları çalışmada, Pir Sultan Abdal tapşırmalı toplam yüz otuz üç şiir yer almaktadır (1943). Gölpınarlı’nın 1953’te yaptığı çalışmayla Pir Sultan Abdal tapşırmalı şiirlerin sayısı iki yüz on dörde yükselmiştir. Cahit Öztelli’nin on ikinci baskısı yapılan Pir Sultan Abdal Bütün Şiirleri adlı kitabında toplam üç yüz kırk beş şiir ile yirmi beş nefes’in notaları bulunmaktadır (2012). Ali Haydar Avcı, Pir Sultan Abdal tapşırmalı şiirlerin sayısını –beşi şüpheli olmakla birlikte- dört yüz yirmi dokuz olarak tespit etmiştir (2012). Pir Sultan Abdal üzerinde bir ömür çalışma yapan İbrahim Aslanoğlu, Pir Sultan Abdallar adını verdiği çalışmasında altı farklı Pir Sultan’dan bahseder ve diğer beş kişinin şiirlerinin tek “Pir Sultan” adı altında bir şaire mal edildiğini söyler. Aslanoğlu, altı şaire ait –şüpheliler dahil- toplam dört yüz otuz dokuz şiire yer verir. Bu şiirlerden Banazlı Pir Sultan’a ait olanların sayısı ise yüz altmış bir’dir (2000: 89-234). Pir Sultan Abdal üzerine yapılan tek doktora çalışmasının sahibi Haydar Deligöz, gerçek Pir Sultan Abdal’a ait olabilecek şiirlerin sayısını yüz otuz bir olarak verir (2007: 401). Abdülbaki Gölpınarlı (1953, 1969, 2013), Cevdet Kudret (1965, 2003), Memet Fuat (1977, 2003), Sabahattin Eyuboğlu (1977), Esat Korkmaz (1994), Oktay Mert (1997), Tahir Kutsi Makal (1999) ve Öner Yağcı (2000) gibi araştırıcıların çalışmalarında da muhtelif sayılarda Pir Sultan Abdal’ın şiirlerine yer verilmiştir. Leyla Akgül (2012)’ün Pir Sultan Abdal Sözlüğü adlı çalışması da âşığı anlamaya yönelik önemli bir kitap olarak karşımıza çıkmaktadır.

Pir Sultan Abdal, hakkında en fazla çalışma yapılan âşıklardan biridir. Bugün için bir sayı vermekten uzağız ama kitap halindeki yayınların bile yüze yaklaştığını söyleyebiliriz. Buna mukabil akademik çalışmaların azlığı ise dikkat çekicidir. YÖK Ulusal Tez Merkezi’nde “Pir Sultan” anahtar kelimesine bağlı olarak on üç adet lisansüstü tez listelenmektedir. Bunlardan sadece biri doktora (Deligöz 2007) diğerleri yüksek lisans tezidir. Bu tezlerden dördü “Pir Sultan Abdal” adına bağlı olarak kurulmuş derneklerle ilgilidir. İki tez tasavvufi boyutuyla Pir Sultan’ı ele almaktadır. Bir çalışmada Pir Sultan mahlaslı güftelerin musiki yönünden incelenmesi yapılmıştır. Geriye kalan diğer çalışmalarda da Pir Sultan’ın tam anlamıyla işlendiği söylenemez. 

Pir Sulatan Abdal’ın Sivas ve Erzincan başta olmak üzere Anadolu’nun değişik yörelerinden derlenerek TRT Türk Halk Müziği Repertuvarı’na kazandırılan çok sayıda türküsü bulunmaktadır. Pir Sultan Abdal şiirleri üzerine kurulan ve bir kısmı TRT Repertuvarı’nda da bulunan türkülerden 43 tanesinin notalı yayını Turabi Değerli tarafından yapılmıştır (2003). 

Alevilerce yedi büyük şairden biri sayılan Pir Sultan Abdal, -diğerleri Nesimî, Hatayî, Kul Himmet, Yemînî ve Vîranî’dir- “Türkçenin şiiriyetini başarıyla eserlerine aktaran yalnız Alevi-Bektaşi akımının değil Türk edebiyatının [da] en başarılı şairlerinden biridir" (Günay 2008: 325). Çok sayıda olmamakla beraber lirik aşk şiirleri de söylemiş olan Pir Sultan Abdal, daha çok nefes'leriyle ün kazanmıştır. Onun nefesleri, yüzyıllardır “ayin-i cem”lerde söylenmektedir. Pir Sultan Abdal’a ait olduğu kabul edilen şiirler, hecenin yedi, sekiz ve on birli kalıplarında ve koşma biçimindedir. Pir Sultan’ın şiirlerindeki dil, kendi çağının günlük konuşmalarda kullanılan Türkçe’dir.

Pir Sultan Abdal’ın bir ustasının olup olmadığını bilemiyoruz ama onun Dedem Korkut, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal ve Şah İsmail (Hatayî)’den etkilendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Pir Sultan Abdal, ünü Anadolu sınırlarını aştıktan ve trajik bir sonla Hakk’a yürüdükten sonra bütün Alevi şairleri derinden etkilemiştir. Zamanla Alevî âşıklar, “sünni otorite karşısında Alevî duyarlılığını dile getirdikleri (Oğuz 2003: 31-38)” şiirlerinde Pir Sultan mahlasını kullanmaya başlamışlardır. Bunun sonucu olarak onun adına bağlanan şiirlerle güçlü bir gelenek oluşmuştur.

Pir Sultan Abdal, kaynağı Yunus Emre’ye uzanan Âşık Edebiyatının “Alevi-Bektaşi Edebiyatı” olarak adlandırılan en önemli kolunun kurucusu durumundadır. Onun şiirlerinin ana temalarından biri Osmanlı-Safevi çatışmasıdır. Bu özelliğinden dolayı Pir Sultan, “Türk edebiyatında merkezi hükümetle (Osmanlı) anlaşamayan şairlerin öncülerinden ve en ünlülerinden (Günay 2008: 313)” sayılır.

Pir Sultan Abdal, Cumhuriyet’ten sonra bazı ideolojik yaklaşımlarla popüler yayınlarda onun kavgacı yanı ön plana çıkarılarak bir kesimin devrimci, halk âşığı/ozanı olarak görülmüş ve öyle yorumlanmıştır. Buna kaynak olarak, Gelin canlar bir olalım / Münkire kılıç çalalım / Hüseyn’in kanın alalım / Tevekkeltü teâlallâh (Kudret 2003: 53) dörtlüğüyle başlayan şiiri ile tapşırma dörtlüğü Ben Musa’yım sen Firavun / İkrarsız Şeytan-ı lâîn / Üçüncü ölmem bu hain / Pir Sultan ölür dirilir (Kudret 2003: 62) olan şiir gösterilebilir. Durum böyle olmakla birlikte Pir Sultan Abdal’ın muhtevasında öfke olan, kin barındıran sözlerden örülmüş çok sayıda şiiri, millî türkü repertuvarımızda (TRT) yerini almıştır ve milletimiz tarafından sevilerek dinlenilmektedir.

Günümüzde Pir Sultan Abdal adıyla birkaç dernek faaliyet göstermektedir. Pir Sultan Abdal’ın adını taşıyan ilk dernek Pir Sultan Abdal Turizm ve Tanıtma Derneği adıyla 1976’da Banaz’da kurulmuş olup 12 Eylül 1980 darbesiyle kapatılmıştır. Dernek, 1989’da Pir Sultan Abdal Turizm Tanıtma ve Dayanışma Derneği adıyla tekrar faaliyete geçmiştir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği 1988 yılında Ankara merkezli kurulmuş olup birçok şehir ve ilçede şubesi bulunmaktadır. Bu derneğin Pir Sultan Abdal Sanat Dergisi adında bir de süreli yayını bulunmaktadır. Pir Sultan Abdal adına bağlı bir de vakıf vardır. Merkezi Ankara’da olan vakfın adı, Pir Sultan 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfıdır.

Pir Sultan Abdal, 1979’dan beri yukarıda adları verilen derneklerin katkılarıyla her yıl çeşitli etkinliklerle anılmaktadır. 25. Pir Sultan Abdal Anma Etkinlikleri, 21-22 Haziran 2014 tarihlerinde Banaz’da gerçekleştirilmiştir.

Pir Sultan Abdal’ın hayatını konu alan üç roman, bir tiyatro eseri bir de sinema filmi vardır. Orhan Ural, Pir Sultan Abdal’ı konu alan romanının sonuna âşıkla ilgili bir de kaynakça eklemiştir. Battal Pehlivan’ın ilk baskısı 1993’te yayımlanan romanı Remzi Taşkın tarafından resimlendirilmiştir. Vehbi Bardakçı’nın belgesel roman türündeki çalışması Nisan 2014’te yayımlanmıştır. Erol Toy’un Pir Sultan Abdal’ı konu alan oyunu iki bölümden oluşmaktadır. Senaryosunu Mehmet Aydın’ın yazdığı Pir Sultan Abdal filminin yönetmeni Remzi A. Jöntürk’tür. Acar Film tarafından 1973’te yapımı gerçekleştirilen filmin başrol oyuncusu Fikret Hakan’dır.

Akgül, Leyla (2012). Pir Sultan Abdal Sözlüğü. Ankara: Barış Kitabevi.

Aslanoğlu, İbrahim (2000). Pir Sultan Abdallar. 3. Baskı. İstanbul: Can Yay.

Avcı, Ali Haydar (2012). Osmanlı Gizli Tarihinde Pir Sultan Abdal ve Bütün Deyişleri. Ankara: Barış Kitap Yay.

Bardakçı, Vehbi (2014). Demirin Üstünde Karınca İzi / Pir Sultan Abdal. İstanbul: Ozan Yay.

Boratav, Pertev Naili, A. Gölpınarlı (1943). Pir Sultan Abdal. Ankara: Ankara Üniversitesi DTCF Yay.

Değerli, Turabi (2003). Pir Sultan Abdal Türküleri. İzmir: Senfoni Müzikevi.

Deligöz, Haydar (2007). Pir Sultan’ın Şiirlerinin Tahlili ve Dayandığı Temeller. İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Yayımlanmamış doktora tezi.

Eyuboğlu, Sabahattin (1977). Pir Sultan Abdal. İstanbul: Cem Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1953). Pir Sultan Abdal Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1969). Pir Sultan Abdal Hayatı, Sanatı, Eserleri. İstanbul: Varlık Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (2013). Pir Sultan Abdal. İstanbul: Kapı Yay.

Günay, Umay (2008). “Pir Sultan Abdal Üzerine Bir Değerlendirme”, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. 5. bs., Ankara: Akçağ Yay. 305-328.

Kaya, Doğan (2009). “Pir Sultan Abdal”, Sivas Halk Şairleri –IV- (L-R). Sivas: Sivas Valiliği Yay. 417-429.

Korkmaz, Esat (1994). Pir Sultan Abdal Divanı. İstanbul: Ant Yay.

Köprülüzade, M. Fuad (1928). “Bir Kızılbaş Şairi: Pir Sultan Abdal”. Hayat Mecmuası 64.

Kudret, Cevdet (2003). Pir Sultan Abdal. İstanbul: İnkılâp Yay.

Makal, Tahir Kutsi (1999). Pir Sultan Abdal Hayatı, Sanatı, Eserleri. İstanbul: Toker Yay.

Memet Fuat (1977). Pir Sultan Abdal Yaşamı Sanatçı Kişiliği Yapıtları. İstanbul: De Yay.

Mert, Oktay (1997). Pir Sulatan Abdal Bütün Şiirleri. İstanbul: Gözlem Yay.

Oğuz, M. Öcal (2003). “Birincil Sözlü Kültür Çağı ve Karac’oğlan Şiiri”. Millî Folklor 58: 31-38.

Öztelli, Cahit (2012). Pir Sulatan Abdal Yaşamı ve Bütün Şiirleri. İstanbul: Özgür Yay.

Pala, Hikmet (2012). Pir Sultan Abdal / Kalsın Benim Davam Divana Kalsın. Balıkesir: Altınpost Yay.

Pehlivan, Battal (2012). Pir Sultan Abdal. İstanbul: Demos Yay.

Sadettin Nüzhet (1929). XVII. Asır Saz Şairlerinden Pir Sultan Abdal. İstanbul: Türkiyat Enstitüsü Yay.

Toy, Erol (2010). “Pir Sultan Abdal”, Toplu Oyunları 2. İstanbul: Mitos-Boyut Yay. 117-191.

Ural, Orhan (1982). Pir Sultan Abdal. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.

           Yağcı, Öner (2000). Pir Sulatan Abdal Yaşamı ve Bütün Şiirleri. İstanbul: Gün Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. SALAHADDİN BEKKİ
Yayın Tarihi: 05.11.2014
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Nefes

Uyur idik uyardılar

Diriye saydılar bizi

Koyun olduk ses anladık

Sürüye saydılar bizi

Sürülüp kasaba gittik

Kanarada mekân tuttuk

Dîdar defterine yettik

Ölüye saydılar bizi

Hâlimizi hâl eyledik

Yolumuzu yol eyledik

Her çiçekten bal eyledik

Arıya saydılar bizi

Aşk defterine yazıldık

Pir divanına dizildik

Bal olduk şerbet ezildik

Doluya saydılar bizi

Pir Sultan’ım Haydar şunda

Çok keramet var insanda

O cihanda bu cihanda

Ali’ye saydılar bizi

Boratav, Pertev Naili, A. Gölpınarlı (1943). Pir Sultan Abdal. Ankara: Ankara Üniversitesi DTCF Yay. 90-91.

Düvazimam/Maktel-i Hüseyin

Alemlerin serverisin

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Şehitlerin serdarısın

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Hasan Hüseyin’in yâri

Muhammed’in gözü nuru

Hem Ali’nin yadigârı

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Zuhur oldu İmam Zeynel

Muhammed Bakır’dan evvel

Derdine yanarım ezel

Ah Hüseyin vah Hüseyin

İmam Cafer’dir yârimiz

Musa-ı Kâzım şahımız

Budur şems ile mahımız

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Rıza ilim hüner

Muhammed Taki el sunar

Hüseyin’im deyip yanar

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Naki Hasan Asker

Muhammed Mehdi ser-defter

İmam-ı Seyyid-i Ekber

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Yezit gelmiş bizi taşlar

Figan eder gökte kuşlar

Gözümüzden akar yaşlar

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Pir Sultan haber ver dosttan

Bülbül ötüyor kafesten

Hem gül ağlar hem gülistan

Ah Hüseyin vah Hüseyin

Avcı, Ali Haydar (2012). Osmanlı Gizli Tarihinde Pir Sulatan Abdal ve Bütün Deyişleri. Ankara: Barış Kitap Yay. 613-614.

Ağıt

Bana gül diyorlar neme güleyim

Ağlamak şanıma düştü n’yleyim

İlin gülü açmış al ile yeşil

Şu benim güllerim soldu n’yleyim

Karadan çaldırdım nere bazımı

Arşa çıkardılar âh u sûzumu

Elimden aldırdım yavru kuzumu

Firkati bağrımı deldi n’yleyim

Haberin alayım seher yelinden

Ördek kalkar m’ola kendi gölünden

Korkum ayrılıktan fikrim ölümden

Geldi çattı beni buldu n’yleyim

Ulu sular gibi çeşmim çağlayan

Mahrum kalmaz özün Hakk’a bağlıyan

Yâr yitirmiş yana yana ağlıyan

Âkıbet başıma geldi n’yleyim

Pir Sultan Abdal’ım kırklar yediler

Bu yolu erkânı anlar kodular

Allah verdiğini almaz dediler

Bana verdiğini aldı n’yleyim

Boratav, Pertev Naili, A. Gölpınarlı (1943). Pir Sultan Abdal. Ankara: Ankara Üniversitesi DTCF Yay. 101.

Nefes

Elif’tir doksan bin kelâmın başı

Var Hakk’a şükreyle be’yi n’eylersin

Vücudun şehrini arıtmayınca

Yüzünü yumağa suyu n’eylersin

Vücudun şehrini verme gayrıya

Hatır yıkıp göç eyleme sayruya

Var bir amel kazan Hakk’a yaraya

Hakk’a yaramıyan huyu n’eylersin

İblis benlik ile Dergâhtan ırdı

Âşık olan maşukunu aradı

İki cihan fahri bir engür verdi

Fakr ile fahr olmaz şeyi n’eylersin

Sordular kim Bağdat şehri kandedir

Bildiler kim la‘l ü gevher andadır

Gördüler kim Hakk al-yakîn cemdedir

Hakikî olmıyan kökü n’eylersin

Pir Sultan’ım okuyuban yazarım

Turâb oldum ayaklarda tozarım

Yâr elinden içtim sermest gezerim

Yârdan içilmiyen meyi n’eylersin

Boratav, Pertev Naili, A. Gölpınarlı (1943). Pir Sultan Abdal. Ankara: Ankara Üniversitesi DTCF Yay. 106.

Koşma/Tekerleme

Benim sevdiğimin şirin sözleri

Değdi şu sineme ne dağlar oldu

Karınca yükünü fil çekmez iken

Azdı zaman azdı ne çağlar oldu

Talip gelmez oldu pir nefesine

Elin alıp gitmez oldu yasına

Dağlar sindi tepeler duldasına

Büyüdü tepeler ne dağlar oldu

Talip mi benliği elden salmayan

Bahri gibi ummanlara dalmayan

Ezeli eğnine şallar bulmayan

Şimdi atlas giydi ne beğler oldu

Nesimi yüzüldü Mansur asıldı

Ali’m Düldül’e bindi küffar basıldı

Nice ulu sular arktan kesildi

Aktı kör pınarlar ne çağlar oldu

Gönül kuşu uçup gitmez gölünden

Bülbül vazgeçer mi gonca gülünden

Pir Sultan Abdal’ım çarkın elinden

Dideler yaş döktü kan ağlar oldu

Avcı, Ali Haydar (2012). Osmanlı Gizli Tarihinde Pir Sulatan Abdal ve Bütün Deyişleri. Ankara: Barış Kitap Yay. 731.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MAHMUT, Mahmut Şahind. 1932 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2AVŞARÎd. 1934 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3DİLŞAD HANIMd. 1901 - ö. 16.12.1985Doğum YeriGörüntüle
4MAHMUT, Mahmut Şahind. 1932 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5AVŞARÎd. 1934 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6DİLŞAD HANIMd. 1901 - ö. 16.12.1985Doğum YılıGörüntüle
7MAHMUT, Mahmut Şahind. 1932 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8AVŞARÎd. 1934 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9DİLŞAD HANIMd. 1901 - ö. 16.12.1985Ölüm YılıGörüntüle
10MAHMUT, Mahmut Şahind. 1932 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11AVŞARÎd. 1934 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12DİLŞAD HANIMd. 1901 - ö. 16.12.1985Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13MAHMUT, Mahmut Şahind. 1932 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14AVŞARÎd. 1934 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15DİLŞAD HANIMd. 1901 - ö. 16.12.1985Madde AdıGörüntüle

Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 1: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 2: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 3: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 4: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 5: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 6: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 7: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 8: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 9: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 10: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 11: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 12: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 13: Pir Sultan Abdal Şiirleri

uçurdum ben kuşum uçan kuş ile dolduysa gözlerim kanlı yaş ile üçyüz altmış başaçık derviş ile bağdad'a şeydallah iden kim idi bağdad'ın yaylağın bile yayladı indi aşkın deryasını boyladı iki cihan fahri dua eyledi el kaldırıp amin diyen kim idi pir sultan abdal'ım zaman farıdı ahımdan dağların karı eridi bağdat'tan çıkıp da bir tuğ bürüdü askerini çekip gelen kim idi vebali boynuna ilazım değil beri gel beri gel hey iman kulu bek kapış koyverme tuttuğun eli eğer ...

Page 14: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 15: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 16: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 17: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 18: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 19: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 20: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 21: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 22: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 23: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 24: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 25: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 26: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 27: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 28: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 29: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 30: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 31: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 32: Pir Sultan Abdal Şiirleri

üçüncü ölmem bu hain pir sultan ölür dirilir gel güzelim kaçma benden gel güzelim kaçma benden yad değiliz bülbülüz biz biz yol ehli kardaşlarız erkan içinde yoluz biz söyleşelim halden hale dilleşelim dilden dile biz gezeriz ilden ile taze açılmış gülüz biz gel söyleşelim bu sözü hakk'a edelim niyazı ko kınasın iller bizi ...

Page 33: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 34: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 35: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 36: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 37: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 38: Pir Sultan Abdal Şiirleri

pir sultan abdalım dağlar ben olsam üstü mor sünbüllü bağlar ben olsam alem çiçek olsa arı ben olsam dost dilinden datlı bal bulamadım

Page 39: Pir Sultan Abdal Şiirleri

eksik halim kusurum hiç bilmedim sabahta sarı neden gelüp şu iklime girüp anneden şu kalbimin masum olduğu neden bilemedim eksik halim kusurum bahçede açılmış gülleri derem çok badeler içtim gönül coşuram değilim kazancı çiğler pişürem bilemedim eksik halim kusurum ..

Page 40: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 41: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 42: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 43: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 44: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 45: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 46: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 47: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 48: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 49: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 50: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 51: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 52: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 53: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 54: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 55: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 56: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 57: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 58: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 59: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 60: Pir Sultan Abdal Şiirleri

gelin nikabını elden koyalım takdir böyle imiş biz ne diyelim beklerim yolların gel efendim gel gelmiş iken bir habercik gelmiş iken bir habercik sorayım niçin gitmez yıldız dağı dumanın gerçek erenlere yüzler süreyim niçin gitmez yıldız dağı dumanın alçağında al kırmızı taşın var yükseğinde turnalardan sesin var ben de bilmem ne talihsiz başın var niçin gitmez yıldız dağı dumanın benim şahım al kırmızı bürünür dost yüzün görmeyen düşman bilinir yücesinden şahın ili görünür niçin gitmez yıldız dağı dumanın el ettiler turnalara kazlara dağlar yeşillendi döndü yazlara çiğdemler takınsın söylen kızlara niçin gitmez yıldız dağı dumanın şahın bahçesinde gonca gül biter anda garip garip bülbüller öter bunda ayrılık var ölümden beter niçin gitmez yıldız dağı dumanın ben de bildim bu dağların şahısın gerçek erenlerin nazargahısın abdal pir sultan?ın seyrangahısın niçin gitmez yıldız dağı dumanın gitti kervanımız ali'ye doğru bir ulu kervandır hak kuyusunda gitti kervanımız ali'ye doğru yeni de kurtulduk gamdan kederden gitti kervanımız ali'ye doğru hünkar hacı bektaş veli'ye doğru helallik vermedik kavim kardaşlar yandı yüreciğim ciğerim haşlar üç gün üç gecedir yağan yağışlar gitti kervanımız ali'ye doğru hünkar hacı bektaş veli'ye doğru pir sultan abdal'ım coşup gideriz düşüp aşk eline taşıp gideriz ayınan yıldızı aşıp gideriz gitti kervanımız ali'ye doğru hünkar hacı bektaş veli'ye doğru safa geldin (çoktan beri) çoktan beri yollarını gözlerim gönlümün ziyası dost safa geldin şu garip gönlümün bağı bostanı ayva ile turunç nar safa geldin yoksa karşımızda oturan mısın serimi sevdaya yetiren misin

Page 61: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 62: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 63: Pir Sultan Abdal Şiirleri

ben hak'kın edna kuluyum ben hak'kın edna kuluyum kem damarlardan beriyim ayin-i cemin bülbülüyüm meydana ötmeye geldim (bağlantı) hudey hudey şah aşkına hak yardım etsin düşküne hudey hudey pir aşkına hak yardım etsin düşküne bir nefescik söyleyeyim dinlemezsen neyleyeyim aşk deryasını boylayayım ummana dalmaya geldim bağlantı pir sultan'ım yer yüzünde hata var mıdır sözümde eksiğim kendi özümde darına durmaya geldim bağlantı sabahtan cemalin seyran eyledim sabahtan cemalin seyran eyledim eyledin gönlümü perişan dilber hayli demdir gezdim gurbeti elleri kimseler halimden sormadı dilber sensiz garip gönlüm karar eylemez eser bad-ı sabah zilfin ırganmaz dedim var berguzar telinden dilber ... gamzeyi zilfin mis gibi kokar yarelerim göz göz hışmınan bakar cemalin görenler cenneti neyler sandım güneş doğmuş yüzünden dilber sen irfan kuşusun gider gelmezsin gelir bizde baki mihman kalmazsın seni uçuranlar murat almasın kim seni uçurdu yuvandan dilber abdal pir sultan' ım cemalin güzel katipler oturmuş vasfını yazar nahiplerin saf saf yolunu gözler benim için kalma yolundan dilber indim koç babayı tavaf eyledim indim koç babayı tavaf eyledim bugün yaylımdadır geliyor koçlar mubarek cemalin seyran eyledim bugün yaylımdadır geliyor koçlar koçların alnında yazılı kur'an hiç mahrum mu kalır onları gören yarın mahşer günü şefaat uman bugün yaylımdadır geliyor koçlar yağmur yağar çiselenir izleri elham suresine benzer gözleri

Page 64: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 65: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 66: Pir Sultan Abdal Şiirleri

kadılar müftüler fetva yazarsa işte kement işte boynum asarsa işte hançer işte kellem keserse dönen dönsün ben dönmezem yolumdan ulu mahşer olur divan kurulur suçlu suçsuz gelir anda derilir piri olmayanlar anda bilinir dönen dönsün ben dönmezem yolumdan pir sultan'ım arşa çıkar ünümüz o da bizim ulumuzdur pirimiz hakka teslim olsun garip canımız dönen dönsün ben dönmezem yolumdan ağlama gözlerim mevlam kerimdir gurbet elde bir hal geldi başıma ağlama gözlerim mevlam kerimdir derman arar iken derde düş oldum ağlama gözlerim mevlam kerimdir huma kuşu yere düştü ölmedi dünya sultan süleyman?a kalmadı dedim yare gidem nasip olmadı ağlama gözlerim mevlam kerimdir kağıda yazılmış ufak yazılar anadan ayrılmış körpe kuzular derdi olan yüreğinden sızılar ağlama gözlerim mevlam kerimdir abdal pir sultan?ım böyle buyurdu ayrılık gömleğim biçti geyirdi ben ayrılmaz idim felek ayırdı ağlama gözlerim mevlam kerimdir gelin canlar bir olalım gelin canlar bir olalım münkire kılıç çalalım hüseyn'in kanın alalım tevekkeltü taalallah özü öze bağlayalım sular gibi çağlayalım bir yürüyüş eyleyelim tevekkeltü taalallah açalım kızıl sancağı geçsin yezid'lerin çağı elimizde aş bıçağı tevekkeltü taalallah mervan soyunu vuralım hüseyn'in kanın soralım padişahın öldürelim tevekkeltü taalallah pir sultan'ım geldi cuşa münkirlerin aklı şaşa takdir olan gelir başa tevekkeltü taalallah dünyanın üzerinde kurulu direk dünyanın üzerinde kurulu direk

Page 67: Pir Sultan Abdal Şiirleri

emek sayılmadan sızlar bu yürek bu düzeni kim kurmuş bizler de bilek söyle canım söyle dinlesin canlar ocağa koymuşlar köşe taşını hakk kollasın gerçeklerin isini bir gün ağrıdırlar senin başını söyle canım söyle dinlesin canlar pir sultan abdal?

Page 68: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 69: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 70: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 71: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 72: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 73: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 74: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 75: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 76: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 77: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 78: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 79: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 80: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 81: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 82: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 83: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 84: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 85: Pir Sultan Abdal Şiirleri

ali baba hak'tan dilek dilesin bizi dar dibinde eğlemesinler eğer ali baba söze uyarsa ferman büyük yerden beyler kıyarsa ala gözlü yavrularım duyarsa al'ım çözüp kara bağlamasınlar surrum işlemedi kaddim büküldü beyaz vücudumun bendi söküldü önüm sıra kırklar şah'a çekildi daha beyler bizi dilemesinler pir sultan abdal'ım çoşkun akarım akar akar dost yoluna bakarım pirim aldım seyrangaha çıkarım yıldızdağı seni yaylamasınlar dostum dostum (bin cefalar) bin cefalar etsen almam üstüme (oy) gayet şirin geldi dillerin dostum (oy) varıp yad ellere meyil verirsen (oy) kış ola bağlana yolların dostum (oy) dostum dostum dostum gelsene canım (oy) ilahi onmaya yardan ayıran (oy) bahçede bülbüller ötüyor uyan (oy) kula gölge ise allah?a ayan (oy) senden ayrılalı gülmedim dostum (oy) dostum dostum dostum gelsene canım (oy) pir sultan abdal?ım gülüm dermişler (oy) bu şirin canıma nasıl kıymışlar (oy) ister isen dünya malı vermişler (oy) sensiz dünya malı neylerim dostum (oy) dostum dostum dostum gelsene canım (oy) hak için kendini kurban eyleyen hak için kendini kurban eyleyen şah-ı merdan oğlu imam hüseyin cümle erenlere ferman eyleyen erenler serdarı imam hüseyin muhammet ali'nin çeşmi çerağı erenler rahının bir gül-i bağı ciğerler paresi gönül durağı gözlerimin nuru imam hüseyin ceddi muhammet'tir atası ali anası fatıma cihana veli cümle evliyalar ederler beli evliyalar piri imam hüseyin batının sultanı müminin şahı gayıp aleminin şems ile mahı şah hüseyn'em deyu ederler ahı matem ile zarı imam hüseyin pir sultan abdal tut damenin anın düşmanına düşman ol hanedanın nur-ı çeşmidürür şah murtaza'nın erenler hünkarı imam hüseyin ibrişimden ala teli var bir sabah vaktinde yerini görsem

Page 86: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Page 87: Pir Sultan Abdal Şiirleri

Allah Allah desem, gelsem,
Hakk'ın divanına dursam,
Ben bir yanıl alma olsam,
Dalında bitsem, ne dersin?

Sen bir yanıl alma olsan,
Dalımda bitmeye gelsen,
Ben bir gümüş çövmen olsam,
Çeksem, indirsem, ne dersin?

Sen bir gümüş çövmen olsan,
Çekip, indirmeye gelsen,
Ben bir avuç çavdar olsam,
Yere saçılsam, ne dersin?

Sen bir avuç çavdar olsan,
Yere saçılmaya gelsen,
Ben bir güzel keklik olsam,
Bir bir toplasam, ne nersin?

Sen bir güzel keklik olsan,
Bir bir toplamaya gelsen,
Ben bir yavru şahin olsam,
Kapsam, kaldırsam, ne dersin?

Sen bir yavru şahin olsan,
Kapıp, kaldırmaya gelsen,
Ben bir sulu sepken olsam,
Kanadın kırsam, ne dersin?

Sen bir sulu sepken olsan,
Kanadım kırmaya gelsen,
Ben bir deli poyraz olsam,
Tepsem, dağıtsam, ne dersin?

Sen bir deli poyraz olsan,
Tepip, dağıtmaya gelsen,
Ben bir ulu hasta olsam,
Yoluna yatsam, ne dersin?

Sen bir ulu hasta olsan,
Yoluma yatmaya gelsen,
Ben bir can alıcı olsam,
Canını alsam, ne dersin?

Sen bir can alıcı olsan,
Canımı almaya gelsen,
Ben bir cennetlik kul olsam,
Cennete girsem, ne dersin?

Sen bir cennetlik kul olsan,
Cennete girmeye gelsen,
Pir Sultan üstadın bulsan,
Bilecek girsek, ne dersin?

Pir Sultan Abdal

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir