Adrenal bezler (böbrek üstü bezleri), her iki böbreğin üzerinde yerleşmiş, yaklaşık 4 gram ağırlığında hormon salgılayan bezlerdir. Endokrin sisteminizin bir parçası olan adrenal bezler vücudunuzdaki hemen hemen her organ ve dokuya talimat veren hormonlar üretir. Adrenal bezlerden salgılanan en önemli hormonlar; kortizon, aldosteron, seks steroidleri ve katekolaminlerdir (epinefrin, norepinefrin). Her bir hormonun vücutta çok önemli görevleri vardır. Adrenalin fazla veya yetersiz çalışması sonucu hayat konforunu bozan ve hatta hayatı tehdit eden hastalıklar ortaya çıkabilir.
Adrenal bezin hastalıkları arasında en sık görülenler; Cushing, Aldosteronizm, Feokromositoma ve adrenal tümörleridir. Bunların yanı sıra adrenal bezin yetersiz çalışmasına bağlı hastalıklar da vardır. Ancak onların tedavisi çoğunlukla cerrahi olmadığı için burada bahsedilmeyecektir.
Cushing sendromu (hiperkortikolizm), vücudun uzun süre yüksek düzeyde kortizol hormonuna maruz kaldığında ortaya çıkar. Çoğunlukla ağızdan alınan kortikosteroid (kortizon) ilaçlarının kullanımıyla, bazen de vücudun kendisinin gereğinden fazla kortizol üretmesi ile gelişir.
Cushing sendromunun sebebi kortizol hormonu seviyelerinin artmasıdır. Kortizol kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur, iltihabı azaltır. Kalbin ve kan damarlarının normal çalışmasını sağlar. Vücudun strese yanıt vermesine yardımcı olur. Ayrıca gıdalardaki proteinleri, karbonhidratları ve yağları kullanılabilir enerjiye dönüştürme işlemini (metabolize etme) düzenler.
Cushing sendromu ağızdan kortikosteroid ilaçlarının uzun bir süre boyunca yüksek dozlarda alınmasıyla gelişebilir. Bazen de, vücudun kendi aşırı kortizol üretimi (endojen Cushing sendromu) nedeniyle olabilir. Bu durum, bir veya her iki adrenal bezin aşırı üretiminden veya normalde kortizol üretimini düzenleyen adrenokortikotropik hormonun (ACTH) aşırı üretiminden kaynaklanabilir.
Hipofiz Bezi Tümörü (Hipofiz Adenomu): Beyinde bulunan hipofiz bezinin kanserli olmayan (iyi huylu) bir tümörü, fazla miktarda ACTH üretir. Bu hormon da adrenal bezleri daha fazla kortizol yapmak için uyarır. Buna Cushing hastalığı denir. Kadınlarda çok daha sık görülür ve endojen Cushing sendromunun en yaygın şeklidir.
ACTH Salgılayan Tümör: Nadiren, normalde ACTH üretmeyen bir organda gelişen bir tümör, bu hormonu aşırı miktarda salgılar. Böylece Cushing sendromu gelişir. Kanserli olmayan (iyi huylu) veya kanserli (malign) olabilen bu tümörler genellikle akciğerlerde, pankreas, tiroit veya timus bezinde bulunur.
Adrenal Bez Hastalığı: En yaygını adrenal adenom adı verilen adrenal korteksin kanserli olmayan tümörüdür. Adrenal korteksin kanserli tümörleri (adrenokortikal karsinomlar) nadirdir, ancak Cushing sendromuna da neden olabilirler. Bazen her iki adrenal bezin iyi huylu nodüler büyümesi Cushing sendromuna neden olabilir.
Cushing sendromunun belirti ve bulguları aşırı kortizol seviyelerine bağlı olarak değişebilir. En yaygın görülen belirti ve bulgular şunlardır: Kilo alımı ve özellikle yüzde, gövdede ve sırtta yağ dokusu birikimi; karın, uyluk, göğüs ve kol derisinde pembe veya mor çatlaklar (stria); ciltte incelme ve kolayca çıkan çürükler ile yaraların yavaş iyileşmesi; akneler.
Kadınlarda kıllanma, doğurganlıkta azalma ve adet düzensizlikleri görülürken, erkeklerde cinsel istekte azalma ve iktidarsızlık görülebilir.
Ayrıca; şiddetli yorgunluk, kas kitlesinde kayba bağlı olarak güçsüzlük, depresyon, kaygı ve sinirlilik, duygusal kontrol kaybı, bilinç bozuklukları, hipertansiyon, baş ağrısı, osteoporoza bağlı kemik kırıkları görülebilir. Tip 2 diyabet de Cushing hastalarında görülen bir durumdur.
Genel olarak hastanın şikâyetleri ve muayene bulguları sonucunda Cushing hastalığından şüphelenilir. Eğer başka bir sebeple kortikosteroid ilaç alımı varsa, sebep bu olabilir. Eğer kortikosteroid kullanımı yoksa; kanda ve idrarda kortizol seviyeleri ölçülür, hipofiz ve adrenal bezleri görüntülemek için bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans gibi yöntemler kullanılır. Gerekirse daha ileri araştırmalar da yapılabilir.
Tedavinin ana hedefi vücuttaki yüksek kortizol seviyelerini düşürmektir. Bu amaçla öncelikle varsa başka bir sebeple alınan kortikosteroid içeren ilaçlar kesilir.
Eğer sebep bir tümör veya büyüme ise o zaman ameliyat ile hastalıklı organların çıkartılması gerekir. Bunlar hipofiz, adrenal, akciğerler veya pankreas gibi bazı organlar olabilir. Ameliyattan sonra gerektiğinde eksik olan kortizol ilaç olarak ayrıca verilir.
Hipofiz tümörlerinin ameliyatla çıkartılması olası değilse ışın tedavisi (radyoterapi) gerekebilir.
Ameliyat ve radyoterapi işe yaramadığında kortizol üretimini kontrol etmek için ilaçlar kullanılabilir. Bazen de belirtileri ve bulguları iyileştirmek ve cerrahi riski en aza indirmek için ameliyattan önce ilaç tedavisi yapılabilir. Ancak tıbbi tedavi, aşırı kortizolün tüm bulgularını tamamen iyileştirmeyebilir.
Tedaviden sonraki iyileşme süreci uzun olacağından hastaların sabırlı olunması gerekmektedir. Günlük aktiviteler yavaş yavaş artırılmalı, yeniden güç toplamak için aşırıya kaçmayan egzersizler yapılmalıdır. Beslenmede yeterince kalsiyum ve D vitamini almaya dikkat edilmelidir. Ağrı ve depresyon Cushing hastalarında sıklıkla görüldüğünden bunlar için gerekirse psikiyatri ve fizik tedavi uzmanlarından yardım istenmelidir.
Primer hiperaldosteronizm, yüksek tansiyona yol açan hormonal bir hastalıktır. Adrenaller aldosteron adı verilen bir hormondan çok fazla ürettiğinde ortaya çıkar. Aldosteron genelde kandaki sodyum ve potasyumu dengeler. Ancak bu hormonun gereğinden fazla salgılanması vücuttan potasyumun kaybına ve sodyumun ile suyun artmasına neden olabilir. Bu dengesizlik vücudun çok fazla su tutmasına bağlı olarak hipertansiyona neden olabilir.
Aldosteronun gereğinden fazla üretilmesine yol açan sebepler arasında; adrenalde iyi huylu tümör (adenom), her iki adrenal bezin aşırı çalışmasına bağlı büyüme (hiperplazi), nadiren de adrenal bezin kabuk tabakasında kanser ve kalıtsal hastalıklar olabilir.
Primer aldosteronizmde ortaya çıkan ilk belirti genellikle vücutta sodyum ve su artışına bağlı olarak kontrolü zor olan hipertansiyonun varlığıdır. Kalıcı hipertansiyon; kalp krizi, kalp yetmezliği ve diğer kalp problemlerinin yanı sıra inme, böbrek hastalığı veya böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Vücutta potasyumun düşmesine bağlı olarak; kas krampları, güçsüzlük, yorgunluk, baş ağrısı, aşırı susuzluk hissi ve sık idrara çıkma ihtiyacı görülebilir.
Hastanın şikâyetleri ve muayene bulguları sonucu primer hiperaldosteronizmden şüphelenildiğinde öncelikle kanda aldosteron ve renin seviyeleri ölçülür. Renin, kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olan ve böbrekler tarafından salgılanan bir enzimdir. Ayrıca gerektiğinde tuz yükleme testi ve adrenal bezde tümör veya genişleme gibi bir durumu tespit etmek için bilgisayarlı tomografi yapılabilir.
Primer aldosteronizm tedavisi altta yatan nedene bağlıdır. Temel amaç vücuttaki aldosteron seviyesini normale döndürmek veya istenmeyen yan etkileri (komplikasyonları) önlemek için yüksek aldosteronun etkisini engellemektir.
Ameliyat: Adrenal bezde var olan tümör cerrahi olarak çıkarılır (adrenalektomi). Bu ameliyat kan basıncını, potasyum ve aldosteron düzeylerini normale döndürebilir. Ameliyattan sonra hastalar yakından takip edilir ve hipertansiyon ilaçları kademeli olarak ayarlanarak zaman içinde tamamen kesilir.
Aldosteron Bloke Edici İlaçlar: Primer aldosteronizm iyi huylu bir tümörden kaynaklanıyorsa, ameliyat yapılamıyorsa veya yapmak uygun değilse, mineralokortikoid reseptör antagonistleri (spironolakton) olarak adlandırılan aldosteron bloke edici ilaçlarla tedavi edilebilir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Hipertansiyon ilaçları, sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı ile birleştirildiğinde daha etkilidir. Diyetteki sodyumun azaltılması ve sağlıklı bir vücut ağırlığının korunması için bir plan oluşturmak da faydalıdır. Düzenli egzersiz yapmak, varsa içilen alkol miktarını sınırlamak ve sigarayı bırakmak da ilaçlara yanıtı artırabilir.
Feokromositoma, adrenal bezde gelişen nadir ve genellikle kanser olmayan yani iyi huylu bir tümördür. Feokromositoma varlığında aşırı salgılanan epinefrin ve norepinefrin adlı hormonlar vücutta ciddi veya hayatı tehdit eden hasarlar meydana getirebilir.
Feokromositomanın sebebi tam olarak anlaşılamamış olsa da, kalp hızı, tansiyon ve kan şekerini düzenlemede etkili olan epinefrin ve norepinefrin adlı hormonların aşırı salgılanmasına sebep olan iyi huylu tümör söz konusudur. Ayrıca Multipl Endokrin Neoplazi Tip IIB, Von Hippel-Lindau hastalığı ile Nörofibromatozis 1 (NF1) adı verilen kalıtsal hastalıklarla da ilişkisi vardır.
Feokromositomanın en sık görülen belirtisi hipertansiyon ve buna bağlı baş ağrısıdır. Bunun yanı sıra; aşırı terleme, kalp atım hızının artması (taşikardi), titremeler, yüzde solgunluk, nefes darlığı ve panik atak gibi belirti ve bulgular olabilir. Daha nadir olarak; kabızlık ve kilo kaybı görülebilir.
Tedavi edilmeyen feokromositoma; kalp hastalığı, inme, böbrek yetmezliği, göz sinirleriyle ilgili sorunlar ve vücudun başka yerlerinde kansere neden olabilir.
Hastanın şikâyetleri ve muayene bulguları sonucu feokromositomadan şüphelenildiğinde öncelikle kanda ve 24 saatlik idrarda adrenalin, noradrenalin veya bu hormonların vücuttaki yan ürünleri ölçülür. Bu tahliller sonucunda feokromositoma düşünülürse olası bir tümörü bulmak için bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans ve M-iodobenzylguanidin (MIBG) görüntülemesi yapılır. Ayrıca altta yatan kalıtsal hastalıklar için bazı genetik testler de uygulanabilir.
Ameliyat: Feokromositomanın tedavisi öncelikle ameliyatla hastalıklı adrenal veya organın çıkartılmasıdır. Ancak ameliyat öncesinde hipertansiyonu ve olası kalp rahatsızlıklarını kontrol altına almak için bazı ilaçlar kullanılır. Adrenal cerrahisi için genel cerrahlara veya genel cerrahlar arasında adrenal hastalıkları üzerine yoğunlaşan endokrin cerrahlarına başvurmak uygun olacaktır.
Ameliyat Öncesi Hazırlık: Bu amaçla ameliyattan önce 10 gün süreyle Cardura ve Minipress gibi alfa blokör ilaçlar (küçük atardamarları ve toplardamarları açık ve gevşek tutar, kan akışını iyileştirir ve kan basıncını azaltır) kullanılır. Alfa blokör tedavisinden kısa bir süre sonra tedaviye Tensinor ve Beloc Zoc gibi beta blokör ilaçlar (kalbin daha yavaş ve daha az güçle atmasını sağlar ve kan damarlarının açılarak gevşemesine yardımcı olur) eklenebilir.
Kanser Tedavisi: Feokromositomada nadiren de olsa kanser bulunabilir. Kanser saptanması durumunda tedaviye ışın tedavisi (radyoterapi), ilaç tedavisi (kemoterapi) ve bunlarla birlikte MIBG ve peptit reseptörü radyonüklid tedavisi (PRRT) de eklenebilir.
Ameliyata bağlı olarak; kanama, enfeksiyon, akciğer dokusunda kısmi kapanma (atelektazi), karın derisinde kısmi kayıp (nekroz), kötü yara iyileşmesine bağlı olarak yara izinin belirginleşmesi, karın duvarındaki kaslarda yaralanma ve ameliyat yerinde kan veya sıvı birikmesi gibi istenmeyen durumlar görülebilir.
Karın içindeki ana atardamar (aort), toplardamar (inferior vena kava) ve böbrek damarlarında, karaciğer, pankreas, dalak ve mide gibi çevre organlarda kanama ve yaralanmalar olabilir.
Özellikle iki taraflı ameliyatlarda böbrek üstü bezlerinin yetmezliğine bağlı olarak; ateş, halsizlik, dikkat eksikliği, bulantı, kusma, uyuşukluk, karın ağrısı veya tansiyon düşüklüğü ortaya çıkabilir.
Cushing sendromu olan hastalar infeksiyonlara ve pıhtı atmalarına daha yatkındır. Feokromositoması olan hastalarda tansiyon ve nabız düzensizlikleri olabilir.
Nadir de olsa kan veya kan ürünleri verilmek zorunda kalınabilir.
Yine nadir de olsa pıhtılaşma veya emboli atma (tromboemboli) ve ölüm riski de vardır.
Gerektiğinde kanama, deri beslenme bozukluğu gibi bazı yan etkilerin ortadan kaldırılması ve nüksler için tekrar ameliyat kararı alınabilir.
Addison hastalığı, böbreklerin üzerinde yer alan böbrek üstü bezlerinin ürettiği kortizol ve aldosteron hormonlarının yeterince üretilememesi nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Hormonlar dokuların veya organların işlevlerini kontrol ettiğinden, hormon düzensizlikleri insan vücudunda birçok hastalığa ve rahatsızlığa neden olur. İnsan vücudu geçirmiş olduğu hastalıklarla, yaralanmalarla veya stresle mücadele edebilmesi için birçok hormon salgılar. Kortizol hormonu da insan vücudunun strese karşı gerekli tepkileri gösterebilmesinde önemli bir rol oynar. Ayrıca kan basıncını, kalp fonksiyonlarını, bağışıklık sistemini ve kan şekeri seviyelerinin de korunmasına yardımcı olur. Aldosteron hormonu ise kandaki sodyum ve potasyum dengesinden sorumludur. Bu da böbreklerin kan hacmini ve kan basıncını etkileyen idrar olarak çıkan sıvının kontrol edilmesini sağlar.
Addison hastalığı primer adrenal yetmezlik olarak da adlandırılır. İkincil adrenal yetmezlik olarak adlandırılan hastalık ise beyin tabanında küçük bir bez olan hipofiz bezinin kortizol üretmek için adrenal bezlerini aktive eden yeterli ACTH hormonunu salgılamamasıyla ortaya çıkar. Addison hastalığı nedir sorusunun cevabı kısaca bu şekilde yanıtlanabilir.
Addison hastalığı belirtileri nelerdir sorusu fazlaca merak edilmektedir. Addison hastalığı nedeniyle ortaya çıkabilecek birçok belirti vardır. Ancak bu belirtiler çoğunlukla bir anda ortaya çıkmaz. Tam aksine hastalığın ortaya çıkmasına sebep olan bezlerin yavaş yavaş işlevinin bozulması ile birlikte belirtiler zamanla kendini gösterir. Addison hastalığının en yaygın belirtileri arasında;
Bazı anormal durumlarda (yaralanma gibi) hastalık veya yoğun stresten dolayı semptomlar oldukça hızlı bir şekilde kendini gösterebilir. Bu durumda addison krizi olarak da adlandırılan böbreküstü yetersizliği adı verilen ciddi bir durum oluşur. Böyle durumlarda acil müdahale gerekir, aksi takdirde şoklar veya yaşamı riske edecek durumlar gelişebilir. Addison krizinin bilinen belirtileri ise,
Bu durum oldukça ciddidir ve vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.
Addison hastalığı, vücudun bağışıklık sisteminin kendi doku ve organlarına saldırmasıyla birlikte ortaya çıkan otoimmün bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Addison hastalığı olan insanların bağışıklık sistemi, kortizol ve aldosteron salgılayan adrenal bezlerin dış kısmına saldırır. Bu da hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak hastalığı tek sebebi vücudun kendi bağışıklık sisteminin bu bezlere saldırması değildir.
nedeniyle de addison hastalığı ortaya çıkabilir. Hastalığın neden ortaya çıktığı ancak detaylı bir teşhis aşaması ile birlikte mümkün olabilir.
Addison hastalığının teşhisi konusunda izlenen birtakım prosedürler vardır. Öncelikli olarak hastanın sağlık öyküsü dinlenir ve semptomlar gözden geçirilerek fiziksel muayene yapılır. Ciltte bulunan koyu lekeler bir sonraki aşama testlerine geçiş için ipucu olabilir. Daha kesin bir sonuç elde edilebilmesi amacıyla kan testleri yapılır. Kan testinin amacı kanda bulunan sodyum, potasyum, kortizol ve ACTH seviyelerinin ölçülmesidir. Bu maddelerin kandaki seviyesi hastalık hakkında doktora ipucu verir. ACTH stimülasyon testi adı verilen, yapay bir ACTH enjeksiyonu yapıldıktan sonra vücuttaki adrenal bezlerinin çalışmasını test eden bir teşhis yöntemi de kullanılabilir. İşlemden sonra adrenal bezlerin düşük seviyede kortizol üretmesi, bezlerin doğru ve gerektiği gibi çalışmadığı anlamına gelir. Ayrıca adrenal bezlerde kalsiyum birikintilerinin tespiti açısından röntgenler de kullanılabilir.
Son aşama olarak da bilgisayarlı tomografi bir seçenektir. Bilgisayarlı tomografi ile X ışınları yardımıyla vücudun görüntülenmesi sağlanır. Adrenalleri veya hipofiz bezlerini görüntülemek için BT taraması kullanılır. Böylece vücudun bağışıklık sisteminin böbrek üstü bezlere herhangi bir zarar verip vermediğinin teşhisi yapılabilir.
Addison hastalığı ile birlikte ortaya çıkan semptomlar çoğunlukla bir anda kendini göstermez. Bağışıklık sisteminin kendi vücuduna saldırması nedeniyle yavaş yavaş ortaya çıkar. Bu da aslında hastalığın teşhisini ve tedavisini zorlaştıran bir durumdur. Yine de insanların vücudunu iyi tanıması ve en ufak değişiklikleri bile ciddiye alması hastalığın erken teşhisini sağlayabilir. Kadınlarda adet döngüsünün düzeninin bozulması birçok hastalığı işaret edebilir ancak addison hastalığı ile birlikte ortaya çıkması da olasıdır. Zaman zaman ateşin yükselmesi ve tansiyonun düzensizliği de addison hastalığı ile birlikte ortaya çıkan yaygın semptomlar arasında yer alır. Bel çevresinde ve böbreklere yakın noktalarda ortaya çıkan ağrılar ile bu ağrıların vücuda yayılması da yaygın semptomlar olarak öne çıkar. Bu semptomların ciddiye alınarak vakit kaybetmeden muayene olmak tedavi için oldukça önemlidir.
Addison hastalığı nasıl geçer sorusunu doğru yanıtlamak için tedavi yöntemlerini bilmek gerekir. Öncelikli olarak erken teşhis tedavinin başarılı olabilmesi için gerekli bir durumdur. Bu nedenle insanların vücudunda ortaya çıkan anormal bir durumun ciddiye alınarak muayene olmaları gerekir. Addison hastalığının tedavisi için en yaygın tedavi yöntemi salgılanmasında eksiklik olan hormonların vücuda dışarıdan takviye edilmesidir. Kortizol üretmekte zorlanan vücuda destek olarak uygun ilaçlar reçete edilebilir. Eğer hastalığın sebebi aldosteron eksikliği ise buna uygun ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Doktorlar duruma göre gören hastaların yoğun aktiviteler sonrasında daha fazla tuz tüketmelerini isteyebilir. Sıcak ve nemli havalarda da daha fazla tuz tüketimi gerekebilir. Ayrıca acil durumlar için hastaların yanlarında enjekte edilebilir kortikosteroid bulundurması gerekebilir. Bu enjeksiyonların kullanımı konusunda gerekli bilgilendirmeyi tedaviyi gerçekleştiren doktor yapacaktır.
Addison hastası bireylerin aynı zamanda stresten de uzak durması gerekir. Çünkü tedavi sırasında stres seviyesinin yükselmesi hastalığın durumunu kötüleştirebilir veya tedavinin işe yaramamasına neden olabilir. Bu nedenle psikolojik destek de faydalı olabilir.
Osman MÜFTÜOĞLUYetersiz veya fazla çalışmaları sizi ciddi sorunlarla baş başa bıseafoodplus.info ve derinden seyreden bir böbrek üstü bezi yetersizliği, araya giren ateşli bir enfeksiyon ya da aşırı sıcağa bağlı terleme sonucu ani bir adrenal krize dönüşebilir. Derin bir güçsüzlük, karın, bel ve bacaklarda şiddetli ağrılar, kan basıncında ve vücut ısısında ani değişikliklerBöbreküstü bezleri, ürettikleri hormonlarla metabolizmanızın, strese karşı cevabınızın, elektrolit dengenizin önemli ölçüde belirleyicisidir. Bu küçücük organların merkezi ve kabuksu kısımları farklı hormonlar üretmektedir. Böbreküstü bezlerinin yeterli miktarlarda hormon üretememesi, kortizol (hidrokortizon) aldosteron androstendion ve dehidroepiandrosteronun kanınıza ihtiyacınız kadar verilmemesi demektir. Bu durumda kan basıncınızda aşırı yükselme ya da düşme, aşırı sıvı ve elektrolit kaybına bağlı sorunlar, tüylenme, ciltte çatlamalar, yağ depolanmaları, kemik kırılganlığında artış karşı karşıya kalabileceğiniz sorunlardan sadece birkaçıdırÜretim eksikliği yavaş ilerleyen bir süreçte oluşmaktadır. İlk belirtiler sodyum ve potasyum dengesinin bozulmasıdır. Aldosteron hormonunun üretimdeki azalma böbreklerden sodyum atılmasını azaltmakta, potasyumun kanda fazlaca miktarlarda birikimine yol açmaktadır. Asit yükünde artma bedeninizdeki asitleşme eğilimi kaçınılmazdır. Dolaşımdaki toplam sıvı miktarının azalması kan basıncında düşmeye yol açseafoodplus.infoolün azalması kan şekerinde düşmelere, güçsüzlük, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik gibi problemlere yol açar. Beden direnci ve bağışıklık gücü azalır. Vücudun enfeksiyonlar, bedensel ve ruhsal travmalarla mücadele gücü sınırlanır. Kolayca atlatılan enfeksiyonların, ishallerin yerini derin halsizlikler, kan basıncında ani ve tehlikeli düşmeler ve bazen de şoka, komaya kadar giden tablolar alır.HASTALIĞIN BELİRTİLERİAslında sorun ilk belirtilerini uzun zamandır vermekte ama gözden kaçmaktadır: Güçsüzlük, halsizlik, yorgunluk, ayağa kalkınca oluşan baş dönmeleri, denge sorunları başlangıç döneminde genellikle vardır. Avuçlardaki, dirsekler ve kalçalardaki koyu siyah renklenmeler erken dönemlerde pek fark edilmez. Alın, yüz, boyunda koyu renkli çiller, cilt rengi kaybolmuş beyazlaşmış alanların farkına varıldığında sorun oldukça ilerlemişseafoodplus.infoyici bir iştahsızlık, anlamsız ve can sıkıcı bir bulantı hep vardır. Sık tekrarlayan ishaller, bu ishallerin iyice derinleştirdiği yorgunluk ve halsizlikler başka nedenlere bağlanır. Üşüme, ısınamama, baş dönmesi ve dengede zorlanma gibi belirtileri de gözden kaçırabilirsiniz! Kilo kaybı, depresif bir ruh hali, konsantrasyon ve bellek kaybı yetmezliğin ileri safhalara ulaştığının işseafoodplus.info belirtilerin böbreküstü bezlerinin yetersizliğinden kaynaklandığını ilk kez Addison fark etmiştir. Böbreküstü bezi yetersizliği ile ilişkili hastalık bu nedenle onun adı ile tanımlanıseafoodplus.infon hastalığının başlıca bilinen belirtileri dinlenme ile geçen güçsüzlük, kas zayıflığı, açlığa dirençsizlik ve kan şekeri düşmesi ile ilgili hipoglisemi işaretleridir. Dikkat kaybı, düşünme güçlüğü, bellek sorunları, sinirlilik, karakter değişmesi, uyku eğilimi Yorgunluk, güçsüzlük, kilo kaybı zamanla daha da belirginleşir. Hastalar bazen ellerini bile kıpırdatamadıklarından, kişisel bakımlarını yapmakta zorlandıklarından yakınırlar. Bunlar ileri dönem işseafoodplus.info süreli yüksek miktarda kortizon kullanan hastalarda da dikkat edilmezse böbreküstü bezi yetersizliği oluşabilmektedir. Dört-beş haftadan daha uzun süre kortizonlu ilaç verilen hastalarda, özellikle yüksek dozlarda kortizon kullanımında böbreküstü bezleri orijinal kortizon üretimini durdurup tam bir suskunluğa geçebilirler. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. Kortizonlu ilaçların zorunlu olarak uzun süreli kullanımlarının gerektiği tıbbi durumlarda ilaç dozajının etki ve yan etki süreçlerinin uzman bir hekim tarafından planlanması ve denetlenip izlenmesi gerekir.Böbreküstü bezlerinin tümörler, enfeksiyonlar (tüberküloz), ilaçlar (ketokonazol) kanama veya madde birikimleri (Amiloidoz) gibi nedenlerle tahribi de hormon üretimini tehdit edebilir, yetersizliğe yol açabilir.