boyun damarlarında genişleme / Aort Anevrizması & Belirtileri Nelerdir? - Medicana

Boyun Damarlarında Genişleme

boyun damarlarında genişleme

Aort Rahatsızlıkları

Aort ve Karotis Arter (Şah Damarı) Operasyonları

Aort damarı vücudun en önemli atardamarıdır. Bu önemli yapı, kimi zaman çeşitli nedenlerle oluşan komplikasyonlar sonucu insan hayatını tehdit edebilmektedir. Aortta oluşan genişleme (anevrizma), damarın tıkanması veya daralması  aortta oluşabilecek problemlerdir ve tıbbi müdahale gerektirir.

Kalbe, iç organlara, kol ve bacaklara kan taşıyan atardamar aort, yırtılma yani anevrizma riski bulunan 3 katmandan oluşmakta. Aort diseksiyonu durumunda bu katmanlardan en içte olanın yırtılarak orta katmandan kendisine yeni bir akış yolu yapmasıdır. Özellikle yüksek tansiyon, sigara ve uyuşturucu madde (kokain) kullanımı, yaşlılık ve aile öyküsü aort anevrizmasının görülme riskini büyük ölçüde artıran faktörlerdir.

Aortun tıkanması veya daralması ise çeşitli faktörlerle damardan yeterli kan akımının olmaması veya pıhtı kalıntıları nedeniyle damarda tıkanması veya daralmasıdır. Özellikle damar sertliği, diyabet (şeker hastalığı), sigara kullanımı aort tıkanması / daralması riskini artırmaktadır.

Aort Hastalıklarının Belirtileri Nelerdir? Nasıl Anlaşılır?

Aort damar genişlemesi (yırtılması) durumunda hastalarda öksürük, nefes darlığı ve ağızdan kan gelmesi gibi sorunlar görülebilir. Karın boşluğu içerisindeki aort damarının genişlemesi (abdominal aort anevrizma) durumunda ise en dikkat çeken belirti karın ağrısı olur. Göğüste oluşan ani ve şiddetli ağrılar, nabzın azalması, terleme, nefes darlığı ve halsizlik belirtilerinin bir yada birkaçının ortaya çıkması ise aort diseksiyonuna işaret eder.

Bunların yanı sıra ağrı, iyileşmeyen yaralar, gangren, yürüme bozukluğu belirtileri de bir diğer aort hastalığı olan aort tıkanması veya daralmasının habercisi olabilmektedir.

Bu şikayetlerden bir ya da birkaçını gören hastalar en kısa zamanda uzman bir kalp damar hekimine başvurmalı; akabinde EKO, BT, MR,Periferik Anjiyografi, Renkli Doppler ve / veya Transözefajial EKO ile söz konusu rahatsızlığın var olup olmadığı gözlemlenmelidir.

Aort Hastalıklarının Tedavisi ve Operasyonlar

Aort Anevrizması Tedavisi ve Cerrahi Müdahale

Kalbi giden damarların anjiyo ile değerlendirilmesinin ardından tedavi süreci başlar. Küçük anevrizmalar ilaç tedavisi ile giderilebilir; nitekim anevrizma 5 cm’den büyük ise cerrahi müdahale gerektirir. Gelişen teknolojinin de desteği ile kasık bölgesinde açılan küçük kesiden damara giriş yapılır ve damar içerisine stent yerleştirilerek anevrizmaya müdahale edilir.

Aort Diseksiyonu Tedavisi ve Cerrahi Müdahale

Aort diseksiyonunun tedavisinde uygulanacak yöntem, diseksiyonun durumuna göre şekillenmektedir. Hayati tehlike oluşturan aort diseksiyonu vakalarına cerrahi yöntemlerle müdahale edilir ve diseksiyon bölgesine yapay damarlar yerleştirilir. Aort kapağının etkilendiği vakalarda bunun da değişimi gerekebilmektedir. 

Aort Tıkanması / Daralması Tedavisi ve Cerrahi Müdahale

Aort tıkanması veya daralması vakalarında hastaya anjiyografi ile stent greft yerleştirilir. Nitekim aortta tam bir tıkanma durumu söz konusuyla tedavi için en etkili yöntem ameliyat olacaktır.

Şah damarlar, boynumuzun her iki tarafında yer alan; beyne oksijenli kan taşıyan ana damarlardır. Çeşitli faktörlerle bu şah damarların daralması veya tıkanması (karotis arter); felç veya beyin fonksiyonlarının kaybına neden olabilen, oldukça tehlikeli bir rahatsızlıktır. Kalp damar hastalıkları sonucu sık görülen karotis arterin oluşmasında en büyük risk faktörü ise damar sertliğidir. Şah damar darlığı veya tıkanıklığı riskini artıran diğer faktörler ise; ileri yaş, sigara kullanımı, hiperkolesterolemi, hipertansiyon, şeker hastalığı ve aile öyküsüdür.

Karotis Arter (Şah Damar Tıkanıklığı) Belirtileri Nelerdir? Nasıl Anlaşılır?

Karotis arter rahatsızlığı ne yazık ki hastaya çok fazla belirti göstermez. Bu da erken tanı şansını oldukça azaltan bir faktördür. Şah damar tıkanıklığı, kontrol amaçlı yapılan renkli doppler ultrasonografide ortaya çıkarılabilir. Bunun dışında hastaların rahatsızlığı genellikle geçici ya da kalıcı inme sonucunda ortaya çıkar; geçici ya da kalıcı görme kaybı, konuşma bozukluğu, kol ve bacak felci ile görülebilir.

Beyindeki dolaşımın bozulmasıyla beyin bölgesinde fonksiyon kaybına neden olan şahdamar darlığı, hafif vakalarda beyinde geçici fonksiyon kaybına neden olur. Nitekim bazı vakalarda bu bulgular kalıcıdır ve hastanın hayatını kaybetmesine ya da bakıma muhtaç kalmasına neden olabilmektedir.

Şah damar darlığı veya tıkanıklığı şüphesi duyulan hastaların öyküsünün alınmasının ardından kesin tanı koymak amacıyla; Boyun renkli doppler ultrasonografisi, MR anjiografi, BT anjiografi, Klasik anjiografi görüntülenme yöntemleri kullanılabilir.

Karotis Arter (Şah Damar Tıkanıklığı) Tedavi Yöntemleri

Karotis Arter vakalarının tedavisinde ‘Karotis Endarterektomisi’ bilinen adıyla açık ameliyat veya Endovasküler (Kapalı) yöntemi uygulanır.

Karotis Endarterektomisi (Açık Ameliyat)

Karotis Endarterektomisi operasyonunda hastaya kokal, spinal veya genel anestezi verilmektedir. Ameliyatta darlığa neden olan plak, cerrahi müdahale ile çıkarılır ve hasta 2 ila 3 gün gözetim altında tutulur.

Endovasküler Yöntem ile Karotis Ameliyatı (Kapalı Ameliyat)

Endovasküler yöntemle gerçekleştirilen karotis ameliyatlarında hastanın kasık bölgesi lokal anestezi ile uyuşturulur ve kasık atardamarına iğneler yardımıyla ulaşılır. Tıkanmaya neden olan küçük parçaların beyin kan dolaşımına geçmesini önlemek amacıyla geçici bir filtre takılmasının ardından daralma görülen bölgeye stent yerleştirilerek darlık açılır. Açık ameliyat kadar başarılı sonuç veren bu yöntemin uygulanmasının ardından hasta 1 ila 2 gün hastanede yatırılır.

Aort, kalbin sol karıncığından çıkan ve vücudun tüm damar ağının kaynak aldığı en büyük atar damardır. Çıkan aorta, arkus aorta, torasik aorta (göğüs boşluğundaki kısım) ve abdominal aorta (karın boşluğundaki kısım) bölümlerine ayrılır.

Aort anevrizması (balonlaşma), aortanın normal çapından katından çok genişlemesi olarak tanımlanır. Damar duvarı yapısındaki elastik liflerin bozulması, (genetik yatkınlık,yaşlanma,  sigara, damar sertliği, infeksiyon, travma) aortanın elastikliğini azaltır, sertleştirir. Bu durum aortanın mekanik travmalara ve zedelenmelere duyarlığını artırır ve aort duvarındaki yapısal değişiliklerler sonucu aorta genişlemeye başlar.

Aort anevrizması fusiform (simetrik genişleme) yada sakküler (kese) şeklinde olabilir. Yalancı anevrizmalar gerçek anevrizmalardan ayırt edilmelidirler. Anevrizmalar belirli bir büyüklüğe gelinceye kadar bir belirti vermezler, şikayet nedeni olmazlar. Belirli bir büyüklüğe geldiklerinde oluşan şikayet ve bulgular:
- Baskı etkisi: Anevrizma belli bir boyuta ulaşınca çevredeki dokulara baskı yapar ve bazı belirtilere neden olur. Bu belirtiler anevrizmanın yerleşim yerine göre değişir.
- Tromboemboli: Anevrizma içine giren kan birden geniş bir bölgeye girdiğinden yavaş ve türbülan bir akım oluşur. Bu akım, anevrizma duvarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlar ve duvardan kopan küçük pıhtılar daha uçtaki küçük damarları tıkar (emboli).
- Fistül: Gittikçe büyüyen anevrizma komşu damar ya da organların duvarını zamanla inceltebilir ve onlara açılabilir.
- Yırtılma: Öldürücüdür, ilk belirti olabilir.
- Diseksiyon: Damar duvarı 3 tabakadan oluşur. Kanın basınçla en iç tabakada oluşan bir yırtıktan yeni yalancı bir yol yaratarak ilerlemesidir. Diseke olmuş damar duvarı zayıfladığından, kolaylıkla dışarı doğru da yırtılabilir. Yalancı yol devamında bu bölgeden çıkan damarları tıkayarak, organların kanlanmasını bozar.
- Tanı: Anevrizma tanısı görüntüleme yöntemleriyle konur. Ultrason, MR anjiografi ve BT anjiografi ile kolayca saptanabilir.

Abdominal aort anevrizması
Abdominal aorta diyafragmanın (karın zarı) altından başlar ve iki bacak atar damarına (ilak arterler) ayrılarak sonlanır. Torasik anevrizmalardan daha sık görülür. 65 yaş ve üzeri erkeklerde görülme sıklığı yaklaşık % 5 dir. Kadınlarda görülme sıklığı % dir.

Risk faktörleri, sigara, yaş, kalıtım, hipertansiyon, hiperlipidemi, ateroskleroz'dur (damar sertliği). Anevrizmaların riski yırtılmalarıdır. Yırtılma riski anevrizmanın büyüklüğü ile orantılıdır. 6 cm'den büyük anevrizmaların yıllık yırtılma oranı % 20'dir. cm büyüklüğündeki anevrizmalarda yıllık yırtılma oranı yaklaşık % 6'dır. Abdominal aort anevrizmasının yıllık genişleme oranı büyüklüğüne bağlıdır, yılda cm/yıl dan 3 cm/yıl a kadar değişiklik gösterir. Anevrizmaların çoğu yılda mm/yıl büyüme göstermektedir. Anevrizma genişledikçe büyüme hızı artar. Yırtılma genellikle sol retroperitoneal aralığa (% 80) olur. Tedavi edilmez ise şok ve ölüme neden olur.

Abdominal aort anevrizma yırtılmarında ölüm oranı yüksektir. % 25 i hastaneye gelmeden ölür. Cerrahiye kadar ölüm oranı % 50'dir, yaşam için cerrahi uygulanmalıdır. Opere olanlarda da ölüm oranı % 50'dir.

Abdominal aort anevrizmasının tedavisi
Anevrizma, ameliyat yapmadan izlenir, açık cerrahi  yapılır ya da endovasküler tedavi uygulanır.
Medikal tedavi:
- Betabloker
- Risk faktörlerinin düzeltilmesi; hipertansiyon kontrolü, hiperlipemi kontrolü, sigara terk
- Aort çapı cm ve daha üzerinde şikayeti olmayan hastalarda, seri ultrason yada BT ile izlemek. Aort çapı 3 cm ye kadar yılda birkez, çap cm de 6 ayda bir, çap cm her 3 ayda bir ultrason yada BT yapılmalıdır. Radyasyondan kaçınmak için küçük abdominal anevrizmalarda ultrason tercih edilir. 

Endovasküler tedavi: Damar içinden müdahale anlamına gelen “endovasküler tedavi” yönteminde büyük cerrahi kesiler ve derin anesteziye gerek yoktur. İşlem çoğu kez lokal anestezi ile sadece kasık atardamarı bölgesinde santimetre uzunluğunda bir cerrahi kesi yoluyla yapılabilmektedir. Günümüzde perkütan uygulama seçenekleri gelişmektedir.

Cerrahi tedavi: Dacron tub greft, hastalıklı aort bölgesine yerleştirilir. Büyük damarlar gerftle ilişkilendirilir. Operasyon öncesi değerlendirme önemlidir. Abdominal aort anevrizmalarında koroner arter hastalığı da sıktır ve tedavi edilmeyen koroner arter hastalarında operasyon mortalitesi yüksektir.

Elektif olgularda operasyon mortalitesi % dır (düşük riskli hastalarda %2 den az). Çalışmalar (UKSAT-ADAM-VACS), cm çapından küçük abdominal aort anevrizma onarımlarına uzun süreli yaşam yararı olmadığını göstermiştir. Bu nedenle cerrahi, anevrizma hızla büyüyorsa (yılda 1 cm den fazla) ya da cm üzerinde ise uygulanmalıdır.

Kadınlarda yırtılma riski yüksektir ve daha küçük anevrizmalar da yırtılma eğilimindedir. Bazı cerrahi gruplar bu nedenlerle, kadınlarda cm aort çapında elektif cerrahiyi önermektedir. Semptomatik hastalarda da onarım yapılmalıdır.

Torasik aort anevrizması
Abdominal aort anevrizmasından daha az sıklıkla görülür. Genellikle rastlantı saptanır, belirti vermez. Göğüs boşluğunda damar ve organlara büyüyen anevrizmanın baskısı olur. Komplikasyonları olmadan önlem alınmalıdır.

Endovasküler tedavi
Anevrizma tedavisinde endovasküler tedavi yöntemleri önceleri açık cerrahi tedavi yöntemlerinin mümkün olmadığı yüksek riskli hastalarda  kullanılırken, son yıllarda teknolojik gelişmeler ve açık cerrahi ile karşılaştırmalı  başarılı sonuçlarla,  aort anevrizmalarında ilk tedavi seçeneği olarak yerini almıştır. Ancak her yöntemde olduğu gibi, endovasküler yöntemin de bazı uygulama kısıtlılıkları, üstünlükleri ve komplikasyonları vardır. Teknolojik gelişmeler sonucu, kısıtlılıklar ve komplikasyonlar giderek azalmaktadır. Günümüzde günübirlik uygulamalar yapılabilmektedir.

Her aort anevrizması endovasküler yöntemlerle tedavi edilebilir mi?
Hayır. Her şeyden önce endovasküler greftin uygulanabilmesi için anevrizmanın uygun bir boyun ve bitiş kısımlarının olması gerekir. Karında lokalize olan abdominal aort anevrizmalarının büyük bir kısmında anevrizma böbrek damarlarının çıktığı yerin altında başlar. Böbrek damarlarının ağızları ile anevrizmanın başladığı yer arasında anevrizma boynu diye isimlendirdiğimiz bir sağlam aort bölümü olmalıdır. Bacak damarlarının aortadan çıkış açıları da önemlidir. Genişlemiş aortlarda bu açılanma stent greftin bu bölgeden geçmesini olanaksız hala getirebilir. Teknolojinin ilerlemesi ile bu sorunların üzerinden gelinebilecektir. Hasta seçimi iyi yapılmalıdır. Deneyimli ekip olmalıdır. Gerektiğinde hibrit uygulama yapılabilmelidir.

Hibrit uygulama: Kardiyolog ve kalp cerrahının beraber uyguladığı, hastaya daha az zarar veren, ölüm riski daha az olan bir girişimsel işlemdir. Bir çok ağır kalp hastalığında, örneğin yoğun kalp damar hastalığı, ciddi kapak hastalığı, kalp delikleri veya doğuştan damar darlıklarında veya ileri yaşlı hastalar veya açık kalp ameliyatlarına dayanamayacak akciğer böbrek-karaciğer hastalığı v.s bulunanlarda hibrid girişim uygulanmaktadır. Kısaca açık kalp cerrahisi odasının ve kateter /anjiyografi odasının özelliklerinin bir odada toplanması, kardiyolog ve kalp cerrahının birlikte yada ardışık işlem yapabilmeleridir.

Boyun Damarı Genişlemesinde Uygulanacak Tedavi Yöntemleri

Boyun damarı genişlemeleri; damar hastalıkları arasında en çok risk unsuru oluşturanlar arasında bulunmaktadır. Bu sorunun tedavisinde izlenecek yol; damarın genişleme çapıyla orantılıdır.

İçindekiler

Boyunda Damar Genişlemesi

Kalpten temiz kanın vücutta bulunan dokulara, hücrelere, organlara dağıtılmasıyla görevli bulunan aort damarının ilk ve en önemli kolu olan şah damarı boyunun iki tarafında yer almaktadır. Hayati önem taşıyan bu damar aynı zamanda baş bölgesinde bulunan beynin, organların, dokuların ve hücrelerin beslenmesiyle görevlendirmiştir. Bu organlara ihtiyacı olan kanı, oksijeni ve diğer maddeleri ihtiyaç duyulan sürede taşıyan şah damarlarının çeşitli nedenlerle genişlemesi çok ciddi bir sağlık sorununa vesile olmaktadır. Boyun damarının genişlemesi sorununda zamanında teşhis edilerek acil müdahale yapmak çoğu zaman sonu ölümle biten bir felaketin önüne geçebilmektedir.

 

Genel olarak dünyada bulunan ölümlerin ağırlıklı kısmını oluşturan şah damarının genişlemesi sonucu yırtılması veya patlaması, körlük, felç, şuur kaybı hatta ölüme neden olabilmektedir. Damarlarda oluşan genişlemenin çok çeşitli nedenleri olabilmektedir.  Bu nedenlerin başındaysa sosyal hayatın dengesizliği gelmektedir. Boyun damarlarının genişlemesinin sebepleri bu sağlık sorunu konusunda başarılı müdahale de etkili rol oynar.

Boyun damar tıkanıklığı nedenleri arasında kısaca en önemlilerini şu şekilde belirtebiliriz:

  • Yanlış beslenme alışkanlıkları
  • Aşırı yorgunluk
  • Trafik kazaları
  • Alınan darbeler
  • Alkol ve sigara alışkanlıkları
  • Uyuşturucu bağımlılığı
  • Yüksek tansiyon
  • Kanda bulunan kolesterol oranındaki dengesizlik
  • Damar hastalıkları
  • İlerleyen yaş faktörü
  • Genetik sorunlar
  • Yaşanan ani travmalar
  • Birden bire yaşanan şoklar
  • Psikolojik baskı ve stres
  • Diyabetik hastalıklar
  • Kalp krizleri

Belirtileri

Boyunda oluşan damar genişlemesi; genişlemeye neden olan faktöre; bu genişlemenin etkilediği organlara bağlı olarak farklı belirtiler verebilmektedir. Genişlemenin derecesi damarda oluşan patlama veya riski belirtilerde farklılıklar oluşturmaktadır. Şah damarları iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İçte bulunan kısımlarda oluşan damar genişlemesi pek bir belirti vermezken; dış bölümdeki şah damarı genişlemesi dışarıdan gözle fark edilebilmektedir. Şah damarlarında oluşan sorunlar direk beyni ve başta bulunan organları etkilemektedir. Boyunda damarının genişlemesine bağlı olarak oluşan ağrı; damarın çapında meydana gelen genişleme oranına bağlı olarak başlarda hafif bir şekildeyken damar çapı genişledikçe, oluşan balona bağlı olarak git gide şiddetli bir hal almaya başlayacaktır. Erkeklerde boyun damarı genişlemesi; kadınlara oranla daha fazla rastlanılan bir hastalık olmaktadır.  Boyun damarının genişlemesine bağlı olarak oluşan ağrılar genel olarak uyarıcı niteliktedir. Eğer ağrı yirmi dört saat kadar sürüyorsa damar sorunu olduğu kesindir. Eğer ağrı geçmiyorsa vakit kaybetmeden acil olarak bir doktor kontrolünden geçmek gerekmektedir.

Genel olarak bu hastalık belirtileri arasında olan baş dönmesi, mide bulantısı boyunda veya başta oluşan ağrı çoğu zaman pek çok insanın başına gelse bile pek önemsememektedir. Bilhassa kırklı yaşlardan sonra ortaya çıkan bu sağlık sorunu ciddiye alınmaz ve müdahale edilmezse damarın yırtılmasına hatta patlamasına neden olabilmektedir.

Bu belirtilerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Şiddetli oluşan ve kesilmeyen baş ağrısı
  • Şakak bölgesinde meydana gelen ağrılar
  • Kuvvet kaybo
  • Boyun hareketlerinde zorluk
  • Yataktan birden kalktığında oluşan baş dönmesi ve sendeleme
  • Görmede yaşanan sorunlar. Görememe, çift görme gibi
  • Söylenenleri anlamama
  • Konuşmada zorluk çekme veya konuşamama
  • Kısmı felç veya yüzün bir tarafının sarkması
  • Boyuna alınan bir darbe
  • Mide bulantısı ve bu doğrultuda oluşan kusma
  • Bayılma
  • Yorgunluk
  • Kanda pıhtılaşma
  • Unutkanlık ve dalgınlık
  • Ellerde ve kollarda oluşan uyuşukluk 

Tedavisi

Boyun damarı genişlemesi zamanında; damar çapı çok fazla genişlemeden fark edilirse hasta açısında büyük bir şans söz konusu olmaktadır. Çünkü bilhassa boyun damarındaki genişleme oldukça fazla risk içermektedir. Boyun damarının bu genişlemeye bağlı olarak yırtılması, pıhtı atması veya patlaması halinde çok ciddi hatta sonu ölümle biten problemlere neden olabilecektir.

Boyun damar genişlemesi teşhisi konulan hastanın tedavisinde; eğer damar genişliği risk oluşturacak boyutta değilse ilk olarak hastaya kan sulandırıcı ve akışkanlığını dengeleyerek organların zarar görmesini önleyici ilaçlar verilir. Aynı zamanda bu soruna neden olan hastalık araştırılır. Kolesterolden kaynaklanıyorsa, kolesterol; tansiyondan kaynaklanıyorsa tansiyon, diyabettik hastalıklardan kaynaklanıyorsa şekeri dengeleyen ilaçların tedavisine de başlanır.

Damar genişlemesi eğer tehlikeli boyuttaysa hasta acil olarak cerrahi müdahaleye alınır. Bu müdahale sırasında ya damar değiştirilir ya da stent uygulaması yapılarak; genişleyen damarın patlayarak kanın vücutta ve organlara sızmasına engel olunur.

Boyun damarı tıkanıklığında doktor tedavisinin yanında hastanın kendi hayatını da düzene sokması önemlidir. Doğru beslenme alışkanlığı kazanmak, alkol ve sigaradan uzak kalma, stresli ortamlardan kaçmak, ağır ve ani hareketlerde bulunmama, verilen tedaviyi eksiksiz uygulama tedaviye destek olan önemli etkenler arasında yer almaktadır.



1 yıldız2 yıldız3 yıldız4 yıldız5 yıldız(1votes, average: 5,00out of 5)
Loading

Anevrizma Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Anevrizma oluşumunun en büyük nedeni ateroskleroz olarak adlandırılan bir damar sertliğidir ancak doğuştan da görülebilir. Bunun yanında obezite, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigara kullanımı da riski arttırır. Beyin ve kalpte görüldüğü durumlarda tehlikelidir ve vücudun herhangi bir bölgesindeki damarda da meydana gelebilir. Ancak en sık kalpten çıkarak tüm vücudu besleyen ana damarda oluşabilir. 

Konu hakkında “Anevrizma nedir?” gibi merak edilen soruların yanıtlarını ve bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.

Anevrizma Nedir?

Anevrizma,kan damarlarının duvarlarında oluşan zayıflama sonucunda genişlemesidir. Damar duvarı zayıflamış, incelmiş ve aynı zamanda yırtılma riski mevcut olan anevrizma, vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelebilir ancak en sık kalpten çıkan ve tüm vücudu besleyen ana damarda oluşur.

Anevrizma Nedenleri Nelerdir?

Baloncuğun gelişimine neden olabilecek birçok faktör olabilir. Bunlar aşağıdaki gibidir:

  • Yaş (Özellikle 40 yaş ve sonrası),
  • Kişinin sigara, alkol ve madde kullanımı,
  • Bazı kan enfeksiyonları,
  • Kafa ve diğer travmalar sonrasında damarlarda zedelenme yaşanması,
  • Damar sertliği (Ateroskleroz),
  • Kanser,
  • Boyun ya da kafada tümör,
  • Doğumsal risk faktörleri (ehler- danlos hastalığı, romatizmal hastalıklar, marfan sendromu, aort damarı genişlemesi, beyin damar yumağı, polikistik böbrek hastalığı, ailede beyin anevrizması geçiren kişi olması).

Anevrizma Çeşitleri Nelerdir?

Anevrizmalar gelişme şekline ve geliştiği bölgeye göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma doğrultusunda da tedavi yöntemi belirlenir. Belirli anevrizma çeşitleriaşağıdaki gibidir:

  • Beyin anevrizması,
  • Aort anevrizması,
  • Psödoanevrizma,

 

Beyin anevrizması: Beyin damarlarının zayıflaması ya da hasara uğraması ile oluşan baloncuklar beyin anevrizması olarak adlandırılır. Damarlar dayanıksız olduğundan yırtılma ihtimali yüksektir. Bu nedenle beyin kanamalarına yol açma ihtimali yüksek olan en tehlikeli türdür. Beyin anevrizmasında baloncuk bazı durumlarda küçüktür ve herhangi bir belirti göstermez. Bunu yanında doğum sırasında yaşanabilecek hasarların yarattığı travmalar ve çeşitli hastalıklar nedeniyle gelişebilir.

Aort anevrizması: Vücudun ana damarlarını etkileyen bir anevrizma türüdür. Abdominal aort anevrizması ve torasik aort anevrizma olmak üzere ikiye ayrılır. Kişinin göğüs, karın ve bacak bölgelerinde görülür ve en büyük nedenlerinden biri de damar sertliğidir. Bu anevrizma başlangıçta herhangi bir belirti yaratmaz ve bu nedenle de erken evrede saptanabilen bir anevrizma değildir. Ancak ilerleyen zamanla birlikte boyutu artan anevrizma çevre organlara baskı uygular ve kişide birtakım şikâyetler yaşanmasına neden olur. Bu şikâyetler de bacak ağrısı, sırt ağrısı ve hazımsızlık gibi sindirim sistemi sorunlarıdır. Bunun yanında aortun anevrizması göğüs bölgesinde meydana gelmişse göğüs ağrısı, nefes darlığı, ses kısıklığı, öksürük ve yutma zorlukları gibi belirtiler de yaratır.

Psödoanevrizma: Yalancı anevrizma olarak da adlandırılır. Damar duvarında şişme görülmemesine rağmen yırtılmaya neden olabilir. Görülme nedenleri arasında travma, çeşitli enfeksiyonlar ve stent bulunur.

Anevrizma İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Hastalığa neden olabilecek risk faktörleri aşağıdaki gibidir:

  • Stres,
  • Sigara kullanımı,
  • Şeker hastalığı,
  • Genetik yatkınlık,
  • Yüksek kolesterol,
  • Yüksek tansiyon.

Anevrizma Belirtileri

Belirtiler baloncuğun türüne göre farklılık gösterir. Anevrizmanın yırtıldığı durumlarda iç kanama ve daha ileri derecede yaşanması durumunda da ölüm yaşanabilir. Ayrıca kişide mide bulantısı, kusma, şok, düşük tansiyon ve baş dönmesi görülebilir. Bu tür durumlar acil müdahaleyi gerekli kılar. Bu nedenle risk grubunda olan kişilerin rutin sağlık taraması yaptırması son derece önemlidir. Beyinde görülen anevrizmalar da iki şekilde belirti gösterir. İlk belirti, kitlenin etkisi ile beyin dokusunda bulunan herhangi bir bölgeyi sıkıştırması ile ortaya çıkar. Bu durumda da sıkıştırılan bölge fonksiyonunu tam olarak yerine getiremez ve belirli aksaklıklar görülür. Büyük boyutta olan ve yırtılma göstermemiş anevrizmalar sinirler başta olmak üzere beyin dokusuna baskı yaparak bazı belirtiler yaratır. Beyinde anevrizma belirtileri aşağıdaki gibidir:

  • Göz arkasında ağrı yaşanması,
  • Göz bebeğinin genişlemesi,
  • Çift görme ya da görme alan bozuklukları,
  • Göz kapağında düşme,
  • Yüzün bir tarafında görülen yüz felci.

 

Büyümüş ve patlamış anevrizmaların yarattığı belirtiler ise şöyledir:

  • Şiddetli kanama bulguları,
  • Baş ağrısı,
  • Bulantı, kusma,
  • Bilinç kaybı yaşama,
  • Çift görme,
  • Görmede bulanıklık,
  • Nöbet,
  • Işık hassasiyeti,
  • Algılama, dikkat ve bellekte yaşanan bozukluklar.

Anevrizma Tanı Yöntemleri

Hastalığın tanı yöntemleri aşağıdaki gibidir:

  • Beyin tomografisi ve MR,
  • BT anjiyografi,
  • MR anjiyografi,
  • Serebral anjiyografi,
  • Beyin omurilik sıvısı testi.

Anevrizma Tedavi Yöntemleri

Yırtılma ile kanamaya neden olan anevrizmalarda etkin tedavi yöntemleri kullanılır. Anevrizma tedavisi için kullanılan cerrahi yöntemler aşağıdaki gibidir:

  • Cerrahi klipleme (açık cerrahi operasyon),
  • Endovasküler yöntem.

 

Endovasküler Yöntem

Endovasküler yöntem, kasık bölgesinden anevrizmanın yaşandığı damara ulaşmayı içeren bir yöntemdir. Bu yöntemde hastanın vücuduna herhangi bir kesi atılmaz. Yöntem, hastanın kasıklarından damar sertliğinin gözlemlendiği damara kateter yerleştirilmesini içerir. Yerleştirilen bu kateter ile damara platin teller yerleştirmek de mümkündür. Bu teller damar içinde pıhtı oluşturma işlevini üstlenir ve baloncuklar içine kan akışının olmasına engel olur. Bu tellerin ana damara ulaşmasını önlemek için de bölgeye stent takılabilir. Bu stentlere endovasküler stent denir. Stentler, dayanıklı kumaşların dokunarak metal tellerle güçlendirilip tüp haline getirilmesidir. Bu stentler, hastanın şişmiş damarına yerleştirilir. Böylelikle kan artık bu tüpün içinden geçer ve şişme göstermiş olan bölüm devre dışı kalır. Göğüs içi ve karın atardamarında 5 cm ve üzerinde balonlaşma tespit edilen hastalar bu yöntemden faydalanabilir. Genellikle saat süren kapalı cerrahi işlem, açık cerrahi işleme göre daha az ağrılı geçer. Tedavisi bu yöntemle gerçekleştirilen hastalar, birkaç gün içinde iyileşme gösterir.

Açık Cerrahi Operasyon

Cerrahi klipleme olarak da adlandırılan bu yöntem genel anestezi altında uygulanır. Bu yöntemin amacı, anevrizmanın görüldüğü bölgeyi kapatmaktır. Operasyon genellikle 2 ile 6 saat arasında ya da daha fazla sürebilir. Hasta işlemden sonra 10 gün içinde iyileşebilir.

Nöromonitörizasyon

Nöromonitörizasyon sistemi genellikle omurilik, sinir ve beyin cerrahisi bölümlerindeki operasyonlar, genel cerrahi bölümünün bazı ameliyatları ve kulak burun boğaz hastalıkları için kullanılır.

Beyin Anevrizması Olan Hastalar Nelere Dikkat Etmeli?

Beyin anevrizması doğru teşhis, uygun takip ve tedavi edilmediği durumlarda ciddi tıbbi sonuçlar doğurabilir. Ancak günümüzde ilerleyen teknoloji sayesinde endovasküler cerrahi yöntem ile başarı oranı yüksektir. Beyin anevrizması teşhisi almış hastanın bu durumu ihmal etmemesi son derece önemlidir. Hasta tedavi sürecinin planı için Beyin Cerrahi Uzmanı veya Girişimsel Nöroradyologa başvurmalıdır. Tedavi süresince de kan basıncında ani değişimler yaratabilecek ağır egzersizlerden kaçınmalı ve ağır kaldırmamalıdır. Hastada yüksek tansiyon varsa hastanın kan basıncı anti-hipertansif ilaçlarla kontrol altına alınmalıdır. Kabızlık yaşayan hastaların da bu durumu gideren önlemler alması gerekir. Ayrıca hasta bu dönemde ağrı kesici ilaçları yalnızca doktor önerisiyle kullanmalıdır. Buna ek olarak hastanın tedavi öncesinde ve tedavi boyunca sigara ve alkol kullanmaması da önemlidir.

Kimler Bu Tedavi Yönteminden Faydalanabilir?

Göğüs içi atardamarı ve karında balonlaşma görülen ve bu balonlaşmanın büyüklüğü 5 cm üzerinden olan kişiler, endovasküler stent ile tedavi olabilir. Karın bölgesinde atım hissi, karın ağrısı ve sırt ağrısı şikâyeti olan hastaların da anevrizma açısından incelenmesi ve gerekli tanı metotları ile teşhisinin konması gerekir. Bu risk faktörlerine sahip olan ve 65 yaş üzerinden olan erkek hastaların da zaman kaybetmeden anevrizma kontrolü sağlanmalıdır. Aort damarı genişlemesi gibi doğumsal faktörler ve diğer nedenlerle yaşanan durum için en standart tedavi yöntemi de ameliyatla tedavidir. Bu tedavi şeklinde hastanın hastanede bir süre yatması gerekebilir.

Yorum Ekle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir