büyük bir dikkatle dinlemek deyimi / Can kulağıyla dinlemek deyiminin anlamı, açıklaması Türkçe Deyimler Sözlüğü, TDK Güncel Sözlük

Büyük Bir Dikkatle Dinlemek Deyimi

büyük bir dikkatle dinlemek deyimi

Candan dinlemek ne demektir?

İçindekiler:

  1. Candan dinlemek ne demektir?
  2. Can kulağı ile dinlemek deyimi ne demek?
  3. Tuttuğunu koparmak ne anlama gelir?
  4. Kulak kesilmek atasözü mü deyim mi?
  5. Tuttuğunu koparan insana ne denir?
  6. Tufan koparmak ne demek?
  7. Ağzına sağlık atasözü mü deyim mi?

Candan dinlemek ne demektir?

CanKulağıyla Dinlemekdeyiminin anlamı:Kendini vererek, büyük bir dikkatle dinlemek. »Babasının söylediklerini cankulağıyla dinlemeyebaşladı.

Can kulağı ile dinlemek deyimi ne demek?

Can kulağı ile dinlemek deyimibirini çok iyi bir şekilde dinlemekanlamına gelmektedir.

Tuttuğunu koparmak ne anlama gelir?

Tuttuğunu koparmakdeyiminin anlamı:Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek.

Kulak kesilmek atasözü mü deyim mi?

Günlük kullanımda en sık karşılaşılan deyimlerarasında ise “kulak kesilmekdeyimigelmektedir. Kısaca özetlenirse; hiçbir şeyi kaçırmadan dinlemek, dikkatle dinlemek manasını taşır.

Tuttuğunu koparan insana ne denir?

Ateş parçası deyimi zeki, çalışkan, disiplinli, tuttuğunu koparanve başarılarıyla çevresindeki insanlaraörnek olan demektir. Çok yaramaz ve hareketli çocukları tanımlamak için de bu deyim kullanılır.

Tufan koparmak ne demek?

Tufankoptu ne demek? Birdenbire toplu olarak kahkaha atmak.

Ağzına sağlık atasözü mü deyim mi?

Ağzına Sağlıkanlamı nedir? 2) yapılan konuşmanın beğenildiğini belirtmek için söylenen söz.

Koyun kaval dinler gibi dinlemek deyiminin anlamı
* Söylenen bir şeyi anlamaya çalışmadan dinlemek.
* Bakışlarını konuşandan ayırmamakla birlikte hiçbir şey anlamadan dinlemek.
* Düşünmeden, hiçbir şeyi anlamadan, ne denildiğini kavramadan dinlemek.
Örnek: Beni koyun dinler gibi dinleyip çekip gittiler.

Kafa dinlemek deyiminin anlamı
* Huzurlu ve sessiz bir ortamda tatil yapmak.
* Kafayı yoran sorunlardan bir süre uzaklaşmak.
* Zihni, aklı yoran sorunlardan uzaklaşmak.
Örnek: Kafa dinlemek üzere tatile çıkmıştı.

Kendini dinlemek deyiminin anlamı
* Kendinin hasta olduğuna inanarak, sürekli olarak kendisinde hastalık belirtilerini aramak yani önemsiz rahatsızlıkları büyüterek sürekli bir hastalık kuruntusu, tedirginliği içinde bulunmak.
* Sessiz sakin bir yerde zaman geçirmek, tatil yapmak.
Örnek: Uzun bir süre kendimi dinledim, olup biteni tekrar tekrar gözden geçirdim.

Söz dinlemek deyiminin anlamı
* Söylenen şeyi yapmak, itaat etmek.
* Verilen bir öğüdü, bir sözü tutmak, davranışlarını buna uydurmak.
Örnek: Sözümü dinleseydin başına bunlar gelmezdi!

Ferman dinlememek deyiminin anlamı
* Verilen emri dinlememek, kural, yöntem vs. tanımamak.
* Kural, yasa, söz dinlememek; hiçbir yerden buyruk almamak.
* Bir insanın mantıklı olmadığını bilse bile bir konuda kalbinin sesini dinlemesi ve buna göre hareket etmesi.
Örnek: Aşığın gönlü ferman dinlemez oldu.
Örnek 2: İhaleye fesat karıştırdığı için tutuklandı.

Can kulağıyla dinlemek deyiminin anlamı
* Çok dikkatli bir şekilde dinlemek.
* Kendini vererek, büyük bir dikkatle dinlemek.
* Bir kişiyi başka hiç bir şey ile ilgilenmeden çok dikkatli olarak seafoodplus.info o kişinin söylediklerini anlamaya çalışmak anlamına gelmektedir.
* Karşıda anlatan kişiyi çok dikkatli bir şekilde dinlemek.
Örnek: Babasının söylediklerini can kulağıyla dinlemeye başladı.

Başını dinlemek deyiminin anlamı
* Sessiz ve sakin bir ortamda dinlenmek. Bir başka şekli: kafa dinlemek.
* Sessiz, sakin bir ortama çekilmek; kalabalıktan ve gürültüden uzaklaşmak.
* Kalabalıktan ya da işten uzaklaşıp dinginlik içinde zaman geçirmek, dinlenmek.
* Dinlenmek. Gürültüden uzak kalarak vakit geçirmek.
Örnek: Emekli olur olmaz başımı dinleyecek bir köşe arayacağım.
Örnek 2: Robenson, akıllı Robenson&#;um. Ne imreniyorum sana bilsen, göstersen adana giden yolu, başımı dinlemek istiyorum. (seafoodplus.infoı)

Kafa dinlendirmek deyiminin anlamı
Zihni yoran sorunlardan uzaklaşmak.
Örnek:  “Kırmak da istemiyorum zavallı garibancığı, ama ben de buraya kafamı dinlendirmeye geldim.” (M. İzgü)

Sakalım yok ki sözüm dinlensin deyiminin anlamı
* Ancak yaşlı kimselerin söz ve öğütleri dinlenir.
* Yaşım küçük olduğundan ya da yetkili bulunmadığımdan düşünceme önem verilmiyor, anlamında söylenir.
Örnek: Beni küçümsüyorlar, sakalım yok ki sözüm dinlensin.

Anlayıp dinlemek deyiminin anlamı
* Bir olayı iyice anlamak.
* Bir iş, bir kimse, bir olay ile ilgili bir karar vermezden önce sorup öğrenerek bilgi sahibi olmak, üzerinde durup iyice incelemek ve anlamak.
Örnek: İşi anlayıp dinlemek istedik.
Örnek 2: Beni anlayıp dinlemeden suçladınız.
Örnek 3: İnsanlar, olayı anlayıp dinlemeden saldırmaya başladılar.

Başını dinlemek deyiminin anlamı
* Kafasını dinlemek.
* Kalabalıktan, gürültüden, yoğun işten uzaklaşıp sakin bir yerde dinlenmek.
Örnek: Robenson, akıllı Robenson’um / Ne imreniyorum sana bilsen / Göstersen adana giden yolu / Başımı dinlemek istiyorum. (S. Tarancı)

Kulak misafiri olmak deyiminin anlamı
* İstemeden dinlemek.
* Yanında konuşulan bir şeyi, konuşmaya katılmadan dinlemek.
Örnek: Konuştuklarına birkaç kez kulak misafiri olmuştum, konuyu biliyordum.
Örnek 2: İstemeden kulak misafiri oldum, sanırım bankayı arıyorsunuz.

Kulak kesilmek deyiminin anlamı
* Pür dikkat dinlemek.
* Hiçbir şeyi kaçırmamaya çalışarak, çok büyük bir dikkatle dinlemek.
* Çok iyi, bütün dikkatini vererek dinlemek; dikkatini toplayarak duymaya çalışmak.
Örnek: Herkesin kulak kesildiğini görünce, sözlerini sürdürdü
Örnek 2: Ne konuştuklarını merak ediyordum, yanlarına yaklaşarak kulak kesildim.

Kulak asmak deyiminin anlamı
Aldırmamak, önem vermemek, dinlememek, aldırış etmemek.
Örnek: Babaların sözlerine kimse kulak asmamak olmaz.
Örnek 2: Annesinin uyarılarına kulak asması gerekirdi.
Örnek 3: Her söylenene kulak asmak zorunda değilim.
Örnek 4: Arkadaşının söylediklerine kulak asma, bence saçmalıyor o.

Lafı kıçından dinlemek deyiminin anlamı
Konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek.
Örnek: Yarın öğlen hep beraber gideceğiz dedik, lafı kıçından dinlemişsin belli.

Yarım kulak dinlemek deyiminin anlamı
Umursamadan, önem vermeden dinlemek.
Örnek: Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu. (Ç. Altan)
Örnek 2: Dersi yarım kulak dinlemekle başarılı olamazsın.

Laf dinlemek deyiminin anlamı
Verilen bir öğüdü, bir sözü tutmak, davranışlarını buna uydurmak.
Örnek: Lafımı dinleseydin başına bunlar gelmezdi!

Kös dinlemek deyiminin anlamı
Türlü olaylar yaşadığı için bilgi ve deneyim sahibi olarak benzer veya daha basit olaylar karşısında aldırış etmemek.
Örnek: Politikacılar onun olumlu isteklerini kös dinler mi, dinlemezler mi o zaman görürüz. (H. Taner)

Kendini dinlemek deyiminin anlamı
* Önemsiz rahatsızlıkları büyüterek sürekli bir hastalık kuruntusu, tedirginliği içinde bulunmak.
* Yalnız başına bir köşeye çekilip sakin kalmak.
Örnek: Şu kendini dinleme huyundan artık vazgeç anne.
Örnek 2: Uzun bir süre kendimi dinledim, olup biteni tekrar tekrar gözden geçirdim.

Türkçede Kulak Sözcüğü

ağzı kulaklarına varmak(deyim):
çok sevinmek: &#;Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum.&#; -R. N. Güntekin.

baş ağır gerek, kulak sağır (atasözü):
kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir.

(bir şeye) kulak (kulaklarını) tıkamak (deyim):
bir şeyi duymazlıktan gelmek: &#;Vücudu içinden duyduğu çöküntülere kulaklarını tıkar, gözlerini yumar.&#; -A. Ş. Hisar.

(bir şeye) kulak vermek (deyim):
değer vermek, önemsemek: &#;Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü.&#; -Halikarnas Balıkçısı.

boynuz isterken kulaktan olmak (deyim):
daha iyisini, mükemmelini ararken mevcut olanı yitirmek.

boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer (atasözü):
bir konu üzerinde sonradan yetiştikleri hâlde kendilerinden önce yetişmiş olanları geçenler vardır.

deve boynuz ararken kulaktan olmuş (atasözü)
elindekiyle yetinmeyip daha çoğunu arayan, elindekinden de olur.

devede kulak (kulak gibi) kalmak (deyim):
1) çok az önemi olmak, söz etmeye değer bulmamak: &#;Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözlediklerinin yanında devede kulak kalır.&#; -S. Birsel.

2) yetersiz, çok küçük veya az olmak: &#;Tekaüt aylıkları günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu.&#; -R. N. Güntekin.

ense kulak yerinde olmak (deyim):
tkz. 1) iri yarı olmak; 2) kelli felli olmak.

göz kulak olmak (deyim):
1) görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak;

2) mec. gözetmek, korumak, bakmak: &#;Öbürü göğsünden ağır yaralı iki erin geriye alınmalarına göz kulak oluyordu.&#; -A. İlhan.

iki kulak bir dil için (atasözü):
çok dinleyip az söylemeli.

kabakulak olmak (deyim):
kabakulak hastalığına yakalanmak: Ahmet kabakulak oldu, üç hafta evden dışarıya çıkamadı.

kardeşten karın yakın (kulaktan burun yakın) (atasözü):
insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

kelle kulak yerinde (deyim):
1) kanlı canlı ve iri yapılı olan;

2) gösterişli, itibarlı sayılan: &#;Aralarında yaşlı başlı, kelle kulak yerinde, efendiden adamlar da var.&#; -R. N. Güntekin.

kös dinleyen, davula kulak vermez (atasözü):
başından büyük olaylar geçmiş kişi küçük dertleri sorun etmez.

kulağı (kulakları) çınlasın (deyim):
konuşulan yerde bulunmayan, sevilen biri anıldığında söylenen bir söz: Kulağı çınlasın, bizim arkadaş öyle derdi.

kulak arkası (ardı) etmek (deyim):
dikkate almamak, göz önünde tutmamak: &#;Bazıları hava kirlenmesinde olduğu gibi bu eleştirileri kulak ardı ediyorlar.&#; -H. Taner.

kulak asmak (deyim):
önem vermek, dinlemek: &#;Bunların sözlerine ne diye kulak asıyor, ona göre yapacağın işi kestiriyorsun?&#; -M. Ş. Esendal.

kulak kabartmak (deyim):
belli etmemeye çalışarak dinlemek: &#;Karanlıkta, uyuyup uyumadığını anlayabilmek için tüm seslere kulak kabartarak yanına uzandım.&#; -E. Şafak.

kulak kesilmek (deyim):
büyük bir dikkatle dinlemek: &#;Çok kızgın bir fikir çarpışmasının üzerine gelmişim, kulak kesildim.&#; -İ. H. Baltacıoğlu.

kulak kıvırmak (deyim):
domatesin olgunlaşmasını sağlamak için işlem yapmak.

kulak (kulağını) tırmalamak (deyim):
kulağı rahatsız etmek: &#;Evde kimse yoktu sözü kulağını tırmaladı.&#; -M. Ş. Esendal.

kulak misafiri olmak (deyim):
yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinlemek: &#;Her önünden geçtiğim insanın söylediklerine kulak misafiri oluyorum.&#; -O. V. Kanık.

kulak tutmak (deyim):
dinlemek, işitmek istemek.

kulak vermek (deyim):
merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak: &#;Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir&#; -N. H. Onan.

kulakları dolmak (deyim):
aynı şeyi dinlemekten usanmak.

kulakları paslanmak (deyim):
çoktan beri müzik dinlememiş olmak.

kulakları patlatmak (deyim):
Gürültüyle rahatsız etmek: &#;Kulakları patlatan bir ses bütün ormanı, bütün kuşları, bütün dünyayı susturdu.&#; -M. Ş. Esendal.

kulaklarına kadar kızarmak (deyim):
çok utanmak.

kulaklarını dikmek (deyim):
(hayvan) dikkat kesilmek.

kulaklarının pasını gidermek (deyim):
çoktan beri dinlememişken müzik dinlemek.

kulaktan burun yakın, kardeşten karın yakın (atasözü):
insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

sevincinden ağzı kulaklarına varmak (deyim):
çok sevinmek.

uzun kulaktan haber almak (deyim):
uzaktan uzağa haber almak.

yarım kulak dinlemek (deyim):
umursamadan, önem vermeden dinlemek: &#;Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu.&#; -Ç. Altan.



kulağı (bir şeyde) olmak
kulağı (veya kulakları) çınlasın
kulağı ağır işitmek
kulağı dikilmek
kulağı duvar olmak
kulağına çalınmak
kulağına çarpmak
kulağına fısıldamak
kulağına gelmek
kulağına girmemek
kulağına gitmek
kulağına inanmamak
kulağına kar suyu kaçırmak
kulağına kar suyu kaçmak
kulağına koymak (veya sokmak)
kulağına küpe olmak (veya etmek)
kulağına söylemek
kulağını açmak
(birinin) kulağını bükmek
(birinin) kulağını çekmek
kulağını doldurmak
kulağının üzerine yatmak
(birinin) kulağının zarı patlamak
kulağını sağır etmek
kulağı okşamak
kulağı olmamak
kulağı ters taraftan göstermek
kulak (veya kulağını) tırmalamak
kulak (veya kulaklarını) tıkamak
kulak arkası (veya ardı) etmek
kulak asmak
kulak kabartmak
kulak kesilmek
kulak kıvırmak
kulakları dolmak
kulaklarına kadar kızarmak
kulaklarını dikmek
kulaklarının pasını gidermek
kulakları paslanmak
kulakları patlatmak
kulakları uğuldamak
kulak tutmak
kulak vermek
(bir şeye) kulak vermek

"Can kulağıyla dinlemek" deyiminin anlamı nedir?

seafoodplus.infoimlerİletişimSitemap

  • Kendini vererek, büyük bir dikkatle dinlemek.
  • "Babasının söylediklerini can kulağıyla dinlemeye başladı."

Can kulağıyla dinlemek deyimine benzer deyimler


"Açıl susam açıl" deyimi ve açıklaması

  • Bin bir gece masallarının baş kişisi Ali Baba’nın, Kırk Haramiler’in gömülerini saklandıkları mağaraya girmek için söyelediği bir büyülü söz olan bu deyim, bir çıkmaz, bir güçlük karşısında alay yollu kullanılır.
[Açıl susam açıl]

"Adı çıkmak dokuza, inmez sekize" deyimi ve açıklaması

  • Bir kimsenin adı bir kez iyi ya da bir kez kötü tanındıktan sonra, bu genel kanı kolay kolay değişmez, kişi bir konu ünlendi mi o ün sürüp gider.
[Adı çıkmak dokuza, inmez sekize]

"Ağzının içine bakmak" deyimi ve açıklaması

  • Birinin söylediklerini zevkle ve dikkatle dinlemek, bu sözlere uymak.
  • Konuşan bir kimseyi seve seve ve dikkatlice dinlemek.
  • "Konuşması onları öyle sarmıştı ki ağzının içine bakıyorlardı."
[Ağzının içine bakmak]

"Altından girip üstünden çıkmak" deyimi ve açıklaması

  • Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek.
  • "Bir ayda o kadar paranın altından girip üstünden çıktı."
[Altından girip üstünden çıkmak]

"Başından atmak" deyimi ve açıklaması

  • Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
  • Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
  • "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[Başından atmak]

"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması

  • Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
  • Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
  • Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
  • Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
  • "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[Başını ağrıtmak]

"Baş vurmak" deyimi ve açıklaması

  • Müracaat etmek, bir işin yapılmasını bir kimse veya kuruluştan istemek.
  • Bilgi edinmek üzere bir kaynağa bakmak, bir kimseye danışmak.
  • "Vakit geçirmeden ansiklopediye bakalım da öğrenelim."
[Baş vurmak]

"Beynine (kafasına) girmek" deyimi ve açıklaması

  • Bir düşünce, kişinin aklına uygun gelmek.
  • Belirtilen bir şeyi öğrenmek, ezberlemek.
  • Bir kişiyi bir şey yapmaya kandırmak.
[Beynine (kafasına) girmek]

"Bir pire için yorgan yakmak" deyimi ve açıklaması

  • Önemsiz bir istek uğruna ya da küçük bir zarardan kurtulmak için çok büyük bir zararı göze almak.
[Bir pire için yorgan yakmak]

"Bunda bir iş var" deyimi ve açıklaması

  • "Bir olayın şimdilik bilinmeyen bir yönünün bulunması, anlaşılamayan bir sebebin aranması" durumunu anlatmak için kullanılır.
  • "Polis, bunda bir iş var diyerek olayın üzerine tekrar gitti."
[Bunda bir iş var]

"Canına okumak" deyimi ve açıklaması

  • Bir kimseye büyük bir zarar vermek, kötülük etmek.
  • İyi bir şeyi kötü hâle getirmek, heder etmek, harcamak.
  • "Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde."
[Canına okumak]

"Varlık göstermek" deyimi ve açıklaması

  • Beğenilir bir iş yapmak; kendini kanıtlayacak, göze görünür bir görevini yerine getirmek; kendini göstermek.
  • "Oynadığı ilk oyunda bir varlık gösteremedi."
[Varlık göstermek]

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir