bylock mağdurları platformu / Bylock belirsizliği mağdurlar üretiyor

Bylock Mağdurları Platformu

bylock mağdurları platformu

HABERLER

HAKSÖZ-HABER

Mağduriyetler zinciri sadece ihraçtan ibaret değil. İhraç olduktan sonra yanlarına yerleştikleri anne ve babasının Bylock’tan suçlandıkları için kendisinin iltisaklılık üzerinden ihraç edildiğini çok sonra öğrenebiliyor. Anne baba bylock’tan E Tipi cezaevinde 5 buçuk ay yatıp Mor Beyin vesilesiyle aklanmaları sayesinde Serhoşoğlu’nun  adı da İade KHK’sına konuyor. Ama matruşka misali bir mağduriyet bitip diğeri başlıyor. Bitmeyen çile iadeyi de askıya alıyor, çünkü Ankesörlü yapılanmada adının geçmesi iadeyi durduruyor. Emniyete gitmesine rağmen hakkında ne soruşturma ne de başka bir işlem söz konusu olmadığını öğreniyor. Dahası, Melih beyin ihraçlı olmasından ötürü, eve ekmek getirebilmek için iş arayan eşi Ayşe hanımın yüzüne kapıların kapanması!

Her bir KHK’lı mağdur hikayesi, FETÖ ile mücadele adı altında başlayan sürecin, yanlış kriterler ve evrensel hukuk normlarının çiğnenmesi sonucu içine düşülen psiko-sosyal krizin aynası hükmünde adeta. 

Eşi Ayşe Serhoşoğlu’nun sitemize gönderdiği mektup, KHK’lıların çektiği çilelerin toplumda açtığı yaralara manidar bir örnek teşkil ediyor.

Ayşe Serhoşoğlu’nun mektubu şöyle:

Kaç yere yazdım Cimer, Bimer. Allah’ınız kitabınız için okuyun.

Bakın ben Şerefli bir Türk subayının eşiyim!

Eşim 6 ocak Cuma günü yayınlanan KHK ile Ordu’dan ihraç edildi. O an iki küçük evladım uyuyordu. Önce anlamadık; bilgisayarı kapatıp açtığımızı biliyorum düzelir mi diye! Kanun hükmünde kararname!!! Diyarbakırdaydık lojmanda. Eşim yüzbaşıydı.

Hiç uyumadık o gece. Sabahında gel teslim et silahını dediler. Yalvardım evden çıkarken “sakin ol! Yavrularımla bekliyorum” dedim. 15 gün lojman boşaltma süresi verdiler. Günlerden cumartesi ve ben iki küçük yavrumla hem ağladım hem koli yaptım. Pazartesi sabahı kamyona yükledik eşyalarımızı. Eşim her ortadan kaybolduğunda, evin çocukların görmeyeceği yerine gidip ağlıyordu. Gittim sarıldım “ağlama, dimdik dur, bu yalnış düzelecek” dedim.

Geldik eşimin memleketi Kastamonu’ya. Kayınpederimin evine bir odaya yerleştik. Kayınpederimin sanayide ufak bir demirci dükkanı var. Eşim babasıyla demircilik yapmaya başladı. Yüzbaşı artık kaynakçı demirci ustası oldu. Her yere yazdık. İçişleri, Dışişleri, Kara Kuvvetleri, Genel Kurmay; “bizi neden ihraç ettiniz!” diye.

Şimdi dikkat edin buradan sonra başlıyor trajedi, hatta trajikomik. Eşim ocak ayında ihraç olmuştu. Tek bir sorgu sual yaşamadı. Gözaltı, tutuklama hiçbir şey olmadı. Açığa bile alınmadı! Ve ihracından tam 6 ay sonra, 3 temmuz günü evinde yaşadığımız 63 yaşındaki kayınvalidem ve kayınpederim sabah eve gelen polisler eşliğinde gözaltına alındı tutuklandılar!!!! Bylock kullandıkları gerekçesiyle. 63 yaşındaki insanlar! Kastamonu E tipi kapalı cezaevinin bayanlar tarafına kayınvalide, erkekler tarafına kayınpederi koydular. Kalakaldık eşim ve çocuklarla. Tam ay cezaevinde yattılar. Sonra Ankara cumhuriyet başsavcılığının açıkladığı kişilik Bylock Morbeyin kumpası listesinde her ikisinin de numarası çıktı ve önce tahliye, arkasından 23 ocak ’de beraat ettiler. Morbeyin mağduru oldukları için hakim mahkemede savunmalarını bile almadı. “Çok geçmiş olsun teyze amca” diyebildi. Sonra bir farkettik ki kayınvalide ve kayınpederimin iddianamelerindeki “Mit’ten gelen Bylock tespit tarihi” eşimin ihracından 4 gün öncesi; biz şok!!!! Eşim hemen Kara Kuvvetlerini aradı. Daha eşim adını söyler söylemez telefondaki binbaşı “geçmiş olsun kardeşim annene ve babana. Herşeyi biliyoruz, tek bir işlem dahi geçirmemenin sebebi sende birşey olmadığı için. Sen seafoodplus.info yakınından dolayı ihraç edildin; iaden yapılacak bekle dediler”

Sevindik “çok şükür” dedik. Biz iade beklerken en son KHK’sında eşim iade olmadığını görünce tekrar Kara Kuvvetlerini aradı “neden iadem yapılmadı” diye. Bakın Kara Kuvvetlerindeki telefona çıkan binbaşı aynen şunu dedi: “Evet İade KHK’sında adın vardı. Fakat Mayıs ayında seninle ilgili emniyetten yazı geldi; malum ankesörlü telefon yapılanmasında ismin geçiyor”

Tabii eşim artık delirdi; “Komutanım seafoodplus.info yakınından dolayı ihraç edildin iaden yapılacak bekle dediniz, iade edilmedim, şimdi diyorsunuz ankesörlü yapılanmada ismin geçiyor, emniyetten seninle ilgili yazı geldi” “seafoodplus.info!! Yeter artık” dedi. “Yapacak birşey yok bekle” dedi ve kapattı telefonu. Bu görüşme olduktan sonra emniyete gittik. İfade vereyim ne olacaksa olsun, sonuçlansın diye. “Sizinle ilgili birşey yok, olursa gelir alırız” dediler. Yetmedi adliyeye gittik. “Hakkınızda bir soruşturma seafoodplus.info” dediler. Bu görüşme haziranda oldu,11 ay bitti ne gelen var, ne arayan, ne soran. İhraçtan bu yana tam 24 ay bitti. Eşyalarım köhne bir depoda. Ev tutamadık, kayınvalidemde yaşıyoruz. Halımı, koltuklarımı özledim. Küçücük yuvamda mutluyduk biz, evimi dağıttılar. Komisyon “inceleme devam etmektedir” yazıyor. Genel Kurmay’dan tebligat geldi. Ben sürekli Cimer’e yazıyordum, “bizi araştırın, biz hain değiliz” diye. Tebligatta “komisyon inceleme kararı bitiminde karar verilir” yazmışlar. Çok yoruldum. İki evladım var biri 8 yaşında, diğeri 3 buçuk yaşında. Anneyim ben ama gücüm kalmadı. “Tek bir adli işlem geçirmemiş adamın neyini incelemeyi bitiremediniz” yazdım Cimer’e. Kastamonu küçük yer. Ben ’da mezun oldum üniversiteden, KPSS ile atanamadım. O yüzden ücretli öğretmen olayım, iki kuruş kazanayım dedim; eşim ihraç olduğu için ne Milli Eğitim, ne Halk Eğitim çalışmak istemediğini söylediler. İş bulamıyorum. Kayınvalidem “çocuklara bakarım yavrum” diyor ama bana iş vermiyorlar.

Biz hain değiliz. Ben Ayşe SERHOŞOĞLU

Eşim Melih SERHOŞOĞLU

Etiketler :mağdur, mağduriyet, FETÖ, bylock, KHK, fetö soruşturmaları, 15 Temmuz darbe girişimi

Bylock Ve Fetö Mağdurları

 15 Temmuz darbesinden bu yana, Bylock mağduru olduğunu iddia eden binlerce kişi bulunmaktadır.  Bu mağdurların tamamı "İsmini darbeden sonra duyduğum bir programı kullanmakla suçlanıyorum. Lütfen bana yardım edin" diye feryat ediyor.  Peki ama Bylockun bir telefona kurulmuş olması ve hiç kullanılmamış olması, o telefon sahibini azılı Fetö'cü yapar mı? Son günlerin cevabı aranan sorusu bu Bu sebeple on binlerce insanın mahkum olduğuna, ancak bu mahkumlar içinde çok sayıda mağdur olduğuna dikkat çekiyor.  Daha düz cümlelerle anlatmak gerekirse.

Bylock'un hem devlet için, hem de bazı insanlar için bir tuzağa dönüştüğü bir gerçektir."ByLock, FETÖ'cü bir yazılım ekibi tarafından oluşturulmuş bir programdır. Adı, "Mor Beyin" olan bu ekip, vakti zamanında, müzik dinlemek veya namaz vaktini öğrenmek için başka programlar da yapmıştı.  Bu sebeple Diyelim ki Fetöcü ekibin imzasını taşıyan müzik ve ezan vakti programlarından birini telefonunuza yüklediniz. O program aynı sunucuyu kullanıldığında ByLock'a bir sinyal gönderir ve IP numaranız üzerinde bir kayıt oluşur. Yani siz farkında olmadan Bylock isimli program ile ilk teması sağlamış olursunuz."  Bu konu ile ilgili bir isim var. Balyoz, Poyrazköy ve Ergenekon gibi davalarda da adli bilirkişilik yapan yazılımcı Koray Peksayar, bu iddiaları araştıran bir isim.  Peksayar, hazırladığı 52 sayfalık bilirkişi raporunda, ‘Mor Beyin’ isimli yazılım programlarıyla, kullanıcıların farkında bile olmadan ‘seafoodplus.info’ sunucusuna yönlendirildiğini tespit etmiş. Yani, gizli olarak yerleştirilen ByLock bağlantısıyla bu uygulamaları kullanan kişilerin IP bilgileri farkında bile olmadan ‘ByLock’a giriş yapmış’ olarak kayıtlara geçtiğini ortaya çıkarmıştır.  Peksayar bununla da kalmamış, Play Store ile iletişime geçerek, "Mor Beyin" çatısı altında yayın yaparak ezan, müzik, oyun gibi programların altına Bylock'un gizlice yerleştirildiğine dair bir bulgu olup olmadığını sormuş.  Google yaptığı araştırmada bu soruya "Evet, böyle bir teknik kullanılmıştır" yanıtı göndermiş. Ayrıca 'Mor Beyin' rumuzunu kullanan kişiyi de bulan Peksayar, Yasin Alpen ismine dikkat çseafoodplus.info Alpen Aralık sürecinden sonra Tübitak’tan istifa ederek Almanya’ya yerleşmiş bir Fetö'cü, Alpen’in ismi FETÖ’ye yönelik ‘Telekulak’ soruşturmasında da geçiyor.

Bazı kişilerin 4 saniyede 8 kez Bylock'a giriş yaptığına dair MİT tarafından hazırlanan raporlar var. Ancak ilginç olan, bu kişiler Bylock'ta hiç mesaj atmamış ve almamış çünkü toplam kullanım süreleri sıfır saniye!  İşte yukarıda açıkladığımız sebeplere, son zamanlarda birçok mağduriyetler yaşanmakta, ve bu konuda halen tutuklamalar devam etmektedir. Eğer başınıza böyle bir durum gelirse, kesinlikle bu konuda uzman bir avukat tutmalı, ilgili raporları mahkemeye sunmalısınız.  Somut gerçek ortaya çıkıncaya kadar iyi bir savunma ile tutuksuz olarak yargılanmanız mümkün. Eğer böyle bir durumda iseniz en kısa zamanda bizimle iletişime geçiniz. Elimizde ki emsal karar ile size en iyi savunmayı sağlayacağız. 

Yargıtay, son Bylock kararıyla da asıl soruna gelemedi

Yargıtay Ceza Dairesi’nin ilk derece mahkemesine göndermiş olduğu bir bozma ilamı, Gülencilerin gizli enformasyon ağı olarak kabul edilen Bylock’la ilgili yeni bir tartışmayı tetikledi.

İlamda önce, Bylock kullanımının hangi koşullarda örgüt üyeliğine delil olarak kabul edilebileceği, Ceza Dairesi’nin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen daha eski bir kararına göndermeyle şöyle anlatılıyor:

“Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı…”

Daire, ele aldığı somut dosyada Bylock kullanımının neden örgüt üyeliğine delil sayılamayacağını ise şöyle izah ediyor:

“Somut dosyada sanık X’in kullandığını kabul ettiği … ID numaralı Bylock’ta sadece diğer sanık Y’nin ekli olması ve yazışma içeriklerinin örgütsel nitelikte olmadığının anlaşılmasına rağmen hatalı değerlendirmeyle sanığın, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının kabul edilerek yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, isabetsiz bulunarak sanık lehine bozmaya hükmedildi.”

Bu ilam, Bylock kullanan herkesi otomatik olarak örgüt üyesi sayan yerleşik hukuk uygulamasına bir fren getirebilir ve derece mahkemesi hâkimlerinin Bylock mesajlarının içeriğine daha fazla odaklanmalarının önünü açabilir. Fakat ilam bir yandan da Yargıtay Dairesi’nin kendisiyle açık bir çelişki içinde olduğunu gösteriyor.

Çünkü ByLock kullanımının tek başına “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye sayılmak için yeterli sebep” olduğunu karara bağlayan da yine Daire’ydi.

Karar, cemaat mensubiyeti ile örgüt üyeliğini yine ayırmıyor

Somut dosyada sanık, savunmasını Gülenciliğin sempatizan ağının içinde bile olmadığı üzerine kuruyor. Sanık X, Bylock’u çalıştığı kurumdan arkadaşı olan, dosyanın diğer sanığı Y’nin önerisi üzerine kurduğunu, sadece onunla yazıştığını, programın örgütsel gizliliği sağlamak üzere kullanıldığını bilmediğini söylüyor.

Daire de, sanığın savunması alındıktan yıllar sonra dosyaya giren ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında “sanığın savunmasında belirttiği hususların doğrulandığı” kanaatine varıyor ve mahkûmiyeti sanık lehine bozuyor.

Daire’nin kararı, Bylock üzerinden verilmiş bazı haksız mahkûmiyet kararlarında sanıklar lehine yeni bir durum doğurabilir. Fakat burada (da) yine sadece Bylock’u “yanlışlıkla”, “kasıtsız” olarak kullananlarla ilgili bir durumdan söz ediyoruz. (Bunlara Bylock mağdurları deniyor ve bu kişiler zaman içinde ortaya çıkan birtakım yeni olgular sayesinde cazai süreçlerin dışına çıkabildiler). Oysa Bylock’ta asıl ve büyük problem, bu programı “gizli örgüt üyesi” olarak değil de sıradan bir cemaat üyesi olarak kullananlarla ilgili.

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) saptayıp ilgili makamlara bildirdiği yüz binlerce Bylock kullanıcıları listesinden “mağdurlar”ı düştükten sonra kalanların tamamını aynı çuvala koyup hepsine aynı suçu isnat etmek ne kadar doğru? Bu, doğru bir ölçü mü? Tam bu noktada akla gelen “Bir gizli örgüt, en mahrem sırlarının yüz binlerce kişi tarafından paylaşıldığı bir platform kurar mı?” sorusu yanlış bir soru mu? Şayet bu soruya karşılık, “Örgütün sırları bu platformda fâş edilmiyordu; burası, ‘taban’ın sosyalleştiği, aidiyet duygularını pekiştirdiği bir yerdi” gibi bir cevap veriliyorsa, o takdirde bu kişilerin tamamı nasıl örgüt üyesi olmakla suçlanıyor?

Gizli ve kapalı bir örgütün, içinde örgütsel sırların da yüzdüğü bir enformasyon ağını bin, bin kişinin “kullanımına” açması aklın alabileceği bir şey mi? Yine de bir ağ varsa, ki var, bu durumda bu ağın ancak en gevşek dış halkalara açık olması ve dolayısıyla ağda yüzen bilgilerin, ona sahip olanları “örgüt üyesi” yapmayacak ölçüde sıradan olması gerekmez mi?

Böyle bir saçmalık olamayacağına göre, Bylock ancak cemaat üyelerinin sosyalleştiği, sohbet ettiği; örgütün gerçek yöneticilerinin de onları izlemek ve ideolojik yönden etkilemek için bulunduğu bir yer olabilir.

Dilipak’a göre örgüt üyelerinin kullandığı platformlar

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 29 Mart tarihli “FETÖ’nün iletişim ağı” başlıklı yazısı bu açıdan hayli ilginçti. Şöyle yazmıştı Dilipak:

“Bakın, bu hainlerin hacker takımı ‘Raspberyy Pi’ kullanır, ‘deepweb’ üzerinden haberleşirler. ‘ByLock’ filan, bu işten anlamayan 3. derecede cemaat mensuplarının kullandıkları yöntem. Tepe imamlar, ülke imamları zaten ‘uydu telefonu’ kullanıyor…”

Şayet ByLock kullananlar “müdürler”, “tepe imamlar”, “ülke imamları” değil de “üçüncü derece Cemaat mensupları” ise, bu tablo bize ne söyler? Ya da: Bir örgütün “teşkilat”ıyla sempatizan ağı arasında ayrım yapmayı gözeten bir mücadele çizgisi böyle bir tablo karşısında bize neyi önerir?

Neyi önerdiği açık, fakat bunun tam tersi yapıldı. Fiiliyat, İzzet Akyol’un Daire’nin kararı hakkındaki tivitinde söylediği gibi tecelli etti:

&#;’Cemaat mensubiyeti’ ile ‘FETÖ üyeliği’nin eşitlenmesi Türkiye&#;yi ve yargıyı büyük bir kaosa sürükledi. Hakkaniyet ve adalet gereği, bu davalarda suçtan yola çıkmak lazım iken mensubiyetten hareketle hükümler verilmesi büyük hukuk facialarına ve mağduriyetlere yol açtı.”

Daha önce defalarca yazdığım gibi, Bylock bir gün mutlaka patlayacak, fakat bir bumerang olarak patlayacak ve eninde sonunda bunu göreceğiz.
 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir