cennete giremeyecek 4 kişi / Kibirli mümin cennete giremeyecek mi? | Sorularla İslamiyet

Cennete Giremeyecek 4 Kişi

cennete giremeyecek 4 kişi


Saadet olan dört şey
Şu dört şey saadettir:
1- Saliha kadın,
2- Rahat ev,
3- İyi komşu,
4- İyi binek. (Hâkim)

Cennete girer
Şu dört şeyden sakınan Müslüman Cennete girer:
1- Cana kıymak,
2- Haram yemek,
3- Zina etmek,
4- İçki içmek. (Bezzar)

İmanı giderir
Dört
şey imanın gitmesine sebep olur:
1- Bildiği ile amel etmemek,
2- Bilmediği ile amel etmek,
3- Bilmediğini öğrenmekten çekinmek,
4- Öğreneni de, bundan yasaklamak. (İslam Ahlakı)

Dünyaya insen
Allahü teâlâ, (Dünyaya insen, ne iş yapardın?) diye sorduğunda, Cebrail aleyhisselam, şu dört şeyi yapacağını bildirdi:
1- Susamış kimselere su verirdim,
2- Çoluk çocuğu fazla olana yardım ederdim,
3- İki dargının arasını bulurdum,
4- Müslümanların ayıplarını kapatırdım. (İslam Ahlakı)

Allah yardım eder
Şu dört kimseye Allahü teâlâ yardım eder.
1- Gaziye,
2- Evlenene,
3- Kölelikten kurtulmak isteyene,
4- Hacıya. (İ. Ahmed)

Cennette köşk
Şu dört haslet sahibi, Cennet’te köşklere kavuşur:
1- Tevhid ehli olmak,
2- Günahını müteakip istigfar etmek,
3- İyilik edince, elhamdülillah demek,
4- Musibet gelince,(İnna lillah ve inna ileyhi raciun) demek. (Deylemi)

Cuma namazı
Şu dört kişi hariç, Cuma, her Müslümana farzdır:
1- Köle,
2- Kadın,
3- Çocuk,
4- Hasta. (Hâkim)

Seni üzmesin
Şu dört haslet bulunan başka şeye üzülmesin:
1- Doğru konuşmak,
2- Emanete riayet,
3- Güzel ahlaklı olmak,
4- Yiyip içmekte iffetli olmak [Haramdan sakınmak]. (Taberani)

Münafıklık alameti
Şu dört şey, münafıklık alametidir:
1- Yalan söyler,
2- Verdiği sözde durmaz,
3- Ahdine bağlı kalmaz, ihanet eder,
4- Tartışmada haktan ayrılır. (Tirmizi)

Dünya ve ahiret hayrı
Şu dört nimete sahip olan, dünya ve ahiret hayrına kavuşur:
1- Zikreden dile,
2- Şükreden kalbe,
3- Belaya sabırlı bedene,
4- Hıyanet etmeyen kadına. (Taberani)

Cennete giremeyenler
Şu dört kişi, [affa veya şefaate uğramadan yahut cezasını çekmeden] Cennete girmez:
1- Devamlı içki içen,
2- Faizcilik yapan,
3- Haksız yere yetim malı yiyen,
4- Ana babasına âsi olan. (Hâkim)

Duası kabul olanlar
Şu dört dua, kabule şayandır:
1- Âdil hükümdarın duası,
2- Din kardeşine gıyaben edilen dua,
3- Mazlumun zâlime ettiği beddua,
4- Ana baba duası. (Ebu Nuaym)

Allah buğz eder
Şu dört kişiye, Allah buğz eder:
1- Çok yemin eden satıcı,
2- Kibirli fakir,
3- Zinakâr ihtiyar,
4- Zâlim hükümdar. (Nesai)

Cennet hazinesi
Şu dört şey Cennet hazinesidir:
1- Sadakayı gizli vermek,
2- Musibetini gizlemek,
3- Salih akrabayı ziyaret,
4- Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh demek. (Hatib)

Hesaptan kurtulamaz
Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü nerede, nasıl geçirdi?
2- İlmi ile nasıl amel etti?
3- Malı nerede nasıl kazandı, nerelere, nasıl harcadı?
4- Bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Taberani)

Sual sorulunca
İlim hazinedir, anahtarı sual sormaktır. Bir sual sorulunca, şu dört kişi sevaba kavuşur:
1- Suali soran,
2- Suale cevap veren,
3- Bunları dinleyenler,
4- Ne güzel sual soruluyor ve cevap veriliyor diye bunları sevenler. (Ebu Nuaym)

Vakti değerlendirmek
Akıllı kimse, vaktini dört kısma ayırır:
1- İbadet için,
2- Kendini muhasebe için,
3- Emr-i maruf için,
4- Helâl kazanç için. (Deylemi)

Mutlu olmak için
Kadınla dört hasleti için evlenilir:
1- Malı,
2- Asaleti,
3- Güzelliği,
4- Dini.
Sen dindar olanını tercih et ki, mutlu olasın. (Buhari)

Peygamberlerin sünneti
Şu dört haslet, enbiyanın sünnetidir:
1- Hayâ,
2- Güzel koku,
3- Evlenmek,
4- Misvak. (Tirmizi)

Dört şeye doymaz
Dört
şey, dört şeye doymaz:
1- Göz bakmaya,
2- Toprak yağmura,
3- Kadın kocasına,
4- Âlim ilme. (Ebu Nuaym)

Dört haslet
Allahü teâlâ buyurdu ki: Kullarıma dört haslet verdim:
1- Zahireye güve musallat ettim, yoksa zenginler bunu altın gümüş gibi saklarlardı.
2- Cesede kokmayı musallat ettim, böyle olmasaydı, dost dostu hiç gömmezdi.
3- Üzüntü için teselli verdim, yoksa nesil kesilirdi.
4- Ecel verip, emeli uzattım. Yoksa [ölüm var diye] kimse geçim derdine düşmez, dünya, bakımsızlıktan harap olurdu. (Hatib)

Dört grup
İnsanlar, mal ve ilim yönünden dört gruba ayrılır:
1- Allahü teâlânın mal ve ilim verdiği kimse. O kimse, Rabbinden korkar. Allahın bunda bir hakkı olduğunu bilerek, akrabalarına iyilik yapar. Bu kimse, en üstün derecededir.
2- Allahü teâlânın mal vermediği; fakat ilim verdiği iyi niyetli kimse. (Eğer malım olsaydı, malımı Allah yolunda harcardım) diye düşünür. Bu kimse iyi niyetinden dolayı, birinci gruptaki insan gibi mükâfat alır.
3- Allahü teâlânın mal verdiği; fakat ilim vermediği kimse. Bu kimse malını bilgisizce harcar, Allahtan korkmaz, Allahın onda, bir hakkı olduğunu bilmediği için akrabalık haklarını yerine getirmez. İşte bu kişi, en kötü derecededir.
4- Allahü teâlânın, ne mal ne de ilim verdiği kimse. Bu da, (Eğer malım olsaydı, üçüncü gruptaki kişi gibi davranırdım) diye düşünür. Bu da niyetine göre, üçüncü gruptaki gibi günaha girer. (Tirmizi)

Şehitlerin dereceleri
Şehitler dört derecedir:
1- İmanı sağlam olan mümin. Düşmanla karşılaşır, Allah’a verdiği söze sadık kalarak ölünceye kadar savaşır. İşte bu kimse, Kıyamette herkesin imrenerek baktığı şehittir.
2- İmanı sağlam korkak mümin. Düşmanla karşılaşır, çok korkar. Nerden geldiği belli olmayan bir şey ölümüne sebep olur. Bu, ikinci derecededir.
3- İyi ve kötü ameli olan mümin. Düşmanla karşılaşır, Allah’a verdiği söze sadık kalarak öldürülünceye kadar çarpışır. Bu üçüncü derecedir.
4- Günahkâr mümin. Düşmanla karşılaşır. Allah’a verdiği sözde sadık kalarak öldürülünceye kadar savaşır. Bu da, dördüncü derecedir. (Buhari)

Faziletli dört gece

Şu dört gece, gündüzü gibi faziletlidir:
1- Kadir gecesi,
2- Arefe gecesi,
3- Berat gecesi,
4- Cuma gecesi. (Deylemi)

Cennete giremeyecek 3 kişi

Mevlâ Tealâ, güneşi, ayı ve yıldızları insanların yararına olarak, onlardan istifade etsinler diye yaratmış, ama müşrikler bu varlıklara taparak Allahın yarattığı şeyleri değiştirip gayelerinden saptırmışlardır.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Üç kimse cennete giremez ve Allah kıyamet günü onlara nazar etmez; Ana babasına isyan eden kimse, erkeklere benzeyen kadın ve karısına kötülük yapılmasına razı olan kimse.

Kuruntulu kimselerin aklı fikri, bir takım şehvî ve gazabî şeyleri elde etmek için, bir çok ince manalara, 

hileler ve çok hassas yollar aramakla meşguldür ki, işte bu, bir şeyin karışmasıyla alâkalı ruhi bir hastalıktır.

İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edildiğine göre: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) erkeklerden kadınlara, kadınlardan da erkeklere benzeyenlere lânet etti.” (Buharî, Libas: 59, , 5/, Ebu Davud, Libas: 28, , 2/, Ahmed ibni Hanbel, Müsned: , 1/, Tirmizî, Edep: 34, , 5/) İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Erkeklerden muhannes (kırıtarak yürüyen ve kadın gibi konuşan kimse) lere, kadınlardan da erkeklere benzeyenlere lânet etmiş, ve: “Onları evlerinizden çıkarınız.” buyurmuştur.

İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) devamla: “Kendisi de böyle bir kimseyi evden çıkartmış, Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) da filânı çıkartmıştır.” dedi. (Buharî, Libas: 60,, 5/, İbni Mace, Nikâh: 22, , 1/)

LANET EDİLMİŞ

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) erkek elbisesi giyen kadına ve kadın elbisesi giyen erkeğe lânet etmiştir.” (Ebu Davud, Libas: 31, , 2/) Abdullah ibni Ömer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Üç kimse cennete giremez ve Allah (-u Tealâ) kıyamet günü onlara nazar etmez (rahmet nazarı ile bakmaz, bunlar da) Ana babasına isyan eden kimse, erkeklere benzeyen kadın ve deyyus (karısına kötülük yapılmasına razı olan kimse). Üç kimse daha vardır ki onlara da Allah-u Tealâ kıyamet günü nazar etmez: Ana babasına isyan eden, içki içmeye devam eden, verdiğini başa kakan.” (Ahmed ibni Hanbel, Müsned: , 2/)

TÜYÜ BİTMEMİŞ ÇOCUK

Livata da bu değiştirmeye dahildir. Zira o, ekin ekme mahalline konması gerekeni, fazlaları defetmek için yaratılan bir yere koymaktan ibarettir.

Bundan dolayı tüyü bitmemiş, yüzü güzel olan bir çocuğa şehvetle bakmak haram olduğu gibi, onunla oturmak da yasaktır. Nitekim bazı rivayetlerde: 

 “Her kadının yanında iki şeytan, her genç delikanlının beraberinde ise, on sekiz şeytan bulunur.” (Ruhul Beyan: 2/) buyurulmuştur.

İmam-ı Zeccac (Rahimehullah), ulemanın bazısının şöyle dediğini nakletmiştir: Allah-u Tealâ, hayvanları bir kısmına binsinler, bir kısmının da etini yesin, içsinler diye insanlar için yaratmıştır. İnsanlar ise onları “Bahîre”, “Sahîbe” ve “Vasîle” diye kendilerine haram kılmışlardır.

MÜŞRİKLER GAYELERİNDEN SAPTIRDI

Yine Mevlâ Tealâ, güneşi, ayı ve yıldızları insanların yararına olarak, onlardan istifade etsinler diye yaratmış, ama müşrikler bu varlıklara taparak Allahın yarattığı şeyleri değiştirip gayelerinden saptırmışlardır.

Burada ayet-i kerimeden değişik bir mana çıkarma hususunda şu şekilde başka bir izah getirilmiştir. Şöyle ki: Bir şeye zarar ve hastalık şu üç şeklin biriyle gelir. Teşevvüş (karışma), noksan (eksilme) ve butlan (batıl olma, bozulma).

İşte bu nedenle şeytan aleyhilla’ne insanların çoğunu dini hastalık ve zararlara düşüreceğini iddia etmiştir ki, bu onun: “Elbette onları olmayacak kuruntulara boğacağım.” sözünden anlaşılmaktadır.

OLMAYACAK KURUNTULAR

Sonra bu hastalığın mutlaka zikredilen karışma, bozulma ve noksanlaşmaktan ibaret olan üç şekilden biriyle olması gerekir.

Karışma şekline gelince, şeytan buna, “Onları mutlaka olmayacak kuruntulara boğacağım.” sözüyle işaret etmiştir.

Çünkü kuruntulu kimselerin aklı fikri, bir takım şehvî ve gazabî şeyleri elde etmek için, bir çok ince manalara, hileler ve çok hassas yollar aramakla meşguldür ki, işte bu, bir şeyin karışmasıyla alâkalı ruhi bir hastalıktır. Noksanlaşma ile meydana gelen hastalığa, şeytan, “Onlara kat’iyyen emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar.” sözüyle işaret etmiştir.

Zira hayvanların kulaklarını delmek bir çeşit noksanlaştırmadır ki, aklı fikri dünyayı elde etme peşinde olan insanın, ahireti istemekteki azmi zayıf ve görüşü gevşek olur.

ALLAH’IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER

Bozulmayla meydana gelen hastalığa ise, şeytan: “Onlara muhakkak emredeceğim de, Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” sözüyle işaret etmiştir. Çünkü değiştirme, uzun müddet mevcut olan bir sıfatı bozup, yok etme demektir. Halbuki dünyevî lezzetler peşinde devamlı koşan ve ruhanî saadet (manevi mutluluk) lardan yüz çeviren kimsenin kalbinde, dünyaya karşı bir istek, ahirete karşı ise bir nefret gittikçe çoğalarak, o insanın kalbi tamamen değişinceye kadar bu hâl devam eder. Böylece insan öyle bir duruma gelir ki, artık kalbinde ahiret duygusu kesinlikle yer almaz ve aklından dünya sevgisi hiç çıkmaz. Bu durumda onun bütün hareketleri, sükün (duruş) ları ve sözleri hep dünya için olur. İşte bu da, Allah’ın yarattığı şeyin değiştirilmesini gerektiren bir şeydir.

KALPLER KÖR OLUR

Çünkü ervah-ı beşeriye (insanların ruhları), bu cismanî (maddî) âleme bir yolculuk için gelmişlerdir. Aslında onlar ahiret âlemine yöneliktirler, fakat ahiret âlemini unutup, kesinlikle yok olup son bulacak olan şu mahsusât’a (hissedilen maddi âleme) iyice alışkanlık kazandıklarında, işte bu da gerçek manada yaratılışı bir değiştirme olmuş olur. Bu tıpkı:  “Allahı unutup da (Allahın da) kendilerine, kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.” (Haşr Suresi: 19’dan) kavl-i şerifiyle:

 “Şüphesiz gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olur.” (Hac Suresi: 46’dan) ayet-i kerimesinde ifade edilen husus gibidir.

KiSiNiN RIZKI KENDiSiNi ARAR

Ellidört farzdan altıncı farz, “Rızık hakkında Cenâb-ı Hakk’ın vaadi kerîmine itimat ve tevekkül ile geçim derdinden emin olmak”tır. Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 “Yer(yüzün)de hafifçe yürüyen hiçbir canlı (bile) yoktur ki, rızkı Allâh’a âit olmasın!” (Hûd Sûresi:6)

Yine Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 “Her kim Allâh’a tevekkül ederse, ona yeterli olacak olan ancak O’dur!” (Talâk Sûresi:3)

HER SIKINTIYA KAFİ GELİR

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Herkim (her şeyi bırakıp, sâde) dünyâya ayrılırsa Allâh-u Azîmuşşân o kimseyi dünyâya havâle eyler. Her kim de Allâh(’ın zikrine ve tâatın)a ayrılırsa Allâh-u Azîmuşşân o kişinin her sıkıntısına kâfi gelir ve ummadığı yerden onu rızıklandırır.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:9)

Ferkad (Radıyallâhu Anh) dan rivâyet olunmuştur ki: “Tevrât’ta şöyle geçmektedir:

 “Ey Âdem oğlu! Yâni ey rızık vereceğime tam itimadı olmayan insan! Utanmaz mısın ki Benim sana vereceğim rızıktan ümit kesersin. Halbuki alaca kargayı yuvasında ve kurtcağızı derin denizde rızıklandıran ancak Benim. Ben nebât-ı arz (yer bitkilerinden) olan her şeyi de, onu kimin yiyeceğini de bilirim. Bütün bunlar Benim katımda yazılıdır. Bunlardan hiçbiri Benden gizli kalmaz.” (Ellidört farz şerhi, sh:9)

ECELİNDEN FAZLA TALEP EDER

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Kulun eceli onu talep ettiği (arayıp, peşine düştüğü) gibi, rızkı da kendisini talep eder.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh)

Bâb-ı rızkı kimseden sed eylemez Ol pür kerem,

Bir kapı sed etse, açar gayrısın vermez elem.

Sa’yeder tahsîl-i rızka gafil insan cehdedip,

Rızk ise ondan ziyade onu ister dem be dem.

Yani: Allâh bir kuluna rızık kapısını kapatırsa, mutlaka ona başka kapı açar. İnsan rızkını gayretle arar, oysa insanın rızkını aramasından fazla, rızık onu arar. 

Nitekim Hazret-i Habîb-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Hazretleri buyurdu ki:

 “Kişinin rızkı sahibini ecelinden daha fazla talep eder.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh)

Cennete giremeyecek 25 kişi

Cennete giremeyecek 25 kişi

Yaşam hak, imtihan hak, ahiret hak ve helalleşme haktır. Cennet ve cehennemlerde haktır.

Yüce Allah; iman edip salih amel işleyen kullarını cennetlerle müjdelerken, iman etmeden inkar ve isyanla yaşayanlara, batıla ve şeytana tabi olup kötülük ve bozgunculuk yapanlara, yalanlayanlara ve kendisine ortak koşanlara ise cehennemi vadetmiştir

Cehennem, sonsuz hayatın en feci tablosudur ve ayetlerden anladığımız kadarıyla orada azabın çetini vardır. Nimetlerden mahrum kalmayı gerektiren cehennemlik olma hali bu nedenle en büyük bahtsızlık ve aptallıktır ki ayetlerde cehennemliklere dair öne çıkarılan özellikler şu şekildedir.

1) “Allah’a ortak koşanlar, şeytana asker olanlar.” (Mü’min 40/73,76, Fatır 35/6)

2) “Allah’a ve Resulüne asi olanlar, günahkarlar.” (Nisa 4/14, İnfitar 82/14)

3) “Ahireti inkâr edenler, müşriklere kananlar.” (A’raf 7/44,45, Mutaffifin 83/10, Saffat 37/)

4) “Ayetleri yalanlayan ve büyüklenerek onlardan yüz çevirenler.” (A’raf 7/36)

5) “Allah’a ibadetten yüz çevirenler, öğüt almayanlar.” (Mü’min 40/60, A’la 87/10)

6) “Kitabı ve Resullere gönderileni yalanlayanlar, Kur&#;an&#;a tabi olmayanlar. ” (Mü’min 40/70, Maide 5/68)

7) “Allah yolundan alıkoyanlar, münafıklar.” (A’raf 7/45, Nisa 4/)

8) “Kâfirler, günah, düşmanlık ve itaatsizlikte ortaklık kuranlar.” (Âl-i İmran 3/12, Mücadele 58/8)

9) “Kıyameti inkâr edenler.” (Furkan 25/11)

10) “Cehennemi yalanlayan fasıklar.” (Secde 32/20)

11) “Haksız yere yetim malı yiyenler.” (Nisa 4/10)

12) “Büyüklük taslayanlar.” (Zümer 39/60)

13) “Müsrifler ölçüyü taşıranlar.” (Mü’min 40/43)

14) “Büyük günah işlemekte direnenler.”(Vakıa 56/46)

15) “Mal toplayıp sayan ve malının kendini ebedi kılacağını sananlar.” (Hümeze /2,3)

16) “Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar, infak etmeyenler.” (Tevbe 9/34, Leyl 92/17)

17) “Yeryüzünde haksız yere şımaranlar ve böbürlenenler.” (Mü’min 40/75)

18) “ Ayetleri yalanlayanlar ve ayetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler.” (A’raf 7/40)

19) “Zalimler, hainler” (A’raf 7/41, Tahrim 66/10)

20) “Azgınlar.” (Sad 38/55)

21) “Dalalet üzere olan atalarını takip edenler.” (Saffat 37/69,70)

22) “Arkadan çekiştirip yüze karşı eğlenenler.” (Hümeze /1)

23) “Dünya malı ile yetinenler, rahmeti ve ahireti dilemeyenler.” (İsra 17/18)

24) “ İmanla sabredemeyen ve cihattan kaçanlar.” (Al-i İmran 3/)

25) “Namaz kılmayan, infak etmeyen, batıla kanan, ahirete inanmayanlar.” (Müddessir 74/)

Özetle; iman etmeyen, Allah’tan başka ilahlar tanıyan, iyiliğe düşman ve kötülüğe dost, şeytana ve müşriklere arkadaş, cimri, vicdansız, merhametsiz, ahlaksız, kibirli, zalim, münafık, dünya malı tutkunu, servet yığan, mü&#;minlerle alay eden, eziyet veren ve yalancı kim varsa durumu içler acısıdır ve Allah’ın rahmetinden mahrum kalacak bu grup için şefaat de olmayacaktır. Çünkü şefaat sadece Allah’ın razı olduğu kullar içindir.

Allah (cc)cennetimanşefaat

admin

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir