Ankara Ceza Avukatı
Ceza davası, savcılığın bir iddianameyle suç işlediği konusunda “yeterli şüphe” olan şahıslar hakkında yargılama yapılması için açtığı kamu davasıdır.
Mahiyeti ne olursa olsun, tüm ceza davaları kamu davası niteliğindedir. Çünkü, savcılık şartları varsa dava açmak zorundadır. Ceza davalarına bakmakla görevli genel mahkemeler şunlardır:
Genel mahkemeler dışında suçun niteliği veya suç işleyenin sıfatı nedeniyle ceza davalarına bakmakla görevli bazı özel mahkemeler de vardır:
Henüz ceza davasının açılmadığı soruşturma aşamasında soruşturma işlemlerine dair kararlar Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.
Ceza davasının nasıl açılacağı işlenen suçun niteliğine bağlıdır. Şikayete bağlı suçlar, mağdur/müşteki/suçtan zarar gören tarafından şikayet konusu edilmedikçe savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma yapılarak ceza davası açılamaz. Ancak, takibi şikayete bağlı olmayan tüm suçlar savcılık tarafından kendiliğinden soruşturularak ceza davası açılmalıdır. Bu suçlarda savcılık ihbar, şikayet veya başka bir suretle suç işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma yapar, şikayetçi olmasa dahi delilleri toplar.
Ceza davası, bir iddianameyle yetkili ve görevli ceza mahkemesine açılır. Savcılık, şikayete tabi suçlarda şikayet üzerine, şikayete tabi olmayan suçlarda kendiliğinden harekete geçerek suçun işlenip işlenmediğini, işlenmişse kim tarafından, hangi suçun işlendiğini araştırır. Soruşturma neticesinde toplanan delillerden bir kimse tarafından suç işlendiği kanaatine ulaşan savcılık ceza davası açmak zorundadır. Savcılık, suç işlendiği kanaatine varmışsa bir iddianame düzenleyerek ceza davası açar. İddianamede, suç teşkil eden fiil ve suçun kanun maddesi ile soruşturma neticesinde elde edilen deliller ilişkilendirilerek şüphelinin yargılanması talep edilir. İddianame düzenlenmesi, suç işlendiğine dair yeterli şüphe olduğu anlamına gelir. Yeterli şüphe, suç şüphesi altındaki kişinin yargılama neticesinde mahkum olma ihtimalinin, beraat etme ihtimalinden yüksek olmasıdır. Savcılık ceza davası açmak için yeterli şüphe mevcut olmadığı kanaatindeyse kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı vermelidir.
Savcılık tarafından iddianameyle ceza davası açılan mahkeme, iddianamede eksiklikler bulunması halinde, mahkemeye verilmesinden itibaren 15 gün içinde iddianamenin kabulü veya savcılığa iadesine karar verir. Savcılık, mahkemenin iade kararına itiraz edebilir veya kararda belirtilen eksiklikleri gidererek yeniden bir iddianame düzenleyerek dava açar. Davanın açıldığı mahkeme, iddianameyi kabul ettiği taktirde duruşma hazırlığı işlemlerini yapar, duruşma günü belirler ve tarafları çağırır. Sanık tutuklu ise cezaevine müzekkere yazarak sanığın duruşmada hazır bulundurulmasını emreder.
Bir suç nedeniyle şikayetçi olduktan sonra ceza davasının ne zaman açılacağı yapılacak soruşturma işlemlerinin mahiyetine bağlıdır. Tanık, sanık ve şikayetçi sayısının fazlalığı nedeniyle ifade alma işlemlerinin fazlalığı, başka kurumlardan getirtilecek belge ve bilgilerin varlığı, bilirkişi raporu alınması vb. sebeplerle olayın özelliğine göre ceza davasının açılması süresi uzayabilir veya kısalabilir.
Müşteki, şikayet hakkını kullandıktan sonra savcılığın soruşturması birkaç günde sonuçlanabileceği gibi birkaç yıl da sürebilir. Savcılığın soruşturmayı neticelendirmesi için belirlenmiş azami bir soruşturma süresi yoktur. Her soruşturmanın özelliğine göre soruşturma süresinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Ortalama olarak bir ceza davasının 6 aylık bir sürede açıldığını söylemek mümkündür.
Soruşturma veya kovuşturma aşamasında bir suçun mağduru veya zarar göreni olarak şikayetçi olan kişiler “katılan” sıfatıyla ceza davasına müdahale talebinde bulunabilirler. Şikayetçi taraf, müdahale talebinde bulunduktan sonra ceza davasında kamusal iddia makamı olan savcılığın yanı sıra bireysel iddia makamı sıfatıyla yargılamada yer alır. Yargılama boyunca yapılan işlemlere ilişkin görüşünü mahkemeye bildirir, delilleri tartışabilir, itirazlar ileri sürebilir, usulüne uygun olarak tanık, sanık veya diğer kişilere sorular sorabilir.
Şikayetten vazgeçme veya şikayeti geri alma, takibi şikayete tabi suçlar açısından ceza davasının düşmesi sonucunu doğururken, takibi şikayete bağlı olmayan suçlar açısından kamu davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Şikayetini geri alan müşteki, ceza davasına “katılan” sıfatıyla iştirak edemez. Şikayetten vazgeçen, ceza yargılaması neticesinde verilen kararı beğenmese bile itiraz, istinaf ve temyiz hakkı yoktur. Müşteki, şikayetini geri almakla tüm bu haklarından feragat etmiş olur.
Savcılık, şikayet geri alınsa dahi takibi şikayete bağlı olmayan suçlara ilişkin ceza davalarını hüküm kesinleşinceye kadar kendiliğinden takip etmek zorundadır. Ceza hukukunda, kamu davasının mecburiliği ilkesi vardır. Yani, savcılık suç işlenmişse kamu davası açmak ve açtığı kamu davasını sonuna kadar takip etmekle yükümlüdür.
Arabuluculuk, ceza davalarında değil özel hukuk davalarında uygulanan mahkeme dışı bir uyuşmazlık çözüm metodudur. Ceza davalarında uzlaştırma kurumu yoluyla tarafların uzlaşması sağlanmaya çalışılır.
Uzlaştırma, sadece bazı suçlarda mümkündür. Asliye ceza mahkemesi yetkisine giren bazı suçlar uzlaşmaya tabidir. Ancak, bazı durumlarda ağır ceza mahkemesinde suç vasfının değişmesi nedeniyle ceza dava dosyası uzlaştırma bürosuna gönderilebilmektedir.
Soruşturma aşamasında “şüpheli” olan kişi, ceza davası aşamasında “sanık” olarak nitelenir. Sanık hakkında ceza mahkemesinde yargılama yapılarak beraat, mahkumiyet veya başkaca bir karar verilebilecektir. Sanık, ceza davası yargılamasında tüm safhalarda kendini yazılı veya sözlü olarak savunabilir. Ceza avukatı da ceza davasının tüm safhalarında sanığı savunarak hukuki yardım yapar.
Ceza davasında suç konusu olayın nasıl meydana geldiğini taraflar anlatır. Olayla ilgili söyleyecekleri ‘beyan delili’ olarak kabul edilen kişiler olayı doğrudan mahkemeye anlatır. Avukat, savunmanın hukuki yönüyle ilgilidir, tarafların yerine geçerek suç konusu olayı anlatamaz. Ancak avukat, olaya ilişkin beyanları değerlendirebilir, anlatımlardaki çelişkileri tartışabilir. Savunduğu tarafın iddiasını doğrulayan argümanları ortaya koyabilmek için alınan beyanları tekrar ifade edebilir.
Duruşmalar, yargılamanın sözlü bölümüdür. Duruşmada savunma yapılır, iddialar ileri sürülür, deliller tartışılır; sanık, müşteki ve tanıklar dinlenir. Duruşmada sarfedilen sözler, talepler, yapılan işlemler, iddia ve savunmalar ana hatlarıyla duruşma tutanağına geçirilir. Ceza davasında savunmalar da esas olarak duruşmalarda sözlü olarak yapılır. Sanığın ilk duruşmada sorgusu yapılır ve sanığa kendini savunma fırsatı verilir. Bununla birlikte sanık ve avukatı yargılamanın her aşamasında duruşmada savunma yapabilir. Hatta duruşma aralarında mahkemeye yazılı savunma da verilebilir. Yargılamanın karar aşamasında son savunma ve son söz hakkı sanığa aittir.
Ceza davasında savunma, mahkemeye dilekçeler vermek suretiyle yazılı olarak da yapılabilir. Ancak, ceza davasında verilen savunma dilekçesinin mahkeme tarafından dikkate alınabilmesi için teknik hususlara dikkat edilmesi gerekir. Savunma dilekçesinde, sanığın lehine olan hususlar, deliller arasındaki çelişkiler, olayın nitelenmesine ilişkin hukuki görüşü destekleyen emsal yargı kararlarına yer verilmelidir.
Savunma dilekçesi, bazen yarım sayfa olabileceği gibi bazen sayfalarca yazı içerebilir. Olayın özelliklerine göre nasıl bir dilekçe yazılacağına avukatınızla birlikte karar vermelisiniz.
Ceza davası örnek savunma dilekçesine şurdan ulaşılabilir: Ceza Davası Savunma Dilekçesi Örneği
Ceza dava dosyası örneği davanın açıldığı ceza mahkemesinden alınabilir. Yargılamanın tarafı olan kişiler, yani müşteki veya sanık ceza dava dosyasının bir örneğini alabilir. Dosyanın tarafı olmayan kişiler örnek alma hakkına sahip değildirler.
Dosyadan örnek alma, ceza davası dosyasına bir dilekçeyle başvurarak talepte bulunmak suretiyle yapılır. Soruşturma aşamasında savcılıktan, ceza davasının açıldığı kovuşturma aşamasında mahkemeden talepte bulunularak dosyanın fotokopisi alınır.
Mahkemede avukatsız savunma, birçok hak kaybına yol açabilir. Bu nedenle, kendisine özel bir ceza avukatı tutacak gücü olmayan kimseler duruşmada veya duruşma dışında mahkemeye dilekçeyle başvurarak barodan tayin edilen bir avukatın hukuki yardımından ücretsiz yararlanmalıdır.
Bir avukatın hukuki yardımından yararlanmak istemeyen kişiler, öncelikle ceza dava dosyasının bir örneğini yukarıda açıkladığımız şekilde almalıdır. Hakkındaki suçlamalar ve dayanağı olan deliller incelenmeli gerçek durumu yansıtmayan deliller savunma yoluyla mahkemeye bildirilmelidir.
Sanığın tutuksuz yargılandığı ceza davalarında sanık duruşmalara katılmak istemeyebilir. Duruşmalara iştirak etmek istemeyen sanık, mahkemeden “duruşmadan vareste tutulma” kararı verilmesini istemelidir. Ancak, duruşmadan vareste tutulma kararının verilebilmesi için sanığın sorgusu yapılmış olmalıdır. Mahkeme, sanığın talebi üzerine duruşmadan vareste tutulması kararı verirse, artık sanığın duruşmalara katılması zorunlu değildir. Bu durumda sanık yerine sadece ceza avukatının duruşmayı takip etmesi yeterli olacaktır.
Ceza davasının ne kadar süreceği ceza dava dosyasının kapsamına bağlıdır. Müşteki, sanık ve tanık sayısı, toplanacak diğer delillerin çeşitliliği, olay mahalinde keşif yapılıp yapılmayacağı, bilirkişi raporu alınıp alınmayacağı gibi etkenler ceza davasının süresini belirler.
Ortalama olarak sanık, 1 müşteki, 2 tanık dinlenecek bir yerel mahkemede ceza davası yaklaşık olarak 2 yıl sürmektedir. 2 yıllık süre delillerin toplanmasında güçlük çıkması halinde uzayabilmektedir. Örneğin, tanıklara ulaşılaması halinde zorla getirme kararı verilmektedir. Buna rağmen kolluk güçleri ilgili kişinin adresine ulaşmasına rağmen zorla getirmeyi fiilen uygulamayabilmektedir. Bu durumda ceza davalarının uzaması nedenlerinden biridir.
Ceza davasının aşamaları şu şekildedir:
Soruşturma aşaması:Soruşturma, ceza davasının açılmasından önceki aşamadır. seafoodplus.infoılığı suç işlendiğini öğrendiğinde soruşturmaya başlar, şüpheli hakkında bir iddianame düzenleyerek ceza mahkemesine verir. İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle soruşturma biter kovuşturma başlar.
Kovuşturma aşaması:Kovuşturma aşaması ceza davasının açıldığı ve yargılamanın yapıldığı aşamadır.
İstinaf aşaması: Yerel mahkeme hükmü taraflarca beğenilmediği takdirde, hükme karşı 7 gün içerisinde istinaf başvurusu yapılabilir. İstinaf başvurusu üzerine İstinaf mahkemesinde yerel mahkemede verilen hükmün istinaf incelemesi yapılır.
Temyiz aşaması: İstinaf mahkemesinin verdiği karar taraflarca beğenilmediği takdirde, koşulları varsa, karar aleyhine temyiz başvurusu yapılır. Temyiz başvurusu üzerine yüksek mahkeme olan Yargıtay temyiz incelemesi yapar.
Ceza davasında iki tür zamanaşımı vardır:
Dava Zamanaşımı:Dava zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren başlar, ceza davasında verilen hüküm kesinleşmesine kadar devam eden bir süredir. Bu süre içerisinde mahkeme karar vermeli, mahkemenin verdiği bu karar da aynı süre içerisinde kesinleşmelidir. Aksi takdirde, ceza davasının düşmesi söz konusu olur. Örneğin, sayılı TCK’da ceza davası açısından en az zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ceza davası 8 yıllık zamanaşımı süresi içinde bitirilmediği takdirde, davanın düşmesi kararı verilmelidir.
Ceza Zamanaşımı:Ceza zamanaşımı, ceza davasının kesinleşmesinden itibaren başlar belli bir süre geçmesiyle hükmün infaz edilmemesidir. sayılı TCK’ya göre en az ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Yani, ceza zamanaşımı 10 yıl olan hükümler, bu sürenin geçmesiyle artık infaz edilmezler.
Ceza davasında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulamaz. Ceza davası, iddianameyle sınırları belirlenmiş bir uyuşmazlığı çözmek üzere açılır. Ceza yargılaması, bir fiilin suç teşkil edip etmediği, suç teşkil ediyorsa fiilin kim tarafından işlendiği ve cezasının ne olduğunu belirlemek üzere yapılır.
Ceza davası henüz kesinleşmeden veya kesinleştikten sonra ayrı bir tazminat davası açılarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulabilir.
Ceza davalarında verilen kararlara karşı istinaf ve itiraz kanun yollarına başvurma süresi kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gündür.
Karar, sanığın yokluğunda verilmişse bu süre tebliğ ile işlemeye başlar. Karar duruşmada öğrenilmişse, bu öğrenme tarihinden itibaren istinaf veya itiraz süresi işlemeye başlar.
İstinaf veya itiraz başvurusu kararı veren mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Beyanda bulunulması halinde tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim onayladıktan sonra başvuru yapılmış sayılır.
İstinaf dilekçesi, ceza davası neticesinde verilen hükmün neden hukuka aykırı olduğunu gerekçeli bir şekilde açıklamalıdır.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren ceza davaları şu suçlarla ilgilidir:
Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren propaganda yapma suçu ve örgüt üyeliği suçu vb. siyasi nitelikli suçlar.
Asliye ceza mahkemesinin bakmakla görevli olduğu ceza davalarına ilişkin suçlar şunlardır:
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan başlatılan soruşturma sırasında sanık avukatının vekaletname sunarak polis merkezinde ifade alma işlemine katıldığının anlaşılması karşısında, yargılama aşamasında yerel mahkemece duruşma gününün sanık avukatına bildirilmesi Tebligat Yasasının maddesi ve adil yargılama hakkının bir gereği ise de; zorunlu avukatlık kapsamında yer almayan inceleme konusu suç bakımından yargılama sırasında sanığa yasal hakları eksiksiz olarak hatırlatıldıktan sonra sanığın; “Müdafii talebim yoktur, savunmamı kendim yapacağım” şeklindeki anlatımı sonrasında savunmasının alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu uygulamada, sanığın avukat yardımından yararlanmak istemediği yönündeki açıkça ortaya koyduğu iradesi karşısında savunma hakkının kısıtlanmasından ve adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilemeyecektir.
Bununla birlikte, yargılandığından haberdar olan sanığın devam eden yargılamada avukatına kendisine hukuki yardımda bulunması için özel bir talimat vermediği de anlaşılmaktadır. Keza sanık avukatı sanığın sorgusunun yapıldığı oturumdan sonraki oturumlara da iştirak etmemiştir. Özünde özel hukuk ilişkisi olan sanık ve vekaletnameli avukat arasındaki ilişkinin devam edip etmediğini kontrol etmek mahkemenin görevleri arasında bulunmadığından sanığın avukat yardımından yararlanmak istemediğini ortaya koyan açık iradesine üstünlük tanımak mahkemenin izleyeceği en doğru yoldur. Bu nedenle, sanığın avukatı yardımından yararlanmak istemediğini ortaya koyan açık iradesi karşısında yerel mahkemece sanık avukatının devam eden yargılamaya çağrılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (YCGK-Karar : /).
Ceza davası, yargılanan kişilerin özgürlüklerine ceza hukuku müdahalesi ile sonuçlanabilecek önemli bir kamu davası olduğundan müşteki veya sanığın bir ceza avukatı yardımıyla yargılama sürecini yürütmesinde yarar vardır.
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.
Dava ve ceza zamanaşımı TCK 66 ve maddede düzenlenmiştir. Zamanaşımı, yasada yazılı sürelerin geçmesiyle Devletin cezalandırma hakkını düşüren, kamu davası açılmamışsa açılmasına, açılmışsa takibine, mahkumiyet hükmü verilmişse cezanın infazına engel olan bir haldir (YCGK. /).
Dava zamanaşımı TCK maddede düzenlenmiştir. Dava zamanaşımı; suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış ya da dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamışsa, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku müessesidir.
Ceza zamanaşımı ise TCK maddede düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında ceza zamanaşımı; mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden itibaren belli bir sürenin geçmesiyle hükmün infaz edilmesinden vazgeçilmesidir. Dava zamanaşımında devletin cezalandırma hakkı ortadan kalkarken, ceza zamanaşımında hükmedilen cezanın infaz edilmesinden vazgeçilir.
2 tür zamanaşımı süresi vardır. Bunlar;
Zamanaşımının kesilmesi sebeplerinden birisi varsa, şüpheli veya sanık hakkında ‘uzamış zamanaşımı süresi’ uygulanır. TCK madde kapsamında, en hafif suçlarda olağan zamanaşımı süresi 8 yıl, aynı suçlara ilişkin uzamış zamanaşımı süresi 12 yıldır.
Kanunda öngörülen, kural olarak suçun işlendiği gün işlemeye başlayan ve kesilme ve durmalara rağmen mahkumiyet hükmü kesinleşmeden tamamlanan ve tamamlanmadan itibaren de kamu davasının hiç açılmamasını veya açılmışsa ortadan kaldırılmasını gerektiren sürelere dava zamanaşımı denir.
Suçun işlenip bittiği tarihten itibaren, kanun koyucunun belirlediği muayyen süreler geçince artık soruşturma yapılamıyor, dava açılamıyor ya da açılmış olan bir davaya devam edilemiyorsa dava zamanaşımından söz edilir. Zamanaşımı seafoodplus.infoısı veya mahkeme tarafından resen dikkate alınır. Zamanaşımı kuralının uygulanması için tarafların talebi gerekmediği gibi, tarafların zamanaşımının uygulanmamasını isteme hakları da bulunmamaktadır. Fakat derhal beraat kararı verilmesi gereken hallerde düşme kararı verilemez.
Zamanaşımı süresi, o suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı ve sanığın yaşı nazara alınarak belirlenir. Zamanaşımı süresinin belirlenmesinde daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller gözetilir, ancak daha az cezayı gerektiren nitelikli haller gözetilmez.
Dava zamanaşımı sürelerinin tespitinde öncelikle dosyadaki mevcut deliller itibariyle failin eyleminin hangi suç olduğu ve hangi kanun maddesine uyduğu belirlenir. Dava zamanaşımı hesabında, belirlenen maddedeki cezanın üst sınırı dikkate alınır.
Eyleminin hangi suç olduğu ve hangi kanun maddesine uyduğu belirlendikten sonra kanunda o suç için belirlenen cezanın üst sınırı dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenir (TCK 66/4 madde). Önce cezanın üst sınırı bulunur, cezanın üst sınırına göre TCK 66/1. madde kapsamında zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tespit edilir. Suçun kanundaki cezasının üst sınırı belli değilse, TCK maddeye göre, süreli hapis cezalarında üst sınır en fazla 20 yıl olarak kabul edilir.
Ancak dosyadaki bilgi ve belgeler suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haline uyuyorsa, o durumda zamanaşımı süresi ona göre belirlenir. (TCKnin 66/3. maddesi). Daha hafif cezayı gerektiren nitelikli hallerin zamanaşımı hesabında gözetilmemesi gerekir. Zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında yaş küçüklüğü nedeniyle yapılan indirim, zincirleme suç nedeniyle yapılan artırım, takdiri indirim nedeniyle yapılan indirim, haksız tahrik nedeniyle yapılan indirim, olası kast nedeniyle indirim, bilinçli taksir nedeniyle artırım, teşebbüs nedeniyle yapılan indirim dikkate alınmaz.
Örnek:
Savcılık iddianameyi suçu daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halinden düzenlemiş ve mahkeme tarafından değerlendirme yapılırken suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin de işlenmiş olabileceği değerlendiriliyorsa, dava zamanaşımı süresi suçun nitelikli hali dikkate alınarak tespit edilir.(TCK 66/3. madde). Örneğin, TCK 96’ye göre eziyet suçunun temel şeklinde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Soruşturma veya kovuşturma sırasında üstsoy veya altsoy, babalık veya analığa ya da eşe karşı işlendiğine ilişkin deliller ortaya çıkarsa, TCK 96/2 b uyarınca suçun üst sınırı 8 yıl olduğundan dava zamanaşımı süresi de 15 yıl olacaktır.
Aynı fiilden dolayı tekrar yargılama yapılması gerekiyorsa, dava zamanaşımı süresi, yeniden belirlenen suç vasfına göre hesaplanır (TCK 66/5 madde). Aynı fiilden dolayı tekrar yargılama yapılması, olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi veya kanun yararına bozma hallerinde söz konusu olur.
TCKnin 66/6. maddesinde düzenlenen değişik ihtimallere göre zamanaşımı süresinin ne zaman başladığını belirlersek;
sayılı TCK, sayılı TCKda olmayan beş hususu zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak düzenlemiştir. Bunlar, suçun işlendiği tarihten farklı zamanları zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak öngören, bir anlamda kuraldan ayrılan düzenlemelerdir. Bunları kanun koyucu, değişik düşüncelerle bu şekilde düzenlemiştir. Bunlar;
Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren yukarıda belirttiğimiz esaslar kapsamında TCK 66/1. maddeye göre hesaplanır. Bu sürelere ‘olağan dava zamanaşımı süresi’ denilmektedir. Olağan dava zamanaşımı sürelerinin geçmesiyle kamu davasının (ceza davasının) düşmesine kararı verilir (Düşme kararı).
Soruşturma aşamasında zamanaşımı gerçekleşmişse, savcı kovuşturmaya yer olmadığına karar verir, münhasıran müsadereye tabi eşya var ise, mahkemeden bunların müsaderesini ister.
Kovuşturma aşamasında zamanaşımı gerçekleşirse, mahkeme derhal beraat kararı verilmesi gereken haller (eylemin suç oluşturmaması veya suç olmaktan çıkarılması vb. gibi) dışında, davaya devam edemez. Zamanaşımı nedeniyle düşme kararı vermesi gerekir. Ancak münhasıran müsadereye tabi bir eşya varsa, bunların taşınmasının ve bulundurulmasının suç olduğu eşyalardan olup olmadığına yönelik incelemelerini yaparak, daha sonra düşme ve müsadere veya iade kararı verir.
Ayrıca zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiğinde, yargılama gideri kamu üzerinde bırakılmalıdır.
Ceza kanunda dava zamanaşımı süresinin kesilmesi; işleyen zamanaşımı süresinin adli makamlar tarafından kanunda sayılan işlemler nedeniyle kesilmesini, zamanaşımı süresinin kesildiği gün tüm olağan zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başlamasını ifade eder (TCK 67/3 madde). Dava zamanaşımı süresinin kesilmesi durumunda, dava zamanaşımı süresi ilgili suç için kanunda öngörülen dava zamanaşımı sürenin en fazla yarısına kadar uzar (TCK 67/4 madde). Örneğin, dava zamanaşımı süresi, hakaret suçu, tehdit suçu, mala zarar verme gibi suçlarda 8 yıldır. Bu suçlar tarihinde işlenmesine rağmen şüpheli tarihinde sorguya çekilirse, sorguya çekildiği tarihinden itibaren zamanaşımı süresi kesilir. Aynı gün 8 yıllık süre tekrar işlemeye başlar. Bu durumda verilen örnekte zamanaşımı süresi 9 yıl olacaktır. Bu suçlarda, bu şekilde zamanaşımı süresi en fazla 12 yıla kadar uzayabilir.
Zamanaşımının kesilmesi, bir işlem ile önceki işleyen zamanaşımı süresi tamamen ortadan kalkıyor, sıfırlanıyor, yanıyor ve işlemden sonra süre tekrar sıfırdan başlıyor ise, bu durumda söz konusu olan, zamanaşımı engelidir.
Dava zamanaşımını kesilmesine birden fazla sebep varsa, her kesme sebebi ayrı ayrı zamanaşımını keser, en son kesme sebebinden sonra zamanaşımı yeniden ve baştan itibaren işlemeye başlar. Dava zamanaşımı sürelerinin kesilmesi halinde düşme kararı için dikkate alınacak süreler olağan zamanaşımı süreleri değil, olağanüstü zamanaşımı süreleridir.
sayılı TCKya göre zamanaşımını kesen sebepler;
Bu kesme nedeninin uygulanması için, ifadenin C. Savcısı veya hakim tarafından alınmış olması gerekir. Kolluk ifadesi ile muhakkiklerce müfettişlerce alınan ifade buraya dahil değildir. Şüpheli veya sanıklardan birisinin ifadesinin alınması veya sorgusunun yapılmasının zamanaşımını keseceği belirtilerek, bir şüpheli veya san hakkındaki ifade alma ve sorgusunun yapılmasının diğer suç ortakları yönünden de, zamanaşımım keseceği, kesmenin sirayet eder.
Mahkeme huzurundaki zamanaşımını kesen sorgu, sanığın savunmasının ilk alındığı sorgudur. Tekrar dinlenmesi durumunda zamanaşımı kesilmez. Ek savunma nedeniyle sanığın dinlenmesi durumunda da, sanığın Yargıtay bozmasından sonra tekrar dinlenmesi durumunda da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra dosyanın tekrar ele alınmasında sanığın beyanının alınması durumunda zamanaşımı kesilmez.
İfade Alma İşlemi: CMK’ya göre ifade alma işlemi kolluk veya savcılık tarafından yapılabilir (CMK 1/g maddesi). Kolluk tarafından alınan ifade, dava zamanaşımının kesmez. Sadece savcılık tarafından şüphelilerden herhangi birinin ifadesinin alınması işlemi dava zamanaşımı süresinin keser. Savcı olay ile ilgili şüphelinin ifadesine bir kez aldıktan sonra, aldığı diğer ek ifadeler dava zamanaşımı süresini kesmez.
Sorguya Çekilme İşlemi: Sorgu, şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi anlamına gelir (CMK 1/h. maddesi). Aynı fiil nedeniyle suçlanan şüpheli veya sanıklardan herhangi birinin sorguya çekilmesi dava zamanaşımı süresinin kesilmesine neden olur.
Tutuklama kararını, CMK maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimi veya mahkeme verir. Tutuklama kararının verildiği gün, zamanaşımı süresi kesilir. Aynı suçu birden fazla kimse iştirak halinde işlemiş iseler, birisi hak kında yukarıdaki şekilde verilen bir tutuklama kararı, suça iştirak etmiş şüpheli veya sanıklardan her birisi için zamanaşımını kesecektir.
Tutuklama Kararı Verilmesi: Şüpheli veya sanıklardan herhangi biri hakkında tutuklama kararı verilmesi dava zamanaşımı süresini keser. Tutuklama kararı CMK maddesi gereği yüze karşı veya CMK /5. madde gereği şüpheli veya sanığın yokluğunda verilebilir. İster yüze karşı isterse sanığın yokluğunda verilen tutuklama kararı olsun dava zamanaşımı süresini keser. Uygulamada şüphelilerin yokluğunda CMK madde gereği sulh ceza hakimlikleri tarafından ‘tutuklamaya yönelik yakalama kararı’ verilmektedir. Tutuklamaya yönelik yakalama kararı dava zamanaşımı süresini kesmez. Her ne şekilde çıkarılmış olursa olsun yakalama kararları, gözaltı kararı, zorla getirme kararı, çağrı kağıtları dava zamanaşımı süresini kesmez.
Burada savcı tarafından iddianamenin düzenlenmesi ve mahkemeye verilmesi yeterlidir. Yine burada önemli olan suçla ilgili iddianame düzenlenmesidir. Bazı sanıklar hakkında iddianame belli nedenlerle düzenlenemese bile suçla ilgili iddianame düzenlendiğinde, o suça katılan herkes hakkında zamanaşımı kesilecektir.
Burada sözü edilen yalnızca mahkumiyet kararının verilmesidir. Yoksa kararın kesinleşmesi önemli değildir. Mahkumiyet kararının, yüze karşı veya yoklukta verilmesinin önemi yoktur. Bir suçla ilgili verilen sadece ilk mahkumiyet kararı değil, her mahkumiyet kararı zamanaşımını kesecektir.
O halde, sanıkların iştirak halinde işledikleri iddiasıyla yargılandıkları davada, bir kısım sanıklarla ilgili mahkumiyet, bir kısım sanıklarla ilgili de beraat karar verildiğinde, bu mahkumiyet kararı, hakkında beraat, düşme, ceza verilmesine yer olmadığına kararları verilen sanıklar hakkında da zamanaşımını kesecektir. Yargıtay da aynı görüştedir.
Zamanaşımı süresinin kesilmesinin en önemli etkisi, dava zamanaşımı kesildiğinde işlemiş olan tüm süre ortadan kalkar, yanar sıfırdan işlemeye başlar. Kesildiği gün, aynı zamanda, zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı gündür.
Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin gerçekleşmesi halin de zamanaşımı süresi her bir kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren, yeniden işlemeye başlar.
Müteaddit kesilme halinde, zamanaşımı süresi, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar (olağanüstü zamanaşımı süresi). Zamanaşımını kesen iki neden arasında, asli zamanaşımı süresi kadar bir süre geçmişse, bu durumda da zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmelidir.
Örnek:
Sanık A. B.yi sayılı TCK. 86/2. maddede belirlenen şekilde yaralıyor.
Öncelikle TCK maddede öngörülen cezanın süresine göre aynı yasanın 66/1 maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Olağan zamanaşımı son kesme nedeninin gerçekleştiği günden başlayarak 8 yıldır. Bu durumda olağan zamanaşımı süresi 15 Kasım de dolar. 16 Kasım tarihinde artık zamanaşımı nedeniyle dava düşecektir. Olağanüstü zamanaşımı süresi ise suç tarihiden itibaren zamanaşımı süresinin (8 yıl) yarısının (4 yıl) ilavesiyle bulunacak zamandır. Bu sürede 12 yıldır.
Suç tarihinden itibaren 12 yıl eklerse 2 Haziran de bu suç zamanaşımına uğrar. Bu durumda olağanüstü zamanaşımına uğrama tarihi, daha önce olduğu için bu tarih uygulanacak ve dava zamanaşımına uğraması nedeniyle 3 Haziran tarihinde kamu davası düşürülecektir.
Suçun işlenmesiyle başlayan zamanaşımı, belli sebeplerden birisinin varlığı halinde, işlediği ana kadar olan zaman geçerli olmak üzere, durur. Bu engel ortadan kaldırılıncaya kadar zamanaşımı süresinin işlememesini ifade eder. Durma kararı, süresiz bir şekilde zamanaşımının olduğu yerde durması, işlememesi sonucunu doğurur. Dava zamanaşımının durması hükümleri TCK 67/1. madde düzenlenmiştir.
TCKnin maddesi, zamanaşımı süresini durduran 4 hal saymıştır. Durduran sebepler;
Aradan ne kadar süre geçerse geçsin, bu sebep gerçekleşmeden yeniden işlemeye başlamaz. Ancak söz konusu sebep gerçekleşince, önceki işleyen sürenin üzerine, kaldığı yerden devam eder.
Bazı hallerde soruşturma yapılması ve kamu davasının açılıp kovuşturma yapılması, bir merciden izin alınmasına bağlı olabilir.
Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının izne bağlı olduğu haller şunlardır:
Bazı hallerde de, soruşturma veya kovuşturma yapılması karar merciinden alınmasına bağlıdır. Bunlar;
Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının veya eylemin suç olup olmaması diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı olduğu durumlarda, meselenin çözümüne kadar zamanaşımı durur.
CMKnin maddesine göre kaçaklık kararını, mahkeme verir. Mahkemenin verdiği kaçaklık kararından, bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur, işlemez.
Zamanaşımı süresi, durduğu zamana kadar geçmiş olan süre olduğu yerde bekler. Durma nedeninin var olduğu sürece, zamanaşımı işlemez. Durma hali ortadan kalktığı andan itibaren, durduğu, kaldığı yerden itibaren işlemeye devam eder.
Örneğin Cumhurbaşkanının tarihinde hakaret eden bir kimse hakkında, tarihinde izin verilmesi için Adalet Bakanına müracaat edilince bu tarihte zamanaşımı durur. tarihinde, Adalet Bakanlığından verilen iznin kesinleştiğinde kaldığı yerden devam eder. 1 yıl işlemiş olan zamanaşımı, bu 1 yılın üzerine olmak üzere, kaldığı yerden yeniden işlemeye başlar.
Ceza zamanaşımı, kesinleşen mahkumiyet kararının belli bir süre içinde infaz edilememesi halinde, hükümlü hakkında mahkumiyet hükmünün infazından vazgeçilmesidir. Ceza zamanaşımı, sadece infazı ortadan kaldıran bir düzenlemedir. Mahkumiyet hükmünün infazından vazgeçilmesi dışında, cezanın diğer tüm hukuki sonuçları devam eder. Örneğin, belli suçların işlenmesi halinde memuriyet giriş şartları, adli sicil kaydının silinmesi şartları, memnu hakların iadesi şartları vb. gibi cezaya bağlı sonuçlar varlığını devam ettirir.
Ceza zamanaşımı sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi üzerine mahkeme tarafından verilen cezanın infazının sayılı Türk Ceza Kanunu’nun maddesinde yazan süreler içinde gerçekleştirilmesi gerekir. Suç hakkında verilen mahkumiyet kararı ceza zamanaşımına uğramışsa o cezanın infaz edilebilmesi kanunen mümkün olmayacaktır. Bu sebeple mahkeme tarafından verilen ceza kesinleştikten sonra ceza zamanaşımına uğramadan önce infaz edilmelidir. Ceza zamanaşımı süresi dolduğunda, devletin artık o cezayı infaz yetkisi ortadan kalkar. Hiçbir organ, artık o cezayı infaz edemez. Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar.
Ceza zamanaşımı, infaz engelidir, infaz ilişkisini sona erdirmektedir Öngörülen sürelerin geçmesiyle devletin infaz yetki ve yükümlülüğü sona ermektedir. Uzun yıllar geçtiği halde infaz edilemeyen mahkumiyet kararlarının infazından amaçlanan sosyal yararın gerçekleşmeyebileceği, cezanın unutulmuş olduğu ve failin kişiliğinin değişebileceği gibi düşüncelerle kabul edilmiştir.
Ceza Zamanaşımı Süresinin Tespiti: Ceza zamanaşımı süreleri hükmedilen cezanın nevi ve süresine göre belirlenir. Ancak, artık bu ceza kesin hükümle belli olduğundan, zamanaşımını belirleme yönünden ele alınacak ceza, hükümde yazılı olan sonuç cezadır.
Ceza Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı: Kural olarak ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği günden itibaren işlemeye başlar. Hükmün temyiz süresinin geçmesiyle veya verilen kararın Yargıtay tarafından onanmasıyla kesinleşeceğini burada belirtelim.
Kabahatler ayrı bir kanunla düzenlendiği için, onlarla ilgili ceza zamanaşımı süresi de bu kanunda düzenlenmiştir.
sayılı Kanunla ayrı bir müsadere zamanaşımı müessesesi getirilmiştir. sayılı TCKnin maddesine göre müsadereye ilişkin hüküm kesinleşmeden itibaren 20 yıl geçtikten sonra infaz edilmez.
sayılı Kanun maddesiyle, sayılı TCKnın madde sinden çok farklı bir düzenleme getirilmiş ve cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının (TCK de bunlar feri cezalardır) süresinin, ancak ceza zamanaşımı süresi doluncaya kadar devam edeceği belirtilmiştir.
Kural olarak Türk Ceza Sisteminde yer alan tüm cezalar, zamanaşımına uğrar. Bu kural, TCK için geçerli olduğu gibi, özel ceza yasaları için de geçerlidir.
Kanunumuz dava zamanaşımındaki düzenlemeye ( sayılı yasanın 66/seafoodplus.infoine) paralel olarak TCKnin 68/seafoodplus.infoinde düzenleme yapmıştır. Bu düzenleme 66/7 düzenlemesinin aynıdır.
Bu düzenlemeye göre, Bu Kanunun ikinci kitabının dördüncü kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.
Ceza zamanaşımı süresi, belli koşulların bulunması halinde kesilir. Kesilme tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresinin kesilmesi, TCK maddede düzenlenmiştir. Ceza zamanaşımı süresi haller:
Ceza Genel Kurulu , //
“Zamanaşımında lehe kanunun uygulanması”
… sanığa atılı bozulmuş gıda ticareti yapma suçunun yaptırımı, sayılı TCKnin /1. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası olup, TCKnın 66/1-e maddesi uyarınca bu suç sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir.
Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve ve öncesinde gerçekleştirilen eylemlerle ilgili olarak, zamanaşımını kesen en son istemin tarihli mahkumiyet hükmü olduğu, anılan tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCKnın 66/1-e maddesinde öngörülen sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresinin, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulu, //83
“Zamanaşımını kesen son işlemden itibaren zamanaşımı süresinin dolması”
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen son işlem, tarihli mahkumiyet hükmü olup, bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca işlem bulunmadığı gözetildiğinde, 5 yıl 4 aylık asli dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Dairesi. , //
Sanık hakkındaki cezanın S.. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/11/ tarihli e /17 müteferrik sayılı içtima kararı kapsamında bulunduğu ve 12/11/ hinde infazına başlanıp halen infazın devam ettiği cihetle, ceza zamanaşımı kesildiği gözetilmeden yazılı şekilde cezanın zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden.. BOZULMASINA.