cinsel ilişki sırasında bebek uyanırsa / İlişkiden Sonra Cünüpken Çocuk Emzirilebilir mi? · Fetva Meclisi

Cinsel Ilişki Sırasında Bebek Uyanırsa

cinsel ilişki sırasında bebek uyanırsa

Cinsel ilişki sırasında çocuklarına yakalanmak herhalde bir anne-babanın yaşayabileceği en talihsiz durumlardan biridir. Böyle bir durumda hem anne-baba utanır, ne yapacaklarını bilemez; hem de çocuk ruhsal bir travma yaşayabilir ve anne-babasına farklı bir gözle bakmaya başlayabilir. Cinsel konularda halkımızı bilgilendirmeyi ve cinsel sorunlara çözüm üretmeyi amaçlayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED); anne-babaların yüzleşmekten kaçındığı bu sorunla ilgili çok çarpıcı bir basın açıklaması yaptı.  

Çocuk sahibi olunca çiftin cinsel hayatı etkilenir

Çocuk sahibi olduktan sonra çiftlerin cinsel hayatlarında yeni düzenlemeler yapmaları gerektiğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Cem Keçe; “Çocuk sahibi olduktan sonra çift, cinsel ilişki sırasında çocuğa yakalanma korkusu nedeniyle cinsel hayatını eskisi gibi özgürce yaşayamaz. Özellikle ev küçükse ve anne-baba çocukla aynı odayı paylaşıyorsa, anne-babanın başbaşa kalması ve cinsel ilişki kurması iyice zorlaşır. Ancak çiftin ruhen ve bedenen sağlıklı bir ilişkiyi sürdürebilmesi için de cinsellik gereklidir. Bu nedenle çift çocuğu uyuttuktan sonra cinselliği yaşamak ya da çocuğu arada bir onunla bir kaç saat ilgilenebilecek güvendiği bir akrabaya bırakmak gibi çözümler üretebilir.” dedi. 

Anne-babalar çocuklarıyla cinselliği konuşmaya çekinmemeli

Cinselliğin hala ayıp, yasak ve günah olarak algılandığı ve rahatça konuşulamadığı toplumumuzda anne-babaların da çocuklarıyla cinsellik hakkında konuşmaya çekindiklerini belirten CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolog Gülüm Bacanak; “Cinsel kimliğin temellerinin atıldığı dönem yaş arasıdır. Bu dönemde çocukta cinselliğe karşı bir merak başlar ve anne-babasına cinsel organıyla ya da çocuğun nasıl dünyaya geldiği ile ilgili sorular sorar. Çocuğun bu meraklı soruları karşısında anne-babalar ne cevap vereceklerini bilemezler; ya çocuğa kızarlar, ya duymazdan gelirler ya da “seni leylekler getirdi”, “cami avlusunda bulduk” gibi gerçek olmayan hikayeler uydururlar. Oysa ki çocuklara  yaşlarına uygun olarak  anlayabilecekleri şekilde gerçekleri anlatmak gereklidir, böylece çocuk cinselliği normal ve doğal bir olay olarak algılayacak ve ileride cinsel sorun yaşama ihtimali azalacaktır.” dedi. 

Çocuklarla cinsellik nasıl konuşulmalı?

Çocuğun yaşına ve düzeyine göre cinsellikle ilgili temel bilgilerin verilebileceğini söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolojik Danışman Fatoş Ayrık; “Anne-babalar çocuklarının cinsellikle ilgili sorularına seksi nasıl anlatacaklarını bilemediklerinden ve utandıklarından yanıt veremiyorlar. Oysa ki cinselliği konuşmak seks konuşmak demek değildir, kız ve erkek arasındaki farklar, cinsel gelişim ve bebeklerin nasıl dünyaya geldiği gibi konular yaşına uygun bir şekilde çocuklara anlatılabilir. Çocukların sorularına onların anlayabileceği şekilde, tatmin edici yanıtlar verilmelidir. “Anne-baba birbirini sevdiği için birlikte yatar ve daha sonra çocuk olur.” “Birbirini seven iki insan sevgilerini sarılarak ve öpüşerek gösterir.” gibi ifadelerle cinselliği sevgiyi ifade etmenin bir şekli olarak anlatmak, çocuğun cinselliğe karşı sağlıklı bir yaklaşım geliştirmesine ve ileride sağlıklı bir ergen olmasına yardımcı olur.” dedi.

Çocuğumuz bizi yatakta yakalarsa ne yapmalıyız?

Anne-babanın başına gelebilecek en talihsiz durumlardan birinin cinsel ilişki sırasında çocuklarına yakalanmak olduğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Çocuklarına cinsel ilişki sırasında yakalanmak çok sayıda çiftin başına gelebilen bir durumdur. Bu durum anne-baba için zordur ama çocuk için daha da zordur, çocukta ciddi bir ruhsal travma yaratabilir. Çünkü çocuk eğer yaşı da küçükse gördüğünü anlamlandıramayabilir ve babasının annesine kötülük yaptığını düşünüp babaya düşman olabilir.Eğer çocuğunuza cinsel ilişki sırasında yakalanırsanız, onun yaşını göz önünde bulundurarak ve o an nasıl bir cinsel ilişkiye tanık olduğunu ve neyi ne kadar gördüğünü de dikkate alarak bir açıklama yapmak gereklidir. Bu konuyu görmezden gelmek ya da yok saymak doğru olmayacaktır. Çocuk üç yaşından küçükse belki gördüğünü anlamayabilir ve üzerinde durmayabilir, ancak büyük çocuklara mutlaka bir açıklama yapılması gereklidir. Anne-babanın birbirine sevgisini bu şekilde gösterdiği, soyunup birbirlerine sarılmaktan hoşlandıkları ve bunun yatak odasında yapılan anne-babaya özel bir eylem olduğu söylenebilir. Böylece çocuğun da anne-babanın odasına izinsiz girmemesi gerektiği de vurgulanmış olur. Anne-babasını yatakta yakalayan bir çocuk korku, şok gibi duyuları yaşayabilir durgunlaşabilir, suskunlaşabilir ve anne-babaya karşı güvenini kaybedebilir. Bu durumda bir uzmandan yardım almak en doğrusu olacaktır, çünkü yetişkinlikte yaşanan birçok cinsel sorunun temelinde çocukken anne-babayı cinsel ilişki sırasında görmek ya da yan odadan onların seslerini duymak gibi travmatik olayların varlığını görmekteyiz.” dedi. 

Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında, doğal yollarla bebek sahibi olamayan genç çiftlerde gerçekleştirilen ilk uygulama aşılamadır (artifisiyel inseminasyon). Aşılama erkekten alınan spermin, kadının vajinasına bırakılması ile uygulanan bir yöntemdir.

Bebek sahibi olmada güçlük çeken ve 1 yıl korunmasız ilişkiye rağmen gebe kalamayan çiftlerde kısırlık (infertilite) problemi söz konusu olabilir. Bu problemin araştırılmasında ilk aşama, erkekte sperm analizi, kadında hormon tetkikleri ve rahim filmidir. Bu tetkiklerin hepsinin normal çıktığı ve altta yatan bir problemin bulunamadığı genç hastalarda aşılama (bilimsel adı ile artifisiyel inseminasyon) ilk uygulama olmalı.

Aşılama Nedir?

Aşılama (İntrauterin inseminasyon-IUI) spermleri, kadın üreme sistemi içine, cinsel ilişki dışında herhangi bir yöntemle bırakma işlemidir.

Aşılamada uygulanan sperm yıkaması etkiyi artırır. Yıkanmış yani bir takım kimyasal maddeler ile muamele edilmiş meni yine özel kanüller ve enjektörler yardımıyla direkt olarak rahim içine verilir.

Başarılı bir aşılama için şartlar nelerdir?

Başarılı bir aşılama (inseminasyon) için bazı şartlar vardır:

1. Aşılama yapmak için öncelilikle spermin dölleyebileceği bir yumurta olmalı. Yani kadında yumurtlama (ovülasyon) problemi bulunmamalı. Yumurtlama bozukluklarda kadında önceden yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılarak (kontrollü ovarian hiperstimülasyon) ve çatlatma iğneleri yardımıyla bu sorunun üstesinden gelinir.

2. İkincisi tüpler yumurta ve spermin buluşmasını sağlayabilmeli. Aşılama yapmadan önce rahim filmi tüplerin açık olduğunu göstermeli.

3. Ayrıca erkeğin sperm analizi sonuçları normal ya da en azından normale yakın olmalı. Menisinde hiç sperm olmayan ya da çok az sperm bulunan kişilerde aşılama (inseminasyon) fayda sağlamaz.

4. Aşilama yapılabilmasi için son olarak oluşan bir gebeliğin tutunmasını engelleyecek endometrial (rahim içini döşeyen zarda) bir patoloji olmamalı.

Aşılama hangi durumlarda yararlı olur?

– Normal cinsel ilişkinin mümkün olmadığı durumlara

– Sperm hareketliliğinin az olduğu hallerde

– Servikal faktörün (kadının rahim ağzında oluşan salgının erkeğin spermine hareket kabiliyeti sağlayamadığı durum) bozuk olduğu durumlarda

– Anti sperm antikorların varlığında

– Aşılamanın (inseminasyonun) normal cinsel ilişkiye olan üstünlüğü servikal faktörü ortadan kaldırması ve spermlerin kat etmesi gereken yolu azaltması. Bazı durumlarda rahim ağzından salgılanan sıvı spermlerin rahim içine geçişine engel olabilir. Aşılama (inseminasyon) bu gibi durumların varlığında önemli avantajlar sağlar.

Aşılama nasıl yapılır?

Aşılama kararı vermeden önce çiftin her ikisinin de kısırlık (infertilite) açısından bütün tetkikleri yapılmış olmalı. Eğer ovülasyon indüksiyonu (yumurtalıkların uyarılması) yapılacaksa uygun ilaçlarla bu sağlanmalı ve seri ultrasonografilerle yumurta hücresi gelişimi saptanmalı. Bu hücre ya da hücreler yeterli boyuta ulaştığında çatlatma iğnesi yapılmalı. İdeal olarak bu iğneden 32 – 36 saat sonra aşılamanın (inseminasyon) yapılması önerilir. Eğer gerek görülürse ultrason takipleri esnasında kanda östrojen değerlerine bakılabilir. Ovarian hiperstimülasyon sendromu – OHSS (yumurtalıkların tedaviye aşırı cevap vermesi) gelişir ya da gelişme şüphesi uyanırsa tedaviye ara verilebilir.

Aşılama gününden önce en az 3 gün süreyle erkek herhangi bir şekilde cinsel ilişkiye girmemiş ve boşalmamış olmalı. İşlem günü erkek klinikte semen örneği verir. Bunun için tercih edilmesi gereken yöntem mastürbasyondur.

Mastürbasyon esnasında kayganlaştırıcı vb. maddelerin kullanılması sperm kalitesini bozabileceğinden bu konuya dikkat edilmeli. Elde edilen semen örneği belirli kimyasal maddelerle işlemden geçirilip hazırlandıktan sonra (yıkama), aşılamaya (inseminasyona) hazır hale gelir. Kadın jinekolojik muayene pozisyonunda uzanır. Spekulum takılır, serum fizyolojik ile temizlik yapıldıktan sonra uygun katater rahim ağzından, rahim içine ilerletilir. Enjektöre çekilmiş olan semen yavaş ve dikkatli bir şekilde bu katater vasıtasıyla rahim içine verilir. Daha sonra katater ve spekulum çıkartılır. Bir miktar semenin dışarıya geri gelmesi normaldir.

Aşılama (inseminasyon) ağrılı bir işlem değil. İşlemden sonra kadın 10 – 15 dakika kadar uzanır ve daha sonra normal hayatına dönebilir. Şart olmamakla birlikte hastaya progesteron desteği verilebilir. Aşılamadan sonraki ilk 24 – 48 saat ağır fiziksel aktiviteden kaçınılması önerilir. Ancak yatak istirahati gerekli değil.

Aşılama sonrası 2 hafta içinde adet görülmez ise gebelik testi yapılır. Testin pozitif olması durumunda uygun şekilde gebelik takiplerine başlanır. Negatif olması durumunda kadının adet kanamasının 3. günü yeni bir deneme için ilk ultrason incelemesine çağırılır.

Aşılama başarı oranları

Aşılama altta yatan kısırlık (infertilite) nedenine bağlı olarak normal ilişkiye oranla %5 – 20 artış sağlayabilir. Şans uygulama sayısı arttıkça biraz daha artar. Teorik olarak bir sınır olmamakla birlikte 6 – 7 seferden fazla denenmemesi öneriliyor.
Eğer evlilik ve kısırlık (infertilite) süresi uzunsa aşılama denenmeden direkt tüp bebek işlemine geçilebilir.

Bir kadın süt emzirdiği sürece eşiyle cinsel hayatı olmayacak mıdır?

Değerli kardeşimiz,

Bu anlama gelecek bir hadis rivayeti şöyledir:

“Çocuklarınızı gizlice öldürmeyin. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, emziren kadının hamile kalması, süt emen çocuğa öyle bir zarar verir ki, at sırtında koşturan ergin erkek olacak yaşa gelse bile yine onu tutar yere atar.” (İbn Mace, Nikah, 61; Ebu Davud, Tıp, 16).

Hadisin tercümesi açıklanmış şekliyle verilmiştir. 

Hattabî’ye göre, bu hadiste hamile kadının sütünün beslemeden yoksun bir hal aldığı için, o sütü emen çocuk gereken gıdayı alamadığından, çok cılız ve güçsüz bir konumda olur. Bunun yan etkileri -çocukken görülmezse bile- büyüdüğü zaman bir gün mutlaka ortaya çıkar. Öyle ki at sırtında düzgün duramayacak kadar güçsüz olur. (bk. Avnu’l-Mabud, ilgili hadisin şerhi).

Bu hadiste geçen hususun zıddına olan hadis rivayetleri de söz konusudur. Nitekim, Müslim’de geçen bir hadis rivayetine göre, Sad b. Ebi Vakkas şöyle demiştir:

"Bir gün adamın biri Hz. Peygamber (a.s.m)’e gelip

'Ben eşimden azl ediyorum/suyumu dışarıya akıtıyorum.' dedi. Hz. Peygamber (a.s.m),

'Neden öyle yapıyorsun?' diye sorunca da adam

'(Emdirmekte olduğu) çocuğunun zarar görmesinden korkuyorum.' diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm):

'Şayet bu işin zararı olsaydı, Fars ve Rumlara zararı olurdu. Diğer bir rivayet göre:

'Eğer sırf bunun için öyle yapıyorsan yanlış yapıyorsun, çünkü bu işin Fars ve Rumlara zararı olmamıştır.' diye buyurdu."(bk. Müslim, Nikah, 24)

Yine Cüdame binti Vehb el-Esediye’nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (a..s.m) şöyle buyurmuştur:

“Bir ara, kişinin çocuğuna süt emdiren eşiyle yatmasını yasaklamayı düşündüm, sonra hatırladım-bir rivayette: sonra baktım-ki Fars ve Rumlar bu işi yapıyor ve çocukları bundan zarar görmüyorlar; ben de yasaklamaktan vazgeçtim.”(bk. age.).

Hz. Peygamber(asm)’in böyle bir yasak düşünmesinin sebebi, o günkü tıp uzmanlarının bunu zararlı görmeleri ve Arapların da buna dayanarak bu işten hoşlanmamalarıdır. Ancak Fars ve Rumların bu konudaki tutumlarını öğrenen Efendimiz bunda bir zararın olmadığı kanaatine varmıştır (bk. Nevevî, ilgili hadislerin şerhi).

İmam Müslim, bu konu için koyduğu başlığı -özetle-: “Kişinin, çocuğuna süt emdiren eşiyle yatmasının caiz olduğunu gösteren hadisler” olarak seçmiştir.

İbn Kayyım’e göre, bu işin caiz olduğunu gösteren  hadisler, yukarıda geçen ve bu işe cevaz vermeyen Esma’nın hadisinden daha sahihtir. Bu sebeple,  kişinin çocuğuna süt emdiren eşiyle yatmasının haram olduğunu düşünmek yanlıştır. Olsa olsa -tenzihî - bir kerahet söz konusu olabilir. (bk. Avnu’l-Mabud, a.y).

Özetlersek, tarih boyunca çocuk emdiren kadınların önemli bir kesimi hamile kalmıştır. Emdirme süresi iki yıl olduğuna göre, iki yıl boyunca karı kocanın ayrı yaşamaları anlamına gelen bir uygulama fıtrat kanunlarına terstir. Daha önce Araplarca da uygun görülen ve o günkü doktorlarca da onaylanan bu -uzak durma- eylemi, Efendimiz tarafından da o istikamette değerlendirilmiş olabilir. Esma’nın hadisi bunu göstermektedir. Ancak, daha sonra bu işte bir zararın olmadığı kanaatine varan Efendimiz (asm) bunu açıkça deklere ederek, Cahiliye devrinden kalma o yanlış düşünceye son vermiştir. Bu işe cevaz veren hadisler bunu göstermektedir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir