cmv virüsü nasıl bulaşır / Sitomegalovirüs - Perinatal Tıp

Cmv Virüsü Nasıl Bulaşır

cmv virüsü nasıl bulaşır

Hamilelikte sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonu

Sitomegalovirüs (Cytomegalovirus, CMV) herpes ailesinden bir virüstür. Bu aileye dahil olan diğer virüsler uçuğa neden olan herpes simplleks virüsü ile su çiçeğine neden olan virüstür.

Tüm coğrafi bölgelerde bulunan bu virüsün neden olduğu enfeksiyon en sık karşılaşılan enfeksiyonlardan birisidir. Amerika Birleşik Devletlerinden her 100 kişiden 50 ile 85’inin 40 yaşına gelinceye kadar bu virüsle temas edip enfekte olduğu tahmin edilmektedir.

CMV aynı zamanda anneden karnındaki bebeğe bulaşan enfeksiyonlar arasında da en sık karşılaşılanlardan birisidir. Amerika Birleşik Devletlerinde doğan her 100 bebekten 1’inde CMV enfeksiyonu görüldüğü ve CMV’nin en sık karşılaşılan konjenital enfeksiyon olduğu kabul edilmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde ve düşük sosyoekonomik düzeye sahip toplumlarda daha sık görülür.

CMV enfeksiyonları primer (ilk kez geçirilen) ya da rekürren (tekrarlayan) enfeksiyonlar şeklinde görülebilir.

Kişi enfeksiyona yakalanıp akut dönemi atlattıktan sonra tüm herpes grubunda olduğu gibi virüs vücutta herhangi bir bölgede yerleşir ve yıllarca sessiz kalır. Buna karşılık hastalığın tekrarlaması son derece nadirdir ve genellikle ilaç kullanımı ya da sistemik hastalık nedeni ile (AIDS gibi) bağışıklık sisteminin ileri derecede baskılandığı durumlarda yeniden aktive olur. İnsanların büyük kısmında sorun yaratmadığı için CMV enfeksiyonları önemli hastalıklar grubuna dahil edilmez.

Öte yandan hastalığın ciddi etkiler ortaya koyabileceği bazı risk grupları vardır. Bunlar:

  1. Annesinde aktif enfeksiyon olan doğmamış bebekler
  2. Çocukların yoğun olarak bulunduğu kreş, okul gibi yerlerde çalışan kadınlar
  3. Organ nakil hastaları ya da AIDS hastaları gibi bağışıklık sisteminin ileri derecede baskılandığı kişiler

Bulaşma yolları
CMV enfeksiyonları çocuklar da dahil olmak üzere her yaştan kişiyi etkileyebilir. Genelde çocuklardan yetişkinlere bulaşan bu virüs idrar, tükrük, gözyaşı, semen ve süt gibi vücut sıvılarında da bulunduğundan direkt temas yolu ile yayılır. Semende ve vajinal sıvılarda da bulunduğundan cinsel ilişki ile de bulaşması olasıdır. Çok nadiren kan nakli sırasında da bulaşma gerçekleşebilir. Önemli bulaşma yollarından biri de hamile bir kadından karnındaki bebeğe bulaşmasıdır.

Enfeksiyon geçirildikten sonra bağışıklık cevabı oluşur ancak bu cevap tam bir cevap değildir ve suçiçeği, kabakulak gibi diğer pek virüs enfeksiyonundan farklı olarak birkez enfeksiyonu geçirmek yeniden geçirilmeyeceği garantisini vermez. Ancak burada farklı olarak aynı virüsle yeniden karşılaşıldığında yeni bir enfeksiyon olmaz. Kişide var olan ve sessiz (latent) bekleyen enfeksiyon aktif hale gelebilir.

Bulaşmada temel yol vücut sıvıları ile direkt temastır. Bu temas ile alınan virus ağız ya da burun mukozasına girer ise hastalık bulaşır. Bu nedenle enfekte olduğundan şüphe edilen kişilerin vücut sıvıları ile temas ettikten sonra elleri yıkamak bulaşmayı büyük ölçüde önler. Örneğin bir çocuğun alt bezini değiştirdikten sonra elleri iyice yıkamak çok etkili bir korunma yöntemidir.

Belirtileri
CMV enfeksiyonları genelde herhangi özgün bir belirti vermeden geçirilir. Çoğu zaman kişi herhangi bir enfeksiyon geçirdiğini anlamaz. En sık karşılaşılan yakınmalar üst solunum yolu enfeksiyonlarına benzer. Boğaz ağrısı, hafif ateş, yaygın kas ve eklem ağrısı ile halsizliktir. AIDS gibi bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ise görme bozukluğu gibi ciddi etkiler ortaya çıkabilir.

Tanı
CMV tanısı kanda yapılan serolojik testler ile konur. Kanda CMV’ye karşı oluşmuş antikorların varlığı aranır. Akut aktif enfeksiyonu düşündüren antikorların varlığında ise seri incelemeler yapılarak artış olup olmadığı incelenir. Kanda immmunglobulin G (IgG) varlığı ise daha önceden virüs ile karşılaşıldığı ve bağışıklık oluştuğu anlamına gelir. Ancak bu değerlerdeki 4 katlık artış da enfeksiyon tanısı koydurur.

Gebelikte primer CMV enfeksiyonu
Anne adayında primer CMV enfeksiyonunun görülme olasılığı %0.4-0.7 arasındadır. Anneden bebeğe geçiş ise değişik çalışmalarda %24-75 arasında olup ortalama %40 olarak kabul edilmektedir. Hamilelik sırasında enfekte olan fetuslarda konjenital CMV enfeksiyonu varlığından söz edilir.

Enfekte olan %40 bebeğin sadece %10’unda konjenital CMV enfeksiyonuna bağlı belirtiler ortaya çıkar. Bir başka deyişle hamilelikleri sırasında primer CMV enfeksiyonu geçiren her 100 anne adayından sadece 4’ünün bebeğinde problem görülürken 36’sında doğum anında sorun yaşanmaz. .

Etkilenmiş yenidoğanda genel bir enfeksiyon vardır. En sık etkilenen organlar beyin, gözler, karaciğer, dalak, kan ve deridir. Beyinde kalsifikasyonlar, kafanın normalden küçük olması (mikrosefali), karaciğer ve dalakta büyüme sık karşılaşılan bulgulardır. Bu bebekler destekleyici tedavilerle yaşamlarını sürdürürler ancak %80-90’ında yaşamlarının ilk yılları içinde uzun dönem etkiler ortaya çıkar.

Uzun dönem etkileri arasında ise işitme kaybı, zeka geriliği, gelişme geriliği ve görme bozuklukları sayılabilir.

Doğum sırasında bulguların görülmediği %90 bebeğin (yukarıdaki örnekteki 36 bebek) ise %10-15’inde uzun dönem etkiler ortaya çıkabilir.

Gebelikte tekrarlayan enfeksiyon
Gebelikte tekrarlayan CMV enfeksiyonu görülme olasılığı primer enfeksiyon görülme olasılığından çok daha fazladır ve %1-14 arasında karşılaşılır. Buna karşılık rekürren enfeksiyonların bebekte konjenital enfeksiyona yol açma riski çok daha düşük olup %0.2-2 arasında değişmektedir. Buna paralel olarak konjenital CMV enfeksiyonu olan bebeklerin de sedece %1’inde bulgular ortaya çıkar. Ancak primer enfeksiyonda da söz konusu olan %10-15’lik uzun dönem etki riski tekrarlayan enfeksiyonlarda da mevcuttur.

Anne adayından bebeğe CMV bulaşma riski konusunda gebelik yaşının herhangi bir belirleyici değeri yoktur. Ancak 20. haftadan önce olan bulaşmalarda problem ortaya çıkma riski daha yüksektir.

Hamilelikte CMV’nin tedavisi var mıdır?
Ne yazık ki pekçok viral enfeksiyonda olduğu gibi hamilelik sırasında ya da diğer zamanlarda ortaya çıkan CMV enfeksiyonlarında da etkili bir tedavi seçeneği yoktur. Bazı antiviral ajanlar denenmekle birlikte bu ajanların etkinliği halen tartışmalıdır.

Korunma yolları
Tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi CMV enfeksiyonlarından korunmanın da en etkili yolu uygun kişisel hijyendir. Bebeğin alt bezinin değiştirilmesi gibi herhangi bir vücut sıvısı ile temas edildiğinde eller mutlaka sabun ile yıkanmadan önce ağıza götürülmemelidir. Bu en etkili korunma yöntemidir.

Özetlemek gerekirse CMV enfeksiyonları çok sık karşılaşılan enfeksiyonlar olmakla birlikte hamilelikte son derece nadir görüldüklerinden ciddi bir risk yaratmazlar. Bununla birlikte virüsle ilk kez hamilelikleri sırasında karşılaşan kadınların bebeklerinde düşük de olsa potansiyel risk mevcuttur. Daha önceden enfeksiyonu geçirmiş olan kadınlarda ise enfeksiyonun yeniden aktive olması durumunda bu risk ihmal edilecek kadar azalmaktadır. .

Gebelikten önce ya da gebelik sırasında anne adayında yapılacak olan CMV’ye yönelik antikor taramasının gerekli olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak kişisel görüşüm bu testin yapılması yönündedir. Test yapılıp anne adayının daha önceden bu enfeksiyonu geçirdiği saptandığında, hamilelik sırasında yeniden enfeksiyon ortaya çıkması durumunda bunun tekrarlayan enfeksiyon olduğu anlaşılacağından bebeğin zarar görme olasılığının son derece düşük olduğu kararına ancak bu şekilde varılabilir.

Her yıl sadece Amerika Birleşik Devletlerinde en az 30.000 bebek bu virüs ile enfekte olarak doğmasına rağmen hastalığın bilinilirliği çok fazla değildir. Bu bebeklerin çok büyük bir kısmında herhangi bir problem görülmezken yaklaşık 8000 tanesinde değişik derecelerde gelişme geriliği, karaciğer ve dalak hastalığı görülür. Buna ek olarak her yıl sadece ABD’de 400 bebek anne karnında ya da yaşamlarının ilk bir ayı içinde hayatlarını kaybetmektedirler.

Bulguları ve etkileri bu kadar iyi bilinmekle birlikte üreme çağındaki kadınların sadece %9-15’i bu hastalığı duymuşlardır.

Basit bazı önlemler CMV enfeksiyonuna yakalanma riskini en aza indirmek açısından önemlidir. Hastalığın en çok etraftaki küçük çocuklardan bulaştığı akıldan çıkartılmamalıdır

1) Küçük çocukların yiyecek ve içecekleri paylaşılmamalıdır
2) Küçük çocukların kullandığı pipetler ile sıvı içilmemelidir
3) Küçük çacukların kullandığı çatal kaşık yıkanmadan kullanılmamalıdır
4) Küçük çocuklar dudaklarından ya da ağızlarının yakınlarından öpülmemelidir
5) Bebeklerin alt bezi degistirildikten sonra, burunları silindikten sonra ya da salyası ile temas ettikten sonre eller mutlaka sabunlu su ile uygun şekilde yıkanmalıdır.

Sadece bu basit önlemler ile gebelik sırasında CMV enfeksiyonuna yakalanma riski neredeyse yarı yarıya azaltılabilir.

 

Sitomegalovirüs (CMV)

Basit bir yanak yanağa öpüşmeyle bile çok kolay bulaşan bu hastalığı sitomegalovirüs (CMV) denen bir virüs yapar. Adını pek duymadığınız bu virüs biz doktorlar için çok sıradan bir virüstür. Çoğu kez ateşli hafif üst solunum yolu enfeksiyonlarını taklit eder ancak bazen çok ağır, karaciğer , dalak büyümesi, boyunda lenf düğümlerinde büyüme ve kan kanserini taklit eden tablo bile yapabilir. Sadece gebelerde ana rahmindeki bebekte ve kemoterapi alan kanser gibi hastalıklara bağlı olarak bağışıklık sistemi zayıf kişilerde tehlikeli enfeksiyonlara neden olan bu virüse burada etraflıca değineceğiz. Her konuda olduğu gibi önce genel bilgiler ve tanımlar yapıp, sırayla yaptığı hastalıklar, tanı, tedavi ve korunma olarak devam edeceğiz.

Genel bilgiler

Yunanca sito: hücre, megalo: geniş, iri. Dokularda yaptığı hücre hasarında mikroskopik olarak dev hücrelerin oluşumuna neden olduğu için bu virüs sito-megalo-virüs adı alır. Herpesvirüs ailesindendir. (Herpesvirüs Tip V)

Hemen her yaşta enfeksiyon yapabilen bir virüstür ama vakaların çok büyük kısmı hafif ateşli soğuk algınlığı tarzında viral üst solunum yolu enfeksiyonu gibi atlatılır. Vücuda bir kere girdiğinde ömür boyu vücutta kalır ancak ya çoğunlukla olduğu gibi kalıcı bağışıklık gelişir ya da başka tablolar ile devam eder. Vücuda girdikten sonra çoğu kez belirti vermeden ömür boyu sessizce bekler; nadiren ağır enfeksiyon yapar –ki o da mononükleozis gibi seyredip birkaç haftada kendiliğinden sona erer. Erişkinlerin %80-90'ı bu virüsü almış ama bağışıklık geliştirmiştir. Çocukların birçoğu da bu virüs enfeksiyonunu hafif ateşli bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçirir.

Pekiyi neden bu kadar önemsiyoruz? Çünkü CMV 3 grup hastada şiddetli enfeksiyon yapma potansiyeline sahiptir:

  • Ana rahmindeki doğmamış bebekte
  • Yenidoğan bebekte
  • Kemoterapi, radyoterapi ve yüksek doz kortizona bağlı olarak bağışıklığı zayıflamış kişilerde

CMV Bulaşması

Kişiden kişiye bulaşma damlacık enfeksiyonuyla olurken ana rahmindeki bebeğe bulaşma, virüsü yeni alan annenin kanındaki virüsün plasenta yoluyla bebeğe bulaşması şeklinde olur.

CMV Belirtileri nelerdir?

CMV belirtileri virüsün alındığı yaşa göre değişir;

Doğumdan önce ana rahmindeyken hastalığı kapanlar

Hastalık bebek doğana kadar belirti vermez; ancak doğumdan sonra ciddi anomaliler ve hastalık tablosuyla seyreder. Prematüre veya düşük doğum tartılı doğum, değişik derecelerde işitme ve görme kaybı; beyin hasarına bağlı epilepsi vb nörolojik sorunlar, kalpte delikler, mikrosefali (kafa çapında küçüklük ve zeka geriliği), sarılık, karaciğer ve dalak büyümesi, kemik iliği etkilenmesine bağlı kan hücre sayılarında azalma…

Yenidoğan döneminde enfeksiyonu kapanlar

Ana rahminde değil de doğumdan hemen sonra kapmak da mümkün. Bu nasıl olur? Anne enfeksiyonu yeni almışsa bebeğe sütü ile geçebilir veya prematüre bir bebeğe yoğun bakım ünitesinde CMVli kan verilirse bebek hastalığı kapabilir. BU bebeklerde belirti ortaya çıkmayabilirse de pnömoni (zatürre), hepatit veya zaman içinde nörolojik veya gelişimsel bozukluklar belirebilir.

Daha büyük çocuklar

Bunlarda çoğu kez hastalık belirti vermez ama nadiren karaciğer dalak büyümesi, ateşli boğaz ağrısı, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreden bir enfeksiyon gelişip 2-3 haftada düzelir. Çoğu kez dört dörtlük streptokok enfeksiyonunu taklit eder. Çok çok nadiren uzun vadede lösemi ile ilişkisi olabilmektedir.

CMV teşhisi nasıl konur?

Kesin tanı kanda virüse karşı vücudun savunma sistemi tarafından üretilen antikorlar veya virüs DNA’sının gösterilmesi ile konur.

Sitomegalovirüs enfeksiyonu tedavisi

Sağlıklı kişide tedavi gerekli değildir.

Ancak bazı özel durumlarda gansiklovir adlı antiviral ilaç damar yoluyla verilir. Doğumsal enfeksiyonlar, kemoterapi alan kanser hastaları, AIDS veya doğumsal bağışıklık yetmezliği hastaları bu gruptaki hastalardır.

Ayrıca hiperkonsantre CMV antikoru içeren bazı serum şeklinde ilaçlar da özellikle kemik iliği transplantasyonu yapılacak kişilere damar yoluyla verilir.

Sitomegalovirüsten Korunma ve Aşı

Sitomegalovirüsün aşısı maalesef yok. Korunma için sağlıklı çocukların yapabileceği bir şey yok ancak gebelikte ve kan nakillerinde bazı önlemler sadece doktorlar tarafından alınabilmekte.

Gebelikte CMV

Bu konuda size Dr. Kağan Kocatepe’nin web sitesinden aşağıdaki linki öneririm:

http://www.gebelik.org/dosyalar/enfeksiyonlar/cmv.html

 

Sitomegalovirüs enfeksiyonu oldukça sık görülen bir virüs enfeksiyonudur. Çoğu insan enfeksiyonu çocukluk döneminde hiç farkına varmadan geçirir. Ancak gebelik döneminde geçirilen enfeksiyon bebeğe bulaştığında gelişme geriliği, sağırlık, zeka geriliği, geç yürüme, geç öğrenme gibi durumlara yol açabilmektedir. Bu risk özellikle önceden enfeksiyonu geçirmemiş anne adaylarında daha yüksektir.

 

Sitomegalovirüs enfeksiyonu nedir?

Sitomegalovirüs enfeksiyonu, CMV (Cytomegalovirus) adı verilen virüsün enolduğu bir enfeksiyondur. Toplumda oldukça yaygındır ve en sık görülen yenidoğan enfeksiyonlarından biridir. Yeterli tanı yöntemleri kullanıldığında yenidoğanların yaklaşık %1'inde bu virüs saptanabilmektedir.

 

Nasıl bulaşır?

CMV insanlara damlacık  yoluyla (ortak havanın solunmasıyla diğer insanlardan) bulaşabileceği gibi tükrük, idrar, dışkı, anne sütü, vajinal salgı, sperm (meni) gibi vücut sıvlarna temasla da bulaşabilmektedir. Diğer bulaşma yolları kan nakli ve cinsel ilişkidir.

Klinik açıdan önemli olan bir diğer bulaşma yolu da gebelik esnasında anneden doğmamış bebeğine bulaşmadır.

Enfeksiyon sıklıkla çocukluk çağında geçirilir ve enfeksiyonu henüz geçirmemiş olan erişkinlere de virüs okul gibi toplu yerlerde virüsü alan çocuklarından geçer. Bulaşma yollarının yaygınlığı nedeniyle toplumun en az %50'lik bir kesimi daha önceden bu enfeksiyonu geçirmiş olarak bulunur. Bu oran sosyoekonomik seviyesi düşük kesimde daha da yüksek olabilir (%80). Enfeksiyonla karşılaşmış olma olasılığı yaşla artar.

 

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?

CMV enfeksiyonlarının çoğu belirtisiz seyreder. Buna gebelikte geçirilen enfeksiyonlar da dahildir. Enfeksiyonu geçiren anne adaylarının ancak %15'inde ateş, boğaz ağrısı, lenfadenopati (lenf bezlerinin şişmesi), eklem ağrıları gibi özgün olmayan belirti ve bulgular gözlenir.

Özellikle bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle baskılanmış kişilerde (AIDS hastaları, organ nakli nedeniyle bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olanlar gibi) enfeksiyonlar daha sık görülür ve daha ciddi belirtiler verir.

İlk kez geçirilen CMV enfeksiyonu vücutta bağışıklık yanıtı oluşturur, ancak bu bağışıklık tam değildir. Birincil enfeksiyon adı verilen bu ilk enfeksiyondan sonra virüs vücuda yerleşir ve çeşitli zamanlarda tekrar tekrar enfeksiyona yol açabilir. Sonradan değişik zamanlarda oluşan enfeksiyonlara da tekrarlayıcı enfeksiyonlar adı verilir. Tekrarlayıcı enfeksiyonlar çok daha az sıklıkla ve daha hafif belirtilerle seyrederler.

 

Gebelikte geçirilen enfeksiyonun önemi nedir?

Gebelikte geçirilen enfeksiyon plasenta yoluyla bebeğe geçebilir. Bebeğe geçen enfeksiyon ise intrauterin gelişme geriliği (İUGG), mikrosefali (başın ufak olması), intrakranyal kalsifikasyon (beyindokusunda kireçlenme alanları), koryoretinit (göz enfeksiyonu) ve körlük, zeka geriliği, motor gelişim geriliği (geç yürüme gibi), işitme kaybı, karaciğer ve dalakta büyüme, sarılık, kansızlık gibi belirti ve bulgulara neden olabilir.

Virüs enfeksiyonu etkisiyle oluşan bu durumların bir kısmı hemen doğum sonrasında barizken (sarılık, başın ufak olması, doğum tartısının düşük olması gibi), bazıları bebek büyüdükçe ortaya çıkabilir (sağırlık, geç yürüme, zeka geriliği gibi).

Gebe kalmadan önce anne adaylarının büyük kısmı bu enfeksiyonu geçirmiştir. Buna bağlı olarak tam olmasa da kısmi bir bağışıklık oluştuğundan bu anne adaylarında tekrarlayıcı enfeksiyon meydana geldiğinde enfeksiyonun bebeğe bulaşma riski, bebeğe bulaştığında ise bebekte istenmeyen durumlar oluşturma riski oldukça düşüktür.

Daha önceden hiçbir şekilde bu enfeksiyonu geçirmemiş anne adaylarında ise tablo değişir. Bu anne adaylarının %1-4'lük kısmında gebelik esnasında birincil enfeksiyon meydana gelir. Bu durumda vücutta hiç bağışıklık olmadığından enfeksiyonun bebeğe bulaşma riski yüksektir (%40 enfeksiyon bebeğe bulaşır). Ancak bebeğe bulaştığında bu mutlaka anormal bir duruma yol açacak anlamına gelmez. Bu anne adaylarının yaklaşık %90'lık kısmının bebeği doğumda normal bulunur. Bu normal bebeklerin az bir kısmında ileride bir zamanda enfeksiyon etkileri ortaya çıkabilir.

Doğumda enfeksiyon belirtileri gözlenen %10'luk bebekte ise enfeksiyona bağlı sekel oluşma olasılığı daha yüksektir.

 

Nasıl tanı konur?

Kanda sitomegalovirüse özgü IgG antikorunda iki ayrı ölçümde dört kat artış, ya da alınan tek numunede IgM antikoru saptanması birincil enfeksiyon tanısı koydurur. Daha önceden IgG'si belirlenmiş olanlarda tek başına IgG yükselmesi (IgM yükselmemelidir) tekrarlayan enfeksiyon tanısı koydurur. Ancak CMV diğer virüslerle çapraz reaksiyon verebildiğinden hatalı sonuçlar da nispeten sıktır.

Bazı durumlarda da ultrasonda İUGG (intrauterin gelişme geriliği), mikrosefali ve/veya beyin dokusunda kalsifikasyonlar (kireçlenmeler) saptanmasıyla bu enfeksiyondan şüphelenilir ve kanda antikor düzeyiyle ya da kordosentezle bebekten alınan kanda yapılan ileri incelemelerle tanı konur.

 

Gebelikte korunmak için neler yapılabilir?

Gebelikte her anne adayına virüse özgü IgM ve IgG taramasının gerekli olup olmadığı henüz kesinleşmiş değildir. Ancak gebeliğin planlandığı dönemde ya da gebeliğin erken dönemlerinde IgG antikoru bakılması fayda sağlayabilir. Sitomegalovirüs IgG'nin pozitif olarak belirlenmesi daha önceden enfeksiyon geçirildiğini ve bu nedenle gebelikte tekrarlayıcı enfeksiyon geçirilse bile bunun bebeği etkileme olasılığının düşük olduğunu göstererek anne adayı için rahatlatıcı bir bilgi olabilir.

Sitomegalovirüs henüz aşısı olmayan, bilinen etkili bir tedavisi olamayan bir virüstür. Bu yüzden genel hijyen kuralları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için alınan önlemler dışında anne ve baba adaylarının yapabileceği bir şey yoktur.

Enfeksiyonu geçirmekte olan annelerin bebeklerine bulaştırmamak için bebeklerini emzirmemeleri son derece önemlidir.

 

Etiketler:GEBEKLİK VE SİTOMEGALOVİRUS ENFEKSİYONU ,

Sitomegalovirüs

Sitomegalovirüs (Cytomegalovirus, CMV), herpes virüsleri Herpesviridae familyasının Betaherpesvirinae alt familyasına dahil olan bir virüs cinsidir. İnsanlarda enfeksiyon etkeni olan CMV türü insan herpes virüsü 5 (Human herpesvirus 5, HHV-5) olarak bilinse de bu tür için de “sitomegalovirus” adı daha sık kullanılır.

Sitomegalovirüs (Cytomegalovirus, CMV), herpes virüsleri Herpesviridae familyasının Betaherpesvirinae alt familyasına dahil olan bir virüs cinsidir. İnsanlarda enfeksiyon etkeni olan CMV türü insan herpes virüsü 5 (Human herpesvirus 5, HHV-5) olarak bilinse de bu tür için de “sitomegalovirus” adı daha sık kullanılır.

Sitomegalovirüs enfeksiyonu nedir?

Sitomegalovirüs enfeksiyonu, anı adı ile anılan bir virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur. Oldukça yaygındır ve en sık görülen yenidoğan enfeksiyonlarından biridir. Yeterli tanı yöntemleri kullanıldığında yaklaşık %1’inde bu virüs saptanabilmektedir.

Nasıl bulaşır?

CMV insanlara ortak havanın solunmasıyla diğer insanlardan bulaşabileceği gibi tükürük, idrar, dışkı, anne sütü, vajinal salgı, sperma-meni gibi vücut salgılarına temasla da bulaşabilmektedir. Diğer bulaşma yolları kan naklidir. Klinik açıdan önemli olan bir diğer bulaşma yolu da gebelik esnasında anne karnındaki bebeğe – fetusa bulaşmadır.

Enfeksiyon sıklıkla çocukluk çağında geçirilir ve enfeksiyonu henüz geçirmemiş olan erişkinlere de virüs kreş ya da okul gibi toplu yerlerde virüsü alan çocuklarından geçer. Bulaşma yollarının yaygınlığı nedeniyle toplumda en az %50’lik bir kesim daha önceden bu enfeksiyonu geçirmiş olur. Bu oran sosyoekonomik seviyesi düşük kesimde %80’e kadar çıkabilir.

Belirtileri nelerdir?

Genellikle belirtisiz seyreder. Olguların %15’inde ateş, boğaz ağrısı, lenfadenopati (lenf bezlerinin şişmesi), eklem ağrıları gibi özgün olmayan belirti ve bulgular gözlenir.

Özellikle bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle baskılanmış kişilerde (AIDS hastaları, organ nakli nedeniyle bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olanlar gibi) enfeksiyonlar daha sık görülür ve ciddi belirtiler verir.

Gebelikte geçirilen enfeksiyonun önemi nedir?

Gebelikte geçirilen enfeksiyon plasenta yoluyla bebeğe geçebilir. Bebeğe geçen enfeksiyon ise intrauterin gelişme geriliği, mikrosefali, beyindokusunda kireçlenme alanları, koryoretinit göz bulguları, zeka geriliği, motor gelişim geriliği-geç yürüme, işitme kaybı, karaciğer ve dalakta büyüme, sarılık, kansızlık gibi belirti ve bulgulara neden olabilir.

Virüs enfeksiyonu etkisiyle oluşan bu durumların bir kısmı hemen doğum sonrasında barizken (sarılık, başın ufak olması, doğum tartısının düşük olması gibi), bazıları bebek büyüdükçe ortaya çıkabilir (sağırlık, geç yürüme, zeka geriliği gibi).

Gebe kalmadan önce anne adaylarının büyük kısmı bu enfeksiyonu geçirmiştir. Daha önceden hiçbir şekilde bu enfeksiyonu geçirmemiş olanların %1-4’lük kısmında gebelik esnasında meydana gelir. Bu durumda vücutta hiç bağışıklık olmadığından enfeksiyonun bebeğe bulaşma riski yüksektir. Ancak bebeğe bulaştığında bu mutlaka anormal bir duruma yol açacak anlamına gelmez. Bu anne adaylarının yaklaşık %90’lık kısmının bebeği doğumda normal bulunur. Bu normal bebeklerin az bir kısmında ileride bir zamanda enfeksiyon etkileri ortaya çıkabilir.

Doğumda enfeksiyon belirtileri gözlenen %10’luk bebekte ise enfeksiyona bağlı ciddi araz, sekel oluşma olasılığı yüksektir.

Nasıl tanı konur?

Kanda sitomegalovirüse özgü IgG antikorunda iki ayrı ölçümde dört kat artış, ya da alınan tek numunede IgM antikoru saptanması enfeksiyon tanısı koydurur. Daha önceden IgG’si belirlenmiş olanlarda tek başına IgG yükselmesi (IgM yükselmemelidir) tekrarlayan enfeksiyon tanısı koydurur. Ancak CMV diğer virüslerle çapraz reaksiyon verebildiğinden hatalı sonuçlar da nispeten sıktır.

Bazı durumlarda da erken gelişme geriliği, mikrosefali ve/veya beyin dokusunda kalsifikasyonlar saptanmasıyla bu enfeksiyondan şüphelenilir.

Gebelikte fetüs için tanı mümkün mü?

Gebelikte ve özellikle gebeliğin ilk aylarında geçirilen sitomegalovirüs enfeksiyonunda, anne karnında bebeği geçme olasılığı %25-30 olmasına karşın, şayet bebeğe geçerse bebekte ciddi hasar yapma olasılığı %75-80 civarındadır. Dolayısı ile gebelik ilk aylarında sitomegalovirüs geçirdiği kesinlik kazanan olgularda, gebeliğini devam ettirilmemesi bir seçenektir.

Eğer gebelik haftası 15-22 haftalarda ise amniosentez ile sitomegalovirüs virüsünün antijeni amnios sıvısında aranabilir. Eğer sonuç negatif ise gebelik devam ettirilebilir. Ancak amniosentez tarihinden sonra anneden bebeğe geçme olasılığı mevcut olduğu için 22.-23.gebelik haftasında bebek göbek kordonundan kan alınarak hem IgM hem de virüs antijeni bakılabilir. Eğer saptandı ise gebeliğin sonlanması bir seçenek olmalıdır, anneyi bu virüse karşı tedavi edici ilaç mevcut olmasına ve anneye kullandırılmasına karşın fetüsü mutlak koruyacağını söylemek her zaman olası olmaz..

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir