cömertlik ile ilgili kısa hikayeler 6. sınıf / Cömertlik ile İlgili Kompozisyon | Kısa Kompozisyon ve Hikaye Örnekleri

Cömertlik Ile Ilgili Kısa Hikayeler 6. Sınıf

cömertlik ile ilgili kısa hikayeler 6. sınıf

Cömertlik İle İlgili Hikayeler
HZALI&#;NIN ağabeyi Cafer b Ebu Talib&#;in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti
Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi
Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı Köpek ekmeği derhal yedi
Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü
Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi Kalkıp, yeniden işine
dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
&#;Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?&#;
Köle sıkılarak cevap verdi:
&#;Işte bu üç parça ekmek&#;
&#;O halde neden kendine hiç ayırmadın?&#;


&#;Baktım ki, hayvan çok aç O halde bırakmak istemedim&#;
&#;Peki sen ne yiyeceksin şimdi?&#;
&#;Oruç tutacağım&#;
Bunun üzerine, Abdullah b Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın
aldı
Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve
ekledi:
&#;Seni azad ediyorum Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum&#;
Cömertliğiyle meşhur Abdullah b Cafer, kendisinden daha cömert birini
tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve:
&#;Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir
hurmalığı ve hürriyetini vermişsin&#; dediklerinde, şu karşılığı verirdi:
&#;Ama o elindeki herşeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını&#;

Peygamberimizin cömertliğiyle ilgili bir hikaye:

Kerem ve cömertlik Peygamberimiz&#;in tabii özelliğiydi. Bilhassa ramazan aylarında O&#;nun kerem ve cömertliğine sınır olmazdı.

Bir gün, bir adam, Rasûl-i Ekrem (S.A.V.) mer&#;ada otlayan keçilerini sayarken gelmiş ve bir kaç keçi istemişti. Rasûl-i Ekrem de ona bütün sürüyü vermişti. Adam sürüyü kabilesine götürdüğünde:

-Hepiniz müslüman olunuz Muhammed (S.A.V) o kadar cömert ki, fakirlikten hiç korkmuyor, demişti.

Rasûl-i Ekrem (S.A.V) bazen birinden bir şey satın alır, sonra onu yine ona hediye ederdi. Kendilerine bir şey geldimi, derhal onu, başkalarına hediye ederdi. yanlarında bir şey, bir gece kalacak olsa ondan üzüntü duyardı.

Rasûl-i Ekrem (S.A.V)&#;in Hanımı Ümmü Seleme (Radıyallahu anha validemiz anlatıyor:

Rasûlüllah&#;ın yüzünde bir değişiklik hissettim. Sebebini sorunca:

&#;Dün aldığım yedi dinarı veremedim yanımda kaldı.&#;, buyurdu.

FacebookTwitterSkypeMessengerMessengerWhatsAppTelegramE-Posta ile paylaşYazdır

6. Sınıf Türkçe Defterinize cömertlik konulu bir hikâye yazınız. konusu kısaca hakkında bilgileri ele alacağız. 


Cevap:

Cömert Abdulbaki 

Evvel zaman içinde kalbur saman içerisinde. Bir gün bir köyde bir Hasan amca varmış. Köyün uzağında yaşadığı için durumu hakkında kimse bilgi sahibi olamazmış. Allah&#;ı seven bir kul olan Abdulbaki insanları uzaktan gözlemleyerek akşamları ihtiyaçlarını gizlice kapının önüne koyar ve kaybolurdu.
Abdulbaki bir gün rüyasında bir insanın ona ihtiyacı olduğunu görür. Ne kadar arasa da bulamamış. En son köyün dışındaki Hasan amca hakkında konuşan köylüleri duymuş ve koşarak oraya yönelmiş. Hasan amca açlıktan bir köşe de duruyormuş. Hemen ona bir çorba yapmış, yakaladığı avdan da güzel bir ızgara yapmış Hasan amca kendine gelinde uyuya kalmış. Abdulbaki, yaşlı Hasan amcanın evini toplamış eksiklerini gidermiş, bir çok yiyecek alarak evini donatmış ve oradan ayrılmış. Hasan amca uyanınca gözlerine inanamamış ve bu cömert insana dualar üstüne dualar etmiş.



 

efsanevi cömertlik hikayeleri

  • ıse girdikten birkac ay sonra arkadaslarima ise girmemin serefine yemek ismarlamistim. boyle baya baya eglendik, gulduk, yedik ictik. hesap hic koymadi bana. cok mutluydum cunku. herkes cok tesekkur etti filan. ertesi gun isten cikarildim.

  • düşündüm baya bir bonkörlük hikayem varmış allah kabul etsin ne diyim, aklımda kalanlar genelde son paramı verdiğim ya da 15 liram varken 10 lirasını verdiğim şeklinde falan olanlar, güzel güzel, bunlar kalsın aklımda öbür dünyada normalde yardım etmek 1 sevap pointse bunlara 5 sevap point isterim.

    işte geçenler de şunu bunu aldım ettim derken nakiti sıfırladım cepte ama tam sıfır böyle bi sıfır yok bankamatiğe gidiyim de para alıyım üstüme dedim alışkın değilim ali ağaoğlugibi tomarla gezmesem de yine de nakitsiz gezmek adetim değildir, teyzenin teki otobüse binecem iki liran var mı oğlum dedi, seni iki liraya muhtaç bırakanlardan iste teyzem, senin hakkını savunacam diye terörist bile dediler bize biraz da kendin ara hakkını diyip geçtim.

    malesef param olduğu sürece atlamam fazla fazla veririm gerekirse zekattan düşerim ama veririm, olmadığı yerde borç alıp verdiğim de oldu, onu da yapamadıysam içime dert oldu günlerce. ama geçen zamandan, mevcut birbirine düşman olma kin kusma politikalarından nasibimi almışım bile ben. haklı bir laf ettiğimi düşünüyorum ondan yana geri adım atmıyorum ama içime dert olmadı, o teyzeyi ne yaptı diye düşünmedim hiç, bu olayı hatırladıkça ben ne ara böyle bir insan oldum diye düşünüyorum, olsa yine verirdim ama yoktu veremedim içime dert olmalıydı, ben böyle biri değildim, insanlık böyle birşey değil, inanır mısınız kendim için üzülüyorum. toplumumuzun çoğunluğu benim bu özeleştiri yaptığım kadarını bile yapmayanlardan oluşuyor belki ama her koyun kendi bacağından asılır, ben bu değildim ve bu değişim beni rahatsız ediyor.

  • cömertlik deyince akla hemen para ile yapılan cömertlik gelmesin.

    yağmurlu havada evine giden amcayı araca alıp evine bırakmakta cömertliktir.

    ya da yürümekte olan yaşlı bir teyzeye gideceği yere kadar eşlik etmekte.

    benim için en efsanesiyse* yolun kenarında bisikletlere bakan çocukları farkeden dükkan sahibinin, hepsine doğum günlerinde bisiklet hediye edeceğinin sözünü vermesidir.

  • komşumuzdan gelsin. maddi durumu iyi ve inançlı bir insandı. herkes akın akın umreye, hacca giderken bu daha faydalı diye sosyal güvencesi olmayan bir garibanın bypass ameliyatının masraflarını karşılamıştı.

  • sirkeci taraflarında kfc var.
    orada yemek yiyoruz içeri suriyeli çocuklar akın ediyor. yer yer insanları rahatsız ediyorlar. yediklerinden istiyorlar yarı zorla. insan kızıyor önce. yani tepki gösterenlere de hak veriyorsun belki her zaman sirkeciye gelecek durumu yok bir haftasonu ailesine yetecek kadar parayı koyup evlatlarını getirmiş ve rahatsız ediliyor.

    yer yer insanların kalktığı masadan artıkları alıp kaçıyorlar. cepte yeterli para da yok. insan üzülmeye başlıyor. bir parça et için insanları zorlamak çok da eğlenceli bir şey olmasa gerek.

    birden içeri yeni gelmiş takım elbiseli galiba arap kalkıyor. çocukları peşine takıyor ve onlara istediği menüyü ısmarlayak gönlümün efendisi konumuna geçiyor.

    çocukların hepsi sevine sevine menüyü alıp yerlerine oturuyor ve doğal olarak bir daha kimseyi rahatsız etmiyorlar.

  • eskiden yazları amcamlarla beraber kaldığımız bir evimiz vardı. yazlık tarzı bir yer değildi köylük bir alandı. biz yaşları birbirine yakın 6 kuzen sabahtan akşama kadar o tepe senin bu tepe benim gezer, top peşinde koşar avarelik ederdik. bizim eve yakın bir komşu vardı , hayvancılıkla uğraşıyorlardı yanılmıyorsam 8 çocuklu bir aileydiler. kıt kanaat ancak geçiniyorlardı. dışardan ekmek almak yerine sac üzerinde yufka açıyor ve onları tüketiyorlardı ekmek olarak.
    baraka tarzı bir yerde hem yufka açıyor hem de pişiriyordu teyze. oldukça da dindar bir kadındı biz en fazla yaşlarımızdaydık o zamanlar yine de bizi gördüğü zaman başörtüsünü boğazına dolayarak kapatırdı. o barakanın için cehennem gibi sıcak olurdu. boğazını saçını başını sardığı ve durmadan yufka açıp çalıştığı için suratı boncuk boncuk terlerdi kadıncağızın.
    çocukluğun verdiği saflık mı o sımsıcak yufkaların güzelliği mi bilmiyorum ama ne zaman yufka ekmek yapsa biz yanında bitiyorduk kadının. 6 tane canavar en az 3 er taneden yufkayı hiç ediyorduk. o kadın bize bir kere bile eee yeter be hadi işinize gidin demedi, o yufkaları uzatırken gözlerinde hiç nerden çıktınız siz yine bakışı görmedik. al al ye afiyet olsun derdi doğulu bir aksanla.
    benim için her zaman en büyük cömertliklerden biri budur hem ihtiyacı varken vermek hem de sıkıntı çektiği halde belli etmemek. dünya böyle güzel insanların hatırına ayakta duruyor zaten.

  • öğrenciyken gelen haftalığı ev arkadaşlarıyla bir gecede hayvan gibi içerek ezmemiz, haftalığın evdeki herkese farklı günlerde gelmesi, dolayısıyla haftanın 3 günü kral, 4 günü sefil gibi yaşanması durumu.

  • yonetici olarak guzel bir donem gecirdigimiz icin sorumlusu oldugum takima maas zammi sozu verdim ama mudur onaylamadi vermedi. dedim ki ben soz verdim aradaki farki cebimden karsiliycam ve oyle yaptim. tam 4 ay cepten onlara para verdim sonra hepsi tek tek bana kazik atmaya calisti amk cocuklari. yaptigim iyilikle ortada kaldim

  • arkadaşımla beraber bir ajansta çalışıyordum. akşam yorgun halde ajanstan ayrılmıştık, arkadaş da sevgilisinden ayrılmıştı. kızılay'da amaçsızca dolaşıyorduk.

    bir oyuncak dükkanına girdik. oyuncaklara rasgele göz atarken, bir oyuncak arkadaşımın dikkatini çekti. ''şu ayıyı alıp kız arkadaşımdan özür dilemek istiyorum'' dedi. 50 lira para vardı cebimde. arkadaşım ise o gün yevmiye alamamıştı. ''neyse yarın alırım hediyemi ajanstan para alabilirsem'' diye de ekledi. elimi cebime attım, tek bir kağıt para vardı. paramı arkadaşıma verirsem param hiç kalmayacaktı ama buna değerdi. zira sevgilisini çok seviyordu.

    ''kardeşim al şunu, hediyeni al. hatta bir güzellik yapayım. buluştuğunuzda size romantik bir parça çalayım'' dedim. arkadaşımın gözlerinin içi güldü. ''kanka nasıl teşekkür etsem bilemedim'' dedi. biraz sonra ise beğendiği oyuncağı alıp, hediye paketi yaptırdı.

    bir saat sonra bir parkta arasının pek iyi olmadığı sevgilisiyle buluştu. onlar agacın bir tarafında fısır fısır konuşurken, bense ağacın arka tarafında gitarımı akord ediyordum. anlaşmıştık arkadaşımla, o hediyeyi takdim ederken, ben de love story'i çalmaya başlayacaktım.

    ve mutlu son.

    edit: burayı okuyordur belki. kanka 50 lira lazım ya. zaten ayrıldınız bir gün sonra yine. ver lan 50 liramı*

  • yazılana göre timurlenk gücünün zirvesindeyken en sevdiği şairlerin başında hafız-ı şirazi gelmektedir. hafız'ın da pek paraya tamah etmediği bilinir. daha çok aşk ve şarap adamıdır. ama kimsenin de adamı değildir. hatta timur'un şirâz'ı fethemeden önceki çağrılarına pek kulak asmadığı, davetleri geri çevirdiği rivayet edilir.

    beyit:

    o şirazlı türk güzeli eğer bize iltifat eder, gönlümüzü alır, aşkımızı kabul eylerse/onun siyah benine semerkand&#x;i de bağışlarız, buhara&#x;yı da

    timurlenk şirâz'ı fethedince yukarıdaki beyti yazan hafız'ı huzuruna çağırtır. şöyle bi süzer hâfız'ı
    hâfız çulsuzun, kılıksızın, fıkaranın tekidir. sonra da biraz alaycı bir şekilde:

    -"şair efendi, biz semerkant ve buhara&#x;yı fethetmek için binlerce insan feda ettik. sen ise onu bir güzelin kara benine bağışlıyorsun. şu hâline bak, üstelik de çulsuzun tekisin, bu ne cömertliktir?" diye çıkışır.

    bizim hâfız ellerini iki yana, hâlini gösterircesine, açarak:

    -"haklısınız sultanım çulsuzum, lakin bu sefil hâlde olmamın nedeni bu kadar cömert olmamdandır." der.

    hâfız'ın büyük hayranı olan timurlenk, cevap karşısında daha da mutlu olur. kimi rivayetlere göre 2 kimine göre 10 kese altın ile hâfız-ı şirâzi'yi ödüllendirir.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir