cullen belirtisi / Cullen bulgusu: belirtiler, nedenler, tedavi - Bilim -

Cullen Belirtisi

cullen belirtisi

Cullen bulgusu: belirtiler, nedenler, tedavi

Dr. Deniz Duman - Pankreatitin nedenleri ve belirtileri nelerdir?

İçerik

Cullen işareti Mor veya menekşe rengi olan ve karın orta kısmında, periumbilikal deride bulunabilen klinik bir semptomdur. Fizik muayenede g&#;r&#;lebilir, &#;zellikle ağrılı değildir ve karın boşluğundaki bir organdan kanamanın g&#;stergesidir.

G&#;bek b&#;lgesinde kan, karaciğerin yuvarlak bağına ulaştığında hematom oluşur ve bu organ g&#;bekle iletişim kurar. Bu belirti ciddi ve hayatı tehdit eden hastalıklarda ortaya &#;ıkar.

Hastanın kendini g&#;sterdiği en yaygın hastalık akut nekrotizan pankreatittir, ancak yalnızca pankreasın başı etkilendiğinde. R&#;pt&#;re ektopik gebeliği olan kadınlarda da mevcut olabilir. Bu t&#;r bir gebelikte embriyo genellikle rahim t&#;plerine yerleştirilir.


Cullen'ın işareti, benzer &#;zelliklere sahip bir başkası ile ilişkilidir; Grey Turner'ın işareti, karnın yanlarındaki cildin menekşe rengi rengidir.

Tanım ve patofizyoloji

Cullen işareti, ABD, Baltimore'daki John Hopkins Hastanesi'nde Kanadalı jinekolog Dr. Thomas S. Cullen tarafından tanımlanmıştır.

Cullen, profesyonel yaşamının &#;oğunu rahim kanseri ve ektopik gebelik araştırmalarına adadı. 'de 3 haftalık evrim ge&#;iren karın ağrısı bildiren 38 yaşındaki bir hastayı aldı.

Karın ağrısının başlamasından bir hafta sonra, bu b&#;lgede travma yaşamadan g&#;bek &#;evresinde mavimsi bir rengin g&#;r&#;nd&#;ğ&#;n&#; bildirdi.

Dr. Cullen, “Kırık Ektopik Gebelikte Yeni Bir İşaret” başlıklı makalesinde bunu ş&#;yle tanımladı: “Travma ile ilişkili olmayan umbilikusun mavimsi g&#;r&#;n&#;m&#;, para-uterin bir kitle ile birlikte, rahim dışı gebelik tanısını neredeyse kesin olarak tamamlar.”.


Bu yayından bu yana, g&#;bek boşluğundaki kanamayla ilişkili mor veya mavimsi renk değişikliği, etiyolojiye bakılmaksızın Cullen işareti olarak adlandırıldı.

Cullen bulgusu, karın i&#;i kanaması olan hastaların% 5'inden daha azında g&#;r&#;len nadir bir belirtidir. Ancak g&#;r&#;ld&#;ğ&#; durumlarda ciddi bir hastalığın g&#;stergesidir.

Başka bir kutan&#;z işaret olan Gray Turner işareti ile ilişkilidir. Bu durumda hematom karın yan kısmında, yanlarda bulunur ve retroperitoneal kanaması olan hastalarda, yani kanayan organın karnı &#;rten tabakanın arkasında bulunduğu durumlarda bulunur. .

Hem Gray Turner hem de Cullen belirtileri genellikle nekrotizan hemorajik pankreatit ile ilişkilidir, ancak birka&#; patolojide mevcut olabilirler; ve ikisini de aynı hastada bulmak &#;ok k&#;t&#; prognozdur.

Patofizyoloji

Cullen belirtisinin &#;zelliği olan mor veya mavimsi renk, karaciğerin orak bağına ulaşan karın i&#;ine kanama nedeniyle g&#;bek b&#;lgesinde g&#;r&#;l&#;r.


Bu yapı, fet&#;s&#;n g&#;bek damarının kalıntısı olan ve doğumdan sonra tamamen kapanan ve bu elemente yol a&#;an, karaciğerin yuvarlak bağları yoluyla g&#;bekle iletişim kurar.

Nekrotizan pankreatiti olan hastalarda, pankreasın &#;evresinde dokuyu bozan enzimleri i&#;eren ve kası umbilikusun deri altı h&#;cresel dokusuna ulaşana kadar n&#;fuz edebilen iltihaplı sıvı varlığı vardır.

&#;&#;r&#;kler i&#;in tipik olan mavimsi renk, normalde hemoglobin bozulduğunda oluşur.

İlişkili patolojiler

Akut pankreatit

Akut pankreatit, pankreas sindirim enzimlerinin abartılı aktivasyonunun bir sonucu olarak pankreasın iltihaplanmasıdır.

Esas olarak, safra kanalına yapışan taş veya taşların neden olduğu pankreas kanalı &#;ıkışının duodenuma tıkanması ile ilişkilidir.

Akut fazda, pankreatitli hasta, epigastriyumda bulunan ve zaman ge&#;tik&#;e karın ve sırt o seviyede alınan ağrıya işaret eder. Bu belirti şu şekilde tanımlanmaktadır: bant karın ağrısı ve tipik bir pankreatittir.

Akut pankreatitin komplikasyonlarından biri hemorajik nekrotizan pankreatittir. Akut pankreatit vakalarının% 10'unda g&#;r&#;l&#;r.

Sindirim enzimleri, tedaviye rağmen pankreas dokusunun kendi kendine sindirilmesi s&#;recini s&#;rd&#;rd&#;ğ&#;nde ortaya &#;ıkar ve pankreas y&#;zeyinde nekroza neden olur.

Şiddetli nekrozlu akut pankreatit vakaları, hastada diyabet dahil ciddi komplikasyonların oluşmasına neden olabilir. Vakaların% 30'unda pankreasın hemorajik nekrozu &#;l&#;mc&#;ld&#;r.

Hemorajik nekrotizan pankreatit genellikle pankreasın g&#;vdesi ve kuyruğunda bulunur, ancak o organın başına da ulaşabilir.

Nekroz, pankreasın baş b&#;lgesine ulaştığında, Cullen'ın işareti kanıtlanabilir. Deri belirtilerinin olduğu &#;oğu durumda, Gray Turner işareti g&#;r&#;l&#;r.

İki işaretin varlığı, t&#;m pankreas parankiminin tehlikeye girdiğini g&#;sterir. Bu durum hastaya şeker hastalığı ve hatta &#;l&#;m dahil ciddi sonu&#;lar getirebilir.

Pankreatit genellikle kendi kendini sınırlayan bir durumdur, bu, iyileşme kendiliğinden ger&#;ekleştiği i&#;in &#;zel tedavilere ihtiya&#; duymadığı anlamına gelir.

Sıvı dengesini izlemek i&#;in hastalar bir yoğun bakım &#;nitesine (YB&#;) yatırılmalıdır. Susuz kalmalı ve ağrıyı kontrol etmelidirler.

Tedavi nedene bağlıdır. Taşlar pankreas sıvısının oniki parmak bağırsağına ge&#;işini engellediğinde, taşları &#;ıkarmak ve bu sıvının normal seyrine devam etmesine izin vermek i&#;in invaziv bir prosed&#;r uygulanmalıdır.

Pankreasın sindirimdeki işinden dinlenebilmesi i&#;in damar yoluyla beslenme veya parenteral beslenme uygulaması endikedir.

Nekrotizan pankreatit durumunda, peri-pankreas apselerinin oluşumunu &#;nlemek i&#;in antibiyotikler endike olmalıdır.

&#;ok yaygın nekroz olduğunda veya b&#;y&#;k abdominal apseler oluştuğunda cerrahi drenaj se&#;ilir. Bu prosed&#;r, invaziv olmayan tekniklerin başarısız olduğu durumlar i&#;in ayrılmıştır.

Diğerleri

Diğer ilişkili patolojiler ektopik gebelik ve abdominal travmadır.

Tedavi

Cullen bulgusu b&#;yle bir patoloji değil, karın birincil hastalığının fiziksel kanıtıdır.

Morluk sertleşir, ağrırsa veya kontamine olursa, bu komplikasyonların her biri i&#;in uygun ila&#;lar uygulanmalıdır.

Jel veya krem ​​antikoag&#;lanlar, pıhtı &#;&#;zmeyi bitirmeye yardımcı olarak sertleşmeyi iyileştirebilir.

Ağrı durumunda hematom &#;ok geniş bir alanı kapladığında ortaya &#;ıkabilir. Aspirin ve diklofenak gibi steroid olmayan ağrı kesiciler genellikle ağrıyı iyileştirir.

En ciddi komplikasyon, hematomun bakteriler tarafından kontaminasyonudur. &#;&#;r&#;k alan ısındığında ve cilt &#;ok hassas olduğunda enfeksiyon olasılığı &#;ok y&#;ksektir.

Bu durumlarda, intraven&#;z antibiyotik uygulaması hemen başlatılmalı ve b&#;ylece sel&#;lit, apse ve hatta cilt nekrozu gibi diğer ilişkili patolojilerden ka&#;ınılmalıdır.

Referanslar

  1. Bendersky, V. A; Mallipeddi, M. K; Tembel hayvan; Pappas, T.N. (). Nekrotizan pankreatit: zorluklar ve &#;&#;z&#;mler. Klinik ve deneysel gastroenteroloji. Alındığı: seafoodplus.info
  2. Mookadam, F; Cikes, M. (). Klinik tıpta g&#;r&#;nt&#;ler. Cullen ve Turner’ın işaretleri. N. Engl. J. Med. Alındığı: seafoodplus.info
  3. Birnar&#;berl, C.G; RiBe, M; Kettner, M; Schnabel, A; Ramsthaler, F; Verhoff MA. (). Akut pankreatitte s&#;zde cilt belirtileri. Alındığı: seafoodplus.info

Gastrointestinal sistemik bulgular

Gastrointestinal sistemik bulgular

Gastrointestinal sistem hastalıklarında görülebilen sistemik bulgular

seafoodplus.info Dobrucalı

Gastrointestinal sistem hastalıklarında vücudun değişik bölgelerinde değişik semptomlar oluşabilir. Malnütrisyon ve vitamin eksikliklerinde görülen sistemik bulgular bunlara örnek olarak gösterilebilir. Gastrointestinal sistem hastalıkları immünolojik ve infeksiyöz etyolojiye sahip sistemik hastalıklarla birliktelik gösterebileceği gibi bir çok vakada aradaki ilişkinin sebebi belli değildir.

DERİ BULGULARI

İnflamatuar barsak hastalığı (IBH)
Crohn hastalığının seyrek görülen fakat hastalıkla direkt olarak tutuluma bağlı cilt bulguları dudaklarda şişme (Orofacial granulomatosis) ve perineal tutulumdur. Seyrek olarak vücudun değişik bölgelerinde (örneğin göbek gibi) Crohn hastalığın cilt tutulumuna bağlı granülomatöz lezyonlar görülebilir.
Pyoderma gangrenozum ülseratif kolitte (ÜK) Crohn hastalığında olduğundan daha sık görülür. Pyoderma gangrenozum genellikle bacaklarda oluşan,ülserleşebilen püstüler lezyonlarla karakterizedir. Tedavide oral steroidler kullanılır, bazı vakalarda ancak kolektomiden sonra lezyonlarda düzelme elde edilebilir.
Erythema nodozum (EN) Crohn hastalığında ÜK de olduğundan daha sık görülür ve sıklıkla artrit ve irit gibi diğer ekstraintestinal lezyonlarla birlikte bulunur. EN genellikle barsakdaki hastalığın tedavisi ile düzelir ancak bazı vakalarda sadece EN tedavisi için sistemik steroidlerin kullanılması gerekebilir.
Küçük damarların lökositoklastik vasküliti (small vessel leucocytoclastic vasculitis) seyrek görülen fakat ancak steroid veya gerekli olduğunda cyclophosphamide gibi immunsupresiv tedavi ile tedavi edilebilen bir cilt bulgusudur.
Yanak ve dudak mukozasında aftöz ülserasyonlar İBH da sık olarak görülür ve genellikle intestinal inflamasyonun şiddeti ile korelasyon gösterir. Tedavide lokal steroidler (steroidli ağız gargaraları ) tavsiye edilebilir.

Pankreatit
Akut hemorajik pankreatitte hemorajik asitin fasiyal aralıklardan sızması sonucunda lomber bölgelerde (Grey-Turner belirtisi) veya göbek çevresinde (Cullen belirtisi) ciltte ekimotik renk değişiklikleri oluşabilir. Kronik pankreatitte eritema nodozuma benziyen ağrılı deri lezyonları şeklinde olabilen pannikülitis görülebilir.

Gastrointestinal maligniteler
Mide , pankreas ve daha seyrek olarak kolon karsinomlarında, daha çok karın duvarında olmak üzere bir veya daha fazla sayıda deri metastazları görülebilir. Genellikle nodül şeklindedirler ve göbek bölgesinde izole bir nodül şeklinde olduğunda Sister Mary Joseph nodülü olarak adlandırılır.
Paraneoplazik cilt lezyonları Akantozis nigricans aksilla, el ve eklemlerin fleksör yüzlerinde oluşan pigmente cilt lezyonlarıdır. İnsülin direnci gibi selim hastalıklarda görülebileceği gibi özellikle mide, pankreas, kolon ve meme adenokarsinomları ile birlikte olabilir. Dermatomyozit, kolorektal kanser ve mide kanseri vakalarında %40 a varan oranlarda birlikte görülebilir. Göz kapakları ve ellerde heliotropik döküntü ile birlikte serum CPK seviyelerinde yükselme ve ekstremitelerde güçsüzlük diğer paraneoplazik bulgulardır. Daha seyrek görülebilen bir deri lezyonu da otozomal dominant özefagus kanserleri sendromunda el ve ayaklarda görülen hiperkeratozdur (Tylosis).

Herediter polipozis sendromları
Dudaklarda, dudak kenarlarında, ağız mukozasında, perianal bölge, avuç içleri ve ayak tabanı derisinde görülebilecek kahverengi renkli döküntüler, otozomal dominant geçiş gösteren ve intestinal hamartomların varlığı ile karakterize olan Peutz-Jeghers sendromunun klinik bulgularından biridir. Cowden sendromunda ise deri, müköz mebranlar, tiroid ve memede ortaya çıkabilen multipl hamartomlar gastrointestinal ve üriner sistemdeki hamartomatöz poliplerin varlığı ile birliktedir. Otozomal dominant geçiş gösterir ve meme, tiroid ve kolon karsinomu gelişme sıklığı artmıştır.

Çölyak hastalığı (Coeliac disease)
Özellikle eklemlerin ekstensör yüzlerinde,diz, kalça ve sırtta büllöz ve kaşıntılı cilt döküntüleri şeklinde görülen dermatitis herpetiformis çölyak hastalığının bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar ve bu hastalarda özellikle çinko eksikliği belirgindir.

bos

ÇOMAK PARMAK

Çomak parmak (clubbing) kalp ve akciğer hastalıklarının iyi bilinen bir klinik bulgusu olmakla birlikte kronik karaciğer hastalığı, inflamatuar barsak hastalığı ve malabsorpsiyon sendromları (Coeliac hastalığı, intestinal lenfoma vb.) gibi gastrointestinal sistem hastalıklarında da görülebilir.

bos

LOKOMOTOR SİSTEME AİT BULGULAR VE BAĞ DOKUSU HASTALIKLARI

İBH (ÜK ve Crohn) olan hastaların yaklaşık %20 sinde eklem problemleri görülebilmektedir. Vücuttaki herhangi bir eklem etkilenebilirse de en sık tutulan eklemler diz ve dirsek eklemleridir ve genellikle asimetrik tutulum görülür. Küçük eklemler ve sakroiliak eklemler de etkilenebilir. IBH ındaki artropatinin tedavisinde altta yatan hastalığın tedavi edilmesi genelde yeterli olursa da bazı vakalarda analjeziklerin kullanılması ve eklem içi steroid enjeksiyonların yapılması gerekebilir. IBS ile birlikte bulunan ankilozan spondilitin şiddeti alta yatan İBH nın aktivitesi ile ilişkili olmayabilir. Ankilozan spondilit kolit gelişmesinden önce ortaya çıkabilir ve genellikle proktokolektomiden sonra da düzelmez. Salazopyrin tedavisi yanında NSAİ ilaçlar ve fizyoterapi tedavide yardımcı olabilir.

Reaktif artrit
İshal sonrasında Reiter sendromu tipinde eklem,göz ve deri tutulumu ile birlikte olabilen bir klinik tablo görülebilir. Klasik olarak HLA-B27 pozitif bireylerde Salmonella enteriditis, yersinia enterocolitica, campylobacter jejuni ve shigella flexneri enfeksiyonlarına bağlı enterit sonrasında artrit (Post-enteric reactive arthtitis- PERA) oluşabilir. Cinsel yolla bulaşan ve üretrit ile birlikte olan formu (Reiter sendromu) daha çok genç erkeklerde görülmesine rağmen PERA erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülür. Artrit genellikle asimetrik olup diz, dirsek ve ayakların küçük eklemlerinde görülür. Spondilit ve sakroileit sık olarak görülür ve özellikle aşil tendonunu etkileyen entesopati (enthesiopathie) tipiktir. Sendrom genellikle birkaç ay içinde kendi kendine düzelme eğilimi gösterir ve bu süre zarfında hastaların çoğu NSAE ilaçlarla semptomatik tedaviye ihtiyaç duyarlar.

Çölyak hastalığı (Coeliac disease)
Osteomalasi ve osteoporoz gibi metabolik kemik hastalıkları çölyak hastalığında sık olarak görülür. Kas güçsüzlüğü görülebilir ve bazı hastalarda kalça, diz ve omuzları etkileyebilen seronegatif artrit bulunabilir. Glutensiz diyet genellikle bu semptomların geçmesini sağlar.
Otoimmun kronik aktif hepatit nondestrüktif gezici poliartritle birlikte olabilir. Artralji viral hepatitlerde sık rastlanan bir bulgudur. Primer biliyer siroz (PBS), Sjögren sendromu ve küçük eklemleri tutan artropati ile birlikte bulunabilir. Wilson hastalığı ve hemokromatozda kondrokalsinoz, osteokondrit ve patella osteomalasisi görülebilir.

bos

GÖZ BULGULARI

Anterior üveit (irit ve iridosiklit) ÜK de Crohn hastalığında olduğundan daha sık görülür. Bulanık görme, ağrı ve fotofobi iritin başlıca bulgularıdır ve İBH da genellikle iki taraflı tutulum görülür. Episkleritte göz ağrılı ve kızarık olup sklerada ağrılı kırmızı nodüller ortaya çıkar. Her iki durum da kendi kendine veya alta yatan İBH nın tedavisi ile düzelebilir. Atropinle pupilla dilatasyonu ve lokal steroidler tedavide yardımcıdır.
PERA li hastalarda anterior üveit ve konjonktivit görülebilir. PBS keratokonjonktivitis sicca ile birlikte bulunabilir. Kornea limbusunda bakır depolanması sonucunda oluşan Kayser-Fleischer halkası Wilson hatalığının klasik göz bulgusudur ve bazen senil kornea arkusu ile (Arcus senilis cornea) karışabilir.

bos

NÖROLOJİK BULGULAR

Wilson hastalığı
Wilson hastalığı hepatolentiküler dejenerasyon olarak ta bilinir. Globus pallidus ve putamen de daha belirgin olmak üzere bakır birikimi söz konusudur. Serebral korteks ve diğer bazal ganglion yapıları da etkilenebilir. Personalite değişklikleri, tremor, disartri, chorea, distoni, akinezi ve rigidite gibi ekstrapramidal semptomlar ve demans başlıca bulgulardır. Erken dönemde teşhis koyulduğunda D-penicillamin gibi bir bakır şelatörünün kullanılmasıyla nörolojik semptomların tamamen kontrol altına alınması mümkündür. Geç dönede teşhis koyulan vakalarda nörolojik anormallikler genellikle irreversibldir.

Paraneoplazik sendromlar
Gastrointestinal malinitesi olan hastalardaki nörolojik problemlerin en sık rastlanan sebebi metastatik yayılım olmakla birlikte sitokin üretimi veya immun cevaba bağlı olarak paraneoplazik nörolojik semptomlar da görülebilir. Demans, cerebellar dejenerasyon, optik nörit ve amyotrofik lateral skleroz (fasikülasyonlar ve spastisite birlikte olan alt motor nöron güçsüzlüğü) bulunabilir. Kolorektal karsinoma bu tür sendromlara yol açabilir, özefagus karsinomunda paraneoplazik periferal nöropati görülebilir.

Nörosistiserkoz (Neurocysticercosis)
Tenia solium un larva formu kas dokusuna ve merkezi sinir sistemine ulaşarak buralarda enkiste olabilir. Nörolojik bulgular kistlerin sayısı ve lokalizasyonuna bağlı olarak değişir. Epilepsi en sık görülen semptomdur, hidrosefali oluşabilir.

Botulism
Botulism, seafoodplus.infonum sporları içeren konserve gıdaların yenilmesinden sonra kranial ve otonom nöronların Clostridium botulinium nörotoksini ile oluşan akut , simetrik paralizi ile karakterizedir. Toksin ısıya dayanıksızdır ve normal pişirme işlemi ile inaktive olur. Toksin esas olarak kranial sinirleri etkiler ve nöromüsküler kavşakta, anatomik ganglionlarda ve parasempatik sinir uçlarında kolinerjik iletiyi bloke eder. Bulantı, kusma, ağız kuruluğu, bulanık görme başlıca öncü semptomlardır. Sıklıkla basit bir gastrointestinal rahatsızlık olarak geçiştirilmeye çalışılır fakat yutma güçlüğü, generalize kas güçsüzlüğü ve solunum güçlüğü ortaya çıktığında botulism akla gelmelidir.

bos

GENİTO-ÜRİNER SİSTEME AİT BULGULAR

Crohn hastalığında üriner sistem taş hastalığı, böbreklerde amiloid birikimi ve enterovezikal fistül oluşumu gibi üriner sistem bulguları görülebilir. ÜK de üriner sistem taş hastalığı ve böbreklerde amiloid birikimine rastlanabilir. Bu hastalarda sebebi bilinmemekle birlikte pyelonefrit görülme sıklığı da artmıştır. Crohn hastalığı olan kadınlarda kronik pelvik inflamasyon ve genital sisteme fistülizasyon fertilizasyonu etkileyebilir ve perianal ve vaginal tutulum nedeniyle cinsel birleşme güç hale gelebilir.

bos

SOLUNUM SİSTEMİNE AİT BULGULAR

Özofagus hastalıkları
Hiatus hernisi, özofagus atrezisi ve divertikülü olan hastalarda pron pozisyonunda özefagus veya mide içeriği aspire edilebilir. Hastalar tekrarlayan pulmoner enfeksiyonlar, öksürük ve wheezing şikayetleri ile başvurabilirler. Pnömoni, bronşiekteazi, kronik obstruktif akciğer hastalığı ve akciğer apsesi görülebilir.

Pankreatit
Akut pankreatit seyrinde plevral effüzyon, atelektazi, pnömoni ve akut solunum güçlüğü sendromu (ARDS) sıklıkla görülen komplikasyonlardır.
Inflamatuar barsak hastalığı (İBH)
ÜK de seyrek olarak pulmoner fibroz görülebilir. Tedavide kullanılan sulfosalazin öksürük,ateş,dispne,eozinofili ve akciğer grafisinde yama tarzında opasitelerin görülmesi ile karakterize bir alveolit oluşturabilir ve ilacın kesilmesi ile genellikle kendiliğinden düzelir.

bos

KARDİYAK BULGULAR
Eklem tutulumu olan inflamatuar barsak hastalıklı hastalarda aort kapağında yetersizlik olabilir ve bu durum muhtemelen HLA-B27 doku gurubu ile ilgilidir. Seyrek olarak myokardit, perikardit ve dilate kardiyomyopati görülebilir. Endokardit ve kalp kapaklarında kalınlaşma Whipple hastalığının klinik bulgularındandır. Salmonella typhinin sebep olduğu enterik veya tifoid ateş seyrinde ateş olmasına rağmen bradikardi görülmesi karakteristiktir ve salmonella enteritidis gibi diğer salmonella türleriyle de oluşabilir.

bos

BİRDEN FAZLA SİSTEMDE OLUŞAN BULGULARLA BİRLİKTE OLABİLEN GASTROİNTESTİNAL SİSTEM HASTALIKLARI

Whipple hastalığı
Whipple hastalığı Tropheryma whippelii nin sebep olduğu, malabsorbsiyonla giden bir hastalıktır. Deride pigmentasyonlar, lenfadenomegali, clubbing, endokardit, kalp kapaklarında kalınlaşma, plörezi, kronik öksürük ve daha çok büyük eklemleri etkileyen seronegatif artropati gibi sistemik bulgularla birliktedir. Nadir olarak kranial sinir tutulumu, myoklonus, menenjit ve ensefalopati gibi merkez sinir sistemi lezyonları görülebilir. Merkez sinir sistemi tutulumuna ait belirtiler depresyon, diziness, apati, epilepsi, hatırlama güçlüğü ve davranış bozukluğu gibi nonspesifik bulgular şeklinde olabilir.

Karsinoid tümörler ve karsinoid sendrom
Karsinoid tümörler nöroendokrin hücrelerden kaynaklanırlar ve serotonin ihtiva eder ve salgılarlar (Serotonine- 5-hyroxytryptamine veya 5-HT). Serotoninden başka histamin, substance-P, bradikinin, vasoaktif intestinal peptit (VİP), nöropeptit Y, gastrin ve ACTH de sentezleyebilir ve salgılayabilirler. Özellikle appendix, ince parsak, mide ve rektumda olmak üzere gastrointestinal sistemin herhangi bir bölümünde bulunabilir. Bronşlar, safra yolları, over ve testis gibi barsak dışı yerleşim gösterebilir. Gastrointestinal tümörlerin % sini oluşturur. Çoğunlukla benindir ancak bazen malign fenotip gelişebilir ve karaciğer metastazları görülebilir. Barsak karsinoidlerinde tümörden salgılanan amin ve hormonlar karaciğerde metabolize edildiğinden bu maddelere bağlı sistemik etkiler görülmez. Karaciğer metaztazı olan olgularda veya tümör ekstraintestinal organlardan kaynaklandığında aktif maddeler direkt olarak sistemik dolaşıma karışacağından karsinoid sendrom oluşur. Karsinoid tümörlerin ancak % ünde karsinoid sendrom oluşur. Flushing, sekretuar tipte diyare, dispne, wheezing, karın ağrısı, halsizlik, deri döküntüsü, pellegra ve kalp kapak hastalığı başlıca klinik bulguları oluşturur.Yüz ve vücudun üst kısımlarında flushing hastaların %80 inde görülür. Hastaların bir kısmında kalıcı telanjiektaziler oluşur. 5-HT nin aşırı sentezi nedeniyle tryptofanın tüketilmesi yine bu maddenin öncü madde olarak kullanıldığı nicotinamide sentezinin aksamasına ve pellegra oluşmasına sebep olur. Karsinoid sendromlu hastaların % ında endomyokardial fibrozis, kapaklarda kalınlaşma ve fonksiyon bozukluğu bulunur. Lezyonlar genellikle sağ kalpde bulunursa da akciğer metaztazı veya bronşial karsinom varlığında sol kalpte de lezyonlar oluşur. En sık triküspit ve pulmoner kapak tutulur. 24 saatlik idrarda 5-HT metaboliti olan 5-HIAA (5 hidroxyindole acetic acid) ölçülmesi ile tanı koyulabilir. Hastaların ancak yarısında primer odak saptanabilmektedir. Karsinoid tümörler diğer gastrointestinal tümörlerden daha yavaş büyüdüklerinden karaciğer metastazı geliştikten sonraki sürvi yıl kadardır. Karsinoid sendromlu hastalarda tedavi çoğunlukla palyatiftir. Bir somatostatin analoğu olan octreotid günde 2 veya 3 kez cilt altına enjekte edilerek kullanıldığında tümör hücrelerinden sekresyonu baskılayarak hastaların çoğunda semptomatik bir düzelme sağseafoodplus.info geliştirilen uzun etkili somatostatin analogları uygulama kolaylığı nedeniyle tercih edilebilir, (Lanreotide ,2 haftada bir İM enjeksiyon ve Sandostatin-LAR, 4 haftada bir İM).

Anorexia nervosa
Anorexia nervosa adolesan çağdaki genç kızlarda ve genç kadınlarda görülür ve marasmus benzeri belirgin kilo kaybına yol açar. Kadınların yaklaşık %4 ünü etkiler ve kadın erkek oranı dir. Amenore veya adet düzensizlikleri, periferik ödem, tüylenme, parotis glandlarında büyüme, hipotansiyon, bradikardi, normositik normokromik anemi, hiperkolestorelemi, osteoporozis, kardiyomyopati, kalpte ileti bozuklukları ve beyinde reversibl psödoatrofi anorexia nervosalı hastalarda görülebilen gastrointestinal sistem dışı klinik bulgulardır.

bos

KAYNAKLAR

1- Wilcox C.M. Gastrointestinal manifestations of AIDS. In: Clinical practice of Gastroenterology. Ed:Brandt LJ. Current Medicine Inc. Philadelphia, Vol:2, ,pp
2-Larson AM,Kowdley KV. Gastrointestinal tract and hepatobiliary involvement in systemic disease. In: Clinical practice of Gastroenterology. Ed:Brandt LJ. Current Medicine Inc. Philadelphia, Vol:2, ,pp
3-Systemic manifestations of digestive tract disease. In: Mosby&#;s color atlas and text of gastroenterology and liver disease. Eds:Aspinall RJ, Robinson SDT. Mosby Inc. Philadelphia, ,pp
4-Digestive tract manifestations of systemic disease. In: Mosby&#;s color atlas and text of gastroenterology and liver disease. Eds:Aspinall RJ, Robinson SDT. Mosby Inc. Philadelphia, ,pp
5- Kim DD, Ryan JC. Gastrointestinal manifestations of systemic disease. In:Gastrointestinal and liver disease Eds: Sleisenger M, Friedman LS. Saunders Inc. New York, ,pp
6-Mirowskki GW, Chuang TY. Oral and oral cutaneous manifestations of gastrointestianal diseases. In:Gastrointestinal and liver disease Eds: Sleisenger M, Friedman LS. Saunders Inc. New York, ,pp

Sorularınız için;
seafoodplus.info Dobrucalı

[email protected]

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir