denizlerin dalgasıyım hikayesi / Üç Fidan’a adanmış şarkılar

Denizlerin Dalgasıyım Hikayesi

denizlerin dalgasıyım hikayesi

Deniz'lerin Dalgasıyım

Deniz'lerin Dalgasıyım, yılında piyasaya sürülen bir Selda Bağcan albümü. Majör Müzik tarafından sunulan albüm, 16 şarkı barındırmaktadır.

Albümden, Yusuf Hayaloğlu'nun, içinde şiir okuduğu ve albüme adını veren Denizlerin Dalgasıyım ve Düşen Hep Yerde Mi Kalır şarkıları, Selda Bağcan hitleri arasına girmiştir.

16 şarkı, 1 anonim türküden, potpori kategorisine giren ve Alevilere ithafen söylenen Semah-Miraçlama-Tevhid'den, bir halaydan, Selda Bağcan'ın deyimiyle "düşen canlara" söylenen iki şarkıdan, bir şehit türküsünden, Erzincan depremine ithafen yakılan türküden, bir Kürtçe türküden, biri Aşık Mahzuni Şerif'e Ağıt olmak üzere, iki tane Aşık Emrah Mahzuni türküsünden, iki hit parçadan, bir Neşet Ertaş türküsünden, Batman'dan Diyarbakır'a tren yoluyla sevdiğini görmeye giden bir yolcunun, trenin arıza yapması sonucu duyduğu üzüntüyü bizlere anlatan bir şarkıdan, Memmed Araz'ın bestelenen bir şiirinden ve bir Hasan Genç bestesinden oluşmaktadır.

Albümde, albüme sesleriye katkı sağlayan Melike Demirağ'a, Banu Kırbağ'a, Kıvırcık Ali'ye, Mustafa Özarslan'a ve Yusuf Hayaloğlu'na bir teşekkür bulunmaktadır.

Denizlerin Dalgasıyım şarkısının, yılında idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına yazıldığı bilinmektedir.[kaynak belirtilmeli]

Albümdeki Düşen Hep Yerde Mi Kalır[1], Ah Yalan Dünya[2], Bulgurunan Tarhana[3], Denizlerin Dalgasıyım[4], Oğul[5] ve Semah - Miraçlama - Tevhid[6] şarkılarının her birinin klibi vardır.

"Batman'dan Diyarbekir'e" şarkısında, kartonette belirtilmemiş olan, şair Yılmaz Odabaşı'na ait "Batman Garı" şiirinden bir dörtlük bulunmaktadır.[7]

"Düşen Hep Yerde Mi Kalır?" hakkında telif davası[değiştir kaynağı değiştir]

  1. Düşen Hep Yerde Mi Kalır? (Söz ve Müzik: Tunay Bozyiğit)[12]
  2. Ay Işığı Yana Yana (Şiir: Nihat Behram - Müzik: Vedat Aktaş)[12]
  3. Selam Sana (Söz ve Müzik: Banu Kırbağ)[12]
  4. Ah Yalan Dünya (Söz ve Müzik: Neşet Ertaş)[12]
  5. Dünya İkimizin (Şiir: Memmed Araz - Beste: Aşık Elesger)[12]
  6. Duvarda Sazım (Söz ve Müzik: Hasan Genç)[12]
  7. Batman'dan Diyarbekir'e (Le Caney) (Söz ve Müzik: Ali Ekber Çallı)[12]
  8. Adıyaman Türküsü (Söz ve Müzik: Anonim)[12]
  9. Kahta Halayı (Söz ve Müzik: Anonim - Derleyen: Nurettin Rençber)[12]
  10. Bulgur'unan Tarhana (Söz ve Müzik: Aşık Emrah Mahsuni)[12]
  11. Denizlerin Dalgasıyım (Söz ve Müzik: Aşık Mehmet Özcan - Şiiri Okuyan: Yusuf Hayaloğlu)[12]
  12. Oğul (Söz ve Müzik: Aşık Mustafa Atıcı)[12]
  13. Gülüm Erzincan (Söz ve Müzik: Aşık Yaşar Tan)[12]
  14. Semah - Miraçlama - Tevhid (Söz ve Müzik: Anonim - Derleyen: Aşık Dertli Divani)[12]
  15. Eman Dilo (Söz ve Müzik: Anonim - Derleyen: Aşık Mihemed Şexo)[12]
  16. Mahsuni Şerif'e Ağıt (Söz ve Müzik: Aşık Emrah Mahsuni)[12]

Kaynakça[değiştir

&#;MAZİDEN ATİYE&#;


(Ekim tarihinde seafoodplus.info'de yayımlanmıştır.)

Hayatı boyunca durmaksızın türküler söylemiş, sesini verdiği her türküye bizi inandırmış hatta yeri gelmiş savunduğu davanın saflarında türküleriyle kitleleri peşinden sürüklemiş, en az sesi kadar babayani ve heybetli suretiyle de hafızalarımızda yer etmiş bir yaşayan efsaneydi Selda. İnsan böylesi bir &#;büyük&#;le nasıl konuşur, söze nereden başlar, ne derdi? Heyecandan ölsem yeriydi. Azıcık bir zamanım vardı ve ben Selda Bağcan&#;la o kısacık zaman zarfında röportaj yapmak zorundaydım.

Çocukluk günlerimin çimen kokulu, ılık bahar günlerinden, ilk gençliğimin hezeyanlar içerisindeki sarı sıcak yazlarına, oradan sarsak yirmili yaşlarımın kar kıyamet soğuk kışlarına dek kendimi bildim bileli bana eşlik etmiş, yol vermiş, yol göstermiş, kimi zaman dert, kimi zaman çare, bazen umut, bazen öfke olmuş şarkıların sahipleriyle birer birer tanışıyordum zamanı geldikçe. Ve her defasında aynı acemi, telaşlı, ürkek, saygılı, coşkulu, mütereddit, velhasıl-ı kelam alabildiğine alaca bulaca bir hissiyatla elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırıyor, iyi kötü cambazı olduğum kelimelere bile hükmedemez hale geliyordum. Profesyonelliğe zeval getirmenin bir manası yoktu. Bir cesaret tık tıkladım kapıyı. 

Güleç ve neşeli bir kadın buldum karşımda. Rahatladım haliyle. Yaşını bu camianın içinde almış her star kadar temkinliydi elbette. Daha en başta ondan bir üçüncü şahıs gibi bahsederken kullandığım &#;Selda&#; ismini (ki budur plak kapaklarında yazan) manidar bir vurguyla &#;Selda Bağcan&#; olarak düzeltti. Sonra da geçmişten bahsetmeyi pek sevmediğini, bugün de hala işine devam ettiğinin bilinmesini istediğini söyledi. Röportajın son cümlesi de bu olacaktı zaten; &#;Evet, ben de mazideyim ama atide olmayı tercih ederim!&#;

Başından aldım ya telkini, istesem de geçmişe pek dönemiyorum. Evet hala üretiyor, şarkı söylüyor, albüm yapıyor ama bu ülkenin müziğinde mihenk taşlarından biri olmuş artık. Yetmişli yıllarda elinde bir tek gitarı, alabildiğine naif ve nevi şahsına münhasır bir üslupla bambaşka bir renge boyadığı türküler, şimdilerde yeniyetmelerin eline &#;cover&#; olmakta. Ses rengi ve şarkı söyleme tekniği de ona keza, taklit edilmeye çalışılmakta aynı yeni yetme neslin insanın içine fenalıklar getiren, tahammülfersa genç türkücü kızları tarafından. 

&#;Nedir bu durum,&#; diye sorayazdım; &#;Benim yılları arasında söylediğim şarkı ve türkülerden oluşan &#;Türkülerimiz 1&#; albümü, neredeyse bir kaynak eser haline geldi. Kim albümüne türkü koymak istese, ondan istifade ediyor. İbrahim Tatlıses albüm yapacağı zaman benim albümlerimi aldırıyor. Mahzun Kırmızıgül&#;ün &#;Ayrılık&#;ını ilk duyduğumda &#;Tamam, benden çalışmış&#; dedim. Orada söylenmedik hiçbir türküm kalmadı. Ben söylenmelerini istiyorum tabi. &#;Ay niye söylediler,&#; diye dert etmiyorum. Türküler ne kadar söylenirse, o kadar çoğalırız.&#; diye yanıtladı beni.

Madem hoşnuttu bu durumdan, e ben de o eşsiz soruyu kendisine sormakta beis görmedim haliyle; &#;Sizi taklit edenler hakkında ne düşünüyorsunuz Selda Hanım?&#; &#;Bir dönem Ajda Pekkan ekolü vardı, sonra gençler Sezen Aksu&#;yu taklit etmeye başladı. Şimdilerde görüyorum ki benim de türevlerim var,&#; diye aldı sözü mutlu memnun. &#;Bu benim hoşuma gidiyor tabi. Kim mutlu olmaz ki böyle bir şeyden? Demek ki bu ülkede bu isimler müziğe bir şekilde damgasını vurmuşlar ki taklit edilebiliyorlar.&#;

Yakın bir tarihte çok alakasız bir televizyon kanalında Selda (Bağcan, yanlış olmasın) üzerine yapılmış enfes bir belgesel izlemiştim. Bütün müzik geçmişini, son derece güzel ayrıntılarla anlatan program, eski fotoğraflar, görüntüler ve elbette şarkılarla Selda&#;nın dünü ve bugününü ekrana getiriyordu. Memlekette henüz çok ama pek çok az sanatçıya nasip olabilmiş türden bir belgeseldi bu ve ciddi bir arşiv değeri taşıyordu. İki lafın arasına sıkıştırdım ve bu belgeselin DVD formatında piyasaya sürülmesi gerektiğini söyledim. Bilmem aklına yattı mı ? Ülkede bunu yapabilecek birkaç isimden biri Selda, ona şüphe yok. Saysam belki en fazla üç isim çıkar, Özdemir Erdoğan, İlhan İrem ve Selda. Diskografilerine sahip çıkıp, yıllar içerisinde farklı firmalarca yayınlanmış plaklarının yayın haklarını satın alan ve o şarkıları CD formatında bugünlere ulaştırabilen kaç kişi var ki? E haliyle de insan, popüler müzik tarihinin ilk belgesel müzik DVD&#;sini de yapsa yapsa Selda yapar diye düşünüyor, hele ki hazırda çekilmiş bir belgesel de varken.     

Yakın zamanda geçirdiği çok ciddi trafik kazasında mutlak bir ölümden dönmüştü Selda Bağcan. Ardından çıkardığı albümün adını &#;Ben Geldim&#; koyması da boşa değildi. &#;Albümde benim en sevdiğim şarkı &#;Anne Ben Geldim&#;di aslında. Ama o değil de, &#;Sivas&#;ın Yolları&#; çok beğenildi. Çünkü bir çok sempatik ve şirin bir halk türküsüydü. Yeni albüm de çok yakında çıkacak.&#; Bunları anlatırken sanki ikinci, bilemediniz üçüncü albümünü piyasaya çıkarmak üzere olan genç bir şarkıcı vardı karşımda. 

Hani bazılarının üzerine yıllardır bu işi yapıyor olmaktan mütevellit bir eskilik, bir eskimişlik çöker. Mükemmeliyetçi olduklarını iddia ederek ona buna burun kıvırırken hiçbir şey yapamaz hale gelir, kendileri için yapılabileceklerin de önünü keser, bu başarısızlıklarını da çok görmüş geçirmiş olmalarının bilmişliğiyle sarıp sarmalamaya çalışırlar. Dertleri güçleri yenilerden geri kalmamak, hem de en aşağı eski durdukları yerde durmaktır. Bir türlü de beceremezler ne çare. Onlar çok gözdeyken de Selda vardı oysa, şimdilerde debelenip dururlarken de Selda var. Hem de hiç düşmemiş bir çizginin peşinde, hiç kesilmemiş bir solukla. Selda&#;yla yüz yüze konuşunca farkına vardım bunun. Çok uzun bir serüveni ardında bırakmış, ama artık bugünde yaşayan, bugün nerede durduğunu, nerede olduğunu bilen, geçmişten aldığını bugüne dökebilen, bundan imtina etmeyen, bunu inkar etmeyen, her şeyden önce kendisiyle savaşmayan biri duruyordu karşımda. Bütün bunları onunla on dakika konuşarak bile anlayabiliyordunuz.

Kapıyı tık tıkladığım andaki heyecan çoktan gitmiş, yerini tatlı bir rehavete bırakmıştı. Handiyse röportajı unutmuş, profesyonelliği yine elden bırakmaya başlamıştım ki, durumun farkına varıp aklıma gelen en eşsiz soruyu patlatıverdim; &#;Sizin söylediğiniz şarkılar ve türküler, sadece birer şarkı ve türkü olmanın ötesinde politik birer kimliğe büründüler. Beylik deyimiyle kitleleri peşinden sürükledi söyledikleriniz. Neler hissediyorsunuz bugünlerden o günlere baktığınızda ?&#;  

Aynı soru içerisinde hem bir Reha Muhtar ambiyansı yaratıp, hem de kadıncağıza, zaten hoşlanmadığını en başında ifade ettiği asırlık çınar muamelesi yaptığımı fark ettiğimde soru ağızdan çıkmıştı bir kere. Allah&#;tan çok üstünde durmadan cevaba geçti; &#;İnsanlar kahvehanelerde benim şarkılarımı dinledikleri için itilip kakıldılar, mahpuslara düştüler. Sırf dinledikleri için. Böyle günler yaşadı bu ülke. Ama işte hep beraber yaşadık. Benim de başıma bir sürü şey geldi. Üç kere hapse girdim çıktım, dokuz yere yargılandım. Kimisi sivil, kimisi askeri mahkemeler tarafından. Yani bir gelgitler içerisinde geçti. Türkiye&#;de sanatçının kaderi bu.&#; İnsan birazcık olsun o acılı geçmişin izini sürmez, o iki kelimeye sığdırdığı üç hapis hikayesini dallandırıp budaklandırmaz, kendine kahramanlık payeleri çıkarmaz mı? Çıkarmadı işte. Hala gülümsüyordu. Gülümsemek ne kelime, gözlerinin içi gülüyordu.

Röportajdan bir yarım saat sonra devasa televizyon stüdyosunun ışık cümbüşünde, su rengi kostümünün içinde yine kollarını havaya kaldıra kaldıra şarkı söylüyordu Selda Bağcan. Salon alkış kıyametti. Benim o çekime sırf Selda&#;yı görmek için gelmiş onlarca insandan bir farkım vardı. Az önce Selda&#;yla yüz yüze konuşmuştum. Aralarında oturduğum seyircilerin bundan haberinin olmaması ne kötüydü. Çaresiz katıldım ben de hep bir ağızdan sahnede söylenen şarkıya eşlik eden kalabalığa; &#;Sivas&#;ın yollarına, çıkayım dağlarına, bırak ben beni vuram, ölüm gitmez zoruma vay!&#;      

Selda Bağcan&#;ın yeni albümü &#;Deniz&#;lerin Dalgasıyım&#; geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı. Bu albümde yine üzerinde yaşadığımız topraklara ait öyküler anlatıyor Selda bize. Kimi kez can yakıyor, kimi kez ağlatıyor, kimi kez her şeye rağmen umut vaat ediyor. O benzersiz sesin eşliğinde Adıyaman&#;dan, Erzincan&#;a, Batman&#;dan Diyarbakır&#;a dolaşıp duruyor, bir an durup Deniz&#;lere, Mahzuni&#;lere ve onların nezdinde kimi kez haksız kimi kez erken yitirdiğimiz nice &#;can&#;lara ağıt yakıyor, sonra kah semah, kah halay çekiyorsunuz

Bazı şeylerin üzerine söz söylenmez, onları sadece okumak, dinlemek ve anlamakla yetinmek gerekir. Bence Selda Bağcan&#;ın elinin ve sesinin değdiği her şey buna dahil. Çok özel ve çok önemli bir ismin her saniyesine bin emek verdiği her halinden belli bir çalışması daha bunca toz duman müzik gündeminin içinde ışıl ışıl parlıyor. Gözünüzü bile kırpmadan satın almanız için.

TEMMUZ - EKİM

Protest müziğin bir numaralı kadın sesi Selda Bağcan yeni albümüyle dinleyicisiyle hasret gideriyor. Albümün açılış parçası Düşen Hep Yerde mi Kalır: 'Sözleri o kadar güzeldi ki herkesi anlatıyor. Hepimizin düştüğü, belimizi doğrultup kalkamayacağımızı zannettiğimiz dönemler olmuştur. Benim hayatımda düşüp düşüp kalkmak defalarca oldu. Beni ifade ettiği gibi pek çok kimseyi de ifade edebilecek bir şarkı."



HATİCE TUNCER



İsyanın 33 yıldır dinmeyen sesi Selda Bağcan bu kez "Denizlerin Dalgasıyım" da geçmişten günümüze Türkiye'nin hikâyesini anlatıyor. Protest müziğin bir numaralı kadın sesi ve en önemli sanatçılarından biri olma özelliğini yıllardır kaybetmedi. "Ben halkımın kavgasıyım-Yarınların sevdasıyım Ben ölmedim ki" diye uzun bir ad taşıyan albümünde, düşüp yeniden ayağa kalkanlar, yoksullar, evlat acısı çekenler, depremin yıkımını yaşayanlar Selda'nın sesinde dile gelmiş.



KAZAYA İNAT



Unkapanı'nda İMÇ Blokları'nda sahibi olduğu Majör Müzik'teki sohbetimiz "Denizlerin Dalgasıyım" üzerineydi. yılında geçirdiği trafik kazasından sonra 'de "Ben Geldim" albümünü çıkaran Selda, kendisini yatağa düşüren kazaya inat iki yılı çok yoğun geçirdi. Albüm tanıtımı, konserler arasında koşuştururken yeni albüm çalışmalarını sürdürdü. Titiz bir çalışmayla sevenlerine sunduğu albümde yine acı, yine isyanla sesleniyor. Selda, Sedat Çakmak adlı bir dinleyicisinin "seafoodplus.infoagcan. net" adlı veb sitesine yazdığı "Senin yüzünü güler gördük ama sesin yine ağlıyor" sözlerinden çok etkilenmiş: "Duygulardır önemli olan. Ses herkeste var. Mutfağında şarkı söyleyen bir kadının da bazen çok güzel sesi olduğunu fark ederiz. Ben içe dönük, yay burcu insanıyım. Fırtınalar hep içimde yaşanır. Şair Nihat Behram geçen uğramıştı. 'Senin içinde fırtınalar kopuyor, saklıyorsun. Volkansın patlıyorsun' dedi. İçe kapanık olduğum için duygularımı şarkılara döküyorum. Fırtınalar hep içimde koptuğu için şarkılarda isyan olup patlıyor. Kimisi hikâyeyle, romanla ifade eder. Benim iç dünyamda yaşadıklarım sesimde isyana dönüşüyor. Ne kadar neşeli şarkı da söylesem o sözler acıklı çıkıyor ağzımdan."



DÜŞÜP DÜŞÜP KALKMAK



"Denizlerin Dalgasıyım" , söz ve müziğini Tunay Bozyiğit' in yazdığı "Düşen Hep Yerde mi Kalır" şarkısıyla başlıyor. Selda bestesi ve sözlerini çok beğendiği şarkıdan çok etkilenip kendi deyişiyle "Feryat figan" söylemiş: "Beni etkileyen sözdür, ondan sonra melodik yapı gelir. 'Düşen hep yerde mi kalır' sözünü günlük konuşmalarımızda da kullanırız. Sözleri o kadar güzeldi ki herkesi anlatıyor. Hepimizin düştüğü, belimizi doğrultup kalkamayacağımızı zannettiğimiz dönemler olmuştur. Benim hayatımda düşüp düşüp kalkmak defalarca oldu. Beni ifade ettiği gibi pek çok kimseyi de ifade edebilecek bir şarkı."



Nihat Behram'ın bilinen bir şiiri olan "Ay Işığı Yana Yana" Grup Sentez'den Vedat Aktaş' ın bir bestesi. Bağcan, Banu Kırbağ' ın F tipi cezaevlerini protesto için girdikleri ölüm orucunda yaşamını yitirenler için yazdığı "Selam Sana" yı albümüne alarak duyarlılığını bir kez daha gösteriyor. Âşık Mahzuni Şerif' in oğlu Emrah Mahzuni 'nin inceden inceye eleştiri yüklü "Bulgurunan Tarhana" eserine klip çeken Selda, albümün ikinci klibini Neşet Ertaş'ın "Ah Yalan Dünya" türküsüne çekecek.



AH YALAN DÜNYA



Bağcan, "Ah Yalan Dünya" nın, 'de büyük çıkış yaptığı yine bir Neşet Ertaş türküsü olan "Tatlı Dillim" kadar sevileceğine inanıyor. Azeri sanatçı Âşı k Elesger' in "Dünya İkimizin" inde değişik bir tını yakalayan Bağcan, Hasan Genç isimli besteciden aldığı "Duvarda Sazım" dan çok etkilenmiş. Bestelere ağırlık veren Selda Bağcan, Kâhta Halayı ve Âşık Dertli Divani' nin derlediği Semah-Miraçlama-Tevhit gibi anonim eserleri sesi ve yorumuyla yeniden yaratıyor. Bağcan, üçüncü klibini "Sivas'ın Yollarında" nın bestecisi Mehmet Özcan' ın eserine çekecek:



"Ben de o kuşağın insanıyım. O dönem Deniz'ler içerdeyken 'Mapushaneye Güneş Doğmuyor' u söylemiştim. 20 yaş civarındaydım. Oral Çalışlar' ın yazısından öğrendim. Deniz Gezmiş, cezaevininin berberinde benim plaklarımı dinlermiş. O zamanlar cezaevleri daha demokratik yönetilirmiş demek ki Ben 12 Eylül sonrası girdiğimde ne radyo ne gazete ne televizyon vardı. Deniz'le hiç tanışmadım ama halk arasında 'Deniz' in nişanlısı' olduğuma dair bir yakıştırma söylenti yayılmıştı. Bu şarkı Denizler'i anlatıyor. 'Dalga dalga bugüne geldik' demek istiyor."



"Gülüm Erzincan" , 39 bin kişinin öldüğü Erzincan depremini anlatıyor. Âşık Yaşar Tan' ın depreme karşın kentine küsmemiş, gurbette hasret çeken birinin ağzından yazdığı bir eser. Kürtçe bir anonim eser olan Eman Dilo' yu da seslendiren Bağcan, Emrah Mahzuni'nin babasına yazdığı ağıtla Âşık Mahzuni'ye saygısını bir kez daha dile getiriyor.



Bağcan, kliplerini döndürmek için bugüne kadar büyük paralar ödemesinden şikâyetçi değil. Hiç değilse, "oyunu kuralına göre oynayıp" parasını verip şarkılarının duyulmasını sağladığını düşünüyor: " yılında yasak kalktı ama 'de 'Yürüyorum Dikenler Üzerinde' çok satmıştı. Böyle bir beste olunca ekranda görünmenize gerek yok. Ama ben her yıl böyle bir beste nereden bulayım Yani koşullar eşit değil, hep negatiften başlamak durumundasınız."



ÇÜNKÜ O HEP YASAKTI



Bağcan hep acı dolu seslenmesini de kendini "kaybedenler" den hissetmesine bağlıyor: "Halkımız çok yoksul olduğu gibi ben de ömür boyu sıkıntı çektim. Hep yasak olduğum için herkesten daha fazla harcama yapmak zorunda kaldım. Niye Selda ötekilerden daha çok para harcadı? Çünkü o hep yasaktı. Üstelik harcamalarını yapacak, pahalı hediyeler alacak kimseleri de yoktu. Halkın çektiği sıkıntıları Selda da çekince halktan kopmuyor. Eskiden Kızıldere gibi daha slogan şarkılar söylerdim. O dönemde o şarkıları söylemeliydim. Şimdi Denizlerin Dalgasıyım o günleri anlatıp yarınların sevdasına ilerliyoruz. Üç nesil büyüttüm Babadan oğluna, anadan kızına geçtiyse söylediğim şarkılar, türküler, halktan kopmayışımla ilgilidir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.