depresyon heyet raporu / Danıştay raporsuz depresyonu mazeret saymadı

Depresyon Heyet Raporu

depresyon heyet raporu

Psikiyatri heyeti raporu: Psikolojisi bozuk değil

Haberin Devamı

‘Depresyonda olduğu söylenemez’

Mahkemeye sunulan raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi: “Dosyada kanıt olarak sürülebilecek gözlemler bu konuda kanıt niteliği taşımamakta olup neden sonuç ilişkisi kurmaya yeterli olmadığı; bu gözlemlerle maktulün depresyonda olduğu söylenemeyeceği; elindeki bir tutam saçın da intihar kanıtı olarak kabul edilemeyeceği, depresyon tanısının varlığı kabul edilse bile her olgunun intiharla yaşamına son vermediği, çok küçük bir bölümünün intihar ettiği, maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı; tüm ifadelerin birbiri ile uyumlu olduğu, aralarında tutarsızlık bulunmadığı, mesajdaki pencereden atlayan insan görüntüsü ile intihar niyeti arasından bir bağlantı olmadığı, yalnızca ruh halini yansıtan bir benzetme olarak kabul edilmesi gerekir.”

Haberin Devamı
Psikiyatri heyeti raporu: Psikolojisi bozuk değil

‘Kanıt sayılamaz’

Sanıklardan Aksu’nun duruşma sırasında Çet’in arkadaşına, “’Modum’ diyerek intihar videosu paylaşmış, bunlardan haberin var mı?” sözlerinin karşılığı da raporda kendine yer buldu. Bilirkişi raporunda, Çet’in, “modum bu” dediği paylaşım için, “bu mesajın intihar için kanıt sayılamayacağı, içinde bulunduğu ruh halini anlatmanın bir yolu olduğu düşünülmektedir” denildi. Çet’in ile yılları arasında Twitter’da annesine özlem içeren ve uykusuzluk probleminden bahsettiği tweet’lere ilişkin ise, bu ifadelerin intihara işaret etmediği, Facebook paylaşımlarında depresyon ya da intihar düşündürecek bulgu görülmediği vurgulandı.

‘İlacın başlangıç dozu’

Psikiyatri heyetince dosyada yer alan geçmiş tıbbi kayıtlara ilişkin bilgiler üzerinde yapılan incelemelere de yer verildi. Kayıtlara göre, 1 Haziran ile 7 Haziran tarihleri arasında İstanbul Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıfı Grubu Eğitim Araştırma Hastanesi’nde, Çet’in kazayla zehirlenme “kesin tanısı” ile tedavi edildiği bildirildi. Çet’e konulan tanı, yapılan uygulamalar tablonun zehirlenme olduğunu ve herhangi bir intihar girişimi olmadığı yönündeki tespitler yer aldı. Raporda, 28 Şubat ’te İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir nörolog tarafından yazılan reçetede verilen ilacın antidepresan olmakla birlikte nörologlar tarafından ağrı ya da benzeri nörolojik hastalıkların tedavisinde de kullanılabildiği, bu dozun bu ilacın başlangıç dozu olduğu ifade edildi.

Danıştay raporsuz depresyonu mazeret saymadı

Danıştay'dan 'depresyondayım' diyerek işe gitmeyen memurlara kötü haber geldi. Raporsuz 'depresyon' mazeret sayılmadı..

Kaynak: TAKVİM - Hazal ATEŞ

Danıştay raporsuz depresyonu mazeret saymadı

Abone Ol:

Medimagazin google abone ol

Çağın hastalıklarından olan depresyon, iş hayatını da olumsuz etkiliyor. Rapor almadan 'depresyondayım' diyerek işe gitmeyenler yandı. Öyle ki, B.K.'nın başına gelenler çok sayıda çalışana örnek olacak

İLK KARAR ÇALIŞAN LEHİNE
Depresyonda olan B.K., Ankara Numune Hastanesi'nde muayene olduktan sonra yaklaşık 3 hafta işe gitmedi. 20 gün sonra yeniden hastaneye giderek bir iç hastalıkları uzmanına muayene oldu ve "depresyon, anksiyete bozukluğu" tanısı ile psikiyatri muayenesine sevk edildi. Ardından da psikiyatriye muayene olarak, "depresyon" tanısı ile 5 günlük istirahat aldı. Ancak, bu sürede 20 gün hiç işe gitmediği için hakkında tutanak tutuldu. 10 gün kesintisiz işe gitmediğinden görevine son verildi. B.K konuyu yargıya taşıdı. Ankara 9. İdare Mahkemesi, hastalığın niteliğinden dolayı sağlık raporu olmasa da işe gitmediği tarihlere rastlayan sürenin mazeret olarak kabul edilebileceğini belirterek, davacı lehine karar verdi.

MAZERET OLARAK GÖRMEDİ
Ancak Danıştay, 'depresyonu' mazeret olarak görmedi. Verdiği kararda, memurun sağlık sorunlarını ortaya koyan sağlık raporu ya da tedavisinin sürdüğüne dair belgeyi kuruma iletmediğine dikkat çekilerek, "Depresyon tanısı göreve gelmediği tarihler için mazeret olarak görülemez" denildi. B.K'nin 'te açtığı dava 9 yıl sürdü. Danıştay, İdare Mahkemesi'nin verdiği kararı oy çokluğuyla bozdu.

TAZMİNAT HÜSRANI
20 gün işe gitmeyen B.K.'nın tazminat talebi de Danıştay'dan kabul görmedi. Danıştay, Sayılı Memur Yasası'na göre, sağlık raporu olmadığı için göreve son verme işleminin hukuka uygun olduğuna karar verdi.

HERKESİ VURUYOR
Son yıllarda depresyon vakaları hızla artıyor. Kadınların yüzde 20'sinde, erkeklerin yüzde 10'unda, ergenlerin de yüzde 5'inde depresyon görülüyor. Avrupa Depresyon Birliği anketi, iç karartıcı tabloyu gözler önüne serdi. Türkiye'nin de bulunduğu 7 ülkede yapılan anket, çalışan her 10 kişiden 1'inin depresyon nedeniyle işyerinden izin aldığını ortaya koydu.

 

danıştay

raporsuz

depresyonu

mazeret

saymadı

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Bu belirtiler, doğum sonrası depresyon işareti

İSTANBUL - Doğum sonrası psikiyatrik hastalık dendiğinde ilk akla gelen doğum sonrası depresyondur. Sıklığı % olarak bildirilmekle beraber, genel bazal sıklığının %10 olduğu kabul edilir.

Bulguları, doğum sonrasındaki ilk günlerde sıklıkla görülen  "Postpartum Blues ya da Lohusalık Hüznü"nden ayırt edilmesi güç olabilir. Postpartum Blues yeni doğum yapmış annelerin %'inde görülen normal sınırda olan bir üzüntü veya endişe hali, kolay ve sık ağlama, en yakınlarına sıkıca bağımlılık tablosu şeklinde ortaya çıkar. Bu durum genellikle en fazla 10 gün sürer ve belirtiler kendiliğinden yakınların sosyal desteği ve ilgisiyle kaybolur.

LOHUSALIK HÜZNÜ NEDİR?
Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü Dr. Gülçin Arı Sarılgan, Lohusalık Hüznü'ne sebeplerini anlattı:

"Kadında doğumla birlikte ani gelişen hormonal değişiklikler, doğum süreciyle ve bebekle ilgili endişeler ve annelik rolünün kadına getirdiği sorumlulukların farkındalığı sayılabilir. Daha nadir olarak  10 doğum yapan kadından birinde daha şiddetli bir depresyon tablosu gelişebilir. Doğum sonrası depresyon genellikle daha geç haftalar arası başlar ve en çok 1 yıl kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay ile 1 yıl arasında kendiliğinden düzelebilir. Annenin bebeğine karşı ilgisizliği veya hostil duyguları ön plandadır. Anne bebeğine yeterli bakımı vermemekten ve hatta bebeğine zarar vermekten korkabilir.

BİPOLAR BOZUKLUK - MANİK DEPRESİF HASTALIĞININ İLK ATAĞI
Ağır depresif belirtiler yanında intihar düşünceleri ya da girişimleri görülebilir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da etkileyecek Bipolar Bozukluk-Manik Depresif Hastalığın ilk atağı da olabilir. Bu nedenle PPD geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tarafından uzun süreli olarak izlenmelidir.

Bazı risk etmenlerini taşıyan kadınlarda doğum sonrası depresyonun daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu risk etmenleri kadının ya da eşinin işsizliği, sosyal desteğin yetersiz olması, evlilik sorunları, beklenmedik yaşamsal olaylar (ölüm, ayrılık gibi), planmamış gebelikler, multiparite, daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi, yüksek riskli gebelik yaşamış olması, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılardır.

Annenin ailesinde geçirilmiş "Doğum sonrası Depresyon" öyküsü de riski arttıran bir etmendir. Bir ya da daha fazla risk etkeni taşıyan kadınların doğum sonrası depresyon için taranması önerilmektedir. Tarama için en sık kullanılan yöntem Edinburgh Postpartum Depresyon Skalası'dır.

Biyolojik faktörler, gerek genetik gerekse hormonal yeni doğum yapmış olan kadının anksiyete eşiğinin düşmesine, günlük stres yaratan durumlarla daha zor baş etmesine sebep olmaktadır. Genetik etkenlerin üstünde durulmasının sebebi postpartum depresyon gelişen kadınların birinci derece akrabalarında mizaç bozukluğu oranının normal populasyona göre daha yüksek olmasıdır.

Hormonal sebepler incelendiğinde, bazı veriler östrojen hormonunun rolü olduğunu düşündürse de yapılan araştırmalar bunu desteklememiştir. Gebelik boyunca yüksek olan östrojen düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesinin postpartum depresyon ile ilgili olmadığı görülmüştür. Kortizol düzeyinin etkisini değerlendiren arştırmalarda da anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Bazı araştırmacılar, doğum sonrası geçici tiroid disfonksiyonunu PPD ile ilişkilendirmişlerdir. Depresif mizacın tiroid bozukluğu ile ilgili olabileceği düşünülmektedir.

PPD ele alındığında anne sütü ile beslemenin olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Anne sütü veren kadınlar, kendilerine ayıracak zamanlarının çok az oluşu, emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe zararı olacak endişesi duymaları gibi nedenlerle kolaylıkla negatif duygudurumuna girebilirler. Bunun yanında anne sütünün hızla kesilmesinin bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir. Misri ve Mark.'nın yaptığı bir çalışmada PPD'u olan ve anne sütü kesilen 51 kadından, %83'ünde depresyonun anne sütünün kesilmesinden sonra başladığını, 17'sinde ise depresyona bağlı olarak anne sütünün kesildiği, ayrıca depresyonun ağırlığının anne sütü ile besleme süresini anlamlı olarak etkilemediği gösterilmiştir. Doğum sonrası depresyon sık görülmesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır. Bu durumun başlıca nedenleri kadının negatif duyguları nedeniyle kendini yalnız hissetmesi veya kaygılarından utanması, rutin kontrol için çağrıldığı doğum sonrası seafoodplus.infoa kadar doktorla görüşme olanağı bulamamış ya da hangi bölüme başvuracağını bilememiş olması, yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi olabilir. Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebesibiyle PPD atlanabilir."

Sarılgan, ülkemizde PPD ile ilgili yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu söyledi.

Sağlık çalışanlarının bu hastalığa karşı duyarlı olması gerektiğini belirten Sarılgan, "Doğum sonrasında annenin uyku düzenini sağlamak konusunda anneye yardımcı birinin varlığı ile çoğunlukla annedeki kaygıları ve hüzün hali kendiliğinden kaybolur. Ancak bazen PPD'nin belirtilerinin şiddeti çoğalabilir, bu durumda annenin emzirmeyi bırakması önerilir ve antidepresan tedavi başlanır. Hasta yakın takibe alınır, eşine de durumu hakkında bilgi verilir. Destekleyici terapi uygulanır. Tablonun şiddetli olduğu bazı durumlarda psikiyatrik hospitalizasyon düşünülebilir. Depresyon çok şiddetli ise elektroşok tedavisi düşünülebilir. Eğer PPD erken dönemde ve yeterince tedavi edilmezse, yıllarca sürebilen tedavisi zor bir hale dönüşebilir" diye konuştu.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir