Burun kanamas pek çok insann hayat boyunca en az bir kez tecrübe ettii bir sorundur. Bu son derece rahatszlk veren sorunun ortaya çkmasn salayan çok sayda farkl neden vardr. Burun kanamas her zaman ar bir rahatszln habercisi olmamakla birlikte, baz çözümü zor rahatszlklarn balca belirtileri arasnda yer alr.
Burun kanamas ilk yardm yöntemleri herkes tarafndan bilinmesi gereken temel ilk yardm bilgileri arasnda yer alr. Bir burun kanamas vakasyla kar karya kalndnda ilk müdahaleyi salk çalanlarndan beklemek gerekir. Yaknlarda bir salk çalan bulunmuyorsa ilk yardm eitimi alm, sertifikal birinin olup olmad sorulmaldr. Eer yalnzsanz ve ilk yardm sertifikanz yoksa bu yazda bahsedilen yöntemleri dikkatlice uygulamaya çalp bir an önce doktora bavurmay denemelisiniz.
Burun Eti imesine 5 Bitkisel Tedavi
Burun Spreyi Orucu Bozar M?
Burun Kanamas Orucu Bozar M?
Bahar Alerjisine Ne yi Gelir?
Alerjik Kantya yi Gelen 9 Bitkisel Çözüm
Burun Tkanklna Ne yi Gelir? Evde Annda Etkili 6 Doal Çözüm
Burun Aknts Kesmek çin Ne Yapmal? Nasl Geçer? Bitkisel Çözüm
Evde Kendi Burun Spreyinizi Kolayca Hazrlayn! En Etkili 5 Doal Tarif
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Evet, burnumuz kanadığında çoğumuz gereksiz yere telaşlanıp korkarız. Oysa çoğu zaman korkacak/telaşlanacak bir durum yoktur. Burnumuzda biriken sertleşmiş yapılar, sert ve güçlü burun silmeler, kuru, rutubetsiz ortamlar ya da basit enfeksiyonlardır burnumuzu kanatan. Eğer “burun kanatan nedenler nelerdir?” diye merak ediyorsanız işte kısa bir özet
1. Buruna darbe almak: Küçük çocukların burun deliklerine yabancı cisim sokmaları ya da sokmaya çalışmaları sık rastlanan ve ebeveyni acile koşturan önemli bir burun kanaması nedenidir. Erişkinlerin de sık ve sert hareketlerle burun karıştırması benzer etkiyi yaratır. Kaza ya da kavga sonucu buruna alınan şiddetli bir darbe sonucu da burunda şiddetli bir kanama ve eğer kırık gelişirse şekil bozukluğu olabilir. Çok nadir olarak, burun kanaması kafatasında başka bir yere alınan darbeden kaynaklanır. Burun veya diğer yüz ameliyatlarından sonra da burun kanamasına rastlanabilir.
2. Ortam havasının kuruluğu: Kuru hava en çok rastlanan burun kanaması nedenleri arasındadır. Burun içini kaplayan mukoza adlı tabaka kurur, kanamaya ve enfeksiyona karşı duyarlı hale gelir. Çok soğuk havalarda da burun mukozasının kuruyup çatlaması sonucunda kişilerde burun kanaması görülebilir.
3. Sert ve güçlü burun silme: Tıkalı burnumuzu açıp rahatlamak için var gücümüzle sümkürmeye çalıştığımızda burun damarlarımızın çatlayıp kanamasına neden olabiliriz. Burun tıkanıklığı ne kadar rahatsız edici olursa olsun burnu fazla zorlamamakta fayda olduğunu hatırlatalım.
4. Burun kemiğinin eğri olması: Bu eğriliğin tıptaki adı “septum deviasyonu”dur. Burun deliklerini ayıran ince duvar olağan koşullarda ortada yer alır ve her iki burun boşluğunu eşit olarak birbirinden ayırır. Bazen bu duvar bir tarafa doğru eğik olabilir ve burun boşluklarından birinin daralmasına yol açar. Bu eğrilik yüzünden daralan tarafta hava akışı azalır, nefes almakta zorlanma ve burun kanaması gibi belirtiler görülebilir.
5. Enfeksiyonlar: Nezle, soğuk algınlığı veya gribal enfeksiyonlar, sinüzit benzeri daha ciddi enfeksiyonlar da kanamaya neden olabilir. Bu durum daha çok burun içini kaplayan mukozanın kurumasından ve kabuklanmasından kaynaklanır. Öksürük, aksırık ve biriken ifrazatı temizlemeye yönelik sümkürme gibi nedenlerden dolayı kabuk çatlar, yara olur, kanama yapar.
6. Kan basıncının yükselmesi: Yüksek tansiyonun belirtileri arasında burun kanaması da yer alır. Çoğu kez hiçbir belirti vermeyen yüksek tansiyon bazı kişilerde, özellikle de aniden hızla yükseldiğinde ciddi baş ağrısı, bulantı ve kusma hatta burun kanaması ile ortaya çıkabilir.
7. İlaçlar: Burun spreyleri de burun kanamasına neden olabilir. Kan inceltici, sulandırıcı ilaçlar ve aspirin de sorun yaratabilir. Endüstriyel ortamlarda kullanılan kimyasalların da burun kanamasına yol açtığı görülmüştür. Burun kanamanızın nedensiz olduğunu düşünmeden önce sık kullandığınız ilaçları veya kimyasalların yoğun olarak solunduğu bir ortamda bulunup bulunmadığınızı gözden geçirmenizi öneririz.
8. Kanama veya pıhtılaşma sorunu yaratan hastalıklar: Hemofili gibi kanın pıhtılaşmaması ile ilgili hastalıkları olan kişilerde, durup dururken burnun kanaması sık karşılaşılan bir durumdur. Pıhtılaşma ile ilgili sorunlarda, kanın pıhtılaşmasını sağlayan faktörlerde eksiklik vardır ve vücut kanamayı durduramaz. Yara kanamasının durmaması, uzun süreli kanamalar, ansızın ortaya çıkan kanamalar, nedensiz morluk oluşumu, iç kanamadan kaynaklanan eklem ağrısı ve şişmesi akla bir kanama-pıhtılaşma sorununu getirmeli ve zaman yitirmeden bir uzmanla görüşülmelidir. Yaşlı kişilerde, kanın pıhtılaşması daha uzun uzun sürebilir. Kan kaybını tolere edebilme kapasiteleri de düşük olduğundan daha dikkatli olmak gerekir.
9. Vitamin eksikliği: K vitamini kanın pıhtılaşmasına katkıda bulunan bir vitamindir. Eksikliğinde kanama-pıhtılaşma sorunları yaşanabilir. K vitamini eksikliği, diş etlerinde kanama, hemoroid (basur) kanamaları gibi sorunların yanı sıra burun kanamasına da neden olabilir. Yumurta sarısı, süt ürünleri, kırmızı et, marul, bamya, brokoli, kabak, lahana, ıspanak, yeşilbiber, muz, kivi, şeftali, çilekte ve pirinç K vitamini oranı yüksek besinlerdir.
Besin destekleri: Eğer kanama eğilimi olan biriyseniz kan sulandıran destekler bilinçsiz veya yanlış kullanıldıklarında (gingko özleri, ginseng) burun kanamasına yol açabiliyorlar.
UNUTMAYIN
Bademsiz olmaz!
Arginin son yılların popüler moleküllerinden biri. Kalp damar sağlığından cinsel performansa, kan şekeri ayarından insülin direncine, bellek sağlamlığından iltihabi süreçleri baskılamaya kadar pek çok alanda anahtar görevler üstlenen önemli bir madde. Arginin zenginliği bakımından da yer fıstığından sonra ikinci sırada. Tabiî ki başka marifetleri de var.
Örneğin mineral gücü çok fazla. Demiri, magnezyumu, kalsiyumu -özellikle kalsiyumu- çok yüksek. Vitamin yapısı da önemsenecek düzeyde. Biotin (saçlara ve tırnaklara bayram yaptırır), riboflavin ve E vitamininden oldukça zengin.
Önemli bir özelliği de şu: Badem aynı zamanda mükemmel bir bitkisel protein kaynağı. Ağırlığının yüzde 20’si protein. Bu dörtte bir su bardağı bademde gram kadar bitkisel proteinin varlığı anlamına geliyor. Bir yumurtada 6 gram hayvansal protein olduğu düşünülürse bademin protein değeri daha bir öne çıkıyor.
Son bir faydasını daha hatırlatalım: Bademin kabuğu (badem içini kaplayan kahverengi ince kabuk) polifenollerden, özellikle de resveratrolden zengin mi zengin. Bilindiği gibi resveratrol ve diğer polifenoller yaşlandırıcı/paslandırıcı serbest radikalleri yok edebilen en önemli doğal savaşçılar. Bu nedenle bademin dışındaki o ince kabuğu lütfen soyup atmayın ve bademi kavurarak polifenol içeriğini yok etmeyin.
AKLINIZDA OLSUN
Mangal keyfinin riski nasıl azaltılır?
Hafta sonları mangal keyfi yapmayı sevmeyen var mı? Ama biz sağlıkçılar (!) maalesef bu işinde keyfini kaçırdık. Bana gelince Ben hafta sonu dostlarla mangal sefası yapmanın sanıldığı kadar kötü bir alışkanlık olduğunu düşünmüyorum. Hatta temiz havada eğlenceli bir hafta sonu bahanesi oluşturduğu için faydalı olduğunu bile söyleyebilirim.
Mangal keyfinin eski tadının kalmamasının temel nedeni kızartılmış -yanmış- etin bazı sağlık sorunlarını tetiklediğinin anlaşılması. Oysa kırmızı et (veya tavuk) dikkatli pişirildiği ve makul ölçülerde yenildiği sürece son derece faydalı bir besin. Yeter ki yağlı kısımları mümkün olduğu kadar ayrılabilsin, tüketim sıklığı haftada ile sınırlanabilsin.
Mangal yaparken etin kömürleşmemesine, yanmamasına, özellikle alevle temas etmemesine de dikkat etmeniz gerekiyor. Yanmış et (özellikle kalın bağırsak kanseri yönünden) önemli bir sağlık riski oluşturuyor. Sıcak kömürlerin üzerine damlayan yağların neden olduğu dumanın içinde poliaromatik hidrokarbonlar ve kanserojen başka maddeler var.
Ayrıca “mangalda et” keyfi yaparken bol miktarda sebze tüketilmesi de önemli. Çünkü sebzedeki kanserojenler ve posa yapısı koruyucu bir etki sağlayabiliyor. Mangal yaparken kullandığınız ızgarayı her kullanımdan sonra yıkamayı ihmal etmemeniz de gerekiyor. Tavuk etinin yüzeyinin siyahlaşmadan pişirilmesi gerekiyor. Pişirilmiş her türlü etin siyahlaşmış bölgelerini temizlemeden yememeniz de daha doğru bir seçim.
BİR NOT
Trans yağı yüksek besinler hangileri?
Trans yağ özellikle hazır besinlerde daha fazla miktarda bulunuyor. Bu nedenle besin etiketlerini dikkatle okumak, trans yağ oranı düşük olanları ve tercihen bir porsiyonunda 1 gramdan daha az trans yağ içerenleri kullanmak gerekiyor. Sert margarinlerde trans yağ bulunması olasılığı artıyor.
İçinde pamuk çekirdeği yağı, Hindistan cevizi yağı, palmiye çekirdeği yağı –hurma yağı- bulunan fırın ve pastane ürünlerinden, kızartma ve panelerden de uzak durmak gerekiyor. Bu yağlar trans yağ değil ama en az trans yağlar kadar sağlıksız doymuş yağlar. Isıl işlemlerle daha çok trans yağ gelişebiliyor.
Bisküvi, çörek, kraker, cips, kızartılmış ve pane edilmiş tavuk, balık ve benzeri ürünler (tavuk kanadı kızartması, tavuk budu kızartması, kızartılmış ve pane edilmiş parça balıklar) trans yağdan zengin olabiliyor. Pizzalarda da yüksek miktarda trans yağ bulunabiliyor. Prensip olarak fırında ve buharda pişirilmiş yiyeceklerde, haşlama besinlerde trans yağ oranı düşüyor.
Kızartılmış yiyeceklerde özellikle yağda pane edilerek kızartıldıkları zaman trans yağ oranları artıyor.
#Sağlıklı Yaşam#OSMAN MFTOĞLU
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kore, akademik başarısı çok yüksek bir ülke… Uluslararası akademik başarıyı ölçen PISA sınavında her yıl başa güreşen ülkelerden. En son ’de yapılan sınavda 65 ülke arasında 5. oldu. İlk 7 sırayı Asya ülkeleri paylaştı. Başarılılar çünkü “çılgınca” çalışıyorlar!
Bu çalışkan öğrencilerden birinin ismi ise Ji… Ji, ortaokula gidiyordu ve ülkedeki öğrenciler arasında en başarılı %1’in içindeydi. Bu başarılı öğrenci yaşadığı bir olayın sonrasında hapse girdi çünkü Ji annesini öldürdü.
"NE PAHASINA OLURSA OLSUN BİR NUMARA OLMALISIN"
Ji’nin annesini öldürme nedeni ise oldukça ilginç. Küçük çocuk, annesini veli toplantısına gitmesin diye öldürdü çünkü annesinin en son sınavlarda aldığı düşük notları duymasından korkuyordu. Bu korkunun nedeni ise olayın vahametini ortaya koyuyor. Ji’nin annesi oğlu düşük not alınca onu dövüp yemek vermiyormuş.
Küçük çocuk annesini öldürdükten sonra sırrını sekiz ay boyunca sakladı. Her gün okula hiçbir şey yokmuş gibi gidip gelmeye devam etti. Komşulara annesinin şehri terk ettiğini söylüyordu. Cesedi kokmasın diye odasının kapısını sıkıca bantlamıştı. Hatta her şey normal görünsün diye arkadaşlarını ara sıra eve çorba içmeye davet ediyordu. Ta ki onlardan ayrı yaşayan babası bir gün eve gelip cesedi bulana kadar…
Ji, mahkemede hıçkıra hıçkıra ağlayarak suçunu itiraf etti. Mahkeme ilk başta 15 yıl hapis cezasına karar verdi. Sonra hafifletici sebeplerden cezayı 3,5 yıla indirdi.
Bu olay büyük bir tartışma başlattı: Suçlu kim? Halkın ve medyanın ortak görüşü asıl suçlunun Ji olmadığıydı. Suçlu, Ji’yi ve pek çok Koreli çocuğu çıldırtacak derecede boğan okul sistemiydi. Çocuğunu ne kadar yüksek not alırsa alsın daha da çalışmaya zorlayan “kaplan anne” birçoklarına göre kendi elleriyle kendi sonunu hazırlamıştı.
KORE'NİN "ÇILDIRTAN" BAŞARISI
Kore’de bir ara öğrenciler “psikopat” denecek düzeyde çalıştığı için hükümet ders çalışma yasağı bile getirmiş! Olumlu açıdan bakıldığında Asya ülkeleri çabanın performansı arttırdığına muhteşem bir örnek… Çalışkanlığın sonu kaçınılmaz başarı. Ancak bu çalışmanın sonuçları çok vahim…
Bu durumu en iyi anlatan şey tipik bir Kore okulunda ortaya çıkıyor. Kore’de öğrenciler sabah okula gelince ayakkabılarını sınıfın önünde çıkarıyorlar. Parmak arası terliklerini giyiyorlar. Ayakkabılar çıkınca çoraplar da meydana çıkıyor. Çocukların çoğu, renkli ve baskılı çorapları tercih ediyor. Okulda makyaj, küpe, uzun saç yasak. Dolayısıyla çocuğun kimliğini ortaya koyacak tek şey çorabının rengi ve baskısı. Çocuğa baskı ne kadar çoksa, çoraptaki baskı da o kadar çok!
Kore’de çocukların bazıları sınıfa yastıkla geliyor çünkü öğretmen ders anlatırken öğrencilerin yarısı uyukluyor! Dersin sonunda öğrenciler zil sesiyle uyanıyorlar.
10 dakikalık teneffüs, çocukların hayat belirtisi gösterdiği tek zaman dilimi! Birbirleriyle konuşuyorlar, eğleniyorlar, telefonlarından sosyal medyaya giriyorlar, oyunlar oynuyorlar: Çocukların robottan çocuğa dönüştükleri kısa bir “uyanış” dönemi!
BU ÇOCUKLAR NEDEN BU KADAR UYUYOR?
Kore eğitim sisteminde olağanüstü bir rekabet var. Öğrenciler liseden sonra aynı bizim üniversite sınavımız gibi yılda bir kez düzenlenen ulusal bir sınava giriyorlar. Bu sınav geleceklerini belirliyor. En yüksek puanı alanlar Kore’nin en prestijli birkaç üniversitesine girebiliyorlar ama bu çok zor! Sadece %2’si bu okullara girebiliyor.
Dolayısıyla liseden mezun olmadan önceki iki yılı tamamen sınava hazırlanmakla geçiriyorlar. Okul günü sonunda öğrenciler okuldan çıkıyorlar ama eve dönmüyorlar. Çıktıkları gibi başka bir okula gidiyorlar! Burada sınava hazırlanıyorlar. Bu okul da akşama doğru bitiyor. Sonra akşam yemeği yiyorlar.
Buradan çıkınca da eve dönmüyor Koreli çocuklar. Yemek bitince doğru yaja’ya! Yaja, öğretmen kontrolünde iki saatlik bir etüt çalışması. İnternet’te sınavla ilgili dersler izliyorlar. Gün içinde aldıkları notları tekrarlıyorlar. Saat 9’a kadar böyle devam ediyorlar.
Buradan çıkan öğrencilerin çoğu, hagwon adı verilen özel kurslara devam ediyor. Gecenin 11’ine kadar dersler devam ediyor. Ancak bundan sonra eve dönüp yatıyorlar. Sabah 8’de tekrar okul başlıyor.
Bu durum yaz tatillerinde de devam ediyor. Yazın kütüphanelerde çalışacak yer dahi bulunamıyor. Bu yüzden saati 4 Dolar’dan küçük, klimalı kütüphane odaları kiralıyorlarmış.
İşte Ji de bu sistemin içine doğmuş, ruhsal, duygusal ve fiziksel sağlığını yitiren birçok çocuktan biri… Koreli çocukların duygusal sağlığını inceleyen araştırmalar çocuklarda genel olarak akademik stres ve depresyonun yaygın olduğuna işaret ediyor.
BAŞKA BİR SİSTEM MÜMKÜN MÜ?
PISA’daki olağanüstü başarısı ve defalarca birinci olmasıyla dünyaca ün kazanan bir diğer ülke Finlandiya ama Kore’den farklı olarak Finlandiya’nınki sağlıklı bir başarı modeli…
Finlandiya’nın başarı sırrı ise rekabette değil. Tam tersi Fin sistemi işbirliği üzerine kurulu… Çocuklar çalışmayı seviyorlar. Hayatta başarı için çalışmayı önemli buluyorlar. Eğitimlerinin sorumluluğunu üstleniyorlar. Aileleri ve öğretmenleri de bu konuda onlara güveniyor. Aileler okula fazla karışmıyor.
Çocuklar çalışırken bir yandan kendilerine ve hobilerine de yeterince zaman ayırabiliyorlar. Yürüyen skorlar olarak değil kimlik sahibi bireyler olarak görülüyorlar. Finlandiya’daki eğitim sisteminde korku iklimi değil sevgi ve güven iklimi hakim.
İki sistemi de inceleyen uzmanlar çocukların kendilerine ve hobilerine daha çok vakit ayırması gerektiğini söylüyor. Çocukların sadece akademik başarıyı değil kişiliklerinin de desteklenmesini, geliştirilmesini öğütlüyorlar.