dilenciye zekat verilir mi / Risale Online - Soru Cevap - Her Dilenciye Para Vermek Doğru mu

Dilenciye Zekat Verilir Mi

dilenciye zekat verilir mi

DİLENCİYE PARA VERME

Öncelikle dilenme ‚Islâm nazarında çok kötü bir kazanç yoludur. Rasûlüllah Efendimiz (sav): "Kişi ister, ister.. nihayet kıyamet gününe yüzünde bir parçacık et yokken gelir", "Ihtiyacı yokken dilenen, ateş topluyor demektir"(E1-Hindî, VI/; Ibn Hacer, Bulug`1-Meram, (Serhi) N/) buyururlar. Kur`ân-ı Kerim; iffetlerinden ötürü ihtiyaçsız sanılan, insanlardan israrla istemeyen fukarayı över ve verilecek olanların onlar olduğunu bildirir. (K. Bakara (2) ) Dilenmenin kötülügü konusunda ayrıca çok ve açık hadisler mevcuttur. (bk. el-Hindî, agk.)

Ancak bazı Kur`ân ayetlerine, Rasûlüllah (sav)`in fiiline ve sözlerine baktığımızda dilenene verilmemesini ve onun reddedilmesini değil, aksinin olması gerektiğini görürüz: Kur`ân`da iyıliğe (birre) ulaşma yolları sayılırken, akraba, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlarla beraber dilenenlere de malı gönül hoşnutlugu ile vermekten söz edilir. (K. Bakara (2) ) Aynı ayette arkasından zekât da zikredildiğine göre, onlara verilen zekâtın dışında bir verme olacaktır. Ayrıca iki ayette daha takva ehli ve cennet ikramına lâyık insanların özellikleri sayılırken "onlar ki, mallarında dilencinin ve mahrumun bir hakkıvardır" ifadesi kullanılır. (bk. K. Zâriyât, (51) 19; Me`câric, (70) 25) Demek ki, hakikaten mahrum olana da, mahrum olup olmadığı bilinmeyen dilenciye de vermek gerekir.

Ayrıca Kur`ân`da: "Isteyeni (dilenciyi) de azarlama" diye bir ayet daha vardır. (K. Duhâ 10) Gerçi bunu "dilenen" değil de "soran", yani dini öğrenmek için soru soran şeklinde anlayanlar da olmuştur. (bk. Kurtubî XX/)

Ama ilk akla gelen mânâ dilenendir ve bunda diğer mânâ bulunsa dahi dilenci mânâsını da içermediğine dair hiçbir işaret yoktur.

Rasûlüllah Efendimiz fiili hayatı boyunca kendisinden kibarca isteyenlere verdiği gibi, kabaca isteyenleri de boş çevirmemiş ve "bunlar ya çirkin sözlerle benden mal istemek ya da beni cimri göstermek arasında beni muhayyer bıraktılar. Ben cimri değilim" buyurarak onlara da vermiştir.(bk. Müslim, Zekât, (Davudoğlu V/ vd.)),

Efendimizin sözlerinden anlaşılan da budur: "Sizden biriniz (kendisinden) dileneni boş çevirmesin ve istediğinde vermemezlik etmesin, hatta kolunda iki altın bilezik görse dahi"(Kurtubî, XX/), "Eğer miskin (dilenciler) yalan söylemiyor olsalardı, onları boş çeviren iflah olmazdı".(E1-Hindî, VI/) "Dilenciyi az (da olsa) bir şeyle ya da güzellikle geri çevirin. Çünkü insan ve cin olmayan (melek) size uğrayıp Allah (cc)`in bahşettiği nimetler konusunda nasıl davrandığınıza bakıyor olabilirler".(Kurtubi, agek.; Benzer hadis için bk. el-Hindî, VI/ (5) E1-Hindî, VI/) "Kimden Allah (cc) için diye istenir de verirse ona yetmiş hasene yazılır".(5) "Allah (cc) için, deyip dilenen mel`undur, Allah (cc) için diyerek dileneni boş çeviren de melundur, yeterki bir kötülük istemiş olmasın", "Allah (cc) için diye, sadece cennet istenir".(E1-Hindî, VI/) Bu hadislerin sihhat derecelerini tek tek araştırmış değiliz. Ancak çok ve aynı anlamda oluşları aksi yönde de bir hadisin bulunmayışı dilencilere de vermenin uygun olduğunu gösterir.

Ibrahim b. Edhem: "Dilenciler ne iyi adamlardır; ahirete bizim için azık taşıyorlar" demiş. Ibrahim en-Nehâi de: "Dilenci ahiretin postacısıdır. Kapınıza kadar gelir ve yakınlarınıza bir şey göndermek istiyor musunuz? diye sorar" dermiş. (Kurtubî, XX/)

Ancak kişi yollarda oturup herkese el uzatanlara birşey vermek zorunda değildir. Bizzat kendisinden dilenen olur ve "Allah (cc) için, Allah (cc) rızası için" diye dilenirse ona az da olsa bir şey vermeli ve öyle diyerek dilenmesinin çok kötü olduğunu ona uygun bir dille anlatmalıdır. Cami içlerinde dilenenlere ise bir şey vermemesi -Allah`u a`lem- daha uygun olur. Çünkü böylece bir bidatin önüne geçmiş olur. Ihtiyacı olmadığı halde dilenmeyi bir meslek haline getirdiğini bildiği kişilere de -bizzat kendisinden istemedikçe- vermemesi daha uygundur. Ama her halûkârda dilenciyi azarlamamak bir Allah emridir. Dilenciye hem verip, hem de onu inciten bir davranışta bulunmaktansa güzel bir sözle onu savmak da Allah (cc) emridir.(bk. K. Bakara (2) )

İslam'da insanlara yardımda bulunmak çok büyük bir sevap ve Allah'ın rızasını kazanmaya vesiledir. Fakat insanlara yardım ederken yardımlarımızın doğru yerlere ve doğru ellere bırakıldığından azçok emin olmalıyız. Dilenciliği meslek edinmiş kimselere yardımda bulunmanızı tavsiye etmiyoruz. Çünkü bunlar çalışmayı ve gayret etmeyi rızıklarının peşinde koşmayı terkettikleri için mesul olmakta ve günaha girmektedirler. Bizler de bunlara yardım ederek toplumda daha çok dilencinin türemesine destek oluyoruz. Belediyelerin yaptıkları incelemelerde birçok dilencinin banka hesaplarında büyük paralara sahip oldukları hatta bir çoğunun memurlardan daha çok para kazandıkları tespit edilmiştir. Bizler bu tarz dilencilik mesleğinin oluşumuna destek olmayalım.  Ancak hakikaten durumunu bildiğimiz kişilere muhtaç olduklarını düşünerek yardımda bulunmalıyız.  

Dilencilik ise örfümüzde istemeyi-dilenmeyi meslek edinmiş, eli kolu ayağı tuttuğu halde insanların sırtından geçinmeyi adet edinen insanlar için kullanılan bir tabir olmuştur. Hadislerde yasaklanan dilencilik ve istemek budur. Hatta bu gün birçok çete ve yasadışı gruplar belirli bölgelere tabiri caiz ise kadrolu dilencileri yerleştirip onların sırtından para kazanmaktadırlar. İnsanlar onlara para verdikçe bu çeteler de birçok insanı dilenciliğe zorlayarak onları köşe başlarına oturtup, dükkan dükkan dolaştırarak para toplamalarını istemektedirler. Mümin bu noktadan ferasetli olmalıdır. 

“Kendilerini Allah yoluna adadıklarından seyahat ve ticarete imkân bulamayan yoksullara verin. Yoksulluklarını gizli tuttukları için bilmeyen onları zengin sanır. Kendilerini simalarından tanırsın. Onlar insanlara asla el açmazlar. Hayır için yaptığınız her harcamayı Allah hakkıyla bilmektedir. (Bakara, )

Onları bir daha gelmeyin diye kovmak uygun düşmez.

 

Daha geniş bilgi için aşağıya bakmanızı tavsiye ediyoruz.

“Dilenmek ancak şu üç sebeple helal olur: Borçluluk, yoksulluk, kan bedeli ödeyecek olmak.” "Bu hallerin dışında dilenmek haramdır." (Buhari, Zekât, ,Buhari, Zekat 25; Tefsiru süre)

“Az olsun, çok olsun, mal biriktirmek için dilenen kimse kor ateş dileniyor demektir.” (Müslim, Zekât,

Miskin, dilenen ve bir iki hurma, biri iki lokma yiyecek alıp giden kimse değildir. Miskin, (ihtiyaç sahibi olduğu halde dilenmeyip) iffetiyle yaşayandır.” (Buhari, Zekât, )

Bazı hadislerde kastedilen "dilenmekten ve istemek" ten kasıt insanlardan birşeyler istemek ve onlardan talepte bulunmaktır. Yoksa dilencilik demek değildir. Yani herhangi bir ihtiyacı olduğu halde istemekten çekinip utanan ve sıkılan insanları kastetmektedir. Bu kişiler de asla "istemeyi" adet haline getirmezler. Asıl muhtaç ve fakir kimseler bunlardır.

Peygamberimiz bu dünyada yüzsüzlük ederek dilenen kişilerin mahşerde yüz etleri soyulmuş olarak Allah’ın huzuruna çıkacaklarını bildirmiştir.  (Buhârî, “Zekât”, 52; Müslim, “Zekât”, , )
Yoksul (miskin) bir iki hurma veya birkaç lokma ile baştan savılan kişi değildir; asıl yoksul müstağni davranan (müteaffif) kimsedir. İsterseniz, «Onlar insanlardan ısrarla istemezler» âyetini okuyunuz” (Müslim, “Zekât”, )

Enes b. Malik’den rivayete göre bir gün Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) huzurunda Ensar‘dan birisi gelerek bir şey istedi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: “Evinde bir şey var mıdır?” diye sual etti.

O adam: “Evet, Ey Allah’ın Resulü! Bir çulumuz var, bir kısmını altımıza seriyoruz, bir kısmıyla da örtünüyoruz. Bir de su kabımız var, onunla da su içiyoruz” diye cevap verdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Öyleyse hemen kalk, çul ve su kabının her ikisini de al, bana getir” dedi. O kişi gitti, her ikisini de getirdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), çul ile su kabını eline aldı, yanındakilere göstererek: “Şu iki eşyayı satın alacak kimse var mı?” dedi. Cemaatten bir zat: “Ben her ikisine bir dirhem veririm.” dedi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki ya da üç defa: “Bir dirhemden fazla veren yok mu?” diyerek sözünü tekrarladı. Daha sonra başka biri: “Ben iki dirheme alırım” dedi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çulu ve su kabını o zata sattı.

İki dirhemi aldı, Ensardan olan o kişiye verdi ve şöyle buyurdu: “Bu paranın bir dirhemiyle yiyecek bir şeyler al, ailene bırak; bir dirhemiyle de bir balta al, bana getir.” O adam gitti, bir balta aldı, geldi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) baltaya kendi eliyle bir sap taktı. Sonra da o adama vererek şöyle buyurdu: “Al bunu git odun kes, topla, sat. Seni on beş gün görmeyeceğim. (Ebu Dâvut, kitabu’z-zekât bab: ma tecüzü fihi el-mesele)

 

Ayrıca bakınız.

seafoodplus.info

seafoodplus.info


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir