dinden çıkma vesvesesi / Kişiyi dinden çıkaran nedir? - YENİ ASYA

Dinden Çıkma Vesvesesi

dinden çıkma vesvesesi

Sual: Kâfirlere cehennem azabı ebedî midir?

Cevab: Allahü teâlâ va’dinden (af ve ihsan vaadinden) dönmez; ama vaîdinden (azap tehdidinden) dönebilir. Cehennemin ebedîliği ve devamlılığı hususunda sekiz görüş vardır (Tefsir-i Kurtubî, Hud suresi âyet-i kerime):
1-Oraya giren oradan bir daha ebediyyen çıkmayacaktır. Bu Hâricîlerle Mutezile’nin görüşüdür.
2-Oraya girenler, orada azab görecekler, sonra tabiatları değişecek ve kendilerinin nârî (ateş gibi) bir tabiatları kalacaktır. Tabiatları ile cehennemin tabiatı arasındaki muvafakat (uygunluk) dolayısıyla cehennemden lezzet dahi alacaklardır. Bu ise İbnü’l-Arabî et-Taî’nin görüşüdür.
3-Cehennem ehli orada belli bir süre azab görecekler, sonra oradan çıkacaklar. Onların arkasından başka bir kavim oraya girecektir. Bu ise Yahudîlerin Hazret-i Peygamber aleyhisselâmdan naklettikleri bir görüştür. O da bu kanaati yalanlamıştır: “Onlar bir de: ‘Sayılı günler dışında bize ateş asla dokunmaz’ dediler. De ki: ‘Buna dair Allah’tan bir ahid mi aldınız? Allah asla ahdinden dönmez, yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? Hayır, kim kötülük işler ve günahı kendisini çepeçevre kuşatırsa onlar cehennemliklerdir, orada ebedi kalıcıdırlar.” (Bakara, )
4-Cehennemlikler oradan çıkacaklar ve o da içinde hiçbir şey olmaksızın, olduğu halde kalacaktır.
5- Hâdis (sonradan yaratılmış) olduğundan, kendi kendisine yok olacaktır. Sonradan hâdis olduğu sâbit olan bir şeyin bâki kalması imkânsızdır. Bu ise Cehmiyye’nin görüşüdür. Bu hususta cennet ile cehennem arasında da ona göre bir fark yoktur.
6-Cehennem ehlinin hareketleri son bulacak ve onlar hiçbir acı duymayan, cansız varlıklara dönüşeceklerdir. Bu da Ebu’l-Huzeyl el-Allâf’ın görüşüdür.
7-Allahü teâlâ, sünnette vârid olduğu üzere, oradan dilediği kimseleri çıkartır, sonra da dilediği kadar bir müddet varlığını devam ettirir. Sonra da yok eder, çünkü O, cehennem için son bulacağı bir müddet takdir etmiştir.
8-Allahü teâlâ oradan sünnette vârid olduğu üzere dilediği kimseleri çıkartır. Orada kâfirler ise, Tahâvî’nin dediği şekilde, sonu gelmeyecek ve ebedi olmak üzere kalacaklardır.
Bu son iki görüş dışındaki görüşler bâtıldır.
Ehl-i sünnet’in benimsediği bu iki görüşün delilleri şöyledir: Birinci görüşü benimseyenlerin delillerinin bazıları şunlardır: Allahü teâlâ mealen şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın dilediği müstesnâ olmak üzere içinde ebedi kalıcılar olarak ateş sizin barınağınızdır. Şüphesiz Rabbin hikmeti sonsuz olandır, herşeyi bilendir.” (En’âm, ); “Bedbaht olanlar ateştedirler. Onlar orada yüksek hırıltılarla ve inleyerek solurlar. Onlar gökler ve yer ayakta durdukça, orada ebediyyen kalıcıdırlar, Rabbinin dilediği kadarı müstesnâ. Şüphesiz Rabbin dilediğini yapandır.” (Hud, ) Bu emirlerde sözü edilen iki istisnâdan sonra cennetlikler için sözü edilen istisna yapılmamıştır. O da Allahü teâlânın: “Bu arkası kesilmeyen bir bağıştır.” (Hud, ) emridir. Allahü teâlânın “Sonsuz devirler boyunca, içinde kalacaklar.” (Nebe, 23) emri de bu görüşlerine delil gösterilmiştir. İşte bu görüş, yani cehennemin sonunun geleceği, cennetin ebedi olacağı görüşü Hazret-i Ömer, İbni Mes’ud, Ebu Hureyre, Ebu Said ve başkalarından da nakledilmiştir.
Abd bin Humeyd meşhur tefsirinde senedini kaydederek Ömer radıyallahu anhın şöyle dediğini zikretmektedir: “Eğer cehennemliklerin, cehennemde kalacakları müddet alic denilen yerin kum taneleri kadar dahi olsa mutlaka o vakit gelip, bitecek ve onlar oradan çıkacaklardır.” Abd bin Humeyd bunu Allahü teâlânın: “Sonsuz devirler boyunca içinde kalacaklar” (Nebe, 23) âyet-i kerimesini tefsir ederken zikretmektedir.
Yine bu görüşün sahipleri derler ki: Cehennem ateşi O’nun gazabının bir gereğidir, cennet de rahmetinin bir gereğidir. Peygamber aleyhisselâm da şöyle buyurmuştur: "Allahü teâlâ mahlûkatı yaratmayı takdir buyurunca Arş’ın üzerinde nezdinde bulunan bir kitaba şunu yazdı: Benim rahmetim gazabımı geçmiştir." Bu hadisi Buharî, Sahih’inde Ebu Hureyre’den gelen bir senetle rivayet etmiştir.
Yine derler ki: Allahü teâlâ azab hakkında onun: “Büyük bir günün azabı” (En’âm, 15), “Can yakıcı” (Hud, 26) ve “Akîm (merhamet olunmayacak)” (Hacc, 55) diye vasıflandırmaktadır. Tek bir yerde ise ihsan edeceği nimetlerin bir günün nimetleri olduğunu bildirmemiştir. Yine Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ben kimi dilersem, onu azabıma uğratırım. Rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır.” (A’raf, ) Yine Allahü teâlâ bizlere meleklerin şu sözlerini nakletmektedir: “Rabbimiz, rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır.” (Mü’min, 7)
O halde (derler) O’nun rahmetinin bu azab görenleri de kuşatması kaçınılmaz bir şeydir. Eğer sonu gelmeyecek bir vakte kadar azabda kalacak olurlarsa, rahmeti onları kuşatmış olmaz. Sahih hadiste de kıyamet günü ellibin yıl ile takdir edilmiştir (Müslim, Ebû Dâvûd, Nesaî). Orada azab göreceklerin azabda kalacakları süre ise günahlarına göre olacaktır. Ahkemu’l-hâkimîn ve erhamu’r-rahimîn olan Allahü teâlâ’nın ebedî, sonu gelmeyecek, bitip tükenmeyecek bir şekilde azablandıracağı bir takım mahlûkları yaratmak, hikmet ve rahmetine sığmaz. Kendilerine ebedî olarak nimetler ihsan edeceği ve sonu gelmez lütuflarda bulunacağı mahlûklar yaratması ise hikmetin bir icabıdır. İhsan bizâtihi istenen bir şeydir. İntikam ise ârizî bir sebeb dolayısıyla istenir.
Yine bu görüş sahipleri derler ki: Cehennemde ebedî olarak kalıp oradan çıkılmayacağına, cehennem azabının kalıcı olduğuna ve bütünüyle büyük bir ziyan olduğuna dair vârid olmuş bütün haberler haktır ve hak oldukları kabul edilir. Bu hususta hiçbir münakaşa olmaz. Bu da cehennem bâki kaldığı müddetçe o azab yurdunda ebedî kalmayı gerektirir. Ancak oradan cehennemin kalıcılığı mevzubahis iken tevhid ehli çıkartılacaktır. Dolayısıyla hapsin, hapis olarak kalmaya devam ettiği sürece hapisten çıkan kimse ile hapis yıkılıp harab olduğu için hapsi sona eren kimse arasında elbetteki bir fark olacaktır.
Cehennemin ebedî kalıcılığını ve yok olmayacağını kabul edenlerin delillerinin bazıları şunlardır: Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onlar için sürekli bir azab vardır.” (Mâide, 37); “Onlara (azabları) hafifletilmez. Onlar o azab içinde ümitsiz kalacaklardır.” (Zuhruf, 75); “İşte tadın; artık azabdan başka bir şeyinizi arttırmayacağız.” (Nebe, 30); “Onlar orada ebediyyen kalacaklardır.” (Cin, 23); “Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.” (Hicr, 48); “Ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir.” (Bakara, ); “Onlar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler.” (Araf, 40); “Onlar hakkında hüküm verilmez ki ölsünler, onların üzerinden (cehennem) azabından bir şey hafifletilmez.” (Fatır, 36); “Çünki gerçekten O’nun azabı kalıcı ve yakayı bırakmayandır.” (Furkan, 65), Yani azabı dâimî ve terketmeyendir.
Sünnet’ten pek yaygın şekilde gelmiş rivayetler de cehennemden la ilahe illallah diyenlerin çıkartılacaklarını göstermektedir. Şefaat hadîsleri de günahkâr muvahhidlerin cehennem ateşinden çıkartılacakları hususunda açık ifadeler taşımaktadır. Bu ise onlara has bir hükümdür; şâyet kâfirler de oradan çıkacak olurlarsa, onlar da onların vaziyetinde olacaklar; cehennem ateşinden çıkış iman ehline mahsus olmayacaktır. Cennet ve cehennemin kalıcılığı ise bizâtihi o ikisinin sahip olduğu bir kalıcılık hususiyeti ile değil, Allahü teâlâ’nın onları kalıcılar kılmasıyla olur. (Akîdetü’t-Tahâvî)
Reşahât’ta Abdülgafur Lârî'nin hayatında büyüklerden bazısının da aynı İbni Teymiyye gibi kâfirlere cehennem azabının daimi olmadığına inandıkları geçiyor. Muhyidin-i Arabî hazretleri de Füsûs’da böyle diyor. İbni Teymiyye’nin bu itikadı bilinen bir şey olduğu halde, İslâm âlimleri ona kâfir demediklerine göre, meselenin az da olsa te’vile açık bulunduğu anlaşılıyor.
Herkese Lazım Olan İman kitabında da şöyle diyor: “Allahü teâlânın indirdiği kitâbların hepsi hakdır, doğrudur. Yalan, yanlış olamaz. Cezâ, azâb yapacağım deyip de afv etmesi câiz denildi ise de, bizim bilemediğimiz şartlara veyâ Onun irâdesine, isteğine bağlıdır. Yâhud, kulun hak etdiği azâbı afv eder demekdir. Cezâyı, azâbı bildiren kelâm, birşeyi haber vermek değildir ki, afv edince, yalancılık olsun. Allahü teâlânın va’d etdiği ni’metleri vermemesi câiz değil ise de, azâbları afv etmesi câizdir. Akl da, âyet-i kerîmeler de, böyle olduğunu göstermekdedir.” Buradaki ifade de ilk bakışta hem günahlara ve hem de küfre şâmil gibi anlaşılıyor.
Muhyiddin İbnül-Arabî hazretleri de İbni Teymiyye gibi kâfirlerin ebedi cehennemde kalmayacağını söylediği hale, neden İbni Teymiyye gibi tenkit edilmiyor, denirse; kâfirler için Cehennemin ebedî olup olmadığı meselesinde İbnü’l-Arabi, İbni Teymiyye ile aynı düşünmüyor. İbnü’l-Arabî, “Cehennemlikler ebediyen Cehennemde kalırlar; fakat bir müddet azap gördükten sonra bir nevi muafiyet (bağışıklık) kazanarak taşlaşır veya elem duymayacak hâle gelirler” diyor. İbn Teymiyye ise, “Mü’minler Cehennemden çıktıktan sonra, kâfirlerin azabı uzun zaman devam etse de ebedî değildir; bir gün sona erecektir” diyor. Zâhidü’l-Kevserî hazretleri bu meseleyi ele almıştır.
Nitekim Muhyiddin İbnü’l-Arabî şöyle söyler: “Cehennemden asla çıkamayacak olan Cehennemlikler dört kısımdır: Birincisi; Nemrud, Firavun ve benzeri kimselerdir ki, Allah’a karşı rablık dava etmişlerdir. İkincisi; Müşriklerdir; Allah’a şirk koşanlardır. Üçüncüsü; Muattaladır; Allah’ın fiillerini kabul etmeyen; O’nu âtıl bırakan kâfirlerdir. Dördüncüsü ise münâfıklardır. İnsan ve cinlerden oluşan bu dört grup, Cehennemin asıl sâkinleridir; oradan asla çıkmayacaklardır. Cehennemde ebedî kalanlar -Allah’ın haklarında tayin ettiği- cezalarının müddeti bittikten sonra, artık ateşe karşı bir ünsiyet (alışkanlık) kazanacaklardır. Acıyı hissetme hassaları kaybolup; artık elemi, sızıyı, ağrıyı duymaz hâle geleceklerdir. Hatta uykuda olan birinin -rüyada- gördüğü türden hayalî bir lezzeti bile hissedebileceklerdir.” (Muhyiddin İbnü’l-Arabî, el-Fütûhât-ı Mekkiyye, Beyrut, I/ vd; III, 98, 99; IV, )
İbn Teymiyye ise bâtıl görüşünü desteklemek için müstakil bir risale bile kaleme almıştır. Arada dağlar vardır. İbn Teymiyye, sadece bununla değil, tecsim ve teşbihe dair başka görüşleriyle ehl-i sünnetten çıkmıştır. İbnü’l-Arabî ise, Ehl-i sünnet’in bu hususta kabul ettiği iki görüşten, daha az sahih olanını kabul etmiştir.

17 Şubat Cuma

DİNİ OBSESYON 

Dini Obsesyonlar, kişinin zihnine ibadet anında ya da hiçbir neden yokken aklına gelerek huzursuz eden takıntılardır. Dini içerikli olarak gelen bir düşünce, görüntü ya da yapma söyleme dürtüsü olarak gelir. Sıklıkla namaz kılarken, abdest alırken, dua ederken ya da hiçbir şey yokken kişinin zihnine gelir. Kişiler gerçekte Allah'a karşı hürmeti ve inançları gereği yoğun huzursuzluk ile suçluluk hisseder. Kendisini günah işlemiş gördüğünde rahatlatmak için düşündüğü bu takıntı için tövbe etmeye yönelik davranışlar gerçekleştirir. Bu durum ise dini takıntıların kompulsiyonlarıdır. Tövbe etmek, tekrar tekrar abdest almak, namaz kılmak, dini alanda güvendiği öğretmen, hoca ya da çevresindeki kişilere danışma yapılan en sık kompulsiyonlardır.

Dini Takıntısı Olanlar Mutlaka Okusun 

Dini Takıntılar, OKB içerisinde mutlaka en yanlış anlaşılan obsesyondur. Çünkü toplumumuz da kişiler gelen düşüncelerin takıntı olduğunu bilmez ve bunu 'vesvese' olarak yorumlar. Dini Takıntılar tedavisi terapi ile kurtulmanın mümkün olduğu psikolojik bir hastalıktır. Dini takıntılarında diğer takıntı türlerinden aslında farkında olduğunu bilmeyen Obsesis Kompulsif Bozukluğa sahip bireyler, doğru tedaviyi bilmediğinden hastalığı kemikleştiren yanlış çözüm yolları arar. Bu durum obsesif hastalığı olumsuz yönde etkiler. En sık görülenleri;

  • Kutsal şeylere karşı hürmetsizlik veya günah ile ilgili 

  • Dinen Doğru/Yanlış kavramları ile aşırı ilgi

Dini Obsesif Kompulsif Bozukluk

Dini Obsesif Kompuslif Bozukluk, kişi de yoğun kaygı uyandırdığı gibi aynı zamanda günahkar hissettirir. Yaşadığı huzursuzluk ve kaygının devamında suçluluk duyguları ağır basar. Dini OKB yaşayan kişiler, kendisinden başka kimseye böyle düşünceler gelmediğini sıkça düşünür. Dünyada ki  en suçlu, Allah katında en günahkar kişi gibi hisseder. Çoğunlukla çevresindeki insanlara da yaşadığı suçluluk ile çok uzun bir süre paylaşamaz. Dini takıntılarla acı ve ızdırap çektiği süreçte, gelen obsesif düşüncelerin gitmesi için kompulsiyon yaparak hastalığın kısır döngüsünü yaşar. 

Dini Obsesyon Yaşayanlar

Dini takıntı yaşayan kişiler, Obsesif Kompuslif Bozukluk yaşadığını bilmediğinden rahatlatmak ve huzursuzluk duygusuyla başa çıkmak için sıkça kompulsiyon yapar. Bu kompulsif eylemler kişiyi o an rahatlatır. Ancak bir süre sonra yaptığı tüm kompulsiyonlar takıntı karşısında yetersiz kalmaya başlar.  Örneğin, kişi içinden durmadan dua ya da tövbe eder. İnancına bağlı ibadet ettiği yerlere gidebilir ve burada güven duyduğu kişilerden onay alarak rahatlamak için din görevlisi kişilere (cami hocası, din öğretmeni vb.) sorular sorarak çare arar. Sıklıkla dini obsesyon yaşayan kişilerin yorumlarının olduğu forum siteleri, günahkarlık ile ilgili internet araştırmaları ya da dini kitaplar okur. Kompulsif bu davranışlar anlık iyi hissettirse de tekrardan şüphe ve huzursuzluk duygusuyla tedaviden mahrum kalır.

 

Dini obsesyon yaşayan kişiler, manevi olarak da bir yük olmaya ve ızdırap çekmeye başlarlar. Bu kişilerde kompulsiyonların sayısı arttıkça durumun içinden çıkamayacak raddeye gelir. Bu durumda takıntının gelebileceği herşeyden uzak durmaya çalışır. Buna 'kaçınma davranışı' denir. Örneğin, aslında ibadetlerini yerine getirmek isteyen kişinin zihnine namaz esnasında durmadan Tanrı’ya küfür etmekle ilgili obsesif düşünceler gelir. Bu durum kişide çok yoğun kaygı ile başa çıkamadığı için bir süre sonra takıntı gelmesin diye namaz kılmayı bırakabilirler.

Özetle, vesvese olarak bilinen düşünceler aslında bir psikolojik hastalığın sonucudur. Psikanalitik Psikoterapi ile geçer. Utanç ve yargılanma korkusu ile psikoloğa başvurmuyor olabilirsiniz. Ancak hocaya gitmek, tövbe etmek sorunun çözümü değil tam tersine zaman hastalığı arttırır. Dini Obsesif Kompulsif Bozukluk genişleyen bir mide gibidir. Siz rahatlamak için kompulsiyon yaptıkça o kompulsiyonlar yetmez. Aynı yemeği yedikçe midenin genişlemesi ve sonunda daha büyük porsiyonlarla obezite kaçınılmazdır.

Dini Takıntılardan Kurtulanlar

Dini Obsesyonlardan kurtulmak için Psikanalitik yönelimli bir psikoterapi ile OKB'li bireyin ruhsal dünyasında takıntıların altında yatan bilinçdışındaki bastırılmış çatışmalar terapide çalışılmalıdır. Psikoterapisti tarafından gerekli görülürse kişinin terapi sürecinin başında hayat kalitesini ve terapiye katılabilmesini arttırmaya yönelik psikiyatri hekiminden ilaç tedavisi de kişinin psikoterapisi ile birlikte yürütülmelidir. 

Her psikolog ve psikoterapistin çalışma sistemi de farklıdır. OKB tedavisi görürürken EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Terapi, Maruz Bırakma (Exposure) Terapi alan kişiler bilir ki, takıntıların geçtiğini ve iyileştiklerini terapi sürecinde düşünseler de aslında bu terapi sistemleri OKB tedavisinde kısıtlı bir fayda sağlamakta ve belirli bir süreden sonra ya hastalık tekrarlamakta ya da hiç geçmemektedir.

Dini Takıntılar nasıl geçer ve kurtulmak için ne yapmalı diyen kişiler zihinlerine gelen bu kendilerine acı ve ızdırap veren düşüncelerden kurtulmak için kendilerince başa çıkma yolları bulurlar. Genellikle dini ve cinsel takıntısı olan kişiler bu takıntılarının utandıkları, sadece kendileri yaşadıklarını düşündükleri ve ayıplanacakları korkusuyla kimseyle paylaşmaz. Ancak kendilerini rahatlatmak için yaptıkları ya da yapmaktan artık uzak durdukları her şey bir süre sonra yetmemeye başlamaktadır. Bu nedenle de hayatlarında takıntılar kendilerini daha da köşeye sıkıştırmaktadır.

Dini Takıntılar Günah Mı

Dini takıntılar kesinlikle günah değildir. Bunun nedeni tedavisi olan psikolojik bir hastalık olmasıdır. Dini Obsesyonlar kişi için çok acı ve ızdırap verici olsa da aslında diğer Obsesif Kompulsif Bozukluğun türleri gibi o da ruhsal bir hastalığın sonucunda meydana gelmektedir. Doğru bir psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisi birlikte yürütülerek takıntıların tedavi mümkündür. 

Dini Obsesyon Testi

Aşağıdaki maddelerin aynısı veya içerikleri değişse de kişi için zihnine gelen düşünce veya görüntünün huzursuz ediciliği benzer ise dini obsesyon yaşamaktadır.  Unutmayın Dini Takıntılar ruhsal bir hastalığın sonucunda oluşur. Suçluluk çektiği için kişi tedaviden uzak kalmaktadır. Dini obsesyonlarını test etmek için  aşağıdaki maddelere bakınız.

  • ​Allah'a ve/veya Peygambere Küfür Etme/Şirk Koşma ile ilgili şüphe düşünceleri

  • Kutsal Kitaba ve/veya kutsal değerlere karşı zarar verme şüphesi, küfür etme düşüncesi ya da görüntüler gelmesi

  • Namaz Kılarken ve/veya abdest alırken gözünün önüne küfür veya cinsel içerikli görüntüler gelmesi

  • Namaz Kılarken ve/veya abdest alırken yaptığı sıralamadan şüphe duyup tekrarlamak

Vesvese Duaları Nelerdir? Vesvese Duası Okunuşu ve T&#;rk&#;e Anlamı

Haberin Devamı

Öneri:
Ayetel Kürsi

Vesvese Duaları Nelerdir?

Dinimizde birçok konu ile alakalı dua olduğu gibi vesvese için de dua var olmaktadır. Vesvese duası şöyledir ki 'Amentü billahi ve rusulihi hüve'l evvelü hüve'l ahirü ve'z zahirü ve'l batinü ve hüve bi külli şey'in alim' duası sık sık okunmalı ve vesvese verecek konulardan uzak durulmalıdır.

OKUNUŞU

''Amentü billahi ve rusülihi hüve'l evvelü ve'l ahirü ve'z zahirü ve'l batinü ve hüve bi külli şey'in alim,''

ANLAMI

Evveli ve ahiri olmayan, zahir ve batın olan ve her şeyi bilem Allahü Teala'ya ve Onun Peygamberlerine inandım

Kalpteki Vesveseyi Gidermek İçin Okunacak Dualar Nelerdir?

İbadetlerine düşkün olan Müslümanlara musallat olan şeytan sinsice kişiye yakınlaşır ve içlerine şüphe kuşku koyar. Bu vesveselerden korunmak ve kurtulmak için Allah-ü Teala'yı bol bol zikretmeli abdestsiz isek abdest alarak dua etmeliyiz.

Vesvese den kurtulmak için bu konuya hakim olmak zorundayız ve bilgi sahibi olmalıyız. Her konuda dua etmek bir işe besmele ile başlamak Allah-ü Teala'yı zikretmek dünyevi işlerden uzak kalmak bizleri vesveseden uzaklaştıracaktır. Bunun yanı sıra nas ve felak sureleri de vesvesesi olan kişiler için okunmalıdır diye rivayetler var olmaktadır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir