dinen sünnet olmak / SÜNNET - TDV İslâm Ansiklopedisi

Dinen Sünnet Olmak

dinen sünnet olmak

Sünnet (hıtan) olmanın hükmü nedir?

Değerli kardeşimiz,

Sünnet (Hitan):Erkek üreme organının uç kısmında bulunan deri parçasının kesilmesi, hitan.

Kur'ân'da "sünnet" (hıtan) ile ilgili bir âyet bulunmamakla birlikte, Müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir. Geçmişi Hz. İbrahim (as)'e kadar varan sünnet, câhiliye devri Arapları arasında da devam edegelen bir âdetti.Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi. Erkeğin sünneti için "hıtan"kadınların sünneti için "hafd"kelimesini kullanmaktaydılar. Ancak "el-hıtanan" ifadesi sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için müşterek kullanılır. Bunların birbirine değmesi gusulü gerektirir (Buhârî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 8; Ebu Davud Tahare, 81, 83).

Rivâyete göre sünnet, Hz. İbrahim (as)'in seksen yaşlarında kendine tatbikiyle başlamıştır. Bir rivayete göre İbrahim (a.s)'ın Kur'ân'da sözedilen bazı kelimelerle sınanması (Bakara, 2/) temizliğe dair sorularla olmuştur. Bunların vücûda dair olanları sünnet olmak, koltuk altı ve kasık kıllarının kesilmesi, su ile istinca ve tırnakların kesilmesi gibi hususlardı.

Sünnet olmak insanın fıtratından kaynaklanmaktadır: Doğuştan insan ruhuna yakışan hususlardan bir kısmı şunlardır:

"Ağzı su ile yıkayıp çalkalamak, buruna su çekmek ve temizlemek. Bıyıkları kesmek (veya kısaltmak), tırnakları kesmek, koltuk altının kıllarını gidermek, etekteki kılları gidermek ve sünnet olmak." (Buhâri, Libas, 51, 63, 64; Müslim, Tahare, 49; Ebu Davud, Tereccül, 16; Tirmizi, Edeb, 14).

Hz. İbrahim (as)'in seksen yaşlarında Kaddüm köyünde sünnet olduğu rivayet edilir (Buhâri, Enbiyâ, 8; Müslim, Fedâil, ; Müsned-i Şamiyyin, I, 88). Ebu Hureyre'den gelen bir rivayette "Kaddüm" yerine "kadum" ifadesi kullanılmıştır ki o zaman ifade "Bir marangoz aleti olan keserle sünnet oldu." anlamına gelmektedir. Ayrıca onun yetmiş veya yüz yirmi yaşlarında olduğu da rivayet edilmiştir.

Hz. İbrahim (as) sünnet olmuştur. İsrailoğulları arasında câri olan Tevrat'ın hükmü de böyle idi. İsa (a.s)'ya kadar böyle devam etmişken sonradan Hristiyanlar bu âdeti bozmuş ve "hıtan", kalbin guffesini (kalbi bürüyen perdeyi) atmaktır, şeklinde yanlış bir yorumla sünneti bırakmışlardır (Tecridi-Sarih Tercümesi, IX, ).

Başka bir rivayette de şöyle denilmektedir:

"Hiç kuşkusuz ilk misafir edinen, ilk defa don giyen ve ilk kez sünnet olan Hz. İbrahim (as)'dir."(Muvatta, Sıfatu'n-Nebî', 4).

Sünnet olmak ondan sonra bütün peygamberlerde ve onlara uyanlarda devam etmiş, Peygamberimiz (a.s.m) peygamber olarak gönderilinceye kadar sürüp gitmiştir.

Peygamberimiz (asm) bir başka hadislerinde şöyle buyuruyorlar:

"Dört şey var ki, bunlar peygamberlerin sünnetlerindendir. Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek."(Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Müsned).

Rivayete göre, peygamberlerin bazıları sünnetli olarak dünyaya gelmişlerdir; bunların sayısı on-on yedi kadardır. İmam Suyuti bunlardan bir kısmını bir şiirle ifade etmiştir. Bunlar Âdem, Şit, Nuh, Sam, İdris, Musa, Salih, Lut, Yusuf, Şuayb, Yunus, Süleyman, Yahya ve Hz. İsa (a.s)'dır. Şiirin sonu "Hatem"le biter ki maksat Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'dir. Hz. Peygamber (asm)'in sünnetli doğduğuna dair (bk. İbn Haldun, Mukaddime, İstanbul , II, s. ; Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, İstanbul , I, 59). Bazı rivayetlere göre ise doğumunun yedinci gününde dedesi bir ziyafet vererek onu sünnet ettirmiştir.

İslam öncesi Arabistan'da sünnet bir hijyen tedbiri olarak düşünülmüştür. (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul , s. ). Araplarda sünnet bir temizlik ve güzelleşme operasyonu olarak kabul edilir. Bundan dolayı sünnet karşılığında "taharet" kelimesi de kullanılmaktadır (Karslızade Cemalettin, Me'debetül-Hıtân, İstanbul H., s. 7).

Atası Hz. İbrahim (as)'in bu güzel geleneğini Hz. Peygamber (asm) de devam ettirmiştir. "O, sünnet hükümdarı" olarak anılmıştır. Buhârî'nin vahyin başlangıcına dair kitabında Şam piskoposu İbnu'n-Natur'un bir ifadesine yer verir. Buna göre yıldızlara bakarak kehanette bulunmada mâhir olan Herakelias bir gece "Hıtan melikinin zuhur ettiğini görür. Tam bu sıralarda Hz. Peygamber'in elçisi kendisine gelmişti. Elçinin kendisi de sünnetli idi." Olay sünnetin İslam'ın ilk müesseselerinden biri olduğunu göstermektedir.

Hz. Peygamber (asm), ileri yaşlarda Müslüman olanlara, seksen yaşlarında da olsalar "Üzerinizdeki (İslâm'ın hoşlanmadığı) fazla kılları temizle, traş et ve sünnet ol." buyururdu (Kenzul-Ummâl, I, ).

Usaym b. Kelib'in babasından, onun da dedesinden naklettiği rivâyete göre, dedesi demiş ki:

"Peygamberimiz (asm)'e geldim ve İslamiyeti kabul ettim. Bunun üzerine Efendimiz (asm) şöyle buyurdular:

Kendinden küfrün kıllarını at ve sünnet ol." (Ahmed İbn Hanbel III, ; Ebu Davud, Tahare, ).

Sünnet olayı; "Bir canlıya acı çektirmek, ancak o canlıya yarar sağlar ve yarar canlıya çektirilen acıdan fazla olursa caizdir."şer'i kaidesine dayanmaktadır.

Sünnetin hangi yaşlarda yapılacağına dair ortak bir görüş yoktur. Bölgelere göre yedi günlükten on üç yaşına kadar değişmektedir. Çocukların buluğa ermeden sünnet ettirilmeleri babalarının bir vazifesidir. Hz. Peygamber (asm) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i doğumlarının yedinci gününde sünnet ettirmişti.

Çocuk buluğa erdiğinde şeriat hükümleriyle yükümlü bulunacak, ilahî buyruklara göre amel etmekle emrolunacaktır. O halde bu çağa henüz girmeden sünnet olmalı, sünnetli bir şekilde mükellef düzeyine gelmelidir. Böylece ibadeti, İslamın çizdiği şekilde sıhhat kazanır. Şeriatın belirttiği ölçüde dosdoğru olarak gerçekleşir.

Fakat velinin görevi, çocuğun sünnetini, onun doğumunun ilk günlerinde yerine getirmesi, düşünmesi ve böyle yapmanın daha uygun olduğunu bilmesidir. Böylece çocuk kendini tanımaya başlayıp temyiz çağına geldiğinde kendisini sünnet olmuş bulur. İleride bundan ötürü kendi kendisini hesaba çekmez. İçinde herhangi bir üzüntü ve ürküntü bulunmaz. Gerçekten çocuk akletmeye başlayıp eşyayı asıl anlamıyla anlamayı idrak edince kendisini sünnet engelini aşmış olarak görmesi güzel ve kolay bir hava oluşturur.

Sünnet organının uç kısmını örten derinin en azından yarısının kesilmesidir. Yarıdan az kesilmesi halinde tekrarlanması gerekir. Ebu's-Suud Efendi buna gerek olmadığı şeklinde fetva vermiştir (M. Ertuğrul Düzdağ, Şeyhu Î-İslam Ebu's-Suud Efendi Fetvaları, İstanbul s).

Bazı toplumlarda, kızlarda erkekler gibi sünnet edilirler. Daha çok gizli olarak icra edilen bu sünnet Mısır, Arabistan ve Cava'da yaşayan Müslümanların bir kısmında halen mevcuttur. Bu toplumlarda İslamiyet öncesi de sünnetin varlığı bilinmektedir. İslâmiyetin zuhuruyla İslâmi bir anlam kazanmıştır. Bütün İslam dünyası dikkate alınırsa azınlıkta kalan yerel bir âdet olarak görülür (A.J. Wensinck, Hiton, IA, VlI, s. ).

Klitoris üzerindeki küçük bir parçanın kesilmesi olan, kadınların sünneti rivayete göre Hz. İbrahim zamanından kalmıştır ve ilk sünnet olan hanım Hz. Hacer'dir (Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Z. K. Uğan, Ankara , I, ).

Hz. Peygamber (asm),

"Sünnet (hıtan), erkeklere sünnet, kadınlar için fazilettir." (Ahmed b. Hanbel, V, 75; Ebu Davud Edeb, ; el-Fethu'r-Rabbânî, XVII, )

buyurur. Bu sünnet, Ebu Hanife ve İmam Malik'e göre mutlak sünnet, Ahmed b. Hanbel'e göre erkeğe vacib, hanımlar için sünnettir. Şafiî erkek ve kadın arasında vucûb bakımdan bir fark görmemiştir (el-Fethu'r-Rabbanî, XVII, ). Çoğunluğu Hanefi olan Türklerde kadınlar sünnet edilmezler. Ebu's-Suud Efendi kendisine yöneltilen; "Diyar-ı Arap'da avratları sünnet ederler. Bu fiil sünnet midir?"sorusuna "el-Cevap: Müstehaptır." şeklinde cevap vermiştir (M. Ertuğrul Düzdağ, Şerhul-İslam Ebu's-Suud Efendi Fetvaları, İstanbul , s. 35).

Hattabî de; "Sünnet olmak fiili her ne kadar öteki sünnetler arasında sayılıyorsa da ilim adamlarından bir çoğuna göre vacibtir. Çünkü sünnet olmak hem dinin ve hem dindarlığın şiarıdır. Müslüman kimsenin kafirden ayırdedilmesi buna bağlıdır. Savaş alanında öldürülenler arasında sünnetli bir kimseye rastlanılırsa, diğeri de sünnetsiz bulunursa, böyle bir durumda sünnetli kimse üzerine namaz kılınır, defni sağlanır. İslam kabristanına gömülür" demektedir.

Hasan Basrî "Rasûlüllah Efendimiz (asm)'e uyarak bir çok kimseler İslam'a girdi. Siyahı, beyazı, Romalısı, İranlısı, Habeşlisi Ama bunlardan hiçbirinin sünnet olup olmadıkları araştırılmadı. Şayet sünnet olmak vacib olsaydı, sözü edilenler sünnet olmadan İslam dinine kabul edilmezlerdi." demektedir. Ancak bu delil sünnet olmanın ihtiyari olduğu ispatlayacak nitelikte değildir.

Zira Araplar zaten kesinlikle sünnet olmakta idiler. Diğer taraftan Yahudilere gelince, bunlar da kesin olarak sünnet olurlardı. Hrıstiyanlara gelince onlardan bir grubu sünnet olurken, diğer bazıları da olmazdı. İslam dinini kabul eden herkes, ister puta tapan Arap olsun, ister Yahudi, ister Hrıstiyan olsun, İslâmî prensiplerden birinin sünnet olmak olduğunu bilirdi. Bunu bildiği için de İslam dinini kabul ettikten hemen sonra boy abdesti aldıkları gibi sünnet olurlardı.

Yukarıda Useym b. Kelîb'in dedesinin Peygamberimiz (asm)'e gelerek,"Kesin olarak İslâmı seçtim, Müslüman oldum." deyince, Rasûlüllah (asm) kendisine;"O halde küfrün kıllarını kendinden temizleyip at ve sünnet ol." buyurması ve Zührî yoluyla rivayet olunan;"Kim İslâm'a girerse, yaşlı da olsa sünnet olsun."anlamındaki hadis, bu hükmü pekiştirmektedir.

Peygamberimiz (asm) ise, ümmetini sürekli hayırlı ve mutlu sonuç getiren işlere yöneltir ve onları başkasından seçip ayıracak hususları öğretirdi. İşlenip işlenmediğinin derinliğine inmek, araştırıp kontrol etmekle yükümlü değildi. Onun bu konuda izlediği yol, İslâma girenleri dış halleri ile kabul etmek ve değerlendirmekten ibaretti. Gizli hallerini ise Allah'a bırakırdı.

İslam hukuk otoritelerinin sünnet fiilinin gerekli bir ibadet olmasındaki sebep ve illetleri şöyle göstermişlerdir: Sünnetsiz kimse abdestini ve namazını bozmaya kendisini arzetmiş olur. Çünkü kesilmedik kalan deri, cinsel organının baş kısmını tümüyle kapatmaktadır. İdrar altına girince onu temizlemek hayli güçtür. Böyle bir durumda sağlıklı bir temizlik ancak sünnet olmaya bağlıdır. Bundan ötürü gerek selef (öncekiler) olsun gerekse halef (sonrakiler) olsun bir çokları sünnetsiz kimsenin imamlığını uygun görmemişler ve yasaklamışlardır. Fakat tek başına kıldığı namazlarda ise, devamlı idrarı damlayan kimse gibi özür sahibi sayılır.

Sünnet ameliyesi konusunda cehalet sonu sebep olunan, özür ve ölüm olaylarında diyet uygulanmıştır (İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, Diyet, ; V/; Abdurrezzak, el-Musannef, IX, ).

Sünnet olayının, tıb ilminin ilerlemesiyle hikmet değeri daha iyi anlaşılmıştır. Erkeklerin sünnet olmadığı toplumlarda rahim hastalıkları oranı, sünnet olan toplumlara göre çok daha fazladır.

Sünnetin dini açıdan büyük hikmeti olduğu gibi, bir çok sağlıkla ilgili yararları da vardır. Bilim adamları ve özellikle tıp doktorları bunun olumlu sonuçlarını belirtmişlerdir. Bu hususların en önemlilerinden bir kısmı şunlardır:

- Sünnet fıtratın yani yaratılışın esasıdır. İnsanın doğuştan buna ihtiyacı vardır. İslamın bir prensibi ve şerîatın da ünvanıdır.

- Sünnet, Rabbimizin Hz. İbrahim (a.s)'in diliyle meşru kıldığı, hakka yönelik dinin tamamıdır. Yani bunun tamamlayıcısıdır. Bu öyle bir dindir ki, kalbleri tevhid, birlik ve iman boyasıyla boyamış, bedenleri fıtratın özellikleri olan sünnet olmak, bıyık kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altındaki kılları gidermek gibi özelliklerle bezemiştir.

Rabbimiz şöyle buyuruyorlar:

"Sonra da biz, Hanif olan, müşriklerden olmayan İbrahim'in dinine uy, diye sana vahyettik."(Nahl, 16/23).

Bir diğer âyette de şöyle buyurulmaktadır;

"Allah'ın dini boyası ile boyandık. Boyası Allah'dan daha güzel kim vardır? Biz ancak O'na ibadet ederiz." (Bakara, 2/).

Sünnet, Müslümanı diğerlerinden ayırır.

(bk. Nebi BOZKURT, Şamil İslam Ans., VII. Cilt)

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

kaynağı değiştir]

Sünnetin, penisin ısı hassasiyetini artırarak erken boşalma sorununu tetiklediği yönünde veriler bulunmakla beraber[17] tam aksine haz barajını yükselterek erken boşalma sorununu tedavide etkili olduğu yönünde veriler de vardır.[18][19]

Belçika’da Bronselaer ve ark. () tarafından yapılan bir araştırma sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkeklere göre cinsel hazzın azaldığını ve orgazm yoğunluğunun daha düşük olduğunu gösterdi.[20] Frisch ve ark. () tarafından yapılan başka bir araştırma Danimarka'da sünnetli erkeklerin, sünnetsiz erkeklere göre orgazm sorunları bildirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu.[21] Hollanda Kraliyet Tabipler Birliği(KNMG), terapötik olmayan erkek çocuk sünnetinin, çocuk haklarını ihlal eden, zararlı ve acı verici bir ritüel olduğunu belirten bir bildiri yayımladı.[22] Dosya:Pre-circumcision seafoodplus.info kaynağı değiştir]

Türkçede sünnet olmaya sünnet veya kestirme denilir, Araplarda ise buna hıtan denilmektedir. Türk kültüründe sünnet hem dini, hem de geleneksel bir görev olarak görülmektedir.

Türkiye'de sünnet düğünü yaygın bir gelenektir. (son zamanlarda batı etkisinde bebekler de sünnet edilmektedir) Çok çocuklu aileler, çocukların hepsini birden sünnet ettirmek için uygun bir zamanı beklerler. Sünnet düğünleri genellikle yaz aylarında yapılır. Köylerde sünnet düğünü okuyucu, elçi denilen çağrıcılarla, kentlerde davetiye ile olur.

Sünnet yeri ya evdir ya da bahçedir. Çocuğun yatağı hazırlanır, süslenir. Mütevazı düğünlerde misafirlere yemek verilir, hoca çağrılır, Kur'an okunur ve dua edilir, mevlid okunur. Çalgılı düğünler de yaygındır.

Çocuğun sünnet giysisi hazır satılan veya diktirilen beyaz ceket ve pantolondur. Bu giysiye üzerinde maşallah yazan bir kuşak takılır. Çocuğun sırtına da kırmızı veya mavi pelerin atılır veya kurdele takılır, başına taç konur. Sünnet sonrası için geniş bir gecelik hazırlanır, çocuk birkaç gün rahat rahat tuvalete gitsin diye. Hatta birkaç gün rahat uyusun diye. En yakınlarından biri tutar, çocuğun dikkatini başka yöne çekerken sünnetçi kesimi tamamlar. Bu sırada tekbir getirilir, "oldu da bitti maşallah" tekerlemesi söylenir. Sünnetçi aleti mengeneli çok keskin bir bıçaktır. Penisin ucundaki deriyi kesme işlemi bittikten sonra sünnetçi pansuman yapar, pamukla sarar, çocuk yatağına götürülür. Bazı yörelerde sünnetçi, kirve ve çocuğun üzerine bir örtü serilmektedir.

Sünnetten sonra davetliler çocuğun yatağına giderek hediyeler verir, çocuğa para takarlar. Bazı yerlerde tur denilen tepsiyle para toplama adeti görülmektedir.

Tartışmalı hususlar[değiştir

Sünnet olmak farz mı, vacip mi, sünnet mi? Diyanet'ten yeni fetva

Sünnet olmak farz mı, vacip mi, sünnet mi? Diyanet'ten yeni fetva

seafoodplus.info

İslam aleminin merak edilen konularından biri olan sünnet Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın ardından araştırma konusu oldu.

Din İşleri Yüksek Kurulu, çocukluk döneminde sünnet olamayan ancak sonradan Müslüman olan yetişkin erkeklerin sünnet olma zorunluluğu olmadığını açıkladı.

Vatandaşlar sünnet olmanın farz olup olmadığını merak ediyor. Peki Sünnet olmak farz mı, vacip mi, sünnet mi? İşte Diyanet sünnet fetvası

SÜNNET OLMAK FARZ MI, VACİP Mİ, SÜNNET MİDİR?

Sünnet, erkek üreme organının uç kısmında bulunan deri parçasının kesilmesine verilen addır.

Sünnet, Yahudi dini inancında büyük yer tutar. Tanah'a göre YHVH, İbrahim'e ve soyundan gelenlere sünnet olmalarını emretmiştir. Bu inanışın gereği olarak Yahudiler, doğumdan sonra 8. günde erkek bebeklerini sünnet ederler.

İslam dünyasında erkeklerin sünnet olmasının farz olup olmadığı konusu geçmişten günümüze kadar merak edilen konuların başında gelmiştir.

Kur'ân'da "sünnet ile ilgili herhangi bir âyet bulunmamakla birlikte, Müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir. Bazı Hadisi şeriflere baktığımızda ise sünnet olmanın farz değil sünnet olduğu ifade edilmektedir.

Sünnet olmak ile ilgili Hadis-i Şerifler şöyle:

Sünnet olmak, erkekler için, sünnettir. (Taberani) Sünnetsiz adam, 80 yaşında da olsa, Müslüman olunca yine sünnet edilir. (Beyheki) -Resulullah, Müslüman olan erkeğe, 80 yaşında olsa bile, sünnet olmayı emrederdi. (Taberani) -Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyıkları kısaltmak. (Buhari) -İbrahim aleyhisselam, 80 yaşında [sünnet emri gelince gecikmemek için] balta ile kendisini sünnet etti. (Buhari)

Sünnet olmak farz mı, vacip mi, sünnet mi? Diyanet'ten yeni fetva

DİYANET SÜNNET FETVASI

Din İşleri Sosyal Hayat Komisyonu tarafından hazırlanan “Küçük yaşta sünnet olamayan veya sonradan Müslüman olan yetişkin erkeklerin sünnet olması gerekli midir?” sorusuna yönelik fetva yayınlandı.

Erkeklerin sünnet olmasının İslam'ın şiarlarından biri olduğu ve mazeret olmadıkça sünnet olunması gerektiğinin vurgulandığı fetva şöyle:

"Din İşleri Yüksek Kurulu tarihinde Kurul Başkanvekili Dr. Mustafa Bülent DADAŞ başkanlığında toplandı. Sosyal Hayat Komisyonu tarafından hazırlanan “Küçük yaşta sünnet olamayan veya sonradan Müslüman olan yetişkin erkeklerin sünnet olması gerekli midir?” başlıklı fetva metni müzakere edildi. Yapılan müzakereler sonucunda aşağıdaki metnin Kurul Kararı olarak kabulüne karar verildi:

Erkeklerin sünnet olması (hıtân), İslam’ın şiarlarından biridir. Hz. Peygamber (s.a.s.) sünnet olmayı fıtrat gereği yapılan işler arasında zikretmiştir (Buhârî, Libâs, 63, 64; İstizân, 51; Müslim, Tahâre, 49; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, ).

İslam âlimlerinin çoğunluğu, sünnet olmanın vacip olduğunu söylerken Hanefiler bunun meşru bir mazeret olmadıkça terk edilmemesi gereken bir sünnet-i müekkede olduğunu vurgulamışlardır.

Bu itibarla sonradan Müslüman olan ya da küçükken sünnet olamamış bir kimsenin sünnet olması gereklidir. Ancak sünnet olmak İslam’ın şiarı olmakla birlikte, İslam’a girmek için bir ön şart değildir. Bu sebeple geç yaşta sünnet olmak kişiye bedensel ve ruhsal açıdan sıkıntı verecekse ya da sağlık açısından sakıncalar doğuracaksa kişi sünnet olmayabilir (Serahsî, Mebsût, X, ; Mâverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, XIII, ; Karâfî, ez-Zahîre, XIII, ; İbn Kudâme, Muğnî, I, ; İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr, VI, )."

Sünnet olmak farz mı, vacip mi, sünnet mi? Diyanet'ten yeni fetva

İslamdin

Google News ile Takip Et

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir