mevlana celaleddin-i rumi.
selam verdim, saygı gösterdim, bana; "nasılsın?" dedin. kimya dileyen nasıl bakır olabilir?
her ağacın, her dalın meyvesi, o'nun cömertliğinin, kereminin şahididir; sararmış yüzüm, döktüğüm gözyaşları da gönlümün, aşkımın şahididir!
kibri bırak, kibriya'ya ulaş
insanların birbirine karşı duydukları öfke,
hep kibirden gelir.
gönlünü kibirden temizle!
eğer kibirli olmak istemiyorsan,
kibri bırak, alçakgönüllü ol!
hiddet, kendini beğenmekten, benlikten doğar.
ikisini de ayağının altına al,
kendine merdiven yap da, göklere yüksel!
kendini beğenmekten ve öfkeden kurtulunca,
bir köşeye çekil; rahatça huzur içinde yaşa!
eğer bu iki huyla beraber yaşamaktan zevk alıyorsan;
git, gamlara dal! bahtsız bir ömür sür!
benim yolumda, yüzlerce nefsanî pusu var! ama, benim de en ince şeyleri gören yüzlerce akıl gözüm var!
yüzümde yüzlerce secde izleri var! onlar, varlığını gönlümde hissettiğim daima benimle beraber olan padişahımın izleri.
dünyada da gizli olan en değerli, paha biçilmez bir define benim canımda, gönlümde gömülüdür.
benim cebrail-i emîn(a.s.)'dan da gizli bir cebrail'im var!
devlet, zenginlik atını kesmem gerekir. çünkü ben, aşk atına eğer vurdum, binmek üzereyim.
aşktan asla vazgeçmem, ayağımı diremişim. benim demirden ayaklarım var!
içimde manevî bağlar, bahçeler, yaseminler var! 0 yüzden nefsimden sevgilimin kokusu geliyor.
öyle mutluyum ki, neşeden ayaklarım yerden kesilmiş. çünkü, benim mekansızlık aleminden yerim var!
haydi yürü, tebriz şehrine git! bu hallerin açıklanmasını şemseddin'den iste! çünkü bütün bu hallere beni şemseddin ulaştırdı.
"allah, gönlünü yatıştırsın, huzura kavuştursun!" duası, hoş bir duadır; bu duaya, sen de; "amîn!" de!
amin diyelim. amin!
morde budem zende şodem girye budem khende şodem.
devlet-i aşk amed u men devlet payende şodem
ölüydüm,dirildim; ağlayıştım, gülüş oldum.
aşk devleti geldi;durup duran,geçip gitmeyen devlet kesildim.
goft ke to sermest nei ru ke ez in dest nei
reftem u sermest şodem vez tereb âkende şodem
dedi ki sarhoş değilsin, yürü git. bu yandan değilsin sen.
gittim sarhoş oldum çalgıya çağanakla doydum.
goft ke to şem şodi kıble in cem şodi
şem niem cem niem dud perakende şodem
dedi ki mum oldun bu topluluğun kıblesi oldun
mum değilim topluluk da değilim,dağılan bir duman kesildim ben
goft ke ba bal u peri men per u balt nedehem
der heves bal u pereş bi per u perkende şodem
dedi ki kolun kanadın var sana kanat veremem ben
onun vereceği kanatlara heves ettim de kanatlarımı yoldum. kanatsız kaldım ben.
edit: imlâ
biz o dostun gamı ile can verdik de onun gamı, bizi bizden kurtardı, 'biz'siz olarak doğurdu.
dîvân-ı kebîr [c.ı, ]
dîvân-ı kebîr'den
can senin yüzünü ayna gibi içine düşürmüş, gönlüne nakşetmiştir. gönül de senin güzel kokulu saçlarına tarak olmuş saçlarına baş aşağı dalmıştır.
merhum şefik can dede, bu beyitin altına şu dizeleri not düşmüş:
bir halk şâiri:
"yapsalar kemiğim tarak
yâr zülfünün tellerine" diye temennide bulunmuş.
dîvân-ı kebîr'den
sabah rüzgârının bu güzel kokusu onun mübarek saçlarının büklümünden geliyor. bu hayâlin parıltısı, kuşluk güneşine benzeyen cemâlindendir.
senin güzel hayâlin dağa aksetse dağın üstüne düşse oradan kaynaklar fışkırır tatlı sular akmağa başlar. bizim gönlümüz de bir dağdır bir kayadır. ne olur o tatlı o güzel hayâlini bizim gönlümüze de düşür, düşür de bizim de gönlümüzden güzel duygular, hoş hayâller, ümitler, neşeler doğsun!
allah'a yemin ederim ki şehir sensiz bana bir hapishane oluyor. başıboş dağlara çıkmak, ovalara düşmek istiyorum!
hayalin gönlüme gelince, bedenimin her zerresinin dudağı güler, fakat sana düşman olanlara karşı da her zerrem diş olur, her zerrem diş bilemeğe başlar. sevgilim bu neden böyle oluyor?
senin kaşın, gözün, senin yüzün ve yüzünde benin olmayınca, bu akıl ümmî olur, okumayı yazmayı unutur, bilmez olur. fakat senin güzel yüzünün hatlarını görünce, yazıları okumaya başlar. bu neden böyle oluyor?
bedenim, canıma; "onun aşkını bırak, onun peşinde koşma!" der durur. can da bedene der ki: "ab-ı hayat kaynağından çekinmek akıl karı mıdır?" bu neden böyle oluyor?
senin yüzünde peygamberin güzelliği, allah'ın güzelliği var. böyle olunca, can nasıl olur da sana iman etmez?
azizlerin tertemiz canlarına yemin ederim ki senden başkasının elinden yediğim helva ağzımda mızrak olur, damağıma batar.
dîvân-ı kebîr'den
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
arapca'da buyukdivan demek.. (bkz: ranza)
divan, şairlerin şiirlerini topladıkları deftere denir.
kelime itibarıyla büyük defter
veya büyük divan
manasına gelir. mevlana'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır. divan-ı kebirin dili de farsça olmakla beraber, mevlana divanının içinde az sayıda arapça, türkçe ve rumca şiire de yer vermiştir.
divan-ı kebirin beyit adeti i aşmaktadır. mevlana, divan-ı kebirdeki bazı şiirlerini şems mahlası ile yazdığı için bu divana, divan ı şems de denilmektedir.
nasıl mesnevi bir hikmet ve nasihat kitabıysa divan ı kebir de aşk, sekr ve sema kitabıdır.
mevlana nin soyledigi kasideler, divan i kebirden secme siirler adi altinda toplanmistir.
ilk olarak bu kitap erzincanli hüseyin husameddin'in oglu mevlevi emir sati tarafindan () yazdirilip konya'da bulunan mevlevi dergahi kitapligina vakfedilmis, said hemdem celebi zamaninda kopyalanmistir.
toplamda kirkucbin kusur ( kusur) beyitten meydana gelen eser aslinda bir kebirden cok kulliyattir.
her satırı, her beyiti ayrı güzel, ayrı latif, ayrı deruni, ayrı bildiğimiz ve bilmediğimiz kadar sıfat barındıran bu eserin mukaddimesi sonsuz güzellikte;
bize doğru yolu bulduran, bizi bu nimetlere kavuşturan allah'a hamd olsun. eğer cenab-ı hakk, bize doğru yolu göstermeseydi, biz doğru yolu bulamazdık. allah'ın rahmeti, peygamberi ve peygamberlerin en büyüğü, efendisi muhammed(s.a.v)'e ve onun kerem sahibi olan ve keremlere mazhar bulunan soyuna, sopuna olsun. bundan sonra şunu iyi biliniz ki, bu divan-i kebir'de bulunan sözler ruhani sırlardır. hakk'a gönül verenler için nuh'un gemisidir. kutsal nefeslerdir. ruha hoş gelen esintilerdir. rabbani ilhamlardır. seher vaktindeki feyzlerin gönül gözünü açan keşiflerdir. noksanlardan münezzeh allah'tan gelen varidattır. eşi bulunmaz işaretlerdir. şaşılacak ibarelerdir. bahr-ı ehadiyetin nurlarıdır. gayb denizinin incileridir. bu divan aşıklar divanıdır. manevi zevklerin kaynağıdır. gönüllerin ışığıdır. aşıklara, ariflere makbul olan gerçek sözlerdir. huzur ehlinin anahtarıdır. gayb aleminindeki hür kişilerin makamlarıdır. kalb sahiplerinin kalplerinin kalbidir. gönül bahçelerinin çiçeğidir. bu divan'daki sözler, has kulların meclislerine feyizler ve manevi zevkler getiren akar sulardır. velileri anan ve andıran haberlerdir. olgunlaşmış kimselere saadet kimyasıdır. yakine erişmiş kardeşlerin hutbesidir. allah'ı seven, kötülüklerden sakınan erlerin boynuna gerdanlıktır. bu sözler münafıklara hakk'ın zülfikar'ıdır. büyük ve hayırlı kişilerin ruhlarına iksirdir. hakk yolunda sefere çıkanlara bir yolculuk armağanıdır. ceberut kuşlarının dilidir. melekut alemindeki meleklerin tesbihleridir.
(divan-i kebir, c.1, sahife 2)
ilahi aşk ağıtlarının yer aldığı kırkbin beyitlik bir eserdir. bu eserde şems-i tebriz mahlası kullanılmıştır.
ezel'in sezon finali bölümünde ramiz dayı'yı okurken gördüğümüz mevlana eseri. okumak isteyenler, hasan ali yücel çevirisini tercih edebilir.
ezel dizisinin sezon finalinde ramiz dayı'nın okuduğu etme adlı $iirin de bulunduğu mevlana celaleddin-i rumi eseridir.
i$te o $iir sahnesi: seafoodplus.info?v=bthgbi6ma-u
i$te masaya atılan o kitap: seafoodplus.infoseafoodplus.info
ramiz dayı'nın dizide okuduğu kitap tarihli remzi kitabevi basımıdır.*
dizideki bu sahneden sonra kitabevlerinde divan-ı kebir soranlar a$ırı derecede artmı$tır. kitabın takım olarak satıldığından habersiz olanlar koca koca ciltleri görünce aynı hızla dükkanlardan çıkmaktadırlar.
kendi adıma yazacak olursam divan-ı kebir sorup da alana rastlanmamı$ olup bu etkinin yava$ yava$ azaldığını da rahatlıkla söyleyebilirim. böyle olmasa bendeki i$ bankası basımı tam takım divan-ı kebir'i soran doğumlu ezel takipçisi arkada$ $imdiye kadar almı$ olurdu kitapları. (1 haftayı geçtik neredeyse)
p.s.: her iki versiyon takımı da bulmaya bulurum ama sözüm kitapları gerçekten arayana.
divanı dikkatle okursanız seafoodplus.infoa'nın size özel satırlar bıraktığını göreceksiniz, şaşırmayın.
bal, kaymak, afiyet, şeker olsun.
insanların değerini bilemedikleri eserlerdendir. hoş, kendisini de bilen azdır.
yılla sonra tekrar elime alınca şu gazelini paylaşasım geldi.
spoiler
cvıı
bize alış, hiç bir şeyden haberi olmayanlara değil eşekler gibi her dişi eşeğin kuyruğunu koklama.
önün de ezeli aşktır, sonun da o olacaktır artık orospu karılar gibi her gece, başka bir kocanın koynuna girme
öyle bir hevese gönül ver ki gönlünü alamayasın ondan a arslan er, gönlünü her mahalle köpeğine verme.
hani bir yan var, derdi de ondan istersin devayı da gözünü, gönlünü o yana vakfet, her yana bakma, her yana gönül verme.
deve gibi her dikenin dibine koşma şu bağı-bahçeyi, şu bahara yeşilliği, şu arkı, dereyi bırakma.
kendine gel, hakan padişahlara layık bir meclis kurmuş tanrı için olsun, şu çöplükte toy verme.
top-çevken oyunumuzun beyi meydana geldi; atının peşinde gönlünü de top yap, canını da.
yüzünü iyice yu da aynayı ayıplama paran geçer akçe olsun da teraziye kusur bulma.
sana dudak verenden başkasına dudak açma az-çok sana lütufta bulunandan başkasını yelip yortma.
güzelleri yüzlerini, kaşlarını, gözlerini yalan bil de ay yüzlü, zıh kaşlı gibi adlar takma.
kerpiçe verilen yüz de eğretidir, göz de, dudak da körün karşısında göz-kaş cilvelerine kalkışma.
aşkın boyu-posu, ölümsüz çalgı-çağanak, kölümsüz sema diye sala verdi onun boyunun-posunun önünden başka yerde semaetme.
soluk alma, söz söyleme; söylersen bile dudak altından, yavaşça söyle söz perdedir, hiç olmazsa bir kat olsun perde, yüz kata çıkarma
mevlana/divan-ı kebir vıı/s
spoiler
ptt genel müdürlüğü'nün yılında tıpkı basımını yaptırarak miletvekillerine dağıttığı eser. basımının yapıldığını da murat bardakçı'nın programında gördüm. programdaki diğer şahıslara hava atmıştı; "bakın boş sayfalarına varıncaya kadar yapmışlar" gibisinden. ankara milletvekili aylin nazlıaka da hemen soruşturma istemiş. hemen dediğim ise ocak ayında gerçekleşmiş. soruşturma haksız da değil sanki; bayram değil seyran değil eniştem beni niye öpsün?
kitabın orijinali şöyle bir şey.
edit: murat bardakçı hava atmıştı dedim, havada kalmış niye olduğu. bir örneğini de kendisine vermişler.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.