diyabet için hangi bölüme gidilir / Horlama Tedavisi İçin Hangi Bölüme Gidilir? Horlamaya Hangi Doktor Bakar?

Diyabet Için Hangi Bölüme Gidilir

diyabet için hangi bölüme gidilir

Horlama tedavisi için hangi bölüme gidilir? Horlamaya hangi doktor bakar?

Horlama Hangi Hastalıkların Habercisi?

Toplumda genel bir kanı vardır. O gün yoğun çalışmışsanız ve yorgunsanız horlamanız buna bağlanır. Oysaki horlama bir yorgunluk belirtisi değil, bir sağlık sorunun habercisidir. Özellikle horlayan bireyler genellikle horlama konusunda inkâr davranışına gider. Ancak horlama gürültü bakımından da çevreye rahatsızlık vermektedir. Peki, horlama hangi hastalıkların habercisidir?

  • Metobolik hastalıklar
  • Kalp damar hastalıkları
  • Diyabet
  • Böbrek yetmezliği
  • Tiroit hastalıkları
  • Dil ve ağızda ödem

Horlama Nasıl Kesilir?

Horlama sorununun önüne geçmek için bazı yöntemler vardır. Bunlar:

  • Uykudan en az dört saat önce yemek yemeye son verin. Çünkü uyumadan önce tüketilen ağır yemekler boğaz kaslarını normale oranla daha fazla gevşetir.
  • Bol su tüketin.
  • Yastığınızı değiştirin çünkü yastığınızda yer alan alerjenler horlama ihtimaliniz artıracaktır. Ayrıca özellikle yüksek yastıklar seçildiğinde horlamanın şiddetinin azaldığı gözlemlenmiştir.
  • Düzenli egzersiz yapmaya önem verir. Böylelikle boğaz kaslarınızın gerginliği azalacaktır.
  • Yatış pozisyonu da horlama hususunda çok önemlidir. Mümkün olduğunca yan ya yüzüstü yatmaya çalışın.
  • Yatak odanızı havalandırın. Özellikle ortamın nem aldığından emin olun. Nemsiz ortam burnunuzu tıkayacak bu da horlamanın önünü açacaktır.
  • Sigara, vücuttaki oksijen oranını ve dil, damak, yutak kaslarının gerginliğini azalttığından dolayı horlamanıza zemin hazırlayacaktır. Bu yüzden sigarayı bırakın.
  • Uyku düzeninizi stabil tutun.
  • Boğaz kaslarını olumsuz etkileyen alkolden uzak durun.
  • Burun yüzeyine yerleştirilen burun bantları da horlama sorunun önüne geçmektedir.
  • Fazla kilolar da horlama sorununa sebep olacağından ideal ağırlığınıza ulaşmaya çalışın.

Horlamaya Hangi Bitki İyi Gelir?

Horlama probleminden kurtulmak için başvurulan yöntemlerinden biri de şüphesiz ki doğal yöntemlerdir. Gerek doğal olmaları gerekse ulaşılabilir olmaları yönüyle horlama sorunlarında alternatif tıp seçeneği oldukça revaçtadır. Peki, horlamaya hangi bitkiler iyi gelmektedir?

  • Nane yağı: Sinüsleri açan nane yağı bir balgam söktürücü görevi görür. Bu da horlamanızın önüne geçer.
  • Altınmühür bitkisi: Bağışıklık güçlendirici etkiye sahip altınmühür bitkisi soğuk algınlıkları ve alerji problemleri için birebirdir.
  • C vitamini: Bağışıklığın en önemli savaşçılarından biri olan c vitamini sağlıklı bir solunum yoluna sahip olmak için tercih edilebilecek doğal yöntemlerin başında gelmektedir. Yeterince tüketilen c vitamini sinüsleri temizlemektedir.
  • Nane ve çemen otu: Midedeki asit miktarını azaltan nane ve çemen otu, sindirim sistemi üzerinde oldukça olumlu bir etkiye sahiptir. Asit miktarı azaldıkça paralel olarak horlama da azalacaktır.
  • Okaliptüs: Soğuk algınlıkları için oldukça tercih edilen okaliptüs yağı, antioksidan bir yapıdadır. Bu yağ solunum yollarını oldukça rahatlatır ve horlamanın önüne geçer.
  • Zencefil: Antibakteriyel görevini gören zencefil, boğazı rahatlatır ve horlamayı azaltır.

Horlama Tedavisi İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Horlama problemi için hastanelerin kulak burun boğaz (KBB) bölümüne gidilmelidir. Burada yapılacak tetkikler sonucunda gerekli görülürse KBB uzmanı sizi uyku laboratuvarına yönlendirerek horlamanızın altında yatan sebepleri araştıracaktır.

Şeker Hastalığı Nedir? Şeker Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır, Hangi B&#;l&#;m Bakar?

Şeker hastalığının pek çok türü vardır ama diyabet 2 en fazla görülen cinsidir. Vücutta insülin hormonu üretimi yeterlidir ama hormona karşı duyarsızlık söz konusu olur.

Şeker Hastalığı Nedir?

Şeker hastalığı nedir dendiğinde, kanda şeker oranının artması diye tanımlanır. Bu durumda kişinin idrarında şeker görülür. Tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Şeker hastalığı diyabet 1 ve diyabet 2 diye iki ayrı türe ayrılır. Diyabet bir çocukluk dönemi sırasında ortaya çıkabilir. Burada dışarıdan insülin desteğine ihtiyaç vardır. Tip 2 diyabet ise insülin hormonuna karşı yaşanan duyarsızlık nedeniyle yaşanır.

Şeker Hastalığı Nedenleri

 Şeker hastalığının oluşmasında etkili olan tek bir faktör yoktur. Hem kalıtsal hem de çevresel faktörler söz konusudur. Özellikle tip 2 diyabete neden olan etmenler şunlar olabilir;

Spor yapmamak ve hareket etmemek

Ailede şeker hastası olması

Aşırı stres

Yaş ile oluşan şeker hastalığı

Beslenme alışkanlıkları

Aşırı kilolu olmak

Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

 Şeker hastalığının belirtileri görüldüğü anda doktora başvurmak gerekir. Bu belirtiler birden fazla olabilir. Ortaya çıkan belirtiler şunlardır;

Sürekli açlık hissi

Ağız kuruluğu yaşamak

Aşırı kilo kaybı

Normalden fazla su içme

Sık sık idrara çıkma

Bitkin ve yorgun hissetme

Göz problemleri

Vücutta oluşan yaraların geç iyileşmesi

Şeker Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?

 İki farklı tür olan şeker hastalığının tedavisi, hastalığın cinsine göre belirlenir. Tip 2 diyabet rahatsızlığı olanlarda öncelikle sağlıklı beslenme programı oluşturulmalıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenme bu hastalıkta önemli yer tutar. Aynı zamanda hücrelerin insülin hormonu ile ilgili düzeninin oluşturmak gerekir. İnsülin hormonu salınmasına yönelik ilaçların alınması gerekir. İlaçların düzenli kullanımım ve doktor kontrolleri önemlidir.

 Tip 1 diyabette ise farklı bir tedavi yöntemi uygulanır. Sağlıklı beslenme yine önem taşımaktadır. Ama bunun yanında insülin tedavisi yapılır. Karbonhidrat ayarlaması yapılması ve diyetisyen ile birlikte hareket edilmesi gerekir. Hazırlanan programa uyan hastaların yaşam kalitesi daha iyi olacaktır.

Şeker Hastalığına Hangi Bölüm Bakar?

 Şeker hastalığının tedavisi için iç hastalıkları bölümüne başvurmak gerekir. Daha sonra hastanın tahlilleri ve tetkikleri için farklı bölümlere yönlendirme yapılabilir.

Diyabet (Şeker Hastalığı)

Diyabet (Şeker Hastalığı) Hakkında Bilgiler

Diyabetli hasta sayısı özellikle gelişmekte olan ülkelerde gittikçe artmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre dünyada milyona yakın diyabetli kişi yaşamaktadır. Bu sayı yılında milyona ulaşacaktır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda ülkemizde diyabetli olduğu ve yaklaşık kişinin de ileriki yıllarda diyabetli olacağı ortaya çıkmıştır.

Kaç Tip Diyabet Vardır?

  • Tip 1 Diyabet                                          
  • Gebelik Diyabeti     
  • Tip 2 Diyabet                      
  • Özel Diyabet formları olmak üzere 4 farklı tip diyabet mevcuttur.


 
Tip 1 ve Tip 2 Diyabetin Başlıca Farkları Nelerdir?

Çocuklarda ve ilk gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 Diyabette, bağışıklık sistemindeki bozukluklar nedeniyle pankreasta insülin yapan hücreler tahrip olur. Vücutta yeterli insülin yapılamadığından bu hastalar, dışarıdan insülin alamazsa diyabet koması (ketoasidoz) gelişir ve yaşamları tehlikeye girebilir. Bu hastalar zayıftır, hastalık belirtileri kısa süre içinde başlar ve gelişir. Bu diyabet tipinin tüm diyabetlilere oranı % ’dur.

Halen en sık görülen orta yaş ve üstündeki kişilerde ortaya çıkan Tip 2 Diyabette ise, kişilerin pankreasında insülin yapılmaktadır ama insülinin periferik doku ve adale, yağ, karaciğer ve damarlardaki etkileri çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Çünkü şişmanlık ve hareketsizlik nedeniyle insülinin etkilerine karşı vücutta direnç oluşmaktadır. Sinsi başlayan ve bu nedenle geç fark edilen bu tip diyabette kalıtımın rolü önemlidir. Başlangıçta sadece yaşam tarzı düzenlenerek dengeli ve sağlıklı beslenme ile fiziksel aktivitenin artırılması ve kilo fazlası olanların zayıflatılması ile hastalık kontrol altına alınabilir. Genellikle birkaç yıl sonra şeker düşürücü haplara ihtiyaç duyulur. Hastalığın doğal süreci, bazen de tedaviye uyumsuzluk nedeniyle zamanla geçici veya kalıcı sürelerle insülin kullanmak gerekebilir. Ortalama olarak 15 yıllık bir diyabetli yaşam süreci sonunda, diyabetli hastaların üçte biri sürekli insülin kullanma aşamasına gelir.

 

Tip 2 Diyabet İçin En Çok Risk Altında Bulunanlar Kimlerdir? Bu Kişilerde Nasıl Bir Yol İzlenmelidir?   

 

  • Özellikle kilo fazlası olan 45 yaş üstü bireylerde, açlık kan glukozu ile diyabet aranmalı, normal (açlık glukoz düzeyi mg/dl’nin altında) ise 3 yılda bir tekrar edilmelidir.
  • Kilolu bireyler, aşağıdaki risk gruplarından en az birine mensup ise, diyabetin araştırılmasına daha genç yaşlarda başlanmalı ve daha sık tekrar edilmelidir.
  • Diyabetlilerin 1. Derece yakınları (anne, baba, kardeş veya çocukları),
  • Diyabet sıklığı yüksek etnik gruplara mensup olan kişiler,
  • Doğumda normalden iri (4 kg’ın üzerinde) bebek dünyaya getiren veya gebelik diyabeti geçirmiş kadınlar,
  • Yüksek tansiyonlu bireyler,
  • Kan yağları (kolesterol ve trigliserid düzeyleri) yüksek bulunan hastalar,
  • Gizli diyabeti saptanmış bireyler,
  • Yumurtalık kisti (polikistik over hastalığı) bulunan kadınlar,
  • İnsulin direnci ile ilgili başka klinik hastalığı olanlar,
  • Kalp - damar hastalıkları olan kişiler,
  • Şizofreni hastaları.


Bu kişilerde 30’lu yaşlardan itibaren diyabet taraması yapılması, açlık kan glukoz düzeyi normal olsa bile, hekim öngördüğünde OGTT (şeker yükleme testi) yaptırmalarında yarar vardır.

 
Diyabet Kişide Nelere Yol Açıyor?

Diyabet, yaşam boyu süren, bilgi eksikliği ve/veya yetersiz tedaviye bağlı görme kaybı, böbrek yetersizliği, koroner kalp hastalığı, ayak yaraları gibi istenmeyen sonuçları olan bir hastalıktır. Bireylerin ve ailelerinin yaşamlarını maddi ve manevi olarak etkiler ve mutlaka kontrol altına alınmalıdır.  Ancak kan şekeri, kan basıncı ve kan yağları kontrol altında olan bireylerde, kilo fazlası yok ise ve düzenli aralıklarla kontroller yapılıyorsa, bu sayılan komplikasyonların hiçbiri gelişmeyecektir.


Diyabet Kontrol Etmenin Yolu

  • Eğitim (diyabetle ilgili tedavinin temelidir),
  • Sağlıklı beslenme,
  • Evde kan şekeri izlemi,
  • HbA1c (A1C) ölçümü (geçmiş son 3 ayın şeker ortalaması),
  • Egzersiz,
  • İlaçlar.

 

Öneriler

  • Doktorunuza hangi tip diyabetiniz olduğunu sorunuz.
  • Beslenme listeniz sadece size özgüdür. Başkasının listesi size uygun olmayabilir. Size uygun beslenme programınızı diyetisyeninize danışarak alınız.
  • Kan şekerlerinizi doktor ya da hemşirenizin önerdiği şekilde kontrol ediniz.
  • 3 ayda bir (sorununuz olmasa da) doktor kontrolüne geliniz. HbA1C‘nize 3 ayda bir baktırınız.
  • İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde ve doz atlamadan kullanınız.
  • İnsülininizi doktorunuzun önerdiği dozda, hemşirenizin gösterdiği uygulamaya göre ve zamanında yapınız.


 

Hipoglisemi (Şeker Düşüklüğü) Oluş Nedenleri:

 

  • Gereğinden fazla insülin veya ilaç almanız,
  • İnsülin veya ilaçtan sonra yemeğinizi geciktirmeniz,
  • Yemeniz gereken öğünü atlamanız,
  • Yemekte gerektiğinden az karbonhidratlı besin (tahıl ürünleri, süt ürünleri, meyve) almanız,
  • Normalden fazla egzersiz yapmanız,
  • İnsülin kullanıyorsanız, insülin enjeksiyonu yaptığınız uzvu egzersizde kullanmanız (örneğin kola insülin yapıldıktan hemen sonra yüzmek),
  • Başka bir hastalık döneminde olmanız.


 

Hipoglisemi Durumunda Yapılması Gerekenler

  • Hemen şekerinizi ölçün.
  • Kan şekeriniz 70 mg/dl’nin altında ise hemen şekerli sıvılar alın (1 bardak meyve suyu veya 4 adet kesme şekerli su vb).
  • 10 dakika sonra şekeriniz hala düşükse 4 adet kesme şeker daha alın.
  • Buna rağmen hala şekeriniz yükselmediyse, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidiniz.
  • Şeker aldıktan sonra kan şekeri düzeyiniz 80 mg/dl’nin üstünde ise ve ana yemek için öğün zamanınız yakın ise hemen yemek yiyiniz veya yemeğe yarım saatten fazla bir süre varsa bir ara öğün alınız.
  • Her hipoglisemi düzeldikten sonra bu durumun nedenlerini araştırınız ve doktorunuza danışarak gerekli önlemleri alınız.

 
 

İnsülin Kullanımında Dikkat Edilecekler

  • Yemek yiyemeyecek durumda iseniz (iştahsızlık, bulantı, kusma varsa) insülin uygulamadan önce doktorunuza danışınız.
  • Günde iki kez insülin yapıyorsanız arasının 12 saat olmasına dikkat ediniz.
  • Hipoglisemi (şekerin düşmesi) riski açısından yanınızda adet kesme şeker veya 1 küçük kutu meyve suyu bulundurunuz.
  • İnsülin kaleminizi buzdolabına koymanıza gerek yoktur ama diğer açılmamış insülin kartuşlarını buzdolabının kapak kısmında saklayınız.
  • Kullandığınız insülinin ismini mutlaka öğrenip sadece doktor kontrolü ile farklı insülin kullanınız.
  • İnsülinlerinizin dozlarını kendiniz değiştirmeyiniz ve her gün aynı saatlerde uygulamaya dikkat ediniz.
  • İğne uçlarını en fazla 2 kez kullanınız.
  • Her kullanımdan önce insülin kaleminizin havasını çıkarınız.
  • İnsülin yaptıktan sonra ana ve ara öğünlerinizi atlamayınız.
  • İnsülinlerin son kullanma tarihlerini mutlaka kontrol ediniz.
  • Son kullanma tarihi geçmiş veya donmuş insülinleri kullanmayınız.


 

İlaç Kullanımında Dikkat Edilecekler

  • İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanınız.
  • Aç karnına aldığınız ilaçtan sonra yemeğinizi atlamayınız.
  • Kan şekerinin düşük veya yüksek olması durumunda, kendiniz doz değişikliği yapmayınız, doktorunuza danışınız.
  • İlaçların son kullanma tarihlerini mutlaka kontrol ediniz.
  • Başkasının kullandığı ilaçları kendinize uygulamayınız.


 

Diyabet Ve Seyahat

  • Seyahat öncesi sağlık kontrolünüzü ve yaptırmanız gereken aşıları mutlaka yaptırınız.
  • Diyabet kimliğinizi yanınızda bulundurunuz.
  • İlaç, insülin, insülin kalemi, kan şekeri ölçüm aleti ve striplerinizin yedeklerini yanınıza alınız.
  • Seyahatinizi sıcak bir ülkeye yapacaksanız insülinleri soğutucu içinde saklayınız.
  • İnsülin bulundurduğunuz çantanızı bagaja koymayınız.
  • Kendi arabanız ile seyahat edecekseniz iki saatte bir durmanız ve kısa bir egzersiz uygulamanız gerekir.
  • Tatil boyunca kullanabileceğiniz rahat bir ayakkabıyı yanınızda bulundurunuz.
  • Güneşin altında veya çok soğukta uzun süre durmayınız.


 

İ&#; Hastalıkları (Dahiliye) doktorlarımızdan muayene randevusu almak için, 77 99 nolu telefondan arayabilir veya e-randevu hizmetimizden yararlanabilirsiniz.

Halsizlik İ&#;in Hangi Doktora Gidilir? Kronik Yorgunluğa Hangi B&#;l&#;m Bakar?

 Halsizlik İçin Hangi Doktora Gidilir?

 Halsizlik, son dönemin en çok görülen rahatsızlıkların içinde yer almaktadır. Halsizliğin oluşmasında birçok sebepler rol oynamaktadır. Halsizlik şikayetinden olan kişilerin hastanelerdeki, İç Hastalıkları bölümünde yer alan Dahiliye doktorlarında yardım istenilmesi uygun olacaktır. Gerekli muayene işlemlerin yapılmasından sonra tedavi süreçlerinin belirlenmesi aşamasında, Dahiliye doktorları hızlı iyileşme süreçleri konusunda, hastaya bilgi vermektedir.

 Kronik Yorgunluğa Hangi Bölüm Bakar?

 Kronik yorgunluk, kişinin yaşına ve yaşam standartlarına göre farklılık göstermektedir. Kronik yorgunluk ile ilgili tedavi süreçleri, hastanelerde yer alan Dahiliye bölümü doktorları yardımcı olmaktadır. Muayene işleminden sonra hastayı romatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlere yönlendirmeyi gerçekleştirmektedir.

 Kronik Yorgunluğu Nedenleri Nelerdir?

İş hayatı ile ilgili stresin oluşması

Depresyon ve ruhsal sorunlar

Kolit gibi bağırsak hastalıklarının yaşanması

Böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları

Romatizmal hastalıklar

Anemi yani kansızlık hastalıklarına bağlı

Vitamin eksikliğinin görülmesi

Böbrek bezi hastalıklarının görülmesi

Diyabet rahatsızlıklarının görülmesi

 Kronik Yorgunluğunun Belirtileri Nelerdir?

Kas ve eklem ağrılarının yaşanması

Konuşmada görülen rahatsızlıklar

Hiperaktivite

Uykudan yorgun ve halsiz kalkma

Günlük aktivitelerde gerilemenin görülmesi

Mide bulanması

Enerji kaybının görülmesi

Yaygın olarak görülen uyku bozuklukları

Degresif ruh hali

Konsantrasyon bozukluğu

Unutkanlıkların görülmesi

Boğaz ağrısı

Huzursuzluk

Kronik yorgunluğu tetikleyen başka rahatsızlıkları olabilme riskine karşın, erken müdahale ve uzman hekimlere başvurulması, başka hastalıkların büyümesine ve erken müdahale ile tedavi süreçlerin hızlanması konusunda yardımcı olmaktadır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir