Gastroenteroloji bölümümüz, sizlere konusunda uzmanlaşmış, deneyimli ve dinamik kadrosuyla sağlık hizmeti sunmaktadır. Ünitemiz nitelikli ve güçlü bir altyapı üzerine mükemmeliyet anlayışıyla kurulmuş olup polikliniğimizde ayaktan gelen hastalarımızın muayene ve kontrolleri yapılmaktadır. İhtiyaç halinde, tanısal amaçlar ve girişimsel tedaviler için son teknoloji ürünü endoskopik görüntüleme ve müdahale ekipmanı ile donatılmış endoskopi laboratuvar imkânları hastalarımız için kullanıma sunulmuştur. Yatırılarak tıbbi destek verilmesi ve takip edilmesi gereken hastalarımız ise tıbbi uygulamalara ve hasta ergonomisine odaklanmış tasarıma sahip servis ünitelerimizde tedavi edilmektedirler.
GASTROENTEROLOJİ NE DEMEKTİR? HANGİ KONULARDA ÇALIŞIR?
Gastroenteroloji, gastrointestinal sistem ile yani sindirim organlarına ait hastalıklar ve tedavileri ile ilgilenen bilim dalıdır. Gastroenteroloji uzmanları, sindirimde görev yapan organlara ait şikâyet ve bulguların değerlendirilmesi, altta yatan hastalıkların teşhis ve tedavisi konusunda yetkin ve deneyimlidirler. İlgilendikleri hastalıklar ve uygulama alanları oldukça geniştir. Bu geniş alanı başlıca iki ana gruba ayırabiliriz. Birinci grubu, gastrointestinal kanal adı verilen ağız, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar, anal bölge (makat) hastalıkları oluşturur. İkinci grubu ise karaciğer, safra yolları, safra kesesi, pankreas hastalıkları oluşturur.
GASTROİNTESTİNAL SİSTEM HASTALIKLARINA AİT ŞİKÂYETLER NELERDİR?
Ağız ve yemek borusu hastalıklarının neden olduğu şikâyetler
Kötü ağız kokusu, yutma bozuklukları, lokmaların yemek borusundan geçerken takılma hissi olması, yenilen gıdaların veya mide içeriğinin ağza geri gelmesi, göğüs kemiği (iman tahtası) arkasında veya üst karın bölgesinde yanma, ağrı gibi şikâyetlere, ağız ve yemek borusuna ait hastalıklar neden olabilir. Bu bölge hastalıklarından dolayı hissedilen ağrı bazen kalp ağrısını taklit edebilir.
Mide ve on iki parmak bağırsağına ait hastalıklarının neden olduğu şikâyetler
Daha çok karın üst bölgesinde hissedilen ve bazen uykudan uyandırabilen ağrı, hazımsızlık, dolgunluk hissi, kusma, dışkıda siyah renk değişikliği, kan kusulması, kilo kaybı, vitamin B12 eksikliği gibi şikâyetler bu bölge hastalıklarında görülebilir.
İnce ve kalın bağırsaklara ait hastalıkların neden olduğu şikâyetler
İshal, kabızlık, kanlı ya da siyah renkli dışkılama, kilo kaybı, kusma, karın ağrısı, ateş, dışkılama ihtiyacı duyarak sık sık tuvalete gidip tuvaletini yapamama (Tenesmus), yetersiz dışkılama hissi gibi şikâyetler bu bölge hastalıklarında görülebilir.
Karaciğer ve safra yollarına ait hastalıkların neden olduğu şikâyetler
Karın ağrısı, karında sıvı toplanmasına bağlı şişkinlik, uzun süren halsizlik, bulantı, kusma, iştahsızlık, ciltte ve gözlerde sararma, bacaklarda şişme, ciltte kaşıntılar, idrar renginin koyulaşması, dışkı renginin açılması (camcı macunu şeklinde dışkılama), dışkıda taze kırmızı veya vişneçürüğü renginde kan varlığı gibi şikayetler bu organlara ait hastalıklarda görülebilir.
GASTROİNTESTİNAL HASTALIKLARDA NASIL TANI KONULUR? HANGİ YÖNTEMLER KULLANILIR?
Çok sayıda gastrointestinal sistem dışı hastalık, yukarıda bahsedilen şikayet ve belirtilere neden olabilir. Örneğin şeker hastalarında, kemoterapi gören, kortizon gibi bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçlar kullanan bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda yemek borularında mantar, virüs gibi fırsatçı enfeksiyonlar gelişebilir. Gastrointestinal sistemin kendisine ait hastalıklar da benzer şikayetler yapabilirler. Örneğin reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucunda oluşur ve bu hastalarda göğüs kemiği (iman tahtası) arkasında veya üst karın bölgesinde yanma sık görülen şikâyetlerden biridir.
Tanıda çok farklı yöntemler kullanılmaktadır. Doktorunuz size bazı sorular yöneltip, şikâyetlerinizi dinleyip, sizi muayene ettikten sonra hangi tanı yöntemlerini kullanacağına karar verecektir. Tanısal testler genel olarak; kan sayımı, kan biyokimyası, dışkı numunesinin incelenmesi gibi laboratuvar tetkiklerin yanı sıra, ultrasonografi, röntgen, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), gibi radyolojik görüntülemelerden ve endoskopi, kolonoskopi, ERCP (Endoskopik yolla safra yollarının görüntülenmesi) gibi girişimsel metotlardan oluşur.
Tanı ve Tedavide Endoskopinin Yeri
Endoskop (RESİM.1) isimli yüksek teknoloji ürünü cihaz, bükülebilir, ucunda ışık kaynağı ve kamerası bulunan içinden hava, biyopsi ve su kanalı geçen yaklaşık 1 – 1,5 cm çapında fiberoptik bir tüpten oluşur (RESİM.2). Kolaylıkla yutulabilir ve mide sonrasında yer alan on iki parmak bağırsağı boyunca yol alabilir. Böylelikle gastroenteroloğunuz, bu bölgelerde yer alan organların iç kısımlarını rahatlıkla görüntüleyebilir ve burada yer alan sağlam ya da hastalıklı dokulardan parçalar alıp bu örnekleri patoloji laboratuvarında inceletebilir. Böylelikle gözlenen ve anormal olduğu değerlendirilen bulguların sebepleri ortaya konulabilir. Örneğin mide ya da bağırsakta yer alan bir polipten alınan biyopsi sonucunda patoloji laboratuvarı bu oluşumun iyi ya da kötü huylu olup olmadığını bize bildirebilir. Aynı şekilde mide iç zarından alınan doku örnekleri de bizlere gastritler, mide mikrobu (Helicobacter pylori), dokuda ilerideki dönemlerde risk oluşturabilecek hücresel değişiklikler, vb. konularda çok değerli bilgiler sunabilir.
Endoskopi sadece tanı değil, aynı zamanda tedavi amacı ile de kullanılan önemli bir araçtır. Gastrointestinal kanala ait kanamaların durdurulmasında endoskoplar önemli işlev görürler. Ameliyatlar nedeniyle veya kanser hastalarına uygulanan ışın tedavisi sonrası meydana gelen darlıklar gibi kanaldan gıda geçişini zorlaştıran daralmalarda endoskopik genişletme uygulamaları ile tedavi başarıları elde edilebilir. Endoskopik muayene sırasında izlenen ve normalde olmaması gereken kitleler, polipler (RESİM.3), yabancı cisimler vb. oluşumlar, endoskop ve donanım yardımıyla çoğu defa ameliyatsız çıkarılabilirler (RESİM.4) ve hastaların tamamen iyileşmeleri sağlanabilir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ VE AMAÇLARI
Gastrointestinal sistem ve organlarını etkileyen çok sayıda hastalık mevcuttur. Bu hastalıklar, neden oldukları şikâyetler itibarı ile hafif müphem seviyeden, belirgin şiddetli derecelere kadar oldukça geniş bir yelpazede yer alırlar. Bu hastalıklara uygulanacak tedavi seçeneklerinde göze çarpan iki ana gruptan birisi yukarıda bahsedilen endoskopik/girişimsel tedaviler, diğeri ise ilaç tedavileridir. Bunların yanı sıra hastalığa özel diyet tedavileri, yaşam tarzı değişiklikleri gibi uygulamalar ve tavsiyelerle hastanın durumu ve tercihleri de göz önüne alınarak gastroenterolog tarafından tedavi, kişiye özelleştirilir. Bu genel yaklaşım sonucunda hastalıkların tipik özellikleri ve davranış şekillerine bağlı olmak üzere tam şifa veya semptomatik rahatlama ile normal bir yaşamın sürdürülmesi hedeflenir.
LÖSANTE GASTROENTEROLOJİ ENDOSKOPİ LABORATUVARI İMKÂN VE DONANIMLARI
Yakın dönemde hizmete giren endoskopi laboratuvar kompleksi hastanemiz günübirlik cerrahi merkezi bünyesinde konuşlandırılmış olup, bu merkezin Endoskopi, Kolonoskopi, ERCP (Endoskopik retrograt kolanjiopankreatografi), EUS (Endoskopik ultrasonografi)cihaz imkanları ve ilgili ekipman donanımı mevcuttur. Bu cihazlarla hem gastrointestinal sistem ve organlarının görüntülenmesi hem de girişimsel işlemlerle tedavi uygulamaları mümkün olmaktadır (RESİM.5).
RESİM.1 Endoskopun ucunda yer alan kamera, ışık, aspirasyon, su, hava kanalları
RESİM.2 Endoskopi Cihazı
RESİM.3 Kalın bağırsakta yer alan bir polip. Endoskopik görünüm
RESİM.4 Kalın bağırsakta saptanan bir polibin endoskopik yolla çıkarılması.
Orijinal Soru: Yiyeceğimiz şey ne olursa olsun dışkı rengi neden hep aynıdır?
Sağlıklı insanlarda dışkının rengi kahverengidir. Bunun sebebebi ise karaciğerdeki (ölü) kırmızı kan hücreleri ve kemik iliği parçalandığı zaman vücütta bilirubin adı verilen pigmentin oluşmasıdır. Kandaki demir ise bilirubin ile birleşince dışkı yediğimiz yiyeceklerin rengine değil de kahverenginde vücuttan atılır.
785 görüntülenme
Dışkılamak, sindirim sürecinin normal bir parçasıdır. Gayta, vücuttan atılan atık maddelerden oluşur. Sindirilmemiş gıda parçacıkları, bakteriler, tuz ve diğer maddeleri içerir. Bazen dışkının rengi, dokusu, miktarı ve kokusu değişiklik gösterebilir.
Dışkı olarak da bilinen gayta sindirim sürecinin normal bir parçasıdır. Gayta, vücuttan atılan atık maddelerden oluşur. Sindirilmemiş gıda parçacıkları, bakteriler, tuz ve diğer maddeleri içerir. Bazen gaytanın rengi, dokusu, miktarı ve kokusu değişiklik gösterebilir. Genellikle bu değişiklikler önemli değildir ve bir iki gün içinde çözülür. Ancak uzun süreli değişiklikler daha ciddi bir durum olduğunu göstermektedir.
Normal dışkı genellikle:
Ortadan koyu kahverengiye : Bunun nedeni, kırmızı kan hücreleri yıkıldığında oluşan bilirubin adlı bir pigmenti içermesidir.
Güçlü kokulu : Dışkıda bulunan bakteriler, hoş olmayan kokuyu içeren gazları yayar.
Ağrısız olmalıdır: Sağlıklı bir bağırsak hareketi ağrısız ve kolay olmalıdır.
Yumuşak dokuya sahip olmalı : Tek bir parça veya birkaç küçük parçadan oluşan dışkı, tipik olarak sağlıklı bir bağırsak belirtisi olarak kabul edilir. Dışkının uzun olması veya şekli bağırsakların şeklinden kaynaklanır.
Günde bir veya iki kez gerçekleşir: Çoğu kişi günde bir kez dışkılama gerçekleştirir. Ya da her gün veya günde üç kez dışkılayabilir. En azından, bir kişi haftada üç kez dışkılama gerçekleştirilmelidir.
Kişiden kişiye tutarlı : Sağlıklı bir dışkı, kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte, sağlıkla ilgili bir sorun olduğunu gösterebileceği için, dışkı kokusu, sıklığı veya rengindeki değişiklikleri izlemelidir.
Kahverengi dışkı normal renk olarak kabul edilir. Kimi zaman yeşilimsi bir renk halini alabilir. diğer renkler de olabilir, örneğin:
Siyah: Siyah olan dışkılarda özellikle kahverengi görünümü varsa , gastrointestinal kanamayı işaret edebilir. Demir takviyeleri de siyah dışkılamaya neden olabilir.
Beyaz: Dışkı beyaz, gri veya soluk ise karaciğer veya safra kesesi ile ilgili bir sorununu işaret edebilir. çünkü soluk dışkılar safra eksikliği gösterir. Bazı anti-ishal ilaçlar da beyaz dışkıya neden olur.
Yeşil: Ispanak, lahana veya diğer yeşil yiyecekler yeşil dışkıya neden olabilir. Ancak yeşil renkli dışkı, çok fazla safra ve yeterli bilirubinin bulunmadığınında bir işareti olabilir.
Kırmızı: Kırmızı renkli dışkı, gastrointestinal kanamanın sonucunda oluşabilir. Dışkıda küçük miktarlarda görülen kan hemoroid belirtisi olabilir.
Pancar ya da kırmızı meyveler yemek domates tüketmekte dışkının renginin kırmızı olmasına neden olur. Bu yiyecekler sindirim sisteminden geçtikten sonra dışkı tekrar kahverengi hale gelir
Turuncu: Turuncu renkli gıda tüketmek turuncu dışkıya neden olur.
Havuç, tatlı patates ve kış kabağı bu pigmenti içeren birçok gıda arasında yer alıyor. Bununla birlikte, tıkanmış safra yolları turuncu dışkı neden olabilir.
Sarı: Dışkı sarı veya yağlı gözüküyorsa bu durum dışkının çok fazla yağ içerdiğini gösterir. Ayrıca emilim sorunlarının veya enzim veya safra üretmenin zorluğunun sonucu olabilir.
Çoğu insan zaman zaman dışkı renginde farklılıklar yaşamaktadır. Genellikle, bu tüketilen gıdalardan ya da basit nedenlerden kaynaklanır. Ancak, iki veya daha fazla hafta renk değişimleri yaşayanlar doktora başvurmalıdır.
Sağlıklı bir dışkı, 10 - 15 dakikadan fazla sürmemelidir.
Bundan daha uzun süren dışkılama kabızlık, hemoroid veya başka bir rahatsızlığın belirtisi olabilir.
Aşağıdaki durumlar sindirim sorunlarının habercisi olabilir.
Bu tür durumlardan herhangi birini yaşayan insanlar bir doktora görünmelidir.
Dışkılama Sorunlarının Nedenleri Şunları içerebilir:
Stres: İrritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi sindirim hastalıkları stres nedeniyle tetiklenebilir veya şiddetlendirilebilir . Bazı insanlarda stres ishal, diğerlerinde kabızlık şeklinde kendini gösterir.
Kabızlık: Dışkı suyunun sindirim sistemi boyunca hareket edebilmesi için yeterli su ve diğer sıvıları tüketmemek kabızlığa yol açabilir. Çok fazla kafein ve alkol tüketmekte kabızlığa neden olabilir.
Lifli Ürünleri Tüketmemek: Lif, dışkıya form vermektedir. Ayrıca dışkının sindirim sistemi boyunca rahatça hareket etmesine yardımcı olur. Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar ve bakliyatlar gibi lif bakımından zengin besinler tüketmemek bağırsak problemlerine yok açabilir.
Gıda Alerjileri: Bazı gıdalara karşı alerjisi olan kişiler, gıdaları tüketirken genellikle ishal, kabızlık gibi bağırsak sorunlarına yol açabilir.
Örneğin, laktoz intoleransı olan kişiler genellikle sütlü gıdalar tüketmeleri durumunda ishal yaşamakta, çölyak hastalığı olanlar ise glütene karşı hassas olmaktadır.
Bağırsak Sorunlarına Yol Açabilecek Bazı Hastalıklar:
Dışkılamada meydana gelen değişiklikler 2 veya daha fazla hafta boyunca devam ederse doktora başvurulmalıdır.
Dışkı parlak kırmızı, veya siyah renkte ise hemen doktora görünülmelidir. Bu belirtiler tedavi edilmediği takdirde acil duruma dönüşebilecek hastalıkların habercisidir.
Sağlıklı bağırsak hareketleri için aşağıdaki öneriler uygulanabilir.
Yeterli miktarda lif yiyin : Tavsiye edilen en az günlük lif miktarını almaya özem gösterilmelidir. Bu miktar: kadınlar için 25 gram iken erkekler günde 30 gramdır.
Bol su tükemi : Günlük içilmesi gereken su yaklaşık 8 bardak (yaklaşık 1,5 litre) kadardır. Daha fazla lif tüketirken su tüketmek özellikle önemlidir.
Probiyotik ürünler tüketilmelidir : Yararlı bakteriler olan probiyotikler yoğurt ve bazı içeceklerden de sağlanabilir. Probiyotikler, kabızlık ve enfeksiyonlu ishalin tedavisine yardımcı olmuştur.
Magnezyum alımı : Magnezyum hidroksit genellikle kabızlığı tedavi etmek için kullanılır. Böbrek yetmezliği olan kişiler için tavsiye edilmese de, diğer insanlar için güvenilirdir.
Egzersiz yapmak : Fiziksel olarak aktif kalmak, bağırsak işlevini teşvik edebilir ve kabızlığı önleyebilir. Ayrıca egzersiz yapmak, dışkılama sorunlarının yaygın bir nedeni olan stresi de hafifletir.
Sağlıklı bir yaşam için iyi işleyen bir sindirim sistemi gereklidir.