coca cola'nın reklam bütçesinin neden böylesi devasa olduğunu yeniden idrak etmemizi sağlayan son reklamı. aslında 50 karakter sınırına takılmasaydı şöyle açılması daha uygundu bu başlığın:" yaşındaki dedeyle yeni doğan bebeğin buluşması temalı coca cola reklamı". yine film gibi izlenen bir reklam olmuş. reklam kuşaklarını umutla doldurmuş.
vermek istedigi mesajı anlayamadıgım reklam.
şahane reklam. gerçekten de etrafta bu kadar birbirinden mal reklam varken ve onlara akıtılan paralara içim cız ederken böyle bir reklam görmek iyi geldi.
ha gidip coca cola mı aldım hemen hayır, daha önce kimsenin düşünmediği inanılmaz bir fikir mi? hayır. ama masa başında çıkmadığı ortada olan değerli bir reklam olmuş. afferim 10 üzerinden 9 verdim.
10 verdiğim reklamlar da harley reklamlarıdır onu da söyliyeyim.
yanılmıyorsam zafer önen seslendirmiştir.
seafoodplus.info
rakiplere, siz giderken biz dönüyorduk mesajı vermek gibi duruyor amacı.
giuseppe, anni : la felicità esiste adıyla ispanya'da yayınlandıktan sonra türkiye'de de gösterime giren reklam.
dede belli ki kırda bayırda yaşamış, yeri gelmiş barbekü yapıp dans etmiş ateş karşısında, yeri gelmiş koyun kuzuyla temiz havada coşmuş, tereyağının hasını, zeytinyağının misini yemiş. yaş da olunca yaşanan kötü şeyleri unutmuş aklında hep bu anlar kalmış. bu bakış açısıyla yeni doğan bebeye verdikçe veriyor gazı, "kötü zamanda doğdun diyen olabilir, bakma sen onlara" diyor hatta coşup. ah be dede, keşke hayat anlattığın kadar güzel, dünya anılarındaki anlar gibi keyifli bir yer olsaydı.
reklam filmi olarak başarılıdır ama iş realiteye dökülünce elde kalan koca bir sıfırdır, dedenin verdiği gazla bu dünyada yaşamaya çalışan bir bebek dünyadaki rezillikleri yaşadıkça büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır.
kesinlikle son zamanlardaki duygu sömürüsü ile akıllarda kalan hoş müzikli içi boş kredi kartı*** reklamlarına benzemeyen, amacı ürün tanıtmaktan çok kendisini reklamlarla hatırlatmak olan bir ürünün reklam filmi. seslendirmesiyle bile kendisini kurtarıyor.
reklamdan ziyade kısa film gibi. reklamda, mallorca'lı yaşındaki josep mascaro, madrid'de doğum yapan aitana martinez'in bebeğini görmeye gitmektedir. josep amcanın odaya girerken şapkasını çıkarması ve heyecanı, minicik bebeği gördüğü anda yüzündeki "hey gidi hayat hey!" diyen bakışı insanın içine işliyor. böyle bir film ancak yıl bilfiil yaşamış bir insanla ve düyaya gözünü az önce açmış minicik bir bebekle çekilebilirdi. bu iki rolü oynamak imkansızdır bence.
tek kelimeyle süper reklam, bu dede ekrandan eksik olmamalı, sahip olduğu yaşam sevincinin onda biri yok bizde, bari göre göre kaparız bir şeyler.
Özellikle 90'lı yıllara damgasını vuran birkaç sayılı araba modeli var. Ülkemiz için Tofaş'ın kuş serisi arabalarını bu listeye kolaylıkla ekleyebiliriz. Özellikle ilk arabasını alacak gençlerin ilk tercih ettiği modellerden biri olan Tofaş kuş serisinde Şahin, Doğan ve Kartal modelleri bulunuyor. Serinin genelde uygun fiyatlı modeli Şahin'di. Doğan ise bazı ufak aksesuar ve özellik avantajıyla sedan otomobiller için kuş serisinin daha lüks modeli olarak karşımıza çıkıyordu.
Kartal ise bu serinin station wagon kasa tipine sahip modeliydi. Tofaş'ın Doğan ve Kartal araçlarında L, SL, SLX ve S modelleri yer alıyor. En üst paketin SLX olduğunu biliyoruz ancak bu paketlerin ne sunduğunu bilmiyoruz.
Tofaş'lardaki "L" modeli "Lüks, "SL" modeli "Süper Lüks", "SLX modeli "Süper Lüks Ekstra" ve "S" modeli "Süper" anlamlarına geliyor.
Bu modeller dışında daha çok Şahin'lerde gördüğümüz , ie, ie gibi modeller var. Bu modeller, arabanın motoruyla alakalı detaylar. Bizim odaklanacağımız modeller, araca önemli farklılıklar katan özel modeller olacak.
Tofaş, yılında yeni bir tasarımla yeni kuş serisini çıkardı. Yeni model Fiat Regata'nın altyapısını kullanıyordu. Bugün piyasada gördüğümüz Tofaş grubu araçların büyük bir kısmı 'den sonra çıkanlardan oluşuyor.
Doğan'ın lüks otomobili olarak piyasaya çıkan Doğan L'nin alttan eksantriğe sahip bir motoru bulunuyordu. Düz bir motora sahip bu modelin en güzel yanlarından biri triger kayışı koptuğunda subaplara bir zarar vermemesiydi.
Doğan L'de koltuklar daha lüks olacak şekilde kadife yapıda kumaştan oluşuyordu. Kahverengi ve kum grisi renk seçeneklerine sahip koltuk kaplamaları o dönem için aracın çok şık gözükmesini sağlıyordu.
Doğan SL ile Doğan L arasında dışarıdan bakıldığında çok büyük farklılık bulunmuyor. Aslında bu aracın en önemli farklı farklı motora sahip olmasında yatıyor. Doğan SL'de üstten tek eksantrikli tempra motoru yer alıyordu.
Doğan SL'de koltuk döşemeleri tek renkti. Kum grisi olan bu renk, yeni araba alan kişileri de cezbediyordu. Bu aracın sorunlu bir yanı da vardı. Bu araçlarda önceki modellerin aksine triger kayışı koptuğunda subaplar yamuluyor ve ciddi bir masraf çıkarıyordu.
Doğan SLX, serinin en dolu modeli olarak çıkış yaptı. Çağına daha uygun kapı döşemeleri, daha sağlam malzemeden üretilmiş ön göğüs, bazı modellerde hidrolik direksiyon, otomatik ön camlar ve daha fazlası SLX ile seriye dahil oldu. Ayrıca 5 kol çelik jantlar da SLX ailesine özel olarak geldi.
Doğan SLX'lerde, diğer modellerin aksine tampon altı ve yan aynalar da gövde rengiyle aynı renkte.
Motor ve alt takım olarak Doğan SLX'le aynı olan Doğan S, tampon ve aynalarının boyasız olması, sis farı ve yıkamasının olmaması, üçüncü stop lambasının olmaması gibi kozmetik farklılıklara sahipti.
- yılları arasında üretilen Şahin ve Kartal D modelleri, L SOHC dizel motorla geliyordu. Bu dizel motorların çok başarılı olmadığını söyleyebiliriz. Zaten çok uzun sürmeden dizel motordan da vazgeçildi.
Bu model tamamen yük taşıma amaçlı üretilen bir modeldi.
Bugün sizlere Tofaş grubunda yer alan L, SL, SLX gibi model isimlerinin ne anlama geldiğini ve hangi özelliklere sahip olduklarını açıkladık. Yazarınız olarak ben de bir Tofaş Doğan sürücüsüyüm ve her türlü zorluğuna rağmen arabamı seviyorum. Bu tarz içeriklerin devamının gelmesini ister misiniz? Yorumlarda buluşalım.
Emoji İle Tepki Ver
26