Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde, hizmete açıldığı yılından itibaren şifa dağıtmaya devam eden Kardiyoloji Anabilim Dalında yan dal olarak Kalp Yetmezliği ve Pulmoner Hipertansiyon Polikliniği kuruldu. Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özhan Göldeli ve 5 yıldır bu alanda çalışmalar yapan Doç. Dr. Bahri Akdenizin öncülüğünde hayata geçirilen proje sayesinde; Göğüs Hastalıkları, Romatoloji, Kalp ve Damar Cerrahisi ile zaman zaman Pediatrik Kardiyoloji uzmanlarının da birlikte takip etmesi gereken Pulmoner Hipertansiyon hastaları tek bir havuzda toplanarak sistematik takip sağlama imkanı oluşturuldu. Yine kalp damar cerrahisi ile ortak izlem gerektirebilen Son Dönem Kalp Yetmezliği hastaları için aynı poliklinik bünyesinde çalışmalara başlandı.
Son yıllarda ülke genelinde bu tür özel merkezler kurulduğunu, Ege Üniversitesinde de uzun yıllardır bu hizmetin verildiğini belirten Doç. Dr. Bahri Akdeniz şöyle konuştu: Kalp Yetmezliği ve Pulmoner Hipertansiyon şeklindeki iki ayrı yandal pokliniği tek başlık altında topladık. Nasıl ki Nörolojide Epilepsi, Alzheimer gibi yan dal poliklinikleri varsa biz de farklılıklar içeren bu polikliniği hizmete açarak bölgemiz için alternatif oluşturduk. Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH), nadir görülen ama ölümcül olabilen, tanı konulduktan sonra tedavi edilmezse ortalama kalan ömrün yıla kadar düştüğü bir hastalık. Bu hastalık genç hastaları da tutabilmekte ve bazen 20 yaşındaki bir genç de 60 yaşındaki bir insan performansı gösterebilmektedir. Bu tür şikayetlerle klinik veya hastanelere başvuran hastalara genellikle kronik bronşit ya da kalp yetmezliği gibi yanlış teşhisler konulabilmekte ve hastalar erken teşhis olanaklarını kaçırmaktalar. Hastalığa yakalanan kişinin tamamen normale dönme şansı yok, ancak tedavi ile yaşamlarını uzatıyoruz. Hasta iki adım atamazken, kendi işini daha rahat yapabilecek düzeye geliyor, yaşam kalitesi artırıyor. Bu hastalığın beş ayrı grup altında toplanan birden çok sebebi var. Bu nedenle multi-disipliner bir yaklaşım ile özel PAH merkezlerinde izlenmesi gerekiyor. Erken tanı ile hastaların yaşam kalitesi ve ömrü artabiliyor. Hastaların ilk teşhis aşaması genellikle dış merkezlerde ekokardiyografi ile oluyor. Ekokardiyografi yapan merkez sayısı ve dış merkezde çalışan kardiyolog ve göğüs hastalıkları uzmanlarının bu hastalık konusundaki bilgilerinin artması ile Pulmoner basıncı yüksek hastalar ile daha çok karşılaşılmakta ve bu hastalar ileri inceleme için bizim gibi özel PAH merkezlerine yönlendirilmekteler. Bu tür hastaların takiplerinin düzenli yapılması, üç ayda bir raporlarının yenilenmesi gerekiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde 5 yıldır haftada bir gün poliklinik ve multidispiliner PAH konseyini gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık civarında sürekli takip hastamız var. Bundan sonra ise poliklinik hizmeti ile bunu belli bir sisteme oturtmuş olduk. Polikliniğimize kayıtlı hastaların dosyalarını, bilgisayar kodları ile kurumumuzdaki diğer hekimlerimiz de takip edebilecek.
İkinci hastalık grubumuz olan kalp yetmezliği ise PAH gibi nadir görülen değil sık görülen ve toplum yaşlandıkça sıklığı artan bir hastalık. Kalp yetmezliği bulunan hastalara bir ilacı veriyorsunuz böbrekleri bozuluyor, tuzu düşüyor, sodyumu düşüyor. Kansızlığı oluyor. İlaçların yan etkileri oluyor. Dolayısıyla sıkı bir izlem zorunlu hale geliyor. Son dönem diye tabir ettiğimiz uygun hastalarda kardiyak defibrilatör ve kardiyak resenkronizasyon tedavileri merkezimizde rutin olarak uygulanıyor. Bunların ötesinde kardiyak yardımcı destek cihazları (assist device), kalp nakli gibi olanaklar da mevcut. Bu son iki tedavi seçeneği de özelleşmiş merkezlerde uygulanabilmekte. Hastanemizde kalp-damar cerrahisi kalp transplantasyonu için ruhsat alınmış olup assist devicelar takılabilmektedir. Bunun dışında, internet üzerinden randevu sisteminin uygulandığı hastanemizde, nefesim daralıyor diyen her hasta da polikliniğimizden randevu alamaz, bunu unutmamak lazım. Hasta eğer şikayeti varsa önce kardiyoloji polikliniğine gelebilir. Sonra tanı konulursa tetkikleri başlatılır. Kalp Yetmezliği ve PAH polikliniğimizde Ekokardiyografi Görüntüleme Ünitesinin sorumlusu Uzman doktorumuz Ebru Özpelitden önemli yardımlar alıyoruz. Hasta yoğunluğuna orantılı olarak şu anda haftada bir gün (her perşembe) konseyimiz var, ilerde sayı arttıkça yeni projelerimizi hayata geçireceğiz.
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özhan Göldeli de önemli bir polikliniği hizmete açtıklarını belirterek, Yeni uygulama ile gerek kalp yetmezliği, gerek Pulmoner Hipertansiyon hastaları ortada kalmıyor. Bu poliklinik açılmadan önce, hasta nefes nefese geliyor polikliniğe yatırıyoruz, taburcu ediyoruz. Ama hasta daha sonra göğsü ağrıyan bir hasta ile aynı polikliniğe gidiyor, kayboluyor. Bu tür hastalar spesifik bir polikliniğe başvurduğu taktirde doktor ne yapacağını gayet iyi biliyor. Sonraki aşamalarda gerekirse belki Kalp Yetmezliği Derneği kurulabilir. Hastalar birbirleri ile daha rahat iletişim kurabilirler. Hatta internet üzerinde sosyal paylaşım sitelerinde kendi gruplarını oluşturabilirler. Hastaların gerek sosyal, gerek medikal, gerekse etik yönden bir havuzda toplanması yararlı ve önemli dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Hakkımda
İletişim
Dr. Dayimi KAYA yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir Balçova Ertuğrul Gazi İlkokulu, Balçova Lisesi seafoodplus.info Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni ’de bitirerek yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’ndan kardiyoloji uzmanlığını aldı.
yılları arasında üzerinde tanısal koroner anjiyografi, sağ-sol kateterizasyonu ve ’den fazla koroner balon, stent uyguladı ve eşlik etti.
Zor vakalar olarak bilinen, kompleks koroner lezyonlarının (örn. damarın çıkış yerindeki darlıklar, çatallanma darlığı) stent ile tedavisi, tecrübeli olduğu bir çalışma alanıdır.
Eskiden tıkanmış olan kalp damarlarının (kronik total oklüzyon) tekrar açılması ve stent ile tedavi edilmesinde tecrübeli olduğu diğer bir çalışma alanıdır.
’den fazla ameliyatsız aort kapağın değişimi (TAVİ) prosedürü uygulaması ve eşlik etmesi ile Türkiye’de en fazla TAVİ uygulayan girişimsel kardiyologlardan birisidir.
Daha kişisel bilgiler için tıklayınız.
Kapalı yöntemle yapılan tedaviler sırasında/sonrasında gelişebilecek yan etkiler açık cerrahi tedaviye göre daha az görülür. Açık cerrahi sırasında meydana gelebilecek kanama, anestezinin uzun sürmesi, solunum cihazına bağlı kalma ile ilgili istenmeyen durumlar kapalı yöntemlerle yapılan tedavilerde sıklıkla görülmemektedir. Açık cerrahi de olduğu gibi Göğüs kafesi açılmadan, kasık ya da kol atardamarlarına sadece küçük bir iğne ve kılıf yerleştirilmesi ile gerçekleştirilen kapalı yöntemlerde hastanede kalma süresi, büyük kanama, estetik görünüş olarak oldukça avantajlıdır. Ancak, bu işlemler sırasında da istenmeyen durumlar görülebilir. kanama, hava embolisi, kalp zarı etrafında kan toplanması gibi komplikasyonlar açık kalp cerrahisine kıyaslanadir de olsa ortaya çıkabilir.
Bize ulaşın