dolandırıcılık suçu tck 157 / Dolandırıcılık Suçu ve Cezası - TCK Madde

Dolandırıcılık Suçu Tck 157

dolandırıcılık suçu tck 157

DOLANDIRICILIK SUÇU VE CEZASI NEDİR ?

DOLANDIRICILIK SUÇU VE CEZASI NEDİR?

sayılı Türk Ceza Kanunu m. ’de dolandırıcılık suçunun basit hali, m. ve ’da ise suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir.

TCK m. ’ye göre ; (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

DOLANDIRICILIK SUÇUNUN ŞARTLARI NELERDİR?

O halde Türk Ceza Kanunu maddeye göre dolandırıcılık suçunun basit halinin yani nitelikli olmayan halinin işlenmiş sayılması için şunlar olmalıdır:

  • Fail tarafından hileli davranışlar yapılmalıdır. Mağdurun inceleme eğilimini etkisiz kılacak nitelikte bir takım davranışlarda bulunulmalıdır.
  • Fail tarafından yapılan hileli davranışlar bir kimseyi aldatabilecek nitelikte olmalıdır.
  • Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlanmalıdır. Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, verilen zarar ile sanığın eylemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır.

SUÇUN HUKUKİ KONUSU

Dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki yarar, kişilerin malvarlığı değerleridir. Ancak bu suçla kişilerin irade özgürlüklerinin ve hukuksal işlemler sırasındaki iyi niyetlerinin de korunduğunu kabul etmek gerekir.

Dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki yarar, kişilerin malvarlığı değerleridir. Ancak bu suçla kişilerin irade özgürlüklerinin ve hukuksal işlemler sırasındaki iyi niyetlerinin de korunduğunu kabul etmek gerekir.

Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden fazla hukuki konusu bulunan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır.

SUÇUN FAİLİ

Dolandırıcılık suçu, fail açısından özellik göstermez. Herhangi bir gerçek kişi bu suçun faili olabilir. Hileli davranışları gerçekleştiren ile yararına menfaat elde edilenin aynı kişi olması gerekmez.  Bu ikisinin farklı olması halinde, hileli davranışları gerçekleştiren kişi suçun failidir.

SUÇUN MAĞDURU

Dolandırıcılık suçunun mağduru, suçun maddi konusunu oluşturan malvarlığı değerlerinin sahibi olan kişidir. Kanundaki ifadeden de anlaşılacağı gibi, dolandırıcılık suçunda, aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişinin aynı olması gerekmez.

Aldatılan kişi veya kişiler ile zarara uğrayan kişi veya kişiler farklı olabilir. Aldatılan kişi ile zarara uğrayan kişinin farklı olması halinde, aldatılan kişinin mağdurun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi veren bir hukuki durumda olması gerekir. Dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki değer malvarlığı değeri olduğundan, bu gibi hallerde malvarlığı yönünden zarara uğrayan kişi suçun mağduru olarak kabul edilmelidir.

Çünkü sırf aldatılmış olmak bu suç açısından mağdur olmak için yeterli olmayıp, malvarlığı yönünden bir zarar ya da zarar tehlikesinin de gerçekleşmiş olması gerekir.

SUÇUN KONUSU

Dolandırıcılık suçunun konusunu malvarlığı değerleri oluşturur. Malvarlığı, mülkiyeti de kapsayan üst bir kavramdır. Bu nedenle ekonomik bir değer taşıyan taşınır ve taşınmaz malların yanı sıra alacak hakları, fikri haklar da suçun konusunu oluşturabilir.

 SUÇUN CEZASINI ARTIRAN NİTELİKLİ HALLER

Nitelikli dolandırıcılık

Madde (1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Bu madde ile nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

  • Suçun Dinî İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi

Uygulamada yerleşmiş kabule göre; bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dinî kurallara bağlı olanların önem verdiği değerler, dinî inanç ve duyguların aldatma aracı olarak kötüye kullanılması ve bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olması gerekmektedir.

T.C Yargıtay Ceza Dairesi Esas No: /  Karar No/  Karar Tarihi: Kararı ;

“ Dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK&#;nın /1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.

Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.

Somut olayda; kendilerini hoca olarak tanıtan sanıkların katılanlara kızlarının bahtının kapandığını, evlerinde muska olduğunu söyleyip evlerine gelerek, çeşitli dualar okuyup kızlarının elbisesinden muska çıktığına inandırıp, bu muskayı bozup yeni muska yaptıklarını söyleyerek paralarını almaları, ayrıca evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu, bu altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapıp getirdiği ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleri ile katılanları kandırıp altın ve paralarını almaları şeklinde gerçekleşen olayda sanıkların eylemlerinin temas ettiği, sayılı TCK&#;nın /1-a maddesinde düzenlenen &#;Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle&#; nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan karar verilmesi ’’

  • Suçun Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

TCK&#;nın /1-b maddesi gerekçesinde “Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. Kişinin örneğin doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması daha kolaydır.” şeklindeki açıklamayla bu nitelikli hale yer verilme nedeni ortaya konulmuştur.

Yargıtay da “TCK&#;nun /1-b maddesinde yer alan ‘zor şartlar’ ibaresi, suçun mağduru esas alınarak değerlendirilmeli, mağdurun zor şartlarda bulunup bulunmadığı, olaysal olarak ve subjektif olarak açıklanmalıdır.” şeklindeki kararında, zor koşulların bulunup bulunmadığının belirlenmesinde mağdurun esas alınması gerektiğini ortaya koymuştur.

Kişinin zor durumda olması hastalık, yaralanma gibi kişisel nedenler; iflas etmek, aşırı borçlanmak gibi ekonomik nedenler olabileceği gibi sosyal olaylar, doğal afetler de olabilir.

  • Suçun Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığı farklı nedenlerden kaynaklanmış olabilir. Algılama yeteneğini zayıflatan nedenler yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, ilerlemiş yaşlılık, duyu organlarının yetersizliği gibi nedenler olabileceği gibi sarhoşluk, uyuşturucu madde etkisinde olmak gibi geçici nedenler de olabilir.

  • Suçun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

“Bankaların etkin işlevi bulunan çek, hesap cüzdanı, dekont gibi maddi varlıklarının kullanılması halinde, bankanın vasıta kılınarak dolandırıcılık suçunun oluşacağından hareketle; sanığın sahte olarak düzenlettirdiği nüfus cüzdanıyla katılanın banka hesabından para çekmesi şeklinde gerçekleştiği anlaşılan olayda, bankanın maddi bir varlığının kullanılmaması ve ödeme vasıtası olması nedeniyle işlenen dolandırıcılık suçunda araç olarak kullanılmadığı, ancak kamu kurumu olan nüfus müdürlüğünün maddi varlıklarından sayılan sahte nüfus cüzdanı kullanılarak mağdurun dolandırıldığı anlaşılmakla; eylemin, sayılı TCK /1-d maddesinde öngörülen “kamu kurumunun aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırıdır” (Yargıtay CD., , /).

  • Suçun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak İşlenmesi

TCK /1-e maddesi kapsamındaki bu suç, mağdur unsuru yönünden özellik gösterir. Dolandırıcılık kamu kuruluşlarının dolayısıyla kamunun zararına olarak işlenmiştir.

  • Suçun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılarak bu suçun işlenebilmesi için, faille mağdurun yüzyüze gelmeden, bilişim sisteminin hile aracı olarak kullanılması gerekir.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken banka veya diğer kredi kurumunun mutat faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerinden yararlanılması ya da banka ve kredi kurumlarının mutat faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılması gerekmektedir. Öte yandan nitelikli halin uygulanması için banka ya da kredi kurumunun suçtan zarar görmüş olması da gerekmez.

Ceza Genel Kurulu / E. , / K. kararında;

‘Sanığın hukuka aykırı bir şekilde temin edip doldurduğu ve keşide yeri gösterilmeyen çeki kullanarak katılanın banka hesabından Lira çektiği olayda, bankanın maddi varlıklarından olan çekin suçta araç olarak kullanılması nedeniyle eylemin sayılı TCK’nun /1-f madde ve fıkrasında yazılı banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.’

  • Suçun Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

TCK’nun 6/1-g maddesindeki tanıma göre “basın ve yayın yolu ile” deyimi; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik her türlü kitle iletişim aracıyla yapılan yayınları içermekte olup, bireysel iletişim araçları bu kapsam dışında bırakılmıştır. Kitle iletişim araçları, kitlesel boyutta ileti dağıtabilen araçlar olup radyo, televizyon, gazete ve internet gibi araçlar en yaygın biçimde kullanılan kitle iletişim araçları arasında yer almaktadır.

Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, basın ve yayın araçlarının kullanılmış olması yeterli değildir. Basın ve yayın araçlarının kullanılmasının suçun işlenmesini kolaylaştırması, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve mağdurun aldatılmasında etkili olması gerekmektedir. Ayrıca suçun işlenmesinde basın ve yayın araçlarının kim tarafından kullanıldığı önemli değildir.

Ceza Genel Kurulu / E. , /13 K. sayılı kararında;

“ Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; İbrahim V. ismiyle “www…….com” adlı internet sitesinde dizüstü bilgisayar satışı için ilan veren sanığın, bu ilanı görüp kendisini telefonla arayan katılanla, bilgisayarların Lira bedelle satışı konusunda anlaşması, bir süre sonra katılanı telefonla arayarak bilgisayarları kargoya verdiğini söyleyip, bedelini vereceği hesap numarasına yatırmasını istemesi üzerine, bildirdiği banka hesabına Lira yatıran katılana sözde alışverişe konu bilgisayarları göndermemesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın hem bilişim sistemini araç olarak kullanmak hem de basın ve yayın aracının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle suçu işlediği anlaşıldığından, sanığın bu eylemi ile TCK’nun maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenen “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” ve aynı fıkranın (g) bendinde düzenlenen “basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” olmak üzere dolandırıcılık suçunun iki farklı nitelikli halininin oluştuğu, bu durumda suçun daha ağır cezayı içeren nitelikli hali olan “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan hüküm kurulması gerektiği kabul edilmelidir. ’’

  • Suçun Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında, Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi

TCK m. /1, h bendinde iki ayrı ağırlatıcı neden birlikte düzenlenmiştir. İlk nitelikli hal, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişinin dolandırıcılığı ticari faaliyetleri sırasında işlemesidir. Bunun için failin tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi olması zorunludur. Bentteki bir diğer nitelikli hal, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık suçunu işlemiş olmasıdır.

T.C. YARGITAY CEZA DAİRESİ E. / K. / T. kararında;

“ Bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle bir şirketin olması, faalin ise o şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilcisi, şirket müdürü olması ve suçun, şirketin faaliyeti sırasında ve yine bu faaliyetle ilgili olarak İşlenmesi gerekmektedir. Fail hakkında bu hükme göre cezalandırılabilmesinin istenebilmesi için öncelikle, ticari faaliyeti olan bir şirketin bulunup bulunmadığı, şirketin kurulup tüzel kişilik kazanıp kazanmadığı, suçun işlendiği tarihte failin şirket yöneticisi veya temsilcisi olup olmadığı, işlenen fiilin ticari faaliyetle ilgisinin bulunup bulunmadığı tespit olunmalı, bu şartların varlığı halinde sanığın, sayılı TCK&#;nın /1-h maddesine göre cezalandırılması istenmelidir.

Şirket yöneticisi olmayıp, şirkette çalışan kişilerin, şirket adını kullanarak dolandırıcılık suçunu işlemeleri halinde bu bentteki nitelikli halden söz edilemeyeceği için, şartları var ise maddenin diğer bentlerindeki nitelikli hallerin var olup olmadığının araştırılması zorunludur. Bunların bulunmaması durumunda dolandırıcılık suçunun basit halini düzenleyen sayılı TCK&#;nın maddesi uyarınca failin cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. ’’

  • Suçun Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından, Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Serbest meslek sahibi kişiler, sayılı Gelir Vergisi Kanunu m. arasında belirlenmiştir. Avukatlar, dişçiler, muhasebeciler, özel muayanehanelerinde çalışan doktorlar, emlak komisyoncuları gibi kendi işyerlerinde bağımsız olarak mesleklerini yürüten kişiler bu kapsamdadır. Ancak bu kişiler mesleğe giriş ve mesleki faaliyetlerinde tamamen bağımsız değildirler. Bu tür meslek mensupları, ilgili mevzuata göre kurulmuş olan meslek birliklerine üye olmak zorundadırlar. Serbest meslek mensupları, meslek birlikleri tarafından denetlenmektedirler.

  • Suçun Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi

Banka ve kredi kurumları kanun ile kurulan, mevduat toplayan, gerçek ve tüzel kişilere kredi vererek kâr amacı güden kurumlardır. Bu bent ile banka ve kredi kurumlarının yanında bankacılık sektörü de korunmaktadır. Hileli davranışlar doğrudan doğruya banka veya diğer kredi kurumlarına yönelik olup sahte belgelerle kredi alınmalıdır. Bu suçtan zarar görenin banka veya kredi kurumu olması gerekir. Kredi verme yetkisi olmayan bir kişi veya kuruluşun hile kullanılarak aldatılıp kredi alınması durumunda bu nitelikli halin uygulanması olanağı bulunmamaktadır.

Bankanın her türlü işlemleri için dolandırılması, bu nitelikli halin uygulanmasını gerektirmez. Yalnızca banka veya diğer kredi kurumlarının bir kredinin tahsisini sağlamak amacıyla dolandırılması durumunda, bu nitelikli hâl uygulanacaktır.

  • Suçun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi

Bu nitelikli halin amacı, sigorta şirketlerinin zarar görmesini engellemektir. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza, sigorta edilen riskin türü de önemli değildir.

  • Suçun Kişinin, Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışanı Olarak Tanıtması veya Bu Kurum ve Kuruluşlarla İlişkili Olduğunu Söylemesi Suretiyle İşlenmesi

TCK /1-l maddesi maddenin ilk hâlinde bulunmamakta iken uygulamada sıkça karşılaşılan bir dolandırıcılık biçimini nitelikli dolandırıcılık kapsamına alınmıştır. Kendilerini polis, hâkim, savcı vs. olarak tanıtarak mağdurları aldatıp haksız menfaat temin eden kişiler bu madde kapsamında cezalandırılacaklardır.

  • Suçun Kamu Görevlileriyle İlişkisinin Olduğundan, Onlar Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle ve Belli Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Aldatarak, Başkasından Menfaat Temin Etmek Suretiyle İşlenmesi

TCK /2 maddesinde suçun tanımı yapılmıştır. sayılı TCK’da “Nüfuz Ticareti” olarak düzenlenmiş bulunan bu suç sayılı TCK’da nitelikli dolandırıcılık başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suçun oluşumu için, failin bir kısım kamu görevlileri ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu ifade etmesi gerekir. Ayrıca bu ilişkisi sebebiyle belli bir işi gördüreceğinden bahisle mağduru aldatarak ondan menfaat temin etmesi gereklidir. “Kamu görevlisi” kavramı TCK 6’ncı maddede açıklanmıştır.

Bu suçun oluşması için ismen belli bir kamu görevlisinin belirtilmiş olması şart değildir. Fakat görevi, unvanı, rütbesi belirtilerek belli ölçüde somutlaştırılması da şarttır. Aksi takdirde sadece tanıdıkları olduğundan bahisle menfaat temin eden kişinin aldatma eylemi TCK Maddesi kapsamında basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.

  • Suçun Üç veya Daha Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi ya da Suç İşlemek İçin Teşkil Edilmiş Bir Örgütün Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi

Ceza hukukunda somut olaya göre durumun uzman bir avukat tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir, bu sebeple durumunuza göre uzman ceza hukuku avukatından hukuki destek almanız doğru olacaktır.

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası &#; TCK Madde

Dolandırıcılık Suçunun Nitelikli Halleri

  • Dolandırıcılık Suçunun, Dini İnanç ve Duygularının istismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi (/1-a)

Dinin, dini inanç ve duygularının, hayır hasenat yapma hislerinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Aldatma aracı olarak kullanılan din veya mezhebin, hangisi olduğunun bir önemi yoktur.

Ceza Genel Kurulunun 02/04/ gün ve // &#; yılı kararında; aldatma aracı olarak kullanılan &#;cenaze için dua ya da Kur&#;an-ı Kerim okunması ve ardından ölen kişinin zekat borçlarının ödenmesi&#; hususunun dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu ve mağdurun bu yönde aldatılarak faile yarar sağlamasında etkili olduğu kabul edilerek eylemin dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Yine Yargıtay kendisini hoca olarak tanıtıp muska yazarak para alma eylemini, kendisine büyü yapıldığını bildirip büyüyü bozmak için para almaları eylemini, büyü ve fal bakma bahane si ile para alma fiilini, iyileştirme bahanesiyle dua okumaları karşısında para alma eylemlerini bu fıkra kapsamında saymaktadır.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi (/1-b)

Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duydukları, ayrıca kandırılmaya en fazla müsait oldukları zamanlardır. Yargıtay suçun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için mağdurun içinde bulunduğu durumun gerçek ve yakın anlamda &#;tehlikeli veya zor şartlar&#; kapsamında kabul edilebilecek nitelikte olması gerektiğine işaret etmektedir.(CD. 23/01/, /)

&#;TCK&#;nın /1-b maddesinde yer alan &#;zor şartlar&#; ibaresi, mağdur esas alınarak değerlendirilme yapılması gereken bir ibaredir. Mağdurun zor şartlarda bulunup bulunmadığı, olaysal olarak ve mağdur esas alınarak sübjektif olarak değerlendirilmelidir. Buna göre, mağdur, gerçekte zor şartta olmamasına rağmen, kendisinin zorda olduğunu düşünmesi durumunda ya da mağdurun zorda olduğuna dair sanığın sanal iknaları bu madde kapsamında değerlendirilemeyecektir. Sanığın hedefindeki mağdur, olayın koşullarına göre, çaresizlik içinde bulunmakta, bu psikolojik baskı altında daha çok savunmasız kalmakta ve bu anlamda kendisine uzanacak bir yardım eline her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bu kapsamda; kişinin bir trafik kazasına maruz kalması, değişik nedenlerle hastanede tedavi görürken kendisi veya bir yakını için acil ve yoğun bir yardıma ihtiyaç duyması, deprem felaketi sonrası ruhsal ve bedensel olarak muhtaç duruma düşmesi, zor şart kapsamında değerlendirilebilecek örnekler arasında sayılabilir, fakat, her trafik kazasında veya her hastalıkta kişinin zor şartlar altında olduğu kabul edilmemelidir. Söz konusu olayın meydana geldiği zaman dilimi, hastalığın veya yaralanmanın boyutu, olaya maruz kalan kişinin ekonomik ve sosyal durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın gelişim süreci, sanığın olaya müdahale tarzı ve zamanlaması gibi hususlar, anlık olarak kişinin zor durumda olup olmadığını belirlemede kriter olarak değerlendirilmelidir.&#; ( CD. , /)

  • Dolandırıcılık Suçunun, Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi (/1-c)

Bu nitelikli halin uygulanması için, mağdurun yaşının küçüklüğü veya ilerlemişliği, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik, sarhoşluk, uyuşturucu madde kullanma gibi nedenlerle algılama, anlama ve değerlendirme yeteneğinin zayıf olması ve bu kişiye karşı hilenin kullanılarak onun aldatılmış olması gerekir. Söz konusu durumların, somut olay açısından algılama yeteneğini zayıflatmış olup olmadığının araştırılması gerekir. Sağır ve dilsiz olan kişilere karşı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunduğu hallerde bu durumun mağdurun algılama yeteneğini zayıflatıp zayıflatmadığının araştırılması ve tespit edilmesi gerekir. Maddede geçen &#;algılama yeteneğinin zayıflığı&#; halinin somut olayda mahkeme tarafından uzman hekim veya adli tıp uzmanından alınacak rapora göre belirlenmelidir.

  • Dolandırıcılık suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Kamu kurumu deyince akla; devlet tüzel kişiliği, il özel idareleri, belediyeler, köyler, üniversiteler, KİT&#;ler, Yüksek Öğretim Kurumu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu ve katma bütçeli kuruluşlar gelmektedir. Ancak noterlik bürosu, avukat bürosu kamu hizmeti yapmalarına karşın, kamu kurumu değildirler.

Bu nitelikli halin uygulanması için, sayılan kuruluşların araç olarak kullanılması gerekli olup, dolandırıcılığın bunların zararına olarak gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Burada önemli olan, bu kurumların araç olarak, aracı olarak kullanılmasıdır. Hatta eylem, kamu kurumlarının zararına olarak gerçekleştirilir ise, d bendi hükümleri değil, e bendi hükümleri uygulanacaktır.

Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evrakının, makbuzlarının, taşıtının kullanılması mağdur üzerinde kurumdan gelindiği ne dair bir düşünce oluşturacak ve aldatılmasını kolaylaştıracaktır. Yargıtay&#;ın süregelen uygulamasına göre fail tarafından kıymetli evrakın sahte olarak tanziminden sonra icraya konulması hallerinde eylemin sahte belge ile kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmektedir.

Yargıtay olayda nüfus cüzdanının kullanılması, trafik tescil belgesinin kullanılması, araç plakasının kullanılması, avukat kimliğinin kullanılması suretiyle dolandırıcılığın gerçekleştirilmesi halinde bu bent hükümleri uygulanacaktır.

  • Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak İşlenmesi

Bu ağırlaştırıcı nedenin söz konusu olabilmesi için, dolandırıcılık eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlığına zarar vermek amacıyla gerçekleştirilmesi gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlığına verilen zarar, o kuruluştan hakkı olmayan bir parayı almak şeklinde olabileceği gibi, kuruluşa gerçekte var olan bir borcu vermemek şeklinde de olabilir.

Kamu kurumu ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçu, kamu görevlisi olan kimseler tarafından işlenebileceği gibi, kamu görevlisi olmayanlar tarafından da işlenebilir. Kamu kurum ve kuruluşunun zararına olarak işlenen dolandırıcılık suçunda suçun mağduru, kendisi aldatılan, iradesi sakata uğratılan kurum çalışanı iken, suçtan zarar gören ise, kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir.

Hukuken geçerli bir kararla boşandıktan sonra, eşlerin bir arada ya şamasının boşanmanın maaş almak amacıyla yapıldığının ve hileli davranışın kanıtı olamayacağını, nitekim Sayılı Kanunun maddesinde bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceğini ve ödenmiş tutarların geri alınacağının belirtildiğini, bu hususta cezai düzenlemenin bulunmadığını, faillerin eyleminin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğunu, bu nedenle de dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığını, başkasının sağlık karnesi ile muayene olmaya çalışan kimse için, bunu kontrol eden doktorun ilk bakışta durumu anladığında hile unsurunun gerçekleşmediğini bu nedenle suçun oluşmadığını kabul etmektedir.

  • Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bilişim sistemi yoluyla dolandırıcılıkta, sistemin kandırılmasından söz edilemeyeceğinden, bu sistem aracılığıyla, bu sistemi kullanan karşıda ki insanların kandırılması söz konusudur. Bu nedenle sistemin bir kısım açıkları bulunarak, sisteme bazı şeyler varmış gibi girilmek suretiyle yarar sağlama, hileli hareketin insana karşı yapılmaması nedeniyle dolandırıcılık suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturabilecektir.

Genellikle internet üzerinden bir şey satmak için ilan verip, paranın gönderilmesine rağmen ürünün gönderilmediği olaylarda bu bentin uygulanması söz konusu olmaktadır. Banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılmasında ise, zarar verilen banka veya kredi kurumu değildir, ancak bu kurumlar kullanılarak üçüncü kişilere zarar verilmektedir. Bankaların sadece ödeme vasıtası olduğu hileli hareketlerde vasıta olarak kullanılmadığı, aldatmada etkisinin bulunmadığı durumlarda, yani dolandırıcılık suçunda unsur olan hilenin kullanılmasından sonra, paranın banka aracılığı ile sanığa gönderilmesi eyleminde, hilenin gerçekleşmesinde ödeme aracı durumunda bulunan bankanın rolünün bulunmadığı dikkate alınarak eylemin Sayılı TCK&#;nin maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmektedir.

  • Dolandırıcılık Suçunun Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

TCK /1-g maddesi uyarınca basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanarak dolandırıcılık suçunun işlenmesini nitelikli hal olarak belirlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının, dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Basın ve yayın araçlarını, basın mensubu olan kimseler bu suçu işlemekte kullanabileceği gibi, basın mensubu olmayan kimseler de kullanabilir.

Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının, dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Basın ve yayın araçlarını, basın mensubu olan kimseler bu suçu işlemekte kullanabileceği gibi, basın mensubu olmayan kimseler de kullanabilir. Örneğin, &#;kanser olan bir kimsenin hayatını kurtarmak için şu kadar para gereklidir&#; diyerek gazetelere ilan verip, yardım toplama veya &#;şu köye okul yaptırıyoruz&#; diye televizyonlarda yayın yapma veya hastane yapılacağına ilişkin ilan vererek kişileri aldatma durumunda, bu nitelikli halin uygulanması gerekir. Bu bent uygulamasına örnek olarak, &#;kupon karşılığı televizyon vereceğini açıklayan gazete sahibinin, sürekli gazete fiyatlarını artırması, dağıtacağını söylediği televizyonlarla ilgili herhangi bir anlaşma yapmamış olması ve günü geldiğinde söz verdiği TV&#;leri dağıtmaması eylemi&#; verilmiştir.

Yargıtay&#;ın bu nitelikli halin uygulanmasına ilişkin kararları farklılıklar göstermektedir. Bir kısım kararlarda failin gazeteye veya internete verdiği ilanın sadece mağdura ulaşmasına yardımcı olduğu, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve mağdurun aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığından eylemin Sayılı seafoodplus.info maddesinde düzenlenen &#;basit dolandırıcılık&#; suçu nu oluşturduğu, bir kısım kararlarında ise eylemin sayılı seafoodplus.info /1-g maddesi oluştuğunu kabul etmiştir.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında veya Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyetleri Kapsamında İşlenmesi (/1-h)

Anılan maddede iki tür suç öngörülmüştür. Bunlardan birisi ticari faaliyet sırasında dolandırıcılık; diğeri ise, kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılıktır. Bu suç, özgü bir suçtur. Bu suçu ancak, tacir olan şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişiler ya da kooperatif yöneticileri işleye bilir. Bunların dışındakilerin bu suçu işleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Bu nitelikli halin oluşması için, failin tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kimse olması yeterli değildir. Aynı zamanda aldatıcı nitelikteki eylemin, ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmiş olması gerekir. Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından Mesleklerinden Dolayı, Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi (/1-i)

Bu suçun faili ancak, serbest meslek mensubu olan kimseler olabilirler. O halde, gerçekte serbest meslek mensubu olmayan kimseler bu suçun faili olamayacaklardır. Başkasına bağlı olmaksızın çalışan, serbest hekim mali müşavir, mimar, mühendis serbest meslek memurudurlar. Tacirler, esnaflar, serbest meslek memuru değildirler.

Ancak, bir kimse serbest meslek mensubu olsa bile, mesleğini ön plana çıkarmadan, mesleğinden dolayı kendisine duyulan güveni kullanmadan hileli davranışta bulunarak bir kimseyi aldatırsa, bu durumda basit dolandırıcılık suçu oluşacak, bu nitelikli hal uygulanmayacaktır.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi (/1-j)

Bankanın her türlü işlemleri için dolandırılması, bu nitelikli halin uygulanmasını gerektirmez. Yalnızca banka veya diğer kredi kurumlarınca bir kredinin tahsisini sağlamak amacıyla dolandırılması durumunda, bu nitelikli hal uygulanacaktır.

Bu nitelikli halin uygulanması için, banka veya kredi kurumundan bir kredinin tahsis edilmesi için, dolandırıcılık yapılması yeterli değildir. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin tahsis edilmesi için dolandırıcılık yapmak gerekir. Eğer aslında failin koşullarında bulunan birisine, normalde kredi tahsis edilmesi mümkün iken, fail koşullarını daha yüksek göstererek krediyi alırsa, bu nitelikli hal uygulanmayacaktır.

Bu nitelikli halin uygulanması için, kredi elde eden kişinin banka ve diğer kredi kurumlarının görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Yoksa hiçbir hile olmadan görevlilerin yanılması sonucu kredi tahsisi halinde bu nitelikli hal uygulanmaz.

  • Dolandırıcılık Suçumun, Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi (/1-k)

Bu nitelikli halin uygulanması için, sigortalayan şirketin dolandırılmış olması ve hakkı olmayan bir sigorta bedelinin kısmen veya tamamen alınmış olması gerekir. Burada aldatılan sigorta bedelinin ödenmesine karar verecek olan sigorta şirketinin çalışanı, suçtan zarar gören ise, ödemede bulunacak olan sigorta şirketidir.

Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur.

  • Dolandırıcılık Suçunun Kişinin, Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışan Olarak Tanıtması Suretiyle İşlenmesi(/1-l)

Bu nitelikli hal fıkraya tarih ve sayılı Kanunun maddesiyle eklenmiştir. Bu tarihten önceki eylemlerin TCK&#;nin Maddesi kapsamında değerlendirileceğine ve uzlaşma hükümlerinin uygulanacağına dikkat edilmelidir. Düzenlemeyle son dönemlerde yaygın olarak görülen ve medyaya da yansıyan telefon dolandırıcılığı fiillerinin daha fazla cezalandırılması amaçlanmıştır. Bu nitelikli halin uygulanması için kişinin kendisini sayılan nitelikleri haiz bir kişi olarak tanıtması veya sayılan kurum veya kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi ve bu şekilde aldatılmasında araç olarak kullanılması gerekir.

Dolandırıcılık Suçunun Cezası Nedir?

  • Dolandırıcılık Suçu Suçun Temel Halinin Cezası

Dolandırıcılık suçunun cezaları açıkça kanunda düzenlenmektedir. TCK madde ’de dolandırıcılık suçunun yaptırımı 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Dolandırıcılık suçu ve cezası basit halinde bu ceza öngörülmüştür.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir