kaynağı değiştir]
En uzun düğünlerin bulunduğu bölgelerden birisi Ege'dir.[3] Okuyucu denen kadınlar ev ev dolaşıp düğünün haberini verir.[4] İki tarafın maddi durumuna bağlı olarak düğünler en az 3 gün 3 gece sürer.[3]Aydın'da Adana'da olduğu gibi bayrak asılır ve bayrak asılırken havaya ateş açılır.[4] Burada düğünler, Ege'nin ikliminin de etkisi ile genelde açık alanda yapılır.[kaynak belirtilmeli] Türkiye'de kız istemeye gelen erkek tarafına Türk kahvesi ikram edilirken Afyonkarahisar'da kızı istemeye gelen erkek tarafında sadece su ikram edilir.[3] Eğer kız verilirse de ilk Cuma günü damadın ailesi Çay içmeye davet edilir.[3] Nişan günü damadın ailesi kızı bir kez daha ister. Gelin kaynanasının elini öper ve kaynanasının önünde diz çöker.[4] Kaynana gelinini kutlamaz. Sebebi ise kaynananın ilk günden gelin ile çok yakın olmak istememesidir.[3] Daha sonra gelin, damat tarafındaki bütün erkeklerin elini öper.[3] Erkek tarafının kadınları gelinin saçından 2 tel saç keser.[4] Gelin alınıp düğüne gidilene kadar en az üç kurban kesilir.[3]Aydın'da da ilginç gelenekler yer almaktadır.[3] En çok adet ise damadın arkadaşları tarafından yapılır, hatta yapılan geleneklerin adı "damat bezdirme"dir. Damadın arkadaşları damadı ayakkabısız bırakabilir ve bir cami minaresinden geline "seni seviyorum" dedirtebilir.[3] Diğer bir adet ise damadın cam şişelerinin üzerinde duran yumurtaların vurulmasıdır.[3]Çanakkale'de damat tarafı davul zurna eşliğinde oynar.[4] Damat gelini almak için gittiği zaman gelin saklanır. Damat gelini bulmak için tüm odaları gezer ve gelinin olmadığı her odadaki kişiye para öder.[4]Manisa'da gelin at ile alınıp şehirde dolaştırılır.[4] Gelin yeni evine duvağı ile girer, akşam yemeğinde damat gelinin duvağını açar.[4]Tokat'ta gelin hamama götürülür ve damat tarafı geline çeşitli hediyeler getirir.[4] Kına gecesinde gelin altın almadan eline kına yakılmaz.[4]İzmir'de birçok şehirde olduğu gibi damadın evine Türk bayrağı dikilir.[6] Gelinin saklanma merasimi İzmir'de de uygulanır.[6] Gelin arabasına binerken başından aşağı bolluğu simgeleyen pirinç dökülür.[6]
Batı Akdeniz'de gelenekler Türkiye'nin genelinden çok farklı değildir. Ancak burada bazı kelimeler daha farklıdır. Örneğin çeyiz kelimesi Antalya'da "kofa" olarak geçer.
Karadeniz yöresinde de kız almak zordur.[3] Bazı aileler gelini ilk istenişte vermez, damada "biz bir düşünelim" cevabını verir.[3] Nedeni ise Karadeniz'de babaların kızlarından vazgeçmesinin çok zor olmasıdır.[3] Bazı ailelerde nişan yapıldıktan sonra imam nikâhı'da kıyılır.[3] Karadeniz'de Pazartesi veya Perşembe günleri düğün alışverişi yapılır, düğün çağrıcısı tutulur ve gelin ile damat hamama götürülür.[4] Damat tıraş olurken, damadın yanındakiler damada para verir.[4] Gelin yengesi veya başka biri tarafından hazırlanır ve gelini hazırlayan kişiye damat tarafı para verir.[4] Gelinin yüzü tülbent ile kapatılır ve gelin alınırken başından aşağı buğday ile para dağıtılır.[4] Bazı yörelerde gelin At ile alınır.[4] Karadeniz'deki geleneklerden birisi de evin çatısına koyulan testinin damat tarafından vurulmasıdır.[3] Damat testiyi vurabilirse eve girebilir, vuramazsa damattan para istenir.[3] Düğün işlemlerinin başlaması için gelinin kimliği işlemeli bir mendil ile damat tarafının en büyüğüne verilir.[3] Düğün günü kız evinin çıkışına bir kaşık koyulur ve gelin o kaşığı kırarak evden dışarı çıkar. Bu kırıcı olabilecek davranışların baba evinde kalacağı anlamında yapılır.[3]Rize'de gelini evden babası veya erkek kardeşi çıkarır.[7] Düğün yeri yakınsa gelin düğün yerine yaya gider, uzak ise araba ile gider. Eski geleneklerden birisi ise gelinin at ile düğün yerine gitmesidir.[7] Gelin düğünden sonra evine girerken sağ el parmakları ile bala bandırır ve kapıya sürer. Zengin olsun diye de başına bez koyup para dökülür.[7] Düğün olduktan sonra bir hafta sonra "yedi" olur. Yedi, kızın damatla birlikte babasının evine gitmesine denir. Yediden birkaç gün sonra da erkek tarafı kız tarafını evinde ağırlar.[7]