Doğum şeklini belirleyen etkenler medikal ve sosyal nedenler olarak ayrılırlar.
Medikal sezaryen nedenlerini kısaca maddeler halinde ifade edecek olursak;
Doğum yönteminin belirlenmesindeki sosyal nedenler ise; ileri anne yaşı, annede doğum korkusu, tedaviyle elde edilen zor hamilelikler olarak ifade edilebilir.
Bu faz genellikle doğumun en uzun ve en sakin kısmıdır. Saatler, günler ya da haftalar sürebilecek (genellikle çok fark edilmeyen ve rahatsızlık vermeyen kasılmalarla) ya da şüpheye yer bırakmayacak kasılmalarla, 2 ila 6 saatte tamamlanabilecek bir süreç içinde rahim ağzı incelir ve 3 santim kadar açılır. Bu fazda kasılmalar genellikle 30 ila 45 saniye sürer. Kasılma şiddeti hafif ila orta kuvvette arası düzenli ya da düzensiz olabilir ve giderek kısalır. Latent faz sırasında sırt ağrısı, kramp, batının alt bölgesinde basınç hissi, hazımsızlık, ishal, karında bir sıcaklık hissi, nişan gelmesi (kanla renklenmiş sümüksü bir sıvı), su gelmesi gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.
Doğumun aktif fazı ortalama 2 ila 3 saat sürer. Kasılmalar daha sık ve giderek daha güçlü hissedilir. Sancılar güçlendikçe, uzadıkça ve sıklaştıkça rahim ağzı 7 santimetreye kadar açılır. Kasılmalar sıklaştığı için dinlenmeye daha az zaman kalır. Muhtemelen bu aşamada artık hastaneye ya da doğum merkezine gelmiş olursunuz. Bu fazda kasılmalar sırasında giderek artan sancı ve rahatsızlık, artan sırt ağrısı, bacaklar rahatsızlık ya da ağırlık, halsizlik, giderek artan nişan gelmesi gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.
Geçiş fazı doğumun en zahmetli ama en kısa bölümüdür. Kasılmaların şiddeti birdenbire yükselir, çok güçlü bir hale gelir. 2 ila 3 dakikada bir gelmeye ve 60 ila 90 saniye sürmeye başlar. Zirveler çok şiddetli olur ve kasılmanın neredeyse tamamı boyunca sürer. Özellikle daha önce doğum yapmış kadınlar birden fazla zirve yaşayabilir. Kasılmalar hiç kesilmeyebilir ve aralarda gevşeyemeyebilir. Rahim ağzının 10 santim açılması için kalan son 3 santimlik açılma 15 dakika ila 1 saat sürer ama 3 saate kadar uzadığı da görülür. Bu fazda kasılmalar sırasında daha yoğun ve daha şiddetli sancı, bel ve/veya perine bölgesinde kuvvetli baskı, rektumda baskı hissi, rahim ağzındaki kılcal damarlardan daha fazlası çatladıkça nişan gelmesinde artış, çok bunalma, terleme, üşüme veya titreme, bacaklarda kramp ve kontrolsüzce titreme, mide bulantısı ve/veya kusma, kasılmalar arasında baş dönmesi, boğazda ve göğüste sıkışma hissi ve bitkinlik gerçekleşebilir.
Rahim ağzı açıldığına göre, bebeği doğum kanalının kalan kısmından geçirip dışarı çıkarmak için ıkınarak yardım etmeniz gerekiyor. Ikınma ve bebeğin doğumu genellikle yarım saat ila 1 saat arasında sürer ama bazen 10 dakika kadar kısa veya 2 ila 3 saat gibi uzun sürebilir. İkinci evrede; kasılmalar sırasında sancı, karşı konulmaz bir ıkınma ihtiyacı, rektumda baskı hissi, ani bir güç tazelenmesi ya da bitkinlik çökmesi, gözle rahatça görülebilen kasılmalar, nişan gelmesinde artış, bebeğin başı belirirken vajinada karıncalanma, gerilme, yanma ya da batma hissi, bebeğiniz çıkarken kaygan ve ıslak bir his hissedebilirsiniz. Ancak epidural aldıysanız daha az şey hissedebilir hatta hiç hissetmeyebilirsiniz.
Bu evre genellikle 5 dakika ile yarım saat arasında süren doğumun son evresidir. Bebeğinizin rahimdeki hayati destek sistemi olan plasentanın dışarı atılmasıdır. Kasılmalarınız devam edecek ve her kasılma 1 dakika kadar sürecektir ve şiddeti hafiflemiş olacaktır ama siz hissetmeyebilirsiniz. Rahmin sıkıştırmasıyla plasenta rahim duvarından ayrılır ve rahmin alt kısmına veya vajinaya inerek oradan da dışarı atılır. Doktorunuz ya bir eliyle göbek bağını hafifçe çekip diğer eliyle karnınıza bastırarak ve yoğurarak ya da rahmin üst kısmına basınç uygulayıp gerektiği zaman ıkınmanızı söyleyerek size yardımcı olacaktır. Artık sona eren doğumun ardından kendinizi tamamen bitkin veya canlanmış hissedebilirsiniz.
Normal yollardan doğumun riskli veya mümkün olmadığı durumlarda doğum ameliyat ile yapılır. Sezaryen ameliyatında annenin karnının alt kısmı ve rahmin alt kısmına cerrahi kesi yapılarak bebek doğurtulur. Rahim boşluğu açılarak bebek buradan çıkarılır. Bu işlem esnasında yaşanabilecek olumsuzluklarda doğum forsepsi kullanılabilir. Sonrasında bebeğin plasentası da alınır ve rahim ve cilt arası tüm katlar dikilerek ameliyat bitirilir.
Dünya Sağlık Örgütü kanıta dayalı 6 doğum uygulama önerisi ile sağlıklı anne ve bebek için güvenli bir şekilde doğum eyleminin gerçekleşebileceğini belirtmiştir. Bu öneriler:
Normal doğum esnasında doğuma mümkün olduğu kadar müdahale edilmediği için aktive olan tüm hormonlar anne ve bebeği doğuma sağlıklı bir şekilde hazırlamaktadır. Hamilelik ve doğum eylemi bedenin doğal ve sağlıklı bir fonksiyonu olduğu için normal doğumda sağlık kontrollerini yapma dışında başka bir müdahaleye gerek olmadığından sağlık profesyonelleri izleyici olmaktadırlar.
Her yapılan gereksiz müdahale, normal doğumu üstün kılan hormonların salınımında negatif etki yaratacaktır. Bu hormonlardan oksitosin uterustaki kasılmaya etkileri ile doğumun ilerlemesine yardımcı olur. Endorfin hormonu ise doğal bir ağrı kesicidir. Doğum esnasında kadının rahat hissetmesi için her şeyi yapar. Her iki hormonun da doğum sırasında seviyeleri yükselir. Sancıların şiddetinin artması ile bu sancılara vücudun pozisyon ve aktivite olarak verdiği yanıtlar bebeğin doğum kanalına inmesini ve yerleşmesini sağlar. Endorfin hormonu doğum ilerleyip ağrı arttıkça daha fazla miktarda serbest kalır ve acı algısı azalır. Endorfinler gerçekte doğumda görevlerini yerine getirmesi için kadınlara yardım eden düş-gibi bir durum yaratır. Kadının içinde bulunduğu bu düşsel durum, dış çevreden daha önemli hale gelir. Kadınlar kendi içgüdüleri ile travayın ilerlemesi ve travay ağrısının artması gibi olaylara daha fazla odaklanarak, bu eylemi bilge bir şekilde sonlandırabilir.
Evde doğumun olumlu yönleri
Evde Doğumun Olumsuz Yönleri
Suda doğum, sıcak su içeren küvetlerde gerçekleşen alternatif bir doğum şeklidir. Kadınların bir kısmı doğum gerçekleşene kadar suda kalmayı tercih ederken diğerleri çocuğun doğumunun da suda gerçekleşmesini isterler. Suda doğumda bebek, doğum stresinden sonra 9 aydır içinde bulunduğu sıcak ve ıslak rahimden çıkınca kendini yine alışık olduğu sıcak ve ıslak bir ortamda bulmanın rahatlığını yaşar. Ayrıca anne daha az ağrı ve daha az endişe ile doğum sürecini tamamlar. Sağlık profesyonellerinin bir kısmı azalan stres ile bebekte görülebilecek komplikasyonların azalacağına inanmaktadır. Anne adayına doğum sancıları başladığında özel olarak hazırlanmış bir kıyafet giydirilir, 35 ila 37 derece sıcaklık arasındaki bir havuza alınır.
Suda doğumun alanında uzman sağlık profesyonellerince, hastanede gerçekleştirilmesi gerekir. Doğum eylemi sürecinde suni sancı, epidural anestezi uygulanmaz. Sıcak suyun gevşetici etkisinden yararlanılır. Doğum gerçekleştirildikten sonra anne kanama kontrolü için normal doğum masasına alınırken bebek de bakıma alınır.
Suda doğumun anne için avantajları:
Suda doğumun bebek için avantajları:
Kadınların aşağıdaki durumlarda suda doğum yapması sakıncalı olabilir:
Doğum ağrısı, doğada bilinen en şiddetli ağrılardan biri olduğu için doğum ağrısını azaltmak için pek çok yöntem üzerine çalışılmıştır. Analjezi uygulamasına anne, kadın doğum uzmanı ve anestezi uzmanı doğumun seyrine göre ortak karar vermektedir. Epidural anestezi, çok ince bir kateter ile belden epidural saha bölgesine girilmesi ve lokal anestezik maddelerin verilmesi ile yapılır.
Referanslar:
Doğum eylemi yani "doğum sancıları", dış ortamda yaşamaya hazır hale gelmiş bebeğin anne bedeninden ayrılmasıyla sonuçlanan bir süreçtir. Bu sürecin başlangıcını düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması, bitişini de bebeğin doğması, plasenta ve diğer gebeliğe ait yapıların atılması, yani rahimin boşaltılması belirler.
Normal doğum genel anlamda vajinal yolla gerçekleşen doğum demektir. Vajinal doğumların %96'sı baş gelişi, geri kalan kısmı da makat gelişi şeklinde gerçekleşir. Bu sayfada baş gelişi ile doğumun ayrıntıları anlatılmaktadır.
Doğum eyleminin başarıyla sonuçlanabilmesi için anne adayının bedeninde eylem öncesi dönemlerde birçok hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar gebelik başladığı andan itibaren başlar: Gebelik bedende algılandığı andan itibaren işlevsel olarak her zaman kasılmaya hazır olan rahimin kasılmaları baskı altında tutulmaya başlanır. Bebeğin olgunlaşma süreci tamamlanana kadar da bu baskılama devam eder.
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde rahim üzerindeki baskı azalmaya başlayınca kısa süren, genelde ağrıya yol açmayan ve nadir gelen kasılmalar ortaya çıkar.
Braxton-Hicks kasılmaları denen bu hazırlayıcı kasılmalar anne adayı tarafından da hissedilir. Bunların amacı rahim ağzını doğum eylemine hazırlamaktır.
Rahim ağzı normal şartlarda oldukça dayanıklı bir bağ dokusundan oluşan, giriş kısmı kapalı, sert, koni biçiminde bir yapıdır. Daha önce doğum yapmış olanlarda cm açık olabilir.
Bu yapı, doğum eyleminde çok önemli bir rol üstlenir: rahim kasılmaları bebeği doğum kanalından aşağı itmeye çabalarken rahimağzı yaklaşık olarak 10 cm genişliğinde açılarak bebeğin rahimin içinden çıkmasına izin verir.
Rahim ağzının açılması rahimin doğum eylemi esnasındaki kasılmalarıyla paralel gider. Rahim ağzının uygun bir şekilde açılabilmesi için buna hazır olması gerekir.
Doğum eylemine hazırlık döneminde rahim ağzında bir dizi değişim başlar:
Daha önce doğum yapmamışlarda genellikle rahim ağzının olgunlaşma hazırlıkları tamamlandıktan sonra kasılmalar başlar. Daha önce doğum yapmış olanlarda ise rahim ağzı olgunlaşmasının bir kısmı doğum eylemiyle paralel gider (Örneğin daha önce doğum yapmış olanlarda silinme doğum eylemi esnasında tamamlanabilir).
Gebeliğinizin başından sonuna kadar düzenli olarak rutin antenatal (doğum öncesi) kontrollerinize gittiniz. Herşey yolunda gitti. Bebeğinizin tüm organ sistemleri kendi kendine yetebilecek olgunluğa ulaştı. Doktorunuza en son gittiğinizde doktorunuz artık "gününüzün dolduğunu" ve bebeğin doğuma hazır olduğunu söyledi. Bundan sonra sizi neler bekliyor?
İlk olarak hatırda tutmanız gereken, doğum belirtileri başlamadığı sürece doktorunuzun sizi çağırdığı tarihlerde antenatal kontrollere devam etmenizdir.
Anne adaylarının sadece %5'i tam gebelik haftasında doğum yapar. Doğum eyleminin gebelik haftasından iki hafta önce ya da iki hafta sonra başlaması normal kabul edilir.
Eylem başlamadığı sürece genel olarak haftalık kontroller devam eder ve bu kontrollerde bebeğin NST ve/veya ultrason ile iyilik hali değerlendirilir.
Yukarıda bahsedilen hazırlayıcı kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki doğum eylemiyle karışabilir. Özellikle ilk doğumunu yapacak anne adayları gerçek doğum sancısının nasıl bir şey olduğunu bilmediklerinden bu hazırlık kasılmaları esnasında paniğe kapılabilirler.
Gerçek doğum sancılarının başladığını ve artık çantanızı alıp hastaneye gitmeniz gerektiğini nasıl anlayacaksınız?
Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmalarıdır.
Önceleri daha az sıklıkla ancak yine de düzenli aralıklarla gelen doğum sancıları belli bir aşamadan sonra tipik olarak 10 dakikada üç kez ortaya çıkar ve her bir kasılma yaklaşık 50 saniye sürer.
Gerçek sancılar istirahat etmekle geçmez. Şiddeti de zaman içinde giderek artar.
Kasılmaları karnınıza ellediğinizde rahatlıkla hissedebilirsiniz.
Eğer kasılmalarınız belli bir düzene girmişse ve istirahatle geçmiyorsa hastaneye gitme zamanıdır.
Doğum eylemine geçiş her zaman önce sancıların başlaması şeklinde olmaz. Bazı anne adaylarında sancılar başlamadan önce su kesesi açılabilir. Böyle bir durum ortaya çıkarsa bebeğin değerlendirilmesi için hastaneye gitmelisiniz.
"Nişan" denilen hafif kanlı-sümüksü akıntı, rahimağzındaki bebeği koruyucu tıkacın atılmasından ibarettir. Ek bir belirti ya da şikayet yoksa beklemeye devam edebilirsiniz. Genellikle nişandan sonraki ilk iki günde doğum başlar.
Gebeliğinizin seyri esnasında size hemen doktora başvurmanızı gerektiren acil durumlar doğum sancılarını beklemekte olan anne adayları için de geçerlidir.
Bunlar özetle:
Hastanede doktorunuzla buluştunuz. Doktorunuz sizin gebe kartınızda bugüne kadarki antenatal kontrollerde elde edilen bulguları tekrar gözden geçirecek ve sizden şikayetiniz hakkında ayrıntılı bilgi alacaktır. Daha sonra pelvik muayene yapılması için doğumhaneye alınacaksınız.
Pelvik muayene (çatı muayenesi):
"Tuşe" adı verilen bu elle muayene çok önemlidir: Bu muayene rahim ağzının açıklığı, silinmesi ve yumuşaması, bebeğin başının doğum kanalının neresinde olduğu ve amniyos kesesinin bazı özellikleri hakkında bilgi verir. Ayrıca doğum kanalının giriş kısmı, kanalın özellikleri ve doğum kanalının çıkış kısmı konusunda da önemli bilgiler bu muayenede edinilir. Kanalın kemik ve yumuşak doku yapısında bebeğin geçişine engel olabilecek durumlar (çatı darlığı gibi) bu muayene esnasında ortaya çıkar.
Bebeğin durumunun değerlendirilmesi:
Pelvik muayene bittikten hemen sonra bebeğin kalp atımları ile rahim kasılmaları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacıyla yaklaşık olarak 20 dakika süreyle kardiyotokografik inceleme yapılacaktır. (Bazı doktorlar yalnızca fetoskop denen cihazla bebeğin kalp atışlarını dinlerler.)
Bu incelemeler sonucunda doktorunuz gerçek doğumun başlamadığı yönünde karar verirse ve kardiyotokografi (ya da fetoskop ileduyulan bebek kalp atışları) normalse sizi istirahat amacıyla evinize geri gönderebilir.
Özellikle ilk doğumunu yapacak olan anne adayları genellikle doğum eylemi henüz tam başlamadan başvururlar. Bu durumda sizin gereksiz yere sattlerce hastanede kalmanızı engellemek amacıyla bu yerinde bir karardır.
Doktorunuz size gerçek doğum sancılarının özelliklerini ayrıntılarıyla anlatacak ve bu ağrıların başlaması durumunda ya da diğer başvurmanız gereken özel durumlarda sizden tekrar başvurmanızı isteyecektir.
Bulgular gerçek doğum eyleminin başladığı yönündeyse artık bebeğinizle kucaklaşmanıza saatler kalmış demektir. Doğumhane kıyafetinizi giyebilirsiniz. Doğum eylemi başlamıştır.
Normal Doğumun Aşamaları >>
İLGİLİ KONULAR:
Doğum genellikle uzun süren, yavaş yavaş başlayan ve heyecanlı bir süreçtir. Bebeğinin doğumunun başladığını farkeden annenin içi pır pır, sürecin bir an önce hızlanmasını ister. Hamileliğinin haftası itibariyle her an tetiktedir. Bedeninin verdiği her sinyali; ''doğumun başlaması böyle birşey olabilir mi acaba?'' diye merakla inceler.
Doğum sancısı nasıl olacak?
Nişan gelirse bunu anlayabilecek miyim?
Ya suyum gelir de sancım olmazsa?
Sorular, sorular Bırakmak ve teslim olmak zamanı geldiğinde tükenen sabırla birlikte kafaya üşüşen sorular. Bir de meraklılar var. Ne zaman doğuracaksın? Doğuma ne kadar kaldı? Sen hala doğurmadın mı? Allah kurtarsın
Bu gerçeklerin içinde sabırla ve teslimiyetle beklemek ve aceleci olmamak çok önemli. Bebekler doğacakları zamanı çok iyi biliyorlar. Biz ise bu bilinmezlikten pek hoşlanmıyoruz. Hep birşeyler yapmak istiyoruz. Doğum başlasın, hızlansın, çoğalsın diye durmadan, dinlenmeden çabalıyoruz. Oysa bizim bilmediğimiz o bilgi; bebeklerimizde var. Onlara güvenmek, bırakmak pek alışık olduğumuz şeyler değil.
Ara ara bakarım; yazılarımdan en çok hangileri okunmuş, hangileri daha ilgi çekmiş merak ederim. En çok tıklanan ve okunan yazılarımın doğumu başlatmanın doğal yolları konularını içermesi ve haftasonu duyduğum “doğumda zamanında hareket” sözleri bu yazıyı yazmama ilham verdi.
Doğumda zamanında hareket
Bebeğin doğacağı zamanı biliyor. Kendini parçalama ve doğumun başında yani gizli aşamada (cm) normal hayatına devam et. Bedenin sana ne yapmanı söylüyor? Genelde bu aşama acele edilmemesi gereken, bebeğin suyu ve kalp atışları iyiyse, anne rahatsa, tıbbi olarak hastaneye yatış yapılması acil değilse, normal hayatına devam edeceğin bir dönem.
Diyelim gece uyuyorsun ve hafif bir sancı hissettin. Sanki regl ağrısı. Regl olsan yataktan fırlamayacağın türden bir his. Daha önceden bilmediğin ama seni yataktan kaldırmayan bir ağrı. Bedenin uyumaya devam edecek ama beynin alarmda ise; içinde bir o yana, bir bu yana koşturup duran atları sakinleştirmek için güzel nefesler alıp kendini rahatlatman, belki ılık bir duş alıp uyumaya devam etmen harika olacaktır. İlk sancıyla ayaklanmak, onları saymaya başlamak, topun üzerinde zıplamak, daireler çizmek, yürümek, merdiven inip çıkmak, hurmaları mideye indirmeye başlamak için çok erken. Tüm bu zamansız hareketlenmeler, doğumun aktif döneminde, yani bedeninin hareketi doğal olarak içinden çıkardığı sıralarda yani güçlü olman gereken zamanlarda yorgun düşmeni sağlayabilir. Önünde daha uzun bir yol olabilir. Zaten doğum ilerledikçe, doğum sancıları sıklaştıkça; bedeninde doğal olarak hareketlenmek isteyecek. İçinden minik bir cimnastikçisi, kıvrak bir dansöz çıkacak. Hareket etmek doğal akan, doğumun başlasın ya da hızlansın diye zorla değil düşünmeden yaptığın birşey olacak.
Çünkü bebekler kendileri için sunulmuş, kaderleri için yazılmış en güzel gün ve en özel saatte doğarlar.
Tıbbi nedenlerden ötürü başlatılmak zorunda kalınan doğumlar da olabilir. Sezaryen ile doğmak zorunda olan bebeklerde. Tüm bu süreçlerde dünyaya gelmek için yürümeleri gereken yolda yaşayacakları deneyimleridir. Şu hayatta yaşadığımız her deneyim, her tecrübe bizi biz yapmaz mı? Doğmak için başka ellere ihtiyaçları varsa o ellerin sevgi ve şefkatle onlara yardımcı olması etrafımızda kanatsız meleklerin olduğunun bir kanıtı
Teslim olmak, bırakmak sadece birer kelime olarak kalmasın. Hayatımızın içine işlesin. Herşeye hükmetmek, idare etmek zorunda olmamayı ve olan biten herşeyin bizlerin hakimiyetinde olmadığı lüksünü hissedelim. Zamana bırakalım, olana güvenelim.