10, Shazams
Get up to 1 month free
PLAY FULL SONG
Connect with Apple Music. Sign-in or Try it free for 3 months.
Yasin Yildiz ft. Hakim Lokman - ICH HAB EINE DU HAST KEINE -Keyne - RAKS X-TREME ( official video )
Featured In
Album
Raks X-Treme (feat. Hakim Lokman) - Single
Yasin Yildiz
ANTALYA,(DHA) - KONYAALTI Belediyesi, gençler arası değişim kampları kapsamında farklı ülkelerden Antalya'ya gelen yaş arası öğrencilere Türk kültürünü tanıtım amacıyla halk oyunları dersi verdi.
Konyaaltı Belediyesi, Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği'nin gençler arası değişim kampları çerçevesinde, farklı ülkelerden Antalya'ya getirdiği gençlere halk oyunları eğitimi verdi. Çeşitli ülkelerden gelen, yaşları 17 ile 21 arası değişen öğrenciler, Konyaaltı Belediyesi Halk Oyunları Topluluğu Eğitmeni Mehmet Bağcı tarafından verilen eğitimlerde, Türkiye'nin farklı yörelerine has halay ve zeybek figürlerini öğrendi. Gençler arası değişim kampları kapsamında Meksika'dan gelen Anna Paulo, halk oyunları eğitimleri sırasında oldukça keyif aldığını ve öğrendikleri figürleri çok beğendiğini belirtti. Antalya'ya gelmeden önce Türkiye hakkında biraz araştırma yaparak bilgi sahibi olduğunu ifade eden Paulo, geleneksel halk danslarıyla ilgili de bu sayede biraz bilgisi olduğunu ve figürleri icra ederken çok fazla zorlanmadığını, aksine çok eğlendiğini söyledi. Kendilerine böyle bir imkan sunan Konyaaltı Belediyesi'ne teşekkür eden Paulo, ülkesine döndüğünde burada yaşadığı ve gördüğü güzelliklerden arkadaşlarına ve ailesine bahsedeceğini söyledi.
'TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİNİ DE GÖRÜYORLAR'
Antalya'nın gerçekten görülmesi gereken bir şehir olduğunu belirten Anna Paulo, Kaleiçi ve bazı tarihi yerleri gezdiklerini ve rafting yapma imkanı bulduklarını bu anlamda genel olarak Antalya'yı çok beğendiklerini söyledi. Gençler arası değişim kampları ile ilk kez bir yurt dışı programına katıldığını ifade eden İtalyan öğrenci Matteo Moretti ise dünyanın gittikçe bir kaos ortamına sürüklendiği bir süreçte, gençlerin bu programla birbirlerini tanıdığını, birbirlerinin kültürlerini öğrendiğini ve daha aydınlık bir gelecek için kültürlerarası bu kaynaşmanın gerekli olduğunu söyledi. Farklı ülkelerden gelen gençlere Türk kültürünün en önemli yapı taşlarından biri olan halk oyunları konusunda eğitim vermekten oldukça memnun olduklarını belirten Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, “Ülkemize, şehrimize gelerek geleneksel halk oyunlarımızı öğrenmek isteyen gençlerin bu taleplerini seve seve yerine getirerek, yöresel danslarımızın yanında, Türk misafirperverliğini de kendilerine göstermiş bulunuyoruz. Burada kaldıkları süre içerisinde dünyanın en güzel şehri olan Antalya'mızı da gezip tanıyorlar. Ülkemizin, şehrimizin ve geleneklerimizin tanıtımı için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.(DHA)
FOTOĞRAFLI
Hayatmn belli dönemlerinde baz gruplarn, arkclarn, müziklerin etkisi altna giriyorum. Kimi seneler sürüyor, kimisi haftalar, bazs günler. Bazlar da ömür boyu benimle ve hep oradalar. Bu dönemde etkisi altnda olduum ve geçen hafta uzunca bir yazyla anlatmaya çaltm Rammstein’in beni üzerine düündüren u sözleriyle hayata, Türkiye’ye ve geride braktmz yla dair muhasebe yapyorum.
Du hast viel geweint
Im Geist getrennt
Im Herz vereint
Wir sind schon sehr lang zusammen
Dein Atem kalt
Das Herz in Flammen
So jung und doch so alt
(Deutschland)
Düzyazyla ve basit bir çeviriyle unu diyor Rammstein, ismini ülkelerinden alan Deutschland arksnn bu satrlarnda: “Çok aladn, ruhta ayr ama kalpte biriz, çok uzun zamandr beraberiz. Nefesin souk, yürein yanyor, öylesine genç ama bir o kadar yal.”
Aklnza aklmz bozduumuz ülkemiz, Türkiye’miz gelmedi mi? Sanki bir mor ve ötesi arksnn sözleri gibi, deil mi?
Biz, baka, hele hafazanallah Batl ve afedersiniz Hristiyan baz milletlerin kendi tarihiyle ve geçmiiyle yüzlemelerinin bize bizi andrmasn kendimize pek yaktrmayz. “Ne münasebet!” gibi olur tepkilerimiz. Biz bizi biliriz, bizi de biz biliriz, varsa bir derdimiz, ona da biz dertleriniz. Elin eski ulusalc sosyalist, faist devletinin milletinden alacak deiliz feyzimizi! Tpk o yere göe koyamadmz yerli ve milli ahlâkmz da onlardan alacak olmadmz gibi.
Bu son derece tuhaf sene biterken yazdm bu yazy sizler okurken o tuhaf sene bitmi olacak. Mühim deil. O kadar küçüüz ki hepimiz, bir o kadar da önemsiz, ne bunlar o kadar önemli, ne siz, ne de ben. Skça ruhlarmz sandmz zihinlerimiz bize akla karay, sapla saman kartrdmz oyunlar oynuyor. Öyle oyunlar ki, kendimizi ülkenin, ne ülkesi, dünyann kaderini deitirebilecek kadar kudretli sandmz bir sürü harikulade sanr yaatyor. Hatta sanr deil, basbaya hüküm ehveti yaatyor. Bir tweet atveriyoruz, yeterince alevlenir ve “yürür”se tastamamz, tüm maksatlar hasl oluyor. Bir vecize buyuruveriyoruz ki sanarsn akan sular duruyor. O kadar önemliyiz ite, hepimiz.
lk aklarn, sanr veya deil, Kadköy-Moda rhtmlarna yakn bir yerlerde yaayan yirmilerindeki dalyan boslu bir delikanlyla alev saçlarn günbatmna doru savuran bir afet de benzer bir kudreti hissediyordur. Ama onlarnki geçip gidip çürümeye yüz tutmu sevgicikleriyle ahkam kesenlerinkine nazaran o kadar meru ki! Bu, gençlie bir övgü deil, olsa olsa bizden sonra bu ülkede akp gidecek nesle mükâfatl bir at. Çünkü bu ülkede maalesef asla tam anlamyla nefes alamayacaklar. Bizim neslimiz de alamad, bizden öncekiler de. “Tam anlamyla” diyorum, çünkü nefes almak, alabilmek, zaten ya tam anlamyla olabilir, ya da alnan ey hava kirliliinin arasndan solunan kirli bir eydir. Buradaki sorun, kirli olan eyin solunan havadan ziyade yaatlmaya çallan ruh olmas. Bizim neslimize de bu ruh yaatld zira. Yine de belki ükretmek lazm, Yeni Delhi’de deil de bizim eski stanbul’da, Trakya’da veya Anadolu’muzda yaadmza. En azndan, devletimizin hafta ar bir yerlerde “bulduu” trilyon milyarlarca metreküp doalgaz sa olsun, bir miktar nefes gibi bir eyler alabiliyoruz.
Gerçekten nefret ettiimiz ve nefret edilmeyi yerden göe kadar hak edenler ve eylerle ilgili suspus olmu, duruyoruz. Nefret ettiimiz eylerle barmay, hatta onlar sevmeyi öreniyoruz; zorla. Dolayl yoldan iimize geliyorsa daha da kolay nefret ettiklerimizi görmezden gelmek, ne de olsa algoritmalarn neleri gözümüze gösterdiini umuma açk eden bir algoritma henüz yok. Gerçi bugünlerde yeni dünya düzeninin durdurulamayan neferi Elon Musk Bey (u yeni Knives Out türevi onu yere seriyor deil mi, yanl okuma yapmadysam?) her an bu ie de el atp onu da görünür klabilir ama kendisi imdilik henüz sadece mavi kua hükmedebiliyor. Bu görünmezlik sayesinde dilerimizi gcrdattmz, içimizden veya yanmzda birileri yoksa ana-avrat (çünkü severiz) küfrettiimiz kimselerle aramz da bozulmuyor. Tam bize yakr ekilde vck vck bir ikiyüzlülükle hayatlarmza devam edebiliyoruz. Onu elimizden almak kimsenin, ve tabii ki big tech’in de, iine gelmeyeceinden gül gibi geçinip gidiyoruz ar kokulu, çou da parfümlerle bastrmaya çaltmz bu lamn içerisinde.
Bir de bu lamlarda akan cerahati “umut da umut” diye ambalajlayp bizlere yutturmaya çalanlar var, mecliste oturup hiç de yutturma kaygs tamadan anlatanlara ek. Sk sk bahsetmek zorunda kaldm sahte peygamberler. Hepimizin hayatnn bir yerlerinde var onlardan. Ne kadar az, o kadar iyi, ama maalesef bazen bir tane bile olsa hayatnz cehenneme çevirmeye yeterler. leri yolunda gidenler, keyfi tkrnda olanlar, yemekleri tabaklarnda scack tütenler, güvenlikli kaleciklerinde yeni mahsûl Kalecik Karas’n yudumlayanlar, emekçinin birkaç günlük izin taleplerini hayr ii yapar edasyla onaylayan orta kademe müdürler, madenler içilerin kafasna çökerken dürüst savclarn kafasna çökenler, bu dünyaya kazk çakm ve asla ölmeyecek gibi yaayan budalalar, kafalarnda taçlarla televizyon kanallarnda, gazete sayfalarnda, sosyal medya platformlarnda çirkin suretleriyle hayalleri çalan, hayallere kem gözlerini dikenler var. Umudu, ak ve romans ahmaklk sayp, ilenmi umudu paketleyerek akl ve mant promosyon rafna iteleyenler.
Bir de, bizim sadece kendisiyle megul, ama ne megul ve tpk Türkiye’nin ta kendisi gibi herkesin her eyden önce kendisini önemsediini ve dünyada kendisinden daha önemli hiçbir ey yok sanan bamsz müzik sektörümüz var ki, ite orada malzeme asla bitmez. Garip bir alt-dünya. Aalarda bir yerlerde debelenip duran sevgi böcekleriyle onlara turkuvaz hallardan deste deste gül frlatan kürsü ve mikrofon sahiplerinin verdii payelerle hayat bulanlarn dilleri darda koturduu bir mikro manej. Öyle bir kara kâbus ki aslnda, hiçbir ey olamaml ve olamayacak olmay gökkuaklar ve fieklerle kutlayan, bu izofrenik halden bahsedeni dlamaya endeksli bir mahpusluk. Bir yandan buna benzer eyleri anlatan varoluçu filozoflar anp, onlarn insanlk hayrna mahvettikleri varolularna kadehler kaldrrken, yan balarnda “canmz, kanmz” dediklerini dlayp, hatta onlara acyp, bu “hallerine” dair haneyi tehdit etmeyen gerekçeler bulup o gerekçeler üzerinde mutabk olan bir ikiyüzlülük. Tam da iler karrken, ne de olsa Bozcaada’da bir gün batmna kalkan rak kadehleri kadar engin ve snrsz, deil mi, hayat?
Hadi diyelim bunlar Kadköy’ün yine K harfiyle balayan bir sokann bir ucundan öbür ucuna uzanan, pek kimselerin umrunda olmayan küçük kral ve kraliçe, pardon, kzçeler. Bir de karanlk doksanlar devleri var. Aslnda hepimizin ocana incir dikilirken uzaktan azmzda poaçalarla gevi getirerek baktmz yllarda Cem Uzan’n kanallarnda danseden, ama bugün sadece nostalji kredisinden ailenin akl hafiften gitmeye balayan yals gibi efkatle arklar benimsenen, bunla kalmayp art arda cover’lar yaplan popçu avanesi var. arklarnn, arkclklarnn nitelii beri dursun, Atatürkçü olmalar yetiyor kabul görmelerine. Gönül sofralarnn ba köelerine davet edilip arlanmalarna. Gerçek ülküsü bir türlü tam olarak anlalamayan esrarengiz siyasetçilerle podyumlarda danslar etmelerine.
Anneler, pardon, analar mahkeme kaplarnda ya da meydanlarda alarken, istemez miyiz hep birlikte kolkola “aya benzer yüreim” söylemeyi… neye benziyorsa o ay… daha dorusu, o yürek… stemez miydik o analarla birlikte Ekrem Bakan’n da sevip destekleyecei makul bir arkyla omuz omuza halay çekmeyi? “Ya, hakkaten biz (biz derken biz deil de bizim bu devlet) çok kötü eyler yaptk, ama imdi yeni ça, her ey pek teknolojik ve hatta algoritmik, dolaysyla sulh zaman!” demeyi? Faistin faisti faizm üzerinden düzeltip ayar vermeye programl olduu enfes rhtm geceleri ve rakmzn damtlma süreçleri deil mi aslolan zaten? Yetmilik göbee kaç yazyordun ef?
“Yaparz bir kolaylk patron, ayp ettin.” Yeter ki her ey yeri yerinde dursun. Bu çok önemli bir mefhum. Her eyin yerli yerinde olmas. Ve doru yerinde. Statükonun tam muhafazas demek. Kimse ve hiçbir ey yerinden oynamyor. Hane ve çocuklar güvende, ebeveyn mutlu, üç nesil. Sermaye emniyette. Herkesin ve her eyin bir yer var neticede. Bakan, bakan gibi bakan. Patron, patron gibi. çisin, içi kal. Ata, zaten erkil. Erk de erk. Baba, o zaten ABBA. Her ey yerli yerinde. ki yüzlülüümüz de öyle. ki kere iki yüz.
Debelenip duralm yirmi ikisinden üçüne geçerken, ama bilelim ki bir eyler olmak, bir eyler deimek zorunda. Bir ey. Bu ülke için sadece bir. ki deil. Önce o deimek zorunda. Tepeden trnaa, makrodan mikroya, bir eyler ya deiecek ya da tüm umutlar hep birlikte lamda çürümeye devam edecek. O esnada enseleri aydnlk tutmaya bakalm, nemelazm. Çünkü, çok aladk. Çünkü ruhta ayr olsak da kalpte biriz, çok uzun zamandr beraberiz. Nefesimiz souk olsa da yüreimiz yanyor ve öylesine genç ama bir o kadar yalyz. Hepimize kutlu, mutlu, umutlu; ak, heyecan ve müzikle dolu bir yeni dilerim.