dünya mavidir tıpkı portakallar gibi sözler / Cemal Süreya Gibi on Instagram: "Dünya mavidir, tıpkı portakallar gibi.. 🍊 ✒️"

Dünya Mavidir Tıpkı Portakallar Gibi Sözler

dünya mavidir tıpkı portakallar gibi sözler

Dünya mavidir tıpkı portakallar gibi

Kızlar babalarından en çok bi odaya kapanıp ağladıklarında nefret eder.

(via halabitmedibumasal)

vardır herkesin göğüs kafesinde yaşattığı biri.

(via fillervebulutlar)

holyshitweed: “ * ”

Çünkü siz oğlunuz donla gezerken “Maşallah benim oğluma!” deyip, kızınızın eteği uçunca ensesine tokat atanlarsınız. Çünkü siz “Pipini göster.” deyip oğlunuza para veren, açık kıyafet giyen kızınıza bağıransınız. Çünkü siz erkeğin sevgilisi olunca “Helal olsun!” diyen, kızınızın sevgilisi olunca “Orospu mu olacaksın başımıza?” diyensiniz. Çünkü siz erkeğe 15 yaşında araba kullanmayı öğretip kıza “Ne gerek var, öğrenme!” diyensiniz. Çünkü siz kızınızı okutmayıp evlendirince “Kocan çalışıp yoruluyor, tabiî ki hizmet edeceksin” deyip köleleştirensiniz. Çünkü siz misafir olduğunuz evde oğlunuzu baş köşeye oturtup, kızınıza “Kalk, yardım et” diyensiniz. Çünkü siz erkekler masada otururken kadınların yerde yemek yemesini yadırgamayan, yiyip içerken kadını hizmetçi gibi çalıştıransınız. Çünkü siz erkek evlat doğurmayan kadını hor görensiniz. Çünkü siz tüm mirası erkeğe bırakıp, kadına gelince “Kadın para işinden anlamaz, koca parasıyla yaşasın.” deyip erkeğe muhtaç edensiniz. Çünkü siz kahkaha atan erkeğe hayat dolu, kadına ise ‘yollu‘ diyensiniz. Çünkü siz sabahlara kadar eve gelmeyen oğlunuza “Araba lazım mı?” diye sorup, akşamüstü eve gelen kızınıza 50 bin soru soransınız. Çünkü siz cinsel ilişkiye giren erkeğe ‘sayer rijjel‘ (erkek oldu) deyip kadından ‘kızlık zarı çarşafı‘ isteyensiniz. Çünkü siz dizilerde bile kadın sözüne değer veren erkeğe kılıbık, light deyip, espriymiş gibi gülensiniz. Çünkü siz tecavüzcüsüyle zorla evlendirilip tecavüz edene aşık olan kadını konu alan dizilere reyting rekoru kırdıransınız. Çünkü siz kadın hakları konferanslarında bir tek kadına söz hakkı vermeyensiniz. Çünkü siz aldatan erkeğe, erkektir yapar deyip aldatan kadına şıllık, orospu, kaşar diyensiniz. Çünkü siz hayatını yaşamak isteyen erkeğe destek olup “Ben evlenmeyeceğim kariyer yapacağım.” diyen kadına “Otur oturduğun yerde" diyensiniz. Çünkü siz siyasete, meslek hayatına atılan kadının önüne set çeken, küçümseyensiniz. Çünkü siz etrafınızda zorla evlendirilen çocukların düğününe gidip bunu yadırgamayanlarsınız. Siz bu kadınları güvensiz, pasif yetiştirdiğiniz için tecavüze, tacize uğrayan binlerce kadın sizin gibi ‘erkek’ zihniyetli polise gidip şikayette bulunmaktan bile korkar oldular, sustular. Tecavüze uğradıkları adamlarla zorla evlendirilip onların çocuklarını doğurdular, dayanamayıp intihar ettiler veya ‘namus‘u kirlendi diye katledildiler! Evet kardeşim siz, hepiniz birer suçlusunuz! Kadına el kaldırmamayı bir lütuf olarak görüp, bununla övünüp, her türlü cinsiyetçiliği yapan sizsiniz. Bu sapıklar sizin sayenizde aramızda dolaşıyor. Sizin yüzünüzden biz dışarı çıkmaya korkuyoruz! Sizin komik sandığınız düşünceleriniz, sığ inançlarınız yüzünden erkekler yüceltiliyor! Kendi yarattığınız bu iğrençliği kınama hakkını kendinizde bulmadan önce kızla erkek çocuğunuza eşit davranmayı öğrenerek yok etmeye başlayın. Susmayan, susmayacak olan binlerce kadın var yeryüzünde. Siz orospu da deseniz, kaşar da deseniz biz hayatımızı kendimiz kazanıp, hayatı size muhtaç kalmadan kendimiz öğreneceğiz! Her kadın katledildiğinde, her kadın tecavüze uğradığında siz kendinizden utanın. Biz kadın olduğumuz için utanmayacağız. VE BİR SES YÜKSELDİ VEDA HUTBESİNDEN: “KADINLAR SİZE ALLAH'IN EMANETİDİR!”

Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar

Gökyüzü sıkılmış bir yumruk gibi gergindi...
Gök yırtıldı birden. Mavi bir atlas kuşattı çocukların gözlerini...
Bir haziran sıcağında umutlarımızırüzgâra verdik.
Sevdaydık biz, el kadar maviler döküyorduk serin vadilerde.
Homeros’un ışık sahilinde avuntular içindeydik.
Sığ sulardaydık!
Aydınlıksızdık!
Kan ısısındaydık!
Gerilerde kalan yılları arıyor gibiydik.
Gece çılgını mor sevdaların içinde büyürken AndreBreton, Paul Eluard, TurgutUyar ve Cemal Süreya ile yolculuğa çıktığımız kış akşamlarını özlüyorduk.
“Dünya portakal rengi, dünyahep mavi miydi acaba”, diye hayatı kucaklıyorduk.
Akdeniz’in palmiyeli parkında, gençlik düşleri kurup karanlıkdenizlere akarken özlemlerimizle avunmayı yeğliyorduk...
Edip Cansever’den şiirler okurduk:
“Bir buluşma yeridir şimdihüzünlerimiz
Biz o renksiz, o yalnız, o sürgünmeduzalar
Aşar söylediklerimizi çekergideriz
Ülkemiz, toprağımız her şeyimiz...”
Terk edilişlerin, özgürlüklerin o gizli duvarında yüreği telörgülere takılmış kadınları ve erkekleri tanıdık.
“Herkes özgür olmadıkçakimse özgür değildir” tümcesini kendimize ilke edinmiştik.
Başta düşünce, ifade, inanç, eğitim, örgütlenme ve teşebbüs özgürlükleri olmak üzere tüm sivil ve siyasi özgürlükleri çoğulculuğun, barış ve uzlaşmanın temel koşulu olarak görürdük.
Bize hep hayata dair çok şey olduğunun sözünü verirlerdi.
Sonra unutulup giderdi...
Artık alışmıştık!

***

Uçsuz bucaksız bir deniz, bunalmış gibiydi kuş gölgelerinde.
Çaresizdik!
Yapayalnızdık!
Umudun resmini çizerdik bembeyaz bulutlara.
Tıpkı son fener bekçilerinin sessizliğinde...
Fesleğen yapraklarını koklardık sabahın aydınlığında.
Geceyle gündüzü karıştırırdık Homeros’un ışık sahilinde.
Yıldızlar göz kırpardı.
Louis Aragon’dan bir çift göz kapıların ardından Elsa’yı görürdü...
“Öyle derin ki gözlerin içmeyeeğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırılorada gördüm
Orada bütün ümitsizlikleribekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttumiçlerinde...”
Alışmıştık kadına şiddete, onların öldürülmesine.
Çocuk gelinlere...
Bilirdik yargısız infazları, failimeçhul sandığımız, faili belli cinayetlere.
Hüzünlenirdik!
Temel insan hak ve özgürlükleri, insanlığın yüz yıllar boyu süren mücadelesiyle elde edilmiş kazanımlar olduğunu bıkmadan usanmadan söylerdik.
Türkiye’nin uygar bir dünyanın parçası olduğunu anlatırdık ve şöyle yazardık:
“Türkiye’nin temel hak ve özgürlükleraçısından hak ettiğikonuma getirilmesi, toplumumuzunbeklentisidir...”
Sonra!
Bir toplumdaki en önemli güven unsuru, toplum içinde yaşayan bireylerin kendi hakve özgürlüklerine saygı duyulduğuna olan inançlarıdır.

***

Balzac’tan Madam de Berny’ye mektupları okurken düşlerimizle çoğalıyorduk...
Gözlerimizde sevinç rüzgârları eserdi.
Mavileri aradık sonraki yıllarda.
Büyüklerimizden öğrendik mavinin özgürlük olduğunu...
Sevgi...
Barış...
Dayanışma...
Kardeşlik...
Aşk...
Nemli bir gecenin içindeyim...
Işık sahilinde...
“Oysa yaşlandıkça bulunurmavinin en iyisi, en güzeli...
Akasya çürür tren hızlanır ellerufalır gibi...
Kim yitirir sözgelimi bir başkasınınbulunduğunu...
Evet kim yitirir kim bulur.
Herhangi bir akşam alacasıdeğil ki bu”
Genç günler ötesinde durgun akan ırmaklara bakmaktan usanmıştık...
Ya şimdi?
Sunaklar yıkıldı artık.
Umberto Saba’nın yumuşak ve hüzünlü sesi duyulmaz oldu.
Umutlarımızı çoğaltmak gerek bir zaman dilimi içinde.
Sevgiyi temiz bir hava gibi içimize çekerek...  


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şairin müze - kitaplığı5 Eylül 2019

Aşklar ve sevinçler...9 Eylül 2018

Hoşça kal hüzün...6 Eylül 2018



Menemen N' Pastırma

Dünya mavidir, tıpkı portakallar gibi… #sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler #şiir #edebiyat

Dünya mavidir, tıpkı portakallar gibi…

#sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler #şiir #edebiyat

  1. edebiyatcihatun liked this
  2. masssiii liked this
  3. aygultopal35 liked this
  4. purcaholic posted this

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir