Geçmişten günümüze kadar sürekli olarak tedavi yöntemleri içerisinde de kullanılan bitkiler doğru bir şekilde kullanıldığı zaman yararlı, ancak bilinçsiz şekilde araştırılmadan kullanıldığı zaman zararlı olabilmektedir. Özellikle hamilelik döneminde kullanılacak olan bitkilerin, bilinçsiz bir şekilde kullanıldığı durumlarda, anneye ve doğacak olan bebeğe ciddi zararları söz konusudur. Bu sebeple, bitkiler ile tedaviyi desteklemek isteyen kişilerin, ne şekilde bitki kullanması gerektiğini araştırması ve özellikle hamile ise, dikkatli bir şekilde bitkileri kullanması gerekmektedir. Hamilelik süresi boyunca kaçınılması gereken ve düşüğe sebep olan besinler de mevcuttur. Bu bitkilere ve besinleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;
Yemeklere tat vermesi için kullanılan baharatlar arasında yer alan fesleğen ve kekik hamilelik döneminde az miktar tüketilmelidir. Ancak çay olarak tatlı kaşığından fazla tüketilmesi son derece sakıncalıdır. Hamilelik döneminde rahmin uyarılmasına yol açan bitkiler arasında adaçayı, ökse otu, pelin otu, rezene, meyan kökü ve yarpuz yer almaktadır. Bu bitkiler rahmi uyarıcı özelliklere sahip olduğu için düşüğe ve erken doğuma yol açabilir.
Kabızlık sorunu yaşayanlar için dışkının yumuşamasını ve sindirim sisteminin rahatlamasını sağlayan bitkiler vardır. Acı çiğdem, akdiken, topalak, aloe vera ve sinameki bitkileri bu bitkilere en iyi örnekler arasındadır. Kabızlığa iyi gelen bu bitkiler rahim başta olmak üzere düz kasların kasılmasına sebebiyet verebilir. Bu sebeple, hamilelere bu bitkiler tavsiye edilmez.
Adet görmeyi uyaran bitkiler de mevcuttur. Bu bitkiler akdiken, civanperçemi, çarkıfelek (passiflora), kekik, pelin otu ve ökse otudur. Bunlar hamilelik döneminde kullanılmamalıdır. Anne rahmindeki cenini etkilediği söylenen, esansiyel bitki yağları ve acı tat veren yoğun alkoloid içerikli bitkilerden de anne adaylarının uzak durması gerekir. Alkoloid hamileler için sakıncalı bir maddedir.
Sarı çiğdemin aşırı miktarda tüketilmesi hücrelerin bölünmesini etkiler. Doğum defektlerine sebebiyet verebilir. Kanotu, adasoğanı, karanfil yağı, kırlangıç otu, ardıç ve yağı, ökseotu, yarpuz ve aslan kulağı gibi bitkilerin de hamilelik döneminde tüketilmemesi gerekir.
Hamilelerin bu süreç içerisinde yemeklerinde az miktarda bitki tüketmesinin herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak aşırı tüketim de çeşitli riskler ortaya çıkar. Aşırı tüketilmesinden uzak durmanız gereken bitkiler arasında akçaağaç, çuha çiçeği, akdiken kabuğu gibi bitkiler bulunmaktadır. Bu bitkilerin müshil etkisi olduğu için hamilelikte düşük miktarda tüketilmesi tavsiye edilir. Anason ve anason tohumu yağları, yemeklerde düşük miktarda kullanılsa dahi yağının asla kullanılmaması gerekir. Yüksek miktarda tüketildiği durumlarda rahimde kasılmalara sebep olabilir.
Tarın ve kimyon genellikle yemeklerde çok fazla tercih edilen baharatlar arasındadır. Fakat bu baharatların da yüksek miktarda tüketilmesi rahimde kasılmalara sebebiyet verebilir. Papatya yağı, rahim kasılmasına sebep olur. Ancak papatya çayını aşırıya kaçmamak şartı ile tüketebilirsiniz.
Adaçayı, safran, biberiye ve yağı, nane yağı, lavanta, yasemin yağı, kekik yağı gibi bitkileri de düşük miktarda tüketebilirsiniz. Ayrıca maydanozun da yüksek seviyelerde tüketilmesi rahmin uyarılmasına sebep olabilir. Bu durum beraberinde fetüsü de olumsuz yönde etkileyebilir. Sarımsakları da hamilelik döneminde düşük miktarda tüketmeniz gerekir. Aşırı sarımsak tüketimi midenizde yanmaya yol açar. Meyan kökü ise aşırı tüketildiği zaman kan basıncını artırabilecek ve tansiyonun yükselmesine sebep olabilecek etkilere sahiptir.
Hamilelik sırasında kullanılan ilaçların anne ve bebek için ciddi riskleri bulunmaktadır. Bu durum bazı vakalarda doktor tarafından hamileliğin zorunlu olarak sonlandırılması gibi ciddi sıkıntılara dahi yol açabilmektedir.
ACE İnhibitörleri ve ARB’ler (Hipertansiyon Tedavisinde)
Antibiyotikler
Kloramfenikol: Bebeklerde, “gri bebek” olarak adlandırılan sendromun meydana gelmesine sebebiyet verir. Özel enzim eksikliği yaşamakta olan hamile veya kadınlarda alyuvarların parçalanmasına yol açar.
Flororkinolonlar: Eklem anormallikleri riski taşır.
Kanamisi, streptomisin: Sağırlığa yol açabilecek kulak anomalilerine yol açar.
Nitrofurantoin: Enzim eksikliği olan hamile veya kadınlarda kansızlığa ve alyuvarların parçalanmasına yol açar.
Sulfonamidler, trimethoprim, sulfamethoxazole: Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde kullanıldığı takdirde sarılık ve beyin hasarı meydana getirebilme riski taşır.
Tetrasiklin: Kemiğin gelişiminin yavaşlaması, diş üzerinde kalıcı sarı lekeler, bebeğin diş çürüğüne yatkınlığı ve nadiren hamilelerde karaciğer yetmezliği gibi ciddi sıkıntılar meydana getirir.
Pıhtılaşma Önleyici İlaçlar
Heparin: Uzun süre boyunca kullanıldığı durumlarda anne adaylarında pıhtılaşmaya yol açan kan hücresi azalması ve kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir.
Sara İlaçları
Karbamazepin: Bebeğe doğum sonrasında hemen K vitamini verilmez ise kanama başlayabilir. Doğum defektleri karbamazepin ile birlikte ortaya çıkabilir.
Fenobarbital-fenitoin: Karbamazepin ile aynı etkilere yol açar.
Trimethadione: Kalp, yüz, el ve karın gibi yerlerde %80 gibi yüksek bir oranda sakatlık olasılığını meydana getirir ve düşük riskini artırır.
Valproate: %1 oranda kalp, yüz, el ve karın organları üzerinde sakatlık olasılığını meydana getirir.
Antihipertansifler
Anjyiotensin-konverting inhibitörleri: Hamileliğin geç dönemlerinde kullanıldığı zaman bebeğin böbreklerine hasar verebilir. Ayrıca bebeğin suyunun azalması ve eklemleri ile birlikte akciğerlerinde de sakatlık riski gibi etkilere de yol açar.
Beta-blokerler: Bebeğin kan şekerini düşürebilme riski vardır. Ayrıca bebeğin kalp atış hızının yavaşlaması ve gelişme geriliği gibi riskleri de içerir.
Thiazid diüretikler: Bebek kanındaki oksijen, potasyum, sodyum ve pıhtılaşma hücrelerini azaltır. Bebek gelişimini yavaşlatıcı riskler de taşır.
Kemoterapi (Kanser) İlaçları
Aktinomisin, vinblastin, vinkristin: Hayvan deneylerinde doğuma bağlı sakatlık riski taşıdığı ortaya çıkmıştır.
Busulfan, klorambusil, merkaptopurin, vinblastin: Alt bölgede yer alan çene kemiğinin gelişimini olumsuz engeller. Damak ve kafa kemiklerinin gelişimini de riske sokar. Omurga sakatlıkları ve ayak anomalileri ile birlikte büyümeyi yavaşlatıcı olumsuz etkileri de mevcuttur.
Steroid Olmayan Antienflamatuarlar
Aspirin: Aspirin aşırı dozda alınırsa, doğumun gecikmesi ve bebeğin dolaşım sisteminde ciddi bozukluklara yol açabilir. Bu bozukluklar sarılık, beyin hasarı ve anne ile bebeğin doğum sonrasında kanama riskine yakalanmasına da yol açar.
Naxproxen: Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde alındığı zaman bebeğin suyunun azalmasına yol açar.
Ağız Yolu ile Alınan Şeker Hastalığı İlaçları
Klorpropamid, tolbutamid: Bebeklerin doğduktan sonra şekerinin düşmesi ve hamileliğin erken dönemlerindeki kullanımına bağlı olarak doğumsal sakatlıklar riski içermesi bu ilaçların riskleri arasındadır.
Cinsel Hormonlar
Danazol: Hamileliğin erken dönemlerinde alındığı zaman özellikle dişi bebekte cerrahi müdahale gerektirebilecek kadar olan erkekleşme ve erkek hormonlarına yatkınlık sağlaması gibi riskler içerir.
Dietilstilbestrol: Bebekteki rahim anormallikleri meydana getirebilme riski vardır. Adet düzeninde meydana gelebilecek ciddi sorunlar yaşatabilir. Kız bebeklerde ise vajina kanseri riski artışına yol açabilir. Erkek bebeklerde ise penis kanseri riski artışına yol açmaktadır.
Cilt İlaçları
Etretinat: Bebeğin kafa bölgesinde su toplanması, ufak kulaklar ve kalp anomalileri gibi riskler içerir.
Isotretinoin: Bebekte zeka geriliği riski taşır. Ayrıca düşük riski de bulunmaktadır.
Tiroit İlaçları
Methimazole: Bebeğin tiroit bezlerinin az çalışmasına yol açar.
Propiltiyourasil: Bebeğin tiroit bezlerinin büyümesine yol açar ve aynı zamanda az çalışmasına da yol açmaktadır.
Radyoaktif iyot: Bebeğin tiroit bezi üzerinde ciddi hasarlara yol açar. Hamileliğin ilk üç ayının sonlarına doğru kullanılırsa düşük riskini arttırır.
Hamilelikte yaşanan düşüğün en önemli sebepleri arasında fetüsun gelişiminde yaşanan anormallikler yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda düşüklerin büyük bir kısmının kromozom yani genetik anormalliklere bağlı olarak ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bu sebepler ile birlikte en sık görülen düşük sebepleri aşağıdaki gibidir;
Genetik faktörler: Genetik faktörler, hamilelerin düşük yapmasındaki en önemli sebepler arasındadır. İnsanların her bir hücresinde 46 adet kromozom bulunmaktadır. Kromozomların 23 tanesi anne, diğer 23 tanesi ise baba tarafından gelir. 46 kromozoma sahip olan embriyo böylelikle meydana gelir. Bu oluşum sürecinde ortaya çıkan sorunlar ise kromozom sayısında sorunlara yol açar. Kromozomal bozukluklar translokasyon olarak da ortaya çıkar. Kromozom sayısı bu tür durumlarda normal olmasına rağmen dizilimlerinde sıkıntı yaşanır. Anneler ve babalar bu tür bozukluklar yaşadığı zaman herhangi bir sağlık sorunu ya da belirti hissetmezler. Bu durum yumurta ve spermin oluşumu esnasında soruna yol açabilecek olan dengesizliği yaratır. Bu sebeple, anne ve baba adaylarına kromozmal inceleme yapılması gerekir.
Anatomik sebepler: Tekrarlayan düşük sorunu yaşayan hamile kadınların %12 ile %15’lik kısmında rahim anomalilerine rastlanır. Rahimde yer alan özel bölme, rahim içi yapışkanlığı, çift rahim miyomlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar söz konusu olduğu zaman düşük ortaya çıkar.
Endokrin faktörler: Endokrin faktörler, luteal faz yetmezliği ve korpus luteum yetmezliği olarak da bilinir. Progesteron hormonunun yetersizliği ve düşük gibi sorunlar bu faktörler ortaya çıktığı zaman yaşanır.
Polikistik over sendromu (PCO): Yumurtalık üzerinde pek çok farklı kistin yer alması ve kistlerin arasında yer alan dokuların artması bu sendromu ortaya çıkartır. Polikistik over sendromu, kalıtım yolu ile geçmektedir. Sendrom, infertilite yani kısırlık ve düşük sorunlarına yol açmaktadır. Polikistik over sendromu yaşayan kadınların kanındaki pıhtılaşma düzeyinde de artış yaşanır. Ayrıca bu sendromu yaşayan kadınların yüksek tansiyon riski de mevcuttur.
Tiroit bezi hastalıkları: Tiroit bezi düşük bir seviyede çalıştığı zaman boyun bölgesinde şişlik meydana gelir. Bu belirtiler beraberinde çene ağrıları, kabızlık, halsizlik gibi sorunları da getirir. Ayrıca tiroit bezi hastalıkları kısırlık ve düşüğe de sebep olabilmektedir. Tiroit bezi eğer çok fazla çalışıyor ise sinirlilik hali, çarpıntı, nefes darlığı, ısıya karşı hassasiyet, yorgunluk ve göz kapaklarında şişkinlik gibi belirtiler ortaya çıkar.
Şeker hastalığı: Kan şekeri kontrol altında olmazsa, anne adaylarının düşük yaşama riskleri son derece yüksektir. Hamileliğin en az 2 ay öncesinden itibaren anne adaylarının kan şekerlerinin kontrol altında tutulması gerekmektedir.
Hamilelik ortalama 36 hafta süren kritik bir dönemdir. Bu dönemde anne adaylarının yiyip, içtiği her şeye dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle bebeğe ve anneye zarar veren besinlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. Sağlıksız, uygun şekilde saklanmamış ya da doğru pişirme tekniği kullanılmamış yiyecekler erken doğuma hatta düşüklere bile neden olabilir.
Çoğunlukla erken dönemde görülen düşüklerin birçok nedeni vardır. Bunlardan biri de tüketilen yiyeceklerdir. Az pişmiş ya da çiğ et, yumurta, sakatat, balık, kabuklu deniz ürünleri ve süt gibi hayvansal gıdalar düşüğe sebep olan yiyecekler arasında yer alır. Ayrıca alkol, konserveler, kekik, adaçayı, iyi yıkanmamış sebze ve meyveler de düşüğe neden olmaktadır.
Yüksek oranda cıva içeren balıklar: Balık, omega-3 içeriği nedeniyle gebelik döneminde haftada 2 kere tüketilmelidir. Fakat bazı balık türlerinin cıva içeriği nedeniyle fazla miktarda tüketilmesi zararlıdır. Ton balığı ve kılıç balığında yüksek oranda cıva bulunur. Cıvanın yüksek miktarda alımı sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve böbrekler için toksik etki gösterir. Ton balığı ve kılıç balığı gebelik döneminde ayda birkaç kereden fazla tüketilmemelidir.
Pastörize edilememiş sütten elde edilen peynir: Pastörize edilmeyen sütten yapılmış peynir tüketimi ile ‘listeria enfeksiyonu’ riski vardır. Bu da gebede düşük, doğumsal anomaliler veya erken doğuma sebep olabilir.
Aşırı kafein tüketimi: Gebeler günlük mg’a kadar kafein alabilmektedir. Çay, kahve, yeşil çay, granül/filtre kahve ve çikolatada kafein vardır. Altı-8 bardak açık çay veya 2 fincan Türk kahvesi veya 2 kupa granül/filtre kahve bu düzeye denk gelir. Gebeler bu ölçüler dahilinde günlük kafein alımını sınırlandırmalıdır.
Alkol: Gebelik boyunca özellikle ilk 12 haftada alkol tüketimi uygun değildir.
FalseYoğun bir iş günü ile karşı karşıya kaldığınızda, toplantıdan toplantıya koşarken ya da binlerce e-posta’ya göz gezdirirken tüm bu süreçler arasında pek de sağlıklı olmayan yiyecek seçimleri yapabilirsiniz. Fakat enerji veren besinler yerine yetersiz beslenmenize sebep olacak yiyecekleri tercih etmek; yorgunluğa, düşük enerji seviyelerine, zihinsel etkinliğin ve net düşünme yeteneğinin azalmasına yol açabileceğinden, mesai saatlerinde iyi performans gösterme yeteneğinizi önemli ölçüde etkilenebilir. Bu yüzden çalışma saatlerinde havuç, bitter çikolata ve muz gibi vücuda enerji veren besinlerden yediğinizden emin olmanız gerekir.
İlgili İçerik: İş Yerinde Enerjinizi Artıracak Protein Bar Yapımı
Enerji veren yiyecekler, yalnızca enerji artışı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda vücudunuzu gün boyunca sağlıklı ve uyanık tutmak için gerekli besinleri de sağlar.
Aşağıda vücudunuza enerji verecek besinlerin bir listesini bulabilirsiniz:
Omega-3 ve vitamin açısından zengin bir yiyecek olan yumurta, odaklanmanız gereken bir işi gerçekleştirirken üretkenliğinize yardımcı olur. Çok yemek zorunda kalmadan kolayca doymanızı sağlar.
Badem, ceviz, antep fıstığı, kaju fıstığı, fındık, ceviz…
Bu küçük besinler, muhteşem bir protein, sağlıklı yağ, magnezyum ve antioksidan kaynağıdır. Faydaların listesi neredeyse sonsuzdur. Bu kuruyemişlere alerjiniz yoksa, günde mutlaka birkaç tane tüketmeniz önerilir. Kuruyemişler metabolizmayı hızlandıran, beyin hücrelerinizi koruyan ve işteyken açlığınızı gideren besinlerdir.
Yulaf ezmesi sadece sıradan bir kahvaltı değildir, günün her saatinde enerjiyi yavaş yavaş serbest bırakmanızı sağlayan mükemmel bir besindir. Lif bakımından oldukça zengindir, bu da gün boyunca sizi enerji dolu tutmakla kalmaz, aynı zamanda mide ve sindirim sisteminizin de sorunsuz çalışmasını sağlar.
Enerji artırıcı üç olmazsa olmazı içeren doğal bir karbonhidrat olan yulaf; kalsiyum, lif ve protein içerir. Sadece bir porsiyon yedikten sonra saatlerce tok kalmanız neredeyse garantidir.
Eğer yulaf ezmesinin tadınız beğenmiyorsanız, yoğurtla yemeyi deneyebilirsiniz.
Gün boyunca aktif kalmak için şeker önemli bir enerji kaynağıdır. Enerjinizi hızlı bir şekilde artırmak için canınız tatlı bir şey çekiyorsa, hurma harika bir seçenektir. Doğal tatlılıkları ile bilinen hurma, genellikle tariflerde rafine şekerler için sağlıklı bir alternatif olarak kullanılır. Hurma, kuru meyveli atıştırmalık olarak tek başına tüketilebilir.
Mercimek hem sağlık hem de beslenme açısından oldukça faydalı bir baklagil türüdür. Az yağlı proteinler, demir, lif, potasyum, çinko ve folat bakımından zengindir. Mercimek, içindeki selenyum miktarı sayesinde ruh halinizi de iyileştirir.
Tavuk protein açısından zengindir, kalbe iyi gelir ve bağışıklığı güçlendirmeye ve hastalıklara karşı korumaya yardımcı olur. Bunun da ötesinde, enerji seviyenizi yükseltmek için harikadır.
B6 gibi B kompleksi vitaminleri açısından zengin olan tavuk, metabolizmanızı hızlandırır, enerji seviyenizi yüksek tutar ve gün boyunca vücudunuzun kalori yakmasını sağlar.
Badem, protein ve lifin yanı sıra, açlığı azaltmaya ve kilo kaybını artırmaya yardımcı olan potasyum, E vitamini ve fosfor ile yüklüdür. Aynı zamanda şekerleri enerjiye dönüştürmek için gerekli olan magnezyum açısından da zengindir.
Sağlıklı bir yağ kaynağıdır ve potasyum, folat, lif ve A vitamini ile doludur. Avokado aynı zamanda linolenik asit olarak bilinen iyi bir omega-3 yağ asidi kaynağıdır. Bu, özellikle kalp için çok sayıda sağlık yararı olduğu anlamına gelir. Kronik yorgunluk sendromu ve diyabet gibi yorgunluğa neden olan bazı durumlara da yardımcı olduğu bilinir.
Avokado çok yönlüdür ve ana yemeklerin yanı sıra çeşitli lezzetli atıştırmalıklarda da kullanılabilir.
Yaban mersini; yulaf ezmenize, tatlılarınıza ve smoothielerinize ekleyebileceğiniz çok yönlü bir besindir. Sadece bu kadarla kalmaz, aynı zamanda enerji artırıcı karbonhidratlar ve önemli antioksidanlarla yüklüdür.
Yaban mersini bağışıklık fonksiyonunuzu artırabilir ve hatta depresif semptomları azalttığı düşünülür; vücudun stres ve yaralanmalardan daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur.
Muz da, tıpkı avokado gibi, enerjinizi artırma gücüne sahiptir. Doğal glikoz; yaratıcılık, odaklanma ve düşünce süreci gibi genel aktivitenizi artırır.
Muz, vücudunuzun beyninizi ve vücudunuzu beslemek için kullanacağı karbonhidratlardır. Ayrıca bir sonraki öğüne kadar sizi tatmin edeceği için harika bir atıştırmalık olarak kabul edilir. Ancak, muz sevmiyorsanız, muzu elma için değiştirebilirsiniz. Elma da size benzer sonuçlar verecektir.
WebHDye göre, muz tüketmek felç ve böbrek taşı riskini azaltmaya da yardımcı olabilir ve harika bir lif kaynağıdır.
Havuç sadece vitamin içermez, aynı zamanda antioksidanlar, lif ve beta-karoten içerir. Hafızayı, bağışıklık sistemini ve zihinsel ve fiziksel sağlığı geliştirir.
Havuç aynı zamanda tam zamanlı bir çalışanın yeme düzenine harika katkılar sağlar, çünkü bozulmaları biraz zaman alır ve onları birçok şekilde tüketebilirsiniz. Havuçlar pişirilebilir, kavrulabilir, ezilebilir, suyu sıkılabilir.
Özetlemek gerekirse, havuç stres seviyenizi azaltır, beyninize ve bilişsel işlevinize yardımcı olarak iş yerinde verimliliğinizi artırır.
İş yerinde çok şey yapmaya çalışıyorsanız, şekerlemelerden, cipslerden ve gazlı içeceklerden uzak durmanız gerekir. Şeker nedeniyle bu yiyecekleri yedikten sonra enerjinizin hemen yükseldiğini fark edeceksiniz, ancak birkaç dakika sonra vücudunuz çökecektir. Bu yüzden stres ve kaygıyı azaltmak için mükemmel bir seçim olan bitter çikolatayı deneyebilirsiniz. Bitter çikolata kafein, doğru miktarda şeker ve magnezyum içerir.
Ispanak; vitamin, magnezyum, demir ve kalsiyum bakımından zengindir. Ayrıca, stres ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olur, görüşünüzü ve odaklanmanızı geliştirir ve bakteri ve virüslerle savaşarak bağışıklık sisteminizi geliştirir. İçerdiği besin maddelerinin sayısı nedeniyle kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağlar.
Somon, dünyanın en popüler balık türlerinden biridir. Diğer türlerle karşılaştırıldığında biraz pahalı olsa da, omega-3, yağ asitleri ve amino asitler açısından zengin olan somon, muhakeme gücünü arttırır. Bu nedenle, kendinizi enerjinizin düşük olduğu bir günde bulursanız, bir parça somon yediğinizden emin olun.
İlgili İçerik: Hafızanızı Güçlendirmeye Yarayacak Besinler
Aşağıda vücudumuza enerji veren içeceklerin bir listesini bulabilirsiniz:
Kahve: Kahve, iş yerinde verimliliği artıran tüm içecekler arasında en bilinenlerdendir. Kafein, enerji seviyelerinin yükselmesine yardımcı olabilir, ancak çok fazla içilirse endişe ve panik atağa yol açar. Bu nedenle günde iki küçük bardaktan fazla içmemeniz gerekir.
Yeşil çay: Kahve sevmeyen ancak kafein arayanlar için yeşil çay harika bir alternatiftir. Odaklanmayı iyileştirmek ve beyin hücrelerinizi harekete geçirmek dışında, birçok başka faydası da vardır.
Su: Her ne kadar bariz görünse de, birçok insan gün boyunca su içmeyi unutur ve bu da baş ağrısına ve baş dönmesine neden olabilir. Su, hücrelerimize oksijen taşır ve vücudumuzu nemlendirir.
Özetle diyebiliriz ki, çok yoğun bir iş gününde, günü geçirmek için hızlı bir enerji artışına ihtiyacınız olabilir. Bu noktada yukarıdaki listedeki birkaç sağlıklı gıdanın size hızlı bir şekilde enerji sağlayabileceğini unutmayın. İster hemen enerjinizi artıracak karbonhidrat açısından zengin yiyecekler seçin ister tüm gün devam etmenizi sağlayacak protein ve sağlıklı yağlarla dolu bir şey arayın, seçenekler neredeyse sonsuzdur.
Yediğimiz besinler (ve içecekler), işteki ve günlük görevlerdeki üretkenliğimiz de dahil olmak üzere günlük yaşamımızı oldukça etkiler.
Belirli besin maddelerine sahip gıdalar, diğerlerinden daha uzun ömürlü, daha akıllı, daha iyi enerji sağlar. İş gününüz boyunca bir çeşit yemeği çok fazla yerseniz, üretkenliğiniz olumsuz veya olumlu yönde etkilenebilir.
Yediğiniz yiyecekler işteki performansınızı doğrudan etkiler, bu nedenle verimliliğinizi artırmak istiyorsanız beslenme alışkanlıklarınıza çok dikkat etmeniz gerekir.
Vücudunuzu uygun besin maddeleri ve enerji ile doldurmak, daha uzun süre daha verimli çalışmaya yardımcı olacaktır. Çünkü gıda, bilişsel performansı doğrudan etkiler. Bu nedenle, birçok insan öğle yemeğinde sağlıklı beslenmediği için öğleden sonra çöküşü yaşar.
“Doğru” yiyecekleri seçmek yalnızca genel sağlığa fayda sağlamak ve hastalıkları önlemekle kalmaz, aynı zamanda işyeri verimliliğini de büyük ölçüde etkileyebilir. Bu yüzden yediğiniz besinlerin işyerinde ve günlük yaşamda üretkenliğiniz üzerinde çok fazla etkisi olur.
Sağlıksız yiyecekler tüketmek, size günlük ihtiyaçlarınız için yeterli enerji sağlamaz. Aksine;
Sonuç olarak, vücuda enerji veren sağlıklı gıdalar tüketmek; enerjiyi ve uyanıklığı artırabilir ve daha iyi odaklanma sağlar. Ayrıca, güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmaya ve sağlıklı bir kiloyu korumanıza da yardımcı olur.
İş Hayatı ve Yaşam Tarzı
Avansas, her ölçekteki işletmenin tüm işyeri ihtiyaçlarını karşılayan Türkiye'nin ilk ve en büyük alışveriş platformudur. Avansas Blog'da ise iş hayatına dair ilginizi çekebilecek öğretici ve eğlenceli yazıları sizler için hazırlıyoruz.
Tüm yazıları gösterMutfanzda yer alan yiyeceklerin pek çou herkes için faydal olamyor ne yazk ki. Baz durumlar var ki besinleri seçerek yemek gerekiyor. Hassas bir beslenme düzeninin olutuu, besinlerin snrland dönemlerden biri olan gebelik dönemi, anne aday için yemekte seçiciliin yaand bir dönemdir. Özellikle de hamilelikte düükten korunma amaçl besinler dikkatlice seçilmeli ve içerikleri incelenmelidir.
Hamilelikte düük riski oluturan besinlerin temel yaps incelendiinde, rahim kaslarna olan etkisi dikkat çeker. Eer kas gevetici bir besin tüketilirse, hamileliin herhangi bir döneminde rahmi uyarabilir. ayet bu özellii tayan besin çok fazla miktarda tüketilirse; gebelikte düük riski meydana gelebilir. Dikkatli olmakta ve sk sk doktor tavsiyesi almakta fayda olacaktr.
Tatl bir telaa girmeden önce ya da gebelik haberini aldktan sonra aileler hamilelikte düük riski neden olur sorusuna younlar. Bu konuyu sizlerle burada detaylca inceleyeceiz. Salkl bir gebelik dönemi geçirmek için de ihtiyacnz olan bilgileri tek tek bu satrlarda açklayacaz.
Hamilelikte düük tehlikesi neden olur ve hangi yiyecekler bu riski gündeme getirir diyorsanz; yazmz sizler için hazrland. Sonuna kadar okuyup aklnzdaki soru iaretlerini giderebilirsiniz.
çeriimiz genel bilgilendirme amaçldr; en doru ve salkl sonuçlar için gebelik sürecinizi takip eden uzman doktorunuza veya beslenme uzmanna dannz.
Vitamin Deposu Tropikal Ananasn 10 Faydas
Yumurta Halama Süreleri, Kaç Dakika?
Maydanoz Limon Kürü Yapl ve Faydalar
Papaya Meyvesi Nedir? 9 nanlmaz Faydas
Pastörize Süt Nedir? Kaynatlr M? Raf Ömrü, UHT ile Fark
Anne ve baba adaylarn korkutan düük konusu, gebelii takip eden doktora danarak en detayl ekilde örenilebilir. Burada hamilelikte düük yapmamak için neler yaplmal endiesini giderecek yardmc bilgileri sizlere sunacaz. Daha salkl bir gebelik süreci geçirmek için özellikle de anne adaylarnn dikkat etmesi gerekenleri tek tek ifade edelim:
Her gebeliin haftay görme garantisi yok ne yazk ki. Baz durumlarda gebelik ya çok ciddi riskle ilerliyor ya da her hafta düük riski meydana geliyor. Bu stres de anne ve baba adayna uykusuz geceler yaatabiliyor. Gebelik sürecinde düüün yaanmas, rahim kaslarnn gevemesiyle ilgili. Eer rahimde oluan bir problem önceden tespit edilmezse düük meydana gelebiliyor. Ayrca:
Peki, hamilelikte düük tehlikesi ne zaman geçer?
çeriimiz genel bilgilendirme amaçldr; en doru ve salkl sonuçlar için gebelik sürecinizi takip eden uzman doktorunuza veya beslenme uzmanna dannz.
Hamileliin lk Aylarnda Nasl Beslenmeli?
Hamilelikte Yasak Olan 12 Yiyecek ve çecek
Hamilelikte ikinlie Ne yi Gelir, Nasl Geçer?
Hamile Pilatesi: Ne Zaman Balamal? Faydalar Neler?
Hamilelikte Karn Ars Neden Olur? Ne Zaman Balar? Nasl Geçer?