duygusal yaklaşım nedir / Duygusal Zindelik Nedir? | Sodexo Avantaj

Duygusal Yaklaşım Nedir

duygusal yaklaşım nedir

kaynağı değiştir]

ADDT terapistlerinin ilk adımı kişinin akılcı olmayan düşünme biçimlerinin farkına varmasını sağlamak ve bunlar yerine olumlu gerçekçi düşünceler geliştirmeyi öğretmektir. Bunu sağlamak için terapist danışana sorgulamayı, tıpkı bir bilim adamı gibi düşünmeyi öğretir. Terapide kullanılan 2. adımda amaç, kişinin düşüncelerinin farkına varmasını daha da ileri götürmektir. Terapist danışana bu düşüncelerin rahatsızlıklarının nedeni olduğunu anlatmaya çalışır. 3. adımda akılcı olmayan düşünceleri fark eden danışan bu noktada düşüncelerini değiştirmekte zorlanır. Kendisini bu düşüncelere sahip olduğu için suçlamaya başlar. Bu noktada terapist danışanının kendini suçlamasını engellemeye çalışır. 4. adımda terapist gelecekte danışanın kapılabileceği akılcı olmayan düşünceler için danışana akılcı felsefeyi benimsetmeye çalışır [10].

Kaynakça[değiştir

Akılcı Duygusal Davranış Terapisi

Albert Ellis (–) tarafından kuramlandırılmıştır. Temelinde insanların hem mantıklı (yapılandırıcı) hem de mantıksız (yıkıcı) olma potansiyeli ile doğdukları fikri yatar. İnsanların mantıksız düşünme ve kendilerine zarar verici alışkanlıkları kendi aile ve kültürleriyle alevlendirilir. İnsanların telkine yatkınlıkları ailelerine daha bağlı oldukları ve sosyal baskılardan daha fazla etkilendikleri hayatlarının ilk yıllarında daha fazladır.

Kişilerin duyum, algı ve hareketleri daha önceki deneyim, hatıra ve bunların sonuçları çerçevesinde şekillenir.

Akılcı duygusal davranış terapisi rol yapmayı, duyarsızlaştırmayı, savunma mekanizmaları eğitimini, mizahı, edimsel koşullanmayı, telkini ve destek gibi birçok yöntemi birlikte kullanır.

ADTT'nin genel hedefi, insanların temelde semptom yaratan eğilimlerini azaltmalarına yardımcı olmaktır.

ADTT insanların hayatlarındaki harekete geçirici olay veya zorlukların duygusal sonuçlara katkıda bulunduğunu, ancak doğrudan bu sonuçlara neden olmadığını gösterir. Bu duygusal kırılmalar ve çatışmalar, kişilerin olayları yorumlama ve bu olaylara karşı gerçek dışı ve fazla genelleşmiş inançlarından kaynaklanır.

ADTT'de güçlü bir içgörü sağlama hedeflenmektedir. Nihayetinde danışanların düşünce ve hisleri değiştirilerek gerçeklik ve toplumsal değerlere uyumlu davranma alışkanlığı güçlendirilmeye çalışılır.

ADTT'nin temel ilkesine göre üzüntü, pişmanlık, kızgınlık ve hayal kırıklığından ayrı olarak, duygusal zorlanmalar, büyük ölçüde mantıksız inançlardan kaynaklanmaktadır.

ADTT, bilişsel olarak mükemmeliyetçiliği bırakmanın insanların daha mutlu ve kaygısız yaşam sürmelerine yardımcı olacağını gösterir. Danışanların daha gerçekçi ve hoşgörülü bir hayat felsefesi edinmeleri hedeftir.

ADTT kısa terapilerde oldukça iyi neticeler verir.

Özetlersek; ADTT, insanların her şeyi yapabilmek için aşırı uyum gösterme, her şeye çabucak inanma ve hiçbir şeyden zevk almama eğilimlerine direnmeleri konusunda hızlı ve etkili bir şekilde yardım eden bir kişilik değişimi metodu, yeni bir terapiyöntemidir.

Duygusal Zindelik Nedir?

SiZe B&#;t&#;nel Yaklaşım’ın g&#;n&#;m&#;z&#;n pop&#;ler konularından “Duygusal Zindelik” hakkındaki yazısı

iyi yaşa
iyi yaşa

Duygusal Zindelik Nedir?

SiZe Bütünsel Yaklaşım


Duygusal Zindelik: Duygusal zindelik nedir? Stres Yönetimi ve duygular, Ne tip pratikler duygusal zindeliği destekler ?


Duygusal zindelik; bizim stresimizi, duygularımızı yönetmeyi başarabilmemiz, duygularımızı fark ederek kendimizi iyi hissetmemizdir. Olumlu veya olumsuz olsun, düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımıza özen göstermeyi de duygusal zindelik kavramı içinde düşünmeliyiz. Duygusal zindelik, duygularımızı bilinçli olarak kabul etmeyi ifade eder.


Siz duygusal zindeliği yeterli bir hayat yaşadığınızda istekli, yeterli, kişisel kararlarını veren, sınırlarını koruyan, destek almaya ve vermeye açık, takdir ve teşekkürün önemini bilen bir birey olarak yaşarsınız. Duygusal zindelik kişinin başkaları ile ilişkilerinde güven, saygı, bağlılık, duygularını uygun bir şekilde ifade ederek iletişim kurmasını destekler. Duygularımızın farkında olduğumuzda ve duygularımızı nasıl kullanacağımızı öğrendiğimizde hatalarımızı kabul etmek ve hatalarımızdan da öğrenmek kolaylaşacaktır.



Peki bunları nasıl başaracağız?


Önce stres kavramına bir bakalım. Stres kişinin günlük hayatında karşılaştığı kendisini rahatsız eden bir duruma, verdiği bedensel tepkilerden dolayı yaşadığı sıkıntı, zorlanma halidir. Stres her insanın hayatında olur, olmaması mümkün değildir. Stres anında beyinden vücudumuza savaş, kaç ya da don emri hormonlar vasıtasızıyla yayılır. Bu sırada bedenimizde bir çok farklılık oluşmaya ve tepki süreci oluşmaya başlar. Stres durumu kısa süreli olursa hayatımızı daha sağlıklı, güvende yaşamamızı sağlamak adına duygularımız görevini tamamlamış olacaktır. Ancak yaşadığımız duyguları, öfkemizi, endişemizi, korkumuzu uzun süre yaşarsak stres düzeyimiz artacak ve bedenimiz bu alarm durumu nedeniyle yıpranacaktır. Stresin yararları da zararları da bulunmaktadır. Zararları, bağışıklık sistemimizin zayıflaması, yorgunluk, halsizlik hissi, sinirlilik durumunun artması, mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları diye sıralayabiliriz.



Tabi ki belli bir düzeyde yaşadığımız stres performansımızı arttırır, dikkatimizi, enerjimizi, yapma halimizi yükseltir.


Stresimizi yönetmek için nelerin bizde stres yarattığını anlamamız gerekir. Bazen stresli olduğumuzu bile fark etmeden günü geçiririz ve sonunda hiç olmayacak bir yerde bir kişiye patlarız. Bu nedenle duygu değişimlerimizin farkına varmak, duygularımızın bize verdiği mesajları almak ve o anki duruma nasıl bir tepki göstereceğimizi seçerek davranmak çok önemli olacaktır.



Duygular iyi, kötü değildir. Her duygu önemlidir ve bize bir mesaj vermek için vardır. Korku bize varlığımızı tehdit eden bir şeye karşı tedbir almamızı fısıldar, öfke bize sınırlarımızın ihlal edildiğini, kıskançlık eksikliğimizi, neşe hayatımızdaki rahatlığı, hüzün sona erişi temsil eder. Bizi zorlayan duygularla mücadele etmek yerine, duyguyu fark ettiğimizde kabul etmemiz, yüzleşmemiz ve duygumuzun geçip gitmesine izin vermemiz gerek. Bazı duyguları biz nedense bırakmak istemiyoruz, hep sinirli ve öfkeli kalmayı, çevremizdekilere bağırmayı, sert tepkiler vermeyi ve günü böyle geçirmeyi başarabiliyoruz. Bunu düşünmemiz gerekir, çünkü duygular saniyeden daha kısa bir süre içinde beynimiz tarafından otomatik olarak yaratılır ve geçicidir. Stres konusundaki bilinçliliğimiz, farkındalığımız duygusal zindeliğimizi en çok etkileyen kavramlardır.



Ne tür yollar bizim duygusal zindeliğimizi yükseltir?


Stresinizi yönetmeyi öğrenin. Hayatınızda olan değiştiremeyeceğiniz ve kontrol edemeyeceğiniz durumları kabul edin. Değiştirebileceğiniz durumlarda stresi yaratan olaydan uzak durmayı seçebilirsiniz. Stresli olaylarda, stresinizi yönetmeyi öğrendikçe stresin sizi ele geçirmesini önleyebilirsiniz. Olaylara ve kendinize dışarıdan bakabilmek, zorlayıcı duygularınızı azaltacaktır. Bedeninizi rahatlatacak aktiviteler de hayatınıza katın: Yoga, Tai-chi, plates, masaj, yürüyüş, doğada vakit geçirme, meditasyon, mindfulness pratikleri, nefes egzersizleri, müzik dinlemek gibi.



Dengenizi koruyun. Her gün bir çok farklı yöne çekiliyor ve dengemizi kaybediyoruz. Güne başlarken yapacağımız planlamalar, listeler, gerçekçi hedefler, zaman yönetimi, öncelikler belirlemek, yardım istemek, çevremizdeki kaynakları etkin kullanmak bizim dengede kalmamızı destekleyecektir. Hep çalışmak ama hiç eğlenmeyip dinlenmemek olmaz. Kendi ihtiyaçlarınız için de zaman ayırmayı unutmayın! Hayatınıza farklı aktiviteler ve insanlar katmak dengeli bir hayatı destekler.



Pozitif düşünün. Olumlu düşün, olumlu olsun. Olumsuz düşündüğün zaman bunu yaratmak için tüm yaşam sanki harekete geçiyor. Olaylara nasıl bir bakış açısı ile yaklaştığınızı fark edin ve olumlu taraftan bakabilmek için bilinçli çaba harcayın. Olumsuz bir zihin asla size olumlu bir hayat vermez. Olumsuzu fark etmek, eksiği görmek her zaman daha kolaydır. Çevrenizdeki kişilerle ilişkilerinizde olumlu kelimeler, ifadeler kullanmaya özen gösterin. Merhaba demek, gülümsemek, teşekkür etmek sihirlidir unutmayın. Siz olumlu olduğunuzda çevrenize yaydığınız enerji ve ışığınız çok çekici ve güvenilir olacaktır, deneyin.



Olduğu gibi kabul edin. Her zaman doğru olanı, en iyisini, mükemmeli yapamayız, bazen hayatımızda hatalar, eksiklikler de olacak ki bundan kaçamayız. Hatalardan öğrenmek önemlidir. Hatayı ne kadar hızlı bir şekilde kabul ederseniz, çözümünü de o kadar hızlı bir şekilde yaratabilirsiniz. Hata başkalarını içeriyorsa, onlarla mümkün olan en kısa sürede konuşmaya dikkat edin. Sorunu gergin bırakmak ve ertelemek, daha fazla stres yaratabilir. Böyle zamanlarda yanlış yaptığınızı kabul etmek, belki kendinizle dalga geçmek ve devam etmek önemlidir. Gülmeyi seçin, özellikle de kendinize. Araştırmalar, kahkahanın bağışıklık sisteminizi artırabileceğini, ağrıyı azalttığını, bedeninizi rahatlattığını ve stresini azalttığını gösteriyor.



Her şey değişir. Yaşamınızdaki değişiklikleri kabul etmeyi öğrenin. Değişim kaçınılmazdır ve büyüme için çok değerli fırsatlar sunar. Değişime direnç çok enerji alır ve sizin sinirli ve üzgün hissetmenize neden olabilir. Gündüz olur, gece olur, doğarız büyürüz, ölürüz, acıkırız bir şeyler yeriz doyarız. Bazı olumsuzluklar, acılar geçmeyecekmiş gibi gelebilir, geçeceğine umudunuzu hiç yitirmeyin, her zaman tünelin sonundaki ışığı bekleyin.


Yardım et, yardım al. Başkalarına yardım etmek, sosyal sorumluluk kavramını hayatımıza katmak duygularımızda olumluluk, şükran, dayanışma, paylaşım ve umut duygularını besleyerek bize iyi gelecektir. Zorlandığımızda çevremizdeki güvendiğimiz dostlarımızdan yardım istemek de iyi hissetmemizi destekler. Zor zamanlarda nasıl hissettiğiniz hakkında birisiyle konuşun. Bu kişi dost ya da profesyonel bir kişi olabilir. Depresif ya da endişeli hissetmek utanç verici değildir; ancak yardım almayı reddetmek bir sorundur. Paylaşınca acı da mutluluk gibi değerlidir.



Duygularınızı serbest bırakın. Duygular gelip geçicidir. Öfke, korku gibi bizi en çok zorlayan duygular bizim hayatta kalmamız için oluşur. Öfke ve kızgınlık hissettiğinizde bunu fark edin, kabul edin ve bu duygunuzu en etkin şekilde nasıl ortaya koyacağınızı seçin. Bu seçiminizden sonra bırakın duygunuz geçip gitsin. Kendinize ve çevremizdekileri şefkatle yaklaşmak çok büyük hediyeler içerir.



Sınır koyun. Hayır demeyi öğrenin. Halledebileceğinizden fazlasını yapmaya kalkışırsanız, yalnızca sinirli ve stresli olursunuz. Birisi size yapamayacağınız ya da istemediğiniz bir şey yapmanızı isterse, kendi tarzınızda hayır demeyi seçin. En azından durumunuzu açıklayın, yardım isteyin ya da sorular sorarak karşınızdaki kişinin tam olarak neyi ne zaman istediğini anlamaya çalışın. Eğer yapmayacaksanız nazikçe ama net bir şekilde yapmayacağınızı açıklayın. Stres, kaygı ve depresyon, daha çok başkalarını memnun etmek için yaşadığımızda ortaya çıkar. Kendiniz için bir hayat yaşayın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir