dvst ne demek / Selçuklu canlı maç izle

Dvst Ne Demek

dvst ne demek

1

2 ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ Ders Kayıt Rehberi (Yeni Müfredat) İçindekiler DERS KAYIT AŞAMALARI 2 Kayıt Yenileme 2 Ders Ekleme-Bırakma / Ekle-Sil 3 Mazeretli Geç Kayıtlar İçin Son Başvuru 3 DERS KAYIT ESASLARI 4 Devamsızlık ve Derslerin Çakışması 4 Geçilen Dersi Tekrar Alma 5 Üstten Ders Alma 5 Seçmeli Dersler 6 Staj Dersleri 6 İş Yeri Eğitimi Dersi 7 Kredi Sınırlamaları 7 DERS KAYITLARINDA DÖNEMLERE GÖRE DERSLERİN SEÇİMİ (YENİ MÜFREDAT) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (1. Sınıf Güz Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (1. Sınıf Bahar Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (2. Sınıf Güz Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (2. Sınıf Bahar Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (3. Sınıf Güz Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (3. Sınıf Bahar Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (4. Sınıf Güz Dönemi) Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (4. Sınıf Bahar Dönemi) Mühendislik Tamamlama Öğrencilerinin Ders Kayıtlarında Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Çift Anadal (ÇAP) Öğrencilerinin Ders Kayıtlarında Dikkat Etmesi Gereken Hususlar SIKÇA SORULAN SORULAR 12

3 Bu ders kayıt kılavuzundaki yönetmelik maddeleri Selçuk Üniversitesi Ön Lisans ve Lisans Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği 13 Ocak tarih ve sayılı resmî gazetede yayınlanan yazı ve bu yönetmelik üzerinde yapılan ve resmî gazetede yayınlanan değişiklikler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bu rehber, Yeni Müfredata tabi ( Eğitim Öğretim Yılı ve sonrasında kayıt yaptıran) öğrenciler için hazırlanmış olup, Eski Müfredata tabi öğrencilerin kendileri için hazırlanmış olan rehberi incelemeleri gereklidir. Bölümümüzü yeni kazanan ve yeni kayıt yapan öğrencilerin güz yarıyılı ders kayıtları öğrenci işleri tarafından otomatik olarak yapılmakta olup, ders kaydı için herhangi bir işlem yapılmasına gerek yoktur. Bu öğrencilerimiz bahar yarıyılından itibaren burada anlatıldığı şekilde ders kaydı yapacaklardır. DERS KAYIT AŞAMALARI Selçuk Üniversitesi Genel Akademik Takvimi ne buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ders kayıtları ile ilgili Akademik Takvim de takip edilmesi gereken dört önemli tarih bulunmaktadır. Bu önemli tarihler; Kayıt Yenileme Danışman Onayları Ders Ekleme-Bırakma /Ders Ekle-Sil Mazeretli Geç Kayıtlar İçin Son Başvuru Kayıt Yenileme Öğrencilerin web üzerinden ders kaydı yapmaları gereken tarih aralığıdır. Ders Kayıt Sistemi ne bu tarih aralıklarında Selçuk Üniversitesi web sitesinin ana sayfasında ilan edilen link üzerinden erişilebilir. Ders Kaydı sırasında bir hata yapmanız durumunda telaşa kapılmayınız. Danışman Onayları tarih aralığında danışmanınız aracılığıyla gerekli düzeltmeyi yapabilirsiniz. Öğrenci Kayıt Yenileme tarih aralığında web üzerinden ders kaydı yapmadığında danışman duruma müdahale edemez. Öğrencinin Mazeretli Ders Kayıt Dilekçesi vermesi gerekir. 2

4 Danışman Onayları Öğrencilerin Öğrenci Bilgi Sistemi üzerinde belirtilen danışmanları ile yüz yüze görüşerek ders kayıtlarını onaylattıkları tarih aralığıdır. Öğrenciler danışmanları ile görüşmeye giderken Ders Kaydı Onay Dilekçesi ni dolu olarak ve imzalanmış şekilde hazır bulundurmalıdırlar. Ders Kaydı Onay Dilekçesi ne ilgili tarihlerde bölüm duyurularından erişilebilir. Ders kaydı yapılırken ve Ders Kaydı Onay Dilekçesi doldurulurken bu rehberde Ders Kaydı Esasları bölümünde belirtilen hususlara dikkat edilmelidir. Öğrenci Danışman Onayları tarih aralığında danışmanı ile yüz yüze ders kaydını onaylatmaya gelmez ise danışman öğretim elemanı mevcut ders kaydını doğru kabul ederek onaylayabilir. Danışman yönetmeliğe veya Ders Kayıt Esaslarına aykırı seçimleri düzenleyebilir. Sorumluluk öğrencidedir. Ders Ekleme-Bırakma / Ekle-Sil Kayıt yenileme ve Danışman Onayları süreci bittikten sonra, seçilen derslerde değişiklik işlemi Ders Ekleme-Bırakma tarihlerinde yapılabilmektedir. Bu işlem için Fakülte web sitesinde bulunan Ders Ekleme/Çıkarma formu doldurulup danışmana onaylatıldıktan sonra Fakülte evrak kayıt bürosuna teslim edilir. Mazeretli Geç Kayıtlar İçin Son Başvuru Kayıt Yenileme tarihlerinde ders kayıtlarını yapmayan öğrencilerin Mazeretli Ders Kayıt Dilekçesi verebilecekleri son tarihtir. Bu tarihe kadar Fakülte web sayfasında bulunan Mazeretli Kayıt Formu doldurulup danışman öğretim elemanına onaylatıldıktan sonra, mazeret belgeleriyle birlikte Fakülte Evrak Kayıt Bürosuna teslim edilir. Mazeretli Ders Kayıt Dilekçeleri aşağıdaki madde gereğince Fakülte Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilir ve karara bağlanır. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE 6(3) süresi içinde kaydını yeniletmeyenlerden geçerli mazereti olan öğrencinin kaydının yenilenmesine, akademik takvimde belirtilen mazeretli geç kayıtlar için son başvuru tarihine kadar öğrencinin mazeretini belirten bir dilekçe ile başvurması kaydıyla, ilgili yönetim kurulu karar verir. 3

5 DERS KAYIT ESASLARI Alttan kalan dersler, öğrencinin daha önce aldığı ve kaldığı dersleri ifade eder. Öğrenci Ders Kaydı yaparken alttan kalan derslerine öncelik vermek zorundadır. En alt dönemden kalan dersler en önceliklidir. Örneğin 1. ve 3. yarıyıldan başarısız olduğu dersleri bulunan bir 3. Sınıf öğrencisi, önce 1. Yarıyıldaki, sonra 3. Yarıyıldaki (kredisi kalırsa), daha sonra kredi hakkı varsa 5. Yarıyıldaki derslerini seçecektir. Ders Kodları Öğrencinin ders kaydı yaparken veya dilekçe doldururken ders kodlarının doğruluğunu kontrol etmesi önemlidir. Ders kodları Normal Öğretim ile İkinci Öğretim ve Eski Müfredat ile Yeni Müfredat arasında farklılık göstermektedir. Aşağıdaki şekil ders kodlarının yapısını göstermektedir. Bu rehberi okuyan öğrenciler yeni müfredatı esas almalıdırlar. Devamsızlık ve Derslerim Çakışması Şekil 1: Ders Kodlarının Yapısı Haftalık Ders Programında iki veya daha fazla dersin aynı ders saatinde yer almasına çakışma denir. Öğrenci bir dersten harf notu F ile kalırsa Devamsız başarısız olduğu anlamına gelir. Bu durumda öğrenci dersi tekrar aldığında derse devam zorunluluğu bulunmaktadır. Öğrenci bir dersten harf notu FF ile kalırsa veya DD - DC notu alıp dönem not ortalaması 2 nin altında olduğu için dersten kalırsa, Devamlı başarısız olduğu anlaşılır. Bu durumda öğrenci dersi tekrar aldığında derse devam zorunluluğu bulunmamaktadır. Öğrenci ders kaydı yaparken devamsızlıklarla ilgili iki kısaltma ile karşılaşacaktır. Doğru olanı seçmesi önemlidir. o DVLT (Devamlı Tekrar) => Dersin devamı verilmiş olup derse devam zorunluluğu bulunmamaktadır. o DVST (Devamsız Tekrar) => Dersin devamı verilmemiş olup derse devam zorunluluğu bulunmaktadır. Öğrencinin döneminde aldığı ders ile alttan aldığı ve devam şartı olan derslerin ya da üstten aldığı derslerin çakışmamasına dikkat edilmelidir. Aşağıdaki yönetmelikte de belirtildiği gibi teorik derslerin %30 undan, uygulamaların da %20 sinden fazlasına devam etmeyen öğrenci dersten başarısız sayılır. 4

6 Öğrencinin devam zorunluluğunun bulunmadığı dersler Haftalık Ders Programı nda başka bir ders ile aynı saatte yer alıyor olsa da çakışma olarak değerlendirilmez. Çakışan dersler, Normal Öğretim yerine İkinci Öğretimden veya İkinci Öğretim yerine Normal Öğretimden alınamaz. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE MADDE 10(1) Öğrenci derslere ve uygulamalara devam etmek zorundadır. Teorik derslerin %30 undan, uygulamaların %20 sinden fazlasına devam etmeyen veya uygulamalarda başarılı olamayan öğrenci o dersin final sınavına giremez. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE MADDE 9(1)-g Öğrenci azlığı nedeniyle sınıf teşkil edilemediği için birinci ve ikinci öğretim birleştirilerek ders yapılan programlar, lisansmühendislik tamamlama, diploma denklik ve çift ana dal/yan dal öğrencileri dışında birinci öğretim öğrencileri ikinci öğretimden, ikinci öğretim öğrencileri birinci öğretimden ders alamazlar. Geçilen Dersi Tekrar Alma SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE 9(1)-ç Öğrenci bir önceki eğitim-öğretim yılındaki BB den daha düşük not aldığı ders/dersleri not yükseltmek için tekrar alabilir. Bu durumda alınan son not geçerli olur. Yukarıdaki madde gereğince sadece 1 önceki yıldan yükseltmek için ders alınabilir.(örneğin 3. Sınıf öğrencisi sadece 2. sınıftan yükseltmek için ders alabilir, 1.sınıftan alamaz.) BB ve üstü harf notu ile geçilen dersler tekrar alınamaz. Geçtiği dersi tekrar almak isteyen öğrenci Kayıt Yenileme döneminde Not Yükseltme için Dersi Tekrar Alma dilekçesini doldurarak danışmanına başvurur. Danışmanı tarafından da uygun görülürse dilekçe Fakülte Evrak Kayıt Bürosu na teslim edilir. Üstten Ders Alma SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE 9(1)-c Öğrenci, danışmanın olumlu görüşü ile ön şartlı dersler dışında, alt sınıflardaki tüm derslerden başarılı olması ve genel ağırlıklı not ortalamasının en az olması şartı ile bulunduğu yarıyıl/yıl programında bulunan derslerin toplam kredisinin %20 sine kadar bir üst yarıyıl/yıldan ders alabilir. Yukarıdaki madde gereğince üstten ders alabilmek için en az 2. Sınıf öğrencisi olmak ve Genel Ağırlıklı Not Ortalamanızın (GANO) en az olması gereklidir. Ayrıca o zamana kadar aldığınız tüm dersleri başarmış olmanız gerekir. 5

7 Sadece 1 üst sınıftan ders alınabilir. (Örneğin 2. Sınıf öğrencisi sadece 3. sınıftan üstten ders alabilir, 4. sınıftan alamaz.) Bölümümüz müfredatında her yarıyıl 30 AKTS ders yükü bulunduğu için bir dönemde üst yarıyıldan maksimum 6 AKTS ders alınabilir. Üstten ders almak isteyen öğrenci Kayıt Yenileme döneminde Üst Yarıyıldan Ders Alma dilekçesini doldurarak danışmanına başvurur. Danışmanı tarafından da uygun görülürse dilekçe Fakülte Evrak Kayıt Bürosu na teslim edilir. Seçmeli Dersler Öğrencilerin dönem içerisinde alması gereken Teknik ve Sosyal Seçmeli ders miktarları müfredatta gözükmektedir. Seçmeli ders havuzundaki bulunan derslerin tamamı açılmayabilir. Hangi derslerin açıldığını ders kayıt dönemi başında bölüm web sitesinde yapılacak duyuruya ve Haftalık Ders Programı na bakarak görebilirsiniz. Öğrenci bu dönem açılan seçmeli dersler arasından belirtilen miktarda seçim yapar. Örneğin, bu dönem 5 teknik seçmeli ders açıldığını ve öğrencinin 3 teknik seçmeli ders alması gerektiğini varsayalım. Öğrenci açılan 5 teknik seçmeli dersten istediği 3 tanesini tercih eder, daha fazlasını seçemez. Ayrıca seçmeli ders seçiminde ders gruplarına da dikkat edilmelidir. Seçmeli derslerin kontenjanı bulunabilir. Öğrenci alttan kaldığı bir seçmeli dersin yerine farklı bir seçmeli ders alabilir. Kaldığı bir seçmeli dersi değiştirmek isteyen öğrenci Kayıt Yenileme döneminde Seçmeli Ders Değişikliği Formu dilekçesini doldurarak danışmanına başvurur. Danışmanı tarafından da uygun görülürse dilekçe Fakülte Evrak Kayıt Bürosu na teslim edilir. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE 9(1)-a Başarısız olduğu zorunlu dersleri başarılı oluncaya kadar almak zorundadır. Daha önce aldığı bir seçmeli dersin tekrarında, aynı dersi almak zorunda değildir; bunun yerine aynı seçmeli gruptan başka bir dersi/dersleri alabilir. Transkriptinde son aldığı ve başarılı olduğu grup seçmeli dersi/dersleri yer alır. Staj Dersleri Bölümümüzde Staj-I, 2.yıldan (seafoodplus.infoıyıldan) sonraki yaz döneminden itibaren, Staj-2 ise 3.yıldan (seafoodplus.infoıyıldan) sonraki yaz döneminden itibaren yapılabilmektedir. Bu derslerin staj öncesinde seçilmesine gerek yoktur. Bu dersler staj sonrası müfredatta yer aldıkları dönemde seçilebilirler. Staj Komisyonu öğrencilerin staj değerlendirme notlarını kayıt altında tutar ve dersin seçildiği dönemde sisteme girilmesini sağlar. Staj dersleri G:Geçti / K:Kaldı olarak değerlendirilmekte olup Genel Ağırlıklı Not Ortalamasını etkilememektedir. Staj-1 ve Staj-2 yapılması gereken dönemlerden sonra başka bir uygun zamanda yapılabilir ama Staj- 1 ve Staj-2 tamamlanmadan mezun olunamaz. 6

8 Staj işlemleri ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bölüm web sitesinde bulunan Staj Dökümanları kısmını inceleyiniz. İş Yeri Eğitimi Dersi Bölümümüzde İşyeri Eğitimi, 8. Yarıyılda, dönem boyunca yapılmaktadır. Bu dersi ilk kez alacak öğrenciler İşyeri Eğitimini 8. yarıyılda yapmak zorundadır. İşyeri Eğitimi dersini alabilmek için 2., 4. ve 6. yarıyıldan hiç almadığınız veya F harfi ile başarısız olduğunuz dersinizin bulunmaması gerekmektedir. Aksi durumda bu İşyeri eğitimi o yarıyılda yapılamayacaktır. FF, DD ve DC ile başarısız olunan dersler İşyeri Eğitimi yapmaya engel değildir. İşyeri Eğitimi 18 AKTS değerine sahiptir ve diğer dersler gibi harf notu ile değerlendirilmekte olup GANO yu etkilemektedir. İşyeri eğitimi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bölüm web sitesinde bulunan İntörn Mühendislik (İş Yeri Eğitimi) Dokümanları kısmını inceleyiniz. Kredi Sınırlamaları Öğrencilerin her dönem seçebilecekleri kredi miktarları Genel Ağırlıklı Not Ortalamalarına göre değişebilmektedir. İlgili yarıyılın GANO şartını sağlamayan bir öğrenci, 30 AKTS den fazla ders alamaz. İlgili yarıyılın GANO şartını sağlayan bir ara sınıf öğrencisi, 45 AKTS den fazla ders alamaz. Son sınıf öğrencilerine GANO su in üstünde olmak şartıyla kredi sınırlaması uygulanmaz. Son sınıf öğrencisi sayılabilmek için, 4.sınıftan en az 1 ders alabiliyor olmak gereklidir. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNETMELİĞİ MADDE 9(1)-b Genel ağırlıklı not ortalaması; birinci, ikinci yarıyıl sonunda 1,00 ın altında; üçüncü ve dördüncü yarıyıl sonunda 1,50 nin altında; beşinci ve altıncı yarıyıl sonunda 1,80 in altında olan öğrenci, alttan aldığı derslerin kredileri dahil bulunduğu yarıyılda en fazla açılan AKTS kredisi kadar kredide ders alabilir. Birinci, ikinci yarıyıl sonunda 1,00 ve üzerinde; üçüncü ve dördüncü yarıyıl sonunda 1,50 ve üzerinde; beşinci ve altıncı yarıyıl sonunda 1,80 ve üzerinde olan öğrenci, alttan aldığı derslerin kredileri dâhil bulunduğu yarıyılda açılan AKTS kredisinin %50 fazlası kadar kredide ders alabilir. Son sınıf öğrencilerine kredi sınırlaması uygulanmaz. Bu madde Selçuk Üniversitesi Rektörlüğünün 02/03/ tarihli yazısı gereğince aşağıdaki gibi uygulanmaktadır. 7

9 Tablo 1: Ders alma Kriterleri YARIYILLAR GANO DERS ALMA KRİTERLERİ seafoodplus.infoLDA ARANMAZ Öğrenciler, ders planındaki kredileri toplamı 30 AKTS olan dersleri alırlar. seafoodplus.infoLDA seafoodplus.infoLDA seafoodplus.infoıyılın sonunda GANO 1,00 altında ise seafoodplus.infoıyılın sonunda GANO 1,00 in üzerinde ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,00 in altında ise 2. yarıyıl sonunda GANO 1,00 in üzerinde ise Öğrenciler, ders planındaki ikinci yarıyıl derslerinden kredileri toplamı 30 AKTS olan dersleri alırlar. Öğrenciler, ders planındaki ikinci yarıyıl derslerinden kredileri toplamı 30 AKTS olan dersleri alırlar. Öğrenciler, öncelikle birinci yarıyıldan başarısız oldukları derslerini almak kaydı ile üçüncü yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 30 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle birinci yarıyıldan başarısız oldukları derslerini almak kaydı ile üçüncü yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 45 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. seafoodplus.infoLDA seafoodplus.infoLDA seafoodplus.infoLDA seafoodplus.infoLDA 8. YARIYIL 3. yarıyıl sonunda GANO 1,50 nin altında ise 3. yarıyıl sonunda GANO 1,50 nin üzerinde ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,50 nin altında ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,50 nin üzerinde ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,80 in altında ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,80 in üzerinde ise 6. yarıyıl sonunda GANO 1,80 in altında ise 6. yarıyıl sonunda GANO 1,80 in üzerinde ise 7. yarıyıl sonunda GANO 1,80 in altında ise seafoodplus.infoıyıl sonunda GANO 1,80 in üzerinde olan Öğrenciler, öncelikle ikinci yarıyıldan başarısız oldukları derslerini almak kaydı ile dördüncü yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 30 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle ikinci yarıyıldan başarısız oldukları derslerini almak kaydı ile dördüncü yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 45 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle birinci daha sonra üçüncü yarıyıldan başarısız oldukları derslerini almak kaydı ile beşinci yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 30 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle birinci daha sonra üçüncü yarıyıldan derslerini almak kaydı ile beşinci yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 45 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle ikinci daha sonra dördüncü yarıyıldan derslerini almak kaydı ile altıncı yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 30 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler, öncelikle ikinci daha sonra dördüncü yarıyıldan derslerini almak kaydı ile altıncı yarıyıl dersleri dahil, kredileri toplamları en fazla 45 AKTS kadar olan dersleri alabilirler. Öğrenciler öncelikle birinci, üçüncü, beşinci yarıyılından başarısız olduğu dersten almak kaydı ile yedinci yarıyıl dersleri dahil kredi toplamları en fazla 30 AKTS ders alır. Son sınıf öğrencilerine öncelikle birinci, üçüncü, beşinci yarıyıldan başarısız olduğu dersleri almak kaydı ile son sınıf öğrencilerine kredi sınırlaması uygulanmaz. Öğrenciler öncelikle ikinci, dördüncü, altıncı yarıyıldan başarısız olduğu dersleri almak kaydı ile sekizinci yarıyıl dersleri dahil kredi toplamları en fazla 30 AKTS ders alır. Son sınıf öğrencilerine öncelikle ikinci, dördüncü, altıncı yarıyıldan başarısız olduğu dersleri almak kaydı ile son sınıf öğrencilerine kredi sınırlaması uygulanmaz. 8

10 DERS KAYITLARINDA DÖNEMLERE GÖRE DERSLERİN SEÇİMİ (YENİ MÜFREDAT) Öğrenci otomasyon üzerinden ders seçimi yaparken hem eski müfredata hem de yeni müfredata ait dersleri ve kodlarını görecektir. Öğrenci yeni müfredata göre ders seçimi yapmalıdır. Eski ve yeni müfredatta aynı isimli derslerin kodları farklıdır. Ders Kodları başlığını okuyunuz. Örneğin öğrencinin Elektronik-1 dersini seçmesi gerektiğini varsayalım. o Öğrenci dersi alttan alıyor ise bu ders seçilmiş olarak gelmektedir. Ders onay listesinde kodlu Elektronik-1 dersinin seçili olduğuna dikkat edilmelidir. (Eski müfredata tabi öğrenciler kodlu dersi seçerler) o Öğrenci dersi ilk defa alıyorsa veya alttan aldığı ders bir şekilde seçili olarak gelmemişse seçim yaparken ders koduna dikkat etmelidir kodlu Elektronik-1 dersi yerine kodlu Elektronik-1 dersini seçmelidir. 1. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (1. Sınıf Güz Dönemi) Yeni kayıt yapan öğrenciler: o Bahar Dönemi nden (seafoodplus.infoıyıldan) itibaren ders kaydı yapmaya başlarlar. o Güz Dönemi (1. Yarıyıl) ders kayıtları otomatik olarak yapılır. Sınıf tekrarı yapan öğrenciler: o Güz Dönemi nden daha önce alıp kaldıkları dersleri tekrar seçmelidirler. 2. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (1. Sınıf Bahar Dönemi) Yeni kayıt yapan öğrenciler: o Müfredatta (Normal Öğretim İkinci Öğretim) 2. yarıyılda 8 adet zorunlu ders bulunmaktadır. Bu derslerin tamamı seçilmelidir. Sınıf tekrarı yapan öğrenciler: o Bahar Dönemi nden daha önce alıp kaldıkları dersleri tekrar seçmelidirler. 3. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (2. Sınıf Güz Dönemi) Müfredatta 3. yarıyılda 7 adet zorunlu ders bulunmaktadır. Öncelikle seafoodplus.infoıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo-1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. 4. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (2. Sınıf Bahar Dönemi) Müfredatta 4. yarıyılda 6 adet zorunlu, 1 adet teknik seçmeli ve 1 adet sosyal seçmeli ders bulunmaktadır. Öncelikle seafoodplus.infoıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo-1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. Müfredatta bulunan Teknik ve Sosyal seçmeli derslerin tamamı açılmayabilir. Açılan seçmeli dersler kayıt yenileme haftası başında bölüm web sitesinde ilan edilmektedir. 9

11 5. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (3. Sınıf Güz Dönemi) Müfredatta 5. yarıyılda 4 adet zorunlu, 3 adet teknik seçmeli ders bulunmaktadır. Öncelikle 1. ve 3. yarıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo-1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. Müfredatta bulunan Teknik ve Sosyal seçmeli derslerin tamamı açılmayabilir. Açılan seçmeli dersler kayıt yenileme haftası başında bölüm web sitesinde ilan edilmektedir. Teknik seçmeli dersler 3 ayrı grupta bulunmaktadır (Grup-1, Grup-2, Grup-3). Her gruptan 1 adet ders seçimi yapılmalıdır. 6. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (3. Sınıf Bahar Dönemi) Müfredatta 6. yarıyılda 4 adet zorunlu, 3 adet teknik seçmeli ders bulunmaktadır. Öncelikle 2. ve 4. yarıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo-1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. Müfredatta bulunan Teknik ve Sosyal seçmeli derslerin tamamı açılmayabilir. Açılan seçmeli dersler kayıt yenileme haftası başında bölüm web sitesinde ilan edilmektedir. Teknik seçmeli dersler 3 ayrı grupta bulunmaktadır (Grup-1, Grup-2, Grup-3). Her gruptan 1 adet ders seçimi yapılmalıdır. 7. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (4. Sınıf Güz Dönemi) Müfredatta 7. yarıyılda 3 adet zorunlu, 3 adet teknik seçmeli ve 1 adet sosyal seçmeli ders bulunmaktadır. Öncelikle 1., 3. ve 5. yarıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo- 1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. Bitirme Projesi, belirlenecek/seçilecek danışman öğretim elemanı kontrolünde, haftalık görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmektedir. Çakışma kontrolünde bitirme projesi dikkate alınmaz. Müfredatta bulunan Teknik ve Sosyal seçmeli derslerin tamamı açılmayabilir. Açılan seçmeli dersler kayıt yenileme haftası başında bölüm web sitesinde ilan edilmektedir. Teknik seçmeli dersler 3 ayrı grupta bulunmaktadır (Grup-1, Grup-2, Grup-3). Her gruptan 1 adet ders seçimi yapılmalıdır. Açılan sosyal seçmeli derslerden 1 tanesi seçilmelidir. 8. Yarıyıl Ders Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar (4. Sınıf Bahar Dönemi) Müfredatta 8. yarıyılda İşyeri Eğitimi, Staj-1 ve Staj-2 bulunmaktadır. Öncelikle 2., 4. ve 6. yarıyılda başarısız olunan derslerden başlamak kaydıyla, Tablo-1 de verilen kredi sınırlamasına dikkat edilerek ders seçimi yapılmalıdır. İşyeri eğitimi dersini alabilmek için 2., 4. ve 6. yarıyıldan hiç alınmamış veya F harfi ile kalınmış ders olmaması gerekmektedir. Aksi durumda bu yarıyılda işyeri eğitimi yapılamayacaktır. 4. Yarıyıl sonunda ve 6. Yarıyıl sonunda yapılan ve başarılı olarak değerlendirilen Stajların notları, komisyon tarafından muhafaza edilecek ve bu yarıyılda sisteme aktarılacaktır. 10

12 Mühendislik Tamamlama Öğrencilerinin Ders Kayıtlarında Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Mühendislik tamamlama öğrencilerinin almaları gereken dersler daha önce mezun oldukları bölümlere göre belirlenmiş olup, belirlenen bu dersleri almaları ve başarmaları gerekli ve yeterlidir. Çift Anadal (ÇAP) Öğrencilerinin Ders Kayıtlarında Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Bölümümüzde çift anadal yapan öğrencilerin almaları gereken dersler Çift Anadal Koordinatörlüğü tarafından belirlenmiş olup, danışmanı olan Çift Anadal Koordinatörü olan Öğretim Elemanı ile birlikte ders kayıtlarını yaparlar. Yukarıda belirtilen kuralların tamamı çift anadal öğrencileri için de geçerlidir. Bölümümüzden mezun olabilmeniz için, müfredatta bulunan tüm dersleri başarmış ve AKTS yi tamamlamış olmanız gerekmektedir. Ayrıca Genel Ağırlıklı Not Ortalamanızın ın üstünde olması gerekmektedir. 11

13 SIKÇA SORULAN SORULAR 1. Ders Kaydı nedir? Her dönem başında o dönemde alacağınız dersleri belirlemeniz için yapmanız gereken işlemdir. 4 aşamadan oluşmaktadır. İlgili başlığı okuyunuz. 2. Selçuk Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Bölümü ne yeni kayıt yaptırmış olup 1. sınıfa başlayacağım. Ders kaydı yapmalı mıyım? Yeni kayıt yapan öğrenciler Bahar Dönemi nden (2. Yarıyıldan) itibaren ders kaydı yapmaya başlayacaklardır. Güz Dönemi (1. Yarıyıl) ders kayıtları otomatik yapılmaktadır. 3. Danışmanımın kim olduğunu nasıl öğrenebilirim? Öğrenci Bilgi Sistemi nde danışmanınızın kim olduğu gözükmektedir. Ayrıca bölüm web sitesinde güncel danışman bilgisi ilan edilmektedir. 4. Zorunlu ders nedir? Müfredatınızda bulunan ve değiştirme şansınızın olmadığı, mezun olmanız için başarılı olmanız gereken dersleri ifade eder. 5. Seçmeli ders nedir? Bazı dönemlerde seçmeniz gereken teknik veya seçmeli dersler olabilir. Bunların sayısı müfredatta görülebilir. Seçmeli dersler havuzundaki tüm dersler açılmaz. Haftalık Ders Programı nda açıldığı görülen dersler arasından seçim yapılmalıdır. 6. Çakışan derslerimi alabilir miyim? Teorik derslerin %30 undan, uygulamaların da %20 sinden fazlasına devam etmeyen öğrenci dersten başarısız sayılır. Çakışma bu sınırların altında ise alabilirsiniz. 7. Geçtiğim bir dersi tekrar alabilir miyim? BB den daha düşük derslerinizi tekrar almanız mümkün. Fakat bu dersin bir önceki sınıftaki bir ders olması gerekmektedir. İlgili başlığı okuyunuz. 8. Üstten ders alabilir miyim? Alttaki tüm derslerinizden başarılı olmanız ve ortalamanızın ın üstünde olması durumunda üsten ders almanız mümkün. İlgili başlığı okuyunuz. 9. Ders Kaydımı zamanında yapamadım. Ne yapmalıyım? Mazeretli Ders Kaydı için dilekçe verebilirsiniz. Staj derslerini ne zaman seçmeliyim? Müfredatta gözüktüğü dönemlerde seçmelisiniz. Stajınızı daha önce yaptıysanız, staj notlarınız Staj Komisyonu tarafından saklanır ve ilgili dönemde sisteme girilir. İlgili başlığı okuyunuz. 12

14 Bu dönem kaç kredi ders alabilirim? Kredi Sınırlamaları başlığını okuyunuz. Kaldığım seçmeli dersin yerine başka bir seçmeli ders alabilir miyim? Alabilirsiniz. İlgili başlığı okuyunuz. Çakışan derslerime olan devam zorunluluğumu ilgili derslerin hocaları ile görüşerek çözebilir miyim? Hayır. İlgili başlıkta belirtilen şartlara uymayan dersler hiçbir şekilde verilemez. Çakışan derslerimi normal öğretim yerine ikinci öğretimde veya ikinci öğretim yerine normal öğretimde alabilir miyim? Hayır. İlgili başlıktaki yönetmelik maddesini okuyunuz. Alttan kalan derslerimi bu dönem seçmesem olur mu? Hayır. Alttan kalan dersler önceliklidir. Teknik seçmeli ders yerine sosyal seçmeli ders veya sosyal seçmeli ders yerine teknik seçmeli ders alabilir miyim? Hayır. Bir gruptan almam gereken ders yerine başka bir gruptan ders alabilir miyim? Hayır. Dersler müfredatta belirtildiği şekilde seçilmelidir. Yaz döneminde staj yapmadım. Staj dersini seçmek zorunda mıyım? Hayır. Staj yapmadıysanız Staj dersini seçmek zorunda değilsiniz. Mühendislik tamamlama öğrencisiyim. Ne yapmalıyım? İlgili başlığı okuyunuz. Mezun olabilmem için sağlamam gereken şartlar nelerdir? Bölümümüzden mezun olabilmeniz için, müfredatta bulunan tüm dersleri başarmış ve AKTS yi tamamlamış olmanız gerekmektedir. Ayrıca Genel Ağırlıklı Not Ortalamanızın ın üstünde olması gerekmektedir. 13

Kompresörler dinamik ve pozitif kompresörler olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar. Dinamik kompresörlere turbo kompresörler de denmektedir. Dinamik kompresörlerinin en önemli artısı hava çıkışı olduğu sırada da hava depolaması yapabilmesidir. Hava türbinleri kullanarak yüksek hıza ulaşmasını sağlanan kompresör dönüş motorları, daha sonra çıkış hızı düşürülerek devamlı basınç elde edilir.

Havanın akış yönüne göre kullanılmak için üretilmiş iki farklı dinamik kompresör vardır. Santrifüj ve Eksenel kompresörler, motor gücünde büyük değişikliklere ihtiyaç duymadan debi dönüşümünü sağlamaktadır.

Sanayi tesislerinde büyük oranda pozitif Deplasmanlı kompresörler kullanılır. Belli bir hacim limitinde sıkıştırılması prensibine bağlı çalışmaktadır. Pozitif Deplasmanlı kompresörlere hava, emiş regülatörü ile alınmaktadır. Daha sonra haznenin sahip olduğu hacim küçültülmekte ve istenilen basınç elde edilmektedir.

Dönem mekanizmalı ve Doğrusal mekanizmalı iki farklı kompresör tipi vardır. Doğrusal mekanizmalı kompresörlerde diyafram ve piston tipi pompa kullanılırken, Dönen mekanizmalı pompalarda, Çengel Rotorlu, Sıvı çemberli, Paletli ve Sarmal mekanizmalar kullanılmaktadır.

Tüm kompresör tiplerini şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Pistonlu kompresörler

  • Vidalı kompresörler

  • Eksenel kompresörler

  • Merkezkaç Kompresörler

  • Pozitif kompresörler

  • Hidrolik kompresörler

  • Buhar ve gaz kompresörleri

Gibi 7 Temel sınıfta kompresörleri çeşitlendirmek mümkündür.

Merkezkaç Kompresörler; Havayı dairesel haznesinde depolar. Havanın daire merkezinde dönme hareketi yaptırılması ile hızlanmaktadır. Fakat bu akış dairenin dış kısmına ilerledikçe yavaşlamaktadır. Bernoulli prensibi hız düştüğünde basıncın artığını işaret etmektedir. Merkezkaç kuvvetli kompresörler, Bernoulli prensibi ile çalışmaktadır.

Merkezkaç kompresör kullanan işletmelerin makineyi dikkatli bir şekilde sabitlemesi gerekmektedir. Aksi taktirde oluşan savrulma kuvveti kompresörün büyük hasar almasına neden olabilir. Merkezkaç kompresörler yağlama yapmayan ürünlerdir. Yağ ve buhar oluşturmaz. Sadece dönme yataklarında olan sürtünme, önemli oranda uygun maliyetlere üretilmesini mümkün kılar.

Eksenel Akımlı Kompresör; Dönme eksenine paralel hareket eden hava, helisel akım oluşturur. Söz konusu dönüş sürekli akımı arttırarak kompresörün hava üretmesini sağlar. Eksenel kompresörler yap-boz ürünlere benzemektedir. Parçalar birbirine eklenerek son halini alır. Dönen kısımların merkezde olmasından dolayı merkez kaç kuvvetinden etkilenmez.

Hidrolik Kompresör; Suyun düşüş kuvvetini kullanarak ek mekanik parçaları kullanmadan hava basıncını oluşturan mekanizmayı çalıştırır. Suyun çevirdiği pervanenin hava akımı oluşturduğunu söylemek daha basit bir ifade olacaktır. Kurulum maliyeti yüksek olsa da verimliliği son derece yüksektir.

Buhar ve Gaz Kompresörleri; Hava çıkışının gerçekleştiği bir ağıza sahip olsa da aynı ağızdan buharda çıkmaktadır. Buhar çıkışı ısıya ihtiyaç duyulan ortamlarda ısıtma için kullanılabilir. Hazneden atılan hava ile karışan buhar ortam ısıtmasını sağlar. Hareketli bir parçası olmayan kompresör de vakum etkisini oluşturan güç buhar ya da diğer gazlardır.

Hidrolik Kompresörler; Hidrolik sistemlerde sabit devre parçalarıdır. Fakat hareketli sistemler olarak da kullanılan tipleri vardır. Hareket etmeyen sistemler sabit bir nokta da monte edilerek kullanılan sistemlerdir. CNC ve Torna tezgahlarında sabit sistemli hidrolik kompresörler kullanılmaktadır.

Hareketli sistemli kompresörlerin kullanım alanına baktığımızda, daha çok araçlarda kullanıldığı görülmektedir. İnşaat araçları başta olmak üzere, kamyonlar, çekiciler ve damperli taşıma araçlarında kaldırma gücünü oluşturmak için kullanılır. Otomobillerde kullanılan hidrolik direksiyonların da arkasında küçük kompresörlerin gücü yatmaktadır.

Pistonlu Kompresör; Atmosfer havasını sıkıştırmak için kullanılan kompresör türlerinden biridir. Piston yatağı içinde ileri ve geri hareket eden pistonun ölü noktalar arasında her hareket edişi hava üretimini sağlar. Piston hareketleri hava emişini mümkün kılarak hazne de hava sıkışmasının önünü açar. Düşük basınçlı havaya ihtiyaç duyulan noktalarda tek kademeli kompresörler, yüksek basınca ihtiyaç duyulan noktalarda ise çift kademeli kompresörler kullanılmalıdır. Kompresör üzerinde;

  • Piston

  • Elektrik motoru

  • Kayış-Kasnak bölümü

Kullanılarak hareket ettirilmektedir. Bu hareket kompresör deposunda ihtiyaç duyulan sıkışmanın aktarılmasını mümkün kılar.

Delilik Charles Bukowski

yasinda. Duke'n ilk ocuguydu, bir gn onu bir sekilde ldrrler korkusu ile kainmisti ocuk yapmaktan, ama simdi deli oluyordu kiz iin, mest oluyord u. Duke'n

aklindan geen herseyi biliyordu kiz, zel bir hat vardi aralarinda sanki. Duke ile Lala spermarketteydiler ve srekli bir seyler sylyorlardi birbirlerine, hers eyden konusuyorlardi, kiz ona bildigi herseyi sylyordu; igdsel olarak ok sey biliyordu, Duk ise fazla bir sey bilmiyordu ama bildiklerini ona sylyordu ve ise yariyordu, mutluydular birlikt e.

"bu ne?" diye sordu Lala. "bu bir hindistan cevizi." "iinde ne var." "st ve kitir seyler." "neden iinde?" "nk iyi hissediyor kendini orada, o stl ve kitir sey kabugun iinde iyi hissediyor ken ini, kendi kendine, 'ah, ne kadar iyi hissediyorum kendimi burada!' diyor." "neden iyi hissediyor kendini orada?" "hersey kendini iyi hisseder orada, ben hissederdim." "Hayir, hissetmezdin, arabani sremezdin onun iinde beni gremezdin, jambonlu yumu rta yiyemezdin." "jambonlu yumurta hersey degildir." "nedir hersey?" "bilmiyorum, gnesin ii belki, donmus bir ktle." "GNESIN II? DONMUS?" "tabii." "donmus olsa neye benzer ki gnesin ii?" "gnes atesten bir top. bilim adamlarinin bana katilacaklarini sanmiyorum, ama ban a sorarsan buna benzer." Duke bir avokado aldi.

"hey!" "evet, avokado budur aslinda: donmus gnes, gnesi yer ve iimiz sicacik dolasiriz." "o itigin biralarda da gnes var mi?" "var." "benim iimde var mi?" "tanidigim herkesten daha ok." "bence senin de iinde KOCAMAN BIR GNES var!" "tesekkr ederim, askim." markette dolanip alisverisi tamamladilar. Duke hibir sey semedi. Lala cani ne ekers e koymustu sepete, bir kismini yiyemezdin: balonlar, kalemler, oyuncak bir tabanca, havaya atinca arkasindan parast ailan bir astronot, nasil astronotsa! Lala kasiyer kizdan hoslanmadi, suratini asti zavalli kiza: kepelen-mis, bombos bir yz -bir korku gsterisiydi ve bunun farkinda bile degildi. "merhaba, tatli sey!" dedi kasiyer. Lala cevap vermedi. Duke cevap vermesi iin z orlamadi kizini, demeyi yapip arabaya yrdler. "paramizi aldilar," dedi Lala. "evet." "bu gece ise gidip daha ok para kazanman gerekecek, geceleri ise gitmeni sevmiyor um, annecilik oynamak istiyorum, ben anne olurum, sen de bebek." "peki, ben simdi bebek oldum, tamam mi, annem?" "tamam, bebek, arabayi kullanabilecek misin?" "deneyebilirim." arabaya bindiler ve yola iktilar, sola dnerken gaz pedalini sonuna kadar kklemis or ospu ocugunun teki az kalsin kafadan giriyordu onlara. "bebek, neden baskalari arabalari ile bize arpmaya alisiyorlar?" "nk mutsuzlar ve mutsuz insanlar aci vermeyi severler, annem." "mutlu insan yok mu?" "mutluymus gibi yapan ok insan var." "neden?"

"nk utaniyorlar, korkuyorlar, itiraf edecek cesaretleri yok." "sen korkuyor musun?" "ben sadece sana itiraf edebilecek kadar cesurum -o kadar korkuyorum ki, annem, her an lebilecekmisim gibi hissediyorum kendimi." "bebek, bira istiyor musun?" "evet, annem, ama eve gidinceye kadar bekleyelim." Normandie'ye vardiklarinda saga dndler, saga dnerken sana arpmalari daha zordu. "bu gece ise gidecek misin, bebek?" "evet." "neden gece alisiyorsun?" "karanlik oldugu iin. insanlar beni gremez." "insanlarin seni grmesini neden istemiyorsun?" "nk grrlerse beni yakalayip hapse atarlar." "hapis nedir?" "hersey hapistir." "ben hapis DEGILIM!" park edip posetleri eve tasidilar. "anne," dedi Lala, "ok seyler satin aldik! donmus gnesler, astronot, hersey!" anne (Mag'di adi), "iyi," dedi.

sonra Duke'e dnd: "lanet olsun, bu gece ise ikma, kt bir his var iimde, ikma, Duke.

"iinde kt bir his var, yle mi? ben her ise iktigimda iimde kt bir his var. isin bi si, ikmak zorundayim, meteliksiziz, kiz eline her geeni sepete doldurdu, konserve jambondan havyara kadar." "Tanri askina, engelleyemiyor musun ocugu?" "mutlu olmasini istiyorum." "sen demir parmakliklarin ardindayken mutlu olmayacak." "bak, Mag, bu meslekte arada sirada ieri girmek kainilmazdir, bunu kabullenmek zo rundasin, ki ben digerlerinden sansliyim, ok yatmadim."

"namusunla alismaya ne dersin?" "yavrucugum, pres makinesinde alismaktansa bu isi yaparim, namuslu is yok zaten, bir sekilde lyorsun, ben kendi yoluma girmisim bir kere -bir tr disi oldugumu farzet, toplumun d islerini ekiyorum, yapmayi bildigim tek sey. artik ok ge. hem sabikalilara nasil muamele ett iklerini bilmiyor musun? ne yaptiklarini bilmiyor musun, syledim sana" "biliyorum syledigini, ama" "ama ama ama!" dedi Duke, "lanet olsun, birak da szm bitireyim.!" "bitir o zaman."

"Beverly Hills ve Malibu'da oturan o sanayici orospu ocuklari, sabikalilari isla h etmekte uzmanlasmis o orospu ocuklari, kle tacirleri hepsi, sartli tahliye kurulu bunu bal gibi biliyor, baskalarini zengin etmek iin kpek gibi alistirirlar insani, seni normal insanin alistiginin kati daha fazla stirirlar, rnleri maliyetin on katina satarlar ve hersey yasal, kendi yasalarina uygun" "yzlerce kere dinledim bunlari senden" "ve simdi bir kere daha dinleyeceksin! hibir sey grmedigimi, hibir sey hissetmedig imi mi saniyorsun? susmami mi istiyorsun? kendi karima bile yakinamayacak miyim? karim degil misin? dzsmyor muyuz? birlikte yasamiyor muyuz? yasamiyor muyuz?" "bu ise giren SENSIN, simdi de agliyorsun." "bir hata ettim, teknik bir hata! gentim; onlarin .iktirici kurallarini anlayama dim" "simdi de kendini hakli ikarmaya alisiyorsun!" "hey, bunu sevdim! SEVDIM bunu. kk karicigim benim, kancik, kancik! beyaz sarayin basamaklarinda bir kanciktan baska bir sey degilsin, sonuna kadar ailmis ve zihin sel olarak donmus bir kancik" "ocuk dinliyor, Duke." "iyi. szm bitirecegim, kancik. REHABILITASYON, szck bu. o Beverly Hills .mcik agizli lari o kadar ahlakli ve INSANCIL'dirlar ki. kanlan Mzik Merkezi'nde Mahler dinleyip bagi s yaparlar, vergiden muaf. ve L.A. Times tarafindan yilin kadini seilirler, ve KOCALARININ sa na ne yaptiklarini biliyor musun? lanet fabrikalarinda kpek muamelesi yaparlar, maasini kesip farki ceplerine atarlar, kimse onlardan hesap sormaz, hersey o kadar acimasiz ki. kimse bunun farkinda degil mi ? kimse olanlari GRMYOR MU?" "ben"

"KES SESINI! Mahler, Beethoven, STRAVINSKY! mesaide adamin posasini ikarip paras ini vermezler, ve gtn yiyorsa hakkini ara, hemen sartli tahliye memurunu ararlar: 'zgnm, Jensen, ama sana sylemek zorundayim, senin adamin kasadan yirmi bes dolar aldi, yazik, bayagi sevmistik de onu.'" "nasil bir adalet istiyorsun, Duke? ne yapacagimi bilemiyorum artik, srekli sika yet ediyorsun, sarhos

olup bana Dillinger'in gelmis gemis en byk adam oldugunu sylyorsun, salincakli koltug unda salinip, Dilinger diye bagiriyorsun, ben de insanim, beni de dinle" "Dilinger'i sikiyim! o ld. adalet mi? adalet diye bir sey yok Amerika'da, sadece b ir tr adalet var. Kennedy'lere sor, lmslere sor, kime sorarsan sor!" Duke salincakli koltugundan kalkti, dolaba gitti, elini Noel sslemeleri ile dolu kutunun altina soktu ve silahi ikardi. 45 milimetre. "iste bu. bu. Amerika'nin bildigi tek adalet bu. sadece bundan anliyor insanlar. " salladi lanet seyi havada. Lala astronotla oynuyordu, parast ailmasi gerektigi gibi ailmiyordu, buyrun iste: bi r sahtekarlik daha. l-gzl marti gibi. yazmayan tkenmez gibi. kesik hatta Baba diye haykiran Isa gibi. "su silahi yerine koy," dedi Mag. "ben alisirim, izin ver de bir is bulayim." "SEN! ka kere duydum ben bunu? senin yapmayi bildigin tek sey dzsmek, ve yataga uza nip ikolata atistirarak dergi okumak." "byle konusma, Duke, yalvaririm -SEVIYORUM seni. gerekten seviyorum." birden kendini yorgun hissetti Duke. "tamam, tamam, su posetleri bosalt bari. ise ikmadan yiyecek bir sey hazirla bana." Duke silahi dolaba koydu, oturdu ve bir sigara yakti. "Duke," dedi Lala, "sana Duke dememi mi istersin, yoksa Baba mi?" "nasil istersen, tatlim, iinden nasil gelirse." "hindistan cevizinin stnde neden ki llar var?" "Tanrim, bilmiyorum, hayalarimda neden killar var?" elinde bir kutu bezelye konservesi il e Mag ikti mutfaktan, "ocugumla bu sekilde konusmana izin vermem." "ocugun mu? agzina bak sunun, tipki benim agzim, gzlerine bak. benim gzlerim, ruhu benim ruhum, ocugummus -senin yarigindan iktigi, senin memelerini emdigi iin mi senin oluyor? ki msenin ocugu degil o. kendinin ocugu." "ocugun yaninda bu sekilde konusmamanda israrliyim!" dedi Mag. "israrlisin israrlisin" "evet, yle!" dedi Mag konserve kutusunu avucunun ortasina koyup havaya kaldirara k. "Israrliyim!"

"yemin ediyorum, su konserve kutusunu gzmn nnden yok etmezsen o bezelyeleri tek tek seafoodplus.info SOKACAGIM!" Mag bezelyelerle mutfaga dnd, mutfakta kaldi. Duke ceketini almak iin d olaba gitti, kk kizinin yanagina bir veda pcg kondurdu, ekim gnesinden, yemyesil bir vadide kosa ttan daha sicakti, yle geirdi iinden, karni dgmlendi, kendini disari atti, ama kapiyi usul ca kapatti. Mag mutfaktan ikti. "Duke gitti," dedi kiz. "evet, biliyorum." "uykum geldi anne. bana kitap oku." kanepeye oturdular. "Duke geri gelecek mi, anne?" "evet. gelecek orospu ocugu." "orospu ocugu nedir?" "Duke'dur. seviyorum onu." "orospu ocugunu mu seviyorsun?" "evet," diye gld Mag. "gel bi tanem, kucagima gel."

sarildi kiza, "simsicaksin, sicak rek gibi!" "REK DEGILIM BEN! sensin REK!" "dolunay bu gece. fazla aydinlik, fazla aydinlik, korkuyorum, tanrim, seviyorum adami, seviyorum." Mag kolinin iinde duran ocuk kitaplarindan birini aldi. "anne, hindistan cevizinin stnde neden killar var?" "hindistan cevizinin stndeki killari mi soruyorsun?" "evet." "dur kendime bir kahve koyayim, su kaynadi, duyuyorum." "tamam." Mag mutfaga gitti, Lala kanepede bekledi. Duke o esnada Hollywood-Normandie kavsaginda bir iki dkkaninin kapisinda durmus, ii nden, lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun diye geiriyordu. kt bir duygu vardi iinde, pis bir koku aliyordu, arka tarafta bir delikten ierisini gzetleyen silahli biri olabilirdi. Louie'yi yle hakla-mislardi. lunaparktaki alidan kazlar gibi parampara etmislerdi, yasal cinayet, dnyanin tamami yasal cinayet bokunun iinde yzyordu. tuhaf bir sey vardi o dkkanda, bu gece kk bir bar belki, ibnelerin takildigi barlard an biri. kolay, kira parasi iksin yeter. cesaretimi yitiriyorum, diye geirdi iinden, bir sonraki adim evde oturup Shostakov itch dinlemek. 61 model siyah Ford'a dnd. ve kuzeye srd. 3 blok. 4 blok. 6 blok. 12 blok srd lanet dnyanin kuzeyine, Mag ocugu ucagina alip kitaptan okumaya baslarken. ORMANDA HAYAT "sansar ve kuzenleri, vizon ile zerdeva esnek, hizli ve vahsi yaratiklardir, eto burdurlar ve birbirleri ile srekli ve kanli bir rekabet" sonra gzel ocuk uyudu ve dolunaydi. BIR NUMARALI HALK DSMANI ILE HCRE ORTAKLIGI Philadelphia'da Brahms dinliyordum, yil kk bir pikabim vardi. Brahms'in ikinc i senfonisi, yalniz yasiyordum o siralar, bir sise porto sarabini yavas yavas yudumluyor, ucuz bir p uro iiyordum, kk, temiz bir odaydi, kapi alindi, biri bana Nobel ya da Pulitzer d-l'n vermeye geldi her halde, diye geirdim iimden, kyl grnml iki aptal adam. Bukowski?

evet. kimlik gsterdiler. F.B.I. bizimle gel. ceketini giysen iyi edersin, bir sre iin misafirimiz olacaksin. ne yaptigimi bilmiyordum, sormadim, hersey yitirilmisti nasil olsa. biri Brahms' i kapatti, asagi inip sokaga iktik, btn baslar pencerelerden disari ikmisti haberleri varmis gibi. sonra o her zamanki kadin sesi: iste akorkun adam! yakalamislar! kadinlar beni pek sevmez. ne yapmis olabilecegimi dsnp duruyordum, aklima gelen tek 12 sey sarhosken birini ldrdgmd. ama F.B.I'in devreye girmis olmasini anlayamiyordum. ellerini dizlerinin stne koy, orada kalsinlar! nde iki kisi, arkada iki kisiydiler, birini ldrms olduguma karar verdim, nemli birin i. bir sre yol aldik, unuttum ve burnumu kasimak iin elimi kaldirdim. INDIR ELINI!! broya vardigimizda ajanlardan biri drt duvara dizilmis fotograflari isaret etti. fotograflari gryor musun? diye sordu ciddiyetle. fotograflara baktim, gzelce erevelenmislerdi ama bana bir sey ifade etmediler. evet, fotograflari gryorum, dedim ona. bunlar F.B.I'in hizmetinde lms insanlar. ne dememi bekledigini bilmedigim iin bir sey demedim. beni baska bir odaya gtrdler, masanin arkasinda bir adam oturuyordu. JOHN AMCAN NEREDE? diye bagirdi bana.

ne? dedim. JOHN AMCAN NEREDE? ne demek istedigini anlamiyordum. bir an iin sarhosken insan ldrmek amaci ile kull andigim gizli bir silahtan sz ettigini dsndm, asabiydim, olanlari kavramakla glk ekiyordum. JOHN BUKOWSKI'YI KASTEDIYORUM!

ha, o ld. hay Allah, demek bu yzden onu bulamiyoruz!

portakal-sari bir hcreye kapattilar beni. bir cumartesi aksamsty-d. hcremin penceres inden disarda yryen insanlari grebiliyordum, ne kadar sansliydilar! sokagin karsi tarafinda bir p laki vardi, kolonlardan bana dogru mzik yayini yapiyorlardi, hersey o kadar zgr ve rahat grnyordu ki disarda. ne yapmis olabilecegimi dsnp duruyordum, aglamak istiyor ama aglayamiyordum. hzn veri ci, hastalikli bir durum, hastalikli h/.n, kendini daha kt hissedememe durumu, biliyorsu nuz sanirim, arada sirada herkesin kapildigi bir his. ben biraz fazla kapiliyorum, ok fazla. Moyamensing Cezaevi eski bir satoyu andiriyordu, iki byk tahta kapi beni ieri alma k zere aildi, bir hendekten gememis olmamiz beni sasirtmisti. muhasebeci kilikli sisman bir adamla ayni hcreye koydular beni. adim Courtney Taylor, dedi. bir numarali halk dsmaniyim. neden buradasin? diye sordu. (hcreye girmeden nce sordugum iin artik cevabi biliyordum.) asker kaagiyim. burada iki seye tahamml edemeyiz: asker kaaklarina ve teshirci-lere. hirsizlar arasinda seref, ha? lkeyi gl tutun ki soyabilesiniz. biz yine de asker kaaklarindan hoslanmayiz. aslinda susuzum, tasindim, askerlik subesine yeni adresimi bildirmeyi unutmusum, postaneye bildirmistim ama. bu kasabadayken St. Louis'den askeri muayene iin basvurmami syleyen bir mektu p aldim, onlara St. Louis'ye gidemeyecegimi, beni burada muayene etmelerini yazdim, beni tutukla yip buraya getirdiler, anlamiyorum: askerden kamak isteseydim onlara adresimi bildirmezdim. senin gibiler hep susuzdurlar, masal anlatma. ranzama uzandim. gardiyanin teki geldi. KALDIR KIINI O YATAKTAN! diye bagirdi bana. kaldirdim asker kaagi kiimi yataktan. kendini ldrmeyi dsnyor musun? diye sordu Taylor bana. evet, dedim.

su ampul tutan kabloyu asagi ek. kovaya su doldurup ayagini iine sok. ampul ikarip p armagini duya sok. iktin buradan. uzun sre baktim o kabloya. tesekkr ederim, Taylor, ok yardim seversin. isiklar sndgnde yatagima yattim ve saldirdilar, tahtakurulari, ne lan bu? diye bag irdim, tahtakurusu, dedi Taylor. bahse girerim ki benim yatagimda seninkinden daha ok tahtakurusu var. nesine? 14 on sent? on sent.

tahtakurularimi yakalayip ldrmeye basladim, l tahtakurularini kk tahta sehpanin st koyuyordum. sonunda zaman dedik, tahtakurularimizi alip hcrenin kapisina gittik, orasi aydin likti, saydik, ben de 13 vardi, onda on senti verdim, daha sonra kendininkileri ikiye blp uzattigini gre necektim, sahtekarlik yapmisti, gerek bir profesyonel, orospu ocugu.

avluda zarim tuttu, her gn kazaniyor, zengin oluyordum, mapus zengini, gnde on be s-yirmi dolar para kazaniyordum, barbut oynamak kurallara aykiriydi, kuleden makineliyi stmze dogrultu p, DAGI-LIN! diye bagirirlardi, ama oynamanin bir yolunu bulurduk mutlaka, teshircilerden bir i sokmustu zarlari ieri, gerekten hoslanmadigim biriydi bu teshirci, aslina bakarsan hibirinden hoslanmiyor dum, hepsinin eneleri kk, gzleri sulu, kilari dardi. 10/1 erkek, onlarin suu degildi herhalde, ama lara bakmaktan hoslanmiyordum, bu herif her oyundan sonra yanima geliyordu, sansin aik , iyi para gtryorsun, kardesini de gr. o nazik eline birka sent birakirdim, kn yasinda bir e hayalleri kurarak uzaklasirdi yilan, zor tutuyordum kendimi agzina bir tane akmam ak iin, ama birine vurursaniz hcre cezasina aptiriliyordunuz, hcrede insan bunalima giriyordu, verdikl eri su ve ekmek daha da ktyd, oradan ikanlari gryordum, bir ay sryordu eski hallerine dnmeleri, am iz kafayi yemistik zaten, ben yemistim, fazla ykleniyordum teshirciye. gzmn nnde olmadig zaman mantik yrtebiliyordum. zengindim, isiklar sndkten sonra asi nefis yemeklerle asagi geliyordu, byk porsiyonl ar, dondurma, kek, turta, kahve. Taylor asiya on bes sentten fazla vermememi syledi, limit on be s. asi fisiltiyla tesekkr edip ertesi gn gelmesini isteyip istemedigimi sorardi.

tabii, tabii, derdim. basgardiyanin yedigi yemeklerden yiyiyorduk ve basgardiyan midesine dsknd anlasila n, mahkmlar aliktan lrken ben ve Taylor 9 aylik hamile iki kadin gibi dolaniyorduk ortalikta.

iyi asidir, dedi Taylor, iki lesi var. nce birini ldrms, cezasini yatmis, ikar ikma igerini ldrms, firar etmezse hayatinin sonuna kadar burada, geen gece bir denizciye tecavz etti. ikiye yardi de 15

nizciyi. bir hafta yryemedi zavalli. sevdim asiyi, dedim, iyi birine benziyor. iyidir, diye onayladi Taylor. gardiyana tahtakurularindan sikayet edip duruyorduk, o da bize, NERDE OLDUGUNUZ U SANIYORSUNUZ? OTELDE MI? TAH-TAKURULARINI BURAYA GETIREN SIZLERSINIZ! diye bagiriyordu. aliniyorduk tabii ki. gardiyanlar ktyd, gardiyanlar aptaldi, gardiyanlar korkuyorlardi, aciyordum onlara . sonunda Taylor ile beni ayri hcrelere koyup hcreyi ilaladilar. avluda Taylor'a rastladim. gen bir ocugun yanina verdiler beni, dedi Taylor, aylagin teki, dnyadan haberi yok. korkun.

benim sansima Ingilizce bilmeyen, btn gn oturaginda oturup, TARA BUBA YER, TARA BU BA BOK YER! diyen bir ihtiyar dst, bozuk plak gibiydi, hayati zmst: ye ve si. memleketi efsane kahramanlarindan birinden bahsediyordu sanirim, kim bilir, Taras Bulba, belki de ? bilmiyorum, avluya ilk ikisimda ihtiyar arsafimi yirtip amasir ipi yapti; oraplarini ve donlarini asmisti l anet seye, hcreye girdigimde hersey stme damlayip durdu, hi ikmiyordu hcreden ihtiyar, dusa bile. su is ememisti sylediklerine gre, orada kalmak istiyordu ve ona izin veriyorlardi, iyilik severli k mi? kizdim ona, nk yn battaniye cildimi tahris eder. ok hassastir cildim. seni yasli osuruk, diye bagirdim ona, bir kisi ldrdm, aklini basina toplamazsan ik inci olacaksin! ama oturaginda oturup bana glmeyi ve TARA BUBA YER, TARA BUBA BOK YER, demeyi srdrd. pes ettim, ama bir kez bile yerleri silmek zorunda kalmadim, evi her zaman isla k ve pirilpinldi. Amerika'nin en temiz hcresiydi bizimki, dnyanin, ve geceleri o ilave yemege bayili yordu, parmaklarini yiyi-yordu. F.B.I askerden bilerek kamadigima karar verdi ve beni askerlik subesine sevk ett iler, saglik kontrolnden geirdiler, saglam iktim, sonra psikiyatri grmeye gittim. savasa inaniyor musun? diye sordu. hayir. savasmaya hazir misin?

evet.

(siperden ikip vuruluncaya kadar dsman atesine dogru yrmek gibi ilginca bir fikir va rdi kafamda.) uzun sre bir sey sylemeden nndeki kagida bir seyler yazdi, sonra basini kaldirdi. bu arada, arsamba gn doktorlarin, avukatlarin ve yazarlarin davetli oldugu bir par ti veriyoruz, seni davet etmek istiyorum, gelir misin? hayir. pekala, dedi. gitmek zorunda degilsin. nereye? savasa. baktim ona sadece. anlayacagimizi sanmamistin, degil mi? hayir. bu kagidi yan masadaki adama ver. uzun bir yryst, kagit atasla kartima tutturulmustu, kenarindan kaldirip bir gz attim : "ifadesiz

yznn arkasinda asiri bir hassasiyet gizli" kiimla glerim, diye geirdim iimden, ta askina!: hassas: ben. bu da Moyamensing'in sonu oldu. iste, savasi byle kazandim. ZIRVEDEN NOTLAR Yeni gelenlere mutlaka gvercin boku temizletirlerdi ve gvercin boku temizlerken gv ercinler gelir, saina, yzne, elbiselerine biraz daha siarlardi. Sabun filan vermezlerdi -sadece su v e fira, zor ikardi boklar. Daha sonra saati sentten atlyeye yollarlardi, ama yeni gelmissen nce gvercin boku temizlerdin. Blaine'in aklina parlak bir fikir geldiginde ben de yanindaydim. Uamayan bir gver cin grmst ksede. "Dinle," dedi Blaine, "kuslarin birbirleriyle konustuklarini biliyorum. Bu kusa digerlerine anlatabilecegi bir sey yapalim. Onu halledip atiya firlatalim ki digerlerine basina geleni anlatsin. " "Tamam," dedim. Blaine gidip kusu yakaladi. Kk, kahverengi bir jilet vardi elinde. Etrafina bakind i. Avlunun glgeli bir ksesindeydik. Sicak bir gn oldugu iin mahkumlar orada toplanmislardi. "Iinizde bu ameliyatta bana asistanlik yapacak biri var mi beyler?" diye sordu B

laine. Cevap alamadi.

Blaine kusun bacaklarindan birini kesmeye basladi. Gl erkekler 18 baslarini evirdiler. Kusa yakin duran birkainin ellerini sakaklarina bastirip bakm amaya alistiklarini fark ettim. "Neyiniz var sizin?" diye bagirdim onlara. "Kuslarin saimiza gzmze simalarindan bikti k! Bu kusu halledip dama firlatacagiz, basina gelenleri digerlerine anlatacak. 'Bu orospu oc uklarinin sakalari yok! Onlardan uzak durun!' diyecek. Bu gvercin sayesinde br gvercinler stmze simaktan vazgeecekler." Blaine kusu dama firlatti. Ise yarayip yaramadigini hatirlamiyorum simdi. Ama ye rleri silerken iki kesik kus bacagina rastladigimi hatirliyorum. ok tuhaf grnyorlardi tek baslarina. Boklarla birlikte onlari da sprdm. II Koguslar tika basa doluydu, birka kez irki ayaklanmalar olmustu. Ama gardiyanlar s adistti. Blaine'i benim kogusumdan alip zencilerin kogusuna koydular. Blaine kogusa girdiginde zen cilerden biri, "Bu benim oglanim! Evet, bu adam benim oglanim olacak! Aslinda hepimiz istifade edeb iliriz! Kendin soyunur musun yavrum, yoksa yardim edeyim mi?" demisti. Blaine soyunup yere uzanmisti. Zenciler etrafinda dnmeye baslamislardi. "Tanrim! mrmde bu kadar IRKIN bir ki deligi grmedim!" "Kaldiramiyorum Boyer, inan bana km kalkmiyor!" "rk domatesi andiriyor!" Hepsi uzaklasmis, Blaine ayaga kalkip giyinmisti. Bana avluda anlatti. "Sansim v armis. Beni paralayacaklardi," dedi. "Igren ki deligine skret," dedim. III Sears vardi bir de. Sears'i de zenci dolu bir kogusa koydular; Sears etrafina ba kinip ilerinden en irisini seti ve onunla dvst. Adam ranzasinda kestiriyordu. Sears havaya sirayip iki dizi ile adamin gg19 sne kt. Dvstler. Sears adami marizledi. Digerleri seyretmekle yetindiler. Hibir seyi umursamazdi Sears. Avluda bacaklarinin zerine -melmis izmarit iiyordu. Zen cilerden birine bakti. Glmsedi. Dumani fledi. "Benim nereden oldugumu biliyor musun?" diye sordu zenciye.

Zenci cevap vermedi. "Two Rivers, Mississippi," dedi Sears, izmaritten bir duman ekti, iinde tuttu, son ra dumani salip glmsedi. "Severdin oralari." Sonra izmariti firlatip kalkti, avlunun karsi tarafina dogru yrd. IV Beyazlara da takmisti Sears. Sai tuhafti, kafatasina yapisikmis gibi, arada sirad a havaya dikilirdi. Kirli bir kizildi sainin rengi. Yanaginda biak yarasi vardi ve gzleri yuvarlakti, yusyuva rlak. Ned Lincoln 19'unda gsteriyordu ama 22 yasindaydi -agzi aik, kamburca ve sol gznde y arim perde. Ilk gnnde Sears onu avluda gzne kestirdi. "HEY, SEN!" diye bagirdi Ned'e. ocuk dnp ona bakti. Sears isaret parmagini ona dogrulttu. "SEN! HARCAYACAGIM LAN SENI! HAZIRLIKLI OL , YARIN ISINI BITIRECEGIM! BITTIN OGLUM SEN!" Ned Lincoln, Sears'in ne demek istedigini anlamamisti, ylece durdu. Sears herseyi unutmus gibi baska bir mahkumla sohbet etmeye basladi. Unutmadigini biliyorduk ama. Tarzi byleydi. Ai klamasini yapmisti,

o kadar. ocukla ayni kogusta kalan mahkumlardan biri o gece onunla konustu. "Hazirlikli ol, evlat. Sakasi yoktur orospu ocugunun. Kendine bir sey tedarik et. " "Ne gibi?" Musluk kutbunu skp iindeki demiri asfalta srterek kendine bir sis yapabilirsin. Ya d a iki dolara ok iyi bir sis satabilirim sana." 20 ocuk sisi satin aldi ama ertesi gn avluya ikmadi. "Korkuyor kk bok," dedi Sears. "Onu yerinde olsam ben de korkardim," dedim. "Sen avluya ikardin," dedi Sears. "ikmazdim," dedi m. "ikardin," dedi. "Haklisin, ikardim," dedim. Sears ertesi gn dusta solugunu kesti ocugun. Kimse bir sey grmedi, sabunlu su ile b irlikte akan taze kanin disinda. V Bazi insanlar pes etmez. ukur bile onlari yola getiremez. Joe Statz da onlardan b iriydi. Srekli ukurdaydi. Gardiyanin rnek kt oyuncusuydu. Joe'yu yola getirebilse digerlerini daha iyi kontrol edecekti.

Bir gn gardiyan iki adamini yanina alip ukurun kapagini ati ve melerek bagirdi: "JOE! YETTI MI, JOE? IKMAK ISTIYOR MUSUN? UZUN SRE UGRAMAYACAGIM BURAYA, ONA GRE!" Cevap gelmedi. "JOE! BENI DUYUYOR MUSUN, JOE?" "Evet, duyuyorum." "CEVABIN NE?" Joe is ve bok dolu kovayi kaptigi gibi gardiyanin yzne firlatti. Gardiyanin adamla ri ukurun kapagini kapattilar. Bildigim kadari ile hl orada Joe, canli ya da l. Gardiyana yaptigi mahkml ar arasinda yayildi. Dsnrdk Joe'yu, zellikle geceleri. VI

Disari iktigimda bir sre bekleyecegim, diye dsnrdm, sonra dnp disardan bakacagim b ve ierde olup bitenleri ok iyi biliyor olacagim ve o duvarlara uzun uzun bakip bir da ha buraya dsmemeye yemin edecegim. 21 Ama iktiktan sonra hi gitmedim oraya. Hi bakmadim disardan. Kt bir kadindan farksizd i. Dnmenin yarari yoktu. Grmek bile istemiyordun. Ama ondan sz edebilirdiniz. Ben de b ugn yle yaptim. Kolay gelsin arkadasim sana, ierde ya da disarda. HOLLYWOOD'UN HEMEN BATISINDA DELILER KOGUSU Kapi alindi gibi geldi bana, saate baktim -glenin bir buuguydu henz. Tanrim, eski r oblarimdan birini geirdim stme ( her zaman iplak yatarim, pijama samalik bana sorarsaniz) ve kapinin ya nindaki kirik pencereyi atim. "Evet?" dedim. atlak Jimmy'ydi gelen. "Uyuyor muydun?", "Evet, ya sen?", "Hayir, ben kapiyi aliyordum.", "Girsene." Bisikletle gelmisti. Ve yeni bir Panama sapka vardi basin da. "Yeni Panama sapkami nasil buldun? ok yakisikli olmamis miyim?", "Hayir."

Kanepeme oturdu ve koltugumun arkasindaki boy aynasinda sapkasi ile oynayarak k endini seyretti. Iki kahverengi kesekagidi getirmisti yaninda. Birinin iinde her zamanki ucuz porto sa rabindan bir sise vardi. Digerinin muhteviyatini sehpaya bosaltti -biaklar, atallar, kasiklar, minik bebekl er, metal bir kus (aik mavi, gagasi kirik ve boyasi dklms) ve daha bir alay p. onlari -hepsi alintiydi- Suns t ve Hollywood Bulvari'ndaki ucuz hipi butiklerine ve eskici dkkanlarina satiyordu, be nim oturdugum semtte,

hepimizin oturdugu semtte, o civarda oturuyorduk -kirik dkk avlularda, lavanaralar inda, garajlarda yasiyor ya da geici dostlarimizin dsemelerinde yatiyorduk. 23

Bu arada atlak Jimmy kendini ressam saniyordu, ama ben resimlerinin ok kt oldugunu dsnyordum ve bunu ona sylemistim. O da bana benim resimlerimi ok kt buldugunu sylem

Ikimiz de hakli olabilirdik. Ama atlak Jimmy'nin durumu gerekten vahimdi. Gzleri, kulaklari ve burnu olumsuzdu. Sol ve sag kulak tikanik; burun mukozasi iltihapli. atlak Jimmy bu dkkanlara satmak zere ne ala cagini ok iyi bilirdi. Mkemmel bir kk hirsizdi. Ama solunum sistemi: sol ve sag akcigerlerin st kis imlarinda hirilti ve tikaniklik. Sigara imedigi zaman ya cigaralik sariyordu ya da sarap iiyordu. Si stol , Diyastol 78, nabiz Kadinlarla basariliydi, ama hemoglobini ok dskt; yzde 73, hayir Hepimiz gibi, itigi zaman yemek yemeyi sevmiyordu ve ok iiyordu. atlak Jimmy aynanin karsisinda Panama sapkasi ile oynamaya devam ediyor, kk ve kork un sesler ikariyordu. Glmsedi kendine. Disleri rk, dis etleri iltihapliydi. Sonra o aptal Panama sapkasinin altinda siseden bir firt ekti ve benim gidip ken dime iki bira almama neden oldu. Dndgmde bana, "Adimi 'Deli Jimmy'den 'atlak Jimmy'ye degistirmissin. Haklisin -'atla k Jimmy' ok daha gzel," dedi. "Ama sen gerekten atlaksin, biliyorsun degil mi?" "Koluna o iki koca deligi nasil atin?" diye sordu atlak Jimmy. "Et oldugu gibi ya nmis. Neredeyse kemigin grnecek." "Kafam iyiydi, yatakta seafoodplus.infoce'in Kanguru'sunu okuyordum. Kolum lambanin k ablosuna dolandi, lamba koluma dst. Lanet seyi stmden atana kadar ampul canima okudu. Yz vatlik General Elektrik." "Doktora gittin mi?" "Doktorum bana kizgin. Ona ne zaman gitsem koltuga oturup kendime teshis koyuyo r, tedavi neriyor, hemsiresine cretini deyip ikiyorum. Kafami bozuyor. Bana Nazi gnlerini anlatmayi sev iyor. Fransiz'lara esir dsms. Nazi esirleri bir yk vagonuna doldurmuslar, esir kampina gi dinceye kadar yol kenarinda toplanan Fransizlar bunlara aklina ne gelirse firlatmislar." "Bak!" dedi atlak Jimmy sehpayi gstererek. "Su gms atallara bak! Hakiki antika!" Bir atal tutusturdu elime. "Bir bak su atala!" Baktim. "Ya," dedi, "robunun ailmasina engel olamaz misin?" atali sehpanin stne firlattim. "Ne var, kamis grmedin mi hayatinda?" "Beni rahatsiz eden .asaklarin! yle iri ve killilar ki! Korkun!!" Aik biraktim robumu. Emir almayi sevmem. O aptal Panama sapka ile oynayip duruyordu ve arpintisi MCBur-ney Esigi'nin stndeyd i. Karacigeri

elle muayeneye hassasti ayrica. Dalak olumsuz. Herseyi olumsuz ve arpinti. Lanet mesanesi bile sorunluydu. "Telefonunu kullanabilir miyim, moruk?" diye sordu atlak Jimmy. "Sehirii mi?" "Sehirii."

"Yanlislik olmasin. Geen gece drt kisiyi ldryordum az kalsin. Arabamla kovaladim her geleleri, kentin altini stne getirdik. Sonunda kenara ektiler. Arkalarinda durup motoru sndrdm. Arabadan hisimla firladigimda gazladilar. Iime oturdu. Arabayi alistirip yola iktigimda gzden kaybolmuslardi." "Sehirlerarasi telefon mu ettiler?" "Hayir, kim olduklarini bilmiyorum. Baska bir mesele." "Bu sehirii." "Et yleyse, birader." Ilk birami bitirip siseyi odanin ortasindaki tabut byklgndeki tahta sandigin iine vu rup paraladim. Ev sahibi bana haftada iki p bidonu veriyordu, ama siselerle bas etmenin tek yolu onl ari kirmakti. Benden baska iki bidonluk kiraci yoktu sokakta, ama dedikleri gibi, herkesin kendine gre stn oldugu bir sey vardir.

Kk bir sorun: yalin ayak dolasmayi severim, sise kiriklari bazen sandigin iinden ha liya siriyor ve ben onlari yerden ayaklarimin tabanlari ile topluyorum. Zavalli, yasli bir kadin bek leme odasinda kanserden lrken her hafta ayak tabanlarimdan cam paralan ayiklamak doktorumu fkelendirdigi iin byk paralan kendim ikarmayi grendim, kkleri ise kendi hallerine biraktim. Tabii, kafan iy degilse onlari girdikleri an hissediyor, hemen ikariyordun. Bu en gzelidir. Kan fiskiriyor ve hafif bir kahramanlik duygusuna kapiliyordun -yani ben kapili yordum. atlak Jimmy tuhaf tuhaf elindeki ahizeye bakiyordu. "Amiyor." "Kapat yleyse, hiyar!" "aliyor ama amiyor." "Ve sana son bir kez daha kapatmani sylyorum!" Kapatti. " -Dn gece hatunun teki yzme oturdu. Sonunda yanaklarinin arasindan bir gz attigimda gnes dogmak zereydi. Dilim ortadan yarildi sanki, atal dilli gibi hissediyorum kend imi." "Byk ikramiyeyi vurmak gibi bir sey olurdu." "Evet. Ayni anda iki yarik birden yalayabilirdim."

"Tabii. Ve Kazanova mezarinda siardi." Panama sapkasi ile oynadi. Rektuma gelince; basur baslangici, rek-tal sfinkter fazlasi ile siki. Panama'li ocuk. Prostatta byme ve elle muayeneye hassasiyet. Sonra yerinden firlayip ayni numarayi bir kez daha evirdi dangalak. Panama'si ile oynadi. "Srekli aliyor," dedi. Oturdu karsima, telefonun zilini dinleyerek, iskelet ve kas yapisi berbat -yani kt durus (kifosis). 5 S'de fitik olasiligi. Panama'si ile oynadi. "Telefonu amiyor." "Amaz tabii, dzsyor" "Tabii. Srekli aliyor." Yanina gidip telefonu kapattim. Sonra, "Agzina siayim!" diye bagirdim. "N'oldu, moruk?" "Cam! Yerler cam dolu!"

Tek ayagimin stnde durup br ayagimin topugundan cam parasini ikardim. Harikaydi. Siv lce sikmaya bes ekerdi. Aninda kan fiskirdi. Koltuguma dnp firalarimi temizlemek iin kullandigim eski bezi kanli topuguma sardim . "O bez kirli," dedi atlak Jimmy. "Kirli olan senin beynin," dedim ona. "Ltfen! Robunu kapat." "Iste," dedim, "grdn m? " "Gryordum zaten. Kapatmani o yzden istedim." "Tamam, lan, tamam." Istemeye istemeye rttm ,asaklarimi. Gece vakti herkes .asaklari-ni sergileyebilir. Ama glenin ikisinde .asak ister. "Dinle," dedi atlak Jimmy, "geen gece Westwood Village'da bir ekip otosunun stne is edigini biliyor musun?"

"Polisler neredeydi?" "Elli metre tede bir meseleyi halletmeye alisiyorlardi." "Birbirlerini dzyorlardi muhtemelen." "Olabilir. Ama o da yetmedi sana. Dnp ayni arabanin stne bir daha isedin." Zavalli Jimmy. Gerekten berbat durumdaydi, l, 5 ve 6 S'de (boyun) kirelenme. Ayric a sag kasikta fitik. Ve karsima gemis ekip otosuna isedigim iin sikayet ediyordu. "Pekala, Jimmy, kendini bir bok saniyorsun, yle mi? Kk alintilarla dolu kesekagitlari nla stelik. Ben sana bir sey syleyeyim!" "Ne?" diye sordu aynaya bakip Panama ile bir kez daha oynayarak. Sonra saraptan bir firt aldi. "Mahkeme tarafindan araniyorsun! Hatirlamazsin ama Mary'nin kaburgalarin kirmis, iki gn sonra da dnp yzn dagitmistin." "MAHKEME MI? MAHKEME? hayir, moruk, gerekten MAHKEMEYI kast etmis olamazsin?" Ikinci bira sisemi odanin ortasindaki devasa sandigin iine arpip kirdim. "Evet, ya vrucugum, gerekten kafayi yemissin sen. Yardima ihtiyacin var. Mary aleyhine messir fiil davasi ati.. ." "Messir ne, moruk?" Gidip kendime iki bira daha aldim. "Dinle, gt herif, bal gibi biliyorsun messirin ne oldugunu. Btn hayatini bisiklete b inerek geilmedin herhalde!" Baktim ona. Cildi kuru ve yorgundu. Ayrica sol kalasinda bir ur oldugunu biliyord um. "Ama bu MAHKEME isini anlayamiyorum! Ne anlama geliyor? Kabul ediyorum, kk bir tart isma geti aramizda. Ben de George'un ldeki barakasina gittim. Otuz gn araliksiz porto sar abi itik. Dndgmde BAGIRDI bana! Grmeliydin onu! Ona zarar vermek degildi niyetim. Iri kiini ve memelerini tekmeledim biraz, hepsi bu" "Senden korkuyor, Jimmy. Hasta bir adamsin. ok iyi inceledim seni. Biliyorsun ot uzbir ekmedigimde ya da ayik oldugumda kitap okurum, her tr kitap. Sen kafayi yemissin, dostum." "Ama mz ne kadar yakindik bir zamanlar. Bir ara seni dzmek bile istemis, bana sevgis inden dzmemisti. Bunu bana kendi syledi." "Ama, Jimmy, bu syledigin o zamandi. Bazi seylerin zamanla nasil degisebilecekle rini bilmiyorsun. Mary ok iyi bir insandir. Mary" "Allah askina! Robunu kapat! LTFEN!"

"Hay allah! Afedersin." Zavalli Jimmy. reme sistemi -sol sperm kanali tikali, sag tarafta doku yapismasi . Muhtemelen gemiste geirilmis bir hastaligin sonucu. "Anna'yi arayacagim," dedi. "Anna, Mary'nin en iyi arkadasi. O bilir. Mary beni neden mahkemeye vermek istesin?" "Ara yleyse, moruk." Jimmy aynada Panama'sini dzeltti ve aradi. "Anna. Jimmy. Ne? Hayir, olamaz! Biraz nce Hank syledi. Dinle, bu tr oyunlar oynam am ben. Ne? Hayir, kaburgalarim kirmadim. Iri kiini ve memelerini tekmeledim sadece. Ne yani, gerekten mahkemeye mi gitmek gerekiyor? Gitmem. Jerome'a giderim, Arizona'ya. Kalacak yer im ver. Ayda iki yz yirmi bes dolar. Byk bir arazi satisindan on iki bin dolar para kazandim Kes sesini, lanet kan, su MAHKEME meselesine dnelim! Hemen simdi ne yapacagim, biliyor musun? Mary'ye gidiy orum, SIMDI! Onu pp dudaklarini igneyecegim! Yariginin her kilini tek tek yalayacagim! Ba na ne mahkemeden? Kiini, koltuk altlarim, memelerinin arasini, agzini, her yerini" Jimmy bana bakti. "Kapatti." "Jimmy," dedim. Sol kulagini yikatsan iyi edersin. Anfizem belirtileri gsteriyor sun. Egzersiz yap ve sigarayi birak. Belin iin fizyoterapiye ihtiyacin var. Kala sorununu agirlik alisma si yaparak giderebilirsin, kabizlik" "Nedir bu samalik?" "Kalandaki ur bir tr sigil, saniyorum." "Sigil senin anandir." "Evet," dedim, "nereden buldun bisikleti?" "Arthur'un. Arthur'da acayip bir mal var. Arthur'a gidip cigaralik 28 ielim." "Arthur'dan hoslanmiyorum. Hassas bokun teki. Bazi hassas boklari severim. Ama Arthur br trden." "nmzdeki hafta alti ayligina Meksika'ya gidiyor." "Hassas boklarin ogu srekli bir yerlere giderler. Nedir? Burs mu?" "Evet, burs. Ama resim degil."

"Onu biliyorum. Heykeltrasligina vermislerdir." "Sevmiyorum heykellerini," dedi Panama'li ocuk.

"Bak, Jimmy, Arthur'dan hoslanmayabilirim ama kendimi heykellerine ok yakin hiss etmisligim var." "Ama hep bildigimiz sey -Yunan tarzi- elbiseleri uusan koca memeli, koca gtl hatun lar. Birbirlerinin kamislarini ya da sakallarini kavramis gres tutan adamlar. Ne sikim yani?" yleyse, okur, atlak Jimmy'yi bir an iin birakip Arthur'a geelim -ki hi sorun degilyazma tarzimi da kastediyorum burada: saga sola sirarim ve siz hi de zorlanmadan benimle gelirsiniz . Hi nemi yoktur, grrsnz.

Arthur'un sim devasa llerde alismasiydi. ok ok etkileyici. Btn o beton. En kk h geldiginiz gnn havasina bagli olarak, gnisiginda ya da ayisiginda ya da siste, iki buuk metre yksekligin btn heybeti ile dikilirdi tepenize. Bir gece evine arka baheden girmeye kalkistim, o devasa beton insanlar oradaydi. Bazilari drt-bes metre yksekliginde. Devasa ggsler, yariklar, .asaklar her yerde. Donizetti'nin Ask Iksiri' ni yeni dinlemistim. Yaran olmadi. Cehennemde bir pigme gibi hissettim kendimi. "Arthur, Arthur, yardim et!" diye bagirmaya basladim. Ama kafasi iyiydi galiba, ya da benimki iyiydi. Neyse, lanet korku bymeye basladi. Ben bir seksen boyunda, kilo agirligindayim, ilerinde en iri orospu ocuguna b ir omuz attim.

Bakmadigi bir anda arkadan saldirmistim. Yzst dst, hem de ne dss! Btn kent duymus ydi gmbrty. Sonra, meraktan, dndrdm onu, tahmin ettigim gibi, kamisi, .asaklarindan biri, burn unun bir kismi ve sakalinin yarisi kirilmisti. Katil gibi hissettim kendimi. Sonra Arthur disari ikti, "Hank, seni grmek ne gzel!".

"Grlt iin zr dilerim, Arthur," dedim, "ama senin kk bebeklerinden birine takildim sey devrilip paralandi." "Takma kafana," dedi. Ieri girdik, sabaha kadar esrar itik. Ondan sonra hatirladigim, gnes dogmustu ve a rabami sryordum -sabahin dokuzu- ne kadar dur isareti ve kirmizi isik iktiysa nme hepsinde getim. Hi sorun ikmadi. Hatta arabami evin bir buuk blok tesine park etmeyi bile basardim. Kapiya geldigimde beton bir kamis buldum cebimde. Yarim metre vardi lanet sey. Gidip ev sahibemin posta kutusuna sikistirdim, ama ogu disarda kalmisti, kivrik ve lmsz, basi iri ve yu

varlak, postacinin takdirine kalmis. Pekala. atlak Jimmy'ye dnelim. "Yani," dedi atlak Jimmy, "gerekten MAHKEMEYE mi ikmam gerekiyor? MAHKEMEYE?" "Bak, Jimmy, gerekten yardima ihtiyacin var. Patton'a ya da Ca-marillo'ya gtreyim seni."

"Off, yoruldum o kodugum elektrosoklarindan Birrrrr!!!! Birrrrr!!!!" atlak Jimmy koltugunda btn vcudunu titretip bir kez daha aldi elektrigi. Sonra aynada Panama'sini dzeltti, glmsedi, kalkti ve telefona yrd. Numarayi evirdi, bana bakti ve, "aliyor," dedi.

Hepsi gelirdi beni grmeye. Doktorum bile beni telefonla ariyor. "Isa psikiyatrla rin ve egolarin en bygyd -Tanri'nin oglu oldugunu iddia etti. Paragzleri kiliseden atti. Yaptigi en byk ta. Sitilar agzina. Bir ivi tasarruf etmek iin ayaklarini st ste ivilediler. Ne boktan is." Hepsi gelirdi beni grmeye. Soyadi Ranch ya da Rain olan bir tip var, her seferin de uyku tulumu ve anlatacak acikli bir hikaye ile gelir. Bu yntemle Berkeley ile New Orleans arasin da mekik dokur. Iki ayda bir bende. Berbat, modasi gemis rondolar yazar. Ve her gelisinde cebimden bi r beslik ikar, yedigi itigi de cabasi. Olsun, kamistan ok para verdim bu hayatta, ama bu insanlar benim de yasam mcadelesi verdigimin farkinda degiller mi? Ve iste atlak Jimmy, iste ben. Ya da Maxie. Maxie, Halkin Sesi rgt'ne yardim etmek iin Los Angeles'in kanalizasyonu nu tikamayi planliyor. Gerekten gzel bir jest, kabul etmek lazim. Ama, Maxie, evlat, bana birk a gn nceden haber ver, olur mu? Halkin yanindayim. Eski dostuz. Kenti terkederim. Dava ve Bok iki ayri seydir ve Maxie bunu idrak edemiyor. Beni a birak, ama bokum u ya da tuvaletimi tikama. Hatirliyorum, bir keresinde ev sahibim bir haftaligina Hawaii'ye tatile gitmisti. Gider. Gittigi gn tuvaletim tikandi. Bok fobim oldugu iin pompa bulundururum, ama pompal adim pompaladim, hi bir ise yaramadi. Neye battigimi sylememe gerek yok. Yakin dostlarimi aradim, yle fazla dostu olan biri de degilim, varsa da degil tel efonlari, tuvaletleri bile yok hibir seyleri yok genellikle. Neyse, telefonu ve tuvaleti olan birini aradim. ok kibar davrandi. "Tabii, Hank, ne zaman istersen bende siabilirsin!" Davetini kabul etmedim ama. Syleyis sekli ile ilgiliydi belki. Ev sahibim Hawaii' de hula kizlarini seyrediyordu ve agzina sitigim bok paralan suyun stnde dnp bana bakiyorlardi. Simak zorunda kaldigim her gece bok paralarini sudan toplayip bir kesekagidina ko yuyor, arabama

binip onlari atabilecegim uygun bir yer ariyordum. Genellikle motoru sndrmeden park edip bir duvarin stnden firlatiyordum. nyargisiz olm aya

alisiyordum, ama zellikle sessiz bir yer olan Dsknler Yurdu'nu en az kez onurlandird gimi biliyorum.

Ya da bazen arabanin penceresini aip bir bilek darbesi ile salliyordum kesekagid ini, sigara kl ya da puro izmariti sallar gibi.

Ve boktan sz ailmisken, kanserden korkmam kabizliktan korktugum kadar. (Dnecegiz at lak Jimmy'ye. Byle yazdigimi sylemistim size.) Bir gn simasam, hibir yere gidemem, hibir ey yapamam -aresizlikten sistemi amak iin kendi km emmeye bile kalkismi-simdir. Ve kendi kn denemisseniz insanin sirtina, boynuna, btn kaslarina binen ykn farkindasinizdir. Kam isi gerektigi kadar sivazladiktan sonra iskence aletinde bir yaratik gibi bacaklarini basinin s tnden geirip parmaklarini somyanin yaylarina geirirsin,

kiinin deligi ayazda lmekte olan bir sere gibi titrer, btn agirligin o koca bira gbe inin stne katlanmistir, ve yirmi yirmi bes santimle iskalasini yregin yanmaz, -iki santimle iskalarsin- o kadardir dilinle kamisinin basi arasindaki mesafe, ama de ki kirk kilometre. Tanri, ya da her kimse, bizi yarattiginda ne yaptigini biliyormus. Ama atlaklara dnelim. Jimmy saat bir buuktan altiya kadar ayni numarayi aradi. Sabrim tasana kadar. Ha yir, alti buuktu sabrim tastiginda. Ne fark eder? 'uncu telefondan sonra robumu atim, yanina gi ttim, telefonu elinden aldim ve, "Buraya kadar," dedim. Hayden'in Senfonisi'ni dinliyordum. O gecelik yeterince bira imistim ve atla k Jimmy tahammlmn sinirini asmisti. Can sikici herifin tekiydi. Kumsinegi. Timsah kuyrugu. Topuga bulasmis kpek boku. Bana bakti. "Mahkeme? Yani beni mahkemeye mi veriyor? Inanamiyorum, insanlarin oynadigi oyunlara inanamiyorum" Yavanliklar. Ve S 5'te fitik. Ben de esneyip Izzy Steiner'i aradim, onu bana musallat eden en yakin arkadasin i. Izzy Steiner yazarlik iddiasindaydi. Ben yazamadigini sylyordum. O da benim yazamadigimi sylyordu. Ikimizd en biri hakli olabilirdi, ya da haksiz.

boyunda ve kilo agirliginda bir Yahudi ocuguydu Izzy -kollan kalin, bil ekleri kalin, boga boyunlu, basi tikli; gzleri ok kk ve agzi son derece sevimsiz -Izzy Steiner'in ihtisa mini dillendirip srekli bir seyler igneyen kk bir delik. Srekli yerdi: tavuk kanadi, hindi budu, somun somun Fransiz ekmegi, rmcek boku -ne bulursa. "Steiner?" "Hi?"

Hahamlik egitimi aliyordu ama haham olmak istemiyordu. Tek istedigi yemek ve ge nislemekti. Isemek iin bir dakikaligina tuvalete girerdin, iktiginda ya buzdolabini bosaltmis ya da o doymak bilmez ve utanga ifade ile son lokmayi zikkimlaniyor olurdu. Allahtan ig et yemez -az pismis sever, ok az pismis, ama ig degil.

"Steiner?" "Slop" "Su agzindakini bitir. Sana sylemek istedigim bir sey var." igneyisini dinledim. Samanlikta dzsen on iki tavsani andiriyordu. "Dinle, atlak Jimmy burada. Adamin. Bisikletle gelmis. Kusmak zereyim. Buraya gel. Hemen. Seni uyariyorum. Senin dostun. Senden baska dostu yok. Hemen buraya gel. Gtr onu burada n, beni kurtar. Elimden bir kaza ikabilir." Kapattim. "Izzy'yi mi aradin?" diye sordu Jimmy. "Evet. Gerek dostunu." "Hay Allah," dedi atlak Jimmy. atallarini, kasiklarini, biaklarini, tahta bebekleri ni filan kesekagidina doldurup disari ikti, bisikletinin sepetine zulaladi. Zavalli Izzy yoldaydi. Tank. Gkyzn emen kara bir kara delikten farksiz agziyla. Hem ingway, Faulkner, Mailer ve Mahler'e saplanip kalmisti. Ve birden Izzy belirdi. Asla yrmezdi. Uararak dalardi kapilardan ieri. Sonra atlak Jimmy'yi ve sarap sisesini grd. "Paraya ihtiyacim var, Jimmy! Ayaga kalk!" Izzy, Jimmy'nin ceplerini ters yz etti ama bir sey bulamadi.

"N'apiyorsun moruk ya?" dedi atlak Jimmy. "Seninle son kez dvstgmzde gmlegimi yirttin. Pantolonumu yirttin. Pantolon iin 5, g iin de 3 dolar borlusun bana." ".iktir lan, gmlegini mmlegini yirtmadim." "Kes sesini, Jimmy. Seni uyariyorum!" Izzy bisiklete kosup sepeti karistirmaya basladi. Kahverengi kesekagidi ile dnd. K esekagidini sehpanin stne bosaltti. atallar, kasiklar, biaklar, lastik bebekler tahtadan oyma figrler "Bi bok etmez bunlar!" Izzy bisiklete gidip sepeti karistirdi yine.

atlak Jimmy ivir ziviri kesekagidina doldurdu tekrar. "Sadece gmsler yirmi papel e der! Nasil bir g.t oldugunu gryor musun?" "Evet." Izzy ieri daldi. "Jimmy, para edecek hibir bok yok o bisiklette! Bana sekiz dolar borlusun, Jimmy. Bak, son dvstgmzde elbiselerimi yirttin!" ".iktir git!" Jimmy aynanin karsisinda yeni Panama sapkasini dzeltti bir kez. daha. "Bakar misin! Bak ne kadar yakisikliyim!" "Evet, gryorum," dedi Izzy ve Jimmy'nin yanina gidip Panama'yi Jimmy'nin basindan aldigi gibi yan tarafina kocaman bir delik ati. Sonra tekrar Jimmy'nin basina koydu. O kadar yaki sikli grnmyordu artik Jimmy. "Yapiskanli bant ver bana," dedi Jimmy, "sapkami tamir etmeliyim." Izzy masanin stndeki banti aldi, deligin iine bir miktar tikadiktan sonra banti sap kanin etrafindan geirdi, ama ogunu iskalamisti. Bant sapkanin kenarindan asagi, Jimmy'nin burnunun s tne sarkti. "Ne isim var benim mahkemede? Oyun oynamam ben! Ne sikim is bu?" "Pekala, Jimmy," dedi Izzy, "seni Patton'a gtryorum. Hastasin sen! Yardima ihtiyaci n var! Bana 8 dolar borlusun, Mary'nin kaburgalarini kirdin, yzn dagittin hastasin, hasta, hast a!" ".ikerim lan seafoodplus.info," dedi Jimmy. Ayaga kalkip Izzy'ye bir tane salladi, iskaladi ve yere dst. Izzy onu kaldirip havada dndrmeye basladi. "Yapma Izzy," dedim, "yerler kirik cam paralan ile dolu" Izzy onu kanepeye firlatti. atlak Jimmy kahverengi kesekagidi ile disari kostu, b isikletin sepetine yerlestirdi ve kfr etmeye basladi. "Izzy, sarap sisemi aldin! Bir sise sarabim daha vardi kesekagidin-da! aldin, oros pu ocugu! 54 sente patladi o sise bana. Satin aldigimda btn param 60 sentti. Simdi sadece 6 sentim va r." "Bak, Jimmy, Izzy senin siseni neden alsin? Nedir o yanindaki? Kanepede?" Jimmy siseyi aldi, agzindan ieri bakti. "Hayir, bu degil. Bir tane daha var, Izzy aldi." "Jimmy, arkadasin sarap imez. Ne yapsin siseni. Bu kuruntulardan vazgeip burdan .i ktir olmaya ne dersin?"

"Ben de yoruldum senden, Jimmy," dedi Izzy, "pedalla bakiyim. 34 Suyun kaynadi." Jimmy aynanin karsisinda Panama'sindan arta kalani dzeltti. Sonra disari ikti, Art hur'un bisikletine bindi ve ayisiginin altinda pedalla-di. Saatlerden beridir bendeydi. Hava kararmisti. "Zavalli, orospu ocugu," dedim pedallayisini izlerken, "aciyorum ona." "Ben de," dedi Izzy. Sonra alinin iine elini sokup sarap sisesini ikardi. Ieri girdik. "Iki bardak getireyim," dedim. Bardaklari aldim, oturup sarabi itik. "Kendi kn emmeyi denedin mi?" diye sordum Izzy'ye. "Eve gidince denerim." "Yapilabilecegini sanmiyorum." "Sonucu sana bildiririm." "Iki santim kisa kaliyorum. Delirtiyor beni." Sarabi bitirip Shakey'nin Yeri'ne gittik, byk bardaklarda o koyu biradan iip eski dvsleri seyrettik -Louis'nin Dutchman tarafindan yere serilisi; nc Zale-Rocky dvs; Braddock-Baer; Dempsey-Firpo, hepsini, sonra eski bir Lorel ile Hardy koydular tren kompartmaninda battaniyeyi paylasamadiklari bir sahne vardi. Benden baska kimse glmedi. Herkes bana bakip du ruyordu. Fistiklari agzima atip kahkahalarla gldm. Sonra Izzy glmeye basladi. Sonra herkes glmeye baslad i battaniye kavgasina. atlak Jimmy aklimdan silindi, saatlerden beri ilk kez insan gibi hisse tmeye basladim kendimi. Hayat kolaydi -yeter ki sal kendini. Biraz da paran olacak. Birak baskalari sava ssin savaslarda, birak baskalari girsin kodeslere. Kapanisa kadar kaldik, sonra Izzy kendi evine gitti, ben kendi evime. Soyundum, kamisi sabunladim, ayak parmaklarimi somyanin yaylarina geirip tesbih bcegi gibi kivrildim. Ayni sey - iki santim. Her-seye sahip olamiyordu insan hayatta. Uzani p Tolstoy'un Savas ve Baris'ini aldim, ortasindan aip okumaya basladim. Degisen bir sey yoktu. Hl ktyd. MESLEK OLARAK YAZARLIGI NERIR MISINIZ? Bar. Elbette. Kalkis pistine bakiyordu. Bara oturmustuk ama barmen bizimle ilgi lenmiyordu. Havaalani barlarinda barmenler zppe oluyorlardi anlasilan. Eskiden yatakli vagon grevlilerin in oldugu gibi. Bagirmaktansa, ki barmenin istedigi oydu, masalardan birine oturmayi nerdim Gerso n'a. Masalardan

birine oturduk. Iyi giyimli hirsizlar her yerde; rahat ve sikilmis grnyor, ikilerini yudumlayip ses sizce muhabbet ederek

uaklarini bekliyorlardi. Gerson ile oturdugumuz yerden garson kizlari kesiyorduk. "Hasiktir," dedi Gerson, "etekleri o kadar kisa ki klotlari grnyor." "Hi him," dedim.

Sonra onlari degerlendirmeye basladik. Birinin kii ok siskaydi. brnn bacaklari incey i. Ve ikisi de aptal grnmlydler ve kendilerini bir bok saniyorlardi. Siska kili olan yanimiza geldi. Gerson'a ne istedigini sorduktan sonra kendime sulu sko syledim. Kiz ikileri almaya gitti, sonr a dnd. Ikiler normal bir barda koyduklarindan daha ok degildi, ama klotunu gsterdigi iin iyi bir b ahsisi hak ediyordu. "Korkuyor musun?" diye sordu Gerson. "Evet," dedim, "ama neyi kastediyorsun?" "Ilk kez uacak olmam?" "Korkacagimi sanmistim. Ama simdi, bunlari grdkten sonra -' elimi salladim, "-nemi yok" "Ya siir dinletilerinden?" "Sevmiyorum siir dinletilerini. ok aptalca buluyorum. ukur kazmak gibi bir sey. Ha yatta kalma savasi." "Yapmak istedigin isi yapiyorsun hi olmazsa." "Hayir," dedim, "senin yapmak istedigin isi yapiyorum." "yle olsun. O zaman insanlar yaptigin is iin sana minnet duyacaklar diyelim." "Umarim. Bir sone okudugum iin lin edilmek istemem." Seyahat antama uzandim, bacaklarimin arasina yerlestirip ikimi tazeledim. Onu itikt en sonra Gerson'a

ve bana birer iki daha syledim. Klotu firfirli olan siska kili: o firfirli klotun altina bir klot daha giymis miydi acaba? Ikilerimizi bitirdik. Gerson'a beni havaalanina getirdigi iin bir beslik verdim ve uaktaki yerimi almak iin yukari iktim. Son siradaki son koltuga oturmamla uagin hareket etmesi bir oldu. Kairmama ramak kalmi sti. Uzun zaman aldi havalanmamiz. Yanimda, pencere kenarinda yasli bir nine oturuyor du. Sakin grnyordu, nerdeyse sikilmis. Genelevler zinciri isletiyor, haftada kez uuyordu m uhtemelen. Emniyet kemerimi tam olmasi gerektigi gibi baglayamadim ama benden baska kimse s ikayet etmedigi iin yle biraktim. Koltuktan firlayip umak hostesi agirip emniyet kemerimi baglamasini i stemekten daha az utan vericiydi. Havalanmistik ve iglik atmamistim. Tren yolculugundan daha sakindi. Devinim yok. Sikici. Saatte elli kilometre filan yapiyorduk sanki; daglar ve bulutlar telassiz geiyorlardi pencere nin nnden. Iki hostes koridorda bir asagi bir yukari gidip geliyor, glmsyor glmsyor glmsyorlardi. Biri f

degildi ama boyun damarlari firlamisti, iri iri damarlar. Yazik. br hostesin kii si skaydi. Yemek yedik, sira ikilere geldi. Bir dolar. Iki istemeyenler vardi. Tuhaf kurbagalar. Sonra hosteslerin gerek yzlerini grebilmek iin uagin kanatlarindan birinin kopmasini diledim. Boynu damarli olanin korkun bir iglik atacagindan emindim. Sisk a kilinin ne yapacagini tahmin etmekte zorlandim. Boynu damarli olani tutugum gibi uak dserken tecavz ederdim. Sip sak. Yere arpmadan hemen nce birbirimize kenetlenip ayni anda bosalirdik.

Dsmedik. Ikinci iki hakkimi kullandim, sonra ninenin gzlerinin nnde ncy gtrdm bile kirpmadi. Ben kirptim. Duble. Sek. Bir dikiste. Sonra vardik. Seattle Biraktim insinler. Baska arem yoktu. Simdi de zemiyordum emniyet kemerini. Boynunda iri damarlari olan hostesi agirdim. "Hostes Hanim! Hostes Hanim!" Yanima geldi. "Kusura bakmayin ama emniyet kemeri nasil ailiyor bu lanet sey?" Kemere dokunmadigi gibi, yanima da yaklasmadi. "Ters evirin efendim." "Evet?" "Arkadaki kk klipsi ekin" Gitti. Klipsi ektim. Havagazi. ektim ve ektim. Tanrim! sonra birden aildi. Uus antami kapip normal davranmaya alistim. Hostes glmsedi bana kapidan ikarken. "Iyi aksamlar, yine bekleriz, efendim!" Merdivenden inip yrmeye basladim. Sari sali gen bir oglan beni bekliyordu. "Bay Chinaski?" diye sordu. "Evet, Belford sen misin?" "Yznzden tanidim sizi" dedi. "Tamam, tamam," dedim, "ikalim buradan."

"Dinletiye birka saat var." "Harika." Altini stne getiriyorlardi havaalaninin. Otoparka gidebilmek iin otobse binmek gerek iyordu. Otobs henz gelmemisti. Bekletiyorlar di insanlari. Kalabalik birikmisti. Belford onlara dogru ilerledi. "Dur! Dur!" dedim, "o lanet kalabaligin iine sokma beni!" "Sizin kim oldugunuzu bilmiyorlar, Bay Chinaski." "Bana mi sylyorsun? Ama ben onlarin kim olduklarini biliyorum. Surada duralim. Ot obs gelince firlariz. Bu arada bir yudum alir misin?" "Hayir, Bay Chinaski." "Bana kisaca Henry de, Belford." "Benim de adim Henry," dedi. "Dogru ya, unutmusum" Orada dikildim ve itim. "Otobs geliyor, Henry!" "Tamam, Henry!" Otobse dogru kostuk. Ondan sonra benim, "Hank" onun "Henry" olduguna karar verdik. Bir adres vardi elinde. Bir arkadasin edebilecektik. Arkadasi kent disindaydi. Dinleti saat dokuzdan ag evini. Doga gzeldi. amlik ve amlik ve gller ve im. Gzellik yoktu iimde. Hi de iyi biri degilim, dag evi. Dinletiye kadar orada istirahat nce baslamayacakti. Henry bir trl bulamadi d amlik. Temiz hava. Trafik yok. Sikildigimi hissett diye geirdim iimden. Karsimda olmasi gerektigi

gibi bir hayat var ve ben kendimi hapiste gibi hissediyorum. "Gzel yer," dedim, "ama bir gn buranin da iine ederler herhalde." "Ederler," dedi Henry, "kar yagdiktan sonra grmelisin." Allaha skr ondan yirttik, diye geirdim iimden Belford bir barin nnde durdu. Ieri girdik. Nefret ederim barlardan. Barlar hakkinda ok fazla yk ve siir yazmistim. Belford bana kiyak yaptigini zannediyordu. Bir sre sonra insanin girtlagina takilip kaliyordu barlar. Kusmak istiyordunuz. B ar mdavimleri eskici

dkkanindaki insanlardan farkli degildirler:, zamani ve herseyi ldrmek iin giderler o raya. Belford'u izledim. Masalardan birinde oturan insanlari taniyordu. Bu bilmem ne profesr. Su bilmem ne profesr. Bu bilmem kim, o bilmem kim. Bir masa dolusu. Birkai kadin. Kadinlar terey agi gibi duruyorlardi nedense. Hepsi oturmus nlerindeki byk bardaklardan yesil, zehir gibi bir bira iiyorlardi. Benim nme de yesil biradan geldi. Bardagi kaldirdim, nefesimi tuttum ve bir yudum aldim. "alismalarinizi hep begenmisimdir," dedi profesrlerden biri, "bana seyi hatirlatiy orsunuz" "zr dilerim," dedim, "birazdan dnerim" Helaya gittim. Les gibi kokuyordu tabii ki. Drt drtlk hos bir mekan. Bar kusuyorum seni! Kabinlerden birinin kapisini aacak zamanim olmadi. Pisuara kostum. pisuar tede bari n sarlatani isiyordu. Kirmizi kepli. Komik adam. .iktir. Kustum, ona en pis bakislarimdan birini firlattim, disari ikti. Sonra ben iktim, yesil biramin nne oturdum. "Bu gece siirlerinizi nerede okuyorsunuz?" Cevap vermedim. "Hepimiz orada olacagiz." "Ben de orada olurum herhalde," dedim. Olmak zorundaydim. Bana yolladiklari eki tahsil etmis, parayi yemistim bile. br di nleti, ertesi gn, ondan kaabilirdim belki. Tek istedigim Los Angeles'daki odama dnmekti; perdeler ekilmis, stne kirmizi biber s erpilmis haslanmis yumurta ile votka, radyoda Mahler Aksamin dokuzu. Belford beni ieri soktu. Kk yuvarlak masalara oturmus insanlar. Sah ne. "Seni tanistirmami ister misin," diye sordu Belford.

"Hayir," dedim. Sahneye ikan basamaklari buldum. Bir iskemle ile bir masa vardi sahnede. Seyahat antami masanin stne koyup iindekileri ikartmaya basladim. "Adim Chinaski," dedim onlara, "ve bu bir sort, iste bir ift orap, bir gmlek, cep viskisi ve birka siir kitabi."

Viski ile kitaplari masanin stnde biraktim. Siseyi atim, bir yudum aldim. "Sorusu olan var mi?" 40 it yok. "Pekala, baslayalim yleyse." nce eskilerden okudum birka tane. Siseye yumulduka gzel le-siyordu siirler -benim iin . niversite grencileri nyargili degillerdi zaten. Tek bir sey istiyorlardi -onlara bilerek yal an sylenmesin. Hakliydilar bence. Ilk yarim saati atlattim, sonra on dakikalik bir ara istedim, mavi sisemle sahne den inip Belford ve drt-bes grenci ile birlikte masalardan birine oturdum. Gen bir kiz kitaplarimdan bi ri ile yanima geldi. Her-yerini imzalarim senin yavrum!, diye geirdim iimden. "Bay Chinaski?" "Elbette," dedim dahi elimi sallayarak. Adini sordum. Sonra bir seyler yazip ipla k bir kadini kovalayan iplak bir adam izdim. Tarihi attim. "ok tesekkr ederim, Bay Chinaski!" Bu is byle yryordu demek? Bir ton palavra. Sisemi ocuklardan birinin agzindan ektim. "Bana bak, evlat, bu aldigin ikinci yudu m. Yarim saat daha o sahnede terleyecegim ben. Bir daha o siseye dokundugunu grmeyeyim." Masanin ortasinda oturuyordum. Siseden siki bir firt aldim. "Meslek olarak yazarligi nerir misiniz?" diye sordu gen grencilerden biri. "Komik olmaya mi alisiyorsun?" diye sordum ona. "Hayir, hayir. Ciddiyim. Meslek olarak yazarligi nerir misiniz?" "Yazmak seni seer, sen yazmayi semezsin." Kesti sesini. Bir daha yumuldum siseye, sonra sahneye iktim. Yegledigim siirleri sona saklarim hep. Ilk kez bir niversitede okuyordum ama gelmeden nce isinmak iin bir Los Angeles kitapisin da iki gece st ste okumustum. Sarhos. En iyisini sona sakla. ocukken yaptigin gibi. Siirleri okud um, sonra da kitaplari kapattim. Alkis sasirticiydi. Kuvvetliydi, uzun sre kesilmedi. Mahcup oluyordu insan. O ka dar da iyi sayilmazdi

siirler. Baska bir seyi alkisliyorlardi. Okumanin sonunu getirebilmis olmami her halde Proesrlerin birinin evinde bir parti vardi. Fena halde Hemingway'i andiriyordu pr ofesr. Hemingway lmst, tabii ki. Profesrn de lms oldugu pekala sylenebilirdi. Edebiyat ve yazmak ze nu

41

suyordu srekli -daha igren bir konu dsnemiyorum. Nereye gitsem pesimdeydi. Bir tek tuvalete girmedi benimle. Ne zaman dnsem, kar-simdaydi "Oo, Hemingway! ldgn saniyordum!" "Faulkner'in da ayyasin teki oldugunu biliyor muydun?" "Evet." "James Joyce hakkinda ne dsnyorsun?" Hastaydi: baska bir sey dsnemiyordu. Belford'u buldum. "Evlat, buzdolabi bos. Hemingway iki stokla-miyor anlasilan " Bir yirmilik tutusturdum eline. "Gidip hi olmazsa bira alacak birini biliyor mus un?" "Evet, biliyorum." "Gzel. Iki de puro." "Hangisinden?" "Fark etmez. Ucuzundan. On ya da on bes sentlik. Tesekkrler." Yirmi-otuz kisi vardi orada ve bu buzdolabini ikinci doldurusumdu. Bu palavra by le yryordu demek? Odadaki en gzel kadini seip benden nefret ettirmeye karar verdim. Mutfak masasind a tek basina oturuyordu. "Gzelim," dedim, "su lanet Hemingway hasta bir adam." "Biliyorum," dedi. "Dostluk kurmaya alistigini biliyorum, ama edebiyattan baska bir sey konusamiyor , ne igren bir konu! Biliyor musun, bugne kadar taniyip da hoslandigim bir yazar ikmadi. Hepsi tatsiz t uzsuz, boktan herifler" "Biliyorum," dedi, "biliyorum" Basini evirip ptm. Karsi koymadi. Hemingway bizi grd, br odaya gitti. Hey! O kadar yapiskan degilmis koca oglan! Kayda deger!

Belford alisveristen dnd, biralari nmze koydu ve ben saatlerce konustum hatunla; pt oksadim. Hemingway'in karisi oldugunu ancak ertesi gn grendim Yatakta uyandim, yalniz, bir evin ikinci katinda. Hl Heming

way'in evindeydim muhtemelen. Her zaman oldugumdan daha aksamdan kalmaydim. Yzm gne sten te yana evirip gzlerimi kapattim. Biri beni sarsti. "Hank! Hank! Uyan!" "Off, git basimdan." "Hemen ikmamiz gerekiyor. Saat on iki'de bir dinletin var. Yolumuz uzun. Ancak v aririz." "Varmayalim." "Mecbursun. Szlesme imzaladin. Bekliyorlar. Televizyona ikaracaklar seni." "Televizyon mu?" "Evet." "Aman Allahim, ya kameranin karsisinda kusarsam?" "Hank, gitmek zorundayiz." "Tamam, tamam." Yataktan ikip ona baktim. "Sen iyi birisin, Belford. Benimle ilgilenmek kolay de gildir. Neden hi sinirlenmiyor, kfr filan etmiyorsun? "En sevdigim yasayan sairsin de ondan," dedi. Gldm. "Tanrim, kamisimi ikarip stne bile iseyebilirim yleyse" "Hayir," dedi, "benim ilgimi eken sidigin degil, siirlerin." Iste, haddimi bildirmisti, onun adina sevinmistim. antami kaptim, Belford merdive nden inmeme yardimci oldu. Hemingway ile karisi asagidaydilar. "Tanrim, berbat grnyorsun!" dedi Hemingway. "Dn gece iin zr dilerim, Ernie. Karin oldugunu ancak" "Unut gitsin," dedi, "kahve ister misin?" "Evet," dedim, "kahve iyi gelecek." "Bir seyler yemek ister misin?" "Sagol. Yemek yemem."

Sessizce oturup kahvelerimizi itik. Sonra Hemingway bir sey syledi. Ne oldugunu t am olarak hatirlamiyorum. James Joyce hakkindaydi yanilmiyorsam.

"Lanet olsun!" dedi karisi, "susmayi bilmez misin sen?" 43 "Hadi, Hank," dedi Belford, "ikmamiz gerekiyor." "Pekala," dedim. Ayaga kalkip kapiya dogru yrdk. Hemingway'in elini siktim. "Seninle arabaya kadar geleyim," dedi. Belford ve Hemingway arabaya dogru yrdler. Hatuna dndm. "Hosakal," dedim. "Hosakal," dedi, sonra da pt beni. Hi byle plmemistim. Btn benligi ile pmst ben Sonra disari iktim. Hemingway ile bir kez daha el sikistik. Sonra biz arabaya bin dik, o da eve, karisinin yanina dnd "niversitede Edebiyat dersi veriyor," dedi Belford. "Evet," dedim. Gerekten hastaydim. "Bu isi kivirabilecegimden emin degilim. gle saatinde siir din letisi mi olur?" "grencilerin byk ogunlugu seni grme firsatini ancak o saatte bulabilirler." Bir sre yol aldik, bu isten kais olmadigi tam olarak o zaman dank etti kafama. Her zaman yapmak

zorunda oldugun bir sey vardi, yoksa stn iziveriyorlardi. Katlanmasi g bir olguydu am kafama not edip, bir gn bu zorunluklardan kamanin bir yolunu bulabilecek miyim acaba, diye gei rdim iimden. "Bu isi kivirabilecek gibi grnmyorsun," dedi Belford.

"Bir yerde dur. Bir sise sko alalim." O tuhaf grnml Washington marketlerinden birinin nne ekti. Kendime gelmek iin bir k votka, dinleti iin de bir byk sko aldim. Belford gidecegimiz yerde insanlarin hayli tutucu oldugunu, viskiyi imek iin bir termos satin almanin iyi fikir olabilecegini syledi. Bir termo s satin aldim. Bir yerde kahvalti molasi verdik. Gzel yerdi ama garson kizlar klotlarini gstermiy orlardi. Tanrim, heryer kadin doluydu, yarisindan fazlasi adamin kn kaldiriyordu ve elden bir sey gelmiyordu -bakiyordunuz sadece. Kim tasarlamisti bu korkun numarayi? Ama bir yandan da heps i birbirine benziyordu, bir papatya tarlasi. Hangisini seerdin? Hangisi seni seerdi? nemi yoktu , hzn vericiydi. Seimler yapildiktan sonra da zaten 44

yrmezdi, kimse iin, dediklerine kulak asmayin siz. Belford ikimiz iin sicak rek ile sahanda yumurta syledi. Sarisi az pismis. Bir garson. Ggslerine, kalalarina, dudaklarina ve gzlerine baktim. Zavalli. Ne zava llisi? Amasi orospu ocugunun tekini sgsle-mekten baska bir sey dsnemiyordu muhtemelen reklerin ogunu mideme indirmeyi basardim, sonra arabaya atladik. Belford dinletiye yetismeye kararliydi. Azimli bir gen adam. "Dnk dinletide sisene iki kez yumulan tip var ya" "Evet. Kasiniyordu." "Herkesin d kopuyor ondan. Yurttan kovuldu ama hl ortalikta dolaniyor. Srekli LSD al iyor. Kafayi yemis." "Beni hi irgalamaz, Henry. Kadinimi al ama viskime dokunma." Benzin almak iin durduk, sonra yine yola koyulduk. Skou termosa bosaltmis, votkay i mideme indirmeye alisiyordum. "Birazdan oradayiz," dedi Belford, "yurt gkdelenleri buradan grnyor. Bak!" Baktim. "Aman Tanrim!" dedim. Yurt gkdelenlerini grr grmez basimi arabanin penceresinden ikarip kusmaya basladim. Belford'un kirmizi arabasinin yan tarafi kusmuk olmustu. Kararli bir sekilde arabayi srmeye devam etti. Hl bu isi kivirabilecegim! dsnyordu, kusmam bir sakaydi sanki. Habi-re geliyordu. "Kusura bakma," diyebildim. "nemi yok," dedi, "saat on ikiye geliyor. Bes dakikamiz var. Yetistigimiz iin mut luyum." Arabayi park etti. Seyahat antami kaptim, arabadan indim ve otoparka kustum. Belford topuklamisti. "Bir dakika," diye seslendim. Bir direge tutunup tekrar kustum. Yanimdan geen grenciler bana baktilar: su yasli adama bak, ne yapiyor? Belford'un pesine takildim suradan yukari, buradan asagi. Ameri

kan niversitesi -bol alilik, patikalar matikalar. Adimi grdm bir afiste -HENRY CHINA SKI, SIIR

DINLETISI Bu benim, diye geirdim iimden. Bir kahkaha atmamak iin zor tuttum kendimi. Bir oda ya itildim. Tika basa doluydu. Kk beyaz yzler. Kk beyaz hamurlar. Bir iskemleye oturtular beni. "Efendim," dedi televizyon kamerasinin arkasindaki tip, "kolumu kaldirdigimda b asliyorsunuz." Kusacagim, diye geirdim iimden. antamda siir kitabi aramaya basladim. Oyalaniyordu m. Belford onlara kim oldugumu anlatmaya basladi kuzeybati Pasifik'te ne kadar eglendigi mizi filan Adam kolunu kaldirdi. Basladim: "Adim Chinaski. Ilk siirimin adi"

-drt siir okuduktan sonra termosa asilmaya basladim. Glyorlardi. Neye gldkleri umur a bile degildi. Termosa birka kez daha asildim, rahatladim. Mola yok bu kez. Yan tarafta duran televizyon ekranina baktim, yarim saatten beri saimin bir teli alnimin tam ortasindan burnum un stne kivrilmisken okudugumu fark ettim. Bu beni eglendirdi en azindan; sonra saimi geriye attim, ok umaya devam ettim. Isin stesinden gelmistim anlasilan. Alkis br yerdeki kadar olmasa da iyi sayilirdi. Ne nemi vardi? Yeter ki ikayim buradan. Bazilarinin elinde kitaplarim vardi, imzalatmaya geldile r. Hi himm, diye geirdim iimden, kazin ayagi byle demek. Bunlarin disinda fazla bir sey olmadi. Yz dolarim iin bir makbuz imzaladim, Edebi yat Blm Baskani ile tanistim. Felaket seksi bir hatundu. Ona tecavz edecegim, diye geirdim iimden. Daha sonra tepedeki dag evine gelebilecegini syledi -Belford'un arkadasinin dag evi- ama siirlerimi d inledikten sonra gelmedi tabii ki. Bitmisti. Khne avluma ve delilige, ama benim bildigim trden bir delilige dnyordum. Belford beni havaalanina gtrd, bara oturduk. Ikileri ben ismarliyordum. "Tuhaf," dedim, "aklimi kairiyor olmaliyim. Adimi duyup duruyorum."

Hakliydim. Piste vardigimizda uagim havalanmak zereydi. Geri dndm, grsmek iin bir o a soktular beni. Okul ocugu gibi hissettim kendimi. "Pekala," dedi masanin arkasindaki adam, "sizi bir sonraki uaga bindirecegiz. Bu sefer kairmayin ama." "Tesekkr ederim, efendim," dedim. O telefona bir seyler sylerken ben bara gidip iki syledim. "Sorun yok," dedim Belford'a, "bir sonraki uaktayim." Sonra uagi srekli kairabilecegim geldi aklima. Ve her seferinde gidip o adami gryordu m. O her

seferinde biraz daha fkeli, ben daha zgn. Mmknd. Belford gider, baskalari gelirlerdi. Benim iin kk bir fon baslatirlardi "Anne, babama ne oldu?" "Los Angeles uagina binmeye alisirken Seattle havaalaninin barinda ld."

Inanmayacaksiniz ama, son anda yetistim bir sonraki uaga. Kollu-, guma oturdum v e uak hareket etti. Nedenini anlayamadim. Neden bu kadar zor oluyordu? Neyse, uaktaydim. Sisemi atim. Hostes beni enseledi. Kurallara aykiri. "Uaktan indirilebileceginizi biliyorsunuz, degil mi?" Kaptan pilot biraz nce metreye tirmandigimizi duyurmustu. "Anne, babama ne oldu?" "O bir sairdi." "Sair nedir, anne?" "Baban bilmedigini sylerdi. Hadi, ellerini yika, yemek hazir." "Bilmiyor muydu?" "Evet, bilmiyordu. Hadi ama, yika ellerini" BYK ZEN DGN Arka koltuktayim. Romanya ekmegi, ciger ezmesi, bira ve mesrubatlarin arasina s ikismis; on yil nce gmdgm babamin cenazesinden bu yana ilk kez bagladigim yesil kravatimla. Bu kez bir Zen dgnnde sagdi olacagim. Hollis satte yz otuz basiyor, Ray'in iki metre uzunlugundaki sakal i yzme uusuyor. Benim 62 model Comet ara-bamdayiz ama ben kullanmiyorum -sigortam yok, hem iki k ez alkoll araba kullanmaktan enselenmisim ve yine sarhos olmak zereyim. Hollis ile Roy iki senedi r birlikte yasiyorlar, geimlerini Hollis sagliyor. Arka koltukta oturmus bira iiyorum. Roy bana Hollis'in aile fertlerini tek tek anlatiyor. Roy entelektel palavra ile daha becerikli, agzi laf yapiyor. Evlerinin duvarlari ilgin fotograflarla kapli.

Fotograflardan birinde Roy otuzbir ekerken bosaliyor. Roy tek basina ekmis. Otoma tik makine ile. Ip baglamis, tel filan. Teskilat. Mkemmel pozu yakalayincaya kadar alti kez patlatma k zorunda kaldigini iddia ediyor. Bir gnlk alisma. Duvarinda asili. Stl bir poz. Hollis otobandan ikiyor. Gidecegimiz ev pek uzak degilmis. Bazi zengin evlerinin bir kilometre uzunlugunda girisleri olu r. Bununki pek uzun degildi: metre. Arabadan iniyoruz. Tropik baheler. Drt-bes kpek. Iri, kara, tyl, salya sm aratiklar. Sonu gelmeyen basamak

lar. Bir trl kapiya varamiyoruz -ve karsimizdaydi, zengin adam. Verandada durmus e linde ikisi ile bize bakiyordu. "Hey, Harvey, orospu ocugu" diye bagiriyor Roy, "seni grmek ne kadar gze l!" Harvey hafife glmsyor. "Seni grmek de yle, Roy." Iri oban kpeklerinden biri sol bacagimi . "Kpegini agir Harvey, orospu ocugu. Seni grmek ok gzel!" diye bagiriyorum. "Aristo, k s artik!"

Aristo uzaklasiyor, tam zamaninda. Ve. Merdivenden bir ikiyor bir iniyoruz, elimizde salamlar, tuzlanmis Macar kedibali gi, karides, istakoz. Istakoz kuyrugu. Incecik dogranmis gvercin kii. Arabada ne varsa ieri tasidik. Oturup bir bira atim. Tek kravatli bendim. Tek dgn h ediyesi getiren de. Hediyemi Aristo'nun ignedigi sol bacagimla duvarin arasina sakladim. "Charles Bukowski" Ayaga kalktim." "Charles Bukowski!" "Hi him." Sonra: "Bu, Marty." "Merhaba, Marty." "V e bu Elsie."

"Siz sarhos olunca esyalari ve camlari kirip ellerinizi gerekten paralar misiniz? " diye sordu Elsie. "Hi him." "Byle seyler iin biraz yasli degil misiniz?" "Elsie, kafami bozma benim" "Ve b u Tina." "Merhaba Tina." Oturdum. Adlar! Ilk karimla iki buuk yil evil kaldik, bir gece misafirlerimiz geldi. Kari ma; "Bu yarim-ki Louie, bu saksofon kraliesi Marie, bu topal Nick," dedim. Sonra gelenlere dnp, "Bu karim k arim sey" deyip durdum. Sonunda karima dnp "Neydi senin adin alla-haskina?" diye sormak zoru nda kaldim. "Barbara," dedi. "Bu Barbara," dedim misafirlerime. Zen stadi hen/. gelmemisti. Biraya devam ettim. Baska insanlar da gelmisti. Merdivenden ikip duruyorlardi. Hol-lis'in akrabalari . Roy'un bir ailesi yoktu anlasilan. Zavalli Roy. mrnde bir gn bile alismamisti. Bir bira daha aldim. ikiyorlardi merdivenden: sahtekarlar, dzenbazlar, sakatlar, degisik yutturmaca ala nlarinda alisan pazarlamacilar. Aile fertleri ve dostlar. Dzinelerce. Dgn hediyesi yok, kravat yok. Biraz daha gmldm kseme. Adamin biri bayagi kt durumdaydi. Basamaklari tirmanmasi yirmi bes dakika srd. zel k oltuk degnekleri yaptirmisti kendine. Gl aletler, koltuk altlari lastik takviyeli filan. Alminyum ve lastik. Tahta yakismaz bu yavruya. Olayi zdm: sulandirilmis uyusturucu ya da zamaninda yapilmamis bir deme. Berberde sakal trasi olurken kirivermislerdi diz kapaklarini, yznde islak sicak ha vlu ile otururken. Birka hayati yerini kil payi iskalamislardi. Baskalari vardi. Biri UCLA'da gretim grevlisiydi. Bir digeri San Pedro Krfezi'nden in baliki tekneleri ile uyusturucu sokuyordu. Yzyilin en byk katilleri ve tccarlari ile tanisiyordum. Ben, issiz. Sonra Harvey yukari ikti. "Viskiye ne dersin, Bukowski?" "Tabii Harvey, tabii." Mutfaga girdik. "Bu kravat da neyin nesi?"

"Pantolonumun fermuari bozuk, sortum ise ok kisa, kravat k-mn stndeki killari rty

"Yasayan en byk yk ustasi sensin bence." "Tabii, Harvey. Nerede viski?" Harvey bana sisenin yerini gsterdi. "yklerinden birinde bu markadan sz ettiginden beri baska marka imiyorum." "Ama ben viskimi degistirdim, Harvey. Daha iyisini buldum." "Markasi ne?" "Hatirliyorsam allah belami versin." Yksek bir su bardagi bulup yarisini viski yansini su doldurdum. "Sinirleri yatistirir, biliyorsun," dedim. "Tabii, Bukowski." Bardagi diktim. "Bir tane daha?" "Tabii." Bardagimi doldurup ieri girdim, kseme ekildim. Herkes heyecanlandi birden. Zen stadi GELMISTI! ok fiyakali bir kiyafet giymisti stad, gzlerini kisarak bakiyordu. Ya da yleydi gzler i. Zen stadi ok sakin grnyordu. Ikimi dipleyip tazelemek iin mutfaga gittim, tazeledim dndm. Altin sali bir ocuk girdi ieri. On birinde filan. "Bukowski," dedi bana, "yklerinden bazilarini okudum. Bugne dek okudugum en byk yazar sensin!" Uzun sari bukleler. Incecik bir vcut. "Tamam yavrum, yeterince bydgnde evleniriz. Senin paranla yasariz. Ben yoruldum. Ben i kk hava delikleri olan camdan bir kafesin iine koyup herkese gsterirsin. Gen ocuklarla dsp kalkmana izin veririm. Hatta sizi seyrederim." "Bukowski! Salarim uzun oldugu iin hemen kiz oldugumu varsayiyorsun! Adim Paul! Tanistinlmistik! Hatirlamiyor musun?" Harvey, Paul'un babasi, bana bakiyordu. Gzlerini grdm. O an-da o kadar da iyi bir y azar olmadigima karar verdigini grdm. Kt bir yazar olduguma belki de. Kimse sonsuza dek saklanamaz.

Oglan iyiydi ama: "Bosver, Bukowski," dedi, "hl okudugum en byk yazarsin. Babam baz i yklerini okumama izin verdi" Sonra elektrikler kesildi. Oglan gevezeligi ile bunu hak etmisti Her yerde mum yaniyordu. Eline mumu alan yakiyordu. "Allah kahretsin, sigorta atmis olmali," dedim. "Sigortayi degistirin." Biri sigorta ile ilgisi olmadigini syledi, baska bir seydi, ben de iki koymak iin mutfaga gittim. Harvey oradaydi, hay allah "Harika bir oglun var, Harvey. Oglun Peter" "Paul." "A federsin. Incil adlari karisiyor." "Anliyorum." (Zenginler anlarlar, ama anladiklari seyler iin bir sey yapmazlar.) Harvey yeni bir sise ati. Kafka'dan sz ettik. Dos, Turgenev, Gogol. Kabiz muhabbe t, can sikici. Ortalik mumlardan geilmiyordu. Zen stadi artik trene baslamak istiyordu. Roy bana i ki yzk vermisti. Yzkleri yokladim. Oradaydilar. Herkes bizi bekliyordu. O kadar viskiden sonra Harvey'nin yere yigilacagim umuyordum. Ama bosuna bekliyordum. Benim itigim her bardaga kars ilik iki bardak imisti hergele ve hl ayaktaydi. Pek sik olan bir sey degildir. On dakika sren mum ya kma seansinda sisenin yarisini devirmistik. Mutfaktan iktik. Yzkleri Roy'a verdim. Roy gnler nceden Zen stadi ile konusmus, benim ayyasin teki oldugumu anlatmisti -gvenilmez- umursamaz ya da sald irgan- dolayisiyla tren sirasinda yzkleri Bukows-ki'den isteme. Yzkleri kaybedebilir, ya da kendini. Iste oradaydim ve stat nihayet kara kitabinin sayfalarini parmaklamaya basladi. Pek kalin degildi kitabi. Yz elli sayfa kadar. "Tren sirasinda iki ve sigara iilmemesini talep ediyorum," dedi Zen. Ikimi dipledim. Herkes ikisini dipliyordu. Sonra minik ve boktan bir glmseme belirdi Zen'in dudaklarinda.

Hristiyan dgnlerini deneyimden biliyordum, maalesef. Zen treninin Hristiyan trenind en pek farki yoktu aslinda, biraz daha tantanaliydi sadece. Bir sre sonra kk ubuklar yakildi. Bir kutu dolusu ubugu vardi Zen'in -iki yz, yz tane. ubuklar yakildiktan sonra bir tanesi ii kum do kavanozun ortasina dikildi. O, Zen ubuguydu. Sonra Zen Roy'a elindeki yanik ubugu Zen ubugunu n yanina dikmesini syledi. Hollis'e de diger yanina dikmesini. ubuklari iyi yerlestirmediler ama. Zen stadi glmseyerek uzandi, ubuklari yeni bir de rinlige ve ykseklige dzeltti.

Sonra kahverengi bir tespih ikardi Zen. Tespihi Roy'a verdi.

"Simdi mi?" diye sordu Roy. Allah'kahretsin. diye geirdim iimden, Roy ok okuyan, her konuda bilgi sahibi bir in san, neden kendi dgn treni hakkinda bilgi edinmez? Zen uzanip Roy'un sag elini Hollis'in sol elinin stne koydu, by lece tespih ikisinin de elini evrelemisti. "Kabul ediyor musun?" "Ediyorum" (Bu muydu Zen?) "Ve sen Hollis, kabul ediyor musun?" "Ediyorum" Bu arada gtn teki mum isiginda fotograf ekip duruyordu, yzlerce. Canimi sikmis, beni tedirgin etmisti. FBI olabilirdi. Klik! Klik! Klik! Hepimiz temizdik tabii ki. Ama tedbirsizlik sz konusuydu, sinir olmustum. Sonra mum isiginda Zen stadinin kulaklarini fark ettim. Mum isigi kulaklarindan g eiyordu, ince tuvalet

kagidindan yapilmisti sanki kulaklari. Bir erkekte o gne dek grdgm en kk kulaklara sahipti Zen. Buydu onu kutsal yapan! O k klara mutlaka sahip olmaliydim! Czdanima koyar, erkek kedime verir ya da ani olarak sak lardim. Kafamdan geen bu dsncelerin nedeninin viski oldugunu biliyordum elbette, ama bir y andan da bilmiyordum. Zen'in kulaklarindan alamiyordum gzlerimi. Baska konusmalar yapildi. "ve sen Roy, Hollis ile beraberligin boyunca uyusturucu kullanmayacagina sz ve riyor musun?" Roy duraksadi. Sonra tespihin iindeki eller kenetlendi: "Sz veriyorum, uyusturucu kullanmayacagim," dedi Roy. Ve bitmisti. Zen dogrulup hafife glmsedi. Roy'un omuzuna dokundum: "Tebrikler." Sonra egildim, Hollis'in yzn ellerimin arasina alip dudaklarindan ptm.

Herkes oturmustu yine. Geri zeklilar. Kimse kipirdamiyor, mumlar btn aptalliklari ile yaniyorlardi. Zen stadi'nin yanina gittim. Elini siktim: "Tesekkrler. Treni ok gzel ynettiniz." Hosuna gitti, kendimi daha iyi hissettim. Ama gangsterler bir uzak dogulunun eli ni sikmayacak kadar aptal ve gururluydular. Roy'dan baska sadece bir kisi daha pmst Hollis'i. Sadece bir kisi sikmisti Zen stadi'nin elini. Yildirim nikahi kiydirsalar da olurmus. Bos bir aile kalabaligi! Dgn bitmis, ortalik daha da sogumustu. Herkes birbirine bakiyordu. Insan irkini as la anlayamayacagim, ama birinin sarlatani oynamasi gerekiyordu. Yesil kravatimi ikarip firlattim. "HEY! OROSPU OCUKLARI! ACIKMADINIZ MI?" Masaya gidip peynir atistirmaya basladim, birka kisi yerinden kalkip bana katildi . Yapacak baska sey yoktu. Onlari orada birakip viski almak iin mutfaga gittim. Mutfakta kendime viski koyarken Zen'in, "Benim artik gitmem gerek," dedigini duy dum. "Aaa, gitmeyin" diyen bir kadin sesi geldi son yilin en kapsamli gangster kala baliginin iinden. O bile inandirici degildi. Ne isim vardi benim bunlarin arasinda? O UCLA profesrne ne dem eliydi? Yok, hayir, UCLA profesr aitti oraya. Bir gnah keisi gerekiyordu. Bagislanmak. Zen'in kapidan iktigini duyar duymaz ikimi dipleyip disari firladim. Orospu ocuklar iyla dolu mum isigi ile aydinlatilmis odada insanlarin arasindan kosarak (hi de kolay olmadi) kapiya ulastim, atim, kapattim ve On bes basamak gerisindeydim Bay Zen'in. Kirk-elli basamak daha vardi. Onun her adimina iki adim sendeleyerek pesine dstm. "Hey! stadim!" diye bagirdim. Zen arkasina dnd. "Evet, ihtiyar?" Ihtiyar? Kivnla kivrila tropikal baheye inen merdivende durmus birbirimize bakiyorduk. Dah a samimi bir iliski kurmanin zamani gelmisti. "Ya kodugum kulaklarini verirsin ya da kiyafetini -stndeki neon isikli robu!" "Delirmissin sen ihtiyar!"

"Zen'de bu tr degersiz nyargilara yer olmadigini sanirdim. Beni hayal kirikligina ugrattiniz stat!" Zen gge bakip avularini bitistirdi. Kendimi basamaklardan asagi birakarak ona dogru utum, yere dsmek zereyken bir yumr uk salladim ama ynsz bir devinimdim, iskaladim. Zen beni yakalayip dzeltti. 54 "Oglum, oglum" ok yakindik. Bir direk ikardim. Iyi yakaladim onu bu sefer. Tisladi. Bir adim ger i ekildi. Bir direk daha ikardim, iskaladim. Yarim metre solundan gemisti. Cehennemden ithal bazi bitk ilerin iine dstm. Kalktim, stne yrdm yine. Ay isiginda pantolonumu grdm -kan, mum ve kusmuk lekeleri.

"Sen de sonunda stadini buldun orospu ocugu," aiklamasinda bulundum stne giderken. B ekledi. Yillarca ayak islerinde alismak tamamen ldrmemisti kaslarimi. Solumu midesine gmdm, y on kilo destekli.

Kk bir nefes birakti Zen, bir kez daha gkyzne danistiktan sonra Dogu dilinde bir sey er mirildandi ve bana kk bir karate darbesi indirdi. Sefkatle. O anda bana Brezilya ormanlarinin insan yiyen bitkileri gibi grnen sama sapan Meksika kaktslerinin arasina dstm. Iyice gevsedim ay isiginin a tinda, mor bir iek stme egilip nefesimi kesmeye alisincaya kadar kaldim orada. Allah kahretsin, Harvard Klasikleri iin yz elli yil gemesi gerekmisti. Seim yoktu; yattigim yerden dogruldum, srnerek basamaklari ikmaya basladim. Tepeye vardigimda kalktim, kapiyi ai p ieri girdim. Farkina varmadilar. Boktan muhabbetlerini srdryorlardi. Kseme yigildim. Kara te darbesi sol kasimi yarmisti. Mendilimi ikardim. "Lanet olsun! Bir ikiye ihtiyacim var!" diye bagirdim. Harvey elinde ikiyle geldi. Sek viski. Diktim. Insan viziltisi nasil bu kadar an lamsiz olabiliyordu? Bana gelinin annesi olarak tanistirilan kadinin bacak atigini fark ettim, fena degildi bacaklari, naylon orap, topuklular. Geri zekli birini bile tahrik edebilirdi, ben sadece yari-ge-riydim. Ayaga kalkip gelinin annesinin yanina gittim, etegini kalalarina kadar siyirip d izinden yukari dogru pmeye basladim. Mum isiginin yarari olmustu. Her seyin.

Birden kendine geldi ve "Hey!" diye bagirdi, "ne yaptigini saniyorsun sen?" "Kiindan bok ikincaya kadar dzerim seni! Ne dersin?" Itti beni, sirtst yere serildim, debelenip ayaga kalkmaya alistim. "Allahin cezasi Amazon!" diye bagirdim. 55 Birka dakika sonra ancak kalkabildim. Biri gld. Kendimi ayakta bulunca mutfagin yo lunu tuttum yine.

Bir iki koyup dipledim. Sonra bir tane daha koyup disari iktim, Ordaydilar iste: L anet akrabalar. "Roy ya da Hollis, neden hediyenizi amiyorsunuz?" diye sordum. Elli metre folyo k agidina sariliydi. Roy folyoyu aip duruyordu. Nihayet bitirdi. "Bir yastikta kocayin!" diye bagirdim. Herkes grmst hediyemi. it ikmiyordu. Ispanya'nin en iyi el isi sanatilarindan biri tarafindan yapilmis kk bir tabut. Alt kismi pembemsi-kirmizi kaplama. Gerek bir tabutun kk bir kopyasiydi, ama bu sevgi ile yapi lmisti belki. Roy ldrc bir bakis atti bana. Tahtanin nasil cilalanmasi gerektigine dair talimat k agidini tabutun iine atip kapagini kapatti. Kimse tek kelime etmemisti. Dgnn tek hediyesi hos karsilanmamisti. Ama ok gemeden to parlanip iki paralik sohbetlerine dndler. Suskunlasmistim. Kk tabutumla gurur duymustum oysa. Saatlerce hediye aramistim. Ak limi kairmak zereyken raflarin birinde tek basina duran tabut dikkatimi ekmisti. stnde elimi gezd irmis, ters evirip iine bakmistim. Fiyati yksek ama isiligi mkemmeldi. Tahtasi, minik menteselleri, her seyi drt drtlkt. Karinca zehirine de ihtiyacim vardi. Karincalar n kapima yuva yapmislardi. A rka tarafta karinca zehiri bulmus, tabutla birlikte kasaya gtrmstm. Gen bir kiz duruyordu kasada. Tabutu isaret ederek, "Bunun ne oldugunu biliyor musun?" diye sormustum. "Ne?" "Bir tabut." Kapagini aip ona iini gstermistim. "Karincalar beni delirtiyor. Ne yapacagim, biliyor musun?" "Ne?" "Karincalari ldrp bu tabutun iine koyacagim, sonra da gmecegim." Gld. "Gnme renk kattin!"

Genlere takilmak mmkn degil artik; tamemen stn bir irk. Hesabi deyip disari ikmisti Aralarinda en nazik olan Harvey'di, su zengin olan. Nazik olabilecek kadar para si oldugu iin belki de. Sonra Eski in zerine okudugum bir seyi hatirladim:

"Zengin olmayi mi yeglersin, sanati olmayi mi?" "Zengin olmayi nk sanatilar srekli zenginlerin n kapilarinda beklesiyorlar." Ikimi itim ve umursamadim artik. Birden hersey bitmisti. Arabamin arka koltugunda ydim. Holly direksiyondaydi ve Roy'un sakali yzme uusuyordu yine. Elimdeki siseye asildim.

"Baksaniza, benim kk tabutumu pe mi attiniz? Ikinizi de seviyorum, bunu biliyorsunuz ! Benim kk tabutumu neden pe attiniz?" "Bukowski! Iste tabutun!" Roy tabutu gsterdi. "ok sevindim!" "Geri almak ister misin?" "Hayir! Hayir! Tek dgn hediyeniz! Saklayin! Ltfen!" "Tamam."

Yolun kalan kismi olduka sessiz geti. Oturdugum semtte park yeri bulmak gt. Evimden iki sokak ilerde bir yer buldular. Arabami park edip anahtari elime tutusturdular. Sonra k arsiya geip kendi arabalarina dogru gittiler. Peslerine takilip evime dogru yrrken pantolonumun paala rindan birine basip elimde Harvey'nin sisesi ile yere kapaklandim. Havada igdsel olarak siseyi dsndm (ann ve bebek) basimi ve siseyi yukarda tutup omuzlarimin stne dsmeye gayret ettim. Siseyi kurtard im ama basim kaldirima arpti.

Ikisi de grmst dstgm. Sancidan bayilmak zereydim ama onlara seslenebildim:"Roy, Ho Beni kapima kadar gtrn ltfen, yaralandim!" Bir an durup bana baktilar. Sonra arabalarina bindiler, alistirdilar, arkalarina yaslanip uzaklastilar. Bir sey iin cezalandiriliyordum. Tabut mu? Her neyse -arabamin kullanilmasi ya d a sarlatanligim ya da sagdiligim Islerine yaramazdim artik. Insanlik beni hep igrendirmistir. Onlari zellikle igren kilan akrabn iliskileri hastaligiydi, ki buna evlilik, g degis tokusu ve yardimlasma, ma halleniz, blgeniz, sehriniz, lkeniz, devletiniz, mille tiniz de dahil. Hayvanca-korku aptalligi ile vizildayip durduklari kurtulus kova ninda herkes birbirinin kiina yapismisti. Hersey berrakti, yardimlarina muhta oldugumu bile bile beni terk ettiklerinde he r seyi kavramistim.

Bes dakika daha, diye geirdim iimden, kimse bana bulasmadan burada bes dakika dah a yatabilsem kendimde kalkacak gc bulacak, evime yryp ieri girebilecegim. Kanunsuzlarin sonuncusuy um. Billy the Kid elime su dkemezdi. Bes dakika daha. Izin verin de inime varayim. Ya ralarimi iyilestireyim. Beni bu tr toplantilara davet ettiklerinde onlara ne yapmalari gerektigini sylerim bundan byle. Bes

dakika. Sadece bes dakika. Iki kadin yaklasti. Dnp bana baktilar. "Aa, suna bak! Nesi var?" "Sarhos."

"Hasta olmasin?" "Degil, siseye nasil sarildigina baksana. Bir bebege sarilir gibi." Allah kahretsin! Bagirdim onlara: "IKINIZI DE YALARIM! KURUYUNCAYA KADAR EMERIM IKINIZI DE, KALTAKLAR!" "Oooo!" Oturduklari binaya dogru kostular. Cam kapidan ieri girip kayboldular. Ve ben hl ye rden kalkamiyordum. Bir seylerin sagdici. Tek yapmam gereken evime ulasmakti -elli me tre ilerde bir milyon isik yili kadar yakin. Kiralik bir kapidan elli metre uzaktaydim. Iki dakika dah a yatsam kalkabilecektim. Her deneyiste biraz daha gleniyordum. Eski bir ayyas her zaman ayaga kalkar, yeter ki zaman taniyin. Bir dakikam daha olsaydi kalkmistim. Ama gelmislerdi. Dnyanin kaik ailesinin iki ferdi. Yaptiklarini neden yaptiklarin i sorgulamayan iki deli. Tepe isigini aik birakip bir arabanin yanina yanastilar. Arabadan indiler. Birini n elinde el feneri vardi. "Bukowski," dedi elinde fener olan, "basini belaya sokmadan duramiyorsun, degil mi?" Adimi biliyordu, baska seferlerden. "Bak," dedim, "tkezledim, hepsi bu. Basimi arptim. Bilincimi asla yitirmem, tehlik eli degilim. Kapima varmama yardimci olur musu

nuz? Izin verin de yatagima girip uyuyayim, her seyi unutayim. Dogrusu da bu de gil mi sizce?" "Iki kadin onlara tecavz etmeye kalkistiginizi ihbar etti, efendim." "Beyler, iki kadina ayni anda tecavz etmeyi aklimdan bile geirmem." Polislerden biri elindeki aptal feneri yzme tuttu. Ona mthis bir stnlk duygusu veriyo du. "zgrlgm elli metre tede! Bunu anlayamiyor musunuz?" "Kentin en byk eglencesi sensin, Bukowski. Bize daha iyi bir neden gstermen gerek."

"Durun, dsneyim -kaldirimda sere serpe yatarken grdgnz sey bir dgnn sonucu, bir Ze dgnnn." "Biri seninle evlenmek mi istedi?" "Benimle degil gt" El fenerini iyice yzme yaklastirdi. "Kanunu korumakla grevli memurlara daha saygili olmayi grenmelisin." "Afedersiniz, bir an iin unuttum."

Kan boynumdan asagi inmis, gmlegimin yakasindan ieri siziyordu. ok yorgundum -hers eyden. "Bukowski," dedi el fenerini yzme tutan, "neden basini belaya sokmadan duramiyors un?" "Kesin bu boktan muhabbeti," dedim, "karakola gidelim." Kelepeyi takip beni arka koltuga firlattilar. Yabancisi degildim. Yavas sryorlardi, olasi ve delice seylerden sz ederek -n balkonu genisletmek, belki bir havuz, anneanne iin ilave bir oda. Spora gelince -gerek erkektiler bunlar- Dodgers'un sam piyonluk midi sryordu, ama isi zordu. Aileye dns -Dodgers kazaninca onlar da kazaniyordu. Bir adam aya ayak basinca onlar da basmis oluyorlardi. Ama aliktan len biri onlardan kurus istemesin -kimlik yok, .iktir git, bok kafali. Sivil dolastiklari zaman tabii ki. Bir polisten para isteyen bi r a grlmemistir henz. Hi spheniz olmasin. Bir kez daha sulularin arasindaydim. Gen olanlar kendilerini neyin bekledigini bi lmiyorlardi henz. ANAYASAL haklardan filan sz ediyorlardi. Gen polisler, sehir kodeslerinde olsun, k asaba kodeslerinde olsun, egitimlerini sarhoslar zerinde alisarak tamamlarlar. Kendi

lerini byle kanitlarlar. Gzmn nnde birini asansre bindirip bir yukari bir asagi iki iler, asansrden iktiklarinda adam taninmaz haldeydi -INSAN HAKLARI diye bagiriyordu zenc i asansre bindirilmeden nce. Sonra beyazlardan biri ANAYASA diye bagirmaya basladi, tuttukl ari gibi yle bir gtrdler ki yryemedi, ayaklari yere degmemisti. Geri getirdiklerinde duvara yasladilar , zangir zangir titriyordu, vcudu kirmizi lekelerle kapliydi. Bir trl gemiyordu titremesi. Fotografimi ektiler yine. Parmak izi, bir kez daha.

Sonra ayyaslarin kogusuna gtrdler beni, kapiyi atilar ve gerisi kogustaki yz elli ki sinin arasinda kendine bir yer bulmaktan ibaretti. Bir lagim ukuru. Kusmuk ve sidikti her yer. H emserilerimin arasinda kendime bir yer buldum. Charles Bukowski'ydim. Santa Barbara'nin California niver sitesi'nin ktphanesinde kitaplarim vardi, profesrlerden biri benim bir dahi oldugumu dsnyordu. T htalarin stne uzandim. Gen bir ses duydum. Bir delikanli. "Bir eyrege borunuzu flerim bayim!" Bozuk paralarini, banknotlarini, kimligini, anahtarlarini, akini ve sigaralarini alip sana bir depozit makbuzu veriyorlardi, ki ya kaybeder ya da aldirirdin. Ama ierde sigara ve para he p olurdu. "zgnm evlat," dedim ona, "son kurusuma kadar aldilar."

Drt saat sonra uyuyabildim. Iste.

Bir Zen dgnne sagdilik yapmistim ve bahse girerim ki gelinle damat o gece dzsmemisle di bile. Bir baskasi dzlmst ama. BULUSMA

Rampart duraginda otobsten inip Coronado'ya yrdm, yokusu tirmanip evimin nnde durdum Kollarimi isitan gnesin altinda uzunca bir sre durdum. Sonra anahtarimi ikanp kapiy i atim, st kata ikmaya basladim. "Kim o?" diye sordu Madge. Cevap vermedim. Agir agir ikiyordum basamaklari. ok solgun ve takatsizdim. "Kim o? Kim var orada?" "Telaslanma Madge, benim." Merdivenin en st basamaginda durdum. Yesil bir elbise vardi zerinde, ipek, eski. Kanepede oturuyordu. Elinde bir bardak sarap, buzlu, yle severdi. "Canim!" diye stme atildi. Sevinmis grnyordu, pt beni. "Ay, Harry, sen misin gereklen?" "Belki. Dayanabilirsem. Yatak odasinda kimse var mi?" "Samalama! Iki ister misin?" "Ime, dediler bana. Haslanmis tavuk, rafadan yumurta filan yeme-liymisim. Liste verdiler." "Orospu ocuklari. Otur. Banyo yapmak ister misin? Bir seyler ye." "Istemem. Oturayim biraz." Koltuga ktm. "Ne kadar para kaldi?" diye sordum. "On bes dolar." "ok hizli harcamissin." "Sey" "Kira durumu ne?" "Iki hafta. Is bulamadim Harry." "Biliyorum. Arabayi gremedim. Araba nerede?"

"Kt haber. Birine dn verdim, nn arpmis. Sen dnmeden nce yaptirmak istedim. Kse tamircide." "alisiyor mu?" "Evet, nn dzeltsinler istedim."

"n arpik olsun. Radyatr ve farlari zarar grmemisse yle kullanirsin." "Allahaskina Harry! Dogru olani yapmaya alisiyordum!" "Birazdan dnerim." "Nereye gidiyorsun, Harry?" "Arabaya bakacagim." "Yarin bakarsin. Iyi grnmyorsun, Harry. Otur, konusalim." "Birazdan dnerim. Beni bilirsin. Yarim is sevmem." "Of, Harry!" "On bes dolari ver." "Of ki ne of!" "Ikimizden birinin bu gemiyi batmaktan kurtarmasi gerek. Bu sen olmayacagina gre! " "Her sabah yataktan kalkip is aradim. Yemin ederim. Is yok." "On bes dolan ver." Madge antasini alip karistirmaya basladi. " Bu aksam iin bir sise sarap alacak kadar para birak bana, bu sise bitmek zere. Dnsn kutlamak istiyorum." "Biliyorum, Madge." antasindan bir onluk ile drt birlik ikarip uzatti. antayi elinden kapip ters evirdim. Iinde ne varsa yataga saildi. Bozuk para, bir kk sise porto, bir birlik, bir de beslik. Beslige uza ndi ama ondan nce davrandim. Dogrulup tokatladim.

"Orospu ocugu! Hi degismemissin. Hl pislik herifin tekisin." "Bu yzden lmedim zaten. "Bana bir daha vurursan giderim." "Sana vurmaktan hoslanmadigimi biliyorsun, gzelim." "Bana vurmak kolay, bir erkege vursana, vurmazsin degil mi?" "Ne ilgisi var simdi?" Besligi alip asagi i ndim. Tamirci ksedeydi. Ieri girdigimde Japon'un teki arabaya yeni taktigi n kafese yald iz boya srmekle mesguld. Basina dikildim. "Tanrim, gerek bir Rembrandt olmus bu," dedim. "Sizin mi bayim?"

"Evet. Borcum ne?" "Yetmis bes dolar." "Ne?" "Yetmis bes dolar. Bir bayan getirdi arabayi." "Orospunun teki getirdi. Bana bak, araba yetmis bes dolar etmezdi, hl da etmez. Bu kafesi hurdacidan bes dolara kaptin." "Bakin bayim, bayan bana dedi ki" "Kim?" "Sey, kadin dedi ki" "Kadinin ne dedigi beni ilgilendirmez. Hastaneden yeni iktim. Bu parayi sana anc ak taksit taksit deyebilirim. Su anda issizim ve arabaya ihtiyacim var. Is bulunca derim. Bulamazsa m deyemem. Bana gvenmiyorsan araba sende kalsin. Hemen gidip ruhsatini getiririm. Nerede oturdugu mu biliyorsun." "Simdi ne verebilirsin?" "Bes dolar??" "ok az." "Sana syledim! Hastaneden yeni iktim. Is bulursam derim, ya kabul edersin ya da ar aba sende kalir." "Pekala," dedi, "sana gveniyorum. Besligi ver." "Bu beslik iin ne yapmak zorunda kaldigimi bir busen." "Nasil yani?" "Bos ver." O besligi aldi, ben arabayi. Kontak anahtarini evirdim, alisti. Yarim depo benzin bile vardi. Yagini, suyunu dert etmedim. Tekrar araba kullanmak

nasil olacak diyerek biraz turladim. Iyi oluyordu. Sonra iki dkkaninin nne ektim. "Harry!" dedi pis nlkl yasli adam. "Oo, Harry!" dedi karisi. "Nerelerdeydin?" diye sordu ihtiyar. "Arizona. Arazi isleri."

"Grdn m, Sol," dedi kadin, "sana onun zeki biri oldugunu sylemistim. Kafasi alisan a dam kendini belli eder." "Pekala," dedim, "iki altilik Miller istiyorum, hesabima yazin." "Bir dakika," dedi ihtiyar. "Bir sorun mu var? Simdiye kadar borcumu hep demedim mi? Canimi sikmayin benim." "Seninle bir sorunumuz yok, Harry. Sorun senin kadinla. On dolar yetmis bes sentl ik bor yapti." "On dolar yetmis bes sentin lafi mi olur? Daha nce hesabi yirmi sekiz dolara ikarip demedim mi?" "Evet, Harry, ama" "Ama ne? Alisverisimi baska yerden mi yapayim? Bu hesabi takayim mi? Allahin cez asi iki altilik iin deger mi?" 'Tamam, Harry, tamam," dedi ihtiyar. "Gzel. Bir posete koy. Bir paket Pall Mall ile iki Dutch Master ilave et." "Pekala, Harry" Ve merdiveni ikiyordum yine. st kata vardim. "Ah, Harry, bira almissin! Ime, Harry. lmeni istemiyorum, sevgilim!" "Biliyorum, Madge. Istemezsin. Bu doktorlarin bir boktan anladiklari yok ama. Bi r bira a bana. Yorgunum. ok kosturdum. Allahin cezasi hastaneden ikali topu topu iki saat oldu." Madge bir sise bira ve bir bardak sarapla dnd. Ayaginda topuklulari vardi, bacak bacak stne atinca klotu grnd. Siki hatundu. Yzn hesaba katmadan. "Arabayi aldin mi?" "Evet." "O ufak tefek Japon iyi ocuk degil mi?" "Iyi olmak zorunda kaldi." "Ne demek istiyorsun?" "Tamam, tamam, iyi ocuk. Buraya getirdin mi onu?" "Harry, baslama. Japon dzmem ben!"

Ayaga kalkti. Karni hl dzd. Kalalari, bacaklari, kii tam sevdigim gibi. Ne kancik! S seyi bir dikiste yariladim, ona dogru yrdm.

"Madge, bebegim, senin iin deli oldugumu biliyorsun. Adam ldrrm senin iin, biliyorsu degil mi?" Iyice yaklasmistim ona. Hafife glmsedi. Bira sisesini firlattim, elindeki sarap bar dagini alip diktim. Haftalardan beri ilk kez kendimi iyi hissediyordum. Sokuldu bana. Kirmizi, vahsi dudaklarini yaladi. Iki elimle serte ittim. Kanepeye yigildi.

"Orospu! Goldbarth'da 'lik hesap yaptin, degil mi?" "Bilmiyorum." Elbisesi kalalarina kadar siyrilmisti. "Orospu!" "Orospu deme bana!" "!" "Haberim yok!" stne iktim, yzn kavrayip dudaklarini pmeye basladim. Ggslerini, kalalarini, bacak oksadim. Agliyordu. "Orospudemebana. Orospu deme. Seni sevdigimi biliyorsun, Harry!" "Paralayacagim seni, yavrum!" Gld. Onu kaldirip yatak odasina tasidim, yatagin stne firlattim. "Harry, hastaneden yeni iktin!" "Iyi ya! Iki haftalik sperm birikimimi sana nakledecegim demektir" "Agzini bozma!" ".iktir!" Yatagin stne siradim, stmdckileri ikardim. Sonra klotunu indirdim. Ierdeydim, eskiden oldugu gibi. Agir ve yumusak vurdum, sekiz-on kere. "O pis Japon'u dzdgm dsnmyorsun, degil mi?" diye sordu, "Pis olan herseyi dzersin sen."

Kendini geriye ekip beni disari ikardi. "Agzina siayim!" diye bagirdim. "Seni seviyorum, Harry, byle konusarak beni zyorsun." "Tamam, yavrum, o pis Japon'u dzmedigini biliyorum. Saka ediyordum." Madge bacaklarini ati, ierdeydim yine. "Oh! Erkegim benim! ok uzun zaman oldu!" "Emin misin?" "Bu da ne demek? Yine mesele mi ikaracaksin?" "Hayir, hayir! Seni seviyorum, gzelim." Dudaklarindan ptm, alttan alismayi srdryordum. "Harry," dedi. "Madge," dedim. Hakliydi. ok uzun zaman olmustu. Ihtiyara , iki altilik, sigara ve puro borcum vardi. Los Angeles Hastanesi' ne dolar, o pis

Japon'a da 70 dolar. Ayrica gaz, elektrik ve su faturalari vardi ve birbirimize kenetlendik ve duvarlar stmze kapandi. Ordaydik. YARIK, KANT VE MUTLU BIR EV Jack Hendley kulbe ikan asansre bindi, kulbe gitmiyordu aslinda, asansrle yukari ikiy rdu sadece. yaris programi, gece. programi emektar kir satan almisti sent, ilk sayfayi ati metre, dolar sinifi- at satin almak yeni bir araba satin almaktan daha ucuzdu. Jack asansrden indi ve kapinin yanindaki p tenekesine kustu, al-lahin cezasi viski - geceleri onu ldryordu. Eddie kentten ayrilmadan ondan tyo almamakla hata etmisti, ama iyi bir haf ta olmustu yine de, dolarlik bir hafta, yilinda New Orleans'da haftaligi 17 dolara alist igi gnleri geride birakmisti. ama btn glesonrasi kapisini alan ufak tefek bir gt tarafindan katledilmisti -iki saa t boyunca kanepesinde oturup HAYATTAN konusmustu. Ama HAYAT hakkinda hibir sey bilmiyordu cc e, hayati yasama zahmetine bile katlanmamisti, konusmakla yetiniyordu.

cce, Jack'in biralarini iip sigarasindan otlanmis, YARIS BLTE-NI'ni alismasini enge llemisti, nhazirligini yapamamisti onun yznden. biri gelip beni rahatsiz edecek olursa yumrugumu suratina yiyecek, e geirdi iinden, izin verirsen yerler insani bunlar, ben acimasiz biri degilim, a ma onlar acimasiz, isin sirri bu.

Jack bir sigara yakti, ksrd ve sigarayi firlatti, tribnn n tarafinda etrafinda kimse erin olmadigi bir yere oturdu, rahat birakirlarsa bahislerini hazirlayabilecekti. Ama -l kpekler her yerdeydilerzamanlarini nasil harcayacaklarini bilmeyen birileri onu bulurdu mutlaka, bilgisiz, programi bile yok; ortalikta dolanip sagi solu koklamaktan baska isleri yoktu bunlarin, saatler nced en gelirlerdi hipodroma, tribnler bombosken, orada ylece otururlardi. kahve gzeldi, sicak, soguk ve temizdi hava. sis bile yoktu. Kendini daha iyi his setmeye baslamisti. Kalemini ikarip ilk kosu stnde alismaya basladi, btn glesonrasini katleden o cceyi rdu belki de, armiha germisti Jack'i orospu ocugu, ancak yetisecekti -ilk kosuya sadece bir saat kalmisti, o zamana kadar btn oyunlarini hazir etmeliydi, kosu aralarinda yapamazdiniz -kalabal igin baskisi vardi, ayrica tabeladaki degisiklikleri izlemek zorundaydin. ilk kosuyu asagi bes yukari hazirladi, gzel -baslamisti en azindan.

sonra duydu, bir l kpek. Jack yerine oturmak iin asagi inerken onun asagidaki otopa rka baktigini grmst, "su arabalara bak" oynamaktan sikilmis olmaliydi l kpek. Jack'e dogru geliyord , basamak basamak, palto giymis orta yasli bir tip. gzleri yok, titresimi yok. l et. palto gi ymis bir l kpek. l kpek agir adimlarla ona dogru geliyordu, bir insan bir insana dogru, evet, karde slik, evet. Jack duydu onu. bir basamak indi, durdu, sonra bir basamak daha indi.

Jack dnp bakti orospu ocuguna, l kpek ylece durdu palto-suyla. yirmi bes metre mesa e tek bir allahin kulu yoktu ve kpek gelip onu koklamadan edememisti. Jack kalemini ceketinin cebine koydu, sonra kpek hemen arkasin-daydi, egilip Jac k'in omuzunun stnden programina bakti. Jack kfretti, programi katladi, kalkti ve on metre teye, ko ridorun te yanina oturdu. programini aip ise koyuldu yine, bir yandan da hipodrom ahalisini dsnyordu -devasa ve aptal bir hayvandan farki yoktu, a gzl, yalniz, tehlikeli, kaba, sikici, nefret dolu. bencil ve bagimli bir hayvan, ne yazik ki saatlerini ldrmek iin seni de ldrmekten ekinmeyen

milyarlarca insan vardi dnyada. ikinci kosu yeni baslamisti ki duydu, ona dogru gelen agir adimlar, etrafina ba kindi, gzlerine inanamadi, ayni kpek! Jack programi katlayip ayaga kalkti. "ne istiyorsun benden kardesim?" diye sordu kpege.

"nasil yani?" "yani, neden gelip omuzumun stnden programima bakiyorsun, kilometrelerce bosluk v ar burada, gelip yanima oturmaya kalkiyorsun, nedir derdin?" "zgr bir lkede yasiyoruz, ben" "zgr bir lkede yasamiyoruz -herseyin bir sahibi, herseyin bir fiyati var." "ama ben istedigim yere oturmakta zgrm, ben de senin gibi giris creti dedim, sen ban a ne yapacagimi syleyemezsin." "beni rahatsiz etmedigin srece istedigin yere oturursun elbette, kaba ve aptalca davraniyorsun, uzun lafin kisasi, beni UYUZ ediyorsun." "giris cretimi dedim, ne yapacagimi senden grenecek degilim." "pekala, senin dedigin gibi olsun, beni yine yerimi degistirecegim, kendime hak im olmak iin elimden geleni yapiyorum, ama seni uyariyorum, NC KEZ yanima gelirsen yumrugu suratinin o rtasina yiyeceksin!" Jack bir kez daha yerini degistirdi ve kpegin yeni bir kurban arayisi ile uzakla stigini grd, ama orospu ocugu beynindeydi hl, kalkip bara gitti, bir sulu sko syledi. dndgnde atlar ilk kosu iin isinmaya baslamislardi bile. ilk kosuyu siralamaya alisti ama ahali oradaydi artik, borazan sesli bir tip etrafindakilere yilindan beri tek bir cumartesi bile yaris kairma-digini sylyordu, sevimli saniyordu kendini, bir gece sis bastirsin da gr bak nasil yolluyorlar seni yalniz dolabinda otuzbir ekmeye. armihtayim, yapacak bir sey yok, diye geirdi iinden, nazik olursan armiha gererler adami, kanepesine oturup Mahler'den, Kant'tan ve yarikdan sz eden ve hibiri hakkinda bir bok bilmeye n o cce iste. ilk kosuyu ylesine oynamaktan baska aresi yoktu, iki dakika kalmisti kosunun basl amasina, bir dakika, ikili oynayan kalabaligi yardi, "kosu baslamak zere" anonsu geldi, orospu ocugunun teki iki ayagina birden basti, bgrne bir dirsek yedi, yankesicinin teki sol ggsn yokladi. fare-kpek kalabaligi. Serzenis'e oynadi, lanet olsun, sabah siralamasinin favori ati. standart oyun. kafasi dagilmaya baslamisti bile. Kant ve yarik, kpekler. Jack tribnn sonuna gitti, atlar start kulbelerine giriyorlardi, kosu baslamak zerey

di. oturmak zereydi ki bir kpek daha yanasti, transdaymis ayaklarinda, baska tarafa b akarak, ama ona dogru geliyordu, kais yoktu, atlar firladiginda dirsegini dogrultup adamin yumusa k karnina gmd, adam inleyip iki metre geriye gitti.

Jack yerine oturdugunda Serzenis ilk dnemete drt boy fark yapmisti. Boby Williams metrelik kosuyu almak niyetindeydi anlasilan, ama at canli grnmyordu Jack'e. hipodromda geen 1 5 yildan sonra Melerine bakip atin zorlanip zorlanmadigini sip diye anliyordu. Serzenis z orlaniyordu -4 boy ndeydi ama dua ediyordu. dzlgn basinda 3 boya indi fark. Sonra Hobby'nin Rekoru ataga kalkti, iste zorlanma dan kosan bir at. Serzenis hapi yutmustu, dzlgn basinda boy fark yetmezdi, lanet olsun, finise otuz me tre kala Hobby'nin Rekoru bir buuk boy ndeydi. 2/7 ile akilli bir ikinci seim. Jack 4 dolarlik ganyan kuponlarini yirtti. Kant ve yank, en iyisi eve gitmekti, parasi cebinde kalirdi, bu gece o gecelerden biri degildi. metrelik ikinci kosu kolaydi, fazla kafa patlatmaya gerek kalmamisti, ahal i kosuya i kulvarda baslayacagi ve cokeyi Joe O'Brien oldugu iin Ambro Indigo'ya oynuyordu, diger fav ori, Altin Dalga, dis kulvarda basliyordu, 9 numara, cokeyi kendini henz kanitlamamis Don Mcllmurray. btn kosular bu kadar kolay olmus olsaydi on yil nce kapagi Beverly Hills'e atmisti bile. ama yin e de, ilk kosuyu kt oynadigi iin ve Kant ve yarik yznden 5 dolarlik ganyanla yetindi. Pamuk Helva kazandirdigi toplam para yznden tabelada ykselmeye basladi, herkes Pam uk Helva'ya kosmaya basladi, sabahki siralamada 20 iken 9'a kadar inmisti, kerizler sapilmis ti. Jack balik kokusu aldi, yoldan ekilmeye alisti, ama bir DEV son srat ona dogru geliyordu -iki metre boyunda vardi orospunun evladi- nereden ikmisti? daha nce hi grmemisti. DEV, PAMUK HELVA'sini istiyordu, gz giseden baska hibir 70

sey grmyordu, atlar starttaki yerlerini aliyorlardi, adam gen, uzun ve aptaldi, si mendifer gibi geliyordu Jack'in stne. Jack egilmek zorunda kaldi, ok ge. Dev sakagina bir dirsek akip onu m e firlatti, kirmizi, mavi, sari, lacivert isiklar patladi havada. "Hey, orospu ocugu" diye bagirdi Jack adama, ama Dev ganyan gisesine yaslanmis k aybedecegi biletlerden aliyordu. Jack yerine dnd. Altin Dalga dnemeten boy nde ikti ve kosuyu rahat gtrd. 1/4 ile bulunmayacak at . Jack sadece 5 dolar ganyan oynamis, 6 dolar 50 sent kra gemisti, bok temizlemekten iyidir. 3. 4. ve 5. kosulari kaybetti. 6. kosuda 1/6 ile Rzgrin Kizi'ni yakaladi, 7.'de 5 /8 ile Gece Uusu'na oynadi, son anda yirtti, hepsi hepsi 30 dolar ndeydi, igdlerle bu kadar oluyordu, so nra 8. kosuda 1/3 ile Arzu'ya 20 ganyan oynadi ve Arzu daha kosunun basinda arzusuz-du. gemis ola. bir sulu sko daha. bu sekilde, n hazirlik yapmadan oynamak karanlik bir dolabin iin

de bir deniz topunu dzmeye alismaktan farksizdi, eve git -lmek arada sirada Acapulco'da soluklan arak biraz daha kolaydi. duvara dayali koltuklarda oturan yavrulara bakti Jack, kulpteki hatunlar hos ve bakimliydilar, gzel oluyordu onlara bakmak, ama onlar da ahalinin parasini almak iin oradaydilar, kiz larin bacaklarinin tadini ikarmak iin iki dakika izin verdi kendine, sonra tabelaya dnd, kala ve bacak temasi h issetti, biraz ggs ve hafif bir parfm kokusu. "sey, beyefendi, afedersiniz." "buyrun."

iyice yaslandi Jack'e. tek yapmasi gereken sihirli szcg telaffuz etmekti ve kendin e 50 dolarlik bir kaltak bulmustu, ama 50 dolar edecek bir kaltaga rastlamamisti henz. "evet?" dedi Jack. "3 numarali at hangisi?" "May Western." "kazanir mi sizce?" "bu atlara karsi hayir, bir dahaki sefere belki." "iyi para birakacak bir at bulmam lazim, kim iyi para birakir sizce?" "sen," dedi Jack ve uzaklasti. yarik, Kant ve mutlu bir ev. hl May Western'e oynuyorlardi ve Falata giderek dsyordu. BIN IKI YZ METRE, KISRAK KOSUSU, SADECE DOLAR DEGERINDE VE DAHA NCE YARIS KAZANMAMISLAR, atlar insanlardan daha ok para kazaniyorlardi, ama harcayamiyorlar-di. tekerlekli sedye ile kir sali bir kadini gtrdler, stne battaniye sermislerdi. tabeladaki rakamlar degisti. Falata biraz daha dsmst. May Western biraz ikmisti. "hey, bayim!" arkasinda bir erkek sesi. Jack tabelaya yogunlasmisti. "evet?" "bir eyrek verir misin?" arkasina dnmedi Jack, elini cebine sokup bir eyrek ikardi, eyregi avucuna yerlestird i, elini arkaya gtrd, parmaklarin avucuna dalip eyregi alisini hissetti. hi bakmamisti adama, tabela sifirladi. "yaris baslamak zere!" hasiktir.

on dolarlik giseye kosup 1/20 ile Serenat'a bir, 2/7 ile Cecilia'ya iki ganyan kuponu aldi. ne yaptigini bilmiyordu, is yapmanin belli bir yolu vardi; boga gresinin, sevismenin, sahanda yumurta yapmanin, su ya da sarap imenin, ve dogru yapmazsan boguluyordun, ldryorlardi seni. Cecilia kosunun liderligini aldi ve ilk dnemece girdiler. Jack atin fulelerine b akti, bir ihtimal, henz zorlanmiyordu, cokeyi de hayli yumusakti, programa bakti. Kimpam, siralamada 12' inci, ahali onu tutmamisti, cokeyi Joe O'Brien'di ama Joe 1/9 ile ayni atin stnden dsmst, hem de iki kosu nce. mkemmel bir tuzak. Lighthill kirbaci basti, Cecilia vargcn harciyordu, Lighthill ya kosuyu alacak ya da ati bogacakti, bir ihtimal, son dzlge gelindiginde 4 boy fark yapmisti Lighthil l. iste o anda O'Brien ne egilmis ve Kimpam'i uurmustu, lanet olsun, diye geirdi iinden Jack, 1/25 stelik, h adi Lighlhill hasta etme beni. bas kirbaci. 2/7 ile 20 ganyan 98 dolar eder. geceyi kur tarabiliriz. Cecilia'ya bakti, fuleleri bozulmustu, yarik ve Kant ve Kimpam. Cecilia hizini kesti, O'Brien 1/25 veren Kimpam'i ile rzgr gibi geti yanindan, bir yandan kamiliyor bir yandan da konusuyordu atla. Sonra Serenat atak yapti dis kulvardan, Ackcrman 1/20 ile kosan Serenat'a kamiyi basmis sansini deniyordu kere on, iki yz dolar eder. Serenat farki bir boya indirdi, yle ggsled iler potayi -O'Brien atini oksayarak, her kazandiginda yaptigi gibi hafif glmseyerek. Kimpam, kahverengi kisrak, yas 4, mensei Irlanda. Irlanda mi? ve O'Brien? lanet olsun, inanilir gibi degild i, timarhanelerin sama sapan sapkali kadinlari kendilerine bir at bulmuslardi sonunda. iki dolarlik ganyan ve plase giseleri emekli maaslari ile geinen, antalarinda cep viskisi ile dolasan kadinlardan geilmiyordu. Jack merdivenden asagi indi. asansrler tika basa doluydu, yankesicilere karsi te dbir olarak czdanini sol n cebine koydu, sol arka cebini gecede kez yoklarlardi, ama o gne kadar disler i kirik bir tarak ile eski bir mendilden baska bir sey alamamislardi ondan. arabasina bindi, trafigi izleyerek ve amurluklara darbe almamayi basararak parkt an ikti, siki bir sis bastiracaga benzerdi, sorunla karsilasmadan Kuzey'e vardi, ama evine iki sokak k ala hos bir sey grd siste, gen, mini etek, otostopu, aman allahim, frene asildi, bacaklari ok gzeldi ama durabildiginde kizdan yirmi metre uzaktaydi, arkada baska arabalar vardi, adam sende, geri dnece k hali yoktu. evinde isik olup olmadigina bakti, kimse yoktu, gzel, eve girdi, oturdu, basparm agi ile ertesi gnn Blten'ini ortadan ati, cep viskisini ikardi, bir bira ati ve ise koyuldu, bes dakika

ancak gemisti ki telefon aldi, basini kaldirdi, telefona parmak gsterdi, tekrar Blten'e egildi, prof esyonel bahisi is basindaydi.

iki saat iinde bir altilik paket bira ile bir kk viski imisti ve yataktaydi, uyuyord u; ertesi gnn tahminleri hazirlanmis, yznde hafif ve kendinden emin bir glmseme, bir sr farkli yolu vardi delirmenin. GLE GLE WATSON hi sansi kalmadigini hipodromda geirilen kt bir gn sonrasinda eve geldiginde anlar i nsan; oraplar les, cepte iki- burusuk dolar, mucizenin asla gelmiyeceginin bilincinde, ve en kts, s on kosuda keriz gibi onbir numarali ata nasil oynadigini dsnp durursun, kazanamayacagini bile bile, 2/9 ile gnn en byk keriz tuzagi, yillarin birikimini hie sayarak on dolarlik giseye gitmis ve kir sali giseciye, "onbire iki ganyan!" demissin ve giseci sana yine "onbir mi?" diye sormus yanlis bir ata her oynadiginda yaptigi gibi.

hangi atlarin kazanacagini bilmez ama hangi atlarin kesin kaybedecegini iyi bili r ve basini sallayip yirmiligi almis, sonra disari ikip o kpegin sonuncu gelisini izlemek, hibir aba gstermeksizin, beynin, "hay .mina koyayim, aklimi kairmis olmaliyim," derken o kpegin haylaz haylaz gezinisini izlemek. hipodroma yillarini vermis bir dostumla konustum bu meseleyi, o da birok kez ayn i seyi yapmis, buna "lm istegi" diyor, ki hayli bayat, esniyoruz artik bu saptamayi duydugumuzda, ama tuhaf bir sekilde hl geerli bir yani var. kosular ilerledike insan sikilip oyunu oldugu gibi kpesteden d enize firlatmak istiyor, kazanirken de kapiliyor insan bu hisse kaybederken de, sonra gelsin yanlis bahis ler, ama bana 74 kalirsa, daha ciddi bir sorun ASLINDA baska bir yerde olma arzusu -bir koltuga oturup Faulkner okumak ya da ocugunuzun boya kalemleri ile resim yapmaktir istediginiz, hipodrom bir IS'tir sonuta, hem de hayli g bir is. bu duyguya kapilmissam ve formumdaysam hipodromu terkederim ; bu duyguya kapilmissam ve formumda degilsem yanlis atlara oynamaya baslarim, insanin idrak etmesi gereken bir diger sey de ne olursa olsun kazanmanin ZOR oldugudur; kaybetmekse ok kolay. Byk Am erikan Kaybedeni olmak is degildir -herkes yapabilir; nerdeyse herkes yapiyor zaten. atlarin stesinden gelmeyi basaran adam aklina koydugu herseyi yapabilir, hipodro m degildir onun yeri. svalesi ile Paris'te resim yapmali ya da East Village'da avant-garde bir senfoni bestelemelidir. ya da bir kadini mutlu etmelidir, ya da dagda bir magarada bir basina yasamalidir. ama hipodroma gitmek insana kendini ve kalabaligi idrak etme olanagi tanir, gnmzde yazmayi beceremeyip Hemingway'e bok atmaya bayilan bir ok elestirmen var, ve koca oglan y azarlik kariyerinin ortasindan sonuna kadar gerekten kt seyler de yazdi, aklinin civata-lari gevsiyordu , ama o haliyle bile digerleri onun yaninda edebi islerini yapmak iin ellerini kaldirip izin isteyen ok ul ocuklarindan farksizdilar. Ernie'nin boga greslerine neden gittigini biliyorum -basit: yazmasi na yardim ediyordu, tamirciydi Ernie: kagit stnde tamirat yapmayi seviyordu, boga gresleri onun iin hers eyin resmedildigi bir tualdi. daglari asarken filinin kiini tokatlayan Hanibal ya da ucuz bir otel odasinda kadinini dven bir ayyas. Hem daktilonun basina getiginde ayakta yazardi, silah gibi kullanirdi dakt iloyu, boga gresleri herhangi bir seye eklemlenmis herseydi. dolgun bir gnes gibi kafasin-daydi hersey : yazdi.

bana gelince, hipodrom bana abucak nerede zayif, nerede gl oldugumu syler, ve o gn k ndimi nasil hissettigimi ve ne kadar degistigimizi, SREKLI degistigimizi, ve bunun ne k adar farkinda olmadigimizi.

ve kalabaligin soyulmasi yzyilin korku gsterisidir. HEPSI kaybeder, bakin onlara, bakabilirseniz. hipodromda geireceginiz bir gn size niversitede drt yilda grenecegini/den daha fazlas ini gretebilir, niversitede Yaratici Yazi dersi veriyor olsaydim grencilerin haftada bir kez hipodroma gitmelerini ve her kosuya iki dolardan az olmamak kaydi ile o ynamalarini dersin olmazsa olmaz kosullarindan biri yapardim, plase oynamak yok. plase oynayanlar A SLINDA evde kalmak isteyip bunu nasil yapacaklarini bilmeyenlerdir. Yaratici Yazi dersi verirken grebiliyorum kendimi, "evet. Bayan Thompson nasil g itti?" "18 dolar kaybettim." "son kosuda hangi ata oynadiniz?" "Tek-Gz Jack'e." "kerizlenmissiniz, Bayan Thompson, atin iki ahaliyi eker, ama ayni zamanda kosullarin izin verdigi lde sinif cak kagit zerinde sansi yoksa kazanabilir. Tek-Gz Jack'in hiz i eken baska bir unsurdur, ancak hiz ortalamasi iki yz metre inden hesaplanan buuk kiloluk handi-kapi vardi ve bu atlamak demektir, sinif atlayan bir at an ortalamasi da hayli yksekti, ki ahaliy zerinden hesaplanmisti, iki yz metre zer

hiz ortalamasi kosunun tamami zerinden hesaplanan hiz ortalamasindan her zaman da ha yksektir, dahasi, hesaplarinizi dikkatli yapsaydiniz atin bir sprinter oldugunu grrdnz. 1/3 il e sonuncu gelmesi srpriz degil." "sizinki nasil gitti." "yz kirk dolar ierdeyim." "son kosuda kime oynadiniz," "Te k-Gz Jack'e. ders bitmistir." alyanslarindan ve televizyonun beyin-emici sterilize sanal varligindan nce, dnyay i kreltmek iin binlerce floresan lamba reten devasa bir fabrikanin paketleme servisinde alismisti m, ktphanelerin yararsiz, sairlerin ise zenle yakinmayi seven boklar oldugunu bildigimden barlard an ve dvslerden grenmeye alisirdim.

hey gidi gnler, Olympic Arena'daki o unutulmaz geceler. Irlandali ufak tefek bir sunucu vardi (Dan Tobey miydi adi?) ve kendine zg bir tarzi vardi adamin, grms geirmisti, ilk dvslerin ukken nehir gemilerinde seyretmisti muhtemelen, o kadar eski degildiyse bile, DempseyFirpo garanti, bugn bile kabloya uzanip mikrofonu yavasa asagi ekerken grebiliyorum onu, ve ogumuz daha ilk dv baslamadan sarhos olmus olurduk, tatli sarhos ama, purolarimizi tttrp hayatin hafif ligini hissederek ringe iki boksr ikartmalarini beklerdik. 76

acimasizca, ama byleydi bu is, bize yaptiklari da acimasizcaydi ve hl hayattaydik, evet, ogumuzun yaninda bir kirli sarisin ya da boyali kizil. benim bile. Jane'di adi, arami/da biri nakavt ile biten birok on raundluk ma gemisti; nakavt olan bendim, ama o daracik elbisenin iindeki iri ve sih irli kiini alkalayarak tuvaletten geri gelirken balkondaki btn erkekler ayaklarini yere vurup islik almaya basladiklarinda gururlanirdim, ve gerekten iri ve sihirli bir kiti: bir erkegi sol uksuz yere serip betondan gkyzne ask szckleri haykirtabilecek kilardan, sonra gelip yanima oturur, ben de cep v skisini bir kornet gibi diktikten sonra ona geirirdim, bir firt aldiktan sonra iade ederdi, b alkondaki abazanlarla ilgili olarak sylenmeye baslardim: "otuzbirci pezevenkler. ldrecegim orospu ocuklarini!" sonra programa bakar, "ilk dvsn favorisi kim sence?" diye sorardi. iyi seerdim boksrlerimi -yzde doksan gibi- ama grmeliydim onlari nce. fazla hareket etmeyen, dvsmek istemiyormus gibi durani seerdim hep, ve boksrlerden biri gongdan nce istavroz ikarmis ve digeri ikarmamissa adamini bulmustun -istavroz ikarmayani seerdin, zaten ikisi b irlikte gelirdi genellikle, oldugu yerde glge boksu yapan istavroz ikaran, dayagi yiyen boksr olurd u. o gnlerde ok fazla danisikli dvs olmazdi, olunca da bugn oldugu gibi agir siklette o lurdu, ama o

gnlerde tepkimizi gsterirdik -ringi paralar, salonu atese verir, koltuklari kirardi k, onlara pahaliya patladigi iin sikeye fazla cesaret edemezlerdi. Hollywood Legion'da sikeli dvs ok ol urdu, biz oraya gitmezdik. Hollywood'lu ocuklar bile asil dvslerin Olympic'de oldugunu bilirlerdi. Raft gelirdi, ve baskalari, n koltuklara kurulan film yildizlari, balkondaki ocuklar ildirir, boksrle r boksr gibi dvsrler, salona mavi puro dumani kerdi ve nasil bagirirdik, hadi koum hadi aslanim, p ra firlatip viskimizi ierdik ve bittikten sonra eve dns ve ask yataginda o sihirli delige girme k vardi, delige vurur vurur, sarhos bir melek gibi uyurdun, halk ktphanesini kim ne yapsin? Ezra'yi kim ne yapsin? T.S'i? e.e'yi? D.H'i? H.D'yi? Elliot'lari? Sitwell'leri?

Enrique Balanosu ilk grdgm geceyi asla unutamam, o siralar favori boksrm gen bir zen iydi, ringe kk beyaz bir kuzu ile ikar, dvsten nce kuzuya sarilirdi, hayli bayagi bir numaraydi ette ama saglam ve iyi bir boksrd, saglam ve iyi bir boksr hosgry hake-der, degil mi?

neyse, kahramanimdi, adi da Watson Jones ya da onun gibi bir seydi. Klas ve hav ali bir boksrd Watson -abuk, seri seri seri, ve o APARKT, ve seviyordu isini, ama, bir gece, adi sani duyulmamis gen Balanos'u ikardi biri karsisina, ne yaptigini biliyordu Balanos, nce Watson'i h i acele etmeksizin gzelce yordu, dvsn sonuna dogru da sazi eline alip evire evire dvd kahramanimi, inan mistim, yanlis hatirlamiyorsam Watson nakavt olmustu, berbat bir geceydi benim iin anlaya caginiz, elimde viski asla gereklesmeyecek zafer agrilari haykirip durmustum. Baska trlyd Balanos -kollan i ki yilandan farksizdi, hareket etmiyordu- ktcl bir rmcek gibi ikariyordu yumruklarini, srekli he teydi, isini gryordu. O gece Balanos'u ancak mkemmel bir boksrn yenebilecegini anladim; Watson kuz usunu alip evine gidebilirdi. stn boksrn kazandigini ancak gecenin ilerleyen saatlerinde, viski iime deniz gibi ak tiktan, karsima oturmus bacaklarini sergileyen kadinima kfrler yagdirdiktan sonra kabul edebilmist im.

"Balanos. bacaklari ok gl, dsnmyor, sadece tepki veriyor, dsnmemek daha iyidir, b beden ruhu yendi, genellikle yener zaten, gle gle Watson, gle gle Central Avenue, bu raya kadarmis."

bardagimi duvara firlatip kadinimi kavradim, yaraliydim, harikuladeydi, yataga girdik, aik pencereden ieri hafif bir yagmur yagiyordu, biraktik yagsin stmze, yle gzeldi ki iki kez sevisti , sonra yzlerimiz pencere tarafinda uyuduk, sabaha kadar yagmur yagdi stmze, sabah uyandigimizda arsaf lar islakti, ikimiz de hapsinp glerek kalktik yataktan, "tanrim! tanrim!" matrakti ve zavalli Watson bir yerlerde yatiyordu, yz sis ve mor, Ebedi Gerekle yzyze, nce 6 raundluk-lar, sonra 4, sonra da abrikalar, kurus iin gnde saatin katli, hibir ilerleme kaydetmeden, lm Baba'yi bekleyerek, beynin ve ruhun paralanarak, hapsmyorduk, "tanrim! tanrim!" matrakti ve kadinim "heryerin m orarmis, tepeden tirnaga MOR'sun, aynaya bak," dedi ve donuyordum ve lyordum ve aynanin karsisinda durdum ve MOR'dum! ne sama! glmeye basladim, o kadar katila katila glyordum ki haliya yuvarlan dim ve kadinim stme kapandi ve gldk gldk gldk, aklimizi kairdigimizdan endise duyuncaya k gldk,

sonra kalktik, giyindik, saimi taradim, dislerimi firaladim, yemek yi-yemiyecek k adar hasta hissediyordum kendimi, grmstm dislerimi firalarken, sonra disari iktim ve floresan fa rikasinin yolunu tuttum, bir tek gnes iyiydi, ama yetinmeyi bilmeli insan. SAIRIN DAG EVI delilikle ilgileniyorsaniz, sizinki ya da benimki, izninizle size benimkinden b iraz sz edeyim. Arizona niversitesi'nde sairin dag evinde kaldim; ama kabul gren biri oldugum iin degil, ya

z aylarinda Tus-con'a gitmeyi ancak benim gibi katiksiz bir salak kabul ettigi iin. orada kal digim sre iinde sicaklik ortalamasi 45 derece civarindaydi ve bira imekten baska yapacak bir sey yoktu, si ir dinletisi vermedigimi duyurmus bir sairim, ayrica sarhos olunca ahmaklasan bir insanim, ayikken ise syl eyecek szm yoktur, bu yzden dag evinin kapisinin alindigi sylenemez, sikayeti degildim, ne var ki arada sirada temizlige gelen ve ok ok ok biimli bir vcuda sahip zenci bir temizlikiden bahsedilmisti, sessiz e ona tecavz etme planlari yapiyordum, ama o da benim shretimi duymus olmali ki, gelmedi, ne y apayim, kvetimi kendim temizledim, stnde siyah boya ile ARIZONA NIVERSITESI yazan p bidonuna bos siselerimi kendim attim, her sabah on bir sularinda siseleri attiktan sonra p bido nunun stne kusuyordum genellikle, ondan sonra sabah birami ier, serinleyip kendime gelmek iin yataga girerdim, yoktu yapacak baska bir sey. gnde (ve gecede) 4 ya da 5 altilik paket tketiyordum. neyse, havalandirma fena sayilmazdi, tam hayalarim serinlemeye,

midem toparlanmaya, hl zenci temizlikiyi dsnen kamisim sertlesmeye, sitigim helaya s n, yattigim yatakta yatan Creeley ve benzerleri y/.nden ruhum bulanmaya baslarken telefon alard i, byk editr Bukowski? evet. evet. saniyorum. kahvalti ister misin? ne ister miyim? kahvalti. dogru duymusum. karimla birlikteyim, sana ok yakiniz, kampusun kafeteryasinda bulusmaya ne dersi n? kampusun kafeteryasinda mi?

evet, orada olacagiz, btn yapacagin karayolunun ters istikametinde yryp her karsina kana KAMPUSUN KAFETERYASI NE TARAFTA? diye sormak, her karsina ikana KAMPUSUN KAFETERYASI NEREDE? diye sor offf, tanrim ne var? btn yapacagin her karsina ikana KAMPUSUN KAFETERYASI NEREDE? diye sormak, birlikte kahvalti ederiz. erteleyelim, ne olur. bu sabah olmaz. pekala, buk. sadece bu kadar yakinken anliyorum, sagol.

sonra ya da drt bira ier, banyo yapar, evdeki siir kitaplarindan birkaini okur ve k bulurdum dogal olarak, uyutuyorlardi beni: Pound, Olson, Creeley, Shapiro, yzlerce kitap v e dergi vardi ortalikta, ama benim kitaplarimdan bir tane bile yoktu, enazindan o dag evinde, tamamen l bir yerdi anlayacaginiz, uyandigimda bir bira daha ier ve kirk bes derece sicaklikta byk editrn blok tedeki evine yrrdm, genellikle yolda bir iki dkkanina girip iki altilik bira satin al rdim, onlar imiyorlardi, yaslaniyorlardi, binbir esit saglik sorunlari vardi, zcyd, onlar iin de nim iin de. ama 81 yasindaki Baba itigim her biraya bira ile karisilik veriyordu, sevmistik birbi rimizi. bir plak kaydi iin bulunuyordum orada, ama o isten sorumlu Arizona profesr benim k ente gelecegimi

grenince lser sikayeti ile St Mary Hastanesi'ne yatmisti, taburcu olacagi gn akir ke yiftim, bizzat aradim onu; iki gn daha tuttular hastanede. 81 yasinda bir adamla iki iip bir seyl erin gereklesmesini beklemekten baska yapacak, sey yoktu: temizliki kadin, yangin, dnyanin sonu. byk edi trle tartistim, arka odaya gidip Baba ile televizyonda mini etekli kadinlarin dans ettikleri bir program seyrettim. Benimki

kalkmisti. Baba'yi bilmiyorum.

ama bir gece kendimi kentin br tarafinda buldum, uzun boylu, gr sakalli, yapili bi r tiple. Archer, ya da Archnip, ya da yle bir seydi adi. itik ve itik ve itik ve paket paket sigara tkettik -Chesterfield, her konuda iskembeden atip duruyorduk, sonra gr sakalli, yapili adamin basi masanin stn e yigildi ve ben karisinin bacaklarini ellemeye basladim, msade etti. msade etti. incecik beyaz kil lar vardi bacaklarinda -bir dakika! karisi 25 yaslarindaydi!- yani elektrik isiginin altinda beyaz gibi grnyorlardi o uzun bacaklarda, ve bana, aslinda seni arzulamiyorum ama bir seyler hazir edebilirsen bana sahip olabilirsin, deyip duruyordu, bu da ogunun sylediginden fazlaydi, ve bacaklarini elleyip bir se yler hazir etmeye alisiyordum ama Chesterfild'ler ve iki beni bitirdigi iin ona benimle Los Angeles'a gelebilecegini, alisip bana bakabilecegini sylemekten baska bir sey gelmedi elimden, ilgilenmedi, her ne dense, kocasi ile Hukuk, Tarih, Seks, Siir, Roman ve Tip stne yaptigim btn o konusmalar bosa gitmisti. .. kocasini bir bara gtrp st ste sek sko bile iirtmistim. kadinin bana btn syledigi Los Angele isteyebilecegiydi, sonunda herseyi unutmasini syledim, o barda kalmamakla hata et mistim, kizin teki duvardan ikip barin stnde dans etmisti; kirmizi saten klotunu yzme sallayip durmustu, komnist komplosu muhtemelen, baska ne olabilir? ertesi gn daha kisa boylu ve daha seyrek sakalli bir tip arabasi ile beni geri g etirdi, bir Chesterfield ikram etti. ne is yaparsin, birader, diye sordum ona, yznde bir karis sakal var, n e is yaparsin? resim, dedi. dag evine vardigimizda biralari atim ve resim konusunda aydinlattim ocugu, ben de resim yaparim, bir resmin iyi olup olmadigini anlamak iin kullandigim gizli forml anlattim ona. resiml e yazmak arasindaki farki da; resmin yazidan farkli olarak sizin iin neler yaptigini, o fazla konusma di, birka bira ilikten sonra gitmeye karar verdi. beni getirdigin iin ok tesekkr ederim, dedim. bir sey degil, dedi. byk editr arayip beni kahvaltiya davet ettiginde ona bir kez daha hayir demek zoru nda kaldim, ama beni eve getiren adamdan da bahsettim. iyi biri, dedim, iyi ocuk. adi ne dedin? tekrarladim adini. ha, o mu, Arizona niversitesi'nde resim dersi veriyor, profesr.

hay allah.

kk radyoda senfoni programlari yoktu, br mzikleri dinledim, biralari dikip br mzi inledim, ilginlik: San Francisco'ya gelirsen iek tak saina, hey hey, bugn yasa; falan filan, v frekanslardan birinde bir tr yarisma ya da ona benzer lanet bir sey vardi -dogum tarihinizi syle menizi istiyorlardi. Agustos, dedim. Kasim da dogmus olsaydiniz, kazanacaktiniz, dedi kadin sunucu ba na, zgnm, efendim, kaybettiniz, yok ya? dedim, yok ya? sunucu kapatti, nce dogdugunuz ayin a ldiklari paraya

uymasi gerekiyordu, ondan sonra dogum gnnz deniyordunuz, 7'si, 19'u filan, ikisini d e tutturmussa-niz YOL VE MOTEL MASRAFLARI DAHIL LOS ANGELES'A BEDAVA SEYAHAT kazaniyordunuz, sahtekar orospu ocuklari, dedim kendi kendime, islerine geldigi g ibi uyduruyorlar, buzdolabina gittim, hava sicakligi 47 derece, dedi sunucu.

kentte son gnmd, temizliki kadin gelmemisti, bavulumu yapmaya basladim, byk editr o tarifesini anlatmisti bana. btn yapacagim blok kuzeye yryp bati istikametine giden bse binmek ve Elm duraginda inmekti. otobs duragina erken varirsan orada bekleme, alisveris merkezine girip bekle, bi r kola i.

neyse, antami alip 47 derece sicaklikta otobs duragina yrdm, lanet otobs grnrde y ir kfr salladim, hizli hizli bati istikametinde yrmeye basladim. Niagara selalesi gibi akiyordu ter stmden, bavulumu bir elden tekine geirdim, kaldigim yerden gara bir taksi tutabilird im ama byk editr bana bazi kitaplar vermek istiyordu, LM ELINDEKI HA. kitaplari bavula koymam gerekiyordu, kimsenin arabasi yoktu, editrn evine varip bir bira amamla haslane den yeni taburcu olmus profesrn arabasi ile gelmesi bir oldu, kentten ayrilacagimd an emin olmak istiyordu anlasilan, ieri girdi. biraz nce dag evine ugradim, dedi. buk'u kil payi ile kairmissin, dedi editr, buk her zaman kendine bir kafes insa e der. kampusun kafeteryasinda yemek yemez, otobs gecikirse alisveris merkezinde beklemesini syled im, ne yapti, biliyor musun? bu sicakta bavulu ile buraya kadar yrd.

lanet olsun, anlamiyor musun? dedim editre, alisveris merkezlerini sevmiyorum! a lisveris merkezlerinde olmaktan hoslanmam! orada oturup mermer fiskiyeyi seyredersin, bir karinca geer, ya da bir tr bcek can ekismektedir nnde, bir kanadi hareketli digeri hareketsiz, yabancisindir. iki- ki si sana buz gibi bakar, sonra garson gelir nihayet, kirli klotunu bile koklatmaz sana, ama kazulet karinin tekidir ve bunun farkinda bile degildir, istemeye istemeye siparisini alir. bir kola, sicak ve bklms bir kagit bardakta getirir kolayi, canin kola filan ekmiyordur aslinda, iersin, bcek hl can ekismektedir otobs hl gelmemistir, mermer fiskiye toz kaplidir, hersey yapaydir, anliyor musun? tezgah a gidip bir paket sigara almak istesen biri gelene kadar bes dakika geer, oradan iktiginda dokuz kez tecavze ugramis gibi hissedersin kendini. alisveris merkezleri o kadar da kt degildir, buk, dedi editr. tabii, dedim, "savas o kadar da kt bir sey degildir," diyen birini de taniyorum,

ama tanri askina, evhamlarim ve nyargilarim var ve onlardan yola ikmak zorundayim, nk kerteriz alabilec egim baska bir sey yok. alisveris merkezlerinden hoslanmam, kampus kafeteryalarindan hoslan mam, midilli atlarindan hoslanmam, Disneyland'den, motosikletli polislerden ve yogurttan hoslanmam, Beat les ve Charley Chap-lin'den hoslanmam, Bobby Kennedy'nin alnina dsen manik-depresif sa tutamindan da hoslanmiyorum tanrim, tanrim, profesre dndm -bu adam on yildan beri kitaplarimi basiyor, binlerce sirimi basti ve KIM OLDUGUMU BILE BILMIYOR! profesr gld, ki bir seydi. tren iki saat gecikmeliydi, profesr bizi tepedeki evine konuk etti. byk cam pencer eden lanet kent

grnyordu, ayni filimlerdeki gibi. ama intikamimi aldim byk editrden, profesrn karis anoya oturup biraz Verdi zirladi, byk editr aci ekiyordu nihayet. KENDI 84

ALISVERIS MERKEZIMDE KISTIRMISTIM ONU. profesrn karisini alkislayip bir tane daha alip sylemesi iin pohpohladim. o kadar da kt degildi aslinda, yeterince glyd ama kendini iyordu -varyasyon tonalitesi olmaksizin kesintisiz g. bir tane daha almaya ikna etmeye alis tim, ama benden baska israr eden olmadigi iin bir hanimefendiye yakisir sekilde ekildi.

yagmur altinda beni gara gtrdklerinde ceplerim kk siselerle doluydu -seftali konyagi filan, bavulumu teslim ettim ve onlari orada biraktim, bir kamyonun stne oturup seftali k onyagini yudumladim. insanin stne dser dsmez kuruyan sicak bir yagmurdu; ter gibi. oturup Los Angeles tre nini bekledim, dnyadaki tek kent. demek istedigim, btn diger kentlerden daha bok bir kentti ve bu onu matrak kiliyordu, benim kentimdi. benim seftali konyagim, seviyordum neredeyse, ve tren gara girdi, kalkip vagonumu arayarak yrmeye basladim, vagon numaram 'du. yoktu daha sonra 'un 42 oldugu anlasildi. Kizilderililer, Meksikalilar, kaiklar ve kagitilarla birlikte tre ne bindim, kii cennetin dibini agristiran mavi elbiseli bir kiz vardi, kafayi yemisti, kk bir bebegi vardi, onunla ocuguymus gibi konusuyordu, ona sahip olabilirsin, ihtiyar, yeter ki dene, diye geirdim iimden, a ma onu mutsuz etmekle kalacaksin, cani cehenneme, dikizlemekle yetin daha iyi. yana dnp ayisigi ile aydi nlanmis tren penceresinde o nefis bacaklari seyrettim. Los Angeles bana dogru geliyordu. Meks ikalilar ve Kizilderililer horluyorlardi. ayisigi ile aydinlanmis o bacaklara baktim ve kizin bebekle konus masini dinledim, byk editr benden ne yapmami beklerdi acaba? Hem olsa ne yapardi? Dos Pas-sos? Tom Wol fe? Creeley? Ezra? ayisiginin aydinlattigi bacaklar anlamini yitirmeye basladi, br yanima dnp mor daglara baktim, orada da bir yarik vardi belki, ve Los Angeles geliyordu, yarik dolu. ve sairin dag evinde Bukowski yoktu artik ve onu grebiliyordum, zenci temizlikiyi, egiliyor, kaldiriyor, egiliyo r, terliyor, radyoyu dinliyordu -San Francisco'ya gelirsen iek takmayi unutma saina- ve o zenci temizliki nin aski kabarmisti ve kimse yoktu ortalikta, ve elimi cebime sokup kk siselerden birini dah a atim, birsey birsey, ve emzik emer gibi emdim sisemi ve Los Angeles geldi, cani cehenneme. APTAL ISALAR

adam ham lastigi makineye yklyor, makine lastigi istenilen llerde kesip biiyordu; iyor, kesiyor ve siiyordu: bisiklet pedallari, dus boneleri, sicak su siseleri dikkatli olma k zorundaydin lastigi makineye yklerken, kolunu kaptirman isten bile degildi, son yilda iki isinin basina

gelmisti: Durbin ve Peterson. Durbin'in maasini kes-memislerdi -gmleginin bir kolu sarkmis iskemlede otururdu btn gn. Peterson'a ise bir sprge ile bir faras vermislerdi; tuvaletleri temizliyor, p bosalti yor, tuvalet kagitlarini asiyordu. Herkes Peier-son'un btn bu isleri tek kolla ne kadar iyi yaptigini konus uyordu. sekiz saatlik vardiya bitmek zereydi. Dan Skorski lastigi makineye ykleyenlerden biriydi, aksamdan kalmaydi, ok zor gemisti sekiz saat. dakikalar saat, saniyeler dakika gibi. ve bas ini kaldirip baktiginda kubbeli dairede 5 kisi seni gzlyordu, ne zaman baksan seni izleyen on GZ. Dan zaman kartini basmak zereydi ki puroyu andiran ince uzun bir adam girdi ieri, yrrken ayaklari yere degmiyordu bile puronun, adi Bay Blackstone'du. "Hangi cehenneme gittigini saniyorsun?" "disari, ikiyorum buradan." 86

"MESAI," dedi Bay Blackstone. "ne?" "'MESAI' dedim, etrafina bir bak. bu mali yukari tasimak zorundayiz." Dan etrafina bakindi, makineye yklenmemis tonlarca lastik, ve mesainin en kt tarafi ne zaman biteceginin belli olmayisiydi, iki saatten bes saate kadar srebilirdi, bilemezdin , ondan sonra eve dn, yataga gir ve ertesi gn makineye yine lastik yklemek zere yataktan kalk. retimin, si parislerin, makinelerin sonu gelmiyordu, bina srekli patlama halindeydi, bosalarak, lastik ku sarak, yiginla lastik lastik lastik ve kubbeli dairedeki 5 kisi durmadan zenginlesiyordu. "ISININ BASINA!" dedi puro. "hayir, yapamam." dedi Dan. "gcm kalmadi." "nasil tasiyacagiz bu mali?" diye sordu puro. "yarin lastik fabrikasindan yeni m al gelecek, yer amak

zorundayiz." "bir bina daha kiralayin, daha fazla isi alistirin, ayni insanlari lmne alistiriyorsu uz, beyinlerine zarar veriyorsunuz, nerede olduklarinin farkinda bile degiller artik, BAK sunlara! su zavallilara bir bak." ve dogruydu, insanliktan ikmislardi, gzleri sulanmisti, donuk ve deli bakiyorlardi , her seye glp srekli birbirleri ile alay ediyorlardi, ruhlari damgalanmisti. katledilmislerdi. "iyi adamlar bunlar," dedi puro. "elbette, maaslarinin yarisi vergiye, diger yansi da yeni arabalara, renkli tele vizyonlara, aptal karilarina ve drt bes farkli sigorta poliesine gidiyor." "ya herkes gibi mesaiye kalirsin ya da isinden olursun, Skorski." "isimden oldum yleyse, Blackstone." "sana hibir sey dememek gemiyor degil aklimdan." "Sendika." "ekini postalariz." "tamam, gecikmesin." o binadan iktiginda her kovuldugunda ya da isi biraktiginda hissettigi o harikul ade mutlulugu hissetti, onlari orada birakmak -"burada bir aileyiz, Skorski. istikbalini garanti altina aldin!" is ne kadar boktan olursa olsun, isiler bunu mutlaka sylerlerdi ona. Skorski iki dkkanina ugradi, bir sise Grandad kapip eve gitti, hibir sey yapmadan s iseyi iti, yataga girdi ve yillardan beri uyumadigi kadar huzurlu uyudu, alar saat sabahin alti buug unda onu yapay ve

acimasiz insanliga uyandirmayacakti. gleye kadar uyudu, kalkti, iki alka seltzer aldi ve posta kutusuna bakti, bir mektup. Sevgili Bay Skorski: yklerinizi ve siirlerinizi uzun sreden beri hayranlikla takip ediyoruz, New York ni versitesi'ndeki resim serginizden de hayli etkilendik. Burada, World Way Yayincilik'ta bir editre ihtiyacimiz var. Adimizi duymus oldugunuzdan eminim. Yayimlarimiz Avrupa, Afrika, Avustralya, ve evet, Uz akdogu'ya bile dagitiliyor. Birka yil nce, yillari arasinda SAKAT KUS adinda bir derginin editrlgn yaptiginizi grendik ve dergi iin yaptiginiz seimleri ok begendik. Tam aradigimiz gib i bir editr oldugunuzu dsnyor, anlasabilecegimizi umuyoruz. Baslangi iin haftada dolar verebi liyoruz, bize katilmayi kabul ederseniz onur duyacagiz. Ilgileniyorsaniz bizi demeli olarak ara yin, size uak biletinizi ve yol masrafinizi havale ederiz. en iten dileklerimle D.R Singo, bas editr World Way Yayincilik. Dan bir bira iti, tencereye iki yumurta koyup altini yakti ve Sig-no'yu aradi. S igno'nun sesi metal bir borunun iinden geliyordu sanki, ama dnyanin en byk yazarlarindan birkaini yayimlamist i Signo. ve hayli samimi konusuyordu, mektubundaki gibi resmi degildi. "gerekten istiyor musunuz beni?" diye sordu Dan. "elbette," dedi Signo, "bunu mektubumda belirttim." "pekala, havaleyi ikarin, geliyorum." "para yolda," dedi Signo, "sizi sabirsizlikla bekliyoruz." kapatti. Dan kapatti, sonra yumurtalarin altini sndrp yataga girdi ve iki saat dah a uyudu New York uagina bindiginde huzursuzdu, ilk kez uuyor oldugu iin belki, belki de Si gno'nun sesindeki metal tini yznden, bilmiyor

du nedenini, lastikten metale, ok mesguld belki de Signo. bazi adamlar srekli ok mes guld. Skorski uaga binmeden nce epey imisti, yaninda da biraz Grandad vardi, ama uusun yarisinda v iskiyi bitirdi ve hostesten iki istemeye basladi, hostesin ona ne verdiginin bile farkinda degil di -morumsu, tatli bir ikiydi, viskinin stne hi de iyi gitmiyordu, ok gemeden btn yolcularla konusuyor, on eski

sampiyon Rocky Garziano oldugunu sylyordu, nce glmslerdi, ama israrciligi karsisinda susmuslardi: "Evet, Rock'yim ben. Rocky, kimse duramadi karsimda! nasil ayaga kaldirirdim se yirciyi!" sonra midesi bulandi, zor atti kendini helaya, kusmugunu ayakkabilarina ve orapl arina bulastirdi, ayakkabilarini ve oraplarini ikardi, oraplarini yikadi ve yalinayak ikti disari, orap larini kurumalari iin

bir yere birakti, ayakkabilarini baska bir yere, sonra da unuttu onlari nereye b iraktigini. koridorda yrmeye basladi, yalinayak. "Bay Skorski," dedi hostes onu grnce, "yerinize oturun ltfen." "Graziano. Rocky, ayakkabilarimi ve oraplarimi kim aldi, onu syleyin siz bana. yak alarsam ikiye ayiracagim onu." koridora kustu, yasli bir kadin yilan gibi tisladi ona. "Bay Skorski," dedi hostes, "yerinize oturmaniz gerekiyor." Dan hostesi bileginden kavradi. "hoslandim senden, hemen burada tecavz edecegim sana! gkyznde tecavz! BAYILACAKSIN! eski boksr, Rock Graziano Illinois zerinde hostese tecavz etti! buraya gel!"

Dan hostesi belinden kavradi, korkun bos ve aptal bir yz vardi kadinin; gen, bencil ve irkin, bir tarla faresinin zekasina sahipti ve memeleri dmdzd, glyd ama. kollarindan siyrilip p t kabinine dogru kostu. Dan biraz daha kustu, sonra yerine oturdu. yardimci pilot geldi, devasa kalalari, iri bir enesi, katli bir evi, kaik bir karis i ve drt ocugu vardi. "Hey, arkadasim," dedi yardimci pilot. "ne var, moruk?" "aklini basina topla, kargasa ikardigini duydum." "kargasa mi? o da ne? ibne misin yoksa?" "aklini basina topla diyorum sana!" "git lan! biletim var benim!" devasa kalalar emniyet kemerini tuttugu gibi bir mongo agacini hortumu ile kknden sken bir filin rahatligi ve g gsterisi ile bagladi. "YERINDEN KALKMA!" "Rock Graziano'yum ben!" dedi yardimci pilota, yardimci pilot kabinine dnmst bile. hostes gelip de Skorski'yi koltugunda ve emniyet kemeri bagli grnce kikirdadi. "YIRMI SANTIM gsteririm sana!" diye bagirdi Dan hostese. yasli kadin yilan gibi tisladi yine.

havaalanindan yalinayak ikti, Village'a bir taksi tuttu, bir oda bulmasi zor olm adi, ksedeki bari da

abucak buldu, sabahin ilk saatleri-na kadar o barda iti, hi kimse iplak ayaklan ile ilgili tek soru sormadi ona. kimse onu farkedip tek kelime etmedi. New York'da oldugu kesindi. ertesi sabah yeni ayakkabi ve orap almak iin dkkana yalinayak girdiginde bile kimse bir sey sylemedi, yzyillar geriye giden, anlamin ve/veya duygularin tesinde karmasik bir ke ntti New York. iki gn sonra Signo'yu aradi. "yolculugunuz iyi geti mi, Bay Skorski?" "evet, tesekkr ederim." "gle yemegimi Griffo'da yiyecegim, hemen ksededir, yarim saat sonra orada bulusali m mi?" "nerede bu Griffo? yani adresi ne?" "taksi sofrne Griffo de, kafi." kapatti. Signo kapatti. taksi sofrne Griffo dedi ve ok gemeden oradaydi, ieri girdi, kapinin nnde durdu. 45 i vardi ieride, hangisi Signo'ydu? "Skorski?" diye bir ses duydu. masalardan birinde oturuyordu. Signo. yaninda biri daha. kokteyl iiyorlardi, masa ya oturdugunda garson onun da nne bir kokteyl koydu. isler yoluna giriyordu galiba. "ben oldugumu nasil anladin?" diye sordu Signo'ya. "ben anlarim," dedi Signo. insanin yzne hi bakmiyordu Signo, ieriye her an bir kus veya

Ubangi'den zehirli bir ok girecekmis beklentisi ile insanin kafasinin stnden baki nip duruyordu. "bu Garip," dedi Signo. "evet, olduka," dedi Dan. "hayir, bu Bay Garip demek istiyorum, kidemli editrlerimizden biri." "merhaba," dedi Garip, "yklerinizi ve siirlerinizi hep hayranlik duyarak okudum." Garip ise br trlyd: her an bir sey ikabilecekmis gibi yere bakip duruyordu -yag sizin isi veya bir vahsi kedi veya hamambcekleri-nin istilasi, kimse bir sey sylemedi. Dan kokteylini bitirip onlari bekledi, ok yavas iiyorlardi, nemi yokmus gibi. birer kokteyl daha itiler, broya gittiler

masasini gsterdiler ona. masalar birbirlerinden buzlu camdan blmelerle ayrilmisla rdi, camin tesini gremiyordunuz, masanin arkasinda beyaz camdan bir kapi vardi, kapali, dgmeye basti ginda masanin nne buzlu camdan blmen iniyordu, orada sekreterlerden birini dz-sen kimsenin ruhu du ymazdi, sekreterlerden biri glmsemisti ona. tanrim, ne vcut! dipdiri ve dzlmek iin haykiran o vcut, sonra da glmseme ortaag iskencesi.

masanin stndeki srgl cetvelle oynadi, on iki puntoluk matbaa harflerini lmekte kull liyordu, cetvel hakkinda hibir sey bilmiyordu Dan. orada oturup cetvelle oynamaya devam et ti. kirk bes dakika geti, susamisti, masasinin arkasindaki kapidan ikip camlarla evrili diger masalarin yanindan geti, her camdan blmenin arkasinda bir adam vardi, kimi telefondaydi, kimi nndeki kagittan ka ristiriyordu, ne yaptiklarini biliyorlarmis gibi grnyorlardi. Griffo'yu buldu, bara oturup iki kokte yl iti. sonra masasina dnd, oturup cetveli ile oynadi yine. yarim saat geti, sonra kalkip Griffo'ya gitti yine. iki. tekrar cetvele, tekrar Griffo'ya. ka kez Griffo'ya gittigini bilmiyordu artik, ama gnn ile rleyen saatlerinde masalarin yanindan geerken adamlar dgmelerine basip camdan blmelerini indirmeye bas lamislardi, o yrdke blmeler iniyordu, flip, flip, flip, sadece bir editr blmesini indirmemisti. Da urup ona bakti -lmekte olan devasa bir adamdi, gerdani kat kat, yz sis, bir ocugun plaj topu gibi y usyuvarlak, adam Dan'e bakmadi, tavana bakiyordu ve ok fkeliydi -yz n ce kirmiziydi, sonra beyaz. Dan masasina gitti, dgmeye basti ve kendini hapsetti, kapisi alindi, kapiyi ati. Signo. Signo Dan'in basinin stnden bakti. "sana ihtiyacimiz olmadigina karar verdik." "dns masrafimi kim karsilayacak." "ne kadar tutar?" " dolar isimi grr." Signo dolarlik bir ek yazdi, masanin stne koydu ve disari ikti

Skorski, Los Angeles yerine San Diego'ya gitmeye karar verdi, oktandir Caliente hipodromunda oynamamisti, hem denemek istedigi yeni bir sistemi vardi, agirlik-mesafe-hiz ili skileri stne kuruluydu sistem, uakta hayli ayikti bu kez. bir gece San Diego'da kaldi, sonra Tijuana'ya bir taksi tuttu, sinirda taksi degistirdi, Meksikali taksi sofr kasabanin merkezinde iyi bir otele gtrd onu. i nde paavralarinin bulundugu antayi odadaki dolaba sokup kasabayi kesfe ikti, alti sular iydi, pembe gnes kasabanin yoksullugunu ve fkesini dindiren bir merhem gibiydi, zavallilar, Amerik a'ya bu kadar yakin

olmak, dilini konusup yolsuzlugunu bilmek, ama kpekbahginin karnina dolanmis bir sazan gibi zenginligin ancak kck bir parasini koparabilmek.

bir bara girip tekila syledi, mzik dolabinda Meksika mzigi aliyordu, ikilerini yudum lamakla mesgul drt-bes Meksikali vardi sadece, kadin yoktu, kadin sorun degildi Tijuana'da, zate n o anda son istedigi seydi herhalde yarik, kadin ayakbagi oluyordu insana, bir kadin bir erkegi farkli biimde ldrebilirdi, sistemini basari ile uygulayip bin dolari kaptiktan sonra Los A ngeles ile San Diego arasindaki sahilde kk bir ev satin alacakti kendine, sonra elektrikli bir daktilo a lacakti, firalarini ikaracakti, Fransiz sarabi iecek, her gece okyanus kiyisinda yryse ikacakti, iyi yasa akla kt yasamak arasindaki fark biraz talihti ve Dan talihinin biraz ailmasi gerektigini dsnyordu; defterlere, muhasebe defterlerine gre alacakliydi

barmene gnlerden ne oldugunu sordu, barmen, "persembe," dedi. iki gn daha vardi yle yse, allar cumartesi gnnden nce kosmuyorlardi. Aleseo, Amerikali turistlerin bes gnlk cehennemde n sonra iki gnlk cennet yasayabilmek iin siniri gemelerini beklemek zorun daydi. Tijuana ilati onlar iin. parayi gster yeter ki. ama Amerikalilar bilmiyorla rdi Meksikalilarin onlardan ne kadar nefret ettiklerini; ceplerindeki dolarlarla Tijuana'yi satin a lmis gibi dolasiyorlar, grdkleri her kadina fahise, her polise izgi roman karakteri muamelesi yapiyorlardi, ama Amerikalilar Meksikalilardan ok az savas kazanabildiklerini unutuyorlardi. Amerikalilar ya da Teksaslilar ya da bilmem ne olarak. Amerikalilar iin kitaptan tarih olmaktan teye gitmiyordu; ama Me ksikalilar iin yle degildi, gerekti, bir persembe aksami bir Meksika barinda bir Amerikali olmak hi d e kolay degildi, boga greslerinin bile iine etmisti Amerikalilar; herseyin iine ediyorlardi. Bir tekila daha syledi. "gzel bir kiz ister misin, senyor?" diye sordu barmen. "sagol dostum," diye cevap verdi, "ama ben bir yazarim, spesifik olarak .mdan z iyade genel olarak insanlikla ilgiliyim." byle kendini begenmis bir laf ettigi iin kendini kt hissetti, barmen de uzaklasti. ama huzurluydu ierisi, iti ve Meksika mzigini dinledi, bir sre iin Amerikan topragin dan uzak olmak iyi bir duyguydu, orada oturup baska bir kltrn arka kapisindan girmek, nasil bir szck t o yle? kltr, neyse, iyiydi orada olmak. saat boyunca iti, kimse ona bulasmadi, o kimseye bulasmadi, ve sarhos oldu. sonra odasina ikti, perdeyi ekti ve uzanip Meksika ayini seyretti, iinden, biraz huzur nihayet, diye g eirdi ve uyudu

ertesi sabah jambonlu yumurta yiyebilecegi bir kafe buldu, jambon sert, yumurta lar fazla pismis, kahve ise ktyd, sikayeti degildi ama. bostu ierisi, garson kadin sisman ve bir hamambcegi k dar aptaldi -hayatinda dis agrisi ekmemis, kabizlik ekmemis, lm hi dsnmemis, hayati ise ok az. hve daha iip o tatli Meksika sigaralarindan bir tane iti. farkli yaniyordu Meksika sig arasi -canliymis gibi sicak. henz gle saatleriydi, bara gitmek iin ok erkendi, ama atlar cumartesinden nce kosmuy orlardi ve daktilosu yoktu, kalemle yazami- yordu, daktilonun makineli tfegi andiran sesini seviyordu, yaziya katkisi vardi. ayni bara gitti Skorski. Meksika mzigi aliyordu yine. ayni adam oradaydi, bar men tekila ile geldi,

dnden daha nazikti sanki, ora da oturan kisinin anlatacak bir hikayeleri vardi belki, zenci-yandas-liginin entelektel bir yutturmacaya dnsmesinden ok nce Central Bulvari'ndaki zenci barlarinda oturdugu gnler geldi aklina, onlarla konusup ayni beyaz adam gibi dsndklerini grendiginde hayal kirikligi na ugrayisi -paradan baska bir sey dsnmyorlardi onlar da. ve sarhos olup masalarinin stne sizmist i, ama onu ldrmelerini ok istemisken, lm gidilebilecek tek yolken ldrmemislerdi onu. simdi de buradaydi. Meksika.

abuk sarhos oldu, mzik dolabini srekli besleyip Meksika mzigi aldi, ogunu anlamiyord . insani uyutan Romantik-melodik bir seyler vardi iinde. sikilmaya basladi, kadin istedi, kadin gelip yanina oturdu, umdugundan biraz da ha yasliydi, agzinin tam ortasinda altin bir disi vardi, en ufak bir istek duymadi onu dzmek iin. eline bes dolar tutusturup usturuplu bir sekilde -ona gre en azindan- gitmesini syledi, kadin gitti. tekilaya devam etti. bardaki bes kisi ve barmen oturmus onu seyrediyorlardi, ru hlarina ulasmaliydi! ruhlari vardi mutlaka, nasil byle hareketsiz oturabiliyorlardi? kozanin ii gibi. ya da o t embel drt gnesinde pencerenin kenarinda dolanan sinekler gibi. Skorski kalkip mzik dolabina bir tomar bozuk para atti. sonra yerinden kalkip dans etmeye basladi. Meksikalilar glsp bagirdilar, cesaretle ndiriciydi, biraz hayat nihayet! Dan mzik dolabini beslemeye ve dans etmeye devam etti. bir sre sonra glsmeyi ve bag irmayi birakmislar sessizce seyrediyorlardi yine, tekila stne tekila sylyordu, bes sessiz a dama iki ismarladi, gnes batarken barmene iki ismarladi, gece islak ve kirli bir kedi gibi Ti-juana'ni n ruhuna sokulurken dans etti. hi durmadan, ilgin gibi elbette, ama mkemmeldi, kurtulus, nihayet. Centr al Bulvar'i yasiyordu bir kez daha. yilinda bir kez daha. mkemmeldi, firsatilar gelip her-seyi bok etmeden ok nce oradaydi o. iskemle ve barmenin temizlik bezi ile boga gresi bile yapti Dan Skorski parkta uyandi, plazada, bir bankin zerinde, ilk farket-tigi sey gnes oldu. gzeldi gnes, sonra basindaki gzlg fark etti. bir kulagindan sarkiyordu, camlarindan biri ereveden firlamis havada sallaniyordu, dokunmasi ile yere dsp paralanmasi bir oldu. b tn gece sallandiktan sonra betona dsp paralanmisti. Dan gzlgn arta kalanini gmleginin n cebine soktu, sonra BOSUNA olacagini bildigi har ekete gelmisti sira ama mecburdu, bilmek zorundaydi arka cebini yokladi. gitmisti czdani, btn parasi o czdanin iindeydi. bir gvercin geti ayaginin yanindan aylak aylak, boyunlarinin isleyisinden nefret etmisti hep. aptalcaydi. aptal kanlar ve aptal patronlar ve aptal baskanlar ve aptal Isalar gibi. ve onlara asla anlatamayacagi aptal bir hikaye vardi, su MOR ISIKLI mahallede o tururken sarhos

oldugu gece. iekli bir bahenin ortasindaki cam bir kulbenin iine gerek boyutlarda bir Isa koymuslardi, hznl, keyifsiz, ayaklarina bakarak duruyordu o kulbenin iinde MOR BIR ISIK DKLYORDU STNDEN. uyuz olmustu Dan. bir gece kafayi iyice ektikten sonra o baheye gitmisti, yasli k adinlar bahede oturmus Isa'yi seyrediyorlardi. Ise koyulmustu Skorski, Isa'yi o plastik kafeste n ikaracakti, zordu ama.

sonra bir adam gelmisti kosarak. "hey! n'apiyorsun?" "bu orospu ocugunu kafesten ikarmaya alisiyorum! sakincasi var mi?" "polis agirdik" "polis mi?" Skorski, Isa'yi yere birakip kamisti. hiligin Meksika plazasinin sonuna kadar. bir oglan ocugu dizine vuruyordu, beyazlar giymis bir oglan ocugu, gzleri harikula de, mrnde bu kadar gzel gz grmemisti. "kizkardesimi .ikmek ister misin, senyor?" diye sordu ocuk. "12 yasinda." "hayir, bugn degil."

gerekten zgn uzaklasmisti ocuk, basi nne sarkik. basaramaT misti. Dan hznlendi oc

sonra kalkip plazadan ikti ve yrmeye basladi, ama Kuzeye, zgrlk lkesine dogru degil eye. Meksika'nin iine. amurlu tarlalardan geerken kk ocuklar onu tasladi. ama nemi yoktu, bu sefer ayaginda ayakkabilari vardi hi olmazsa. 95 onlarin verecekleriydi istedigi sey. istedigi sey onlardaydi. geri zekalilarin ellerindeydi hersey. Meksiko City yolunu yarilamis olarak kk bir kasabadan geerken mor bir Isa'dan farki yokmus dediklerine gre, LACIVERTMIS en azindan, ki yakindir. kimse onu bir daha grmedi. New York'da kokteyleri o kadar hizli imekle iyi etmemisti belki. ya da etmisti. 96

TECAVZ! TECAVZ!

Bazi testler yaptirmak iin doktora gitmistim. kez kan alinmasi gerekiyordu. Ikinc isi birincisinden on dakika, ncs ikincisinden on bes dakika sonra. Ikinci kan alinmis, aradaki on bes daki kayi doldurmak iin sokaga ikmis yryordum. Yrrken karsi kaldirimdaki otobs duraginda otura adin dikkatimi ekti. Milyonlarca kadinin iinden biri ikar ve iinizde uykuya yatmis ne var sa canlandirir. Yapilarinda bir uyum vardir, giydikleri elbisedir bazen sizi eken, ya da kendiler ine zg bir hava. Parlak san bir elbise vardi stnde, bacak bacak stne atmisti. Ayak bilekleri ince ama bacakl ari dolgun, kalali bir kadindi. Yznde sizi oyun oynamaya davet eden bir sey vardi. Gizlice size glyormu s gibi. Trafik lambasina yryp karsiya getim. Otobs duragina dogru yrdm. Kendime hakim olamiyordum. Yanina vardigimda kalkti ve yrmeye basladi. Kalalari aklimi basimdan a lmisti. Topuk seslerini dinleyerek ardindan yrrken onu gzlerimle yiyordum. Neyin var? diye geirdim iimden. Kendine hakim olamiyorsun. Umurumda bile degil, dedi iimde bir ses. Postanenin nne gelince ieri girdi. Ben de pesinden. Drt-bes kisilik bir sira vardi. Ilik ve hos bir aksamstyd. Insanlar dste gibiy di. Ben kesinlikle dsleydim. Ondan bes santim uzaktayim, diye geirdim iimden, ona dokunabilirim. Yedi dolar seksen bes sentlik para havalesi yaptirdi. Sesini dinledim. Sesi bil e zel bir sehvet makinesinden gelir gibiydi. Disari ikti. Hi isime yaramayacak bir dzine posta karti alip telasla disari firladim. Otobs duragindaydi ve otobs duraga yanasmak zereydi. Son anda otobse atlay ip yanindaki bos koltuga oturdum. Uzun sre yol aldik. Onu takip ettigimin farkindaydi mutlaka, ama rahatsiz olmus grnmyordu. Alti-yedi kilometre yol aldik. Aniden ayaga firlayip dgmeye basti. Ayak ularinda ykseldiginde daracik elbisesi yukari ikti. Tanrim, dayanilir gibi degildi! O n kapidan indi, ben arka. Ilk kseden dnd, ben de pesinden. Bir kez olsun arkasina bakmamisti. Blok apartmanlardan olusmus bir semtti. Izledike daha ekici buluyordum onu. Byle ka dinlarin sokakta yrmeleri yasaklanmali. Sonra "Hudson Arms" adinda bir binaya girdi. O asansr beklerk en ben disarda durdum. Asansre girdigini grdm, asansrn kapisi kapanir kapanmaz binaya girdim . Asansr

kapisinin nnde durup bekledim, kapinin aildigini ve asansrden iktigini duydum. Asansr gri dgmesine bastim, saymaya basladim. Bir, iki, , drt, bes, alti Asansr geldiginde on sekize kadar saymistim.

Asansre girip en st dgmeye bastim, drdnc kat. Saymaya basladim. Drdnc kata geldig yirmi drde kadar saymistim. nc katta bir yerlerde olmaliydi. nc kat dgmesine bast

saniye. Sonra asansrden iktim. Bir sr daire vardi. Ilk dairede bulacak kadar sansli olmadigima karar verip ikinci dairenin kapisini aldim. Kel kafali bir adam ati kapiyi. stnde fanila vardi, pantolon askisi kullaniyo rdu. "Concord Hayat Sigorta Sirketi'nden geliyorum. Sigortaniz yeterli mi?" "Git," dedi kel ve kapiyi kapatti. Yan kapiyi aldim. Kirk sekiz yaslarinda, yz kirismis, sisman bir kadin ati kapiyi. "Ieri girin ltfen," dedi. Girdim.

"Oglum ve ben aiz," dedi, "kocam iki yil nce sokak ortasinda dsp ld. Durup dururken. Ayda doksan dolarla geinemiyoruz. Oglum a. Ogluma bir yumurta alak kadar para verebilir misiniz?" Szdm kadini. Oglan odanin ortasinda durmus siritiyordu. On iki yaslarinda, irice v e biraz eblehti. Siritip duruyordu. Kadina bir dolar verdim. "Sagolun, Bayim! Sagolun!" Kollarini boynuma dolayip beni pt. Agzinin ii islak ve yumusakti. Dilini agzima so ktu. Kusacak gibi oldum. Dolgun ve tkrkly-d dili. Memeleri ok iri ve yumusakti. Kollarindan kurtuldum. "Kendinizi ok yalniz hissettiginiz olmaz mi? Bir kadina ihtiyaciniz yok mu? Iyi v e temiz bir kadinim ben, gerekten. Benden hastalik filan kapmazsiniz." "Gitmem gerek," dedim, kendimi disari attim. kapi daha denedim, olmadi.

Drdncsnde buldum onu. Kapi hafif aralikti. Ieri girip kapiyi kapattim. Zevkli dsenmi ti ierisi. Hi kimildamadan bana bakti. Ne zaman bagiracak, diye geirdim iimden. Sertlesmistim.

stne yrdm, saindan kavrayip ptm. Karsi koymaya alisti. San elbise stndeydi hl ekilip drt kez tokatladim. Tekrar kollanma aldigimda direnci kirilmisti. Bir sre bi rlikte sendeledik. Elbisesini yakasindan gbegine kadar yirttim, sutyenini paraladim. Inanilmazdi ggsler i, volkanik.

Ggslerini emdim, sonra agzini ptm. Elbisesini kaldirip klotunu ikardi. Ayakta aldim o u. Isimi bitirince kanepeye firlattim. Aik bacaklari ile bana bakiyordu. Doymamistim.

"Banyoya git," dedim, "temizlen." Buzdolabini atim. Bir sise kaliteli sarap buldum. Iki bardak alip sarap koydum. Banyodan iktiginda ikisini eline tutusturdum, kanepeye oturduk.

"Adin ne?" "Vera." "Zevk aldin mi?" "Evet. Birinin bana zorla sahip olmasi hosuma gider. Beni takip ettigini biliyor dum. mitlenmistim. Asansre bindigimde gelmeyince

cesaretini yitirdigini dsndm. Daha nce bir kez tecavze ugradim. Gzel bir kadinin erk k bulmasi kolay olmuyor. Erkekler erisilmez oldugumuzu dsnyorlar." "Bu sekilde giyinip sokaklara iktiginda erkeklere iskence ettiginin farkindasin, degil mi?" "Evet. Bir dahaki sefere kemerini kullanmani istiyorum." "Kemerimi mi?" "Evet. Kiimi, kalalarimi, bacaklarimi kirbalamani istiyorum. Canimi yak, sonra da b ana sahip ol. Bana tecavz edecegini syle." "Tamam. Canini yakacagim. Sana tecavz edecegim." Saindan kavrayip vahsice ptm, dudaklarini ignedim. "Dz beni!" dedi, "Dz beni!" "Dur," dedim, "biraz dinlenmem gerek." Fermuarimi indirip kamisimi eline aldi. "Ne kadar gzel. Mor, kavisli." Agzina aldi. Isi biliyordu. "Aman allahim!" diye inledim. Teslim olmustum. Alti-yedi dakika dayanabildim, sonra iligimi emdi. "Bak," dedim, "bu geceyi burada geirecegim anlasilan. Gcm toparlamam gerek. Ben dus yaparken bana yiyecek bir seyler hazirla." "Olur," dedi. Banyoya girip kapiyi ektim, sicak suyu atim, giysilerimi ikarip astim. Dusumu yaptim, stme bir havlu sarip banyodan iktim. Ayni anda kapi aildi, odaya iki polis daldi.

"Bu orospu ocugu bana tecavz etti!" dedi polislere. "Bir dakika," dedim. "Giyin ahbap," dedi polislerden iri yari olan. "Bir saka mi bu, Vera?" "Hayir, bana tecavz ettin! Beni oral seks yapmaya zorladin!" "Giyin ahbap," dedi iri polis, "bir daha syletme!" Banyoya girip giyinmeye basladim. Disari ikar ikmaz kelepeyi geirdiler. "Irz dsmani!" dedi Vera. Asansre binip asagi indik. Lobiden geerken herkes bana bakti.

Vera dairesinde kalmisti. Polisler kaba kuvvet kullanarak arka koltuga oturttul ar beni. "Deger mi, arkadas?" dedi iri polis, "bir kadin iin hayatini mahvediyorsun, deger mi?" "Tam da tecavz sayilmaz," dedim. "Genellikle yledir." "Evet," dedim. "Haklisin galiba." Beni tutuklayip hcreye tiktilar. Bir kadinin sz yeterliydi. Adalet bu muydu? Sonra dsndm. Bu kadina tecavz etmis miydi , etmemis miydim? Bilemiyordum. Sonra uyumusum. Sabah greyfurt, orba, ekmek ve kahve verdiler. Greyfurt? Klas bir yere dsmstm! Hcremde on bes dakika kadar geirmistim ki kapi aildi. "Sanslisin, Bukowski, kadin davaci olmuyor" "Harika! Harika!" "Adimini dikkatli at." "Tabii, tabii!" Pilimi pirtimi alip disari iktim. Otobse bindim, otobs degistirdim, apartmanin yaki ninda bir yerde indim. Bir sre sonra apartmanin kapisinin nndeydim. Ne yapacagima karar veremiyordu m. Yirmi bes

dakika durdum orada. Gnlerden cumartesiydi. Evde olmaliydi. Ieri girdim, asansre bi ndim, nc kat dgmesine bastim. nc katta asansrden indim ve kapiyi aldim. Evdeydi. Ieri daldim. "Oglun iin bir dolar getirdim," dedim. Aldi.

"Tesekkr ederim! Tesekkr ederim!" Agzini agzima dayadi. Islak bir elektrik sprgesinden farksizdi. Tkrkl dilini agzima s ktu. Emdim. Elbisesini kaldirdim. Iri, kocaman bir g.t. Bol g.t. Sol tarafinda kk bir deligi ol an kocaman beyaz bir don. Boy aynasinin karsisindaydik. seafoodplus.info kavrayip agzimi agzina bastirdim. Dillerim iz iki ingirakli yilan gibi oynastilar. Sertlesmistim. Ebleh oglan odanin ortasinda durmus bize siritiyordu. KT BIR KENT Frank basamaklari indi. Asansrlerden haz etmezdi. ok sey vardi haz etmedigi. Merdivenden asansrlerden ettiginden daha az nefret ediy ordu. Resepsiyon memuru ona seslendi: "Bay Evans! Bir dakikanizi rica edebilir miyim?" Yulaf ezmesini andiriyordu resepsiyon memurunun yz. Zor tuttu Frank kendini ona vu rmamak iin. Resepsiyon memuru lobiye bakindi, sonra iyice Frank'e dogru egildi. "Bay Evans, sizi bir sreden beri izliyoruz." Resepsiyon memuru bir kez daha lobiye bakindi, etrafta kimsenin olmadigindan emi n olduktan sonra ne egildi yine. "Bay Evans, sizi izliyoruz ve aklinizin bir parasini yitirdiginizi saniyoruz." Resepsiyon memuru dogrulup gzlerini Frank'in yzne dikti. "Sinemaya gitmeyi dsnyorum," dedi Frank, "nerebilecegin bir film var mi?" "Konudan sapmayalim, Bay Frank." "Pekala, aklimi yitiriyorum. Baska?" "Size yardim etmek istiyoruz, Bay Evans. Aklinizin parasini bul dgmz kanisindayim. Geri ister misiniz?" "Pekala, aklimin parasini bana geri verin." Resepsiyon memuru masanin altindan selofana sarilmis bir sey ikardi."

"Iste, Bay Evans." "Tesekkr ederim." Frank paketi ceketinin cebine koydu ve disari ikti. Serin bir sonbahar aksamiydi . Yrmeye basladi, batiya. Karsisina gelen ilk ara sokaga sapti. Elini ceketinin cebine sokup selof ana sarili paketi ikardi. Selofani ati. Peynire benziyordu. Tadina bakti. Tadi da peynir tadiydi. Hepsini y edi, sonra ara sokaktan ikip caddede yrmeye basladi yine. Karsisina ikan ilk sinemaya daldi, biletini aldi ve karanliga girdi. Arka sirada ki koltuklardan birine oturdu. Tenhaydi ierisi. Agir idrar kokusu vardi. Ekrandaki kadinlar 20'li yillar in kadinlari gibi giyinmislerdi, salari vazelinli ve dmdz arkaya taranmis. Burunlari fazlasi ile uzun grnyordu, adamlar da gzlerinin altina srme ekmislerdi. Sesli bile degildi film. Ekranin altinda szckler beliriyordu: BLANCHE BYK KENTTE YENIYDI. Salari dz ve jleli bir adam Blanche'a siseden cin iiliyordu. Blanche sarhos oluyor gibiydi. BLANCHE'IN BASI DNER. ADAM ONU ANIDEN PER. Frank etrafina bakti. Heryerde baslar inip kalkiyordu. Adamlar birbirlerinin kler ini emiyorlardi. Durmaksizin. Tek baslarina oturanlar otuzbir ekiyor gibiydiler. Peynir iyi gelmis ti. Resepsiyon memuru daha cmert olsaymis keske. ADAM BLANCHE! SOYMAYA BASLAR. Ve her baktiginda tipin teki ona daha yakin oturmaktadir. Frank tekrar ekrana b aktiginda adam iki koltuk daha yaklasmistir. BLANCHE ALKOLN ETKISI ILE KENDINDEN GEMISKEN ADAM ONUNLA SEVISIR. Bir kez daha bakti. Adam koltuk uzagindaydi. Derin nefes aliyordu. Sonra yaninda ki koltuktaydi. "Oooo," diye inledi, "ooooo, ooo, ah, ah!" BLANCHE ERTESI SABAH UYANDIGINDA TECAVZE UGRADIGINI ANLAR. Kiini hi silmezmis gibi kokuyordu adam. Agzinin kenarindan sal yalar akitarak Frank'e yaslandi. Frank sustalinin dgmesine basti: "Dikkat et," dedi, "biraz daha yaklasirsan canin yanabilir!" "Aman tanrim!" dedi adam. Koltugundan firlayip koridora ikti, hizla en n siraya g idip oturdu. Iki kisi is tutuyordu. Adamlardan biri digerinin borusunu flerken digeri onun kamisini sivazl iyordu. Frank'e musallat

olan adam oturup onlari seyretti. OK GEMEDEN BLANCHE GENELEVE DSER.

Sonra Frank'in isemesi geldi. Kalkip yaziya dogru yrd: ERKEK. Ieri girdi. Igren koku yordu ierisi. grd, kabinin kapisini ati, girdi. Penisini ikarip isemeye basladi. Sonra sesler duydu . "Oooooh tanrim ooooh ooooh tanrim bir yilan bu bir kobra tanrim oooh ooooh!"

Kabinleri ayiran blmede bir delik vardi. Bir gz grd delikte. Kamisini tutup dnd ve a amin gzne isedi. "aaah aaah. Pislik herif!" dedi adam. "insan degil canavarsin sen, orospu ocugu! " Adamin tuvalet kagidindan bir para koparip yzn sildigini duydu. Sonra aglamaya basl adi. Frank kabinden ikti, ellerini yikadi. Filmin devamini seyretmek istemiyordu. Sinemadan i kip oteline dogru yrmeye basladi. Lobiye girdiginde resepsiyon memuru basiyla ona isaret etti. "Ne var?" dedi Frank. "zr dilerim, Bay Evans. Size takilmak istemistim sadece." "Hangi konuda?" "Biliyorsunuz." "Hayir, bilmiyorum." "Aklinizi yitirmeniz konusunda. Ikiliydim. Kimseye bir sey sylemeyin, isimden ola bilirim. Saka ediyordum." "Ama aklimi yitiriyorum," dedi Frank, "peynir iin de tesekkrler." Sonra dnd, merdivenden yukari ikti. Odasina girince gidip yazi masasina oturdu. Su staliyi ikardi, dgmeye basti, biagi seyretti. Tek tarafi iyice bilenmisti. Birine rahatlikla sokab ilir ya da etinden bir para koparabilirdiniz. Dgmeye basip biagi kapatti. Sonra kagit kalem bulup yazmaya basl adi: "Sevgili Annecigim: Kt bir kent burasi. Seylan'in eline gemis. Cinsellik heryerde ve Tanri'nin kastett igi gibi Gzellik araci olarak degil, Ktlk araci olarak kullaniliyor. Evet, bu kent kesinlikle Seylan'in el ine gemis. Gen kizlara zorla cin iirilip tecavz ediliyor, kizlar geneleve dsyor. Korkun. Inanilmaz. Yregim parampara.

Dn gece sahilde yrdm, sahil sayilmaz aslinda, kayaliklarda. Sonra durdum, oturup Gze lligi iime ektim. Denizi, gkyzn, kumu. Sonsuz bir huzur kapladi iimi. Sonra mucizevi bir sey old . sincap stne oturdugum kayanin dibinden beni grdler ve kayaya tirmanmaya basladilar. Kayada bana dogru

tirmanirken taslarin ve yariklarin arasindan bana bakan minik yzlerini grebiliyord um. Sonunda kayayi tirmanip ayaklanma geldiler. Gzlerini yzme dikmislerdi. Annecigim, mrmde bu kadar gze gz grmedim -gnahtan arinmis: gkyz, deniz, Sonsuzluk, hersey o gzlere sigmisti. Sonunda b n kalktim ve onlar Kapi alindi. Frank kalkti, kapiya gitti, ati. Resepsiyon memuruydu gelen.

"Bay Evans, ltfen, sizinle konusmam gerek." "Pekala, ieri gir." Resepsiyon memuru kapiyi kapatip Frank'in nnde durdu. Sarap kokuyordu. "Bay Evans, aramizda geen konusmadan ltfen idareye sz etmeyin." "Neden bahsettigini anlamiyorum." "Harika bir adamsiniz siz, Bay Evans. Biliyorsunuz, son zamanlarda iiyorum." "Bagislandin. Simdi git." "Bay Evans, size sylemek istedigim bir sey var. "Syle." "Size asigim, Bay Evans." "Ne, ruhuma demek istiyorsun, degil mi?" "Hayir." "Ne?" "Bedeninize, Bay Evans. Ltfen alinmayin ama beni kklemenizi istiyorum." "Ne?" "KKLEYIN BENI, Bay Evans! Amerikan Donanmasinin yarisi stmden gemistir! Denizciler m alin iyisinden anlarlar, Bay Evans. Temiz bir ki deligi gibisi yoktur!" "Odami hemen terket!" Resepsiyon memuru kolunu Frank'in boynuna doladi, agzini agzina yapistirdi. "Seni igren orospu ocugu! PTN BENI" "Sizi seviyorum, Bay Evans!" "Seni igren domuz!" Frank sustaliyi ikardi, dgmeye basti, biak firladi, biagi resepsiyon memurunun karni na sapladi. Sonra ikardi. "Bay Evanstanrim"

Resepsiyon memuru yere yigildi. Iki elini karnina bastirmis kanamayi durdurmaya alisiyordu." "Ibne seni! BENI PERSIN HA!" Frank yere egilip resepsiyon memurunun fermuarini ati. Sonra kamisini ikardi, yuk ari dogru ekti, te ikisini kesti. "Ah tanrim tanrim tanrim" dedi resepsiyon memuru. Frank banyoya gitti, elindeki et parasini tuvalete firlatti. Sonra sifonu ekti. E llerini sabunla gzelce yikadi. Tuvaletten ikti ve masaya oturdu yine. Kalemi aldi. " kaistilar, ama Sonsuzlugu grmstm. Annecigim, bu kentten, bu otelden ayrilmak zorundayim, -Seytan herkesin ruhuna sizmis. Sana bir sonraki kentten yine yazacagim -San Francisco, Portland ya da Seattle olur saniy orum. Seni srekli dsnyor, mutlu ve saglikli olmani diliyorum. Tanri hep seninle olsun sevgi ile oglun Frank" Zarfin stne adresi yazdi, mektubu iine koydu, yapistirdi, pulladi, kalkip dolapta asili olan ceketinin i cebine koydu. Sonra dolaptan bir bavul ikardi, yatagin stne koydu ve esyalarini top lamaya basladi. BIR DOLAR YIRMI SENT yaz sonunu seviyordu en ok, hayir sonbahari, sonbahari belki de, her neyse, kums al serin oluyordu ve gn batimindan hemen sonra sahilde yrmek hosuna gidiyordu, kimseler olmazdi, su kirl i grnrd, lmcl grnrd su ve martilar uyumak istemezlerdi, nefret ederlerdi uyumaktan, martilar dogru utular, gzlerini, ruhunu, ruhundan arta kalani ister gibi utular stne dogru. ruhundan arta fazla bir sey kalmamissa ve bunun farkindaysan biraz ruhun vardir yine de. kuma oturup suya bakardi, herseye zor inanilirdi suya bakinca, in diye bir lke ol duguna ya da ABD'ye ve Vietnam'a, bir zamanlar ocuk olduguna, hayir, buna inanmak zor degildi, onu un utamazdi, bir de erkeklik agini: alistigi isler ve kadinlar, sonra kadinsizlik, simdi de issizlik, altmisinda bir berdus, bitmis, bir hi. bir dolar yirmi sent nakit vardi cebinde, bir haftalik kirasini demisti bi

r de. okyanus kadinlari dsnd yine. birkai iyi davranmisti ona. digerleri kurnaz, grltc, biraz deli ve ok z nlar olmuslardi, odalar ve yataklar ve evler ve Noeller ve isler ve sarkilar ve hasta neler ve donukluk, donuk gnler ve geceler ve anlam eksikligi ve firsat eksikligi. ve simdi, altmis yilin karsiligi: bir dolar yirmi sent. sonra glsmeler duydu arkasinda, battaniyeleri vardi, kutu birala

n vardi, kahveleri ve sandvileri vardi, gldler, gldler, iki delikanli ile iki genkiz ince, esnek vcutlar, kaygisiz, sonra ilerinden biri onu fark etti. "hey, NEDIR O?" "tanrim, bilmiyorum!" "insan mi?" "nefes aliyor mu? dzer mi?" "neyi dzer mi?" gldler. sarap sisesini kaldirdi, biraz kalmisti dibinde, imenin tam sirasiy-di. "KIMILDADI! bak, KIMILDADI!" ayaga kalkti, pantolonuna yapismis kumlan silkeledi. "kollari ve bacaklari var! yz var!" "YZ M?" ? yanlarina gitti. "yaslilikta utanilacak bir sey yoktur." genlerden biri bira kutusunu firlatti. "harcanmis yillarda vardir, babalik, sen harcanmissin bana kalirsa." "hl iyi bir adamim ben evlat." "kizlardan biri altina yatsa ne yapabilirsin, babalik?" "byle KONUSMA, Rod!" dedi uzun kizil sali gen kiz. rzgrda saini dzeltiyordu, kendi a uusuyor gibiydi, ayak parmaklarini kuma gmmst. "ne diyorsun, babalik? ne yaparsin? kizlardan biri altina yatsa ne yaparsin? ha ?" yrmeye basladi, battaniyenin etrafindan dolanip kumda kaldirima dogru yrd. "ne biim konustun zavalli adamla, Rod? bazen NEFRET ediyorum senden!" "BURAYA GEL, gzelim!"

gldler yine. anlayamiyordu. byle degildi genler, gen insanlar kt degildi, neydi bun

"HAYIR!" arkasina bakti, Rod'un kizi kovaladigini grd, kiz bir iglik atti, sonra gld. Rod kiz i yakaladi, kumda yuvarlandilar, glerek bogustu lar. br iftin ayaga kalkip pstgn grd. kaldirima ulasti, banklardan birine oturup ayagindaki kumlan temizledi, on daki ka sonra odasindaydi, ayakkabilarini ikardi, yataga uzandi, isigi yakmadi. kapi alindi. "Bay Seed?" "efendim?" kapi aildi, ev sahibesi Bayan Conners gelmisti, altmis bes yasindaydi Bayan Conn ers, karanlikta yzn seemiyordu. iyiydi yzn seememesi. "orba pisirdim, ok gzel, size bir tas orba getireyim mi?" "hayir, istemiyorum." "hadi Bay Sneed. nefis orba, leziz! bir tas getireyim!" "peki." yataktan kalkip iskemleye oturdu ve bekledi. Bayan Conners kapiyi aik birakmisti , isik szlyordu ieri, bir isik demeti, bacaklarina ve kucagina dklen bir isik demeti. Bayan Conners orbayi kucagina yerlestirdi, bir tas orba, bir kasik. "ok begeneceksiniz, Bay Seed, gzel orba yaparim." "tesekkr ederim," dedi.

oturup orbayi seyretti, is sansiydi, tavuk suyu. etsiz, orbadaki yag kabarciklarin a bakti ylece, bir sre oturdu, sonra kalkip kasigi si-fonyerin stne koydu, orbayi pencereye gtrd, tel sizce aip orbayi topraga dkt, buhar ikti topraktan, tasi sifonyerin stne koydu, kapiyi kap i ve yataga girdi, her zamankinden daha karanlikti, severdi karanligi, karanlik anlamliydi. kulak kabartti, dalgalarin sesini duydu, bir sre okyanusu dinledi, sonra i geirdi, derin bir i geirdi ve ld. ORAPSIZ Barney kiindaydi, ben agzinda; Barney nce bitirdi, ayak basparmagini hatunun kiina soktu, salladi ve "nasil, bunu begendin mi?" diye sordu, hatun o anda cevap veremedi, benim isimi

bitirdi, sonra bir-iki saat kadar itik, sonra ben kiina getim, Barney agzina, sonra Barney evine gitti, ben de evime, sizincaya kadar itim. saat aksamin drt buuguna geliyordu, kapinin zili aldi. Dan gelmisti, hasta ya da u ykuya muhta

oldugumda Dan mutlaka gelir, bir siir atlyesi isleten bir tr komnist entelekteldi Da n ve klasik mzikten anlardi; minik bir sakali vardi, sohbet sirasinda son derece sikici nkteler yapma dan edemezdi, daha da kts -kafiyeli siir yazardi. ona baktim ve "hasiktir," dedim. "yine mi hastasin, buk? buk kusacak, kusmuk buk!" ne kadar dogru, banyoya kosup bosalttim. dndgmde btn arsizligi ile kanepemde oturuyordu. "evet?" diye sordum. "bahar dinletisi iin siirlerine ihtiyacimiz var." dinletilerine bir kez olsun katilmamis, hibir zaman ilgilenmemistim, ama yillarda n beri evime gelip kafa tlyordu ve hl onu basimdan savmanin usturuplu bir yolunu bulamamistim. "elimde hi siir yok, Dan." "dolap dolusu siir olurdu sende eskiden." "biliyorum." "dolabina bakabilir miyim?" "bak." buzdolabina gidip bir bira aldim, dndgmde Dan elinde burusuk sayfalarla oturuyordu. "hey, su fena degil, bu bok! bu da bok! bu da yle. heheehehe! ne oldu sana, Bukow ski?" "bilmiyorum." "himmm. su fena sayilmaz, bu bok! bu da!" o siirlerimi degerlendirirken ka bira itim bilmiyorum, ama kendimi daha iyi hisse tmeye baslamistim. "bu" "Dan?" "evet, evet?" "tanidigin bir .mcik var mi?" "ne?"

"topu topu on santime tav olacak bir kadin taniyor musun?" "bu siirler" ".iktir et siirleri! .m diyorum, moruk, .m!" "Vera olabilir belki" "yr!" "bu siirlerin birkaini almak isterim" "al. ben giyinirken bir bira imek ister misin?" "bir biradan zarar gelmez." ona bir bira verdim, robumu ikarip eski giysilerimi stme geirdim, bir ift ayakkabi, y irtik bir sort, fermuari ancak 4/3 kapanan bir pantolon ve eski bir gmlek, kapidan ikip arabaya bi ndik, yolda durup bir sise sko kaptim. "seni hi yemek yerken grmedim," dedi Dan, "yemek yemez misin sen?" "sadece belli seyler." yolu tarif etti. indik arabadan; sko, ben ve Dan. hayli lks bir evin zilini aldik. kapiyi Vera ati. "Ooo, selam, Dan." "Vera, buCharles Bukowski." "yle mi? Charles Bukowski'nin neye benzedigini hep merak etmisimdir." "evet. ben de." onu itip ieri girdim, "bardak var mi?" "elbette." Vera bardaklari alip geldi, herifin teki oturuyordu kanepede, iki bardaga sko koy dum, birini Vera'ya verdim, tekini kendim aldim, kanepede oturan adamla Vera'nin arasina oturdum. Dan karsimiza oturdu. "Bay Bukowski," dedi Vera, "siirlerinizi okudum ve" "siirin .mina koyayim," dedim. "Ooo," dedi Vera. bardagami dipledim, uzanip Vera'nin etegini dizlerine kadar siyirdim, "bacaklari n harikulade," dedim. "biraz tombul oldugumu dsnyorum," dedi.

"halt etmissin! mkemmelsin!" kendime bir sko daha koydum, egilip Vera'nin dizlerinden birini ptm, skotan bir yudu m alip biraz daha yukardan ptm. "ben gidiyorum!" dedi kanepenin br ucunda oturan adam. kalkti ve gitti. pslerin arasina beylik laflar sikistiriyordum. Vera'nin ikisini tazeledim, ok gemeden kiina kadar ikarmistim etegini, klotunu grdm, sahaneydi, bildigimiz malzemeden degildi, eski yor ganlari andiriyordu -ipek kabartma drtgenler, yumusacik; klot haline getirilmis minik bir yorgan- ve nefis renkler: yesil, mavi, sari, lavanta, gerekten ok gzel bir klottu. basimi bacaklarinin arasindan kaldirdigimda Dan karsimiza oturmus piril piril p arliyordu. "Dan, evladim," dedim, "senin gitme zamanin geldi saniyorum." istemeye istemeye kalkip gitti, rntgen daha sonra ekilecek otuz-bire renk katar, a ma genellikle bir yerden zor kalkip giderdi, ben de yleydim. dogrulup bir iki daha koydum kendime. Vera bekledi, hi acele etmeden ikimi yudumla dim. "Charles," dedi. "Bak," dedim, "ikiyi severim, merak etme. birazdan sira sana ge lecek." Vera elegi kiinda oturup bekledi, "sismanim," dedi, "sisman bulmuyor musun beni?" "hayir, mkemmelsin, hafif yagli, sonsuza dek eriyebilirim sende." ikimi dipledim, bir tane daha koydum. "Charles," dedi. "Vera," dedim. "ne?" diye sordu. "dnyanin en byk sairiyim," dedim. "yasayan mi yoksa l m?" "l," dedim, uzanip ggslerinden birini kavradim, "kiina bir morina baligi sokmak geliy or iimden, Vera!" "neden?" "yahu nerden bileyim?" etegini indirdi, bardagimi dipledim.

"yarigindan isiyorsun, degil mi?" "sanirim." "iste, siz kadinlarin en byk sorunu bu." "Charles, korkarim ki senden gitmeni isteyecegim, yarin erken kalkip ise gitmek zorundayim." "is. is." "Charles," dedi, "ltfen git." "tasalanma yavrucugum, dzecegim seni. ama ikiye ok dskn bir adamim ben. biraz daha im k istiyorum." kalktigini grdm, umursamadim, kendime bir iki daha koydum, basimi kaldirdigimda Ver a karsima dikilmisti, yaninda bir kadin vardi, hi de fena sayilmazdi yanindaki kadin. "beyefendi," dedi teki kadin, "ben Vera'nin arkadasiyim, onu korkutmussunuz, yar in sabah erken kalkmasi gerekiyormus, sizden gitmenizi rica ediyorum!" "DINLEYIN, KANCIKLAR, IKINIZI DE DZECEGIM, SZ VERIYORUM! BIRKA IKI DAHA IMEME IZIN VERIN. BTN ISTEDIGIM BU! IKINIZI DE TEMIZ BIR ON SANTIM BEKLIYOR!" orada oturmus sisenin dibini grmek zereydim ki iki aynasiz girdi ieri, ayakkabilari mi ve oraplarimi ikarmis sortumla oturuyordum.

sevmistim orayi, ok hos bir daireydi. "beyler?," dedim, "Nobel komitesinden misiniz? Yoksa Pulit-zer'den mi?" "ayakkabilarini ve pantolonunu giy," dedi polislerden biri. "HEMEN!" "beyler, Charles Bukowski ile muhatap oldugunuzun farkinda misiniz?" diye sordum . "kimligine karakolda bakariz, simdi ayakkabilarini ve pantolonunu giy-" taktilar kelepeyi, her zamanki gibi fazla siki, kk entikler damarlarima batiyordu, gz aip kapayincaya kadar disari ikarmislardi beni, bacaklarimin gidebileceginden daha hi zli, dnya beni izliyormus duygusuna kapildim ve tuhaftir, bir seyden utaniyormusum gibi hissett im kendimi, sulu, boktan, eksik, harcanmis bir makineli tfek mermisi gibi. "byk asiksin, yle mi?" diye sordu polislerden biri. yadirganacak derecede samimi ve insani bir soru oldugunu dsndm, "ok gzel bir daireydi ," dedim, "ve klotunu grmeliydin."

"kes sesini!" dedi br polis. fazla zen gstermeksizin arka koltuga firlattilar beni. bacaklarimi uzatip o rahat ve kibirli konusmalarini, tanrisal radyolarini dinledim, kendimi ne zaman bu durumda bulsam polislerin ben den stn olduklari hissine kapilirim, gerek payi yok da degil karakol - alisilagelmis fotograf ekimi, ceplerdeki esyalarin alinmasi, zamanla b azi seyler degisiyordu, agdaslasiyordu. sonra sivil bir memur geldi, sol basparmagimla sorun yasadigim pa rmak izi fasli: "RAHAT OL! KENDINI KASMA!" bu sol basparmakla ilgili olarak sululuk duygusu hep. ama insan kodeste nasil RAHATLAR? sivil memur sorular sorup nndeki yesil formu doldurdu, srekli glmsyor. "canavar bu insanlar," dedi alak sesle, "senden hoslaniyorum, ikinca beni ara." b ir kagit parasi tutusturdu elime, "canavar bunlar," dedi, "dikkatli ol." "arayacagim seni," diye yalan syledim, yardim edebilecegini dsnerek, ieri girdigind e anlayisli bir ses harikulade gelir insana "bir telefon hakkin var," dedi gardiyan, "kullan." herkesin son derece rahat bir sekilde yerde yattigi, birbirinden sigara istedig i, gldg, horladigi ve isedigi ayyas kogusundan ikardi beni. Meksikalilar yatak odalarindaydilar sanki, kiskandi m rahatliklarini. kogustan ikip telefon rehberini karistirmaya basladim, iste o an anladim tek dos tum bile olmadigini, sayfalari evirip duruyordum. "ne kadar srecek bu is?" dedi gardiyan, "on bes dakikadir burdasin." abuk bir karar verip bir numara aradim, bir zamanlar sarhosken kodese dsmesine ne den oldugum bir arkadasimin annesi ati, beni siip sivadi, mizah anlayisi sifirdi yasli kancigin, g ardiyan beni kogusa tikti yine. iste o zaman kogusta orapsiz tek adam oldugumu farkettim. o ayyas kogusunda yz el li kisiydik ve yz kirk dokuzunun ayaginda orap vardi, ogu yk trenlerinden inmislerdi, tek ben orapsizd im. dibe vurdugunu sanip bir dip daha oldugunu kesfedebiliyordu insan. grdgm her yeni gardiyandan telefon hakkimi talep ettim, ka kisiyi aradigimi bilmiyo rum, sonunda vazgeip orada rmeye karar verdim, sonra kogusun kapisi aildi ve adim okundu. "kefaletle serbestsin," dedi gardiyan. "allah allah," dedim.

kefalet islemi boyunca, ki bir saat kadar srer, kefaletimi deyen melegin kim oldu gunu dsnp durdum, herkesi geirdim aklimdan, kimdi bu dost? disari iktigimda benden nefret ettiklerin i sandigim bir adamla karisi oldugunu grendim, kaldirimda bekliyorlardi.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir