egm iade / Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı

Egm Iade

egm iade

FETÖ'den beraat etmişti: İçişleri Bakanlığı'nın avukatından dikkat çeken savunma

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 125 bin 678 kişi kamu görevinden çıkarıldı.

Kamu görevinden çıkarılanlar için itiraz mercii olarak, 23 Ocak 2017'de OHAL Komisyonu kuruldu. 22 Mayıs 2017'de göreve başlayan komisyon, kurulduğundan bu yana, 120 bin 703 başvuruyla ilgili yanıt verdi. Bu başvurulardan 16 bin 60'ı kabul edildi, 104 bin 643'ü başvuruda ise ret yanıtı verildi. 

OHAL Komisyonu'nun kabul ettiği 16 bin 60 başvurudan, Ekim 2021'de bakanlık kaynaklarının Independent Türkçe'den Can Bursalı'ya yaptığı açıklamaya göre 2 bin 1'i İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü kadrosundan ihraç edilenlere ait. 

YÖNETMELİK DEĞİŞTİ, İADE EDİLENLER ARAŞTIRMA MERKEZLERİNE

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü'nden ihraç edildikten sonra başvurusu kabul edilenler, 1 yılı bulan bekleyişin ardından göreve başlatılıyor. Ancak başlatıldıkları görev, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarında değil, İçişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi kadrolarında...

Mayıs 2019'dan önce başvurusu kabul edilen Emniyet Genel Müdürlüğü personeli, eski kadrosunda görev alabiliyordu. 2019 yılının mayıs ayında çıkarılan İçişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi Yönetmeliği'nden sonra, başvurusu kabul edilenler İçişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi'nde işbaşı yaptırılıyor.

BAKANA TAKDİR YETKİSİ

Bu yöntem, yalnızca İçişleri Bakanlığı personeli için geçerli değil. Dışişleri Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından, iadesi gerçekleşenler de ilgili bakanlıklar bünyesinde kurulan araştırma merkezlerinden görevlendirilebiliyor.

Bu konuyla ilgili Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 10. maddesinde, iadesi yapılanların eski kadro, rütbe veya unvanıyla görevine dönüş yapabilmesi, bakanın takdirine bırakılıyor.

ESKİ GÖREVİNE İADE EDİLMEYİNCE DAVA AÇTI

İhraç edilip OHAL Komisyonu tarafından iade edilen Emniyet Genel Müdürlüğü personellerinden biri de T.H. 

Hakkındaki FETÖ davasında kesinleşmiş beraat kararından sonra OHAL Komisyonu tarafından başvurusu kabul edilen T.H., İçişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi'nde görevlendirildi. T.H. eski kadrosunun yer aldığı Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinden göreve başlamak için yargı yoluna başvurarak Ankara 17. İdare Mahkemesi'ne dava açtı. T.H.'nin açtığı davada İçişleri Bakanlığı savunma dilekçesi gönderdi. 

BAKANLIK AVUKATI: ADLİ YARGIYLA İDARENİN DEĞERLENDİRMESİ FARKLI

Bakanlık avukatlarından Gamze Koç Torpuş'un 11 Ocak'ta mahkemeye sunduğu savunma dilekçesinde, adli yargı merciilerince yapılan değerlendirmelerin terör örgütü üyeliği ve mensubiyeti derecesiyle yapıldığını, bakanlığın değerlendirmesinin ise örgüt üyeliği ve mensubiyetinin yanı sıra iltisak ve irtibatı da gözetilerek oluşturulduğu belirtildi.

"İRTİBAT VE İLTİSAK YÖNÜ DE DİKKATE ALINMALI"

Bakanlık avukatı Torpuş ayrıca, T.H.'nin lehine olan adli karar içeriklerinde irtibat ve iltisak yönünün de dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı ve savunma dilekçesinden şu ifadelere yer verdi:

"OHAL Komisyonu tarafından davacı hakkında her ne kadar 'kamu görevine iadesi' şeklinde karar verilmiş ise de iade işlemi tesis edilirken kişinin atanacağı göreve uygun olup olmadığı hususunda araştırma yapılarak mülahaza edilmesi ve sonuçlarına göre atama işleminin gerçekleştirilmesi hususunda Bakan'ın takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu takdir yetkisi, devlet ve kamu güvenliğinin sağlanması hususunun ehemmiyeti sebebiyle silahlı görev yapan teşkilatlara atanma hususunda özellikle ve bilinçli olarak düzenlenmiştir." 

AVUKAT DAĞ: MAHKEME KARARLARI İDARİ MAKAMLARI DA BAĞLAR

T.H.'nin eski kadrosuna dönmek için açtığı davada, bakanlık avukatının yaptığı savunmada kesinleşmiş yargı kararı ve OHAL Komisyonu kararına karşılık, bakanlığın takdir yetkisine vurgu yapan savunması, davacının avukatı Güray Dağ tarafından tepkiyle karşılandı.

Anayasanın 138. maddesine atıf yapan Dağ, "Mahkeme kararları, tüm kişi ve kurumları ve dolayısıyla idari makamları da bağlar. İdari makamlar da dahil olmak üzere tüm kişi ve kurumlar, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Anayasadaki bu amir hükmü desteklemek üzere İdari Yargılama Usul Kanunu'nun (İYUK) 28. maddesinde, idarenin yargı kararlarına en geç 30 gün içinde uygulamak zorunda olduğu, uygulamayan görevlilerin cezai açıdan da şahsen sorumlu olacakları belirtiliyor" dedi.

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAHKEME KARARINI DA OHAL KOMİSYONU KARARINI DA YOK SAYIYOR"

Dağ, müvekkili T.H.'nin açtığı davada, İçişleri Bakanlığı'nın hem kesinleşmiş beraat kararını hem de OHAL Komisyonu'nun göreve iade kararını tanımadığını ve bu kararları yok saydığını belirtti.

"İçişleri Bakanlığı, dosyaya sunduğu savunma dilekçesinde, Anayasa'nın 138. ve İYUK’un 28. maddesine rağmen, büyük bir rahatlıkla Ağır Ceza Mahkemesi'nde müvekkil hakkında verilen beraat kararının kendilerini bağlamadığını belirtiyor" diyen Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bakanlığa göre Ağır Ceza Mahkemesi'nin olaya yalnızca örgüt üyeliği açısından baktığını ve hukuki bir değerlendirme yaparak beraat kararı verdiğini, oysa idare olarak kendilerinin olaya mahkemeler kadar dar bakmadığını, kendileri açısından, yasadışı örgütle bağlantılı veya iltisakli olmanın göreve kabul etmemek için yeterli olduğu, idarenin sahip olduğu takdir yetkisi de dikkate alındığında ceza mahkemesinde beraat etmiş birini idarenin göreve iade etmeyebileceği ifade edilmiştir." 

"BAKANLIĞIN YAKLAŞIMI MASUMİYET KARİNESİNİ YERLE BİR EDİYOR"

Bakanlığın savunmasının bir hukuk devletinde kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri süren Dağ, "Bu yaklaşım evrensel bir hukuk ilkesi olan ve anayasamızda da güvence altına alınmış olan masumiyet karinesini de tümüyle yerle bir etmektedir. Masumiyet karinesi, suçluluğu hakkında mahkemece verilmiş kesin bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı sürece kimsenin suçlu kabul edilemeyeceğini ifade eder. Somut olayda müvekkil hakkında verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmamakta. Aksine kesinleşmiş bir beraat kararı bulunmaktadır. Buna rağmen İçişleri Bakanlığı, müvekkilin masumiyetine inanmamakta, suçlu olduğunu düşünmektedir" değerlendirmesini yaptı. 


'FETÖ borsası' cinayetinde iade bilmecesi: Yanıtlar kilit isimde

İZMİR - Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Interpol- Europol Daire Başkanlığı 25 Aralık günü, "Organize suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş ve yöneticisi Lider Camgöz'ün Türkiye'ye iadeleri, Arjantin adli makamlarınca kabul edildi" açıklaması yayınladı.  

Kurtuluş ve Camgöz'e yöneltilen suçlamaların yer almadığı açıklamada “Konuyla ilgili olarak gelinen son aşamada adı geçen iki şahsın ülkemize iadeleri Arjantin adli makamlarınca kabul edilmiştir. Interpol-Europol Daire Başkanlığımızca söz konusu şahısların ülkemize iade süreci İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanlıklarımız ile koordineli bir şekilde hassasiyetle takip edilmektedir” ifadeleri yer aldı.

EGM, 'iade edilecek' dedi ancak Kurtuluş ve Camgöz hakkında 2020 yılında da zaten verilmiş bir iade kararı olduğu ortaya çıktı.

SERKAN KURTULUŞ: İADE HABERLERİNİN ASLI ASTARI YOK

2020 yılından bu yana Arjantin'de tutuklu bulunan Serkan Kurtuluş, “yakalandığı ve iade edileceği” yönünde haberlerin yayılması üzerine cezaevinden gazeteci Ahmet Nesin'e ulaşarak bir ses kaydı gönderdi.

Ses kaydında Kurtuluş, iddialarla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Merhaba Ahmet Abi. Bu çıkan haberlere ben de çok şaşırdım. Bir doğruluk payı yok. Ben ve avukatlarım bu konuya dair hiçbir şey bilmiyoruz. Daha benim mülteciliğimin kararına yapmış olduğumuz itiraz bile cevaplanmadı. Daha sonra Yargıtay karar verecek. Bu haberlerin hiçbirinin aslı astarı yok. Neden böyle bir haber yaptılar bilmiyorum. Birilerine hizmet ediyordur, bir amaçları vardır ama benim iadem şu aşamada söz konusu değil. Yarın öbür gün ne olur bilmiyorum ama şu an için iadem kesinlikle söz konusu değil. Yargı süreci bu aşamada değil”

RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ SONRASI İZMİR'DE GÖZALTINA ALINDI

Peki Türkiye gündeminde uzun süredir tartışmalara neden olan Serkan Kurtuluş kimdi?

Kurtuluş, ilk olarak 2016 yılında Suriye'de Rus uçağının düşürülmesi ve pilotların öldürülmesi olayı ile kamuoyunun karşısına çıktı. Türkmen Dağı'nda yaşanan olayın görüntülerinde açıklama yapan Alpaslan Çelik ile birlikte daha sonra İzmir'de bir restoranda yemek yerken yakalandı. Çelik ve Kurtuluş'a ait araçlarda yapılan aramalarda kalaşnikof marka silah, 2 tabanca ile çok sayıda mermi ele geçirildi.

FETÖ BORSASI DAVASINDA İTİRAFÇI AK PARTİLİ ÖLDÜRÜLDÜ

Daha sonra İzmir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin yürüttüğü “FETÖ Borsası” davası ile gündeme gelen Serkan Kurtuluş, davada itirafçı olan eski AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un ev hapsindeyken polis kılığında bir tetikçinin silahlı saldırısı sonucu öldürülmesinin faillerinden biri olarak anılmaya başlandı.

Sedat Peker de ifşalarında "Rahmetli Ahmet Kurtuluş iyi bir insandı. FETÖ borsası işinde bürokratlar, siyasiler ve istihbaratçılar tarafından kullanıldı ve alınan paralardan ona hiç pay verilmedi. Bu olayı tüm detaylarıyla anlattığımda zannederim ki gündem çok karışacak... Yüksek mevkideki bürokratların ve siyasilerin kurtarılabilmesi için eski İzmir AK Parti il ikinci başkanı Ahmet Kurtuluş'u öldürttüler..." dedi. 

'BEN SUÇSUZ DEĞİLİM AMA BUNLARI TEK BAŞIMA YAPMADIM'

Hakkında “suç işlemek amacıyla çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “maddi menfaat elde etme amacı güderek tehdit, hakaret, silahla yaralama, öldürmeye teşebbüs, kurşunlama ve kasten adam öldürme” gibi suçlamalar olan Kurtuluş 2020 yılında Arjantin'de yakalandı.

İltica talebinde bulunduktan bir süre sonra suskunluğunu bozarak dikkat çekici açıklamalar yaptı. Elinde belgeler olduğunu iddia eden Kurtuluş, eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve şu anki Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar ile eski İzmir Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen'in de isimlerini vererek, “Ben kendimi suçsuz görmüyorum. Öyle bir iddiam yok. Ama ben bunları tek başıma yapmadım. Tüm karıştığım bu olayları organize eden siyasiler, emniyet müdürleri, savcılar var. Ben yargılanıyorsam, onların da yargılanması lazım. Sanki ben çete lideri olarak çete kurmuşum gibi gösteriliyor. Nükhet Hotar’ın, Okan Bato’nun, polis müdürlerinin, AKP yöneticilerinin adı geçmiyor. Biz tüm yaptıklarımızı, bu insanlarla birlikte yaptık” ifadelerini kullandı.

Kurtuluş, Gazeteci Süleyman Gençel’in Nükhet Hotar tarafından dövdürüldüğünü de anlatırken, Hotar ise iddiaları reddetti.

'AHMET KURTULUŞ'UN KONUŞMASINDAN KORKUYORLARDI'

AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş cinayetine ilişkin de konuşan Serkan Kurtuluş, şöyle devam etti:

“Ahmet Kurtuluş konuşma ihtimali olan birisiydi. Konuşması halinde ucu kime dokunacaktı ise Kurtuluş’u onlar öldürdü. O dönemde en yakında Nükhet Hotar vardı, Binali Yıldırım vardı, AKP milletvekilleri vardı, il yönetimi vardı, savcılar vardı. Kurtuluş konuşsaydı, ucu hepsine dokunacaktı. Bir ekipti bunlar. Ahmet Kurtuluş, Nükhet Hotar’ın sağ koluydu. Nükhet Hotar, işlerini Kurtuluş üzerinden yönetiyordu. Nükhet Hotar’ın, konuşmasından korktuğu iki kişi vardı. Biri Ahmet Kurtuluş, biri de ben. Kurtuluş’u öldürdüler, beni de öldürmeye çalıştılar. Ahmet Kurtuluş’un konuşmasından korkuyorlardı, Kurtuluş’u susturmak için bence bu eylemi gerçekleştirdiler.”

AVUKAT ÖZGÜR SENGER: FARKLI BİR YAPI SERKAN KURTULUŞ’A BU CİNAYETİ İHALE ETTİ

Ahmet Kurtuluş'un öldürülmesiyle ilgili açılan davada Kurtuluş ailesinin savunmasını üstlenen avukat Özgür Senger, son gelişmeleri Gazete Duvar'a değerlendirdi. AK Partili Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesi eyleminin Serkan Kurtuluş’a ihale edildiğini belirten Senger, cinayetin arkasında farklı güçler olduğunu ifade etti:

“Bizim cinayetten hemen sonra Ahmet Kurtuluş’un yargılandığı davada da beyanlarımız hep bu yöndedir. Bugüne kadar da ısrarlı ve tutarlı bir şekilde şunu söyledik; bu Serkan Kurtuluş örgütünün ve Serkan Kurtuluş’un tek başına yaptığı bir eylem değildir. Bu eylem kendisine ihale edilmiştir. Bu eylemi kendisine kendisinden farklı bir güç ve farklı bir örgüt ihale etmiştir. Bunun hazırlığını da o örgüt yapıp bu eylemi yapması için Serkan Kurtuluş’un önüne topu atmıştır. Şu ana kadar yargılananlardan ve ceza alanlardan sadece katili evin önüne götüren ve daha sonrasında onu saklayan kişiler Serkan Kurtuluş’un tanıdığı kişilerdir. Tetikçisinden tutun da tetikçiyi bulana kadar diğer kişiler Serkan Kurtuluş’un örgütünden değildir. Bu kişiler farklı üçüncü kişilerdir. O kişilerden bir tanesi Serkan Kurtuluş ile bağlantı içinde, o da örgütsel bir bağlantı değil. Dolayısıyla farklı bir yapının Serkan Kurtuluş’a bu işi ihale ettiğini düşünüyoruz.”

‘CİNAYETTEN İBARET GÖRÜLEMEZ’

Serkan Kurtuluş’un iadesinin Ahmet Kurtuluş cinayetinin arkasındaki güçleri ortaya çıkarabileceğini ifade eden avukat Senger, “Bugüne kadar ısrarla Serkan Kurtuluş’un getirilmesini istedik. Bu kişilerle nasıl bir bağ içinde olduğunu, bu işin kendisine kimler tarafından ihale edildiğini anlatması gerekiyor" diye konuştu.

"Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesi meselesi sadece Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesinden ibaret görülemez" ifadelerini kullanan Senger şöyle devam etti:

"Bu, Ahmet Kurtuluş’un bildiklerini de mezara gönderme ve başkaca dosyalarda delil karartması meselesidir. Serkan Kurtuluş’un iadesi ile beraber bu meselelerin üstünün açılacağını bu bağlantıların tekrar tartışılmaya başlanılacağını düşünüyoruz. 

Arjantin’de cezaevinde söyledikleri bir taraftan kendi lehine kamuoyunu manipüle etme çabası içeriyor. Yargı sürecinde ortaya çıkan delillerle ve yapılan yargılamayla birlikte Ahmet Kurtuluş cinayetinin emrini veren ve bu cinayeti hazırlayan örgütlenmenin de ortaya çıkacağı kanaatindeyiz. Arjantin’de telefon üzerinden atıp tutmaktan ziyade burada somut delilleri ile anlatması gerekiyor. Maksat maddi gerçeğe ulaşmaksa, suç işleyen kişilerin ceza almasıysa bunun ceza hukuku gereği somut delillere dayanması gerekiyor. Orada siz telefon üzerinden konuşarak bunları birbirine bağlayamazsınız. Somut şeyler ortaya koyacaksınız ki ancak bu belli bir yere otursun. Bu bağlamda Türkiye’ye getirilmesinin faydalı olduğu kanaatindeyiz. Olayın bir kısmı faili meçhullükten kurtuldu. Bu işte getir götür yapanlar, tetiğe basanlar ortaya çıktı ama bu olayın beyninin ortaya çıkması gerekiyor. Tetiği çeken parmak ortaya çıktı ama parmağa komut veren ortaya çıkmadı. Onu arıyoruz. Serkan Kurtuluş’un iadesinin tetiği çektiren beyni de talimatı veren herkesi de ortaya çıkaracağı kanaatindeyiz. Bu, cinayeti planlayan, menfaat gerçekleştiren herkes açısından da ciddi bir panik oluşturacak. Onların da yargı merciine çıkarılmasında önemli bir adım olacak.”

Kamu Görevine İade Edilen Polislere Zati Demirbaş Tabancaların İadesi Gerekmektedir.

Olağanüstü Hal KHK'ları ile kamu görevinden çıkarılan  emniyet personelinin zati demirbaş tabancaları geri alınmış, OHAL kararı yada Mahkeme kararı üzerine iade edilerek emniyet teşkilatı dışındaki bir kadroya ataması yapılanlara silah iadesi yapılmamıştır. Bu gibi durumda olan personele zati demirbaş tabancasının  iadesi koşullarının bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un "Kararların uygulanması" başlıklı 10. maddesinde; "(1) (Değişik: 25/7/2018-7145/22 md.) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü hâlinde karar, kadro veya pozisyonunun bulunduğu kuruma, yükseköğretim kurumlarında kamu görevinden çıkarılan öğretim elemanları için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilir. Kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyonuna atanması esastır. (İptal üçüncü cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarihli ve E.: 2018/159, K.: 2019/93 sayılı Kararı ile.) ... İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz...(2) Birinci fıkra kapsamında bulunanlardan binbaşı ve üstü rütbelerde olanlar ile emniyet hizmetleri sınıfında bulunan her sınıftaki emniyet müdürlerinin atamaları araştırma merkezlerindeki araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerlerinin atamaları ise Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine ilgisine göre İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından tespit edilen araştırma merkezlerindeki diğer kadrolara, kararların bildirimini takip eden otuz gün içinde ilgili bakan onayıyla yapılır. Bunlara ilişkin kadrolar başka bir işleme gerek kalmaksızın ilgili mevzuatı uyarınca atama onayının alındığı tarih itibarıyla ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. Söz konusu kadrolar herhangi bir sebeple boşalmaları hâlinde iptal edilmiş sayılır. (3) Atama emri, ilgili bakanlık tarafından 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. Tebliğ tarihini takip eden on gün içerisinde göreve başlamayanların atanma hakkı düşer. İlgili bakanlık atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu, işlemlerin tamamlanmasını takip eden on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirir. (4) Bu madde kapsamında araştırma merkezlerinde göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihi takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları eski kurumları tarafından ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Mahkeme kararları saklı kalmak üzere, ilgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu madde kapsamında yer alanlar bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. ... (6) Bu madde kapsamına giren personel, önceki statülerinden kaynaklanan rütbe, unvan, kimlik ve sosyal haklarını kullanamaz, emniyet hizmetleri sınıfındakiler ile Dışişleri Bakanlığı diplomatik kariyer memurları hariç olmak üzere muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılır ve bunların 21/4/2004 tarihli ve 5143 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun kapsamında verilen silahları irat kaydedilir. Talepte bulunanların Ordu Yardımlaşma Kurumu üyelikleri devam eder..." hükmüne yer verilmiştir.

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un ek 8. maddesinde; "(Değişik birinci fıkra: 20/11/2017-KHK-696/5 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/5 md.) (Değişik cümle:24/10/2019-7190/19 md.) Cumhurbaşkanlığınca temin edilen tabanca ve mermiler Cumhurbaşkanlığı Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğündeki koruma personeline ve bunların amirlerine; Milli Savunma Bakanlığınca temin edilen tabanca ve mermiler, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki subay, astsubay ve uzman erbaşlara; Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca temin edilen tabanca ve mermiler, kendi bünyelerindeki subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlara; Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen tabanca ve mermiler, emniyet hizmetleri sınıfı personeline; Ticaret Bakanlığınca satın alınan tabanca ve mermiler, Ticaret Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatında silah taşıma yetkisini haiz personele, görevlerinde kullanmak üzere bedeli mukabili zati demirbaş silah olarak satılır. Satılan silahların ayrılma, ihraç ve benzeri sebeplerle geri alınma usul ve esasları ile satılma şekil ve şartları, zayi, hasar, onarım, kadro standardı dışı bırakılması, eğitim ve görevde kullanılan mermilerin bedelli veya bedelsiz temini ve diğer hususlar çıkarılan yönetmeliklerle belirlenir. (Değişik ikinci fıkra: 14/7/2004-5217/16 md.) Bu Kanuna göre yapılan satışlardan elde edilen Türk Lirası ve döviz karşılığı tutarlar, bütçeye gelir kaydedilir.   (Mülga üçüncü fıkra: 14/7/2004-5217/31 md.) Bu silahlar ile ilgili muameleler her türlü vergi, resim, harç ve resmi kuruluşlara ait ardiye ücretinden muaftır. (Değişik beşinci fıkra : 20/11/2017-KHK-696/5 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/5 md.) Bu silahlar ve mermilerin satın alınması için gelecek yıllara sari taahhütlere girişmeye Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

17.03.1989 tarih ve  20111 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmeliğin "Kısaltma ve Tanımlar" başlıklı 3.maddesinde; "f) "Zati Demirbaş Tabanca" Emniyet Teşkilatının kuvvesinde kayıtlı Devlet Malı Silah iken, bu Yönetmelik hükümleri gereği Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline bedeli mukabili satışı yapılan, personelin memuriyeti süresince Devlet Malı Silah statüsünü muhafaza eden, görevi süresince taşınmak ve kullanılmak zorunluluğu olan üçüncü kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan ancak; personelin emekli olup, memuriyetten ayrıldığında kuvve kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silahı" olarak tanımlanmıştır. 

Anılan Yönetmeliğin 11. maddesinde de "(Değişik:RG-31/10/1998-23509) Meslekten çıkarılan veya memuriyetten ihraç edilen personel ile asaleti tasdik olmadan herhangi bir nedenle meslekten veya memuriyetten ayrılan personelden satışı yapılan zati demirbaş tabanca geri alınır.

İhraç hali hariç, 20 hizmet yılını tamamladıktan sonra görevden veya memuriyetten ayrılanlardan, görev esnasında veya görevden doğan sakatlanma halleri ile sağlık açısından emniyet hizmetleri sınıfı veya çarşı ve mahalle bekçisi vasfını kaybettiği için memuriyetten ayrılan veya kadrosu başka hizmet sınıflarına aktarılanlardan silahı geri alınmaz.

10 hizmet yılını tamamladıktan sonra meslekten veya memuriyetten ayrılanlar, ayrılış tarihindeki tabanca satış bedelinin % 50’sini defaten ödedikleri takdirde satışı yapılan tabanca geri alınmaz.

Asaleti tasdik olduktan sonra Emniyet Hizmetleri Sınıfından başka hizmet sınıflarına aktarılanlardan, ayrılış tarihindeki tabanca satış bedelinin % 100 ünü daha peşin olarak ödedikleri takdirde, silahı geri alınmaz." düzenlemesine yer verilmiştir.

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmeliğinin yukarıda yer verilen hükümlerinin değerlendirilmesinden; emniyet teşkilatının merkez ve taşra teşkilatı bünyesinde görev yapan emniyet hizmetleri sınıfındaki personele belirli bir bedel üzerinden, personelin memuriyet süresince devlet malı silahı statüsünde sayılan zati demirbaş tabancanın satıldığı, Yönetmeliğin 11. maddesinin, satışı yapılan tabancaların geri alınmasına ilişkin durumların sayıldığı ilk fıkrasında; meslekten çıkarılma, memuriyetten ihraç edilme, asaleti tasdik olmadan memuriyetten ayrılma durumlarında tabancaların geri alınacağının açık olarak anlaşıldığı, takip eden fıkralarda asaleti tasdik olan memurların meslekten ayrılması veya sınıf değişikliği durumunda meslekte geçen süreye göre defaten ödeme miktarları düzenlendiği, ayrıca aynı maddede, görev esnasında veya görevden doğan sakatlanma halleri ile sağlık açısından emniyet hizmetleri sınıfından ayrılarak başka hizmet sınıflarına aktarılan ya da memuriyetten ayrılma durumunda zati silahın geri alınmayacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.

Her ne kadar kamu görevinden ihraç sözkonusu ise de,  Komisyon kararı yada mahkeme kararı ile kamu görevine iade sözkonusu olduğundan, bu gibi durumda olan personelin meslekten veya görevinden ihraç edilen personel statüsünde yer aldığını söylemek hukuken olanaklı değildir. 7075 sayılı Kanun'un 10/A maddesi kapsamında emniyet hizmetleri teşkilatı dışındaki bir kadroya atanılmış olsa da,  mevcut durumda  emniyet hizmetleri sınıfı dışında ve emniyet teşkilatı bünyesi dışında bir kadroda görev yapılmaktadır. Yönetmelikte yer verilen "meslekten ayrılma", emniyet hizmetleri sınıfından ayrılma olup, mevcut durumda (personelin) Yönetmeliğin 11. maddesinde yer alan "meslekten ayrılan" statüsünde bulunduğu kabul edilmelidir.

Yönetmeliğin 11. maddesinin son fıkrası, emniyet hizmetleri sınıfından, emniyet teşkilatı içerisindeki başka bir hizmet sınıfına aktarılanları kapsamakta olup, bahsi geçen personel emniyet teşkilatı dışındaki bir kadroya atanması nedeniyle son fıkrada yer verilen şartı taşımamaktadır.

Bu durumda yukarıda yer verilen açıklamalar kapsamında; daha önce kamu görevinden ihraç edilmekle birlikte, Komisyon kararıyla kamu görevine iade edilen personelin  ihraç edilen personel kapsamında olmaması, emniyet hizmetleri sınıfındaki hizmet süresi 10 yıldan fazla olması halinde emniyet teşkilatı dışında bir kadroya atanması nedeniyle Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmeliğinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer verilen "meslekten ayrılanlar" kapsamında bulunması nedeniyle,  hizmet yılı dikkate alınarak 11. maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre defaten ödenmesi gereken miktar belirlenerek silahın iadesine yönelik işlem yapılması gerekmektedir.

Nitekim, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 2022/447 sayılı kararı da bu yöndedir.

Anayasa Mahkemesi de, 12 Ocak 2023 gün ve 32071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2018/137, K:2022/86 sayılı kararı ile 7145 sayılı Kanunun  12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…”  ve  “...bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir…”  Bölümünde yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti ve…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararında;

" Dava konusu kural, devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılan kişilerin silah ruhsatlarının iptal edilmesini öngörmektedir. Dava konusu kuralda kamu görevinden çıkarma tedbirine atıf yapılarak kişilerin terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üye veya mensup oldukları gerekçesiyle kamu görevinden çıkarıldıkları belirtilmiştir. Söz konusu ibareler, kural kapsamında kamu görevinden çıkarılanlardan terör örgütü üyeliği suçundan ceza soruşturması veya kovuşturmasına maruz kalan ancak haklarındaki süreç tamamlanıp suçlu olduklarına dair kesin hüküm tesis edilmeyen kişilerin terör örgütü üyesi veya mensubu olarak nitelendirilmelerine sebebiyet verebilecek niteliktedir. Dolayısıyla kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü olmadan kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadeler içeren kural, masumiyet karinesini ihlal etmektedir. 

227. Buna göre kural kapsamında haklarında kesin bir mahkûmiyet kararı verilmediği hâlde kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadelerin kullanılması masumiyet karinesine aykırılık oluşturmaktadır." gerekçesine yer verilmektedir.

Bu karar da dikkate alındığında ister KHK ile ister irtibat, iltisak ile kamu görevinden çıkarılsın, 10 yıl ve daha fazla memuriyeti bulunan emniyet  personeline   zati demirbaş tabancalarının iadesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra dava açmayan personelin de dava açarak silah iadesini sağlamaları hukuken olanaklı hale gelmiştir. 

Av. Sadi KAYABAŞI 

×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.

 

2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel:Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId)

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,

5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir